ERDEMLİ – BİLGE (İnsan-ı kâmil, olgun) İNSAN KİME YA DA KİMLERE DENİR?

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Eğer bir insan sürekli olarak başkalarının inançları ve ahlakına sarraflık yapıp, değer biçme ve sürekli olarak başkalarına ayar verme yerine; kendi inanç ve ahlakına sarraflık yapıp herkesten önce kendi kusurlarını düzeltebiliyorsa, o kişi mutlaka erdemli ve bilge insandır. Filozoflar “önce kendini bil” diyorlar.

Ayrıca kendi kusurlarını bilip düzeltemeyeler ve o kusurları ile yönetmeyi sürdürenler asla topluma önder ve yol gösterici olamazlar.

Atalarımız “Cahiller nefsini (egosunu) haklar; arifler özünü yoklar (özünü hesaba çeker)” demişler.

Başta bizleri yöneten ve yönetmeye istekli siyasetçiler, bürokratlar, gazeteciler, inanç önderleri, enteller… olmak üzere, herkes hep başkalarına ayar vermeye kalkıyor; başkalarını günah keçisi yapıyor. Herkes kendini terazi yapmış ve hep başkalarını tartıyor.

Son söz ya da kıssadan hisse                      :

Hiç unutma, terazi her şeyi tartar, ama kendini asla tartamaz…

Herkes kendini doğru tartabildiği ve düzeltebildiği ölçüde erdemli olmaya yaklaşabilir.

  • İnanç ve ibadet Ahlaka;
  • Ahlak da adaletli bir kişisel yaşama dönüşmedikçe dinin ve dindarlığın topluma ve insanlığa hiçbir yararı olmaz.

Ahlakın asgari sınırı, kişinin insanlara ve insanlığa hiçbir yararı ve katkısı olmasa bile, hiç olmazsa kimselere bir zararı olmadan yaşamayı öğrenebilmesini gerektirir. Bu son durum “negatif ahlak” olarak adlandırılır.
(AS. Etik’in evrensel ilk ilkesi : PRİMUM non NOCERE; Öncelikle zararlı olma / zarar verme!)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir