Etiket arşivi: Halil Çivi

Halil Çivi şiiri : UMUTLUYUM (Şafak attı)

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

 

UMUTLUYUM ( Şafak attı )

Artık millet uyanıyor,
Şafak attı, umutluyum.
Değişime inanıyor,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Ön yargıları yıkıyor,
Hakkına sahip çıkıyor,
Akıl gözüyle bakıyor,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Korkuları terkediyor,
Sömürüyü farkediyor,
Boş inançtan çarkediyor,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Aklın izini sürüyor,
Bilim yolunda yürüyor,
Cehalet kökten kuruyor,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Şafak attı, güneş doğdu,
Işık karanlığı boğdu,
Bilim hurafeyi kovdu,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Irkçılık dincilik bitti,
Bölgecilik iflas etti,
Kardeşlik mayası tuttu,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Bütün oylar birleşecek,
Halkın gücü gürleşecek,
Demokrasi yerleşecek,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Kısa çöpler çoğalacak,
Uzun çöp yalnız kalacak,
Haklı hakkını alacak,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Yasaklara diretmeye,
Özgür sanat üretmeye,
Yoksulluğu kurutmaya,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Üretimi artırmaya,
İşsizliği bitirmeye,
Halka refah getirmeye,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Öksüzleri doyurmaya,
Mazlumları kayırmaya,
Güzel günler duyurmaya,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Hak, hukuk, adalet için,
Halka adil hizmet için,
Güven veren devlet için,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Gürleşti gençliğin sesi,
Bitti cehaletin pası,
Arttı adalet sevdası,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Hiçbir kış ebedi olmaz,
Kara gün kararıp kalmaz,
Zannetme ki bahar gelmez.
Şafak attı, umutluyum.
Xxx
Halil Çivi halkı tanır,
Sağduyusuna inanır,
Yalan demekten utanır,
Şafak attı, umutluyum.
Xxx

Prof. Dr. Halil Çivi
26 Kasım 2021
ÇİĞLİ / İZMİR

Halil Çivi şiiri : UZLAŞIN BEYLER

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

 

 

UZLAŞIN BEYLER
(Dost acı söyler)

Siyaset ırmağı kirli akıyor,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Siyasetin dili ocak yıkıyor,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Toplumdaki birlik bağı çürüdü,
Millet kutuplaştı, vicdan kurudu,
Barış hayal oldu, ahlak eridi,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Siyasetin terazisi bozuldu,
Ulus birliğinin bağı çözüldü,
Enflasyon şahlandı, yoksul ezildi,
Uzlaşın anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Devletin dinine adalet derler,
Adalet ahlakla kardeş olurlar,
Adaleti liyakatta bulurlar,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Irkçılık, dincilik halkı terk etsin,
Ayrımcılık bizden uzağa gitsin,
Birliğin, dirliğin mayası tutsun,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Korku kültürünün kökü kurusun,
Cebir, şiddet bir mum gibi erisin,
Her gönülü barış, sevgi bürüsün,
Uzlaşın anlaşın dost olun beyler.
Xxx
Herkes eteğinin taşını atsın,
Kin ve nefret ülkemizi terk etsin,
Adalet borusu her işte ötsün,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Din ve vicdan özgürlüğü yerleşsin,
Millet özgür olsun, sesi gürleşsin,
Herkes laik anlayışta birleşsin,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Çağdaş demokrasi koşulsuz gelsin,
Siyaset milletin emrinde olsun,
Hak, hukuk, adalet yerini bulsun,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Fabrikalar artsın, çarkları dönsün,
İşsizin, yoksulun acısı dinsin,
Mutfaktaki yangın acilen sönsün,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Ortak sorunları öne alalım,
Ortak akıl ile çare bulalım,
Ortak çaba ile hizmet sunalım,
Uzlaşın, anlaşın dost olun beyler.
Xxx
Bir olalım, tek hedefe koşalım,
Çok çalışıp, üreterek coşalım,
Her sorunu uzlaşarak aşalım,
Uzlaşın anlaşın dost olun beyler.
Xxx
Ayrıştıran eğitimden kaçalım,
Akılla, bilimle ışık saçalım,
Helal kazanç ile yiyip içelim,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar bitsin,
Güven bunalımı defolsun gitsin,
Medya ayrıştıran dili terk etsin,
Uzlaşın, anlaşın, dost olun beyler.
Xxx
İç ve dış sorunlar doruğa vardı,
Gençliğin gelecek ufku karardı,
Halil Çivi sizi dostça uyardı,
Uzlaşın anlaşın dost olun beyler.
Sakın unutmayın, dost acı söyler.
X xx

Prof. Dr. Halil Çivi
19 Kasım 2021
Çiğli / İZMİR

Halil Çivi şiiri : …HAYALİM VAR

ŞİİR KÖŞESİ..

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

…HAYALİM VAR

Duyun dostlar, duyun canlar,
Benim de bir hayalim var.
Haksızlıktan usananlar,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Akıl, bilim gelsin diye,
Halk her şeyi bilsin diye,
Demokrasi olsun diye,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Geçim derdini silmeye,
Adil bir toplum olmaya,
Herkesi eşit bilmeye,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Bulanmadan akmak için,
Cehaletten çıkmak için ,
Özgür fikir ekmek için,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Savaş sona ersin diye,
Millet huzur görsün diye,
Kardeşlik boy versin diye ,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Çağdaş demokrasi için,
Adil bürokrasi için ,
Mazlumların sesi için,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Arı gibi çalışmaya,
Kardeş gibi bölüşmeye,
Uygarlıkta buluşmaya,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Fabrika çok olsun diye,
İşsizlik yok olsun diye,
Yoksullar tok olsun diye,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Umut tohumu ekmeye,
Korkuları yok etmeye,
Gönülleri pak etmeye,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Hak, hukuk dirilsin diye,
Karşı devrim solsun diye,
Cumhuriyet kalsın diye,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Irkçılıktan çark etmeye,
Bağnazlığı terk etmeye,
Adalete park etmeye,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Barış, huzur gelsin diye,
Herkes mutlu olsun diye,
Yaşamdan zevk alsın diye,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Irkı, dini tek bilmeye,
Düşmanlıkları silmeye,
Sevgide karar kılmaya,
Benim de bir hayalim var.
Xxx
Makam, şöhret, servet için,
Cebir, şiddet, nefret niçin,
Halil Çivi der halk için,
Benim de bir hayalim var.
Xxx

 

Prof. Dr. Halil Çivi
15 Kasım 2021
Çiğli / İZMİR

TÜRKİYE’DE ATATÜRK VE CUMHURİYET KARŞITLIĞININ SOSYOLOJİK NEDENLERİ ÜZERİNE KISA NOTLAR

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

TÜRKİYE’DE ATATÜRK ve CUMHURİYET KARŞITLIĞINİN SOSYOLOJİK NEDENLERİ ÜZERİNE KISA NOTLAR

Atatürk’ü anma haftasını geride bıraktık… Kurtuluş Savaşımızın büyük lideri, Cumhuriyetimizin kurucusu, çağdaş ve laik Türkiye‘nin mimarı, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürkün bedensel olarak aramızdan ayrılışının 83. yılı. O her ne denli fiziksel, biyolojik olarak aramızdan ayrılsa da, manevi (AS: tinsel) ve özellikle fikri (AS: düşünsel) olarak kendi Ulusunun yüreğinde ve beyninde sonsuza dek yaşamayı sürdürecektir. Mekânı cennet ve ruhu şad olsun.

Bana en sık sorulan sorulardan biri, “Hocam Atatürkçülük nedir; Kemalizm Atatürkçülükten farklı mıdır?” şeklindedir. Kanımca doğru ve bütüncül düşündüğümüz zaman aralarında bir fark yoktur. Yani Kemalizm = Atatürkçülüktür.

Kısa ve öz olarak;

  • Özgür aklın ve çağdaş bilimin verilerini doğru biçimde, devlet ve halk yararına kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Ulusunu sürekli olarak demokratikleştirme ve çağdaşlaştırma rotasında yükseltme hedefinden hiç sapmadan yürüme ülküsüne Atatürkçülük denir.”

Büyük bilim insanı, fizik profesörü, rahmetli Erdal İnönü‘ye demiştim ki;

  • “Hocam doğru ve bilimsel fikirler ölmez, gericilik er geç yok yok olmak zorunda değil mi?”

O da bana;
Halil Hocam unutma, yanlış, cahil bıraktıran, gerici çağdışı fikirler de ölmüyor; her devirde yeni şekil ve kılıflara bürünerek tekrar ve tekrar ortaya çıkıyorlar.” Çok doğru, eğer çağdışı fikirler mezara gömülebilseydi gerici karşı devrim hareketleri olmazdı…

Çok değerli uzman ve çağdaş tarihçimiz Sayın Sinan Meydan, 8 Kasım 2021 tarihli Sözcü Gazetesinde yayınlanan “Yaşayan Atatürk” konulu makalesinde, “Atatürk yaşamıyor olsa, birilerince her gün yeniden öldürülmek istenir miydi hiç?” diye yazmıştı. Bu cümledeki yaşamaktan kasıt Atatürk‘ün evrensel ve bilimsel fikirleri kurmuş olduğu Cumhuriyet ve çağdaş eserleridir.

Doğal olarak, Atatürk‘ün bedeni de herkes gibi ölümlüdür.
Aslında Atatürk karşıtlarının hedefinde O’nun akıl ve bilim temelli cehaleti yok edici ve toplumu çağdaşlaştırıcı fikirleri ve kurmuş olduğu demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti ve bu Cumhuriyetin halkın hizmetine sunduğu ekonomik ve kültürel eserler ve kurumlardır.

Peki bu bir yüzyıllık Atatürk, Cumhuriyet ve devrim karşıtlığı nereden, hangi sosyo – kültürel ve ekonomik nedenlerden kaynaklanmış olabilir? Kişilerden bağımsız olarak, bazen kine, nefrete ve hatta düşmanlık sınırına varan bu Atatürk karşıtlığının tarihsel – sosyolojik nedeni ya da nedenleri neler olabilir?

Bu sorunun yanıtını bulabilmek için Osmanlı Devleti’nin klasik (Yükselme ve duraklama dönemleri) dönemdeki toplumsal örgütlenme modelini iyi anlama ve bu modelden Cumhuriyete aktarılamayan ilmiye sınıfının kurumsal yapısına bakmak gerekir.

Eğer Sultan ve Halk hesaba katılmazsa Osmanlı Devlet yapısının 3 ana sınıftan oluştuğu görülür.

1- Kalemiye Sınıfı. Osmanlı bürokrasini yürüten sınıftır. Sadrazamlar dahil, çoğunlukla devşirilmiş Hıristiyan asıllı görevlilerden oluşur.

2- Seyfiye Sınıfı. Yani ordu örgütü. Seyf  kılıç, seyfiye de kılıç ehli yani ordu demektir. Yeniçeriler, sipahiler (atlı askerler) ve denizcilerden oluşan bir ordu vardır.

3- İlmiye Sınıfı. Başta, önce Kazasker, sonra Şeyhülislam olmak üzere tüm din uleması bu sınıfa mensuptur. Kadılar, müftüler, müderrisler, imamlar, mollalar, şeyhler, tarikat ve cemaat yöneticileri… hep ilmiye sınıfına aittir. İlmiye sınıfının 3 ana görevi:

A- Fetva makamıdır. Padişah bile bazen Şeyhülislamın fetvasına muhtaçtır.
B- Yargı makamıdır. Osmanlı şer-i yargısı kadılar eliyle yürütülür.
C- Eğitim makamıdır. Başta medreseler olmak üzere ülke ve halk eğimi ilmiye sınıfına aittir.

Peki Cumhuriyet kurulunca ne oldu? Çok kestirmeden giderek şu Sosyolojik sonuca ulaşabiliriz:
Kalemiye Sınıfı Cumhuriyet bürokrasisine dönüştü. Seyfiye sınıfı Cumhuriyet Ordusu oldu. İlmiye sınıfının ise devletle, merkezi yönetimle bağı koptu.

A- Saltanat ve Halifelik kaldırıldı. Devlet laikleşti. Fetva makamına gerek kalmadı.

B- Yargı sivilleşti ve laikleşti. Şer’i hukuk kaldırıldı. Kadılık kalktı. Yargı dinden ve devletten bağımsızlaştı. Anayasal düzen geldi.

C- Eğitim ve öğretim hem laikleşti ve hem de Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) tekeli geldi. Din odaklı eğitim yerini akıl ve bilim odaklı eğitim sistemine bıraktı. Medreselerin yerini üniversiteler aldı.

Kıssadan hisse                             :
İlmiye ya da din uleması sınıfı mensupları Cumhuriyetle birlikte, ayrıcalıklarını, makamlarını ve kazançlarını yitirdiler.

Sonuç              :
İstisnalar hariç (AS: Ayrıklar dışında), din uleması geçinenlerin, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlıkları dinsel değil, sınıfsaldır. Maddi temellidir. Ancak bu maddi temel özellikle cahil bırakılmış halkı kandırmak için dinle temellendirilmektedir.

Atatürk diyor ki :

  • “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz.”

Son saptama; eğer siyaseti dine ya da dini siyasete katarsanız hem din ve hem de siyaset bozulur. Günümüzdeki halkın bilinç düzeyi yeterince yükselmiştir. Artık toplum Ata‘sına kuvvetle sahip çıkıyor. Gereğini yapmak yani akla ve bilime daha sıkı sarılmak koşuluyla kötümser olmaya gerek yoktur.

DEMOKRASİLERİN KUSURLARI VE ONARIMI ÜZERİNE KISA NOTLAR

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Değerli sosyal antropolog Prof. Bozkurt Güvenç diyor ki:

” Demokrasi, yönetim sorumluluğunun, seçmen ile yöneten arasında belirsiz kaldığı özürlü bir düzendir. Daha iyisi bulunamadığı için bel bağlanmışızdır. Yönetenleri ve prenslerini değiştirebiliriz AMA SEÇMENLERİ NASIL DEĞİŞTİREBİLECEĞİZ (cehaleti nasıl yok edebileceğiz)? Asıl soru ve sorun sanırım buradadır.(1)

Sizce haksız mı? Çoğunluk cahil kaldıkça, halkın bilgisizlik ve cehaletinden kendilerine ikbal ve istikbal türetmek isteyen ırk, din, mezhep, tarikat ve cemaat istismarcıları kitlelerin cehaletini sömürmeye devam edeceklerdir. Ne diyor Mustafa Kemal Atatürk;

  • Dünyada en gerçek yol gösterici bilimdir.”

Ne diyor Hünkâr Hacı Bektaş Veli;

  • Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”

Kıssadan hisse                 :

Demokrasilerin kusurları bile, aklı ve bilimi toplumun ve devletin, istisnasız (AS: ayrıksız) her alanında egemen kılarak cehaleti yok edip genel toplumsal zihniyeti çağdaşlaştırmakla olur.
Bu nedenle; Türkiye’deki eğitim sisteminin yeniden kusursuz olarak laikleşmesine, bozulmuş eğitim ve öğretim birliğinin (AS: tevhidi tedrisat) yeniden onarılmasına, eğitimin her alanında aklın ve bilimin geciktirilmeden egemen kılınmasına şiddetle gereksinim vardır.

Sonuç              : 

  • Toplumun çoğunluğu çağdaşlaşırsa siyasal yönetim mutlaka çağdaşlaşmak zorunda kalır.
  • “Her toplum layık olduğu yöneticilerle yönetilir.” özdeyişi bu nedenle söylenmiştir.

    (1)- GÜVENÇ, Bozkurt. Demokrasi Din Devlet, Efil yayınları, 2015, syf.111.

SİYASAL DİNCİLİK NEDİR?

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Vatandaş soruyor: ” Hocam siyasal dincilik ya da siyasal islamcılık nedir? En kısa biçimde anlatabilir mısınız? Uzun anlatımları kimse okumuyor.”

Öz olarak iki maddede özetlemeye çalışayım. Siyaset kuramı ve sosyolojisi açısından, siyasal dincilik:

1- Dini siyasete alet etmenin, kutsal inançları ideolojileştirmenin, laiklikten uzaklaşmanın, devleti yönetme gücünü milli iradeden (AS: ulusal istençten) almak yerine, din gücüne sarılmanın, din ve devlet işlerini birbirine karıştırmanın, siyasal gücünü sürekli duruma getirebilmek için halkın kutsallarını duygusal olarak sömürmenin pratikteki (AS: uygulamadaki) adıdır.

2- Demokratik kurallar ve vaatlerle seçimlerde halktan halktan oy devşirip, iktidar olduktan sonra, devleti ve toplumu, dindar görüntüsü veren kimi dinci tarikat ve cemaatleri devleti yönetmeye ortak edip ülkeyi teokratik, feodal dönemin din anlayışı ile yönetme ideolojisidir. Bir başka söyleyişle de siyasi samimiyetsizlik (AS: siyasal içtenliksizlik) ve tutarsızlıktır. Halk dalkavukçuluğudur.

Not. Siyasal dincilik her dinde ve her ülkede az-çok vardır. Fakat yaygın ve etkin olarak daha çok İslam ülkelerinde yaygındır.

Halil Çivi şiiri : HOR GÖRME…

ŞİİR KÖŞESİ…

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

 

 

Türküler halkımın kültür genidir,
Sakın türküleri hor görme gönül.
Bazen coşan, bazen yanan canıdır,
Sakın türküleri hor görme gönül.
XXX
Türkü, halkın damıtılmış sözüdür,
İşiten kulağı, gören gözüdür,
Mazlumun çığlığı, ciğer közüdür,
Sakın türküleri hor görme gönül.
XXX
Doğuma, ölüme, türkü yakılır,
Baskıya, zulüme türkü yakılır,
Zorbaya, zalime türkü yakılır,
Sakın türküleri hor görme gönül.
XXX
Gurbetin, hasretin yanık sesidir,
Düğünlerin, halayların süsüdür,
Dipdiri, dupduru halk ezgisidir,
Sakın türküleri hor görme gönül.
XXX
Kalpten kalbe köprü olur, yol olur,
Umut olur, tutunduğun dal olur,
Türküsüz bir yaşam kızgın çöl olur,
Sakın türküleri hor görme gönül,
XXX
Bazen ilahidir, bazen deyiştir,
Bazen yakarıştır, bazen kargıştır,
Devrimci dilidir, bir kükreyiştir,
Sakın türküleri hor görme gönül.
XXX
Bazen bir müjdedir, güzel haberdir,
Bazen yürek yakan, acı, kederdir,
Bitmez şikayettir, kötü kaderdir,
Sakın türküleri hor görme gönül.
XXX
Yürek yangınıdır, aşkın ağıdır,
Dermansız dertlerin umut bağıdır,
Hasret çekenlerin dert ortağıdır,
Sakın türküleri hor görme gönül.
XXX
Çimenin, çiçeğin, kuşun sesidir,
Halkın can gözüdür, sözün hasıdır,
Gariplerin, şehitlerin yasıdır,
Sakın türküleri hor görme gönül.
XXX
Halil Çivi der ki türkü insandır,
Bağlama teline dil veren candır,
Tarihtir, kültürdür, ölmez ozandır,
Sakın türküleri hor görme gönül.
XXX


 

SEVGİLİ YURTTAŞIM SAKIN UNUTMA :

Engerek yılanı diliyle dillendirilerek aklımızı, değer ölçülerimizi, inançlarımızı ve duygularımızı sinsice zehirleyen, insancıl, ahlaksal ve vicdani duygularımızı körelten, bizleri adaletten ve liyakatten (AS: yaraşırlıktan) uzaklaştıran, her türlü ayrıştırıcı bölücü, düşmanlaştırıcı ve parçalayıcı siyasal, dinsel ve ideolojik söylemlerin bilimsel, evrensel, ulusal ve etkin tek panzehiri;

  • Dostluk, Barış, Sevgi ve Kardeşliktir.

    Halil Çivi
    06 Temmuz 2021

ERDEMLİ – BİLGE (İnsan-ı kâmil, olgun) İNSAN KİME YA DA KİMLERE DENİR?

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Eğer bir insan sürekli olarak başkalarının inançları ve ahlakına sarraflık yapıp, değer biçme ve sürekli olarak başkalarına ayar verme yerine; kendi inanç ve ahlakına sarraflık yapıp herkesten önce kendi kusurlarını düzeltebiliyorsa, o kişi mutlaka erdemli ve bilge insandır. Filozoflar “önce kendini bil” diyorlar.

Ayrıca kendi kusurlarını bilip düzeltemeyeler ve o kusurları ile yönetmeyi sürdürenler asla topluma önder ve yol gösterici olamazlar.

Atalarımız “Cahiller nefsini (egosunu) haklar; arifler özünü yoklar (özünü hesaba çeker)” demişler.

Başta bizleri yöneten ve yönetmeye istekli siyasetçiler, bürokratlar, gazeteciler, inanç önderleri, enteller… olmak üzere, herkes hep başkalarına ayar vermeye kalkıyor; başkalarını günah keçisi yapıyor. Herkes kendini terazi yapmış ve hep başkalarını tartıyor.

Son söz ya da kıssadan hisse                      :

Hiç unutma, terazi her şeyi tartar, ama kendini asla tartamaz…

Herkes kendini doğru tartabildiği ve düzeltebildiği ölçüde erdemli olmaya yaklaşabilir.

  • İnanç ve ibadet Ahlaka;
  • Ahlak da adaletli bir kişisel yaşama dönüşmedikçe dinin ve dindarlığın topluma ve insanlığa hiçbir yararı olmaz.

Ahlakın asgari sınırı, kişinin insanlara ve insanlığa hiçbir yararı ve katkısı olmasa bile, hiç olmazsa kimselere bir zararı olmadan yaşamayı öğrenebilmesini gerektirir. Bu son durum “negatif ahlak” olarak adlandırılır.
(AS. Etik’in evrensel ilk ilkesi : PRİMUM non NOCERE; Öncelikle zararlı olma / zarar verme!)

Halil Çivi şiiri : ŞEYTAN RUHLULAR

ŞİİR KÖŞESİ…

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı
17 Haziran 2021
Doğanbey / Seferihisar / İZMİR

ŞEYTAN RUHLULAR

Ahlakı, hukuku hiçe sayarlar,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
Mazlumları, fakirleri soyarlar,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX
Yürekleri, vicdanları karadır,
Akılları, fikirleri paradır,
Varlıkları toplum için yaradır,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX
Siyaset çarkının sesi olurlar,
Çetenin, zorbanın hası olurlar,
Süslü mekânların süsü olurlar,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX
Adalet der, adaletten saparlar,
Makama, şöhrete, mala taparlar,
Burunları büyür, halktan koparlar,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX
Allah ile aldatırlar milleti,
Rüşvet ile devşirirler serveti
Haram ile donatırlar külfeti(1).
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX
Akıl, bilim yollarından geçmezler,
Talansız yerlere tezgâh açmazlar,
Saklı demlenirler(3), açık içmezler,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX
Dindar görünerek köşe tutarlar,
Şöhret devşirirler, inanç satarlar,
Develeri havuduyla(2) yutarlar,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX
Yetimin, yoksulun hakkını yerler,
Çalarlar, çırparlar, yemedik derler,
Göz boyamak için Hacca giderler,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX
Ezanı, bayrağı kalkan yaparlar,
Vatan, millet derler, servet kaparlar,
Ahlak, hukuk dışı yola saparlar,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX
Basķıdan, zulümden geri kalmazlar,
Hep kaypak olurlar, vefa bilmezler,
Halil Çivi der ki adam olmazlar,
İnsan görünümlü şeytan ruhlular.
XXX

(1)- Külfet, ev halkı, bakmakla sorumlu olunan nüfus demektir. Ayrıca sorumlu olunan yandaş kalabalıklar anlamına da gelir. Bir anlamı da zahmet ve maliyettir.
(2)- Havut, deve semeri demektir.
Yetişkinliğe ulaşan ya da güreşe hazırlanan develerin sırtları havutlanarak bezenir ve süslenir. Arabalara koşulan koşum atının boynuna takılan düzeneğe ise “hamut” denir.
(3)- Demlenmek; kafa çekmek, alkollü içki içmek

DEMOKRASİLER VE OTORİTER REJİMLERİN TEMEL ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE KISA NOTLAR

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Bir ülkeyi yönetenler ne denli uzun ömürlü olurlarsa olsunlar ya da iktidarda ne denli uzun kalırlarsa kalsınlar; bireysel-tekil insan yaşamı çok kısa ve kısıtlı; halbuki toplum ve devlet yaşamı, insan ömrüne göre çok daha uzundur. Devlet ve toplum yaşamı genelde de süreklilik gösterir.

Siyasi iktidarlarca devlet ve toplum yaşamı için doğru ve etkin iç ve dış politikalar üretmek, ayrıca sürekli olarak ortak toplumsal iyiler ve ortak çıkarlar peşinde olmak büyük önem taşır.

Bu nedenle yönetici konumunda olanların yönettikleri devleti kendilerinin özel tutku, çıkar ve isteklerine göre değil; gerek iç ve gerekse dış politikada toplumun bütününün ortak çıkar ve gereksinmelerine göre yönetmeleri, anayasa ve hukuk dışına çıkmamaları kaçınılmaz olur.

Genelde otoriter ve totaliter yöneticilerle yönetilen ülkelerdeki yöneticilerin bireysel tutkuları, özel çıkarları ve dar kadro anlayışları gerek iç ve gerek dış politikada toplum ve devletin ortak uzun vadeli ihtiyaç (AS: erimli gereksinim) ve çıkarlarını ikinci plana (AS: düzleme, sıraya) iter. Hak, hukuk, adalet ve liyakat ilkeleri çok dikkate alınmaz. Yönetenler toplumsal kaynakları çok daha özgürce hatta keyfi olarak kullanılabilir ve topluma hesap vermekten kaçınma yolunu tutarlar.

Buna karşın ulus egemenliğine dayalı gerçek demokrasilerle yönetilen ülkelerde ise toplumdaki hak, hukuk, adalet ve liyakat ilkelerine özenle dikkat edilir. Kaynağını anayasadan almayan hiç bir yetki ve güç kullanılamaz. (AS: Anayasa md. 6 : “Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”) Harcanan kamu kaynaklarının tutarları, harcama yerleri ve elde edilen sonuçlar hakkında topluma düzenli aralıklarla hesap verilir. Eğer bir devlette yönetici konumunda olanlar şeffaf (AS: saydam) bir harcama modeli sergilemezlerse toplum ödediği vergilerin nerelere harcandığını bilemez.

Demokratik ve çağdaş bir bir devletin 4 temel ayağı vardır. Öbür devletlere karşı “tam bağımsızlık“; hanedan ya da aile yönetimine karşı “ulusal (milli) irade” ; teokrasiye, ruhban (din adamları) sınıfına karşı “laiklik“; halkın kabul ettiği anayasal düzene ve hukukun üstünlüğüne bağlılık açısından da “ulusal egemenlik” gerekir. Eğer ulusal irade, yani siyasal iktidarın serbest, özgür, dürüst ve güvenli seçimlerle belirlenmesi ulusal egemenlikle, yani hukukun üstünlüğün dayalı anayasal bir düzenle birlikte yürümezse gerçek bir demokratik devlet kurmak mümkün (AS: olanaklı) olmaz.

Atatürk diyor ki :

  • “Mill irade ve milli egemenlik mutlaka bir arada bulunmalıdır. Çünkü eğer milli egemenlik yoksa milli irade bir hiçtir.”

Yani halkın oyu ile iktidar olmak yetmez. Devleti halkın iradesinden doğan anayasaya ve hukuk devletinin ilkelerine ve halkın ortak çıkar ve gereksinimlerine göre yönetmek gerekir.

Türkiye’yi yönetenlerin icraatlarını, tutum ve davranışlarını biraz da bu açılardan değerlendirmek gerekir.