Etiket arşivi: İnsan Derisi ile Kaplı Anayasalar

Prof. Dr. Rennan Pekünlü’nün yargılanmasına devam

Prof. Dr. Rennan Pekünlü’nün yargılanmasına
yarın devam edilecek

Cezaevi’nde 4 ay 16 gün kalıp tahliye olduktan sonra dört türbanlı öğrencinin daha şikâyeti üzerine yeniden yargılanmaya başlayan Prof. Dr. Rennan Pekünlü’nün duruşmasına yarın devam edilecek. İlk yargılamanın adil yapılmadığı iddiasıyla AİHM’e başvuran ve başvurusu kabul edilen Pekünlü’nün yargılanması hakkında, “AİHM’deki davanın bekletici mesele olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine” yarın karar verilecek.

Ahmet Çınar
17 Eylül 2015

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nde görev yaparken türbanlı öğrencilere Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM kararlarını hatırlattığı için türbanlı bir öğrencinin şikâyeti üzerine “eğitim özgürlüğünü ihlal”gerekçesiyle yargılanan, 2 yıl 1 ay hapis cezası alan ve 4 ay 16 gün Foça Cezaevi’nde yatan Prof. Dr. Rennan Pekünlü, dört ayrı türbanlı öğrencinin daha şikâyeti üzerine benzer bir davadan yargılanmaya devam ediyor. Pekünlü’ye açılan ikinci davanın duruşması 30 Haziran 2015’te İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü. Ancak Pekünlü“ilk davada adilane yargılanmadığı”iddiasıyla AİHM’e başvurmuş, AİHM başvuruyu kabul etmişti. Pekünlü’nün yarınki duruşmasında, “AİHM’deki davanın bekletici mesele olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine” karar verilecek.

AV. ÜLKÜ: MAHMEKE“BEKLETİCİ MESELE”HAKKINDA KARAR VERECEK

Pekünlü’nün avukatı Murat Fatih Ülkü soL’a yaptığı açıklamada;

Geçen duruşmada biz 9. Asliye Mahkemesi’ne iki sebepten ‘bekletici mesele’ başvurusu yapmıştık. İlki AİHM’de süren ve müvekkilimin ceza alıp hapiste yattığı ilk davada yargılamanın adilane olmadığı iddiasıyla açtığımız davaydı. İkinci ise olayla ilgili Ege Üniversitesi’nde süren soruşturmanın halen devam ettiği gerekçesiyle ‘bekletici mesele’ başvurusu yaptık. Yarın İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi, bu iki nedenin ya da iki nedenden birinin ‘bekletici mesele’ olup olmadığına karar verecek. Bekletici mesele olarak değerlendirip davayı bekletmeye de alabilir ya da karar  verebilir. Yarınki duruşmada göreceğiz.” dedi.

Prof. Dr. Rennan Pekünlü başvurusunu AİHM kabul etti

Rennan Hoca’nın davası 18 Eylül’e ertelendi

PROF. DR. RENNAN PEKÜNLÜ DAVASI NEDİR?

Türbanlı öğrencilerine AYM, Danıştay ve AİHM kararlarını hatırlatan Prof. Dr. Rennan Pekünlü’ye “öğrencileri sınıfa almadığı” iddiasıyla dava açılmış, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13 Eylül 2012’de verdiği karar sonucunda Pekünlü 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Türkiye’deki akademi ve bilim çevreleri cezanın haksız olduğunu iddia ederek infazın ertelenmesi ve yeniden yargılanması için imza toplamış fakat cezanın infazı durdurulmamıştı. Dava sürecinde üniversitedeki görevinden alınan ve emekliye ayrılan Pekünlü, Kasım 2014’te Foça Açık Cezaevi’ne girmişti. 4,5 ay sonra tahliye olan Pekünlü aleyhine başka dört türbanlı öğrenci aynı iddiasıyla yeni bir dava açılmıştı. Pekünlü şimdi de benzer iddialarla İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaktadır. Öte yandan Pekünlü, avukatı aracılığıyla ilk davadaki yargılamanın adilane olmadığı iddiasıyla AİHM’e başvurmuş, başvurusu kabul edilmişti.

=========================

Dostlar,

Türkiye’nin yüz kızartıcı durumlarından biri..
Bu sitede Pekünlü olayı ile ilgili 10’dan az olmayan yazı yazıldı.

Dreyfus davasını geçmiştir.
Yapılan zulümdür, kasıtlı bir gözdağıdır.
Türkiye’nin dincileri “surda gedik” açtırmamaktadır; taktik budur. Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yüksek yargı kararları hatta içtihatları ayaklar altındadır.Bu mahkemeler kendi içtihatlarını çiğnemişlerdir.

AİHM yarın “hak ihlali” derse maddi – manevi tazminatı Devlet ödeyecek. Bu kararı veren yargıçların sorumluluğu olmayacak mı? Yargıçlık makamı tüm sorumluluklardan bağışık mıdır? Prof. Pekünlü dincilerin gazabına uğramış ve günah keçisi ilan edilerek linç edilmek istenmektedir.

Bu süreçte TÜMÖD Ege Üniversitesi temsilcisi Prof. Kayhan Kantarlı hoca, ileri yaşına karşın çok büyük çaba göstermiştir, kendisine şükran borçluyuz. Ege Üniversitesi rektörlüğünün dava sırasında mahkemeye gerekli belgeleri sunmaması hatta yanıltıcı belge yollaması ayrı bir utanç kaynağı. O makma açılan dava ise bitmeyip sürüyor.. Rennan hoca için ise “hüküm” hızla geliyor?!

AİHM’ni daha hızlı karar vermeye, Türk yargısını da insaf ve adalete çağırıyoruz.

Rennan hocaya dayanışma duygu ve düşüncelerimizi sunuyoruz. Türkiye elbette bu sözde İslam Ortaçağı‘nı da aşacaktır.. Batı’da olduğu gibi, birkaç yüzyıl gecikmeyle olsa da..

Paris Karnaval Müzesinde sergilenen insan derisi ile kaplı anayasaları anımsamadan edemiyoruz…

Vah insanlık vah… insanlık hala emeklemekte..
Aklını farkedip yaşamı sorgulamamakta..
İmmanuel Kant‘ın feryatları da kulaklarımıza yankılanıyor !

SAPERE AUDE, SAPERE AUDE..
(Aklını fark et, aklını kullan..)

Sevgi ve saygı ile.
17 Eylül 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Başbakan Davutoğlu’nun Cumhuriyet’e “Bedeli olur” Sözü Üzerine


Başbakan Davutoğlu’nun Cumhuriyet‘e “Bedeli olur” Sözü Üzerine..

Musa Kart çizimi, 17 Ocak 2015, Cumhuriyet

Musa_Kart_cizimi_17.1.15

Hem Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu‘na, Boğaziçi Üniversitesinden bir Profesör olarak,

Hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak yazıklar olsun…

Çifte teessüflerimizi bildiriyoruz Davutoğlu’na..

“Bedeli olur..” diye hiç sıkılmadan Cumhuriyet Gazetesi‘nin kişiliğinde basın özgürlüğüne apaçık tehdit savuracağına, tam da ters konumda yer almalıydı..

Sınırları belirsiz, mayın gibi bir kavram olan “Dince kutsal değerler” e saldırmak,
saygısızlık etmek aklı başında hiçbir aydının, bu arada en başlarda da Cumhuriyet Gazetesi‘nin yapacağı iş değildir. Biz Aydınlar, insanların sorgulayıcı akıl sahibi olmasını ve
her şeyi sorgulamasını, yaşamı eleştirel akılla kavramasını dileriz.

Saygın Immanuel Kant haykırıyordu :

“SAPERE AUDE”; Aklını kullan!

Tüm insanların kökeni – türü ne olursa olsun hurafelerle akıllarının tutsak edilmesine
karşı çıkarız.

AYDINLANMA Çağı ile bu yüzyılların saygın uğraşını, can alan – deri yüzen uğraşını doruğa çıkartıp (Hallac-ı Mansur’a “En’el Hak” dediği için bin selam olsun!),
sınırsız – ölçüsüz – zalim – vicdansız – despot eli kanlı ve de
İsa’ya ihanet eden inanç sömürgeni Kilise‘nin çağ ve akıl dışı iğrenç saltanatını yıkmıştık.

İrticanın bıraktığ binlerce suç kanıtından yalnızca birkaçı Paris Carnavelle Müzesinde :
İNSAN DERİSİ İLE KAPLI ANAYASALAR!
*****

Başbakan Davutoğlu “Bedeli olur” diye apaçık Cumhuriyet‘i tehdit eder ve
ülkemizin milyonlarca mütedeyyin kitlesini de ardına aldığını hesaplayarak (?)
Yüzyılların aleti Dince kutsal değerler aforizması ardına sığınarak
İnsanlığın Aydınlanma tarihinde kendisine nasıl bir yer hazırladığını hiç düşünüyor mu acaba?

Geçelim Davutoğlu’nu, Türkiye’de basın – düşünce – fikir özgürlüğünün sınırlarını
nereden geçireceksiniz? Son kırıntıları da, bir kez daha soralım;:

“Dince kutsal değerler”
 kalkanını dayayıp silip süpürecek, duvara mı yapıştıracaksınız?
*****

Hz. Muhammet
yaşa idi eleştirilmesine ne derdi?
Yaşamında iken sahabe ile topladığı meşveret toplantıları ne anlama gelmektedir?
O’na en büyük saygısızlığı hatta ihaneti öldüğünde cenazesini yerde bırakarak
halifelik kavgasına girişenler yapmadı mı??

Hz. Ali, kendisini bu mide bulandıran kavgaların dışında tutup kuzeni,
eşi Fatıma’nın babası da olan Peygamberi kendisi bizzat defnetmedi mi?

Sonra da Peygamberin yerine “sözde” geçirilen 4 Halife‘den 3’ünü öldürmedi mi Müslümanlar?
“Sözde” diyoruz çünkü Peygamber Tanrı’nın Halifesi değildi, “Tebliğ edicisi” idi;
Vekili değildi, “Elçisi” idi. Nerden çıkarıldı Tanrı’ya yeryüzünde vekalet? İnsaf edin!

Uydurma Halifelik icat etmek ve sonra da Halifeliği; eli kanlı Alevi katili – soykırımcısı
Osmanlı Padişahı Yavuz Selim ile birlikte, Mısır’da Memluklardan gaspedilen
Halifelik yetkilerini 1517 sonrasında Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi / Zıllullah makamına
çirkin siyaset adına çıkarmak ve saltanatını iyice erişilmez – dokunulmaz, mutlak (saltık) kılmak,
haşa Tanrı katına çıkarmak… din içi midir; Allah’a şirk koşmanın ta kendisi günah-ı kebair (büyük günah) midir ?

Tüm bunları ve daha nice utandırıcı ve hesabı verilmemiş, verilemeyecek ama özeleştirisi de yapılmamış günah dolu eylemleri unutacak / unutturacak (!?), sonra da Charlie Hebdo‘nun birkaç karikatürü yüzünden kan dökecek (DİB Başkanı Prof. Ali Görmez “Yalnızca 12 ölüm” diyebiliyor!?) ve ülkemizi zaten sansürden – baskıdan boğulurken iyice cendereye sokacaksınız..

Yok, yok.. O denli uzun değil Bay RTE ve Başbakan Davutoğlu ve de tutsak alınmış
300’ü aşkın vekilden oluşan muazzam, kadir-i mutlak AKP grubu..

Avrupa Parlamentosu‘nun da uyarılarına kulak verin..
Dince kutsal duyguları asıl istismar eden ve siyasete alet eden sizlersiniz..
Bir de suret-i haktan görünmeye çalışıyorsunuz.
Böylesi orta oyununu bu halk da, bunca kuşatılmışlığına karşın yemez..
Lütfen kendinize gelin ve ateşle oynayarak 3-5 oy hesabı yerine ülkemizi
çok tehlikeli gerilimlere sürüklemeyin!
*****

Sizin hiç vicdanınız yoksa bile aklınız da mı bunca kıt ey din bezirganları??
Ülkeyi 2 çift sözle rahatlatmak varken, bu yangın körükle gitmek niye?
Seçim yaklaştı, uçan kuştan medet mi umuluyor?
Softa siyasetiniz batsın!
Niçin unutursunuz; siyaset de dahil din de, her şey ama her şey insan mutluluğu için değil mi?

Yoksa siyaset yaptığınızı mı düşünüyorsunuz hala, üstelik burnundan da kıl aldırmadan!?
Güldürmeyin, o yaptığınızı zannettğiniz süreç sizi hücrelerinize dek tutsak almış!

Kısa bir mola alıp, olup bitene biraz da dışından bakmak ve hep yapageldiklerinizden
bir parça farklı şeyler yapmaya ne dersiniz??

Albert Einstein de benzer şeyler öneriyor, sanılmasın ki öneri biz fakirindir…

Büyük ATATÜRK‘ün, Batı pozitivizminden, Aydınlanma Devrimi birikiminden de esinlenerek bıraktığı altın öğüdü (22.09.1924, Samsun öğretmenleriyle konuşmasından);

  • “ Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için,
    en gerçek gösterici bilimdir, tekniktir. Bilim ve tekniğin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, cehalettir, sapkınlıktır.”

    Haa.. Cumhuriyet Gazetemize gelince…
    O, böylelerini çok gördü, geçirdi.. Öyle çok deneyimli, birikimli ki, bağışık neredeyse..
    Sizin anlayacağınız deyimle “afsunlu”!.. Boşa uğraşmayın, fena çarpılırsınız efendiler..

    Sevgi ve saygı ile.
    17.01.2015, Ankara

    Dr. Ahmet Saltık
    www.ahmetsaltik.net

Fransız Devrimi’nin 225. Yılı İçin Denis DIDEROT’dan Çarpıcı Alıntılar..


Fransız Devrimi’nin 225. Yılı İçin Denis DIDEROT’dan Çarpıcı Alıntılar..

Dostlar,

Bu gün, ünlü Fransız AYDINLANMA düşünürü – öncüsü Denis Diderot‘dan
birkaç alıntıyı paylaşmak istiyoruz..

3 gün sonra 14 Temmuz, insanlık tarihinin bu büyük kırılmasının 225. yıldönümü.

Denis Diderot, günümüz hukuk felsefesine bile 240 yıl önceden ışık tutuyor..

Turgut Özal‘ın Cumhurbaşkanı iken (Türkiye Cumhuriyeti’nin 45. ve 46. dönem hükümetlerinde başbakanlık yapmış ve ardından 8. Cumhurbaşkanı), Anayasayı koruyacağına yemin etmiş bir Devlet Yöneticisi insan olarak “ANAYASAYI BİR KEZ DELMEKLE BİR ŞEY OLMAZ..” sözleri belleğimizde mıh gibi çakılı.. Ne çok üzülmüştük bu “Balık baştan kokar” örneği çok sorumsuz – saygısız söze ve davranışa..

Kolay mı oldu Büyük Fransız Devrimi?
DİDEROT, yoksulluklar içinde 6 ciltlik “ANSİKLOPEDİ” yi yazdı..
Fakat bu “ANSİKLOPEDİ” bilindiği gibi genel kültür Ansiklopedisi değil!

Diderot’nun ANSİKLOPEDİ’si, “AYDINLANMA ANSİKLOPEDİSİ” !

Çıplak ayaklı köylüler ile Fransız Ticaret – Sanayi Burjuvazisi hangi koşullarda
doğal – tarihsel müttefik oldular aristokrasinin temsilcisi mutlak Monark – Krala karşı??
Motlak Monark Krallar “Etat Generaux“u çooook uzun onyıllardır toplamıyorlardı..

Montesquieu’dan Robespierre’e, Jean Jacque Rousseaau’dan Volatir’e
ve d’Alambert’den Diderot’ya
dek uzanan bir AYDINLANMA zinciri..
Salt Fransa için sınırlayarak..

Fransız Devrimi
‘nin düşünsel düzlemde büyük ölçüde bu öncü
AYDINLANMA DEVRİMCİLERİ hazırladı..

Çoook kanlı oldu Fransız Devrimi.. Kraliyet ailesi kökten yok edildi.
Giyotinler aralıksız çalışarak “en az acı” ve “en yüksek hızla” (!?)
Devrimin kurbanlarının başlarını gövdelerinden ayırdılar..

Rus, Çin, Amerikan Devrimleri de çooook  kanlı oldu..
Milyonlarca insan yok edildi.. Hatta Devrimler sonra kendi çocuklarını bile yedi! Robespierre idam edildi!

  • TÜRK DEVRİMİ ise yeryüzünün en az kanlı hatta kansız
    BÜYÜK DEVRİMLERİ içinde.. 
  • Büyük ATATÜRK, Osmanlı Hanedanı’nın kanını akıtmadı ve yurtdışına sürgünle yetinildi.

Günün görseli : Denis DIDEROT’dan Çarpıcı Alıntılar..

Diderot'dan_alintilar

Gerçek yasacı halktan başkası olamaz. Tepeden inme yasalara halkın saygı duyduğu binde bir görülür. Ama yasaları kendi yaptı mı; kendi işi bilip yürütecek, koruyacaktır onları.Bunlar da bir kişinin sorumsuz istekleri değil; birçok insanın kendi mutlulukları, güvenlikleri üstüne birbirine danışarak vardıkları istekler olacaktır. ” Denis DİDEROT / [ Düşünceler, 1774]

  • Ahlaksızlık ile dinsizliği karıştırmamak gerekir.
    Din olmadan ahlaklılık olabilir ve
    ahlaksızlıkla din bir arada bulunabilir ve çoğunlukla da böyledir.. Denis DİDEROTBu söz, ne acı ki, son dönemlerin Türkiye gündemine ne çok uymakta değil mi??
  • “ Bir anayasanın ilk sözü, devletin başındakileri bağlamalıdır. Biz baştakiler
    bu yasaları değiştirir ya da  çiğnersek halkın düşmanı olmuşuz demektir ve halk, bize düşman olmakta haklıdır.”  Denis DİDEROT [ Düşünceler, 1774 ]
    Aydınlanma döneminin ünlü klasiği “Ansikopledi” nin yazarı..
  •  “Boşunadır yasalar; herkesi eşit olarak bağlamıyorsa..
    Boşunadır yasalar; 
    toplumda 1 tek kişi bile ceza almadan onları
    çiğneyebiliyorsa..” 
    Denis DİDEROT / [ Düşünceler, 1774 ]

Paris’te Karnavale Müzesi’nde bulunan ve kapağında “İnsan derisi ile kaplıdır” yazan Fransızların ilk anayasası (1791) (ABD, 1787), günümüz uygarlığının en önemli kilometre taşlarından biridir.

  • İNSAN DERİSİ İLE KAPLI ANAYASALAR…
    Bu acı ironinin, Oriental cephede de süren İNSAN HAK ve ÖZGÜRLÜKLERİ bağlamındaki savaşımda ayrı bir yeri var :
  • Hallac-ı Mansur ve tarihsel söylemi “EN’EL HAK!”

Hallac-ı Mansur’u anlayamayan – kavrayamayan ya da hazmedemeyen çağcılları, “derisini yüzerek” idam etmişlerdi ve söylence o ki, Hallac-ı Mansur’un akan kanı da yere “EN’EL HAK!” yazmıştı!

Diderot’nun ayrıca Botanik ve Anatomi Bilim dallarına da çok katkısı olmuştur.

Diderot_FILOZOFCA-DUSUNCELER

 

 

 

 

 

 

 

FİLOZOFÇA DÜŞÜNCLER Diderot’nun dilimize çevrilen başlıca yapıtlarından..

Eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’ın, “Anayasayı 1 kez delmekle bir şey olmaz.” sözü dehşet vericidir!

Benzer biçimde Başbakan R.T. Erdoğan’ın “TÜBİTAK Başkanını “1 kezlik kendisinin atamak isteyişi” de ağır hukuk çiğnemidir (ihlal).

Diderot’nun 240 yıl kadar önce bile günümüz tepe yöneticilerinden öte bir
hukuk anlayışına, saygısına sahip olduğu görülüyor..

Şanlı 1789 Fransız Devrimi’ni bu 1. sınıf kadro hazırlamadı mı?

Halkın Bastille zindanına baskını ve despot Kral 16. Louise‘nin hapsettiği masum, kendisine karşıt binlerce insanları serbest bırakması 14 Temmuz 1789 gününe denk düşmekteydi.. 3 gün öncesinden bu vesile ile kutlayalım, analım..

Fransız Devrimcilerininin tümünü 225 yıl sonra büyük bir saygı ve hayranlıkla selamlıyoruz. Bu Büyük Devrim 5 kez gitti ve geri getirildi..

Dünyanın 1. sınıf demokrasilerinden olan Fransız demokrasisi günümüzde 5. Cumhuriyet Dönemini yaşıyor.

Bir general ama peeek çok sivilden daha demokrat olan Charles DeGaulle’ün 1958’de başlattığı 5. Cumhuriyet dönemini..

Tüm insanlığın ve özellikle Fransız halkının görkemli tarihsel başarılarını içtenlikle kutluyoruz..

TÜRK DEVRİMİ de kadim Anadolu topraklarında elbette yoluna, tökezleyerek de olsa, inişli – çıkışlı da olsa diyalektik gereği kaçınılmaz olarak devam edecek.
ATATÜRK DEVRİMİ, 90 yılda bu şanlı kalkışmayı omuzlayacak birikimi sağladı ve kuşakları yetiştirdi..

Konumunu bu Cumhuriyet devrimine borçlu olan Başbakan R.T. Erdoğan da
bu tarihsel birikime hürmetli olmalı ve onu yıkmaya değil geliştirmeye çabalamalıdır. Kendi sözleri ile “Bu böyle bilinmeli..” der ya sıklıkla..

Tayyip bey de böyle bilmeli ki – hem de iyice bellemeli ki-;

  • TÜRK DEVRİMİ de kadim Anadolu topraklarında elbette yoluna, tökezleyerek de olsa, inişli – çıkışlı da olsa diyalektik gereği kaçınılmaz olarak devam edecek. Başbakan Erdoğan’ın Kendisinin ve AKP’sinin bütün anlamsız ve değersiz engelleme hatta karşıdevrim çırpınmalarına karşın..

Bu böyle biline..

Sevgi ve saygı ile.
11 Temmuz 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

 

 

Ne yazmıştık : 22 Temmuz 2007 Seçimlerinin Anatomisi / The Nude Anatomy of General Elections held on 22nd July 2007

Değerli okuyucumuz, 22 Temmuz 2007 seçimlerini 5 yıl önce bugünlerde oldukça kapsamlı olarak irdelemiştik. Okumak ister misiniz?22_Temmuz_2007_Secimleri’nin_Gercek_Anatomisi_12.08.07