Etiket arşivi: Çin komünist partisi

PAZAR SOHBETİ : EN BÜYÜK SORUN

Nurzen Amuran ~ Ayda Bir ~ "Uğur Mumcu" Anısına. 1993 - YouTubePAZAR SOHBETİ : EN BÜYÜK SORUN

Nurzen Amuran

Seçime giderken siyasette beklenen saydamlığın olmayışı, etik kuralların göz ardı edilmesi, yanıtları verilmeyen yolsuzluk savları, usulsüzlüklerin önemsenmeyişi, nüfuz kullanma alışkanlıklarının sürmesi, siyasal iktidar için yeni sorunlar yaratacaktır. Rüşvetin, adam kayırmanın önüne geçilmesi ve yolsuzlukların üzerine gidilmesi için yeni yasal düzenlemelere gereksinim varsa, bu düzenlemelerin caydırıcı olması isteniyorsa, o zaman Meclis’e yeni yasa önerilerinin getirilmesi gerekmez mi?

Bu gelişmeler olurken Sosyolog ve Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ahmet Özer’in kaleme aldığı, Independent Türkçe de yayınlanan, “Temiz toplum ve temiz siyasete giden yolda siyasi partilerin rolü” başlıklı makaleyi okumanızı öneririm. Prof. Özer, “Temiz bir toplum yaratmanın yolu temiz siyasetten geçer. Temiz siyaset ise kuralları önceden belirlenmiş, ilkeli ve siyasi etik kurallarına göre işleyen bir sistem üzerinde yükselebilir ancak.” diye yazısına başlıyor.. İlerleyen bölümlerde şunu dile getiriyor: “…. Oysa bugün genellikle siyasi ve bürokratik kadroların bir kısmı siyasi iktidarı, ülkeyi yönetmenin aracı olmaktan ziyade, ganimet gibi algılamakta, devleti ise bu paylaşımın aracı olarak görmekte, kullanmakta ve ona göre yaklaşmaktadır.”

  Prof. Özer, ayrıntılı bir bilimsel değerlendirme yapmış.

Bugün siyasetin gölgesinde kalan yargı, yolsuzluk usulsüzlük iddialarına karşı yapılan suç duyurularında, iddiaların kanıtlarını yeterli bulmuyor, soruşturmaya gerek olmadığına da karar verebiliyor veya soruşturmayı uzatıyor. Bu gidişin ekonomiye, siyasete ve toplumsal değerlere vereceği zarar yanında, gelecek kuşaklara etkisi de göz ardı ediliyor.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün, 2021 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi geçtiğimiz günlerde yayınlandı. BBC’nin haberine göre, hazırlanan raporda, “Sivil ve politik özgürlüklerin olduğu ülkelerde yolsuzluğun daha iyi denetim altına alındığı” belirtiliyor. İnsan hakları ihlallerinin ve demokratik düşüşün engellenmesi için acilen yolsuzluğa karşı savaşı hızlandırmak gerektiği vurgulanıyor. Endekse göre 131 ülke, yolsuzluğa karşı mücadelede 2021 yılında neredeyse hiçbir ilerleme kaydetmemiş. 27 ülkede ise son 10 yılda tarihsel bir puan yitimi yaşanmış. Bu ülkeler arasında Türkiye de var. 38 puanla 180 ülke arasında 96. sıraya düşmüş.

Peki öbür ülkeler yolsuzlukla savaşımda (mücadelede) ne gibi önlemler alıyor, siyasetin temiz kalması için nasıl bir düzen getirilmiş, kısaca değinelim:

En çarpıcı örnekleri Japonya’da görüyoruz. Siyasetçi ölçüsünde Japon halkı da yolsuzluklarla savaşımda son derece duyarlı. Geçen yılın Aralık ayında Eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe, Tokyo’da savcılar tarafından sorguya çekildi. Abe’nin siyasal fonlar yasasını ihlal ettiği, destekçileri için düzenlediği “Sakura-kai” yemekleri için 8 milyon Yen’lik tutarı, bu fondan karşıladığı savlandı.

1990’lı yıllarda “Temiz eller” operasyonuyla İtalya’nin ünlü savcısı Antonio Di Pietro dünya kamuoyunun dikkatini çekmiş, öbür ülkelerde de “Di Pietro kadar yürekli savcılar” aranmaya başlanmıştı. Şubat 1992’den başlayarak 2 yıl İtalya’da üst düzey politikacılar, bürokratlar, iş adamları da içinde, 4500’den çok kişi hakkında soruşturma başlatılmış, açılan davalarda yolsuzluk ve bağlantılı suçlardan mahkum olanların sayısı 1233’e ulaşmıştı. Bu sonuçlardan mutlu olmayan 1 kişi vardı: O da, Antonio Di Pietro. 2012’de verdiği bir demeçte önemli bir konuya parmak basmıştı: Sözleri salt İtalya için değil, pek çok ülke için geçerliydi:

“20 yıl sonra acı olan şu: Her şey değişti ama hiçbir şey değişmedi… Dün iktidar, paraya erişim için kullanılıyordu, bugün para, iktidara erişim için kullanılıyor. Roller tersyüz edildi.”

Bugün İtalya’da sorun elbette çözülemedi ama yasal düzenlemelerle, oluşturulan bir kurumla (ANAC) yolsuzluklar, daha önlenebilir, daha denetlenebilir duruma geldi.

ABD’de 1972 yılında patlayan Başkan Nixon’un istifasına yol açan Watergate skandalından sonra gelişen olaylar çerçevesinde Amerikan Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Yasası FCPA çıkarıldı. Yasa, hem ulusal hem de küresel boyutta düzenlemeler getiriyor. Yalnızca gerçek kişilerin değil, tüzelkişilerin de rüşvet ve yolsuzluğa karşı uyması gereken kuralları düzenliyor.

Otoriter sistemlerde ise saydamlık olmadığı için yolsuzluk ve rüşvetin daha çok olduğu kesin. Nüfuz kullanma, haksız çıkar elde edilmesi, kamu kaynaklarının kuralsız kullanılması, rüşvetin yaygınlaşması ve toplumsal çıkarların göz ardı edilmesi bu sistemlerin adeta bir parçası haline gelmiş durumda. Ancak kimi ülkelerde çok ciddi önlemler alınarak soruna çözüm aranıyor.

Çin Devlet Başkanı Şi Cin Ping, 2012’de Çin Komünist Partisinin liderliğini devralmasından sonra yolsuzluğa karşı savaşım başlatarak, “tüm partinin tetikte olmasını” istemiş ve “yolsuzluğu, partinin yaşamda kalmasına karşı tehdit olarak gördüğünü” belirtmişti. Bugün Çin’de, caydırıcı cezalarla önlem alınmaya çalışılıyor.

Çin’de yolsuzluk nedeniyle kamunun enerji şirketi olan Sinopec Group’un eski Genel Müdürü Vang Tienpu’nun yargılandığı davada, “sanığın yasa dışı yollardan elde ettiği iddia edilen kazancına el konulmasına ve 3,2 milyon Yuan (yaklaşık 468 bin 300 Dolar) para ödemesine ayrıca 15 yıl 6 ay hapis cezasına” karar verilmişti.

Daha önce Çin Merkez Bankasında çeşitli görevlerde bulunan, sonra Varlık Yönetimi Şirketinin başına getirilen Lai, ülkenin yolsuzluk soruşturması geçiren üst düzey yetkilileri arasındaydı. Lai’ın şirkette gelişigüzel operasyonlar yaptığı, devlet malını zimmetine geçirerek rüşvet aldığı, kamu malıyla lüks restoranlarda yemek verdiği ve akrabalarının seyahat giderlerini şirket bütçesinden karşıladığı ileri sürülmüştü.

Ulusal Denetleme Kurumu Başkanı Hu Zejun, 970 yetkilinin yolsuzlukla savaşım fonunda usulsüzlük yaptığını, 1.363 kişinin ise barınma fonlarını kötüye kullandığını açıklamıştı.

Bugün Almanya’da da, para karşılığı yabancı bir ülkenin lobi faaliyetlerini sürdürdükleri savıyla siyasetçiler sorgulanmaya başlandı. Ama bu arada Alman halkının siyasal etiğe duyarlığını da anımsatalım.

Genel olarak evrensel boyutta yalnızca yasal önlemler yeterli değil, aynı zamanda ulusların ve yönetimlerin, etik kurallarında yolsuzluklara karşı siyasal bir kültürün oluşması da önemli.

Dünyada bu yönüyle hoşumuza giden olaylara da rastlıyoruz. Ben bu yazımda dünya basının da yer alan kimi çarpıcı örnekleri vermekle yetineceğim.

– Çok sayıda insanın öldüğü bir tren kazasının sorumluluğunu üstlenerek bakanlıktan istifa eden Mısır Ulaştırma Bakanı Rashad Al-Mateeni;

– Elektrik faturalarının kabarık gelmesi yüzünden ülke genelinde yapılan protestolar üzerine görevinden istifa eden Bulgaristan Başbakanı Borisov:

– Bir alışveriş merkezinde çatının çökmesiyle 54 kişinin yaşamını yitirmesinde, “Benim de sorumluluğum var.” diyen Letonya Başbakani Valdis Dombrovskis;

-Kamu malını kötüye kullandığı suçlaması üzerine henüz soruşturma başlamadan istifa etmeyi tercih eden Fransa İletişim Bakanı Alain Carignon;

-Yabancı kaynaklardan yasadışı bağışlar aldığı yönünde savlar basında yer alınca, anında istifa eden Japonya Dışişleri Bakanı Seiji Maehara.. daha niceleri örnek olarak gösterilebilir.

İhalelerde yolsuzluk yaptığı ve bir işadamından 10.350 Euro değerinde saat aldığı ortaya çıkınca istifa eden İtalya Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Maurizio Lupi ve vadettiği yaşlılık maaşını uygulamaya geçiremediği için istifasını veren Güney Kore Sağlık ve Refah Bakanı Jin Yong, siyasi etik açısından unutulmayanlar arasında.

Bir de bugün bizim durumumuza bakalım:

Çorlu yakınlarındaki hızlı tren kazasında ölenlerin sorumluluğu iki üç çalışanın üzerine kaldı, söz verildiği halde 3600 ek gösterge verilemedi, (Yasanın Mayıs ayında TBMM’ye geleceği söyleniyor), EYT’lilerin durumu göz ardı edildi. Ekonomideki sorunlar çözülemedi, yüksek enflasyonun ağır baskısında kalan halk, artmayan gelirleriyle geçinmek için büyük savaşım verirken, 2-4 maaş alan kamu görevlileri ortaya çıktı. Bu süreçte yüksek elektrik faturalarının sorumluluğunu hiçbir kurum ve siyasi üstlenmedi, özelleştirmeye karşı çare olarak önerilen kamulaştırma kararına yanaşılmadı. İşsiz sayısı arttı, üniversite öğrencileri tarikat yurtlarına mahkum edildi, dernek – vakıf adı altında tarikatlar, sivil toplum örgütü işlemi gördü, siyasetin gölgesinde kalan yargı, zaman zaman beklenen adaleti sağlayamadı, haklıyla haksız karıştı,

  • 80 yaşına ulaşmış / aşmış Paşalar, FETÖ’nün oluşturduğu sahte belgelerle cezaevlerine gönderildi,

Anayasal hakları olan gösteri yürüyüşü yapan Boğaziçi’li gençler tutuklandı, kamudaki görevlendirmelerde liyakatın yerini, sadakat aldı. Kısacası çok övülen sistem tıkandı.

Şu anda gerek duyulan, etkin denetlenebilir parlamenter sistemin yeniden oluşturulması, yolsuzluklara karşı siyasal duyarlık sağlanması, ayrıca caydırıcı yasal düzenlemeler getirilmesi ve yasaların uygulanmasını sağlayacak yansız ve bağımsız yargı düzeninin yerleştirilmesi, saydam yönetimle halkta güven sağlanması..

İşte o zaman “HERKESİN KISKANDIĞI GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN” yollarını açabiliriz.

Hepinize güzel bir hafta diliyorum. 06.02.2022

 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 14 Nisan 2021

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

DARBECİ

RTE, “Bildiriyi küçümseyenler darbecidir”

Küçümsemiyorum. Önemsiyorum.

Öküzün altında buzağı arayanları küçümsüyorum…

POLAT

Değerli silah arkadaşım ve sevgili kardeşim rahmetli Soner Polat’ın eşi Sevim Polat Hanımefendi,  “Kardeşlerimizin yaşadığı mağduriyette Polat amiralin adının polemik konusu yapılmasını istemediğini” açıkladı.

Polat’ın adını reklam unsuru yapan, O’nu kardeşlerinin / silah arkadaşlarının karşısına koyan siyasi partililer utanır mı?…

BİRİNCİ

Salgındaki vaka sayısında Avrupa’da ve dünyada birinciyiz.

Nüfusa oranla en fazla tutuklu ve mahkûmiyet ile Avrupa’da birinci sıradayız.

Yalnızca Almanya değil tüm dünya bizi (tabii başarının gerçek sahibi AKP iktidarını) kıskanıyor…

ENFLASYON

Vatandaş enflasyonu %16 gösteren TÜİK’i çarşıya davet ediyor.

Boş çaba. Başvuru adresi Beştepe…

FİŞLEME

İçişleri Bakanı gece boyu çalıştı. Amirallerden ve yakınlarından CHP ile ilgisi olanlar tespit edildi. Hürriyet Gazetesi de üstüne atlayıp yayımladı.

Yargıtay’dan kişisel verileri alan kendini ajan,  haber yapan amiral gemisi sanmıştır…

KALIN

Görevden affını isteyerek üniversiteye dönen Ayasofya İmamı Boynukalın, ayrılış nedenlerinden birini amirallerin açıklamasına bağlayarak “Milli iradeye karşı pervasızca yayınlanan malum bildiriyle ilgili yorumlarda yalan yanlış kıyaslamalara gidilerek ‘Ayasofya imamı konuşuyor da biz niye konuşmayalım’ gibi hezeyanlara meydan vermemektir” dedi.

İncelme…

DİKTATÖR

İtalya Başbakanı Dragh“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Avrupa Komisyon Başkanı Ursula’ya davranışına katılmıyorum. Bu diktatörlere açık sözlü olmalıyız ama aynı zamanda ülkelerimizin çıkarları için işbirliği yapmalıyız.” dedi

Seviyesiz adam. Mussolini’yi ne çabuk unuttun. Bu saygısızlığı Türk vatandaşı olarak kabul etmiyor, sahibine iade ediyorum.

Bizim Cumhurbaşkanımızın diğer devlet başkanlarına hitaplarını bir incele, nezaket öğren…

BAŞIBOZUK

Doğu Perinçek, “104 emekli amiral denen başıbozukların bildirisi Türk ordusunu hedef alıyor. Türk ordusu savaşıyor, savaşan orduya çamur atılıyor. ” dedi.

Başıbozuk dediklerinin peşinde az koşmamıştı (Anımsayamazsa S. Bolluk’a sorabilir).

Çamur savaşı uzmanları iş başında…

KİM?

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Montrö Boğazlar Sözleşmesi‘nin alternatifi (AS: seçeneği) bulunmadığını ve Türkiye’nin bu Sözleşmeye uyum konusunda sorumlu bir yaklaşım sergileyeceğini umduklarını söyledi.

Rusya’yı amiraller mi konuşturdu?

Amirallere kan kin-kan kusan demokrasi kahramanları haydi gösterin tepkinizi…

DESTEK

Amirallerin açıklamasına bir destek de Putin’den geldi.

RTE ile görüşmesinde Putin, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması için 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin hükümleri uyarınca belirlenen Boğazlar rejiminin korunmasının önemini vurguladı.

Putin darbeyi destekliyor!…

İTFAİYE

Cumhurbaşkanlığı’ndan Rize’nin Çayeli Belediyesi’ne itfaiye hizmetleri için 750 bin lira hibe edildi. MHP’li Belediye Başkanı İsmail Hakkı Çiftçi bu parayla kendisine lüks makam aracı aldı ve üzerine “İtfaiye öncü aracı” yazdırdı.

Alavere, dalavere;  itfaiyeden perde…

REFORM

Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD), MSB’nın “Amirallerin bildirisini kınadılar” açıklamasının yalan olduğunu açıkladı. Dernek incelenmeye alındı.

CHP’li belediyeler “128 milyar dolar nerede?” afişleri astı.

Belediyelere “cumhurbaşkanına hakaretten” soruşturma başlatıldı.

  1. Savcılar kayıp milyarlarla cumhurbaşkanını neden ilişkilendirdi? Sevdiklerinden ve korumak istediklerinden mi, tersi mi?
  2. AKP/RTE “yargı reformu” hazırlıyordu. Reform açıklanmadan uygulamaya mı geçildi?…

BOZUK

Kemalizm karşıtlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan “Düşünsenize, laiklik, ‘değiştirilmesi bile teklif edilemez‘ bir madde olarak yer alıyor bu ülkenin anayasasında. Laiklik bizi bozar.”

Yeteri kadar bozulmadığını sanıyor…

SÖKÜN!.

Yeni Şafak amirallerin rütbelerinin idari kararla sökülmesi konusunda inceleme yapıldığını yazdı. Mevcut uygulamada emekli askerlerin rütbeleri kesinleşmiş yargı kararı uyarınca sökülebiliyor.

Şahsım hükümetinin her türlü yetkisi olmalıdır. Vardır da.  Yargı gereksizdir…

AKİL

Hakan Ural, bir TV kanalında Kanal İstanbul’u destekleyen konuşmalar yaptı.

“Açılım” sürecinde de bazı sanatçılar “akil” olarak kullanılmıştı.

Modadır…

İHBAR

Çin’de, iktidardaki Çin Komünist Partisi’ni ve yöneticilerini eleştirenlerin bildirilmesi için özel ihbar hattı kurulmuş.

Bizimkiler neden yapmadı?

  1. Gerek yok, ihbarcılara her yol açık.
  2. O kadar çok eleştiri var ki hat yetişmez.
  3. Eleştirinin ne demek olduğu bilinmiyor…

YARGIÇLARIMIZ

Açıklama nedeniyle gözaltına alınan amirallerimizin hepsi serbest bırakıldı.

RTE/İktidar baskısına, Yargıtay’ın taraf olduğunu açıklamasına karşın, ANKARA’DA YARGIÇLAR VAR (Suç belirlenmeden gözaltına alan ve süreyi uzatanlar hariçtir)

Orhan AYBER : Dünyada olağan dışı gelişmeler

Dünyada olağan dışı gelişmeler, Suudi Arabistan ve NEOM projesi,  Ulusal kahramanımız Vecihi Hürkuş, Çin Komünist Partisi’nin son kongresi

Dünyada olağan dışı gelişmeler
Küresel güçlerin (ki bunlar şimdilik ABD, Rusya ve Çin) aralarındaki mücadelenin adı jeopolitik savaştır. Biliyorum kaçıncı kez bu başlığı kullanıyorum. 

NATO ve ABD’nin, “Türkiye ile Rusya’nın S 400 anlaşmasının kabul etmeyeceklerini, bunun bedeli olacaktır” yorumuna karşı Rus askeri uzmanı Aleksandr Jilin;

ok2“Delinin biri, (muhtemelen Trump’ı kastetti) Türkiye’yi baş eğmeye zorlamaya kalkar ise S 400’ler devreye girer ve ABD uçaklarını engeller”dedi. yatay
Rusya’nın gerekirse büyük bir savaşı göze almasının nedeni; ne Sayın Cumhurbaşkanımızın hatırı, ne Kılıçdaroglu’nun adaleti, ne Meral Hanım’ın batı hayranlığı, ne de Bahçeli’nin başka bağımsız ülkeler kentlerine plaket vermesi nedeni iledir. Rusya, Anadolu coğrafyası ile ilgili olarak bu riski almıştır bu nedenledir ki BU JEOPOLİTİK SAVAŞTIR. Çünkü eğer Anadolu ABD veya NATO’nun denetimine geçerse;

1) Rusya Karadeniz’e hapsolur, Kırım riske girebilir
2) NATO etkinliği Gürcistan sınırlarına ulaşır. Orta Asya’da Rusya’nın güvenliği tehlikeye girebilir ve ayrıca Rusya’nın Sibirya’da hedeflerini engelleyebilirler. (Sibirya’nın zenginliği tüm dünyanın geri kalanından fazladır.) Sibirya ekonomiye açılırsa kapitalist sistem yerle bir olur.

O zaman Rusya ile ilişkilerimiz çok kötü olsa bile Rusya kendi ulusal çıkarı için Anadolu’nun NATO veya ABD tarafından işgaline izin vermez. Geçmiş yıllarda ülkemiz ABD yüzünden çok ağır bedeller ödedi. Şimdi halkımız %80 ABD’ye karşı.  Artık ABD’den NATO’dan kurtulma şansını yakaladık bu şansımızı değerlendirmeliyiz.

Suudi Arabistan ve NEOM projesi
Suudi veliaht prensi Muhammet bin Selman’ın açıkladığı 500 milyar dolarlık NEOM Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’ü kapsayan 26.500 km2 bir alanda yeni bir ekonomik bölge oluşturma projesi. Bu alanda kadın ve erkekler birlikte çalışacakları ofisler, dronlar, robotlar, futuristik yaşam alanları olacak. Ve ekliyor “Bu bölge dünyanın hayal kuranları için özel bir bölge olacaktır.”

Şimdi Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde başlayan ve özellikle kadınların yaşamlarını etkileyecek devrim niteliğindeki gelişmeler olurken dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devrimcisi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ülkesindeki gelişmelere bakalım :

Rektör, “Yabancı kadının eline değen cehennem ateşi ile yanar” diyebiliyorsa, Fransız Okulu Saint Joseph okulunu denetleyen müfettiş, doğa müzesini gezerken Evrim bölümünde “Kaldırın bu bölümü” diyebiliyorsa, laik eğitimden uzaklaşmış, kuran kurslarında beyni yıkanmış çocuklar, annelerinin maaş almasına karşı çıkarak “Cehennemde yanacaksın” diyebiliyorsa, ülkemizdeki bu utanç verici gelişmelerin örnekleri çok. Şimdi ülkemizdeki bazı yorumcular Arap ülkelerindeki bu gelişmelere kayıtsız kalmakta bu gelişmelere İsrail tuzağı veya ABD projesi gibi yaklaşımlar göstermektedirler. Türkiye’deki bu geriye gidişi görmemek için de ısrar edebilirler ancak bu proje içindeki Mısır’a dikkatinizi çekiyorum.

Mısır’da çağ dışı önerileri olan Mursi’nin askeri bir darbe ile devrilmesini onaylamayan hem iktidar hem muhalefet nedeni ile Mısır ile ilişkilerimiz en alt düzeydedir. Mısır’ın rol aldığı Ortadoğu’daki gelişmelerde ülkemiz aleyhinde gelişmelere dikkat etmeliyiz.

Ulusal kahramanımız Vecihi Hürkuş 
Şimdi sizlere İzmirlilerin oldukça yabancı olduğu bir kahramanımızdan söz etmek istiyorum.

1) Kafkas cephesinde ilk Türk hava zaferini kazandı.
2) İstiklal savaşında uçak kanatları için jelatin imal etti.
3) İstiklal savaşımızda İzmir (Seydişehir) hava alanını tek başına işgal etti.
4) İstiklal savaşımızda ilk uçuşu ve son uçuşu yapan pilot oldu.
5) İlk Türk tayyaresini imal etti. 1924 İzmir
6) İlk sivil uçak inşasını gerçekleştirdi.
7) İlk Türk tayyare fabrikasını kurdu. Vecihi Fiham Hava ve Deniz Tayyare Fabrikası 1932
8) İlk Türk havacılık mektebini açtı. 1932 İstanbul
9) İlk Türk deniz tayyaresini inşa etti. 1933 İstanbul
10) İlk Türk tayyare pilotu Bedriye Gökmen’i yetiştirdi.
11) Türkiye’de ilk planör inşasını (us4 ve ps2) gerçekleştirdi. 1936 Ankara
12) İlk Türk havayolu şirketini kurdu (Hürkuş hava yolları) yurt içi hatlarda yolcu taşıdı. 1954
13) İstiklal savaşında her sınıf muharipler arasında üç kez TBMM takdirnamesi verilen tek kişi olarak istiklal madalyası sahibidir.
14) Uluslararası havacılıkta 50 yıl madalyası ile ödüllendirildi.

Vecihi Hürkuş’la ilgili bazı ayrıntıları da paylaşmak isterim.

Bu ulusal kahramanımızın İstanbul Kadıköy’de değerli arkadaşım heykeltıraş Ersal Yavi’nin yaptığı çok güzel bir anıtı vardır. Ayrıca Ankara’da Çankaya belediyesi tarafından yaptırılan adını taşıyan Vecihi Hürkuş minyatür havaalanı vardır. Oysa bu kahramanımızın çalışmalarını yaptığı yer İzmir Gaziemir’dir. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu’ndan bu İzmirli kahramanımızın anısını yaşatacak bir çaba göstereceğine inanıyorum.

Orhan Ayber
İnş. Müh.
Vecihi Hürkuş Derneği İzmir temsilcisi
—————————————————————
Son Sözler
Son günlerde iç siyasetimizde daha çok belediye başkanlarının istifaları tartışılıyor, açıkça hiç ilgilenmiyorum. Oysa daha çok Çin Komünist Partisi’nin son kongresine yoğunlaşmalıyız. Bu kongrede tüm dünyayı etkileyecek kararlar alındı. Ülkemizin geleceği ile ilgili çok önemli gelişmeler olabilir. Tüm siyasi partilerimizin bu kongreyi yakın izlemelerini öneriyorum.

Şu bulunduğumuz döneme bir ad vermek gerekirse etkin diplomasi çağı diyebiliriz. Ülkemizdeki siyasi partilerimizde boş tartışmaları bir kenara bırakıp, ülkenin diplomasisini geliştirmekte ortak hareket etmesini öneririm. Tabii ki yüreklerinde birazcık ülke sevgisi varsa.

Bir dahaki yazımda Çin komünist partisi kongresini ve hidro-politik derneği başkanı Durmuş Yıldız’ın Cenevre’deki izlenimlerini paylaşacağım.

 31 Ekim 2017 (Yazı gönderi:  Orhan ÖZKAYA)
=========================================
Dostlar,

Konuk yazar Sayın Orhan AYBER’in iletisini yukarıda sunduk..
AKP = RTE, ülkemizi daha fazla dincileştirici adımları – girişimleri kesmelidir.

Konya’da bir ilahiyat profesörünün kadınlar hakkında basına yansıyan sözleri alarm vericidir :
Bu zavallıya göre,

* kadınların örtünmesi yetmez, peçe takmalı, evden çıkmamalıdırlar!?
YÖK, iktidar ve yargı bu kişi hakkında gereken hukuksal işlemi hızla yapmalı ve çıkıp kamuoyu önünde açık seçik, net ve kararlı biçimde bu tür yaklaşımları çağ dışı ve laiklik düşmanlığı, ulusu bölücü… gördüklerini vurgulamalıdır. Tersi durumda, böylesi ilkel saldırıların iktidardan cesaret aldığını düşünme dışında seçenek var mıdır?? Hatta şimdiden böyle değil midir?

Gerek iç gerek dış siyasette günübirlik ucuz ve sığ siyaset kendilerinin de sonudur.
Türkiye, son 15 yılda hemen her alandaki yedeklerini, birikimlerini, sabrını… tüketmiştir.
Başta ekonomi ve içbarış olmak üzere olağanüstü kritik bir döneme girilmiştir.
Yüz yıla yaklaşan Cumhuriyet döneminin “en zor” dönemeçlerinden birine sürüklenmiştir.
Bu ürküntü veren topludurumdan (konjonktür) doğrudan ve başlıca AKP = RTE so-rum-lu-dur!

Mutlaka ama mutlaka ve hızla bu yarı felç – politik konfüzyondan çıkılması zo-run-lu-dur.

Sevgi ve saygı ile. 02 Kasım 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com