Etiket arşivi: Karadon faciası

SOMA FACİASI İÇİN UMUT ORAN’ın SORU ÖNERGESİ; OKMEYDANI’nda 2 YENİ KURBAN ve BAŞBAKAN ERDOĞAN’ın HALKA “KAN TACİRLERİ” DEMESİ ÜZERİNE AKP’ye ÇOOOK KRİTİK UYARILAR

 

SOMA FACİASI İÇİN UMUT ORAN’ın SORU ÖNERGESİ;
OKMEYDANI’nda 2 YENİ KURBAN ve BAŞBAKAN ERDOĞAN’ın HALKA
“KAN TACİRLERİ” DEMESİ ÜZERİNE AKP’ye ÇOOOK KRİTİK UYARILAR..

Prof.Dr. AHMET SALTIK
www.ahmetsaltik.net  

CHP’nin çalışkan ve üretken İstanbul milletvekili Sayın Umut Oran, büyük emek isteyen bir soru önergesi hazırlamış. Pek çok uzmanın bile tümüyle oku(ya)madığı 600 sayfaya yakın DDK (Devlet Denetleme Kurulu; Anayasa md. 104 ve 108) raporunu (17 Mayıs 2010’da 30 madenciyi kurban alan Zonguldak Karadon faciası üzerine..) özenle incelediği ve can alıcı sorun noktalarını saptayarak sıkı bir soru önergesi durumuna getirdiğini sevinçle izliyoruz. (Bu Rapora http://www.tccb.gov.tr/ddk/ddk49.pdf adresinden erişilebilir..)

Bu arada hükümetin 2 sorumlu bakanlığı olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın görevlerini gereğince yapmadığı da
hemen anlaşılıyor..

Yine de ortalıkta siyasal sorumlu yok değil mi?? Sorumluluk teknik düzeyde
birkaç elemana yüklenecek ve ilahların gazabı sönümlendirilecek değil mi?

Yok, yok, bu kez o denli kolay değil.. “Resmi” 301 (fazlası??!) kurbanın 5’i maden mühendisi.. Bu kez güneş balçıkla sıvanamayacak..

  • AKP kadroları bu toplu cinayetin ilk elden ve 1. derece
    asıl sorumlusudur. 

Ceza hukuku deyimiyle “asli fail” dirler.. Siyasal ve hukuksal hesabını verecek ve bedelini er ya da geç ödeyeceklerdir.

Sayın Oran’a bu başarılı ve zamanlaması yerinde soru önergesi (Anayasa md. 98) için teşekkür ederken, ilgili bakanların dürüst ve kapsamlı yanıtlarını bizim de tez elden beklediğimizi belirtmek isteriz.. Sanırız ilgili kamuoyu da öyle.. Cumhurbaşkanlığı
Devlet Denetleme Kurulu’nun 600 sayfaya yakın hazır reçete uzman raporunun bile gereklerini hızla yapmayıp da ne yapacaksınız siz ey AKP iktidarı?

AKP’nin her düzeyden sadık yandaşları, müritleri.. söyleyecek hiç sözünüz yok mu?Vicdanlarınızı mühürlediniz mi, Soma madenlerinin kuytularında betonlayarak
gömdünüz mü?

Türkiye’de her gün birkaç insan ölür – öldürülür duruma geldi!.. 

Son olarak dün İstanbul Okmeydanı’nda 2 yurttaşın öldürülmesi nasıl açıklanacak?
Uğur Kurt (30 y.) ve kimliği belirsiz (neden hala belirsiz??!) 2. bir yurttaş..
Cemevi önünde.. Rahmetli Umut da Alevi.. Gezi’den bu yana öldürülenlerin
hemen hemen hepsi Alevi!?
Ve savcı, neredeyse 24 saat sonra olay yerine gelebiliyor! Yazıklar olsun!
Oysa HSYK, Soma faciasına inanılmaz bir elçabukluğuyla 28 savcı birden
hemen görevlendirebiliyor..

Meksika’da dün polise karşı sularını savunan halk direniyor..
Çok sayıda polis yaralı ama hiç ölen yok.
Halktan çok güvenlik güçleri yaralanıyor.. Başbakan ise halka “kan tacirleri” diyor.. Berkin Elvan adlı 14-15 yaşındaki masum yavrunun öldürülmesini 1. yılında acılarıyla anmak isteyenleri ayrıştırıyor, dışlıyor…

Başbakan bilerek ve isteyerek nefret suçu işliyor.. İnsanlığa karşı suç.. Zaman aşımı yok, hafifletici nedeni de.. Özellikle kaçınması gerekirken taammüden politik tercih bu.. Tabanını dağılmadan kurtarmak biricik tasası!

Bunlar size 12 Eylül öncesini anımsatmıyor mu? Başbakan Erdoğan inanılmaz bir siyasal körlükle -hatta hışımla- yurttaşının can güvenliğini savunmak yerine,
polisin kendini savunma hakkından söz edecek ölçüde kendinden geçmiş ve sağduyudan çok ama çok tehlikeli biçimde uzaklaşmış durumda..
Bir provokasyon varsa onu önlemek ve ayırdetmek de polisin görevi değil mi?
Oysa tüm belirtiler, provokasyonun da sivil giysili polis kökenli olduğu yönünde!
Ne kadar acı..

Siyasal hırs ve hesap verme korkusu Erdoğan’ı çıldırtmış durumda..

Bütün AKP örgütü aynı frekansta mı?
Bu vahim gidişe kim, nasıl ve ne zaman “DUUURRR!” diyecek ?

Siz parti olarak bunu yapmazsanız ülke daha ağır bedeller öder ama bu vahşeti durdurmanın bir yolunu da mutlaka bulur.. İşte o zaman siz hiç ama hiç kimsecikler kurtaramaz..

Artık yeter, artık yeter, artık yeter!..

Duyuyor musunuz, işitiyor musunuz??

Kör gözlerinizi, sağır kulaklarınızı, kilitlenmiş ağızlarınızı ve de mühürlediğiniz vicdanlarınızı açınız..

Ülke giderek kan gölüne sürükleniyor ve siz AKP’liler körü körüne sadık müritler gibi, “sürü psikolojisi” ile, afsunlanmış – illüzyon içinde, hatta şizoid – yaşamın gerçekliğinden kopmuş biçimde sürüklenmektesiniz..

Vebaliniz öyle büyük öyle büyük ki; insanlık tarihinde sizin kadar siyasal mücrim bir kadro örneği göstermek giderek güçleşiyor..

Fakat ne söylesek boş, ne yapsak değersiz ve anlamsız. Duvara çarpıp dönüyor.
80 yaşında, 60 yıllık bilge hukukçu Yargıtay Onursal Başkanı Prof.Dr.Sami SELÇUK’un Başbakan’a açık mektubu taptaze ama hükümsüz!

Siz hiç aynaya bakmaz mısınız?
Siz hiç başınızı yastığa koyduğunuzda vicdan muhasebesi yapmaz mısınız?
Siz hiç Allah’tan korkmaz mısınız??
Size ne oldu, ne yapmak istiyorsunuz bu ülkeye ve halka ne, ne, ne ??

12 yıldır yapageldiklerinizin neredeyse tamamının dine – imana – kitaba – peygambere asla sığmadığını ve uymadığını; tersine az eğitimli saf kitleleri ALLAH İLE ALDATMAYI hiç sıkılmadan sürdürdüğünüzü algıla(ya)mıyor musunuz?
Yoksa her şey takiyye mi? Ne uğruna?
Ülke çook kötü yönetiliyor, hatta yönetilemiyor!

Her 2 durumda da bilesiniz ki; insan aklı – idraki yeryüzünde tarihin hiçbir diliminde sonsuza dek tutsak alınamamıştır, alınamaz.. Örneği yoktur.

Her-kesi ve yaşama ilişkin her-şeyi rehin mi alacaksınız?

Gazetecileri kovdurmayı sürdürecek, tazminat-ceza davaları ile teslim alacak;
olmadı ulusun asker – sivil öncülerini sizin de itiraf ettiğiniz üzere tertip/kumpas davalarla zindanlara mı tıkacaksınız? Nereye dek??

Artık insanlar sokaklarda ölümü göze alıyor ve öl-dü-rü-lü-yor-lar!

Çok ama çok emin olunuz ki, kesin sosyolojik olgudur ki;
bu masum insanların ölüsü canlısından daha çok fatura ödetecektir size!

İnsanlar önünde sonunda kralın çıplaklığını görür, haykırırlar ve ayağa kalkarak hesabını da sorarlar.. Tarih de gerçekte bu kanlı ve hazin öykülerin ta kendisidir..
Tabii okumasını bilenlere.. O, kendisinden ders almasını bilmeyenler için hep ama hep “aptallara özgü” biçimde tekerrür edegelmiştir.

Kadim Anadolu halkı – Türk Ulusu ise hep Tarihin yapagalen – yazagelen öznesi olmuştur, nesnesi değil.

*****
Bu dizelerin yazarı 60 yaşını geçmiş, hekimlikte 37 yılını bitirmek üzere olan
çok kıdemli bir tıp hocasıdır.

Ülke ve Ulus için giderek artan çok derin kaygı duymaktadır.
AKP iktidarına bir yurttaş ve bir Halk Sağlığı Uzmanı olarak çok sayıda nesnel – yansız öneride bulunmuş, uyarı iletileri yazmıştır, arşivlerdedir.

Bilmem tüm bunlar sizlere birşeyler söylüyor mu?

Uyarmadınız, söylemediniz, yazmadınız.. denilmesin..

Üstelik çoook türlü tehditler(iniz) altında yaptık bunları ve yapmaktayız.

Elimizden gelen boynumuzun borcudur, böyle biline.

Sevgi, saygı deriiin ACI ve KAYGI ile.
23 Mayıs 2014, Ankara

Not     : Yazıyı pdf olarak okumak için lütfen tıklayınız..

SOMA_FACIASI_ICIN_UMUT_ORAN’in_SORU_ONERGESI_OKMEYDANI’NDA_2_YENI_KURBAN_ERDOGAN’IN_HALKA_KAN_TACIRLER_DEMESI_AKP’YE_UYARILAR

Umut Oran’dan Enerji Bakanı’na Soma Faciası Öncesinde 3 yıldır bekleyen Devlet Denetleme Kurulu Raporu Soruları


Umut Oran’dan Enerji Bakanı’na Soma Faciası Öncesinde 3 yıldır bekleyen Devlet Denetleme Kurulu Raporu Soruları

Dostlar,

CHP’nin çalışkan ve üretken İstanbul milletvekili Sayın Umut Oran,
büyük emek isteyen bir soru önergesi hazırlamış. Pek çok uzmanın bile tümüyle oku(ya)madığı 600 sayfaya yakın DDK raporunu (Karadon faciası üzerine..)
özenle incelediği ve can alıcı sorun noktalarını saptayarak sıkı bir soru önergesi durumuna getirdiğini sevinçle izliyoruz.

Bu arada hükümetin 2 sorumlu bakanlığı olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın görevlerini gereğince yapmadığı da
hemen anlaşılıyor..

Yine de ortalıkta siyasal sorumlu yok değil mi??
Sorumluluk birkaç teknik düzeyde elemana yüklenecek ve ilahların gazabı sönümlendirilecek değil mi?

Yok, yok, bu kez o denli kolay değil.. “Resmi” 301 (fazlası??!) kurbanın en az 5’i maden mühendisi.. Bu kez güneş balçıkla sıvanamayacak.. AKP kadroları bu toplu cinayetin
ilk elden ve 1. derece asıl sorumlularıdır.. Ceza hukuku deyimiyle “asli fail” dirler..
Siyasal ve hukuksal hesabını verecek ve bedelini ödeyeceklerdir.

Sayın Oran’a teşekkür ederken, ilgili bakanlıkların dürüst ve kapsamlı yanıtlarını bizim de
tez elden beklediğmizi belirtmek isteriz.. Sanırız ilgili kamuoyu da öyle.. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun 600 sayfaya yakın hazır reçete uzman raporunun bile gereklerini hızla yapmayıp da ne yapacaksınız siz ey AKP iktidarı?
AKP’nin her düzeyde sadık yandaşları, müritleri.. söyleyecek sözünüz yok mu?
Vicdanlarınızı mühürlediniz mi, maden ocaklarının kuytularında betonlayarak gömdünüz mü?

Sevgi, saygı ve ACI ile.
23 Mayıs 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

==================================================

Oran’dan Enerji Bakanı’na Soma Faciası Öncesinde
3 yıldır bekleyen DDK (Devlet Denetleme Kurulu) Raporu Soruları

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2010 yılında Kocadon kazasından (AS: 17 Mayıs 2010; 30 madenciyi kurban aldı) hemen sonra verdiği talimat üzerine maden kazalarının nedenlerini ve sektörün eksikliklerini araştıran Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) hazırladığı raporu “gereğinin yapılması” için 8.6.2011’de Başbakanlığa gönderilmesine karşın niçin eksikliklerin giderilmediğini TBMM’ye taşıdı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın raporda ısrarla belirtilen eksikliklerin neden giderilmediğini açıklamasını isteyen Umut Oran,

“DDK raporundan bir yıl sonra Başbakanlığın genelge yayınlayarak tek yetkili olması çelişki değil midir? Bu genelgeyle bürokratik süreç daha da hantal duruma getirilmiş olmuyor mu? Soma faciasının tek ve asıl sorumlusu yalnızca Soma Holding ve burayı denetleyen alt düzeydeki denetim görevlileri midir? Bakanlığınızın bu facia karşısında hiçbir sorumluluğu yok mudur, bu elim olayın siyasal sorumlusu kimdir?
Rapordaki eksikliklerin tamamlanmaması ve Soma’da meydana gelen facia karşısında Başbakanlık veya bakanlık olarak istifa kurumunu işletecek misiniz?”

diye sordu.

Abdullah Gül 18 Mayıs 2010’da talimat vermiş

CHP’li Umut Oran, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye sunduğu soru önergesinde DDK’nın raporunu gündeme getirdi. Önergesinde “Cumhurbaşkanlığı Makamının 18.5.2010 tarih ve 421 sayılı talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) hazırlamaya başladığı ve 08.6.2011’de tamamladığı maden kazalarıyla ilgili 2011/3 sayılı raporunda Soma faciasına da ışık tutacak çok önemli saptamalar yer almaktadır.
(AS: bu rapora http://www.tccb.gov.tr/ddk/ddk49.pdf adresinden erişilebilir)
Bu rapor bakanlığınızca gereğinin yapılması için Başbakanlığa da gönderilmiştir” diyen Oran’ın yanıt beklediği sorular şöyle:

Raporla ilgili 3 yıldır ne yaptınız?

– Bu raporda belirtilen ve ivedilikle tamamlanması istenilen eksikliklerin hangilerini
bu tarihe dek geçen 3 yıl içinde yaptınız?
Rapor kapsamında attığınız adımlar hangileridir?

Raporda maske de var nefeslik-kaçama yolu da…

– Raporda, maden kazalarının nedenleri için sayılan; “Risk değerlendirmesi yapılmaması, taşeronluk (alt işverenlik) uygulaması, üretim zorlaması,
geçmiş kazalardan ders alınmaması, grizu riskine karşı önlemlerin yetersiz olması, kontrol ve degaj sondajlarının yeterince yapılmaması, delme – patlatma işlemindeki düzensizlikler, çalışanlarda CO maskesi bulunmaması, gaz izleme ve uyarı sistemlerinin yetersizliği, havalandırma yetersizliği, grizu güvenli (AS: anti-grizu) elektrikli aygıt ve donanımlar ile ilgili sorunlar, nefeslik- kaçma yolu ile ilgili yetersizlikler, tahkimat
(AS: Galerilerin çökmemesi için ahşap ve çelik destek sitemleri) ile ilgili eksiklikler, tahlisiye hizmetleri (AS: madeni boşaltma) ile ilgili sorunlar, maden işletmelerinde gözetim (iç denetim) hizmetlerinin yetersizliği, teknik nezaretçilik vb. işletme içi denetim uygulamaları ile ilgili sorunlar, kamu birimleri denetimlerinin etkinsizliği ve mesleksel eğitim ve iş güvenliği kültürü noksanlıkları” gibi saptamalardan hangilerinin gereğini yaptınız?

Risk değerlendirmesinde ciddi eksiklik var

– Rapordaki, “Maden işletmelerinde risklerin önceden değerlendirilerek önlenmesinde ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Yeraltı kömür madenciliğinin yaygınlığı ve işletmelerin önemli bir bölümünün küçük ölçekli olması (AS: Türkiye KOBİ ölçeğini büyütmek zorunda!) göz önüne alındığında işverenler, teknik nezaretçiler, mühendisler, müfettişler ve iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik sorumluluk üstlenen ilgili tüm tarafların referans olarak kullanabileceği bir uygulama rehberine gerek duyulmaktadır.
Verili (eldeki, mevcut) düzenlemelerin bu gereksinimi karşılamaktan uzak olduğu anlaşılmaktadır..” saptaması karşısında hangi adımları attınız?

Denetim etkin değil, zafiyet var!

– Raporda madenlerin denetimi konusunda eksikliklerin bulunduğu vurgulanarak,

“Çalışmanın ortaya çıkardığı önemli sonuçlardan biri de kamu denetimi sisteminin,
gerek görev ve yetki tanımlamaları gibi alanlardaki tasarım sorunları, gerekse görevli birimlerin uygulamalarında izlenen yöntem ve süreçlerdeki yaşanan sorunlar nedeniyle etkinlikten uzak ve ciddi bir zafiyet alanı oluşturduğuna ilişkindir.”
denilmesi karşısında denetim sisteminde ne gibi revizyona gittiniz,
hangi adımları attınız?

– Raporda;

“Maden işletmelerinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden istenilen sonuçların alınması için denetim periyot ve süreleri, denetimin içeriği, denetim sürecinin etkisizliği, kontrol denetimlerinin yeterince yapılmaması ve müeyyidelerin (AS: yaptırımların) yetersizliği ile bağlantılı temel sorunların giderilmesi, kurumsal yapıların görev çakışmasını ortadan kaldıracak biçimde yeniden düzenlenmesi, denetim ve denetim sonuçlarına bağlı karar alma süreçlerinin hızlandırılması ve etkinliğinin artırılması gerekmektedir.” ifadeleri karşısında, denetim sürecini etkin kılmak için hangi adımları attınız?

İşbaşı eğitimi yok!

– Raporda; “…İşbaşı eğitimi ve hizmet içi eğitim koşulunun mevzuatta öngörüldüğü ölçüde yerine getirilmediği; işverenlerce eğitimin zaman yitiği ve gereksiz yere katlanılan bir maliyet olarak algılandığı görülmüştür.”
ifadesi karşısında hangi adımları attınız, madencilikteki işbaşı eğitimi etkili kılabildiniz mi?

ILO Uygulama Rehberi uyarlanmalı

– İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (AS: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) tarafından işçi ve işveren temsilcilerinin görüş ve katkıları alınarak

  • “Yeraltı Kömür Madenlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin
    ILO Uygulama Rehberi”

nin ülke koşulları doğrultusunda düzenlenerek bir uygulama yönetmeliği durumuna getirilmesi için hangi adımları attınız?

Raporda “Özellikle (AS: ILO’nun) 176 sayılı “Madenlerde Sağlık ve Güvenlik Sözleşmesi’nin onaylanmasının maden sektöründe iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha ileri düzeyde adımlar atılması açısından gerekli olduğu” denilmesine karşın
niçin bu sözleşme halen onaylanmadı? Cihazların test ve kalibrasyonu
(AS: ayarlanım) yok

– Raporda,

“(1984 tarihli Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Alınacak
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük
’ün 291. maddesinde Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına açıkça görev verilmiş olmasına karşın, madenlerde kullanılan elektrikli aygıt ve donanımların test ve kalibrasyon hizmetlerini görecek, iş sağlığı ve güvenliği donanımının ayarlanım (kalibrasyon) ve testlerini yaparak belgelendirebilecek akredite birimler mevcut değildir. Devlet hem çıkardığı mevzuatla kimi hususları zorunlu kılmış, hem de bu zorunluluğu karşılayacak birimleri oluştur(a)mamıştır.” denilmesi karşısında, bu alandaki eksikliği neden gideremediniz?

Veri tabanı oluşturulmalı

– Raporda,

“Çağdaş yönetim anlayışında kararların verilere dayalı olarak üretilmesi vazgeçilmez olduğundan, Sosyal Güvenlik Kurumu veri tabanları ile bütünleşik madencilik sektörü ile iş sağlığı ve güvenliği alanında uluslararası sınıflamaya uygun, güncel ve gerçeği yansıtan verilerin toplanacağı ve ilgili kamu kurumları ile kamuoyunun yararlanmasına sunulacağı, kolay erişilebilir bir veri tabanı ivedi olarak oluşturulmalıdır.”

denilmesi karşısında, söz konusu veri tabanını oluşturabildiniz mi?
Oluşturmadıysanız gerekçesi nedir?

Başbakanlık genelgesi sistemi daha da hantallaştırdı

– DDK raporundan tam bir yıl sonra Başbakanlığın 16.6.2012’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2012/15 sayılı genelgesiyle, “Belediyeler, il özel idareleri dışında kamu kurum ve kuruluşlarının (sermayesinin %50’sinden çoğu kamuya ait olan şirketlerin) kendi mülkiyetinde veya tasarrufunda bulunan taşınmazlarının satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir gibi her türlü tasarrufuna yönelik işlemleri için Başbakanlıktan izin almaları” talimatını vermesi çelişki değil midir?
Bu genelge öncesinde bakanlığınızdan görüş alındı mı, alındıysa hangi görüşü ilettiniz? Bu genelgeyle bürokratik süreç daha da hantal hale getirilmiş olmuyor mu?
(AS: Dünyada hangi ülkede bu yetki salt Başbakanın, neden ???)

Soma Faciasının siyasal sorumlusu kim?

– Soma faciasının tek ve asıl sorumlusu yalnızca Soma Holding ve burayı denetleyen
alt düzeydeki denetim görevlileri midir? Bakanlığınızın bu facia karşısında
hiçbir sorumluluğu yok mudur, bu elim olayın siyasal sorumlusu kimdir?

İstifa kurumu işleyecek mi?

– Cumhurbaşkanlığı makamının tam üç yıl önce gereğinin yapılması talimatıyla Başbakanlık üzerinden bakanlığınıza da ulaştırdığı DDK’nın söz konusu 2011/3 sayılı raporunda ısrarla sözü edilen madencilik sektöründeki eksikliklerin tamamlanmaması ve denetim sürecinin etkili kılınmaması nedeniyle,
13 Mayıs 2014’te Soma’da meydana gelen facia karşısında Başbakanlık veya bakanlık olarak istifa kurumunu işletecek misiniz?

TÜRKİYE’de İŞ KAZALARI : Son Durum

Turkiye’de_is_kazalarinda_son_durum_8.5.12