Etiket arşivi: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”

10 Nisan Laiklik Günü : ADD Basın Açıklaması

BASINA VE KAMUOYUNA

Demokrasinin olmazsa olmazıdır LAİKLİK !

AKLIN; doğmalara tutsaklıktan kurtulması, bilimsel düşünce ile donanması, özgürleşmesidir, yalnızca din ve vicdan özgürlüğü olarak tanımlanamaz !

Uluslaşmanın, ulusal bağımsızlığın, birlikte yaşamanın, düşünce ve düşünceyi yayma özgürlüğünün, bilim, sanat ve kültürde üretkenlik ve yaratıcılığın, kadının insan olarak eşitliğinin, fikri hür irfanı hür vicdanı hür yurttaşlar toplumu olmanın, çocukların dünya çocukları ile yarışabilecekleri bilimsel bilgi ile yetiştirilmelerinin, topyekûn (bütüncül) kalkınmanın, emeğin en yüce değer olduğu bilincinin, üretmenin ve hakça bölüşmenin, hukuk devletinin, dünya uluslar ailesinin onurlu üyesi olmanın, kısacası İNSAN GİBİ YAŞAMANIN temel direğidir LAİKLİK !

Din ve devlet işlerinin değil, din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılmasıdır LAİKLİK !

10 Nisan 1928

On yıllardır Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetme görevini üstlenenlerin görmek istemedikleri, unutturmak için ellerinden geleni yaptıkları Cumhuriyet tarihimizin en önemli günlerinden biri.

Cumhuriyetimiz’ in ve Aydınlanma Devrimleri’nin en yaşamsal adımının atıldığı gün.

Genç Cumhuriyet, hayatın değişik alanlarında devrimlerini hızla sürdürürken önüne her zaman bir engel çıkıyordu; LAİKLİK ilkesinin yaşama geçmemiş olması.

9 Nisan 1928’de, Başbakan İsmet İnönü ve 120 arkadaşının verdiği yasa önerisi ile 1924 Anayasası’nın “Türkiye Devleti’nin dini, Din-i İslam’dır, Resmi Dili Türkçedir, Makarrı Ankara şehridir” diyen 2. maddesinden “Devletin dini, Din-i İslam’dır” tümcesi, 16. maddesindeki milletvekili yemini ile 38. maddesindeki Cumhurbaşkanı yemininden “Vallahi” sözcüğü ve 26. maddesinden de din işlerinin düzenlenmesini TBMM’nin görevleri arasında sayan cümle çıkartılıyordu. 9 Nisan 1928’de anayasanın bu dört maddesinde yapılan değişiklikler 264 üyenin oy birliği ile kabul edildi ve 10 Nisan 1928 tarihli Resmi Gazetede 1220 sayılı yasa olarak yayınlanarak yürürlüğe girdi. 5 Şubat 1937’de bir adım daha atıldı ve LAİKLİK; ruh ve uygulama ile zaten var olduğu Anayasa’da ilke olarak da yer aldı.

  • Böylece artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hiçbir işi din kuralları ile, naslar ile görülemeyecekti.

Tarih boyunca insan topluluklarında; kaba kuvvet, aile, büyü, doğa güçleri ve benzerlerine dayanılarak kullanılan yönetme güç ve yetkisi, devletlerin ortaya çıkması ile birlikte ve zaman içinde TANRI adı verilen ilahi kaynaklar referansı ile kullanılır olmuştur. Çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere, değişik tapınma biçimlerine sahip pek çok devlette halen yönetme yetkisi bu dayanakla kullanılmaktadır.

İnsanlık tarihinde yönetme güç ve yetkisinin tanrısal olduğuna ilk güçlü itiraz 1789 Büyük Fransız Devrimi ile gelmiş, bu devrim esas olarak kilise ve kraliyet rejimini hedef almıştır. Fransız devrimine,  bütün krallık ve göksel inanç sistemlerine dayalı rejimlerin düşman olma nedeni budur.

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları da, 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisini açarken yetkiyi Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi (Halife-i rûy-i zemin) olarak görülen padişahtan değil, Ulusal İstenç’ten (Milli İrade’den) alarak, kurdukları Büyük Millet Meclisi İdaresinin niteliğini ilan eden çok önemli bir adım atmışlardır. Bu adım; salt işgal altındaki bir vatanı bağımsızlığına kavuşturmanın değil, bin yıllardır süren bir düzeni yıkarak kuldan özgür yurttaşa ulaşmanın da adımıdır. Nitekim Atatürk ve Cumhuriyet Devrimcileri “Hâkimiyet Bilâ Kaydü Şart Milletindir” tümcesini Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun 1. maddesine yazmış, Türkiye Büyük Millet Meclisi duvarına da silinmemek üzere asmışlardır. Günümüzde EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR şeklinde simgeleşen bu temel ilke, kimi kesimleri çok rahatsız etmekte, farklı biçimde anlatılmaya çalışılmakta, daha acısı bu kesimler memleket dahilinde iktidara sahip olanlarca korunup kollanmaktadır.

Ulusal Kurtuluş Savaşımızın zafere ulaşmasından hemen sonra, güçlü bir devrimci irade ile 1 Kasım 1922’de 600 yıllık saltanat ve 3 Mart 1924 tarihinde hilafet kaldırılarak MİLLET EGEMENLİĞİ kesinleştirilmiş, 10 Nisan 1928’de de devlet uygulamada laikleştirilmiştir. Böylelikle, Cumhuriyet Devrimcilerinin hep önünü kesen bu Anayasal çelişki; Atatürk’ün Büyük Nutuk’ta, 16 Ocak 1923’te İzmit’te yapılan ve 12 saat süren ünlü gazeteciler buluşmasına atıfla (gönderme ile) uzun uzun anlattığı ve “devletin dini” konusunun ilk fırsatta çözüleceğini söylediği üzere, Büyük Nutuk’un okunmasının üzerinden 6 ay geçmeden ortadan kaldırılmıştır.

Bugün 10 Nisan LAİKLİK GÜNÜ kutlamalarına karşı çıkıp, unutturma çabası içinde olanların kutsal inançları nasıl istismar ettiklerini her gün yeni bir örnekle içimiz acıyarak izliyoruz. Bu aymazlar; meşruiyetlerinin kaynağını kurutmaya, bindikleri dalı kesmeye çalıştıklarının farkında değiller. Aldıkları kararları kutsal ve tartışılamaz inançlara dayalı hale getirerek itirazsız bir yönetim özlemi çekenlerin, demokrasinin özünün LAİKLİK olmasına tahammül edemedikleri ortadadır.

Biat kültürü, bu nedenle egemen kılınmak isteniyor. Bu nedenle  “lidere mutlak itaat” ile demokrasiye son veren anayasa değişiklikleri tereddütsüz onaylanıyor. Böylece kendi yetkilerine son veren bir meclis, kendi varlığına son veren anayasa değişikliklerinin reklamını yapan bir başbakan ortaya çıkabiliyor.

Demokrasinin özünün LAİKLİK olduğunu öğrenmenin en pahalı, en acılı yolu, laikliği ve dolayısıyla demokrasiyi yitirip teokratik bir diktanın tutsağı olmaktır. LAİKLİK ilkesini yaşamlarına ve devletlerine yerleştirememiş toplumların ne halde olduklarını görmek için uzaklara gitmeye gerek yok, kimi sınır komşularımıza, bölgemizdeki birçok ülkeye bakmak yeterlidir.

Hiç unutulmamalıdır; LAİKLİK, hepimizin altında güvenle yaşadığımız Cumhuriyet Kubbesi’ nin KİLİT TAŞIDIR, zinhar (kesinlikle) oynanmamalıdır !

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ; Ulusumuzun LAİKLİK GÜNÜ’nü kutlarken, Cumhuriyetimizin ve Türk Devrimi’nin bu vazgeçilmez ilkesini sonsuza dek koruma ve savunma azim ve kararlılığını bir kez daha kamuoyuna duyurmayı, ülkemizi yöneten ya da yönetmeye talip (istekli) olan herkesi de bu azim ve kararlılıkla hareket etmeye çağırmayı görevi saymaktadır.

Saygılarımızla… 10 Nisan 2022

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
              GENEL MERKEZİ
==============================================
Dostlar,

Batı, 114 yıl süren kanlı mezhep savaşları sonunda İstanbul’u yitirince, 1453’te Laik düzene geçti.

Batı Uygarlığını yarattı.

Emperyalizmin maşası Siyasal İslam 500 yıldır hala şeriat batağında.

Ne büyük talihsizlik!

Namuslu-yiğit Din Bilginleri öncülük etmeli İslam dünyasına..

Tabu can çekişiyor ama çok da can yakıyor hala..


Sevgi ve saygı ile. 10 Nisan 2022

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik    

Prof. Kaboğlu: Ekrem İmamoğlu, hukuken İstanbul Büyükşehir için seçilmiş yeni başkandır

Prof. Kaboğlu:

Ekrem İmamoğlu, hukuken İstanbul Büyükşehir için seçilmiş yeni başkandır

(Cumhuriyet gazetesi ve TELE1 internet sayfaları, 07.4.19)
CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Kaboğlu, İBB Başkanlığı için yaşanan ‘mazbata’ tartışmasına Melih Gökçek örneğini verdi.

CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Kaboğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yaşanan ‘mazbata’ tartışmasına dair seçim koordinasyon merkezinde açıklamalarda bulundu. Kaboğlu, İstanbul’daki Büyükşehir Başkanlığı seçiminden sonra yeniden sayılan oylar hakkında

  • “Ekrem İmamoğlu, hukuken İstanbul Büyükşehir için seçilmiş yeni başkanıdır.” dedi.

Anayasa hukukçusundan mazbata açıklaması! “İmamoğlu İstanbul’un seçilmiş belediye başkanıdır; kanunen, mazbata için kesin sonuçların beklenmesine gerek yok”

Kaboğlu, tartışmalara ilişkin şu açıklamayı yaptı:

“İstanbul İl Seçim Kurulu, Büyükşehir Belediye Başkanı Seçim İl Birleştirme Tutanak Özeti’ni 01/04/2019 tarihinde açıklamıştır. Söz konusu tutanakta 2972 sayılı Kanunun madde 22’ye atıf yapılmıştır. Söz konusu madde uyarınca Ekrem İmamoğlu başkan seçilmiştir. Dolayısıyla mazbata verilmesi önünde hiçbir engel yoktur.”

Kaboğlu, açıklamasında 2014’deki Ankara’daki seçimleri hatırlatarak; 30 Mart 2014 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Seçiminde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçimleri neticesinde Melih Gökçek, itiraz süreci devam etmesine karşın 5 Nisan tarihinde mazbatasını aldığını ve Yüksek Seçim Kurulu, Mansur Yavaş itirazına ilişkin kararını 9 Nisan 2014’te vererek kesin sonuçları 6 Mayıs’ta ilan edildiğini söyledi.

2972 sayılı Kanunun 22. maddesi şöyle:

“2972 sayılı Kanun Belediye başkanlıklarına seçilenlerin tespiti:

Madde 22 – Sandık kurullarınca gönderilen belediye başkanı seçimlerine ilişkin tutanaklar ilçe seçim kurulu tarafından birleştirilerek en çok oy alan aday, başkanlığa seçilmiş olur.

“Büyükşehir belediye başkanı seçimlerine ilişkin ilçe birleştirme tutanakları ilçelerden il seçim kuruluna gönderilir. İl seçim kurulu tarafından bu tutanaklar birleştirilerek en çok oy alan aday, büyük şehir belediye başkanlığına seçilmiş olur.”
******

Ekrem İmamoğlu son veriyi açıkladı!

Resmi olmayan sonuçlara göre İstanbul’un yeni belediye başkanı olan Ekrem İmamoğlu açıklamada bulundu. Ekrem İmamoğlu “Geçersiz oyların % 78’i sayılmış durumda. Aramızdaki fark 16 bin 380.

* Bütün oyların sayılması 238 gün sürecek!

Ekrem İmamoğlu sözlerinden satırbaşları:

Bu memlekete bedel ödetmesinler. Bu sürecin en güçlü ve inananılan kurumu YSK’ya sesleniyorum. Tarihi bir sorumluluğunuz var. Bu sorumluluğu yerine getirdiğinizde Türkiye rahatlayacak. Türkiye’de çifte standart yaratmayacak 82 milyon insanı rahatlatacak bir karar bekliyoruz.

Bu kadar önemli sürecin en sağlıklı biçimde vatandaşa ulaşması her kurumun sorumluluğu altında. AA‘yı tenzih ediyorum, uyarma gereğini bile duymuyorum. Geçersiz oyların %78’i sayılmış durumda. Aramızdaki fark 16 380. Bütün oyların sayılması 238 gün sürecek. Bu süreci talep eden kişilerin mağbuliyetlerini anlıyorum, bedel ödeyeceklerini de biliyorum ama ben halka bedel ödetmem.

Hepimizin gözü kulağı YSK‘da. Siz de kararı alırken çifte standart yaratmadan doğru bir karar verme hususunda sizden rahatlatacak bir karar bekliyoruz.

Kolay değil kaybettiniz ama demokrasi böyle bir şey. Kaybetmek de kazanmak da var. Kimse makamları öbür dünyaya götürmüyor.

Lütfen yeter artık!
Tekrar söylüyorum üzüntünüzü anlıyorum ama demokrasi tek yönlü bir yol değildir. Akıl mantık ortada. Bu süreçte kaybeden AK Parti’nin İstanbul adaylarını anlıyorum. Bedel ödeyecekler ama yapmayın. Memlekete zarar veriyorlar. Bu ülkenin güzel insanlarına sesleniyorum. Bu kadar zamandır sayıyorlar bir sorun bulamadılar. Başınızı öne eğmeyin toplumun vicdanında bu süreç bitmiştir.

Sayılarla aldatmaya çalışıyorlar.

AK Partililerin benim kazandığmın farkında olduklarını biliyorum. İnsanları kutuplaştırmanın amacı nedir. Hakkımda ağıza alınmayacak yazılar. Ben hırsızmışım. Ben iyi gönül çalarım. Oy nedir Allahın aşkına. Bugün küçük evladıma sarıldığımda dünyanın en güzel duygusunu yaşadım. Sizler de çockularınıza torunlarınıza sarılın. Normalleşin. İhtiraslarınızdan kurtulursunuz. Kimseyi nefrete itmeyin. Bu yazılar ayıptır, günahtır.

Dünyanın en güvenilir seçimi ilan ettikleri seçim bir gecede nasıl şaibeli seçime dönüştü. Bunu toplum kabul etmez.

Türikye’ye ihanete fırsat vermedik. Seçimin kaybedenleri belli. Partileri içinde bedel ödeyecekler onları anlıyorum. YSK dünyanın önünde yaşanan bu süreçte en doğru kararı vererek Türkiye’nin geleceğine dair umutları yeşerteceğinden emin olmalıyız.

7 gün 168 saattir oylar sayılıyor. Herkes sandıkların, çuvalların başında

31 Mart pazar günü saydılar, öndeyiz. 1 Nisan saydılar gene öndeyiz. 2 Nisan saydılar yine öndeyiz. 3 Nisan çarşamba şaşıracaksınız ama yine saydılar yine öndeyiz. 4 Nisan, 5 Nisan, 6 Nisan sayıldı yine öndeyiz. Bugün saydılar yine öndeyiz.

Sağdan saydılar, soldan saydılar yine öndeyiz. Üzülüyorum, bu süreçte kaybeden AK Parti’nin il teşkilatını anlıyorum, bedel ödeyecekler. Genel merkezdeki arkadaşları da anlıyorum, bedel ödeyecekler. Ama yapmayın ülkeye, memlekete zarar veriyorsunuz.

Eğemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

Artık vicdanların titrediğini,

  • kaldırımlarda insanların ağladığını duyuyorum

Girdiğiniz yol doğru bir yol değildir. Akıl, vicdan ve sağ duyularına sesleniyorum yanlış yapıyorsunuz. Devleti yöneten herkese sesleniyorum. Lütfen sürece katkı sunun. Ben İstanbul’u çok iyi yöneteceğim. Sayın Cumhurbaşkanı ile çok iyi anlaşacağım, göreceksiniz. Ben bu şehri barıştırmaya geliyorum.

Ben 40 haneli köyde büyüdüm. Bizim bu ülkeye borcumuz var. Sayın Cumhurbaşkanına çağrımı tekrarlıyorum. Sayın Cumhurbaşkanını da bu kaybeden zümre meşgul etmesin. Bu ülkenin başka sorunları var ekonomi gibi bunlara yoğunlaşsın.

Yormayın bu memleketin 16 milyon insanını. Sevgi kazanacak arkadaşlar. Gündemi kararlı şekilde takip edeceğim.

CHP’liler İzmir’de ‘Hayır’ için buluştu

CHP’liler İzmir’de ‘Hayır’ için buluştu

Cumhuriyet Halk Partisi’nin en güçlü olduğu kentlerden İzmir’de ‘Hayır’ kampanyasının startı verildi.
Gökmen ULU
SÖZCÜ, 11 Şubat 2017
(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)
CHP’liler İzmir’de ‘Hayır’ için buluştu

CHP İZMİR TAM KADRO TOPLANDI

CHP İzmir İl Örgütü Bornova Atatürk Spor Kompleksi’nde yapılan toplantıda buluştu. Tamamen dolan spor salonunda Atatürk posterleri ve Türk bayrakları ile “Hayır” yazılı afişler, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ve “Cumhuriyete sahip çıkmak boynumuzun borcudur” yazılı pankartlar yer aldı. Toplantı öncesi ve sonrasında İzmir Marşı ve Barış Manço’nun ‘Hayır’ şarkısı çalındı. Salona kurulan ekrana “İzmir neden hayır diyor” başlıklı video izlettirildi. CHP’liler “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganları attı.

20 AKP’Lİ CHP’YE GEÇTİ

Çok sayıda CHP’linin katıldığı toplantıya; CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven,
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe belediye başkanları, CHP İzmir milletvekilleri ve CHP’li yöneticiler katıldı. Ellerine Türk bayrakları alan partililer, hep bir ağızdan İzmir Marşı’nı söyledi. Öte yandan, AKP’den CHP’ye geçen 20 üyeye de “Hayır” rozeti takıldı.

basliksiz-8

“ONLARI SANDIĞA GÖMECEĞİZ”

Parti temsilcileri kısa konuşmalar yaptı. İlk konuşmayı yapan CHP İzmir İl Başkanı Asuman
Ali Güven, “Hayır’lı başlangıcı yapıyoruz” dedi. Güven, demokrasinin yaşatılması, parlamenter sistemin sürmesi, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olması gerektiğini anlattı. AKP İktidarı’nın anayasa değişiklik teklifini alelacele çıkarttığını ve savunamayacak durumda olduğunu dile getiren Güven, “Anlatmaya girmeden karalayıcı sözlerle CHP’ye iftira atarak yanlış algı yaratmaya çalışıyor. Bu onların çaresiz ve haksız olduklarını gösteriyor. “Bu iktidar FETÖ’yle birlikte ortak inşa edildi. Bahsettikleri yapılarla CHP’nin hiçbir işi yoktur. Onların bu ilişkileri vardır. Biz yurtta sulh cihanda sulh diyen barışçı politikaların savunucusuyuz. Her koşulda teröre hayır demiş bir partiyiz. Onlar işlerine geldiklerinde bu örgütlerle işbirliği yapmışlar Türkiye’yi sıkıntıya sokmuşlardır. Bunu çözmenin yolu 16 Nisan’da hayır demektir.
Bu iktidara büyük bir ders vereceğiz. İzmir bu dersi onlara vermeye hazırdır. Sandıkta onları gömeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.

basliksiz-1

“OYLARI ÇALDIRMAYACAĞIZ”

Güven, Türkiye’nin çağdaş, aydınlık, ilerici yüzü olduğunu vurguladığı İzmir’in tavrının ülkeye çok büyük etkileri olduğunu belirterek, “Seçmenlere bu kötü anayasayı anlatacağız, sandıklara sahip çıkacağız” dedi. Oyları çaldırmayacaklarını ifade eden Güven, CHP sandıklara sahip çıkacak, son ana kadar bekleyip ıslak imzaları alacak ve bunların hile hurda yapmasına izin vermeyecektir. Türkiye’de en az yüzde 60 ‘Hayır’ çıkacak. İzmir’de ise yüzde 70’in üzerinde ‘Hayır’ çıkacaktır” dedi.

basliksiz-5

“HAYIR DEMEK KURTULUŞTUR”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Tüm ilçelerimizi, köylerimizi gezip hayır için çalışacağız. Hayır için hayır demek 80 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kurtuluşu demektir. Hayır demek ben özgür yaşarım, ben demokrasiye inanırım, ben insan haklarına inanırım ama bir kişinin tek adam yönetimine karşıyım demektir. Hayır demek komşularımızla barış demektir. Hayır demek atalarımızın dirhem dirhem biriktirdiği bu ülkenin servetini korumak demektir. Hayır demek bu kötü gidişe dur demektir” ifadelerini kullandı.

basliksiz-2

“BU AĞALIKTAN BAŞKA ŞEY DEĞİL”

İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, “İzmir’in dağlarında çiçekler açar, sandıklarından hayırlar çıkar. Bu anayasa değişikliği için krallık, padişahlık sultanlık lütuftur. Bu ağalıktan başka bir şey değildir” dedi. Balbay, oylar İzmir’de %10 artarsa bu durumun Türkiye’de % 1 etkisi olduğunu belirtti.

“YÜZ YILLIK CUMHURİYET OYLANACAK”

İzmir Milletvekili Musa Çam, “Yapılacak referandum bir anayasa değişikliği değil; yüz yıllık cumhuriyet oylanacaktır. Rejim değişikliği yapmak, hilafeti geri getirmek isteyen, Mustafa Kemal Atatürk’ü yok etmek isteyenlere namus ve onur görevimiz var” diye konuştu.

basliksiz-4

“YA HİLAFET, YA CUMHURİYET”

İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, salona seslenerek, “94 yıl önce yedi düvele baş kaldıran Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bize bu cumhuriyeti emaneten bıraktılar. Bu Cumhuriyeti yıktırmaya müsaade edecek misiniz? O boyu uzun, dili uzun, eli uzun adamın halife olmasına izin verecek misiniz” diye sordu. Topluluk “Hayır” diye karşılık verdi. Bayır, “Bu seçim normal bir seçim değil. Bu seçimin telafisi yoktur. Ya cumhuriyetten vazgeçip çoluk çocuğu örümcek kafalıların kucağına atacaksınız ya da Atatürk’ün yolundan yürüyeceksiniz” ifadelerini dile getirdi.

basliksiz-9

“ÜLKESİNİ SEVEN EVET DEMEZ”

İzmir Milletvekili Özcan Purçu, “Bu referandum, terörü bitirecek mi? İşsizliği bitirecek mi? Ekonomiyi düzeltecek mi? Adalet getirecek mi? Hayır. O zaman niçin evet diyorsunuz. Ülkesini, bayrağını, milletini seven kimse evet diyemez. Suyunu içen, ekmeğini yiyen kimsenin evet demeye hakkı yoktur. Ülkenin geleceğini iki kelimeye emanet etmeyecek olan insanlarımız aklını kullanacaktır. Kazanacağız. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın” dedi.

“KARŞI DEVRİMCİLERİN DARBESİ”

CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, “Bu Cumhuriyeti kuranlar, yedi düvele karşı mücadele edip, kanlarını dökerek, şehitler ve gazi olarak bu vatan, bu bayrak, bu millet için canlarını verdiler. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu cumhuriyeti kurarak egemenliği saltanattan alarak millete devrettiler. Cumhuriyet tarihimizde çok darbeler gördük ama bugün içinde düştüğümüz referandum süreci aslında demokrasiye, cumhuriyete ve kurucu değerlerin felsefesine karşı, karşı devrimcilerin belki de en ciddi darbesidir. Bu referandum cumhuriyetimizin var olabilmesinin, var olmak ya da olmamak noktasında önümüze konan bir sandıktır. Bu hareket bir karşı devrim hareketidir. Bu mesele sadece bizlerin, CHP’nin değil, bu mesele cumhuriyeti kuran Atatürk ve şehitlerimizle omuz omuza savaşan ve zaferle sonuçlandıktan sonra cumhuriyeti kuran büyük Türk Milleti’nin meselesidir” diye konuştu.

“BU REJİM DEĞİŞİKLİĞİDİR”

Sındır, “Dün terör örgütleriyle el ele kol kola dolaşan, masalara oturan, onların devlet içinde yapılanmasına göz yuman anlayış zihniyet bugün bunları inkar ediyor.Millete şimdi cumhuriyete bir şey olmuyor, korkmayın, biz cumhuriyetimizi seviyoruz’ diyorlar. Bugün bunu diyenlere inanacak mısınız? Dün yaptıklarını nasıl inkar ediyorlarsa, bugün söylediklerini de yarın inkar edeceklerdir. Bu teklif ülkemize demokrasiyi ortadan kaldıracak, insan hakları, özgürlükleri elimizden aldıracak tek adam rejimidir. Bir rejim değişikliğidir. Türkiye Cumhuriyeti egemenliğini millete vermiş olarak kuruldu, şimdi bu rejimi bir ucubeye dönüştürme gayreti içindeler. Buna izin verecek miyiz” dedi.

basliksiz-10

“ANLATABİLİRSEK % 99 ‘HAYIR’ DER”

Sındır, teklifin maddelerinin iyi anlatılması gerektiğini vurgularken, “Eğer ki Anadolu’nun bir köyündeki bir kardeşimize yapılmak istenenin, getirilmek istenen rejimin, bu ülkeyi nasıl bir felakete sürükleyeceğini anlatabilirsek, yürekten inanıyorum, bu millet bir avuç karşı devrimcinin hesaplarının karşısında duracaktır. Bırakın %60’ı, %99 bu teklife hayır diyecektir. Evet denmesini isteyenlerin bir tane gerekçesi yok” diye konuştu.

“HERKES SANDIĞA GİTMELİ”

Sındır, “‘Terörü bitireceğiz’ diyorlar. 15 yıldır iktidardasınız, önünüze engel mi koydular. CHP önünüze set mi çıkardı. Hangi kanunu çıkarmak istediniz de çıkaramadınız? Hangi kararı almak istediniz de alamadınız? Biz gelin bu parlamentoda terörü birlikte bitirelim dedik. Ama çözümü dışarıda aradılar. Fiili başkanlık zaten yürürlükte. Yasadışı bir uygulama… Sorunların çözümünü ileri tarihe iteleyerek vatandaşı kandırma niyetindeler. Biz anlatırsak vatandaş zaten hayır diyecektir. Herkesin sandığa gitmesini sağlamamız çok önemli. Gitmeyenlerin büyük çoğunluğu ‘hayır’ diyecek kesimdir. Milletimiz 16 Nisan’da tokat gibi cevap verecektir” dedi.

basliksiz-7

“HANGİ TÜRKİYE’Yİ İSTİYORSUNUZ?”

CHP Genel Başkan Yardımcısı, parti sözcüsü ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke,
“Bugün bu büyük buluşma, bizlerin yazacağı aydınlık Türkiye için ilk buluşmadır. Gideceğimiz sandık son değil, ilklerin başlangıcı olacak. Adına anayasa değişikliği dedikleri teklifi karşımıza koydular. Tek bir soru sordular: Siz bu düzenin karanlığının devam etmesini istiyor musunuz? Biz aydınlık bir gelecek yazmak istiyoruz. Sordukları soru siyah ve beyaz kadar uzak iki farklı geleceğin ardından ayrım yapmamızdı. Siz özgüvenle gözünü geleceğe dikmiş bağımsız bir Türkiye mi istiyorsunuz yoksa korkan, tehdit edilen, cesaretini yitirmiş, karanlıkta boğulmuş Türkiye mi istiyorsunuz? Siz, hukuka dayanan 80 milyon yurttaşın her birinin hakkının korunduğu hukuk devleti mi, yoksa siz hukuksuzlukla işleyen tek bir kişinin keyfiyle yönetilen karanlık bir Türkiye mi istiyorsunuz?  Bugün siz sinsi bir gece KHK’sı ile bilim üreten barış, demokrasi, özgürlük dediği için üniversitelerden atılan bilim insanlarının olduğu bir Türkiye’de yaşamak istiyor musunuz? Onları ihraç eden bu karanlık düzen devam etsin istiyor musunuz? Milletin egemen olduğu bir Türkiye mi, saray saltanatı altında ezilen bir Türkiye mi istiyorsunuz?  Ziraat Bankası’nın bir gece elinizden alınıp saraylara emanet edilen bu düzenin devam etmesini istiyor musunuz? Sizi değil kendini düşünen bu siyaset düzeninin devam etmesini istiyor musunuz? Bizim ne istediğimi açık; hukukla yönetilen adaletli, sosyal bir Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden ayağa kaldırmak istiyoruz.

basliksiz-6

“YOKLUK VE YOKSULLUĞA DA HAYIR”

Böke, halkın ekonomik durumundan da örnekler vererek, “Kalkın ayağa tanımadığınız birinin kapısını çalın, dinleyin. Kime oy verirsek verelim, fiili başkanlık sisteminin sonunda daha fakiriz. 2014’te kişi başın 12 bin dolardı. Sadece bir yıl sonra 11 bin dolara düştü. Bir yılda bu fiili başkanlık hepimizin cebinden 4 bin lirayı çaldı. Bizim ‘Hayır’ımız bu yoksulluğa ve yokluğa hayırdır. 3 milyon işsizisin üstüne 700 bin kişi daha eklendi. Niye iş bulamıyor? Bu düzen yüzünden bulamıyor. Bu düzen en çok kadını yok sayıyor. Çünkü bu düzen insana insan gözünden bakmıyor. İnsanı yok etmeyi alışkanlık edinmiş. Evine ekmek getiren, ekonomik özgürlüğü kazanmış 447 bin kadın işsiz kaldı. Bu düzen, kadını hor gördüğü gibi genci de
yok sayıyor. Genç işsizliği %18’den % 22’ye çıktı. Başkanlık uğruna bu kadar genç işsiz kaldı” açıklamasını yaptı.

“HAYIR’A GELENLERE ROZET TAKILDI”

Toplantıda, ‘Hayır’ kampanyasına yeni katılanlara rozet takıldı. AKP’deki üyeliklerinden ayrılan kadın ve gençlerden 20 kişilik gruba ‘Hayır’ rozeti takıldı. İl Başkanı Güven ‘Hayır’a ikna edeceklerinin sayısının gün geçtikçe artacağını ifade etti.
=================================
Evet dostlar,

Türkiye yelkenleri dolduruyor Cumhuriyetini savunmak için..
Sorun şu ya da bu kişi ya da parti sorunu olmaktan çok öte ve yaşamsaldır.
Temel sorun, TBMM’nin demokratik cumhuriyetimizin kalbi – Kâbesi olmayı sürdürmesi, Yürütme ve Yasama ile birlikte Güçler – Erkler ayrılığı ilkesi ile sacayağı oluşturmasıdır. Ülkemiz ve çağımızda hiçbir uygar – medeni – gelişmiş ülke tek adam sultası ile yönetilmiyor. Mutlaka 3 temel gücün dengesi, YASAMA – YÜRÜTME – YARGI sacayağı geçerlidir.
AKP – RTE’nin ülkemize dayattığı deli gömleği anayasa değişikliği ucubesi ise çok net olarak TEK ADAM SULTASI getiriyor, Yasam ve Yargı göstermelik kalıyor, yetkileri alınıyor..
AKP – RTE bu tehlikeli amaçlarını saklamak için çırpınıyor ve gerçekleri halktan saklıyor. “HAYIR” kampanyalarını engelliyor, basına baskı yapıyor, TRT’yi kullanıyor, devlet ve bürokrasi tümüyle ve tek yanlı olarak AKP – RTE baskısı ile “evet” için çabalıyor.
Eşitsiz, adil ve ahlaki olmayan bir kampanya ile Ulusun algı yanılmasına düşürülmesi ve faşizme – bölücüğe – yoksulluğa – işsizliğe – iç savaşa “evet” demesi isteniyor..

Türk halkı böylesi vahim bir hataya asla ve asla düşmeyecektir..
Ülkemizin geleceğini siyasal hırslarına ve dış kökenli görevlendirmelere alet ve kurban etmek isteyenler, kurdukları tuzağa kendileri düşecek, 17 Nisan 2017 sabahı tasfiye edileceklerdir..

Yorulmadan, gevşemeden, bıkmadan, umutsuzluğa düşmeden, sosyal-psikolojşk propaganda oyunlarına gelmeden 2 ay boyunca son derece yoğun çaba göstermek koşuluyla..

Sevgi ve saygı ile. 13 Şubat 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL HULUSİ AKAR’IN CUMHURİYET BAYRAMI MESAJI

SAYIN GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL HULUSİ AKAR’IN CUMHURİYET BAYRAMI MESAJI (29 EKİM 2016)

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Bugün, asil Türk milletinin, 93 yıl önce, Ebedî Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde, “Ya istiklal ya ölüm!” parolasıyla başlattığı “Kurtuluş Savaşı”nın, destansı fedakârlık ve kahramanlıklar sergilenerek, emsali görülmemiş bir zaferle sonuçlandığı ve bu şanlı zafer neticesinde de milletin karakterine en uygun yönetim biçimi olan Cumhuriyet’e ulaştığımız günün yıl dönümüdür.

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!

Asil Türk milletinin kendine olan özgüvenini ve güçlü yarınlara ulaşma iradesini yansıtan Cumhuriyet; uygarlık yolunda ilerlemenin kaynağını teşkil etmiştir. Çatısı altında toplananları, her türlü tehditten koruyan Cumhuriyet, ulusal birlik ve beraberliğin en büyük güvencesi ve Aziz Türk milletini, muasır medeniyet seviyesine ulaştıracak adımların en önemlisi olmuştur.

Kendisine esaret gömleği biçenlere rağmen milletimizin dünya milletleri arasında hak ettiği saygın yeri alması, gerek iç gerek dış düşmanlarımız için tarihi bir ders olmuştur. Hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, önünde uzanan aydınlık yolda emin adımlarla ilerleyerek ve benimsediği evrensel ilkeleri muhafaza ederek, yüksek değerleri ve hedefleri doğrultusunda uygar dünyanın onurlu ve seçkin bir üyesi olmayı dün ve bugün olduğu gibi yarın da sürdürecektir.

Milletin hayatı, ülkenin istiklali ve vatanın bölünmezliği tehlikeye düştüğünde; TSK, milletimizin çelikleşmiş iradesinin bir göstergesi olmuş ve bütün halkımızla birlikte, ordu-millet gerçeğini tüm dünyaya göstermiştir. Ordumuz, her türlü dış etkiden uzak “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesine ve yasalara sımsıkı sarılarak, hain emellerin karşına aşılmaz bir kale olup dikilmiştir. Bu dik duruşun en canlı örneği, 15 Temmuz’da görülmüştür. Milletine ihanet etmekle kalmayıp birtakım odaklara uşaklık etmeyi planlayan hainler; tarihte görülmemiş bir alçaklıkla tüm kutsallarımıza saldırmaya kalkışmışlar ancak TSK’nın kahir ekseriyeti ile milletimizin fedakâr ve onurlu duruşu karşısında hüsrana uğratılmışlardır.

Köklü tarihimizin her döneminde görüldüğü üzere, Samsun’da ateşlenen özgürlük meşalesinin, adım adım Cumhuriyet güneşine dönüşmesinde Millî Ordumuz vazifesini layıkıyla yerine getirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onun temel değerlerinin korunması ve yaşatılması uğrunda Ordumuzun her mensubu, birer cumhuriyet muhafızı olarak devletimizin ve sinesinden çıktığı milletimizin emrinde ve daima görevinin başında olmaya devam edecektir. Ülkenin huzur ve güvenliğini hedef alan her türlü terör ve tehditle ortak amaç uğrunda; sivil-asker demeden jandarma, polis ve korucularımızla omuz omuza; büyük bir uyum ve koordinasyon içinde mücadele ediyoruz.

Yurt içinde ve yurt dışında yürüttüğümüz Terörle Mücadele, Fırat Kalkanı Harekâtı ve diğer faaliyetlerimiz icra ve destek şeklinde, son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecektir. Bu harekâtlar, bir tek masum insanın kılına dahi zarar vermeden ve hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan sürdürülmektedir. Ülkemizin güvenliği ve millî namusumuz olan sınırlarımızın korunması için uluslararası hukuktan aldığımız meşru müdafaa hakkımıza dayalı olarak, tehdit ve tehlike sınır ötesinde bertaraf edilmektedir.

Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle; milletimizin özgür, müreffeh ve onurlu bir toplum olarak birlik ve bütünlük içinde yaşayıp her alanda ilerlemesinin teminatı olan Cumhuriyeti, büyük zorluk ve fedakârlıklara katlanarak kuran ve bizlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve İstiklal Savaşı’nın kahraman komutanlarını; özveri ve kararlılıkla sürdürmekte olduğumuz Terörle Mücadele Harekâtı’nda, 15 Temmuzda ve sınır ötesi faaliyetlerde şehitlik mertebesine ulaşan silah arkadaşlarımız, Jandarma mensuplarımız, polislerimiz ve korucularımız başta olmak üzere kanlarını, canlarını bayraklaşan vatan topraklarına feda eden bütün aziz şehitlerimizi rahmet ve saygıyla, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum.

Aynı zamanda şehit ve gazilerimizin kıymetli aile bireylerinin, hayatta olan kahraman gazilerimizin, Silahlı Kuvvetlerimizin fedakâr mensuplarının ve değerli aile bireylerinin, emekli mensuplarımızın, köy korucularımızın ve yüce milletimizin Cumhuriyet Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyor; kendilerine sağlık, mutluluk, huzur ve başarı dolu günler diliyorum.

  Hulusi AKAR
  Orgeneral
  Genelkurmay Başkanı

Şu son Yönetmelik değişikliği ile Garnizon Komutanlarının resmi törenlerde devlet protokol listesinden çıkarılması sabırları zorlayan, adeta tahrik eden bir idari düzenlemedir. Derhal geri alınmalıdır. Dünyanın hemen hemen tüm ülkelerinde resmi bayramlarda Ordu – Halk ve ülke yöneticileri 3’lüsü birliktelik ve güç görünümü verirler iç ve dış kamuoyuna.. AKP’nin bu korkusu, akıldışılığı, kompleksi… niyedir??

Kimler yönlendiriyor AKP iktidarını??

El insaf artık! Efendiler bu saçmalığa hemen son veriniz ve yarın, 29 Ekim 2016 günü Atatürk anıtlarına çelenk sunumu ve saygı duruşunda Garnizon komutanlarımız hak ettikleri yerde, Vali – Kaymakamın hemen sağında yerlerini alsınlar.. Halkın temsilcisi Belediye başkanı da öbür yanda.

Devlet, Yurttaş ve Ordu birlikteliği.. ne güzel.. Bundan yararlanalım ve koruyalım..

Tüm uygar – gelişmiş ülkelerde ulusal bayramlarda törenler bu 3’lü ile olur.. Google’de küçük bir görsel araştırması yeterli olacaktır. Bunu da AKP yetkililerine anımsatmak isteriz.

En büyük bayramımız bir kez daha kutlu ve mutlu olsun!

Büyük ATATÜRK‘e, kahraman dava ve silah arkadaşlarına, tüm şehit ve gazilerimize ödenemez borcumuzun ilk adımı, CUMHURİYETİMİZİ SONSUZA DEK YAŞATMAKTIR!

Başı dik ve onurlu olarak, tam bağımsız ve 1. sınıf bir demokrasi olarak, halkını erinç (huzur) ve gönence (refaha) eriştirerek, temel insan hak ve özgürlüklerini tam olarak yaşama geçiren, dünya bilim-sanat-kültürüne özgün katkılar veren, anti-emperyalist, mazlum bir örnek ülke ve halk olarak.

Her şeye ve tüm iç – dış engellere karşın biz Mustafa Kemal’in çocukları başaracağız!

En büyük bayramımız kutlu ve mutlu olsun! 
YAŞASIN ATATÜRK – TÜRKİYE CUMHURİYETİMİZ!

Sevgi ve saygı ile.
28 Ekim 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com