Etiket arşivi: Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)

Uçurumdan önceki son çıkış

Uçurumdan önceki son çıkış


Erol Manisalı
umhuriyet, 20 Ekim 2015

1 Kasım ülkenin içine yuvarlanmakta olduğu felaketin son çıkış noktası durumuna geldi. Seçimde demokrasiyi, çağdaş değerleri, ülkenin bütünlüğünü savunan bir çoğunluk kazanamazsa, Türkiye felaketin içine sürüklenecektir.

Kutuplaşma daha da büyüyecek, etnik ve mezhepsel çatışmalar yoğunlaşacak, terör azacaktır.

Türkiye’nin sınırları değişecek ve
bölünme ortaya çıkacaktır.

Kimi sınır ülkeleri ile çatışmalar doğacaktır.
Ülke yavaş yavaş Suriyeleşecektir.
Kimse “biz farklıyız, biz onlara benzemeyiz, sağduyu egemen olur” benzeri duygu ve düşünceler ile kendini aldatmasın.
2008’den beri Türkiye’nin fiilen yaşamakta olduğu olayların ortaya çıkacağını,
15-20 yıl önce kim tahmin edebilirdi ki?

Ülke yavaş yavaş yalnız içerden değil dışardan da kuşatılmaya başladı.

İçeriye kapanan ülke
Demokrasiden giderek daha da uzaklaşıyoruz. Ne Meclis ne de anayasal kurumlar yasalara göre çalıştırılabiliyor.
Yasaklar giderek yaygınlaşıyor. Konuşmak, yazmak, haber almak baskı altına sokuldu.
Hukuk, “hukuk dışılığın aracı haline geldi.
Ve bunu düzeltecek yasal ve anayasal mekanizmalar işletilemiyor.

Suriye’deki, Irak’taki iç kavgalar ve silahlı çatışmalar ile adeta bütünleşmiş durumdayız.
Ülke, Ortadoğu kaosunun bir parçası haline getiriliyor.

İçerde askerin, polisin, bürokrasinin yasal düzeni sağlayamadığı yerler var.
TSK yalnız dışarda değil, içerde de silahlı çatışmaların içinde.

Siyasal partiler arasında, “asgari müşterekler” yok olmuş. Oturup konuşamıyorlar bile.
Çünkü demokrasi, çağdaşlık, laiklik ve Türkiye’nin bütünlüğü konularında aralarında
farklar var.

Laik, çağdaş ve demokratik bir Türkiye yerine dinci bir toplum düzenini esas alanlar var. Ucu IŞİD’e kadar uzanıyor.
Türkiye’nin bütünlüğüne karşı, Atatürk milliyetçiliğinden uzak,
etnik milliyetçiliği” esas alan siyasal partiler var.

Bunlara karşı, çağdaş ve Avrupa benzeri demokrasiye yakın duranlar büyük baskı altındalar.
Bu nedenle, aralarında “asgari müşterek” oluşturamıyorlar.

Ülke üzerindeki oyun

Bütün bunların beraberinde, Türkiye ve bölge üzerinde oynanan oyunlar ülkeyi kaosa sürüklüyor.

Türkiye içindeki ve sınırındaki terör örgütlerine silah,
para ve eğitim desteği veriyorlar.

Eskiden saklarlardı. Bugün açık açık söyleyerek işi sürdürüyorlar.

IŞİD, PKK, PYD, YPG son yıllarda dışardan, küresel güçlerden büyük destek alıyorlar.

Türkiye içindeki kimi odaklarla bütünleşmişler.
Kutuplaşmayı keskinleştiren bir misyon içindeler. 

Türkiye 3 büyük tehdidin baskısı altına planlı bir biçimde sokuldu:

1. İçerde etnik ve mezhepsel bölücülüğü üslenmiş büyük örgütlerin etkili terör eylemleri.
2. Ortadoğu’da Irak, Suriye ve S. Arabistan’ın içindeki kimi örgütlerin ve kurumların Türkiye’yi kaosa sürükleyen etkileri.
3. Küresel kimi büyük güçlerin Türkiye ve bölge üzerindeki uygulama ve planlarının Türkiye’de yarattığı kaos ortamı.

Üç etmen bütünleşme içinde, Türkiye’nin içinde yaşadığı kaosu daha da derinleştiriyor.
Bu nedenle 1 Kasım’da bu şeytan üçgeninin bozulması” tek ve son çıkış yoludur.
Bu ülke, bir millet olduğunu 1 Kasım’da kanıtlamak zorundadır.

Aksi halde, bugünden çok daha kötü felaketlerle yüz yüze gelmemiz kaçınılmaz hale gelir. 1 Kasım, uçurumdan önceki son çıkış noktasıdır. Ya çıkacağız, ya çıkacağız, başka yolu yok.

=================================

Dostlar,

Sayın Prof. Erol Manisalı hocamız en çıplak ve çarpıcı biçimde, 13 yıllık tek başına AKP -RTE iktidarı ile içine sürüklendiğimiz “ürkünç durumu” ortaya koyuyor..

Dileriz Halkımız sağduyulu davranarak bu felaketten kendisini ve ülkemizi korur..

1 Kasım 2015… Türkiye için adeta bir Milat..
İlk görev seçime katılmak ve geçerli oy kullanmak..
Katılım % 84’te 90’lara ulaşır ve aşarsa AKP’nin iktidar olma olanağı
hemen hemen hiç kalmıyor.. Çok yazdık bu hususu..
Lütfen yüksek katılım sağlayalım ve geçerli oy kullanalım..

Lanetli yıllar – AKP’nin Fetret dönemi kabusu gerilerde kalsın..
Yıkımın onarımı onlarca yıl alabilecek..

Sevgi ve saygı ile.
22 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Zeki Sarıhan : 10 MADDEDE KOBANİ KALKIŞMASI


10 MADDEDE KOBANİ KALKIŞMASI

portresi

 

Zeki Sarıhan

 

 

Kobani Kürtlerinin IŞİD saldırılarına karşı günlerdir süren savunmasını yalnızca seyreden hükümete karşı HDP Başkanı Selahattin Demirtaş halkı sokağa çıkmaya çağırdı. 7 Ekim 2014 akşamından başlayarak, daha çok Kürt nüfusun yaşadığı
birçok kentimizde şiddet olayları yaşandı. 10 Ekim öğleye dek ölenlerin sayısı 31, yaralananlar ise 350 dolayındaydı. Milyonlarca liralık servet tahrip edildi. Sinirler bir kez daha gerildi. Bu gelişmenin nedenlerini ve sorunun çözümünü kısaca ve maddeler halinde belirtmek istiyorum. Çünkü elimiz kalem tutarken bu olayları yalnızca seyretmekle yetinmek bize vicdani bir sorumluluk yüklüyor. Gelecekte kendi kendimize “O gün nerdeydim? Nasıl bir tutum aldım?” diye soracağız, başkaları da bize bunu soracak.

  1. ABD’nin Irak Petrollerini ele geçirmek için Saddam rejimini yıkıp ülkeyi işgal etmesinden beri Ortadoğu’da çok vahim (AS: ürkünç) gelişmeler oldu ve bundan Irak ve Suriye topraklarının bir bölümünde Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı bir ortaçağ devleti doğdu. Bu devlet, dışarıdan aldığı gönüllü fanatikler ve ele geçirdiği ağır silahlar eşliğinde bölgeye egemen olmak için savaşıyor.
  2. Başını ABD’nin çektiği kimi Batılı ülkeler, Suriye’de Beşer Esat rejimini devirmek için harekete geçen isyancılara silah, eğitim, pasaport, politik destek gibi yardımlar yaptılar, Türkiye de bunun içinde yer aldı. Fakat IŞİD devleti ortaya çıkınca Batılılar bunun ileride kendileri için de tehlike yarattığını gördüler. Türkiye’yi de IŞİD’e karşı mücadeleye davet ettiler. Fakat AKP Hükümeti IŞİD’e karşı harekete geçmeyi reddetti. Bunun yerine Esat rejimine karşı ortak bir askerî hareket önerisinde diretiyor. Ortadoğu için Batılıların bir koalisyon gücü kurmalarını
    ve Türkiye’nin bölgeye askerî müdahale istekleri, ülkeyi Ortadoğu batağına çekmekten başka bir şey değildir.

  3. Türkiye’nin hemen güneyindeki Suriye toprakları içinde Kürtlerin Rojava (Batı) dedikleri bölgede Kürtler, Beşer Esat rejimiyle savaşmayı bırakarak kendi özerk kantonlarını kurdular. IŞİD, bu kantonları dağıtmak ve bölgede kendi egemenliğini kurmak istiyor. IŞİD’in vahşete dayanan eylemleri dünyanın her yanında büyük bir nefret doğurdu, IŞİD’e karşı direnmek özellikle Türkiye Kürtleri için yaşamsal bir sorun durumuna geldi. AKP Hükümeti’nden Kobani kantonuna yardıma gidebilmek için bir yardım koridoru açılmasını, silahlı gönüllülerin geçişine izin verilmesini istediler, fakat Esat’a karşı Kürtleri kullanamayacağını gören hükümet bu isteği geri çevirdi.
  4. Kürt siyasi hareketi kendi akraba ve soydaşlarının Kobani’de katledilmesine ve Kobani kantonunun dağıtılmasına seyirci kalan hükümeti protesto ve böylece belki onun politikasını değiştirmesi için halkı sokağa çıkmaya davet etti, bu davet birçok yerde karşılık buldu, ancak gösteriler çığırından çıkarak işin içine
    şiddet karıştı. Okulları, bayrağı yakmak, Atatürk büstlerini kırmak gibi sorumsuz hareketler, Türk, hatta Kürt kamuoyunun tepkisini çekti ve Kürt siyasal hareketinin kendi davasına da zarar verdi.

  5. Ortadoğu’daki gelişmeler, yıldan yıla içerik değiştiriyor. Bir zamanlar Batılı emperyalistlerle Ortadoğu halkları arasındaki çelişme, zaman içinde bölgede mezhep çatışmalarına dönüştü. Son gelişmelerle de IŞİD’le Kürtlerin mücadelesi haline geldi. Bu aynı zamanda şeriatla laikliğin çatışması görünümüne de büründü. Son kalkışma sırasında PKK yandaşı Kürtlerle gene Kürtlerden oluşan İslamcı HÜDA-PAR arasında silahlı bir mücadele yaşanması kavganın geldiği son noktayı gösteriyor.

  6. Laiklikten gitgide uzaklaşmakta olan ve Ortadoğu’da Osmanlı devletinin hâkim olduğu yerlerde yeniden Sünni İslamcı rejimler kurulması için çalışan AKP Hükümeti, bu gelişmeyi anlayacak ve doğru çözümler üretebilecek bir durumda değildir. Fakat muhalefet çevrelerinin bir kısmı da durumu doğru değerlendiremiyor. Hükümeti Kürtlere ödün vermekle suçluyor, dolayısı ile hükümetin elini güçlendiriyor. Bu çevreler, yeryüzünün herhangi bir yerinde
    velev ki özerklik biçiminde olsun bir Kürt yönetimine şiddetle karşıdır.

  7. Gerek hükümetin, gerekse son kalkışmada şiddet kullananların Kürtlerle Kürtlerin arasına kama sokarak açtığı yaraları sarmak için Türkiye halkının sağduyusuna ihtiyaç vardır. Ancak siyaset sözlüğünde “Kürt” kavramı olmayan veya bununla yakın bir tarihte karşılaşan Türklerin bu olgunluğa erişmesi zaman alacaktır.

  8. Bunun aksine olarak kürsülerden atılan ateşli nutuklar, olağanüstü hal uygulamaları, Osmanlı’yı restore etme çabaları zamanla etkisini yitirecek,
    Türklerle Kürtler Türkiye’de eşitçe ve kardeşçe yaşamayı, birbirlerinin haklarına saygı duymayı öğreneceklerdir. Tarihin tekerleğini geriye doğru çevirmenin olanağı yoktur. Türkler ve Kürtler, demokratik ve laik cumhuriyetlerini ve ortak vatanlarını birlikte savunacaklardır.

  9. Ülkedeki karışıklıkların baş sorumlusu, ülkeyi iyi yönetemeyen, hükümettir. Bunu teslim etmeyen ve buna göre politika geliştirmeyen her siyasal hareket baltayı taşa vuruyor ve AKP hükümetinin ayakta kalmasına yardım etmiş oluyor. Hükümet buna dayanarak dizginleri tümden ele geçirme çabasındadır.

  10. Sonuçta, ortalığın durulması için hamasi nutuklar atmak ve halkı birbirine karşı düşmanlığa sevk etmek yerine şu üç noktanın çözülmesi zorunludur.Birincisi: Kürt sorununun insan hakları bağlamında çözülmesi,

    İkincisi: “Yurtta barış dünyada barış” ilkesine uygun olarak Türk devletinin
    başka ülkelerin iç işlerine karışmaktan ve bu konuda emperyalistlerin emellerine
    alet olmaktan vazgeçmesi,

    Üçüncüsü: Hükümetin mezhepçi politikalardan vazgeçerek laiklik ilkesine
    geri dönmesi. (10 Ekim 2014)

Ankara Tabip Odası HEKİM POSTASI : Dünyadan Kısa Kısa


Hekim Postası

Ankara Tabip Odası HEKİM POSTASI : Dünyadan Kısa Kısa

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odası düzenli olarak
aylık HEKİM POSTASI adlı bir yayın çıkarıyor..

Bu yayından biz çok yararlanıyoruz ve çok sık olmasa da arada yazıyoruz..

Son sayıdan (Mart 2014) bir alıntı yapmak istedik..

Emek veren meslektaşlarımıza ve Oda emekçilerine teşekkür ederiz..

Onların e-iletisine şu yanıt verdik :

  • Sevgili arkadaşlar,
    Bu son sayı çoook dolu dolu..
    Hem de TR gündemi çok yoğunken..
    Hem de başta dava varken..
    Ve de Nisan ortasında seçime hazırlanırken..
    Bravo..
    Elinize sağlık..
    Bir alıntıyı koydum web siteme.
    Başka yazıları da koyacağım..
    Sağolun..

Sevgi ve saygı ile.
27 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================

Dünyadan kısa kısa…

Tarih : 27 Mart 2014

IŞİD sağlık hizmetlerini tehdit ediyor

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) denetiminde bulunan Rakka kentindeki eczacılar, IŞİD’in kente ilaç ve tıbbi malzeme girişine izin vermediğini bildirdi. Birçok hastanenin ilaç ve tıbbi malzeme eksiğinden dolayı kapandığını söyleyen Rakkalı eczacılar ve doktorlar, ilaç eksiğinin büyük boyutlara ulaştığını, yerel halkın sağlık ve tedavi hizmetlerinin aksadığını belirtti.

IŞİD’in bölgenin denetimini ele geçirdikten sonra kent merkezi ve çevre bölgelerdeki hastanelerin malzemelerini söktüğü, bazı sağlık merkezlerini kapattığı,
gönüllü sağlık görevlilerini kaçırdığı da uluslararası basına yansıyan bilgiler arasında.

Bu yılın başında Sınır Tanımayan Doktorlar sözcüsü Michael Goldfarb, Suriye’nin kuzey batısında görev yapan 5 doktorun kaçırıldığını açıklamıştı. Goldfarb, doktorların güvenliklerini tehlikeye atmamak için Esad yönetimi mi yoksa IŞİD’in de aralarında olduğu gruplar tarafından mı kaçırıldıklarını açıklamayacağını belirtmişti. Merkezi Londra’da bulunan Suriye’de İnsan Haklarını Gözetleme Örgütünden yetkili Rami Abdurrahman ise AP’ye yaptığı açıklamada, El Kaide bağlantılı Irak Şam İslam Devleti’nin Lazkiye’de bir hastaneyi ve doktorların kaldıkları evleri bastığını ve doktorları kaçırdığını söylemişti.

Sınır Tanımayan Doktorlar’ın Suriye’nin kuzeyinde bulunan 6 hastane ve 4 sağlık ocağında görev yaptıkları biliniyor. Doktorların kaçırıldıkları Lazkiye ili Hatay’a da yakın ve Alevi nüfusun yoğun olduğu bir bölge. Lazkiye’ye daha önce El Nusra ve IŞİD tarafından saldırılar düzenlenmişti. İnsan Hakları İzleme Örgütü, geçtiğimiz yıl
Ekim ayında yayınladığı raporda El Kaide ile bağlantılı grupların Lazkiye kentinde
Alevi oldukları için aralarında çocuklarında bulunduğu 190 sivili katlettiklerini açıklamıştı. (Kaynak: ANF, Reuters)

Mısır’da süresiz grev başlıyor

Mısır’da derinleşen ekonomik ve siyasi kriz, sağlık örgütlerine süresiz grev kararı aldırdı.

2014 yılının başından bu yana doktorlar ve diş hekimleri sendikaları her pazartesi ve çarşamba, eczacılar sendikası ise haftanın belli günlerinde tek günlük grevler gerçekleştiriyordu. Doktorlar, diş hekimleri ve eczacılar sendikası ortak bir karara imza atarak süresiz grev kararı aldı.

Sendikaların düzenledikleri basın toplantısında konuşan Mısır Doktorlar Sendikası Üyesi Amr eş-Şura, süresiz olarak başlatılan grevin, sağlık sistemine bütçeden daha fazla pay ayrılması, sektörün yeniden yapılandırılması, hastane ve sağlık personeline yönelik suçlara verilen cezaların arttırılması gibi talepleri içerdiğini belirtti. Taleplerinin temelinde “hastaların menfaati” olduğunu söyleyen Şura, eczanelerin ve acil servislerin grev sırasında acil ve kritik vakalarla ilgilenmeye devam edeceğini kaydetti.

Şura, hükümetin taleplerine karşılık verip vermemesiyle ilgili olarak grev için yeni bir yol haritası belirleneceğini de ekledi. (Kaynak: DailyNewsEgypt)

Güney Sudan’da hastaneye saldırı

Orta Afrika’da yer alan Güney Sudan’da hükümet ile isyancılar arasındaki çatışmalar yoğunlaştı. Çatışmalarda el-Vahde eyaletinde bulunan bir hastane kundaklandı ve Yukarı Nil eyaletinin başkenti Malakal’daki devlet hastanesinde bazı hastaların öldürüldüğü bilgisi basına yansıdı.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü Başkanı Rafael Giorgio konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Güney Sudan’ın başkenti Cuba’da hükümet güçleri ile Riek Machar’a bağlı muhalif gruplar arasındaki çatışmalar sırasında Malakal hastanesinde tedavi gören bazı hastaların öldürüldüğünü ve el-Vahde eyaletindeki Lir hastanesinin yakıldığını kaydetti. Giorgio, ülke genelindeki çatışmaların yoksul halkın sağlık hizmetlerine erişimini engellediğini, tıbbi yardımların dağıtılmasını güçleştirdiğini belirtti.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nün Lir eyaletindeki Program Koordinatörü Sarah Mainrad, artan şiddet olayları nedeniyle nüfusun büyük çoğunluğunun eyaleti terk ettiğini, geri dönenlerin ise sağlık hizmetlerinin bulunmaması nedeniyle tekrar kentten ayrılmak zorunda kaldıklarını söyledi. (Kaynak: Aljazeera)