Etiket arşivi: güzel öldüler

Şiir köşesi : Din-KÂR

Şiir köşesi….

Din-KÂR

Dinimizi yaşayamıyoruz dediler…
Sözde büyük davaları vardı,
Garip ve kimsesizlerin kimsesi olacaklardı,
Avrupa’ya, Amerika’ya pabuç bırakmayacaklardı…
Biz bu ülkenin zencileriyiz,
Ezileni ezenin elinden alacağız dediler.
Birileri inandı,
Bunları kurtarıcı sandı!!.
Başına taç, ülkeye baş yaptı.
Şimdi,
Çorbanın yağı, traktörün mazotu bitti.
Ambara fare, kovana ayı dadandı.
Dereleri el oldu.
Sendikası uçtu, hakları masal oldu.
Ekmeğinin peşinde işçiydi,
Yerin yüzlerce kat altında kaldı.
Kendinden sandıkları;
Güzel öldüler” dedi.
Dünyada ikinci,
Avrupa’da birinci sıraya yükseldi işçi ölümleri
Din din dediler,
Haçlı savaşlarına destek verdiler..
Din dedikleri şey sadece ambalaj çıktı…
Dinin içi boşaldı.
Yıkıntılar arasında;
Yalan, dolan, haram kaldı…
Tarlalar kıraç, bahçeler ota bastı.
Yaylalar, meralar;
Sığıra-koyuna-davara hasret kaldı!!.
Bakkallar mazi, doktorlar küçük esnaf,
Köprüler Deli Dumrul’a kaldı..
Öğretmenler, öğretme(!)ye geçiş yaptı.
Milletin çocuklarına İHL,
Kendi çocuklarına Amerikan koleji…
Millete Arap dayatması,
Kendileri Amerikan vatandaşı…
Çok eşlilik gibi(!),
Millete Türkiyelilik dayatması…
Kendi ülkemizde haraca kesildik,
Elektrik çalanların, hırsızların borcunu ödedik.
Namussuzlar baş tacı,
Namuslular namuslu olmaktan hükümlü…
Dilimizde kelepçe, kalemlerimiz kırık!!.
Kadın olmaktan hükümlü,
Çocuk olmaktan cezalı…
Gülmeyi unuttuk!!.
Sizdeniz dediler…
Millete borç, icra, yoksulluk,
Kendilerine,
Uçak filoları, saltanat araçları kaldı…
Vatandaşa haraç gibi vergi,
Yandaş müteahhide milyarlık vergi affı…
Sizdeniz dediler,
Milletin anasına sövdürüp,
Söveni baş tacı ettiler.
ABD’ye, Avrupa’ya teslim olmayız dediler…
Milleti gırtlağından CIA’ya teslim ettiler.
Din-KÂR’cılar danışacak,
Türkler kaz gibi yolunacak…
Onlara han-hamam-saray,
Millete açlık, yoksulluk, masal…
Elma şekeri sundular önce,
Elma onlara,
Sapı da millete kaldı…
Mazlumuz, mağduruz diye geldiler,
En büyük insanlık suçu işlediler.
Toplumun vicdanını öldürüp,
Kitle cinayetiyle,
Karanlıklar tarihine geçtiler.
DİN, DİN DİYE GELDİLER,
Din garibana,
KÂR da ONLARA KALDI…

Zahide UÇAR (06. 10.2018)

 

ILO’da Türkiye krizi: İstanbul’daki toplantıya boykot kararı

ILO’da Türkiye krizi:
İstanbul’daki toplantıya boykot kararı

Avrupalı işçi sendikalarının, Türkiye’de sendikacılara ve sivil topluma “baskı uygulandığı” gerekçesiyle 2-5 Ekim günlerinde İstanbul’da yapılacak Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 10’uncu Avrupa Bölge Toplantısı’nı boykot kararını aldığı bildiriliyor.

ILO’da Türkiye krizi: İstanbul’daki toplantıya boykot kararı
(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)
Alman Sendikalar Konfederasyonu (DGB) yetkilileri, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ile Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) temsilcilerinin de İstanbul’daki toplantıya katılmayacağını, genel bir boykot kararı alındığını belirttiler.

Deutsche Welle Türkçe’nin haberine göre; “ILO’nun her dört yılda bir gerçekleştirilen Avrupa Bölgesel Toplantılarında, yaklaşık 51 ülkeden hükümet, işveren ve işçi temsilcileri bir araya gelerek ekonomik ve sosyal sorunları ele alıyor, bölgesel öncelikleri masaya yatırıyor” bilgilerine yer verildi.

Bu arada, Alman Sendikalar Konfederasyonu (DGB) Başkanı Reiner Hoffmann’ın boykot kararlarını bir mektupla Federal Alman Çalışma Bakanlığı’na bildirdiği öğrenildiğinin kaydedildiği haberde Hoffmann’ın açıklamaları da yansıtıldı.

İSTANBUL’DA YAPILMASI İSTENMİYOR

Hoffmann, “Türkiye’de son dönemde demokrasi, işçi hakları, örgütlenme özgürlüğü gibi konularda yaşanan gelişmelerden rahatsız olduklarını, buna tepkilerini göstermek istediklerini” söyledi.

Hoffmann, ILO’nun bölgesel toplantısının İstanbul’da yapılmasını uygun görmediklerini belirtirken de “DGB, İstanbul’daki bölgesel konferansa katılamaz, katılmak da istemez” sözlerini de kullandı.

Haberde, “Türk hükümeti toplantıya ev sahipliği yapmak istediğini ILO’ya iletmiş, geçtiğimiz yıl ILO Yönetim Kurulu’nun olumlu yanıtı sonrasında Haziran ayında toplantının İstanbul’da yapılması için bir mutabakat zaptı (AS: uzlaşma tutanağı) imzalanmıştı” denildi. (SÖZCÜ08.09.2017)
========================================
Evet dostlar,

ILO’nun
TÜRKİYE TOPLANTISINI BOYKOTUNUN ARDALANI

AKP iktidarının ufku işte bu denli.
Erdoğan patronların toplantılarında (TOBB, TÜSİAD) OHAL’in bunlara ne zararının olduğunu anlamadığını söylemişti ısrarla ve birkaç kez.. TÜSİAD dün de Ekonomiden sorumlu Başbakan Yrd. Mehmet Şimşek üzerinden hükümete OHAL’in ekonomiye olumsuz etkileri iletisini bir kez daha yolladı. 

Ancak ufuk yetmezliği sorunu sürüyor.. Dahası, patronlara OHAL’in grev ertelemeleri / engellenmeleri için kullanıldığı bile basın önünde apaçık dillendirildi.
Emekçilere ücret ve sosyal haklar iyileştirmesinde sermayeden yana politikalarda devr-i AKP’de değişen bir şey yok!

İş cinayetleri var hızıyla sürüyor..
2017 yılının ilk sekiz ayında en az 1338 işçi yaşamını yitirdi!
İktidara geldiğiniz Kasım 2002’den bu yana kayda alınabilen 19 894 emekçi cinayeti oldu!
Yıllık ortalama 1320’yi, her ay 110’u aşıyor.. Dikkat, bunlar basit birer rakam değil; ÖLÜM!

Emek sömürüsü – yoksullaştırma  -işsizleştirme vahşet derecesinde dayatılıyor..
Enflasyon da, işsizlik de 2 basamaklı, %10’ların üstünde demirledi..
Nüfus çılgınca artırılıyor! 2016’da 1 milyon 74 bin net artış oldu; %1,36 ve dehşet verici!

Gelir dağılımı iyileşmiyor; AKP yandaş dolar milyoner – milyarderi üretmeyi sürdürüyor.
AKP = RTE‘ye göre ekonomi uçuyor ama emekçilere her nerede ise ”sağlanan refah” tan (!?) lokma düşmüyor..
Gerçekte Ekonomi yoğun bakımda..

Bir önceki Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan için ABD mahkemesi yolsuzluk – rüşvetten tutuklama kararı alıyor; RTE tuhaf savunmalarda… Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, FETÖ’cülerin Türkiye’den intikam aldığını söylüyor..

Bay Bakan, söyler misiniz bu FETÖ, ABD yargısını da mı ele geçirmiş?

Bu denli güçlü bir örgüt idi ise 15 Temmuz 2016’da ABD desteğiyle dahi neden Türkiye’de darbeyi başaramadı? Bu hezeyanlarınıza artık bir son verin..

1. Haber aldınız,
2. Engellemediniz
3. Sonuçlarını kullanıyor; Türkiye’ye siz gerici – dinci darbe yapıyorsunuz..

Sözlerinizin – davranışlarıızın yansımalarının nerelere dek uzanabileceğini öngörmek zorundasınız. ‘‘Boğaz 9 boğumdur” atasözü boşuna değildir. Ancak kibriniz öyle dağlarca ki, tüm duyularınız felç.. Görmüyor, işitmiyor, anlamıyor / anlamak istemiyorsunuz! Basiretiniz bağlanmış.. O denli çok suça bulaştınız ki, her yönden kuşatmadasınız.. Konya NATO üssünü Alman vekillerin ziyaretine sonunda izin vermek zorunda kaldınız; efelenmeniz sökmedi!

Ne var ki ağır bedelleri –şimdilik– siz değil Türkiye ödüyor..
Devlet adamlığı / yönetimi bu mudur?
Ülkeyi batırdınız, saygınlığını ayağa düşürdünüz..
Oysa Türkiye ILO’ya taa 1932’de Atatürk döneminde üye olmuştu Örgüt daha 13. yılındayken. ILO Sözleşmelerinin yaklaşık 1/4’ü onaylanmış durumda, 15 yılda kaç ILO Konvansiyonu onayladınız? ILO C 167 ve 176’yı daha geçen yıl, asansör ve SOMA utancının ardından onayladınız !

Küresel sermaye ve yerli ortaklarının sadık hizmetkârı olmakta zerre kusur etmediniz..

Türkiye, emekçi cinayetlerinde Avrupa ve dünyada zirvelerden inmedi!
SOMA kırımına hiç utanmadan FITRAT dediniz;
Karadon grizu faciasında Çalışma Bakanının ağzından ‘‘güzel öldüler’‘ diyebildiniz!
Oysa 30 emekçi grizu patlamasında feci biçimde yanarak – parçalanarak – ezilerek – boğularak öldü! (17 Mayıs 2010, Zonguldak, adı geçen Bakan Prof. Ömer Dinçer; https://www.youtube.com/watch?v=KVbStAIjhf0)

  • BİR AN EVVEL BIRAKIP GİDİN EFENDİLER; TÜRKİYE’Yİ YÖNETEMİYORSUNUZ!

Bu kutsal topraklar, bu kadim ve mazlum halk ve de tarih sizi asla bağışlamayacak!
O denli çok günah işlediniz ki, öylesine mücrimsiniz ki, durumunuzu betimlemeye (halinizi tasvire) ünlü şarkının hazin dizeleri bile yetmez..

Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime

Sevgi ve saygı ile. 08 Eylül 2017, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Soma’da Yaşanan Bir İş Cinayetidir; Failleri Bellidir!


Dostlar
,

Acıyla paylaşırız…

Bu sitede, her konuda olduğu gibi nesnel gerçekleri paylaşmayı sürdüreceğiz..

Zırva tevil götürmüyor..

AKP ve yandaşları tüm hünerlerine (!) karşılık yalın geçeği örtemiyorlar, örtemeyecekler..

Acı gerçekler ortaya er ya da geç çıkarılacak ve sorumlularından mutlaka
hukuksal hesabı sorulacaktır..

İşletmeye ve hükümete göre her şey 4/4’lük ama gene de kaza bu işin fıtratında (doğasında) var..

Yadsınamayan bir gerçek var ki, “yaşam odası” (var mıydı??) kapalıdır!
Veeee yenisi yapılmaktadır.. Şirket yönetimi de bu sabah basın açıklamasında kabul ve itiraf etti.. Mızrak çuvala sığmıyor.. “Yaşam odaları” yaşam kurtarmak için her zaman hazır bulundurulmak zorundadır. Hem de yeter sayıda.. Varlık nedenleri bu..
Kapalı tutulmak için değil… Yenisi yapılıyorsa, eskisi bozulmuş – işlevsiz demektir. Dolayısıyla saatler içinde bu eksik giderilecek, giderilene dek de madene işçi alınmayacaktır! Denetim nerededir?? Denetim raporlarında bu konuda ne yazılı?
Bu işletmede 1 tanecik mi “yaşam odası” vardır? Toplam 10-12 işçi kapasiteli olarak??
Galeriler 10 km uzunluğa erişiyor.. Derinlik 2000 m ve 1 vardiyada 800 dolayında çalışan.. Standartlar böyle mi? 1 tanecik mi? Çok mu pahalı?
Biz söyleyelim; 50 bin € dolayında ve Türkiye’de de üretimi olanaklı..
Orta derecede lüks bir otomobil fiyatına..
Şirket sahibinin arabası ne marka bilmiyoruz ama, birkaç yaşam odasının
parasal ederidir belki de?

O yüzden mi Başbakan Erdoğan, bir emekçiyi tokatlıyor?
Bu olağanüstü haklılık mı ki; Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel nam yiğit (!)
yere düş(ürül)müş ve 2 jandarmanın tuttuğu kişiyi hınçla tekmeleme hakkı veriyor??

Aşağıdan çıkan işçiler geçeği anlatmaya başladı..

“Gaz maskeleri çürümüş, hiçbir işe yaramadı, kullanamadık, çıkarıp attık..”  diyorlar..
(NTV, 13:00 haberleri, 16.5.14)

Zerre kadar vicdanları ve görev namusları, Allah korkuları varsa Hükümet,
hemen kamuoyundan özür dileyerek görevden çekilmeli ve hiç olmazsa nesnel bir incelemenin yapılabilmesinin, gerçeklerin ortaya konmasının önünü açmalıdırlar.

Hükümet gitmeyecekse; hiç gecikmeden tarafsız ulusal ve uluslararası kurum – kuruluşlardan oluşturulacak bir uzmanlar kuruluna olayı inceleme ve bilimsel rapora bağlaması için tam yetki vermelidir.

Daha önce de, katliamın sabahında yazdık (SOMA’da İŞ CİNAYETİ SORUMLULARINI LANETLİYORUZ!; http://ahmetsaltik.net/2014/05/14/somada-is-cinayeti-sorumlularini-lanetliyoruz/DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü), ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) ve ICFTU (Uluslararası Özgür İşçi Sendikaları Konfederasyonu) gibi kurumlar kendiliklerinden bu bağlamda Türkiye’ye başvuruda bulunmalıdır.
AKP iktidarından çağrı beklemenin anlamı ve gereği yoktur.

TTB’den (Türk Tabipleri Birliği) ve TMMOB (Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği), ODTÜ – İTÜ gibi köklü üniversitelerden, işçi sendikaları konfederasyonlarından temsilciler alınmalı ve bu bilimsel – teknik kurul raporunu saydam biçimde kamuoyuna açık olarak hızla hazırlamalıdır.

AKP ve ilgili şirket gerçekten “masum” ise neden böyle bir yolu açmazlar ki??

Yargı elini çoook çabuk tutmalı ve yasal tüm yetkilerini kullanarak olaya derhal
el koymalı; kanıtlar karartılmadan kendisi yetkin ve namuslu bilirkişiler atayarak
çıplak maddi gerçeğin ortaya konması için, hemen ardından da yine gecikmeden, adaletin gerçekleşmesi ve devasa toplumsal örselenmenin (travmanın) sarılabilmesi için elinden geleni yapmalıdır.

HSYK bölgeye hemen yeni görevlendirme yapmamalıdır.
Bu girişim “doğal yargıç” ilkesine aykırıdır.
Yerel yargı birimleri destek isterlerse,
en yakın yerlerden geçici görevlendirmeler yapılmalıdır.

Evet, AKP iktidarı; eliniz temizse, şirketin sözcülüğünü ve savunmanlığını bırakıp
önerdiğimiz inceleme – soruşturma yollarını açın.. Şirket sahibi ve 3 tepe yöneticisi bile kendilerini savunurken Başbakan – Enerji Bakanı – Hükümet sözcüsü kadar agressif değiller??!!

Sevgi ve saygı ile.
16 Mayıs 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

=============================================================

TTB_logo

Manisa’dan
Ortak Basın Açıklaması

 

 

 

Kimden: Tabip Manisa <manisatabip@manisatabip.org.tr>
Tarih: 15 Mayıs 2014 18:43
Konu: Soma-ortak açıklama metni
Kime: Tabip Manisa <manisatabip@manisatabip.org.tr>

Soma’da Yaşanan Bir İş Cinayetidir; Failleri Bellidir!

Bilindiği üzere 13 Mayıs 2014 Salı günü saat 15.00 sularında Manisa ili Soma İlçesi Eynez bölgesinde, Soma Kömürleri Yeraltı Kömür İşletmeleri’ne ait özel bir
kömür madeninde trafo patlaması sonucu olduğu söylenen yangın meydana geldi.

Yaklaşık 700 kişinin madende mahsur kaldığı kazada, olaydan  2  gün sonrasında,
15 Mayıs 2014’te toplam 274 kişinin öldüğünün açıklanmasına karşın,
ne yazık ki ölü sayısının gerçekte çok daha fazla olması beklenmektedir.
Bu haliyle bile bu kaza Türkiye’de yaşanmış en büyük maden kazasıdır.
Ölenlere  rahmet dilerken, Soma’da her ailenin madenle bir ilişkisi olması nedeniyle
tüm ailelerde acılar olduğunu biliyor, sabırlar diliyoruz.

Halen yerin yüzlerce metre altında kendilerine ulaşılmaya çalışılan kardeşlerimizle ilgili umutlarımızı sürdürmek istiyoruz.

Madenci ölümlerine “güzel öldüler”, madenlerdeki iş cinayetlerini “mesleğin fıtratı” diye izah eden bir iktidar döneminde Soma’daki maden kazalarına baktığımızda;
2013 yılında Soma‘da özel sektöre ait madenlerde neredeyse her ay kaza olduğunu
ve ölümler meydana geldiğini görüyoruz.

Biz biliyoruz ki, bu katliam “kaza” ile olmamıştır.
Ve yine çok iyi biliyoruz ki, önceki cinayetlerde olduğu gibi işçi kardeşlerimizin ölümü yazgı (kader) değildir.
Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarını yaşama geçirenler
Soma’da yaşananların başlıca sorumlularıdır.

Yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı madenler, özel sektöre devredildikten sonra
iş kazalarında patlama yaşanmıştır. 2002’den 2011 yılına dek kömür madenlerindeki
iş cinayetleri %40 artmıştır. Bunun nedeni özelleştirmedir, taşeronlaştırmadır,
maliyetleri düşürmek için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin savsaklanmasıdır.

Bu dönüşüm sayesinde Soma’da katliamın yaşandığı işletmenin patronun övündüğü rakamlar ortaya çıkmış, kömürün tonunun maliyetini 130 dolardan 23 dolara düşmüştür. Bu tasarrufun bedeli de yüzlerce işçinin ölümüyle ödenmiştir.

Özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları sonrası Türkiye ölümlü maden kazalarında Avrupa’da birinci sıraya yükselmiştir.
Dünyada ise bu alanda ilk üç sırada yer alan Türkiye,
maalesef bu yıl birinciliği kimseye kaptırmayacaktır.

AKP’nin iktidarı süresince işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı çıkarılan yasalarla
taşeron şirketlere devredilmiş, ağır ve tehlikeli işlerde işçi başına düşen süre
(AS: gözetim süresi!) azaltılmış, iş güvenliği önemsizleştirilmiştir.

O nedenledir ki bugün madende kaç işçinin olduğu bilinmemektedir, kaç kişinin öldüğü bilgisine net ulaşılamamaktadır. Ocaktaki gaz oranı izlenmemekte, ocaktaki gazların oranları konusunda net bilgi alınamamaktadır. Ancak tüm bunlara karşın madende
her şeyin kuralına ve yasaya uygun olduğu söylenip, tersini söyleyenler ise kötü niyetliler olarak tanımlanmaktadır.

Yakınlarının durumunu öğrenmek isteyen insanlar yetkililerden net bir yanıt alamamakta, ölü ve yaralı sayılarının gerçeği yansıtmadığı düşünülmektedir.

Türk Tabipleri Birliği ülkemizde yaşanan doğal ya da insan eliyle oluşmuş
tüm olağan dışı durumlarda sağlıkla doğrudan ya da dolaylı ilgili tüm yaşananların izlemcisidir ve bu görevini asla bırakmayacak, yaşanan yitikler hakkında kamuoyunu nesnel bir gözle bilgilendirmeye ve yitiklerin hesabını sormayı sürdürecektir.

Soma’nın, Manisa’nın ve Tüm Türkiye’nin başı sağolsun.

  • Bir avuç kömüre bir ömür verenlere selam olsun!

Yüz karası değil kömür karası,
Böyle kazanılır ekmek parası.

Türk Tabipleri Birliği
Türk Dişhekimleri Birliği
Manisa Tabip Odası
Manisa Diş hekimleri Odası

TÜRKİYE’de İŞ KAZALARI : Son Durum

Turkiye’de_is_kazalarinda_son_durum_8.5.12