Etiket arşivi: “T.C. Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali ÇELEBİ”

Umut Oran’dan Enerji Bakanı’na Soma Faciası Öncesinde 3 yıldır bekleyen Devlet Denetleme Kurulu Raporu Soruları


Umut Oran’dan Enerji Bakanı’na Soma Faciası Öncesinde 3 yıldır bekleyen Devlet Denetleme Kurulu Raporu Soruları

Dostlar,

CHP’nin çalışkan ve üretken İstanbul milletvekili Sayın Umut Oran,
büyük emek isteyen bir soru önergesi hazırlamış. Pek çok uzmanın bile tümüyle oku(ya)madığı 600 sayfaya yakın DDK raporunu (Karadon faciası üzerine..)
özenle incelediği ve can alıcı sorun noktalarını saptayarak sıkı bir soru önergesi durumuna getirdiğini sevinçle izliyoruz.

Bu arada hükümetin 2 sorumlu bakanlığı olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın görevlerini gereğince yapmadığı da
hemen anlaşılıyor..

Yine de ortalıkta siyasal sorumlu yok değil mi??
Sorumluluk birkaç teknik düzeyde elemana yüklenecek ve ilahların gazabı sönümlendirilecek değil mi?

Yok, yok, bu kez o denli kolay değil.. “Resmi” 301 (fazlası??!) kurbanın en az 5’i maden mühendisi.. Bu kez güneş balçıkla sıvanamayacak.. AKP kadroları bu toplu cinayetin
ilk elden ve 1. derece asıl sorumlularıdır.. Ceza hukuku deyimiyle “asli fail” dirler..
Siyasal ve hukuksal hesabını verecek ve bedelini ödeyeceklerdir.

Sayın Oran’a teşekkür ederken, ilgili bakanlıkların dürüst ve kapsamlı yanıtlarını bizim de
tez elden beklediğmizi belirtmek isteriz.. Sanırız ilgili kamuoyu da öyle.. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun 600 sayfaya yakın hazır reçete uzman raporunun bile gereklerini hızla yapmayıp da ne yapacaksınız siz ey AKP iktidarı?
AKP’nin her düzeyde sadık yandaşları, müritleri.. söyleyecek sözünüz yok mu?
Vicdanlarınızı mühürlediniz mi, maden ocaklarının kuytularında betonlayarak gömdünüz mü?

Sevgi, saygı ve ACI ile.
23 Mayıs 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

==================================================

Oran’dan Enerji Bakanı’na Soma Faciası Öncesinde
3 yıldır bekleyen DDK (Devlet Denetleme Kurulu) Raporu Soruları

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2010 yılında Kocadon kazasından (AS: 17 Mayıs 2010; 30 madenciyi kurban aldı) hemen sonra verdiği talimat üzerine maden kazalarının nedenlerini ve sektörün eksikliklerini araştıran Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) hazırladığı raporu “gereğinin yapılması” için 8.6.2011’de Başbakanlığa gönderilmesine karşın niçin eksikliklerin giderilmediğini TBMM’ye taşıdı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın raporda ısrarla belirtilen eksikliklerin neden giderilmediğini açıklamasını isteyen Umut Oran,

“DDK raporundan bir yıl sonra Başbakanlığın genelge yayınlayarak tek yetkili olması çelişki değil midir? Bu genelgeyle bürokratik süreç daha da hantal duruma getirilmiş olmuyor mu? Soma faciasının tek ve asıl sorumlusu yalnızca Soma Holding ve burayı denetleyen alt düzeydeki denetim görevlileri midir? Bakanlığınızın bu facia karşısında hiçbir sorumluluğu yok mudur, bu elim olayın siyasal sorumlusu kimdir?
Rapordaki eksikliklerin tamamlanmaması ve Soma’da meydana gelen facia karşısında Başbakanlık veya bakanlık olarak istifa kurumunu işletecek misiniz?”

diye sordu.

Abdullah Gül 18 Mayıs 2010’da talimat vermiş

CHP’li Umut Oran, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye sunduğu soru önergesinde DDK’nın raporunu gündeme getirdi. Önergesinde “Cumhurbaşkanlığı Makamının 18.5.2010 tarih ve 421 sayılı talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) hazırlamaya başladığı ve 08.6.2011’de tamamladığı maden kazalarıyla ilgili 2011/3 sayılı raporunda Soma faciasına da ışık tutacak çok önemli saptamalar yer almaktadır.
(AS: bu rapora http://www.tccb.gov.tr/ddk/ddk49.pdf adresinden erişilebilir)
Bu rapor bakanlığınızca gereğinin yapılması için Başbakanlığa da gönderilmiştir” diyen Oran’ın yanıt beklediği sorular şöyle:

Raporla ilgili 3 yıldır ne yaptınız?

– Bu raporda belirtilen ve ivedilikle tamamlanması istenilen eksikliklerin hangilerini
bu tarihe dek geçen 3 yıl içinde yaptınız?
Rapor kapsamında attığınız adımlar hangileridir?

Raporda maske de var nefeslik-kaçama yolu da…

– Raporda, maden kazalarının nedenleri için sayılan; “Risk değerlendirmesi yapılmaması, taşeronluk (alt işverenlik) uygulaması, üretim zorlaması,
geçmiş kazalardan ders alınmaması, grizu riskine karşı önlemlerin yetersiz olması, kontrol ve degaj sondajlarının yeterince yapılmaması, delme – patlatma işlemindeki düzensizlikler, çalışanlarda CO maskesi bulunmaması, gaz izleme ve uyarı sistemlerinin yetersizliği, havalandırma yetersizliği, grizu güvenli (AS: anti-grizu) elektrikli aygıt ve donanımlar ile ilgili sorunlar, nefeslik- kaçma yolu ile ilgili yetersizlikler, tahkimat
(AS: Galerilerin çökmemesi için ahşap ve çelik destek sitemleri) ile ilgili eksiklikler, tahlisiye hizmetleri (AS: madeni boşaltma) ile ilgili sorunlar, maden işletmelerinde gözetim (iç denetim) hizmetlerinin yetersizliği, teknik nezaretçilik vb. işletme içi denetim uygulamaları ile ilgili sorunlar, kamu birimleri denetimlerinin etkinsizliği ve mesleksel eğitim ve iş güvenliği kültürü noksanlıkları” gibi saptamalardan hangilerinin gereğini yaptınız?

Risk değerlendirmesinde ciddi eksiklik var

– Rapordaki, “Maden işletmelerinde risklerin önceden değerlendirilerek önlenmesinde ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Yeraltı kömür madenciliğinin yaygınlığı ve işletmelerin önemli bir bölümünün küçük ölçekli olması (AS: Türkiye KOBİ ölçeğini büyütmek zorunda!) göz önüne alındığında işverenler, teknik nezaretçiler, mühendisler, müfettişler ve iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik sorumluluk üstlenen ilgili tüm tarafların referans olarak kullanabileceği bir uygulama rehberine gerek duyulmaktadır.
Verili (eldeki, mevcut) düzenlemelerin bu gereksinimi karşılamaktan uzak olduğu anlaşılmaktadır..” saptaması karşısında hangi adımları attınız?

Denetim etkin değil, zafiyet var!

– Raporda madenlerin denetimi konusunda eksikliklerin bulunduğu vurgulanarak,

“Çalışmanın ortaya çıkardığı önemli sonuçlardan biri de kamu denetimi sisteminin,
gerek görev ve yetki tanımlamaları gibi alanlardaki tasarım sorunları, gerekse görevli birimlerin uygulamalarında izlenen yöntem ve süreçlerdeki yaşanan sorunlar nedeniyle etkinlikten uzak ve ciddi bir zafiyet alanı oluşturduğuna ilişkindir.”
denilmesi karşısında denetim sisteminde ne gibi revizyona gittiniz,
hangi adımları attınız?

– Raporda;

“Maden işletmelerinde iş sağlığı ve güvenliği yönünden istenilen sonuçların alınması için denetim periyot ve süreleri, denetimin içeriği, denetim sürecinin etkisizliği, kontrol denetimlerinin yeterince yapılmaması ve müeyyidelerin (AS: yaptırımların) yetersizliği ile bağlantılı temel sorunların giderilmesi, kurumsal yapıların görev çakışmasını ortadan kaldıracak biçimde yeniden düzenlenmesi, denetim ve denetim sonuçlarına bağlı karar alma süreçlerinin hızlandırılması ve etkinliğinin artırılması gerekmektedir.” ifadeleri karşısında, denetim sürecini etkin kılmak için hangi adımları attınız?

İşbaşı eğitimi yok!

– Raporda; “…İşbaşı eğitimi ve hizmet içi eğitim koşulunun mevzuatta öngörüldüğü ölçüde yerine getirilmediği; işverenlerce eğitimin zaman yitiği ve gereksiz yere katlanılan bir maliyet olarak algılandığı görülmüştür.”
ifadesi karşısında hangi adımları attınız, madencilikteki işbaşı eğitimi etkili kılabildiniz mi?

ILO Uygulama Rehberi uyarlanmalı

– İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (AS: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) tarafından işçi ve işveren temsilcilerinin görüş ve katkıları alınarak

  • “Yeraltı Kömür Madenlerinde Sağlık ve Güvenliğe İlişkin
    ILO Uygulama Rehberi”

nin ülke koşulları doğrultusunda düzenlenerek bir uygulama yönetmeliği durumuna getirilmesi için hangi adımları attınız?

Raporda “Özellikle (AS: ILO’nun) 176 sayılı “Madenlerde Sağlık ve Güvenlik Sözleşmesi’nin onaylanmasının maden sektöründe iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha ileri düzeyde adımlar atılması açısından gerekli olduğu” denilmesine karşın
niçin bu sözleşme halen onaylanmadı? Cihazların test ve kalibrasyonu
(AS: ayarlanım) yok

– Raporda,

“(1984 tarihli Maden ve Taş Ocakları İşletmelerinde ve Tünel Yapımında Alınacak
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemlerine İlişkin Tüzük
’ün 291. maddesinde Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına açıkça görev verilmiş olmasına karşın, madenlerde kullanılan elektrikli aygıt ve donanımların test ve kalibrasyon hizmetlerini görecek, iş sağlığı ve güvenliği donanımının ayarlanım (kalibrasyon) ve testlerini yaparak belgelendirebilecek akredite birimler mevcut değildir. Devlet hem çıkardığı mevzuatla kimi hususları zorunlu kılmış, hem de bu zorunluluğu karşılayacak birimleri oluştur(a)mamıştır.” denilmesi karşısında, bu alandaki eksikliği neden gideremediniz?

Veri tabanı oluşturulmalı

– Raporda,

“Çağdaş yönetim anlayışında kararların verilere dayalı olarak üretilmesi vazgeçilmez olduğundan, Sosyal Güvenlik Kurumu veri tabanları ile bütünleşik madencilik sektörü ile iş sağlığı ve güvenliği alanında uluslararası sınıflamaya uygun, güncel ve gerçeği yansıtan verilerin toplanacağı ve ilgili kamu kurumları ile kamuoyunun yararlanmasına sunulacağı, kolay erişilebilir bir veri tabanı ivedi olarak oluşturulmalıdır.”

denilmesi karşısında, söz konusu veri tabanını oluşturabildiniz mi?
Oluşturmadıysanız gerekçesi nedir?

Başbakanlık genelgesi sistemi daha da hantallaştırdı

– DDK raporundan tam bir yıl sonra Başbakanlığın 16.6.2012’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2012/15 sayılı genelgesiyle, “Belediyeler, il özel idareleri dışında kamu kurum ve kuruluşlarının (sermayesinin %50’sinden çoğu kamuya ait olan şirketlerin) kendi mülkiyetinde veya tasarrufunda bulunan taşınmazlarının satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir gibi her türlü tasarrufuna yönelik işlemleri için Başbakanlıktan izin almaları” talimatını vermesi çelişki değil midir?
Bu genelge öncesinde bakanlığınızdan görüş alındı mı, alındıysa hangi görüşü ilettiniz? Bu genelgeyle bürokratik süreç daha da hantal hale getirilmiş olmuyor mu?
(AS: Dünyada hangi ülkede bu yetki salt Başbakanın, neden ???)

Soma Faciasının siyasal sorumlusu kim?

– Soma faciasının tek ve asıl sorumlusu yalnızca Soma Holding ve burayı denetleyen
alt düzeydeki denetim görevlileri midir? Bakanlığınızın bu facia karşısında
hiçbir sorumluluğu yok mudur, bu elim olayın siyasal sorumlusu kimdir?

İstifa kurumu işleyecek mi?

– Cumhurbaşkanlığı makamının tam üç yıl önce gereğinin yapılması talimatıyla Başbakanlık üzerinden bakanlığınıza da ulaştırdığı DDK’nın söz konusu 2011/3 sayılı raporunda ısrarla sözü edilen madencilik sektöründeki eksikliklerin tamamlanmaması ve denetim sürecinin etkili kılınmaması nedeniyle,
13 Mayıs 2014’te Soma’da meydana gelen facia karşısında Başbakanlık veya bakanlık olarak istifa kurumunu işletecek misiniz?

Bir Teğmen; Bir Orgeneral ve Zavallı İddia


Bir Teğmen; Bir Orgeneral ve Zavallı İddia

Naci_Bestepe_portresi

E. Tümg. Naci BEŞTEPE

Gezi patlaması, Org. Nusret TAŞDELER‘in savunmasının gündeme girmesini
olumsuz etkiledi.

Oysa üzerinde durmaya değer bir savunmaydı.
İlk savunması da olduğu gibi tarihsel nitelikteydi.
Felsefe, hukuk, sosyoloji, tarih bilimleri ve en önemlisi insan vardı içinde.
Duygularıyla, aklı ve mantığıyla.
Neler vurguladı Org. Taşdeler?

– Esas hakkındaki mütalaanın, aynı iddianame gibi hukuken savunma yapılmaya
değer olmadığını,
– Savunmanın, kısıtlamalarla formalite düzeyine indirildiğini,
– Delillerin değerlendirmesinin adeta atlanarak SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ İLKESİ‘ne uyulmadığını,

– Savcıların ALİMANE olmasa da AKİLANE davranmasını beklediğini,
ancak hayal kırıklığına uğradığını,
– İsimsiz ve imzasız ihbar mektubuna işlem yapılarak 1. yüz yıl çağdaşlığının bile gerisinde kalındığını,
Başbakan Erdoğan ile bu davanın sanıklarına farklı standartlar uygulandığını,
– Suçlandığı internet sitesinin MSB ödeneği ile açıldığını,
– ” Delillerden sanıklara gidildiği” ifadesi ile kara mizah yapıldığını,
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu‘nun çalışmasının ve verdiği raporun mahkemede kullanılmasının yasalara aykırı olduğunu,
– Ne ile suçlandığı açık ve net anlayamadığını,
– Astlarının da suçlu olmadığını,
– Mahkemenin vereceği karar ile ilgili hiçbir talebinin olmadığını vurguladı.Son cümlesini aynen aktarmazsam haksızlık etmiş olurum;

  • – Yüce Tanrı’dan dileğim; Türkiye Cumhuriyeti’nin “Hukuk Devleti” vasfını tekrar kazanacağı,Türk Milletinin kahraman ordusuna ” SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ” muamelesi yapma ihanetinde bulunanlardan hesap sorulacağı, şahsıma
    “STÖ Yöneticisi” sıfatını yakıştırarak bu ahlak dışı ağır hakareti yapmaya,
    şeref ve haysiyetimle oynamaya vicdansızca yeltenenlerle bağımsız ve tarafsız Türk mahkemelerinde hesaplaşacağım günleri görecek kadar yaşamama müsaade etmesidir.”

Bir orgeneral GATA’daki yatağında böylesine dikilirken, genç teğmen komutanının yolundan geri durur mu?

“T.C. Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali ÇELEBİ” diye hitap ederek başladı,
Silivri’nin Genelkurmay Başkanı.

Tüm hapishanelerdeki asker ve aydınlarla avukatlarını selamladı sadece.
Zamana, zemine ve koşullara göre değişmeyen iradesini koydu ortaya.
Neler söyledi, neler;

– Terörle mücadelede görev aldığını,arananlar listesinde isminin olduğunu ve
bunun utancını sahiplerine getirdiğini,
Terörle mücadeleden İDDİANAMEYLE MÜCADELE’ye geldiğini,
– Kendini değil, VATANSEVERLİK ve KEMALİST DEVRİMLERİ savunduğunu,
Türk Ordusu’nun, sermayenin veya iktidarın değil halkın ordusu olduğunu,
– İddia makamının;
. İhanet suçlamasını Türk subaylarıyla bağdaştırmak için çok komik durumlara düştüğünü,
. Hiçliğe yazgılı olduğunu ve pusulasının karanlığı gösterdiğini,
. “Adaletin sesi denen mütalaanın cehennemin dibindeki yalanların türküsü olduğunu,
– Adına yargılama denen tiyatronun engizisyon hukuk tekniklerini dünyaya
teşhir edeceğini,

İddianameye göre;

. Örgüt yöneticisi olarak, 31 kişiyi 120 dakikalık görüşme ve 11 mesajla yönettiği,
. Gizli örgütün Organize Suçlar Şb. Md.lüğü karşısındaki kahvehanede toplantı yaptığını,
. Harbiye’ye Bekaa Vadisi muamelesi yapıldığını,
. Tanık olmak amacıyla  dilekçe verdiği için terör örgütü üyesi yapıldığını,
öte yandan terör örgütü üyelerinin gizli tanık yapıldığını,
. Kamuya açık internet sitesini takip etmenin örgüt suçu sayıldığını,
. İddiayı çürütünce ERGENEKONVARİ SAVUNMA YAPMAKLA suçlandığını,
Atatürk’ün Bursa Nutku’nu uygulayan bir Türk genci olduğunu,
– Telefon yüklemesini kanıtlayan bilirkişi raporunun mütalaaya alınmadığını,
– Yüklemeyi yapan polislerin ifadesinin ancak iki yıl sonra alındığını,
haklarında hala dava açılmadığını,
– 24 yaşındaki bir teğmenin, ikisi orgeneral kendinden kıdemli 22 subaya ve milletvekillerine örgüt yöneticiliği yapamayacağını söyledi.

Sonuç bölümünde ;
– Tezgah sahiplerine,
Göreceksiniz onur, şeref size hiç nasip olmayacak.
– Türk milletine,
Ne büyük utançtır ki; bu duruşmalar Türk yurdunda,Türk sancağı altında düzenleniyor.
Hiç kimse umudunu soldurmasın, bu bir yükseliştir.
– Hakimlere,
Sizin masumiyete vereceğiniz insan ölçeği cezalar, yarınlarda adalet yıkıcılarına verilecek ve tüm geleceği kaplayacak millet ölçeği cezalar yanında ancak bir ikindi vakti kadardır.
Hiçbir kokuşmuş uygulama T.C. devrimlerini koruma kararlılığımızı sekteye uğratamaz.
Türk gençliği benim şahsımda teslim alınamaz.
Bu kürsüden bir kez dahi,” Ben buradayım, komutanım nerede?” demek gafletinde bulunmadım. Komutanlarını, silah arkadaşlarını teslim edip nefes alanlara yazıklar olsun!
Beni komutanlarımın yanına, ateş hattına gönderin! Komutanlarım kör nefret ürünü uydurma davalarda, adaletsizlik celladının bilenmiş işkence aletleriyle çarpışırken sahip olduğum özgürlük hançerdir yüreğime…

MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ.

Sizin vereceğiniz ceza asla sırtımda ve vicdanımda taşıyacağım bir yük olmayacaktır. Çünkü evlatlarımıza yaraşır nitelikleri ancak buradaki başkaldırı kazandırabilir.
Biliyorum ki, kuşaklar boyu insanların hafızasında kalacak sonsuz utançlar bize
bu iftirayı atanlar için yeterli olacaktır.Şimdi siz görevinizi yapın. Tarih de görevini yapacaktır.

  • HARBİYE’den çok iyi subaylar, çok iyi komutanlar yetiştiği şüphesiz.

Her toplumda olduğu gibi subaylık mesleğinde de yetersiz ve yeteneksizler çıkmıştır. Hatta bunların bir kısmı şans ve karartma ile en üst kademelere kadar çıkmıştır.
Herkes, meslektaşlarının ve toplumun gözünde ve tarihte layık olduğu yeri alacaktır.
Orduevilerine girip de kimsenin yanına yanaşmadığı, hatırını sormadığı yakın zamanın bazı komutanları canlı örnektir.

Orgeneral Taşdeler ile Teğmen Çelebi arasında yaklaşık 30 yıllık bir Harbiyelilik farkı vardır.

Ne mutlu ki, HARBİYE sapasağlam nesiller yetiştirmeye devam etmektedir.
Orgeneral Taşdeler, Teğmen Çelebi’nin bedeninde aynı ruhla gençleşerek
görevini sürdürmektedir.

Türk subayı, otuz yıl değil yüz yıl sonra da aynı kararlılıkla yürüyecektir.

  • Mustafa Kemal’in askerleri; Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkının ordusu olma özelliğini yitirmeyecektir.

Sağ ol komutanım, sağ ol teğmenim.

Yaşa, var ol Harbiye…

Naci BEŞTEPE