Etiket arşivi: Kemal Paşa

Hakiki cumhuriyetçiysen Kürt hareketiyle çözüm ararsın

Hakiki cumhuriyetçiysen
Kürt hareketiyle çözüm ararsın

Prof. Dr. Korkut Boratav

AKP’nin de-facto bir İslamcı rejim inşa etmeyi ve cumhurbaşkanlığına süresiz dokunulmazlık kazandırmayı öncelik edindiğini söyleyen Prof. Korkut Boratav’a göre AKP ile Fethullahçılar çatışmasalar, önlerini kimse alamazdı. Öte yandan Boratav’a göre mevcut gidişata karşı durabilecek toplumsal ve siyasal güçler ortak bir cephe oluşturamaz ama ortak bir muhalefet inşa edebilir. Boratav, laik-demokrat Kürt hareketiyle “aydınlanmacı Kemalistler” ve bunun ortasında kalan muhaliflerin tek seçeneğinin de ortak muhalefette olduğu görüşünde.

Bir yanda defnedilmiş bir anneyi toprağın altından çıkarmakla tehdit eden ırkçı güruh, diğer yandan bu vahşetin dehşetine kapılanlar. Türkiye ortadan ikiye değil, her yanından çatlayıp yüzlerce parçaya bölünmüş görünüyor. Kendinden başka herkesi düşman belleyenlerin başlattığı savaşa karşı direnenler de var, onlara uyum sağlayanlar da; bu dehşet saçan vahşete karşı direnenler de var, sessiz kalıp seyre dalanlar da. Peki, tarihin neresindeyiz? Bu sorunun yanıtını kestiremeyecek düzeyde karanlık bir tünelde gibiyiz.
*****
………………….
…………………….
MUSTAFA KEMAL ve İNÖNÜ PROLETARYA DEVRİMCİLİĞİNE RAKİPTİR

Peki bu ülkede neden çoğunlukla sağ akımlar egemen oldu?

Aydınlanmacı akımın egemen olduğu dönemleri unutmayın. Türkiye’deki Ortaçağ kurumlarını tasfiye eden büyük dönüşümü sağ değil, aydınlanmacı kanat yapmıştır. Hilafetin kaldırılması, cumhuriyetin ilanı, tevhid-i tedrisat, tekke ve zaviyelerin kapatılması…

Ama çok partili hayata geçişle birlikte çeşitli kesintiler bir yana Demokrat Parti,
Adalet Partisi, ANAP ve AKP’ye kadar devam eden bir süreç var.

Büyük dünya dengeleri içinde Türkiye, esas olarak Amerikan yörüngesine oturmayı tercih etti. İsmet Paşa’nın bütün aydınlanmacı özelliklerine rağmen, Sovyet sempatizanlığının sınırı vardı. Mustafa Kemal’in de vardı. Her ikisi de sosyalist değil ve aydınlanmacılıkları sosyalizme varılmaz. Marksist literatürle konuşacak olursak, küçük burjuva devrimcileri olarak proletarya devrimciliğiyle rakiptirler. Birleşebilirlerdi ama bu biraz da iç sınıfsal dengelere bağlıydı.

Mustafa Kemal, Milli Mücadele’yi kongrelerle örgütledi; Sovyetleri örnek aldı. Ama Türkiye toplumu kongrelerinin bileşimini esas olarak Anadolu’nun orta ve üst mülk sahibi sınıflarının katılımıyla gerçekleştirdi. Küçük burjuva radikalizmi o sınıfları sürükledi. Dolayısıyla bu bir proleter devrimciliği değildi ve aralarında daima bir mesafe oldu.
******
……….
………
SARRAF DAVASINI AMERİKAN USULÜ
BİR UĞUR MUMCU YAZINCA ANLAYABİLECEĞİZ

Sizce Batı şu an nasıl bir Türkiye tahayyül ediyor?

Siyasi odaklar büyük ihtimalle Türkiye için daha ılımlı bir geçiş modelini tercih edecekler. Yani keşke büyük bir koalisyon gelse diyorlardır. Fazla belirsizleşen bir iktidar yerine daha istikrarlı bir ittifak oluşması özlemleri olduğunu tahmin ediyoruz. Ama bu özlemi hayata geçirme manivelaları yoktur. Onun için kısa vadede gidişat değişmeyecek, acılarını da biz çekeceğiz.

ABD, Rıza Sarraf davasından ne amaçlıyor sizce?

Amerika’nın amaçlarının ne olduğu; kimlerce manüple edildiği belli değil şu an. ABD yönetiminin büyük bir karışıklık ve belirsizlik içinde olduğunu biliyoruz. Onun için bu davanın iç dünyasını deşifre etmek çok zor. Mesela Trump’a yakın bir isim olan Rudolph Giuliani, Sarraf tarafından avukat olarak tutuldu ve Türkiye’ye geldi. Trump’ı mı, müvekkilini mi yoksa Türkiye yöneticilerini mi temsil ediyor, bilmiyoruz. Burada kiminle ne görüştüğü de belli değil. Sarraf, New York Federal Mahkemesi’nde yargılanıyor. Suçlamaları yapan Bharara görevden alındı, yeni atanan savcı devam ediyor. New York Federal Mahkemesi’nin savcısı büyük ihtimalle Trump tarafından atanmıştır. Trump’ın iradesine rağmen bu suçlamalara devam eder mi, etmez mi? Trump’ın henüz tam kontrol edemediği bir de Adalet Bakanı var. Dolayısıyla bu iş kontrolden çıkmış dahi olabilir. Bir gün Amerikan usulü bir Uğur Mumcu bunları yazacak ve biz de o zaman hikâyeyi anlamış olacağız.
===========================================
Dostlar,

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin nam salmış (duayen) hocalarından yaşı 80’i aşan (13 yıldır emekli) Sayın Prof. Dr. Korkut Boratav ile yapılan 9 sayfalık kapsamlı bir söyleşiyi paylaşmak istedik. Söyleşinin künyesi şöyle :

İrfan Aktan iaktan@gazeteduvar.com.tr  15 Eylül, 2017
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2017/09/15/korkut-boratav-hakiki-cumhuriyetciysen-kurt-hareketiyle-cozum-ararsin/

Yazı uzun olduğundan giriş, gelişme ve sonuçtan seçmeler sunduk.

Tam metin için lütfen tıklayınız : Hakiki_cumhuriyetciysen_Kurt_hareketiyle_cozum_ararsin

Sevgi ve saygı ile. 14 Ekim 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

Turgut Özakman; Atatürk Aydınlanması’nın yaşama geçirildiği Türkiye’nin ürünüdür

Dostlar,

Bir yıldız daha kaydı..

portresi

O’nu, Turgut Özakman‘ı; Cumhuriyetimizin  okulları, öğretmenleri, ailesi.. aydınlanan Türk toplumunun kurumları yetiştirdi.

  • Turgut Özakman,
    Atatürk Aydınlanması‘nın yaşama geçirildiği
    Türkiye’nin ürünüdür.

Dolayısıyla, artık geri döndürülemez
bir aşamaya ulaşmış olan
Türk Rönesansı / Aydınlanması,
hiç ama hiç kuşku yok daha pek çok
“yıldız” doğuracaktır.

Eytişimin / Diyalektiğin devingen döngüsünün doğal gereğidir bu olgu.

Dolayısıyla, “başsağlığı, “rahmet” vb. mistik-dinsel söylemleri bir parça geriye çekerek, yukarıda değindiğimiz kritik noktaların da öne çıkarılması gerekir.

Tarihsel bilinci ışımış derinlikli yurtsever aydın, bu bağlamda farkındalığını koymalıdır.
Özakman gibilerin biz naçizlerin “toprağı bol olsun, mekanı cennet olsun..” türünden
boş ve anlamsız dileklerine gereksinimi yoktur. Kuşku duymayız ki, değindiğimiz bağlamda vurgularla anılmak onları -ruhlarını??- daha çok mutlu edecektir.

Örn. Turgut Özakman’ın, Büyük Atatürk‘ün sıra dışı belirlemesi ile vurguladığı üzere; “alnında ışığı ilk ayrımsayanlardan” olduğunu kaydetmek önemlidir ve önemsenmelidir. Çünkü O, bir “Cumhuriyet hukukçusu ve sanatçısı“dır ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Anadolu Aydınlanması süreci ile Yüce ATATÜRK tarafından eşsiz bir hünerle yönlendirildiği tarih kulvarındaki ışıl ışıl iklimin göz kamaştıran yansımalarını
elbette alnında öncelikle duyumsayanlardan olacaktı.

Olmuştur da..

Türk Devrimcilerince ne yapılmak istendiğini derinlemesine kavrayarak içselleştirmiş
ve yaşamının eylemsel pusulasına dönüştürmüştür.

Yineleyelim; Turgut Özakman gibiler Cumhuriyet Aydınlanmasının görkemli ürünleridir. Üstelik “insanlaşmış – gerçeğini arayan insan” düzeyinde..
Yani en üstün kategori üründür; öbür tüm dönüşümlerin motorudur bu özgüdülenmişlik.
Cumhuriyet devrimleri sayesinde “kamil” leşen, “insan” laşan kuşaklar..

Maya tutmuştur, Cumhuriyet’e dönük salvolar kayalara çarparak sönümlenmeye mahkumdur.

  • Türkiye Cumhuriyet’i, yenilmesi olanaklı olmayan bir tasarımdır;
  • Türkiye Cumhuriyet’i, yenilmemek üzere kurgulanmıştır.

Cumhuriyetin yılmaz savunucularından, her yaştan insanımıza Cumhuriyetimizin
insanlığın serüveni içindeki eşsiz tarihini üstün sanatçı yetisi ile derin duygudaşlıkla (empati!) ve bilimsel nesnellikle kanıta dayalı olarak aktaran başyapıtı sayılabilecek
“Çılgın Türkler” in ve daha pek çok yapıtın (aşağıda bir liste verilmiştir) usta yaratıcısı TURGUT ÖZAKMAN, artık bedensel olarak aramızda değil.. Ama bâki kalan bu kubbede öylesine gür ve hoş bir sada (enerji!) bıraktı ki; bu potansiyel enerji, kuşaklar boyunca kendisinden beklenen işlevi -AYDINLANMAYI- kaçınılmaz biçimde yerine getirecek..

O’na elbette son derece nitelikli, değer biçilmez emek ve ürünleri için derin şükran borçluyuz. Ancak eş zamanlı olarak, gecikmeden, at başı, bir kez daha vurgulayalım ki; Turgut Özakman’ı Turgut Özakman yaratmamıştır!

O’nu yetiştiren – üreten Cumhuriyet Devrimleri ideolojisi aynı derecede saygıdeğer, şükrana ve de esirgenmeye değerdir.

Aile yakınlarına dayanışma duygularımızı sunuyoruz.
Bize düşen herhangi bir görevde içtenlikle koşacağımızı bilgilerine sunuyoruz.

Cumhuriyet kuşakları, Özakman’dan bayrağı – meşaleyi devralarak ileriye, hep ileriye taşıyacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti böylelikle payidar kalacaktır (sonsuza dek yaşatılacaktır..); ilahi – mistik düzeneklerle değil. Kemal Paşa‘nın vasiyeti = öngörüsü de aynen böyle olsa gerektir..

Son söz, kutsal Cumhuriyet’in kendilerine özellikle emanet edildiği Türk Gençlerinindir..

(Başsağlığı için Kızı Elif Hn. 0 532 394 72 83; Usta’nın ürünleri ve özgeçmişi aşağıdadır..)

Sevgi ve saygı ile.
30.8.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

============================================

Turgut Özakman’ın özgeçmişi :

1 Eylül 1930’da Ankara’da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.
Bir süre avukatlık yaptı. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü’ne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosu’na dramaturg olarak girdi. TRT’de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve 1983 – 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 arasında RTÜK üyeliği ve
başkan yardımcılığı görevlerini üstlendi. Uzun yıllar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde (DTCF Tiyatro) kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Drama yazarlığı dersleri verdi.

Üstün hizmetleri nedeniyle 1998’de Anadolu Üniversitesi’nce, 2006’da Ege Üniversitesi’nce ve 2007’de, mezun olduğu ve uzun yıllar görev yaptığı Ankara Üniversitesi’nce ‘onursal doktor’ unvanı verilen Özakman; sayısız yapıta imza attı.
Nisan 2002’de Eskişehir Belediye Başkanlığı, açtığı ikinci tiyatroya ‘Turgut Özakman Sahnesi’ adını verdi. 2006’da ODTÜ Özakman’a Üstün Hizmet Ödülü verdi. 2005’te piyasaya sürülen, 45 yıllık emeğin ürünü olan ve Kurtuluş Savaşı’nı romansı bir dille anlatan “Şu Çılgın Türkler” (Bilgi Yayınevi) adlı belgesel-romanı, Uğur Dündar‘a göre cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı oldu. Birkaç ay, çok satanlar listelerinde ilk sırada kaldı.
2007’de Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulundu.
Turgut Özakman evli olup, üç çocuğu ve dört torunu vardır.

Yapıtları                          :

Romanları

  1. Korkma İnsancık Korkma, Bilgi Yayınevi, 1994.
  2. Romantika, Bilgi Yayınevi, 2000.
  3. 19 Mayıs 1919 Atatürk Yeniden Samsun’da, Bilgi Yayınevi, 2002.
  4. Şu Çılgın Türkler, Bilgi Yayınevi, 2005.
  5. Diriliş – Çanakkale 1915, Bilgi Yayınevi, 2008.
  6. Cumhuriyet – Türk Mucizesi, Bilgi Yayınevi, 2009.
  7. Cumhuriyet – Türk Mucizesi 2, Bilgi Yayınevi, 2010.
  8. Çılgın Türkler – Kıbrıs, Bilgi Yayınevi, 2012.
  9. Araştırma İnceleme Kitapları [değişik yayınevleri]
  10. Dr. Rıza Nur Dosyası, Bilgi Yayınevi, 1995.
  11. Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi, Bilgi Yayınevi, 1995.
  12. Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele, Bilgi Yayınevi,1997.
  13. “Mustafa” Filmi Hakkında, Bilgi Yayınevi, Aralık 1998.

Meslek Kitapları
Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği, Bilgi Yayınevi, 1983
Radyo Notları, 1969.

Yayınlanan Oyunları
Bütün Oyunları 1 – Şu Çılgın Türkler, Bilgi Yayınevi, 2006.
Bütün Oyunları 2 – Üç Destan, Delioğlan, Bilgi Yayınevi, 2008.
Bütün Oyunları 3 – Ah Şu Gençler, Hastane, Karagöz’ün Dönüşü, Kardeş Payı, Darılmaca Yok, Berberde, Ben Mimar Sinan, Ak Masal Kara Masal, Bilgi Yayınevi, 2008.
Bütün Oyunları 4 – Pembe Evin Kaderi, Ocak (oyun), Kanaviçe (oyun), Paramparça (oyun), Bilgi Yayınevi, 2008.
Bütün Oyunları 5 – Sarıpınar 1914, Fehim Paşa Konağı, Resimli Osmanlı Tarihi, Bir Şehnaz Oyun, Bilgi Yayınevi, 2009.
Bütün Oyunları 6 – Güneşte On Kişi, Duvarların Ötesi, Töre (oyun), Bilgi Yayınevi, 2010.
Bütün Oyunları 7 – Deli Bayramı, Komşularımız, Bilgi Yayınevi, 2011.

Senaryoları

  1. Keloğlan Aramızda, 1972.
  2. Tuzsuz Deli Bekir, 1972.
  3. Keloğlan’la Cankız, 1973
  4. Mevlana, 1973. (Ergin Orbey’le birlikte)
  5. Yatık Emine, 1974. (Ömer Kavur’la birlikte, Refik Halit Karay’ın aynı adlı romanından)
  6. Keloğlan İz Peşinde, 1975.
  7. Turhanoğlu, 1975.
  8. Kanije Kalesi, 1982.
  9. Son Akın, 1982.
  10. Kurtuluş, 1989.
  11. Rıza Beyler, 1993.
  12. Cumhuriyet, 1998.
  13. Dersimiz: Atatürk, Bilgi Yayınevi, 2009.

II. İNÖNÜ MUHAREBESİ : 92. Yıldönümü

Dostlar,

Kurtuluş Savaşı tarihimizde önemli bir kavşak olan 2. İnönü Muharebesi,
92 yıl önce bu gün, 31 Mart 1921’de başarıyla sonlandırılmıştı.
Başlangıcı ise 23 Mart 1921 idi. 23 Mart 2013 günü de bu Muharebe için bir yazı koymuştuk web sitemize.

Bir kez daha, başta İsmet Paşa‘ya, O’nun ve ordu birliklerimizin ardında vargüçleriyle duran Kemal Paşa ve Büyük Millet Meclisi’ne (1. Meclis) , şehit ve gazilerimize,
bu muharebede savaşan tüm rahmetli askerlerimize sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.

II. İNÖNÜ MUHAREBESİ : 92. Yıldönümü

(23 – 31 Mart 1921)

İnönü asker

Londra Konferansı‘nın bir sonuç vermemesi, Sevr projesini uygulamak için
İtilaf Devletlerini yeni bir çabaya yöneltmiş ve bu amaçla Yunan işgal ordusunu savaşa teşvik etmişlerdi. Bundan yararlanan Yunanlar, 23 Mart 1921’de Bursa’dan
İnönü yönüne ilerlemeye başladılar. Türk Ordusu’nun yüksek azim ve imanla savaşması, 31 Mart 1921 akşamına dek süren kanlı çarpışmalar sonunda düşmanı İnönü’de 2. Kez perişan etti.

Yaptıkları iki saldırının da püskürtülmesi üzerine Yunan kuvvetleri, 31 Mart 1921 gecesinden başlayarak çıkış mevzilerine çekilmeye başladılar. Çekilen düşman,
süvari birliklerimizle izlenmiş ve düşmana çekilirken de kayıplar verdirilmiştir.

Fevzi Paşa’nın (Çakmak) Meclis’te bu savaştan söz ederken söylediklerinden anlaşıldığına göre, Yunan ordusunun amacı mutlaka yenmekti. Başkumandanları Papulas, bu nedenle Karaköy’e gelmiş ve alaylarını bizzat birbiri ardınca savaşa sokmuştur. Düşman bir yandan kesin olarak Türk Ordusu’nu yenmek ve 4-5 günde Eskişehir’e, bir ayda da Ankara’ya gelerek Sevr Antlaşması‘nı kabul ettirmek amacındaydı. Düşmanın hareketlerinden amacını anlayan Türk Kumandanlığı,
gereken önlemleri almıştı.

İsmet Paşa bir yandan düşmana umduğu yerde değil, bizim istediğimiz yerde
savaşı yaptırmak suretiyle, düşmanın savaş planını başarısızlığa uğratmıştır.
Milli Kurtuluş Savaşı‘nda bu utku, Mustafa Kemal‘in güzel anlatımıyla,
“Milletin maküs talihini” (tersine dönmüş, aksi giden talihini) de yenen bir utku olmuştu.

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 31.3.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net