Etiket arşivi: Ankara Tabip Odası

Ankara Tabip Odası HEKİM POSTASI : Dünyadan Kısa Kısa


Hekim Postası

Ankara Tabip Odası HEKİM POSTASI : Dünyadan Kısa Kısa

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odası düzenli olarak
aylık HEKİM POSTASI adlı bir yayın çıkarıyor..

Bu yayından biz çok yararlanıyoruz ve çok sık olmasa da arada yazıyoruz..

Son sayıdan (Mart 2014) bir alıntı yapmak istedik..

Emek veren meslektaşlarımıza ve Oda emekçilerine teşekkür ederiz..

Onların e-iletisine şu yanıt verdik :

  • Sevgili arkadaşlar,
    Bu son sayı çoook dolu dolu..
    Hem de TR gündemi çok yoğunken..
    Hem de başta dava varken..
    Ve de Nisan ortasında seçime hazırlanırken..
    Bravo..
    Elinize sağlık..
    Bir alıntıyı koydum web siteme.
    Başka yazıları da koyacağım..
    Sağolun..

Sevgi ve saygı ile.
27 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================

Dünyadan kısa kısa…

Tarih : 27 Mart 2014

IŞİD sağlık hizmetlerini tehdit ediyor

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) denetiminde bulunan Rakka kentindeki eczacılar, IŞİD’in kente ilaç ve tıbbi malzeme girişine izin vermediğini bildirdi. Birçok hastanenin ilaç ve tıbbi malzeme eksiğinden dolayı kapandığını söyleyen Rakkalı eczacılar ve doktorlar, ilaç eksiğinin büyük boyutlara ulaştığını, yerel halkın sağlık ve tedavi hizmetlerinin aksadığını belirtti.

IŞİD’in bölgenin denetimini ele geçirdikten sonra kent merkezi ve çevre bölgelerdeki hastanelerin malzemelerini söktüğü, bazı sağlık merkezlerini kapattığı,
gönüllü sağlık görevlilerini kaçırdığı da uluslararası basına yansıyan bilgiler arasında.

Bu yılın başında Sınır Tanımayan Doktorlar sözcüsü Michael Goldfarb, Suriye’nin kuzey batısında görev yapan 5 doktorun kaçırıldığını açıklamıştı. Goldfarb, doktorların güvenliklerini tehlikeye atmamak için Esad yönetimi mi yoksa IŞİD’in de aralarında olduğu gruplar tarafından mı kaçırıldıklarını açıklamayacağını belirtmişti. Merkezi Londra’da bulunan Suriye’de İnsan Haklarını Gözetleme Örgütünden yetkili Rami Abdurrahman ise AP’ye yaptığı açıklamada, El Kaide bağlantılı Irak Şam İslam Devleti’nin Lazkiye’de bir hastaneyi ve doktorların kaldıkları evleri bastığını ve doktorları kaçırdığını söylemişti.

Sınır Tanımayan Doktorlar’ın Suriye’nin kuzeyinde bulunan 6 hastane ve 4 sağlık ocağında görev yaptıkları biliniyor. Doktorların kaçırıldıkları Lazkiye ili Hatay’a da yakın ve Alevi nüfusun yoğun olduğu bir bölge. Lazkiye’ye daha önce El Nusra ve IŞİD tarafından saldırılar düzenlenmişti. İnsan Hakları İzleme Örgütü, geçtiğimiz yıl
Ekim ayında yayınladığı raporda El Kaide ile bağlantılı grupların Lazkiye kentinde
Alevi oldukları için aralarında çocuklarında bulunduğu 190 sivili katlettiklerini açıklamıştı. (Kaynak: ANF, Reuters)

Mısır’da süresiz grev başlıyor

Mısır’da derinleşen ekonomik ve siyasi kriz, sağlık örgütlerine süresiz grev kararı aldırdı.

2014 yılının başından bu yana doktorlar ve diş hekimleri sendikaları her pazartesi ve çarşamba, eczacılar sendikası ise haftanın belli günlerinde tek günlük grevler gerçekleştiriyordu. Doktorlar, diş hekimleri ve eczacılar sendikası ortak bir karara imza atarak süresiz grev kararı aldı.

Sendikaların düzenledikleri basın toplantısında konuşan Mısır Doktorlar Sendikası Üyesi Amr eş-Şura, süresiz olarak başlatılan grevin, sağlık sistemine bütçeden daha fazla pay ayrılması, sektörün yeniden yapılandırılması, hastane ve sağlık personeline yönelik suçlara verilen cezaların arttırılması gibi talepleri içerdiğini belirtti. Taleplerinin temelinde “hastaların menfaati” olduğunu söyleyen Şura, eczanelerin ve acil servislerin grev sırasında acil ve kritik vakalarla ilgilenmeye devam edeceğini kaydetti.

Şura, hükümetin taleplerine karşılık verip vermemesiyle ilgili olarak grev için yeni bir yol haritası belirleneceğini de ekledi. (Kaynak: DailyNewsEgypt)

Güney Sudan’da hastaneye saldırı

Orta Afrika’da yer alan Güney Sudan’da hükümet ile isyancılar arasındaki çatışmalar yoğunlaştı. Çatışmalarda el-Vahde eyaletinde bulunan bir hastane kundaklandı ve Yukarı Nil eyaletinin başkenti Malakal’daki devlet hastanesinde bazı hastaların öldürüldüğü bilgisi basına yansıdı.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü Başkanı Rafael Giorgio konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Güney Sudan’ın başkenti Cuba’da hükümet güçleri ile Riek Machar’a bağlı muhalif gruplar arasındaki çatışmalar sırasında Malakal hastanesinde tedavi gören bazı hastaların öldürüldüğünü ve el-Vahde eyaletindeki Lir hastanesinin yakıldığını kaydetti. Giorgio, ülke genelindeki çatışmaların yoksul halkın sağlık hizmetlerine erişimini engellediğini, tıbbi yardımların dağıtılmasını güçleştirdiğini belirtti.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nün Lir eyaletindeki Program Koordinatörü Sarah Mainrad, artan şiddet olayları nedeniyle nüfusun büyük çoğunluğunun eyaleti terk ettiğini, geri dönenlerin ise sağlık hizmetlerinin bulunmaması nedeniyle tekrar kentten ayrılmak zorunda kaldıklarını söyledi. (Kaynak: Aljazeera)

HIRSIZ VAR! KATİL VAR! SAĞLIK YOK! YARIN 14 MART! G(ö)REVDEYİZ.

ATO_logosu

HIRSIZ VAR! KATİL VAR! SAĞLIK YOK!

YARIN 14 MART! G(ö)REVDEYİZ.

12:00’de Numune Hastanesi bahçesinde buluşuyor ve Sağlık Bakanlığı’na yürüyoruz.

Her yer hırsızlık, her yer yolsuzluk, rüşvet, her yerde çürüme kokusu. Polisin, kafasından vurarak öldürdüğü 14 yaşında bir çocuğumuzun acısı sardı yüreğimizi. Yasını tutmak, gönlünce ağlamak isteyen insanlara dahi izin verilmiyor. Acısını yaşamak isteyen insanların kafası kırılıyor, gözü çıkarılıyor, onlara hakaret ediliyor.

Yarın “Tıp Bayramı”ymış öyle mi? Tıp mı bıraktınız, sağlık mı bıraktınız?
Hangi derdimizden söz edelim? Böylesi bir ortamda nasıl sağlık hakkından,
hekimlikten, hemşirelikten, söz edelim?

İnsanlıklarının, mesleklerinin gereğini yerine getirdikleri için
Ankara ve Hatay Tabip Odalarının yönetim ve onur kurullarını görevden almak için
dava açıyor bu ülkenin “Sağlık” Bakanlığı”..!

Yıllardır anlatmaya çalışıyoruz, sağlık her insan için doğuştan gelen bir haktır. Mesleğimizi özgürce yerine getirmek, ayrımsız herkese hak ettiği sağlık hizmetini,
kendi haklarımızı da alarak vermek istiyoruz.

Sağlık çalışanları bu ülkenin hemen tamamı gibi mutsuzdur, geleceğinden kaygılıdır, öfkelidir, şiddet sarmalı içinde kalmıştır, mesleğini hakkıyla yerine getiremediğini, hakkını alamadığını düşünmektedir.

Böylesi bir ortamda sağlıktan söz edilemez.

Sağlığımız için, en azından çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatı için, geleceğimiz için bu ülkenin sağlık çalışanları yurttaşlarıyla birlikte mücadele etmeye,
çocuklarımızı yaratılan şiddet sarmalına kurbanvermemeye kararlıdır. 

Ankara Tabip Odası
Ankara Dişhekimleri Odası
Sağlık ve sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası
Türk Hemşireler Derneği
Ebeler Derneği
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği
Tüm Radyoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği
Türk Medikal Radyoteknoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği

Ankara Tabip Odası’ndan Hacettepe’de İşten Çıkarılan Emekçilere Destek Çağrısı

Ankara Tabip Odası’ndan
Hacettepe’de İşten Çıkarılan Emekçilere Destek Çağrısı

ATO_logosu

Değerli Meslektaşlarımız, 

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bu kara kışın ortasında hepimizi rahatsız eden bir olay yaşanıyor. 15 yıldır hastaneye hizmet veren elliden çok taşeron sağlık işçisi işten çıkartıldı. 11 Kasım’dan beri bu işçiler sendikaları Dev Sağlık-İş’ le birlikte işlerine geri dönebilmek için mücadele veriyor.

Sağlık ekibinin bir parçası olan bu işçiler; insancıl koşullarda çalışma ve güvenceli iş istemiyle taşeron ihalesi öncesinde eylem yaptılar. Ardından hastane yönetimi işçilerle görüşmek, onların derdini anlamak yerine; hakkını arayan işçileri işten çıkarttı.
Bu süreçte bizleri de üzen bir olay, yönetimin gerçeği çarpıtan açıklamalar yapması oldu.

Hacettepe’de yaşanan bu olay; hakkını arayan insanların bu ülkede nasıl ötekileştirilmeye çalışıldığını, cezalandırıldığını ve otoriter yönetim anlayışının nasıl bulaşıcı olduğunu bir kere daha gösterdi.

Çoluk çocuk sahibi bu insanları, bu soğuk kışın ortasında açlıkla, işsizlikle
terbiye etmeye kalkışan tutumu kabul etmemiz mümkün değildir. Yıllardır onlarca şirkete bağlı olarak; özveriyle, ekmek parası için çalışan sağlık işçileri
Hacettepe Hastanesinin emekçileridir! Onların istediği;

·         Angarya çalışmalara son verilmesi

·         İnsanca çalışma koşulları ve insanca yaşayacak ücrettir
istedikleri ücret açlık sınırının altındadır).

Biz hekimler çok iyi biliyoruz ki;

Bugün taşeronun sağlık işçilerine sahip çıkmak, aynı zamanda kendi geleceğimize de sahip çıkmaktır. Bugün hakkını arayan taşeron işçilerini işten atan zihniyet,
fırsatını bulduğunda hekimlere de aynı şeyi yapacaktır.

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak Hacettepe Rektörü ile sorunun çözülmesi için görüştük, ancak hala çözüme yönelik bir adım atılmadığını görüyoruz.

Hacettepe Hastanesi’nde sağlık hizmeti alan tüm insanların gözü önünde, bu soğukta; taşeron sağlık işçileri işlerine geri dönebilmek için bir aydan fazla süredir bekliyorlar.

  • Bu insanlar köle, bu ülke de köle pazarı değildir!

İşten çıkartılan sağlık işçileri için bizim desteğimiz, onların yanında olmamız
çok önem taşımaktadır.

16 Aralık Pazartesi Saat 12.00’de İbn-i Sina Hastanesi önünden Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi’ne hekimler ve sağlık çalışanları olarak birlikte yürüyeceğiz. Saat 12.30’da Hacettepe Atatürk Heykeli önünde taşeron sağlık çalışanları ile birlikte bir basın açıklaması gerçekleştireceğiz.

Pazartesi hep birlikte vereceğimiz fotoğraf; taşeron sağlık işçilerinin yalnız olmadığını, bu ülkenin köle pazarı olmadığını yöneticilere gösterecektir.

Ankara Tabip Odası
Yönetim Kurulu
14.11.13

SAĞLIK BAKANLIĞINDA BÜROKRAT-DERNEK-ŞİRKET ÜÇGENİ


Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odası Genel Yazmanı değerli meslektaşımız Dr. Selçuk ATALAY, Cumhuriyet gazetesinden 2 kesi (kupür) göndermiş..

Sağlık Bakanlığında saadet (sefalet!) zinciri sürüyor..
Başbakan R.T. Erdoğan ise, bu sefaletin en büyük halkalarından biri olan onmilyarlarca dolarlık ŞEHİR HASTANELERİ projesi için “Fakir’in rüyası” (!) masalları anlatmayı sürdürüyor.. Talan perdeleniyor..

Bugünkü SÖZCÜ Gazetesi kapağı da çok sarsıcı bir habere yer veriyor..
Uğur Dündar gene bir araştırmacı – gazetecilik klasiği yarattı ve yazdı..
Biz de bu gün sitemizde yer verdik bu haberlere..
(http://ahmetsaltik.net/2013/12/13/ugur-dundar-kayinpeder-eniste-rusvet-var-bu-iste%EF%BB%BF/, 13.12.13)

Kayınpeder-enişte rüşvet var bu işte!

http://sozcu.com.tr/2013/yazarlar/ugur-dundar/kayinpeder-eniste-rusvet-var-bu-iste-423107/

Katki_paylari_carcur_ediliyor1

  • Bakanlık bürokratları, yurttaşın parasıyla lüks otellerde kurultaylar yapıyor..

Katki_paylari_carcur_ediliyor2İktidardaki siyasal partinin adı “Adalet” ve “Kalkınma” Partisi..

Pek çok toplumun hülyası olan 2 hedef..

  • Adalet ve Kalkınma..

Bu 2 sözcük, çekimine dayanılmaz bir metafor oluşturuyor ve gelmiş geçmiş
en büyük retorik tuzaklardan (takiyye!) birini Türk halkına kuruyor;
11+ yıldır da acımasızca yaşatıyor..

Elbet bu “kan uykusu” sonsuza dek sürmeyecek..

Halkın uyanışı da kendisine kurulan hain tuzağa denk bir silkiniş olacak.
Sorumluları hesap vermekten kurtulamayacak..

TBMM’de dehşet ve ibretle izlediğimiz son günlerin iyice tırmanan akıl almaz hırçınlığı – kör öfkesi, boz bulanık bilinç durumu (konfüzyon mental, bilinçsizliği!) başka nasıl açıklanabilir..

AKP ve aymaz kadroları, artık durdurulamaz eğik düzlemdedirler;
sonucuna katlanacaklardır..

AKP Kütahya Milletvekili Sayın Prof. İdris Bal, istifa ederek,
bu kahredici sonucu görece “erken” ayrımsayabilen vicdan ve zeka sahibi
bir örnek olmuştur.

AKP içinde başkaca “İdris Bal feraseti” gösterecek kimsecikler kalmamış mıdır?? Vardır vardır.. Ama bizce zaman zannettiklerinden çok daha hızlı akıyor.. Bizden anımsatması..

AKP kurucularından ve Başbakan Yardımcılığı yapmış
Sn. Abdüllatif Şener de bu sabah Halk TV’de;

  • “Başbakan Erdoğan, bu ölçüsüz üslubu ile Türkiye’nin başındaki en büyük felaketttir..” saptaması yaptı.

Aşkolsun Türkiye’ye ki, mazohistçe, Stokholm sendromu çağrıştırıcasına
bu siyasal kadrolara katlandı 11+ yıldır.. Artık kara görünüyor..

Sevgi ve saygı ile.
13.12.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

ATO’dan Basın Açıklamasına çağrı – 20 Kasım 2013

Basın Açıklamasına çağrı…

ATO_logosu

Değerli Meslektaşlar,

Hepimiz biliyoruz, “sağlıkta dönüşüm macerasıyla” değişen tek şey
vatandaşın bol bol sağlık kurumlarına gitmesi oldu. OECD ortalaması
yılda 6 başvuru iken, Türkiye’de hekime ortalama yıllık başvuru 10’un üzerine çıktı.
Bu çok büyük bir iş yükü oluşturuyor hekimler için.  Kamu / özel
tüm hastaneler kâr hırsıyla çalışıyorlar. Bu kâr hırsı altında hekimler
hem mesleklerine yabancılaştılar hem de zor dayanılır bir tempoyu,
hiç de insancıl olmayan koşullarda sürdürmek zorunda kaldılar.

Sağlık hizmetlerinin niteliğinin düştüğünü hepimiz saptıyoruz.
Hekimlerin kötü çalışma koşulları, aşırı hasta / iş yükü altında
nitelikli sağlık hizmeti üretmesi olanaksız duruma geliyor.
Hastaların sağlık sistemine güveni her geçen gün biraz daha aşınıyor.
Biz hekimler ve tabip odaları olarak, hem insanca çalışma koşullarını,
hem de nitelikli sağlık hizmetini savunmaya devam ediyoruz.
Dönemsel olarak halkın ihtiyacı olan nitelikli sağlık hizmeti talebi ile
nitelikli sağlık hizmetinin üretilebilmesi için gereken

“hekim bağımsızlığı”,
“iyi çalışma koşulları”,
“iş yükünün makul hale 
gelmesi”,
“hastalara yeterli zaman ayrılması”

vb. istemler örtüşmektedir. Yani hekimlerin gereksinimleri ile
hastaların gereksinimleri aynı çerçeve içinde çözülebilir bir hal almıştır.
Bu durumu hastalarımıza da iyi anlatmak için çaba göstermeliyiz.

Hekimlerin üzerindeki aşırı yük yetmiyormuş gibi, hastanelerde
kullanılan “otomasyon sistemleri” hekimlerin başına dert olmuş
durumda. Sürekli hata veren, veri girişinde zorluk yaşanan,
verileri yanlış işleyen sistemler yüzünden malpraktis olasılığı da artmaktadır.
Hangi hesapla bu berbat sistemler satın alınmaktadır?
Aşırı İş yükünden bunalmış, yetersiz yardımcı personelle çalışan,
idari baskılarla yıldırılan hekimler bir de bu saçma otomasyon sistemlerinin
içinde debelenmek zorunda kalmaktadır.

Yarın öğlen (20 Kasım 2013) Sağlık Bakanlığı önünde saat 12:30’da
Ankara Tabip Odası bu konularla ilgili bir basın açıklaması yaparak
konuyu hem Bakanlığın hem de kamuoyunun dikkatine sunmaya
çalışacaktır. Ayrıca otomasyon sistemleri ile ilgili olarak
Genel Sekreterliklere, Hastane yöneticilerine ve Bakanlığa
resmi yazılar da gönderilecektir.

Yarın Ankara Tabip Odası’nın Sağlık Bakanlığı önünde yapacağı
açıklamaya sizin de katılmanız, konunun hekimler tarafından
önemsendiğinin ve takip edildiğinin güçlü bir fotoğrafını
ortaya koyacaktır.

Yarın 12:30’da Sağlık Bakanlığı önünde..  görüşmek üzere..

Dr. Selçuk Atalay
ATO Genel Sekreteri

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 4. Ulusal Kongresi


Dostlar,

Sağlık çalışanlarının da insan olduklarını unutmadık değil mi?

Dolayısıyla onların da sağlık sorunları olduğunu..

Hem de ciddi mesleksel riskler altında ..

Öldüemeye varan fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, politik ve ekonomik şiddet, duygu sömürüsü vb.. Hakkari’de 50 kişinin 1 doktoru vahşice dövmeleri..

TTB’nin (Türk Tabipleri Birliği) öbür sağlık meslekleri örgütleri ile birlikte düzenlediği bu Kongreye ilgi gösterir misiniz??

TTB_logosu

 

Sizlere sağlık hizmeti veren sağlık emekçileriniz ile dayanışmak ister misiniz??

Hem bu dayanışma keyfe keder mi??

Duyuru posteri aşağıda..

Üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odası’ndan bize ulaşan ileti şöyle :

ATO_logosu

 

 

 

 

Sayın Üyemiz,

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından 16–17 Kasım 2013 tarihlerinde;
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji binası Abdülkadir Noyan Konferans Salonunda gerçekleştirilecek olan “Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 4. Ulusal Kongresi’nin programına http://www.ttb.org.tr/index.php/Guncel/scskongre-3555.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Saygılarımızla.

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu

************

Sevgi ve saygı ile.
25.9.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==========================================

Sağlık Çalışanlarının Sağlığı 4. Ulusal Kongresi

Program için tıklayınız…

alt

Hacettepe Üniversitesi Rektörüne Açık Mektup

Dostlar,

Prof. Murat Tuncer son 2 yıldır Hacettepe’nin rektörü.

Murat_Tuncer_portresi

Öncesinde ise AKP’nin Sağlık Bakanlığı’nda 10 yıldır Kanser Savaş Dairesi Başkanı idi. Uzmanlık alanı da Çocuk Onkolojisidir. Hacettepe 82 mezundur ve geleneklere göre biz onun 5 yıl daha kıdemli abisi durumundayız.. Sınıf arkadaşı olan eşi de halen bizim Fakültede (AÜTF) öğretim üyesidir.

Ne var ki, uygulamalar hiç de olumlu gitmiyor. Adını vermeyelim, bir öğretim üyesini taciz eden uygulamaları nedeniyle geçtiğimiz aylarda Ankara Tabip Odası‘nın Hacettepe bahçesinde düzenlediği uyarı – protesto toplantısına katılmştık..

Hacettepe Rektörü Dr. Tuncer, neden yerleşik ve yetkin kurulları ve hatta DEKANI dışlayarak faşist bir yasanın bilim dışı despotik yetkilerine dayanır??

Neden res’en atadığı öğretim üyeleri bilimsel olarak daha düşük profillidir?

Kimdir bu insanlar??

Rektör Tuncer, acilen bu “Truva atı manevrası” çağrıştıran davranışlarına
son vermek ve kamuoyunu aydınlatmak zorundadır.

Sevgili Prof. Dr. Okan Akhan hoca çooook zarif ve beyefendice yazmış..
Kendisini, bilim insanı kimliği ile sergilediği bu sorumlu girişimden dolayı kutlarız.

* Hacettepe yalnız rektör Murat Tuncer’e emanet değildir..

Bekliyoruz 2 eylemi de :

1. Rektör Tuncer bu biçimsel olarak mevzuata uygun ama meşruluğu – hukuka uygunluğu tartışılır atamalara son vermelidir;

2 Rektör Tuncer ivedilikle kamuoyuna net açıklamalarda bulunmalıdır.

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 20.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=====================================================

ATO_logosu

Değerli Meslektaşımız,

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Akhan‘ın Rektör Prof. Dr. Murat Tuncer‘e yazmış olduğu açık mektubu aşağıda dikkatinize sunarız.

Okan_Akhan_portresi

Sayın Rektör Prof. Dr. Murat Tuncer,

Sayın Hocam,
Size bu açık mektubu Tıp Fakültemizde akademik kadrolara yapılan atamalarda uyguladığınız yöntemden duyduğum rahatsızlığı bildirmek için yazıyorum.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, tıp eğitimi alanında devrim niteliğindeki yeniliklerle kurulmuş ve tıp alanında öncülüğünü uzun yıllar sürdürmüş olan saygın bir kurumdur. Fakültemizde uzun yıllardır var olan ve geliştirilerek sürdürülen bir bilim ortamı vardır. Bu ortamda değişik kuşaklar bir arada çalışmış ve daha genç olanlar eğitilmiştir. Genç insanların akademik kadrolara seçimi, bilimsel nitelikleri dikkate alınarak akademik kurullarca yapılmıştır. Kurumumuzda akademik kurullar her zaman yöneticilerce saygı görmüş ve akademik kadrolara atamalar akademik kurulların süzgecinden geçirilerek yapılmıştır. Hacettepe Tıp fakültesinde “liyakat” kavramı akademik kadrolara seçilen genç meslektaşlarımız için en önemli kavram olarak atamalarında kullanılmıştır. Aday bilim insanlarının siyasal düşünceleri, dinsel inançları veya cinsiyetleri bu seçimlerde rol oynamamıştır. Zaten uluslararası bilim dergilerinde Hacettepe Tıp kaynaklı yayınlara ve bu yayınları yapan bilim insanlarının sayısal ve sayısal olmayan bilimsel ölçütlerine baktığınızda kurumumuzun yüksek kalitede bir öğretim üyesi kadrosuna sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle kurumumuz tıp alanında yapılan ve uluslararası bilim dergilerinde yayınlanan araştırmalar sıralamasında uzun yıllardır ülkemizin en önde gelen tıp fakültesidir. Her bölümde tüm ülkenin ve bilim camiasının yakından tanıdığı çok sayıda öğretim üyesi çalışmaktadır.
Çok sayıda öğretim üyesi ise kendi alanında uluslararası bilim dünyasınca yakından tanınmakta ve yaptıkları bilimsel çalışmalar nedeniyle saygı görmektedir. Hiç kuşku yok ki kurumumuz Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’den bu yana bu ülkede en fazla uluslararası tanınırlığı ve bilimsel saygınlığı olan tıp fakültesidir. Kurumumuzdaki bu ortamı daha da yükseltecek adımların atılması en önemli beklentimdir.

Sayın Hocam,
Siz rektör olarak göreve başladıktan sonra yukarıda özetlediğim bir atama süreci kurumumuzda artık uygulanmıyor. Kadro ilanları, çoğunlukla ilgili bölümün akademik kurullarının bilgisi ve isteği dışında yapılıyor. Ayrıca seçilmiş kurullarımızın bilgisi dışında tüm süreç düzenleniyor. Üzülerek ifade etmeliyim ki, eğitimden birinci derecede sorumlu olan fakülte kurulu ve sayın dekanımızın da bu atama sürecinden bilgisi olmuyor. Son 20 ayda Hacettepe tıp fakültesi akademik kadrolarına çok sayıda Profesör ve Doçent ataması yapıldı. Ülkemizin en deneyimli, bilgili ve bilimsel niteliği yüksek öğretim kadrolarından birine sahip bir kuruma geleceğin bilim insanları olarak yetiştirilecek gençler yerine kurum geleneğine uzak meslektaşlar atanıyor. Bölümlere atanan meslektaşlarımızın çoğunun özgeçmişlerine baktığımızda uluslararası bilim dergilerinde yayınladıkları makale sayısı, bu makalelere yapılan atıflar ve h-faktörü gibi evrensel bilimsel sayısal kriterleri, atandıkları bölümlerdeki öğretim üyelerinin sayısal kriter ortalamalarının çok altında olduğu görülmektedir. Ayrıca sayısal olmayan bazı ölçütler açısından da (bilim camiasında tanınırlılık doğuran istikrarlı bilimsel çalışma yapmak, uluslararası düzeyde saygınlık yaratan yüksek etki faktörlü yayın yapmak, saygın bilim dergilerinin editörler kurulunda olmak ve saygın bilim derneklerinde sorumlu düzeylerde çalışmak gibi..) atandıkları bölümlerde çalışan öğretim üye ortalamaları ile kıyaslanamayacak bir düzey söz konusudur. Prof. ve Doçente ihtiyaç olmayan bölümlere bilimsel açıdan ilgili bölümün ortalamasının altında bilimsel ölçütlere sahip meslektaşların atanmasının anlamı camiamızda merakla tartışılmaktadır. Atamalarda kurumumuzda bugüne kadar uygulanan uluslararası akademik değerlerin yerine hangi ölçütlerin kullanıldığı da tartışmanın en temel noktasıdır.

Kurumumuza dışarıdan öğretim üyesi atanmasına kategorik olarak karşı çıkılması kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Ancak atanacak adayların bilimsel düzeylerinin yüksek olması en önemli beklentidir. Mümkünse, ülkemizde ilgili alanda çalışan en seçkin bilim insanları arasından atanacak öğretim üyesi seçilmelidir. Bu seçimi yapacak olan jüriler ilgili alanın bilimsel açıdan en saygın öğretim üyelerinden oluşmalıdır. Jürilerin oluşturulma yöntemi ve jürilerin bilimsel kalitesi uygun seçim için en önemli güvencedir. Bu konuda şaibe doğuran yöntemleri kullanmamak yöneticilerin sorumluluğundadır. Benzer olumsuzlukları önlemek için tüm atamaların akademik kurulların doğrudan içinde olduğu tartışma ve karar süreçleri ile düzenlenmesi gerekir. Evrensel üniversite değerlerine uygun bir tartışma ortamı en acil ihtiyacımızdır.

Sayın Hocam,
Atamaların birçoğu doğrudan sizin istek ve inisiyatifinizle yapılmaktadır. Bu atamaları yapmak var olan yasalar çerçevesinde yasal olabilir. Ancak, akademik değerler ve teamüller çerçevesinde düşünüldüğünde bu atamalarda kullanılan yöntemin meşruiyeti son derece tartışmalıdır. Ayrıca rektör olarak size bu hakkı veren yasanın 12 Eylül sonrasının faşist ikliminde yapılan bir yasa olduğunu hatırlatmak isterim. Demokratik ve özerk üniversite idealine yaklaşmaya çalışan, karar süreçlerine katılımı artıran ve fakültemizde bilim ve eğitim ortamını güçlendiren uygulamaları beklememizin hakkımız olduğu kanısındayım.

Sayın Hocam,
Hacettepe Tıp Fakültesinin
– kurum kimliğini zedeleyen,
– yüksek kalitedeki eğitim düzeyini bozan ve
– bilim üretimi ortamını olumsuz etkilediğine inandığım

bu tür atamaları durdurmanızı rica ediyorum.

Saygılarımla.

Prof. Dr. Okan Akhan
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Başbakan R.T. Erdoğan kendi ipini kendi, hem de hızlandırarak çekmekte..

Dostlar,

Türkiye tarihsel bir gün yaşıyor..

15 / 16 Haziran 2013 gecesi..

Taksim Gezi Parkı‘nda AKP iktidarının polisi yasa ve hukuk dışı biçimde vahşetle kullanması gibi ağır bir tabloyu yaşıyoruz..

Saaat 02:05… 16 Haziran 2013.

Binlerce yurttaş İstanbul’un pek çok bölgesinden Taksim’e ulaşmaya çalışıyor..

Polis ekipleri yetersiz kaldı..

Jandarma ve Toma’ları İstanbul sokaklarında..

Ulusal Kanal ve Halk TV, bir parça da Başkent TV Kanal B yayın yapıyor.

Öbür kanallarda penguenler, mandaların yaşamı, pembe diziler vb. salaklaştırma ve alıklaştırma yayınlarını anlı şanlı utanası satılık- kialık – korkak – küle – yandaş medyamız sürdürüyor.

Ulusal Kanal’a 11 bin TL’ye ek olarak bu gün de RTÜK’ten 300 bin TL daha ceza kesildiğini duyuyoruz.

Emperyalizm, tüm araçlarını “topyekun seferber etmiş” durumda.

Polis, gücünün yettiği her yerde çok özel, çok ağır bir BİBER GAZINI /
bir tür KİMYASAL SİLAHI halka karşı ölçüsüz kullanıyor.

Kapalı mekanlara sığınan yaşlı, hasta, gebe, çocuk.. insalara da gaz bombası atıyorlar.

Hatta binaların tepesinden yere atıyorlar..

Birkaç yerde otoyollarda ulaşım kesilmiş durumda..

Yaralılar, ağır yaralılar var ve sağlık ekiplerinin ulaşım koridorları kapalı, yetersiz..

Halk pencere – balkonlaran tencere – tava çalmakta..

Yüzlerce yaralı var.. Bunlardan belki de ölenler olacak?!
Organ yitimine uğrayacaklar, gözleini yitirecek olanlar olacak..

Bir yığın insan bedensel travmalaın yanı sıra kalıcı ruhsal travmalar yaşanacak.

Bütün bunların vebali kimde?

Tek bir kişide odaklanıyor : Başbakan ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan..

Bu vebal ve bunca ah alma..

  • Milyonlarca mağdurun – kurbanların beddualarının kahretmeyeceği bir özge Tanrı kulu ve de bu feryat -figanı duymayacak Tanrı var mı acaba?

Tarihteki diktatörlerin çekiliş sahnelerinden aşağı yukarı “tipik” sayılabilecek
bir acı örneğe daha tanık oluyoruz..

  • R.T. Erdoğan kendi ipini kendi hem de hızlandırarak çekmekte..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 16.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Not : Bizim de üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odası’nın web sitesinde paylaştıkları aşağıda.. (http://ato.org.tr/#/duyurular/detay/236/, 16.6.13, 02:26)

=======================================

ATO_logosu

Başbakan Devlet Terörüne Son Versin

Binlerce sağlık emekçisi hak ve demokrasi talepleriyle alanlardaydı

Gaz Maruziyet Formu

Hacettepe ve Ankara Tıp Ayakta

Gaz Odaları

Ankara İli Yaralı Sayısı

ANKARA TABİP ODASI

BİLGİ NOTU

12 Haziran 2013

Ankara Tabip Odası ve Ankaralı hekimler, Gezi Parkı olayları sırasında ettikleri Hipokrat yemini doğrultusunda var olan güçleriyle gösterici veya polis tüm yaralılara yardımcı olabilmek için günlerdir seferber olmuşlardır.

Kızılay ve Tunalı Hilmi çevresinde kurulan revirlerde gönüllü çalışmak üzere Odamıza başvuran pek çok meslektaşımızın yanı sıra Ankaralı hekimlerin hepsi
görev yapmakta oldukları sağlık kuruluşlarında tüm bu süreç boyunca büyük bir özveriyle çalışmışlardır.

Ankara Tabip Odası’nın oluşturduğu kriz masasına ulaşan bilgilere göre,
01-12 Haziran 2013 tarihleri boyunca kolluk kuvvetleri tarafından uygulanan orantısız güç nedeniyle yaralananlara ilişkin sayı 913’tür ve ayrıntıları aşağıda
yer almaktadır.

Gönüllü revirlere başvuranların sayısı 415’dir.
Bu bilgiler ışığında bugüne kadar Ankara’da toplam kayıtlı yaralı sayısı
1328 olmuştur.

Yeni bilgiler geldikçe, güncelleme yapılacaktır.
Basına ve kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

Ankara Tabip Odası

ANKARA İLİ HASTANELERİ YARALI SAYISI

HASTANE ADI

TOPLAM BAŞVURAN HASTA SAYISI

DIŞKAPI YILDIRIM BEYAZIT EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

54 YARALI. (2 plastik mermi yaralanması, 1 ses bombası yaralanması, 1 kişi beyin cerrahi yoğun bakımda.)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ

34 YARALI

ANKARA ÜNİVERİSTESİ TIP FAKÜLTESİ

İBN-İ SİNA HASTANESİ

90 YARALI (11 Haziran tarihinde 2 kişi daha kafa travması nedeniyle yatırılmıştır)

NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

YAKLAŞIK 185 KİŞİ (1 kişinin durumu ağır. 2 beyin kanaması, 1 yabancı cisimle yaralanma)

ANKARA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ

21 YARALI

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ

91 YARALI (1 görme kaybı, 1 beyin kanaması 2 kırık vakası)

ÖZEL BAYINDIR ANKARA HASTANESİ (SÖĞÜTÖZÜ VE KAVAKLIDERE)

25 YARALI (Bayındır Söğütözü 10 yaralı. Kavaklıdere Bayındır hastanesi 15 yaralı)

ÖZEL ÇAĞ HASTANESİ

151 YARALI

ÖZEL ANKARA GÜVEN HASTANESİ

61 YARALI.

ÖZEL MEDİCANA INTERNATIONAL ANKARA HASTANESİ

71 YARALI (70 polis, 1 gösterici)

ÖZEL AKAY HASTANESİ

130 YARALI. (127 gösterici, 3 polis)

TOPLAM

913 KİŞİ

Ankara Tabip Odası’ndan Yaralı Taksim Direnişçilerine Gönüllü Sağlık Hizmeti

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odası, Taksim Gezi Parkı direnişi ile ilgili olarak yaralanan ve sağlık hizmeti alma gereksinimli olan yurttaşlarımız için hekimlerin gönüllü olarak hizmet vereceği revirler belirledi..

Odamızın duyurusu aşağıda..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 7.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

================================= ATO_logosu

 

 

Değerli Meslektaşımız,

Yaralı yönlendirmek isterseniz kullanabilmeniz amacıyla Ankara’da kurulan revirlerin adres-telefon bilgileri aşağıdaki gibidir. Bütün olanaklarınızı kullanarak göstericilerle paylaşmanız dileğimizle. 

Ankara Tabip Odası  Yönetim Kurulu 

REVİR ADI

REVİR ADRESİ

TEL

Mimarlar Odası

Konur Sok. No:4/3 Kızılay

4178665

Çankaya Belediyesi Yeni Hizmet Binası

Sakarya Cad. Zabıta Noktası

Dr. Aytuğ Balcıoğlu

Cep: 0533 3466902

Dişhekimleri Odası

Yüksel Cad. 34/9 Kızılay (2. Kat, Asansör var)

4359016

Nazım Hikmet Kültürevi

Karanfil Sk No:58

417 56 59

Not: Revirlerin Koordinasyonunu sağlayan hekimlerin isimleri aşağıdadır. Dr. A. Selçuk Atalay, Cep: 0532- 325 96 40 Dr. Hande Arpat, Cep: 0536-845 83 50

Bilgi notu                                :

Değerli Meslektaşımız,

İstanbul Taksim’de Gezi Parkı’na yapılan keyfi polis müdahalesi sonrasında
ülke geneline yayılan kitlesel protesto olaylarında, demokratik hak arayışında bulunan yurttaşlarımıza yönelik haksız ve orantısız bir polis şiddeti uygulanmaktadır.

Bu kapsamda şiddete maruz kalan ve gelinen noktada sayısı binlerle ifade edilebilecek yurttaşımız, hemen her gün özel ya da kamu sağlık kuruluşlarının acil servislerine başvurmakta, hem sağlıklarına kavuşmak adına ihtiyaç duydukları tıbbi yardımı beklemekte, hem de maruz kaldıkları şiddete karşı sonraki süreçte gerçekleştirecekleri hak arayışları için sağlık durumlarının belgelenmesini / kayda alınmasını
talep etmektedirler.

Nitekim basın-yayın organlarında da yer aldığı üzere, yurttaşlarımıza yönelen haksız ve orantısız polis şiddeti konusunda, gerek merkezi düzeyde İçişleri Bakanlığı tarafından, gerekse yerel düzeyde ilgili valilikler ve Cumhuriyet savcılıkları tarafından ön soruşturma ve inceleme işlemleri de başlatılmıştır.

Öte yandan birçok yurttaşımız da, haklarında tesis edilip sürmekte olan yakalama ve gözaltı süreçleri kapsamında bizzat polis memurları eşliğinde sağlık kuruluşlarına getirilebilmekte ve hekimlerimizden, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında bu kişilerin tıbbi durumlarının belgelenmesine / kayda alınmasına yönelik işlemlerinin gerçekleştirilmesi talep edilmektedir.

Hekimlerimizin, bu süreçlerde hukuksal anlamda dikkate alması gereken kimi hususları aşağıda dikkatinize sunmak isteriz;

* Şiddete maruz kalan yurttaşlarımızın tıbbi kayıtlarının sürmekte olan veya olası
adli süreçlerde, ayrıca bizzat şiddete maruz kalan kişi tarafından devamında gerçekleştirilecek hak arama çabasında, doğrudan bir kanıt niteliği taşıyacağı,

*Bu nedenle söz konusu tıbbi kayıtların gerçeğe aykırı ve / veya eksik biçimde tutulmasının öncelikle ilgili hekimler açısından ciddi hukuksal yaptırımları
gündeme getirebileceği ve “delil karartma” olarak nitelenebileceği; nitekim bu konuda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi ve TTB Disiplin Yönetmeliği‘nde kesin kural ve yaptırımların bulunduğu,

*Şiddete maruz kalan kişinin sağlık durumuna dair tıbbi bulgular ve değerlendirmeler yanında, o kişinin anamnezinin de söz konusu tıbbi kayıtlar kapsamına dahil olduğu
ve ayrıca kanıt niteliği taşıdığı; bu nedenle o kişinin ya da bilinci kapalı ise
onu sağlık kuruluşuna getiren veya ona refakat eden kişilerin olaya ilişkin verdiği bilgilerin ve yakınmaların da titizlikle kayda geçirilmesi gerektiği,

*Eğer şiddete maruz kalan kişinin sağlık durumunun ciddiyeti, onun sağlık kuruluşunda yatarak tedavisini ve izlemini gerekli kılıyorsa, yürürlükteki mevzuat ve meslek kuralları açısından bu konuda yetkinin mutlak olarak hekimde olduğu; nitekim polis memurlarının o kişiyi ilgili hekimin yazılı onayı ve oluru olmaksızın sağlık kurumundan çıkartamayacağı,

*Şiddete maruz kalan kişinin muayenesinde hasta-hekim ilişkisinin mahremiyetine ayrıca özen ve dikkat gösterilmesinin gerektiği, nitekim o kişi polis memurları eşliğinde (refakatinde) ve “şüpheli” sıfatı ile getirilmiş olsa bile, hekimin o kişi ile polis memurları mekanda bulunmaksızın görüşmesinin ve muayene işlemini gerçekleştirmesinin
yasal ve meslekseli bir gereklilik olduğu, nitekim polis memurlarının muayene işlemi sırasında muayene odasında bulunamayacağı, gerek duyulan güvenlik önlemlerinin ölçülü biçimde ve ancak dış mekan kapsamında alınabileceği,

*Şiddete maruz kalan kişi hakkında tutulan tıbbi kayıtların ve kişinin talep ettiği
tıbbi raporun onaylı bir örneğinin, bizzat o kişiye elden tesliminin yasal bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır.

Değinilen bütün bu kural ve gerekliliklere aykırı bir durum, istem ya da zorlama ile karşılaşan hekimlerimiz, mutlaka konuyu bir tutanağa bağlamalı, birlikte mesai yaptıkları sağlık meslek mensuplarının tanıklığını da sağlamalıdırlar.

Söz konusu tıbbi süreçlerde, polis memurlarından ya da başkaca kişi ve makamlardan gelebilecek her türlü keyfi ve haksız müdahale durumunda, Ankara Tabip Odası Şiddet Bildirim Hattına ( 0530 5667575) bildirimde bulunulduğu takdirde, hekimlerimize gerekli hukuksal destek Odamız avukatları tarafından
derhal sunulacaktır.

Demokrasi ve özgürlük talepleri ile yurttaşların tüm ülkede yürüttüğü protestolarda emeğini sakınmayarak, özveri ile halkın yanında olan tüm meslektaşlarımıza
ve tıp öğrencilerine teşekkür ediyoruz.

Saygılarımızla,

Sağlıkçılara silahlı tehdit

Sağlıkçılara silahlı tehdit

Sağlık emekçilerinin şiddete karşı yaptığı grevin üzerinden henüz iki gün geçmişken Ankara İbn-i Sina Hastanesi’nde bir hasta yakını silah göstererek sağlıkçıları tehdit etti. Olayın ardından bu sabah hekimler İbn-i Sina Hastanesi’nde iş bırakarak,
saldırganın yargılandığı Ankara Adliyesi’ne yürüdü.

Olay dün gece saat gece 02.00 sularında İbn-i Sina Hastanesi’nde gerçekleşti.
Eşi Münevver Ataoğlu’na bakılmadığı gerekçesiyle iş adamı Metin Ataoğlu, 80 hastaya birden aynı anda bakan hemşire Burcu Türkcan’nın üzerine yürüdü. Asistan hekim Batuhan Erdoğdu’nun araya girmesiyle daha da hırçınlaşan saldırgan, belindeki silahı göstererek, “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Aşiretiz biz, vurdurmayın kendinizi!” diye tehdit savurdu. Saldırgan daha sonra gözaltına alındı. Bunun üzerine saldırganın akrabaları hastaneye gelerek Türkcan ve Erdoğdu’ya “Şikâyetinizi
geri almazsanız, Metin serbest bırakılmazsa kafanıza sıkarız.” diye tehditte bulundu.

ÇALIŞANLAR İŞ BIRAKTI

Bu gelişmelerin üzerine hastane çalışan hekimler ve sağlık emekçileri bugün
iş bırakarak, hem genç meslektaşlarına sahip çıktı hem de “sağlıkta şiddete son” çağrısında bulundu. 17 Nisan’daki grevden daha yoğun bir katılımın olduğu görülürken, sağlık örgütleri de AKP hükümeti ve onun sağlık politikalarını eleştirdi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Asistan Hekimler Birliği Temsilcisi Dr. Egemen Çiçek, daha iki gün önce yaptıkları grevde Gaziantep’te öldürülen Dr. Ersin Arslan’ı andıklarını ve şiddetin sona ermesini dile getirdiklerini söyledi. Çiçek, bu olayla birlikte iki arkadaşlarının ölüme bir adım daha yaklaştıklarını belirtti.

ÜRESİZ GREV!

Çiçek, Sağlık Bakanlığı’nın hasta ile sağlık çalışanlarını karşı karşıya getiren politikalardan vazgeçmesi uyarısında bulundu. Çiçek, gerekli önlemlerin alınması yönünde somut önerilerini rektörlük, dekanlık ve başhekimliğe ilettiklerini söyledi. İstemlerinin karşılanmaması durumunda bütün Ankara Üniversitesi Asistan Hekimlerinin ve sağlık çalışanlarının eylem planını uygulamaya koyacağını dile getiren Çiçek, süresiz grev de dahil birçok eylemi gerçekleştireceklerine dikkat çekti.

SAĞLIK EMEKÇİLERİ BİRLİK OLUN!

Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Prof. Gülriz Erişgen, sağlık alanındaki şiddeti
geçen yıl Dr. Ersin Arslan öldürüldüğünde kabul ettirebildiklerini belirtti. Erişgen, şiddetin önlenmesi için Sağlık Bakanlığı yetkililerine yasal önlem alınması isteminde bulunduklarını fakat bu önlemlerin alınmadığını söyledi.

Türk Sağlık-Sen Ankara Üniversite Hastaneleri Şube Başkanı Alparslan Cenk Kocabaş, da olayı kınadı. Kocabaş, “hastalara yardım eden sağlık emekçilerine şiddet uygulayanların en ağır cezaları almasını istiyoruz. Elinde silahla terör estirenler geçmişte bu günü haber vermişlerdi” dedi.

SES Şube Başkanı İbrahim Kara ise, “Artık yağma yok! Bir arkadaşımıza hakaret edildiğinde, bir arkadaşımıza el kaldırıldığında birbirimizi korumaya söz verelim.
Sağlık emekçileri birlik olalım..” mesajını verdi.

Ankara Tabip Odası Başkanı Prof. Özden Şener, “yaklaşık 10 aydır 7 bin 700 saldırı gerçekleşti. Hiçbir arkadaş bizim için cam tüp değildir. Tüp yere düştü işimize devam edelim diyemeyiz. Anayasa yapma heveslisiyseniz, iki maddelik sağlıkta şiddeti önleme yasası da çıkarırsınız.” dedi.

‘CAN GÜVENLİĞİM OLANA KADAR MESLEĞİMİ YAPMAYACAĞIM’

Saldırıya uğrayan asistan hekim Dr. Batuhan Erdoğdu da olayla ilgili konuşma yapmayacağını fakat kendisinin can güvenliği sağlanana dek mesleği yapmayacağına ant içtiğini söyledi. Açıklamaların ardından sağlık emekçileri İbn-i Sina Hastanesi’nden Adliye binasına yürüdüler. Yürüyüş boyunca çevreden alkışlarla destek alan hekimler ve sağlıkçılar, adliye önünde saldırgan Metin Ataoğlu’nun ifade vermesini beklediler. Ataoğlu savcılığa ifade verdikten sonra nöbetçi mahkemeye sevk edildi.
(Ankara \ EVRENSEL, http://evrensel.net/, 19.4.13)

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 19.4.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net