Etiket arşivi: Kuvvetler Ayrılığı

Seçim Sandığı


Seçim Sandığı

genc_portresi

 

Uluç GÜRKAN

 

 

Demokrasilerde seçim sandığı vazgeçilmezdir. Hem iktidarı belirler, hem de iktidarın el değiştirmesini sağlar… İkamesi de yoktur.

Sandığın olmadığı bir demokrasiden söz edilemez.

Ancak, sandık demokrasinin her şeyi, başka bir deyişle “yeterli şartı” değildir.
Dar anlamda sandık demokrasiyle özdeşleştirilemez.

Bu bağlamda, “demokrasi sandıktan ibaret değildir” demek sandığı küçümsemek, genel ve eşit oy hakkını sorgulanmak anlamına gelmez. Tam aksine, sandığa ve
oy hakkına, geçmiş bir tarihteki çoğunluğun ötesinde güncel ve sürekli bir saygıyı içerir…

Demokrasinin üzerinde uzlaşılan en kısa tarifi, “halkın yönetimi” olmasıdır.
Burada halkın yönetim rolü sadece seçimden seçime sandığa gidilip oy vermek anlamına gelmez.

İşleyen bir demokraside halk sadece seçim zamanı dikkate alınmaz. İşleyen demokraside halkın rolü, sandıktan çıkmış iktidarların denetimini, beğenmediğinde bunu demokratik yollardan özgürce ifade ve protesto etmesini de içerir.
Demokrasilerde sandıktan çıkan bir iktidarın bir sonraki seçime kadar görevde kalması genel kural olmakla birlikte, halkın beğenmediği iktidarları “demokratik yollardan” değiştirmeyi talep etme hakkı da vardır.Halkın bu yönetim rolünü reddedip “sandık demokrasidir” demek ve bu ifadede ısrar edip demokrasiyi sandıkla özdeşleştirmek, demokrasiyi yok eden sonuçlar üretebilir.Seçim sandığını kutsamak, demokrasiyi belli bir tarihteki çoğunluk adına” iktidarlar ne derse o olur” düşüncesine indirger. Bu düşünceye göre halkın katılımı denilen şey sadece seçim günleri sandığa gitmekle sınırlıdır. Seçim olmadığında halkın söz hakkı yoktur. İstenen, halkın 4 ya da 5 yıl sonraki seçime kadar köşesinde sessiz sedasız oturması ve seçilmiş iktidarın bu zaman diliminde
her istediğini yapabilmesidir.

Bunun adı demokrasi değildir. Tam aksine, demokrasi kavramının arkasına saklanıp sandık bahanesiyle baskı rejimi uygulamaktır.

Bu baskıcı düşünce özgürlüğe, özgür bireye karşıdır. İnsanın özgür olanını,
özgür düşünenini değil; iktidara kul olup boyun eğenini, kendisine ne deniliyorsa
onu yapanını ister. Özgürlüğü bütün kötülüklerin anası sayar.

Ötesinde, çoğulculuk ve katılımcılığı da demokratik bir ortak akıl arayışı,
bir uzlaşma süreci olarak algılamaz. Yönetmeyi de bir kesimin diğer kesime üstünlüğü, çoğunluğun azınlığa ya da azınlığın çoğunluğa hükmetmesi olarak değerlendirir. Bir arada yaşama iradesini yaşamın hiçbir alanında göstermez…

Demokrasiyi baskılama girişimleri yeni bir gelişme değildir.
Kökleri 2. Dünya Savaşı öncesine kadar gitmektedir.
Almanya’da Nazi iktidarının baş hukukçusu Carl Schmitt, Anayasal olmak kaydıyla demokrasi ile diktatörlüğün bir arada yaşayabileceğini savunmuş ve Hitler’in demokrasi dışı yönetimini seçim sandığıyla meşrulaştırmaya çalışmıştır.

Günümüz Türkiye’sinde de demokrasi bir süredir baskılanmak istenmektedir.
Siyasi iktidara ve uygulamalarına karşı çıkanlar acımasızca susturulmaktadır.
Farklı her ses önce üzerinde polis baskısı kurularak dövülmekte,
sonra savcılıklarda örgüt bağlantıları icat edilerek ceza evlerine koyulmaktadır.

Basının büyük ölçüde ele geçirildiği, yargı bağımsızlığının alabildiğine zedelendiği günümüz Türkiye’sinde, siyasal iktidarın uygulamaları % 49’a dayandırılıp % 100’e dayatılmaktadır. Türk toplumu belli bir kalıba sokulmaya çalışılmaktadır…

İşleyen bir demokraside sandıktan çıkan siyasal iktidarlar, öncelikle bireylerin
temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayamazlar.

Çünkü temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması demokrasinin esası olan halkın yönetimi ilkesine aykırıdır.

Demokrasi “demokratik kültür” denilen bir dizi özgürlük ve eşitlik bileşeninden oluşur. Bunlar, ulusal iradeyi parlamentoya taşıyan sandıksal seçim sistemi ve demokratik süreci işleten yasalar, kurumlar ve kurallardır. Meşruiyetini sandıktan alan her siyasi iktidarın uygulamaları bu demokratik kurallar ve yasalar çerçevesinde olmalı ve “kuvvetler ayrılığı” temelinde denetlenmelidir. Bir başka bağlamda demokrasi eşitlik ve özgürlüktür. Basın özgürlüğüdür, düşünce ve anlatım özgürlüğüdür. Hukukun üstünlüğüdür. İnsan haklarına saygıdır. Laikliktir.
İnsanların yaşam alanlarına müdahale edilmemesidir.

Bu, otoriter, totaliter ülkelerdeki seçim sandığı ile demokratik ülkelerdeki sandığın farkını belirleyen noktadır.

======================================

Teşekkürler Sn. Uluç Gürkan,

Birilerine demokrasi ve hukuk dersi gibi oldu..

Dileriz algılansın muhataplarınca..

Sevgi ve saygı ile.
Ören – Burhaniye, 1.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

 

Cumhuriyet gazetesinin 19.12.12 günlü sayısının kapağı ve yorumlarımız

Dostlar,

Cumhuriyet gazetesinin 19.12.12 günlü sayısının kapağı ve yorumlarımızı paylaşalım..

Kılıçdaroğlu: Kuvvetler ayrılığı mı kaldı?
Hukukçular: Tartışılması bile abes..

  • Otoriterlik yetmez totaliterlik olsun!

‘Batı’da gülerler’ Erdoğan’ın ‘Kuvvetler ayrılığı önümüzde engel’ açıklamasını değerlendiren CHP lideri, “Batı’da biri söylese ‘aklını peynir ekmekle yemiş’ derler” yorumunu yaptı. Demokrasinin zaten askıda olduğunu belirten Kılıçdaroğlu,
Kuvvetler ayrılığı mı bıraktın ki şikâyetçisin. Yargıya, medyaya talimat veriyor, istediğini seçtiriyor, atıyorsun. Padişahta olmayan yetki mi istiyorsun?” dedi.

Bize göre Başbakan RT Erdoğan gene gündem oyunu peşinde..
Ama artık bu amaçla, yani gündem oluşturabilmelk için tehlikeli oyuncaklar kullanmak zorunda.. Genelgeçer konularla ülkenin gündemini meşgul etmek olanaklı değil.

Ülkenin yakıcı gerçek gündemleri artık halkı kavuruyor..

Erdoğan çaresiz… Kıvranıyor.. Ola ki biraz zaman kazanabilir miyim.. derdinde

Hükümlüye cenaze izni yok! Babaya son veda yasaklandı..

Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde hükümlü Emrah Yayla’nın, babasının cenazesine katılma istemi, savcılık tarafından “disiplin cezaları bulunduğu, ayrıca tehlikeli hükümlüler sınıfından olduğu” gerekçesiyle reddedildi. Yayla, “Babamın yüzüne son kez
yüz süremedim. ‘Uğurlar olsun, huzur içinde yat’ deyip bir avuç toprak dökemedim.
Bu bir insanlık suçudur.” dedi.

* Maraş kurbanları.. Katliam anmasına izin yok!?

Kahramanmaraş’ta 111 kişinin öldürüldüğü katliamı (1978) anma törenine
valilik “güvenlik” gerekçesiyle izin vermedi. Alevi dernekleri ise törende kararlı.
Alevi Bektaşi Federasyonu’nun açıklamasında;

Katliamlarla yüzleşelim, tarihle yüzleşelim diyenler, asıl suçluların yargılanmadığı Maraş katliamıyla yüzleşmekten kaçıyor.” denildi.

AKP iktidarının dinci-faşist yüzü çırılçıplak ortada.. Çok yazık ve çok üzücü..

İyi niyetle oy veren yurttaşların bilgisine ve “yetmez ama evet” çi aydın müsvettelerinin de vicdanlarına ya da olmayanların suratına..

Ne denli acı..

Sevgi ve saygı ile.
19.12.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Dünyanın dilindeyiz.. Yargı bağımsız değil..

Dünyanın dilindeyiz..

Avrupa Yargıçlar Birliği (EAJ) Washington’da yaptığı toplantıda oluşturduğu deklarasyonda, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yeniden yapılandırılması sürecinde, kurula yargıyı temsil eden kişilerin değil, hükümetin görüşlerini ifade edenlerin dahil edilmesini eleştirdi. Hükümete de iletilecek olan deklarasyonda, HSYK’nin atamalarının yargıçlar üzerinde baskı aracı olarak kullanıldığı vurgulandı.

Mayıs ayında Amsterdam’da toplanan Avrupa Yargıçlar Birliği bir çalışma komisyonu oluşturmuştu. Bu komisyonun hazırladığı deklarasyon taslağı 11 Kasım’da Washington’da gerçekleştirilen toplantıda masaya yatırıldı. Türkiye’yi YARSAV’ın temsil ettiği toplantıda Türkiye’de yargının sorunlarına yönelik kaygı ve endişelerin kaleme alındığı deklarasyon, tüm üye Avrupa ülkeleri yargı örgütlerinin oybirliğiyle kabul edildi.

‘Temel ilkelere saygı gösterilsin’

EAJ’nin Türk yargısına ilişkin deklarasyonunda, yargı bağımsızlığının ve hukuk devletinin yalnızca bunları güvence altına alan mevzuatla değil, aynı zamanda ilgili otoritelerin
bu temel ilkelere saygı göstermesiyle korunacağına işaret edildi. Birlik tarafından
endişe verici bulunan düzenlemeler bildiride şöyle aktarıldı:

Yargıç ve savcıların rotasyonu kötüye kullanılarak yargıç ve savcılar üzerinde bir baskı aracına dönüştürülmüştür. Rotasyonlara karşı etkili bir hukuksal yol bulunmamaktadır ve bu eksiklik Venedik Komisyonu tarafından da ortaya konulmuştur. Bir yargıcın başka bir göreve atanması rızasına bağlı olmalıdır
ya da bir disiplin cezası ya da mahkeme sisteminin yasal şekilde değişmesi sonucunda bu tür bir işlem yapılabilir. Başka bir göreve atanma endişesi, özgür karar verme yeteneğini yargıçların elinden alır ve yargı bağımsızlığına karşı bir müdahaledir. Şunu da belirtmek gerekir ki, yargıç ve savcıların kendi istekleri dışında ve nesnel (objektif) gerekçe olmadan, bunlara karşı hukuksal başvuru yolu bulunmadan yer değiştirmeleri, uluslararası standartları
ihlal etmektedir. Öyle görünüyor ki, Türk hükümeti HSYK’nin yeniden yapılandırılması sürecinde kurula Türk yargısını temsil eden kişileri değil, hükümetin görüşlerini ifade eden kişilerin dahil edilmesini sağlamıştır.”

‘Üç erk birbirine yakın ve bağlantılı’

Kuvvetler ayrılığının, üç erkin birbirine çok yakın, bağlantılı olması nedeniyle tehlikede olduğu vurgulanan bildiride;

Savcıların yürüttüğü gizli soruşturmaların içeriğinin hükümet üyeleriyle paylaşılması, Adalet Bakanı’nın gerekli gördüğünde savcılardan bilgi istemesi, HSYK üyelerinin süregelen soruşturmalara ve süreçlere müdahil olmaya çalışması gibi olaylar bunu göstermektedir.” denildi.

Bildiri hükümete gönderilecek

Hükümet temsilcilerinin bağımsız yargının rolü ve hukuk devleti konusunda
algı hataları bulunduğu vurgusu yapılan bildiride,

“Başbakan, BDP milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması konusunda şöyle demektedir: ‘Biz yargıya neyin gerekli olduğunu söyledik. Yargı da gereğini yapacaktır.’ EAJ şunu hatırlatır ki, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığının güvenceleri diğer iki erkin yargıya neyin gerekli olduğu konusunda talimat vermesine müsaade etmez. Bağımsız yargı anayasa
ve hukuka dayanır, diğer erklerin emir ve direktiflerine değil.” 
denildi.

Bildirinin mektup olarak Başbakanlık’a, Adalet Bakanlığı’na, HSYK’ye ve
Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyi organlarına gönderilmesi de kararlaştırıldı.
(25.11.12, Cumhuriyet)

İstanbul Barosu’ndan Anayasa Değişikliği hk. açıklama

İst._Barosundan_kamuoyuna_anayasa_degisikligi_hakkinda