Etiket arşivi: Ankara Dr. Ahmet Saltık www.ahmetsaltik.net

TÜİK Nüfus Verileri : 2014’te Nüfus 1 Milyondan Çok Arttı; Gereksiz ve Hızla Çoğalıyoruz

 

TUİK’in açıkladığı Türkiye’nin
yeni 2014 sonu nüfusu

A.A.
28 Ocak 2015
Erdoğan 'En az 3 çocuk' diyor ama...

Türkiye’nin nüfusu 2014 sonunda

77 695 904 kişi oldu.

Türkiye’de ikamet eden nüfus 2014 yılında,
bir önceki yıla göre

1 028  040 kişi arttı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun süredir yapmış olduğu “en az 3-4 çocuk tavsiyesine rağmen” nüfus artış hızı ise 2013 yılında binde 13,7 iken,
2014 yılında binde 13,3’e geriledi.
(AS: Teşekkürler sağduyulu halkımıza…)

 Türkiye nüfusu, 2014’te bir önceki yıla göre 1 milyon 28 bin 40 kişi artarak
77 milyon 695 bin 904 kişi oldu.
(AS: %5 dolayında kaçak nüfus ile yaklaşık 2 milyon sığınmacıyı ekleyin!)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK),
“Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2014 Sonuçları”nı açıkladı.

Buna göre, 2013 yılı itibariyle 76 milyon 667 bin 864 kişi olan ülke nüfusu,
1 milyon 28 bin 40 kişilik artışla, 2014 sonunda 77 milyon 695 bin 904 kişiye ulaştı.

Erkek nüfusun oranı %50,2 (38 milyon 984 bin 302 kişi),
kadın nüfusun oranı ise %49,8 (38 milyon 711 bin 602 kişi) oldu.

Yıllık nüfus artış hızı 2013 yılında binde 13,7 iken, 2014 sonunda binde 13,3’e geriledi.

İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin (AS: yerleşiklerin) oranı 2013 yılında %91,3 iken,
bu oran 2014’te %91,8 oldu. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise %8,2’de kaldı.

EN ÇOK NÜFUSA SAHİP İL İSTANBUL, EN AZ BAYBURT

Türkiye nüfusunun %18,5’inin yaşadığı İstanbul, 14 377 018 kişiyle en çok nüfusa sahip olan il oldu. Bunu sırasıyla % 6,6 ile (5 150 072 kişi) Ankara, %5,3 ile (4 113 072 kişi) İzmir, % 3,6 ile (2 787 539 kişi) Bursa ve %2,9 ile (2 222 562 kişi) Antalya izledi.
Bayburt ise 80 607 kişiyle en az nüfusa sahip il oldu.

ORTANCA YAŞ YÜKSELDİ

TÜİK verilerine göre, Türkiye nüfusunun ortanca yaşı yükseldi. Türkiye’de 2013 yılında
30,4 olan ortanca yaş, 2014’te 30,7 oldu. Ortanca yaş erkeklerde 30,1 iken,
kadınlarda 31,3 olarak gerçekleşti.

Ortanca yaşın en yüksek olduğu iller sırasıyla Sinop (39,1), Balıkesir (38,6), Edirne ve Kastamonu (38), en düşük olduğu iller ise sırasıyla Şırnak (19,1), Şanlıurfa (19,2) ve
Ağrı (20) oldu.

ÇOCUK YAŞ DİLİMİNDEKİ NÜFUSUN ORANI ARTTI

Türkiye’de 15-64 yaş diliminde yer alan çalışma çağındaki nüfusun oranı 2013 yılında
%67,7 iken, geçen yıl 0,1 puan artışla % 67,8’e (52 640 512 kişi) yükseldi.

Çocuk yaş grubundaki (0-14) nüfusun oranı ise %24,3’e (18 862 430 kişi) gerilerken,
65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı % 8’e (6 192 962 kişi) yükseldi.

Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen “bir kilometrekareye düşen kişi sayısı”,
geçen yıl Türkiye genelinde 2013 yılına göre 1 kişi artarak 101 kişi oldu.

İstanbul, kilometrekareye düşen 2767 kişiyle nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu il oldu. Bunu sırasıyla, 477 kişiyle Kocaeli, 342 kişiyle İzmir, 277 kişiyle Gaziantep,
267 kişi ile Bursa ve Yalova izledi. Nüfus yoğunluğu en az olan il ise kilometrekareye düşen 12 kişiyle Tunceli olarak gerçekleşti.

Yüzölçümü bakımından ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 54,
en küçük yüzölçümüne sahip Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 267 oldu.

GEÇEN YIL 62 İLİN NÜFUSU ARTTI

Türkiye’de 2014 yılında 62 ilin nüfusunda artış görüldü. En çok nüfus artışı,
binde 63,9 ile Türkiye’nin en düşük nüfuslu ili Bayburt’ta gerçekleşti.

Türkiye’de nüfus artış hızı 2013 yılında binde 13,7 iken, bu oran 2014’te binde 13,3‘e geriledi.

 Geçen yıl en çok nüfus artışının Türkiye’nin en düşük nüfuslu ili Bayburt’ta gerçekleşmesi dikkati çekti. Nüfusu binde 63,9 artan Bayburt’u, binde 36,2 ile Tekirdağ,
binde 34,3 ile Gümüşhane ve binde 31,6 ile Muğla izledi.

Türkiye’de söz konusunu dönemde 19 ilin nüfusunda ise gerileme oldu. Nüfusu en çok düşen il binde 39,3 ile Çankırı olurken, bu ili binde 26,6 ile Yozgat ve binde 19,4 ile Ardahan izledi. Geçen yıl nüfusu azalan öbür illerin Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Burdur, Çorum, Erzurum, Kars, Kırşehir, Kütahya, Muş, Ordu, Sinop, Sivas, Tokat, Zonguldak ve
Kırıkkale olduğu belirlendi.

KÜTAHYA’NIN VEKİL SAYISI 4’E İNDİ

Kütahya’nın 31 Aralık 2014 tarihi itibariyle nüfusunun 571 bin 554 olduğunu bildirildi.
Nüfusu %0.9 azalan Kütahya artık Meclis’e 5 değil 4 milletvekili gönderecek.

===================================================

TÜİK Nüfus Verileri     :

2014’te Nüfus 1 Milyondan Çok Arttı; Gereksiz ve Hızla Çoğalıyoruz..

Papa bile uyarıyor : TAVŞAN GİBİ ÇOĞALMAYIN!

Türkiye nüfusuna %5 dolayında kaçak nüfus ile yaklaşık
2 milyon sığınmacıyı ekleyin.. 85 milyona yakınız..

Bay RTE’nin akıl ve bilim dışı 3-5 çocuk önermesini – dayatmasını sağduyusu ile bir ölçüde de olsa boşa çıkaran halkımıza teşekkür ederiz..

AKP iktidarı;
Lütfen Anayasa’nın 41. maddesi buyruğunu içtenlikle yerine getirin…

Anayasa madde 41Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve
aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır,
teşkilatı kurar.
Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça,
ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.

*****

Bu arada Adana artık 4. büyük il değil.. Geçen yıl da öyleydi de, görmezden gelindi..
Bursa’dan sonra Antalya da göç alarak, göç veren Adana’yı “geçti” !?
Artık TV’ler hava durumunu verirken “5 büyük il” arasında Adana olmayacak..
Ülkenin Batısının hava durumu verilmiş olacak.

Bölgesel dengeli kalkınma bu mu??
Doğu boşalıyor, Batı kaynıyor..
Alarmdır alarm.. Duyuyor musunuz, duymalısınız…
Nüfusu tümüyle yersiz ve gereksiz artırıp kalabalık ve niteliksiz bir sürüye dönüştürmek yerine; başta sağlık ve eğitim, niteliğini iyileştirmek gerekir.

İç göçü durdurmak ve nüfusu ülke coğrafyasına dengeli yaymak gerekir.
İzlenecek ekonomik ve sosyal demografik politikalar bunlardır.
Nüfus “hızla” yaşlanmayacaktır, endişe edilmesin.. Bu sitede çok yazdık..
Türkiye bu verilerle 35-40 yıl daha DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİ içinde kalacaktır.

1. öncelik, varolan nüfusu dünya ile yarışabilecek biçimde donatmaktır.
Önümüzdeki 3-4 onyıl temel strateji bu olmalıdır.
Asla nüfus artışı özendirilmemelidir.. Önemli olan nicelik değil nitelik.

İşgücüne katılım artmıştır.. 15-64 yaş dilimi nüfusun 2/3’üdür ve 52 milyonu aşmıştır.
Geçtiğimiz haftalarda Ekonomiden sorumlu Başbakan Yrd. Ali Babacan apaçık yakınıyordu.. İşsizliği istedikleri gibi azaltamayacaklardı çünkü işgücüne katılım çok büyük boyutta idi. Son TÜİK verileri de bunu kanıtladı bir kez daha..

Her yıl 1 milyon insana iş bularak ancak işsizlik havuzunu sabit tutabilirsiniz.
İşsizliği azaltmak için ise net nüfus artışının üstünde istihdam yaratmanız gerekiyor.

Buna ne Türkiye’nin koşul ve olanakları elverişli ne de küresel iklim..
Aman dikkat..

RT Erdoğan da artık 3-5 çocuk takıntısını mutlaka aşmalı..
Ülkesini – insanını gerçekten seviyorsa eğer..
Bu konudaki tutum kesin ve duygusal olmayan bir turnusol kağıdıdır, şaşmaz.

  • Verili koşullarda nüfus artışını savunmak kesinlikle akıl ve bilim dışıdır;
    ülkeye yapılabilecek belki de en büyük kötülüktür!

İl ve ilçe merkezlerinde yerleşiklerin (ikamet edenlerin) oranı 2013 yılında %91,3 iken,
bu oran 2014’te %91,8 oldu. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise %8,2’de kaldı.
6331 sayılı Bütünşehir Yasası nedeniyle 30 Mart 2014 günü yaklaşık 35 bin olan köy sayısı, 31 Mart 2014 günü yarı yarıya azaldı ve kentsel nüfus şişti..

Artık o 17-18 bin köy bir gecede “mahalle” oldu.. Köy sayımız artık 40 bin değil..
17 bin dolayında.. İl nüfusu 750 bini aşan her il “büyükşehir” olacak ve tüm köyleri mahalleye dönüşecek.. Bir çırpıda, tabelası değişecek..

Yaşasın AKP iktidarı…

Not / soru     :
TÜİK bu verileri en geç 1-2 Ocak 2015 günü yayımlamalıydı..
Neden 1 ay gecikti??
Tüm nüfus verileri çevrim içi (on line) ve eş / gerçek zamanlı (real time) değil mi??

Sevgi ve saygıyla.
28.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Yazının pdf örneği : TUIK_2014_Sonu_Nufus_Verileri_ve_Dusundurdukleri

Açıkoturum : ATATÜRK ve KADIN


Açıkoturum : ATATÜRK ve KADIN..

Dostlar,

5 Aralık 1934, Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkının tanındığı” gündür.

2 gün sonra 80. yılını kutlayacağız.
Büyük ATATÜRK‘ün dünyada pek çok ülkeden önce ve daha kapsamlı olmak üzere, üstelik çok daha az eğitimli Türk kadınına bu hakları tanıması devrim niteliğindedir.

Günümüzde bu görkemli kazanımlar, siyasal iktidarın doğrudan tehdidi ve saldırısı altındadır ve aşamalı olarak geri alınmakta, sınırlandırılmaktadır. 4+4+4 ucube yasası tipik bir örnektir bu yasanın kabul edildiği TBMM kabulü 30.3.2012, 6287 sayılı yasa; RG 11.4.2012)) 2,5 yılda onbinlerce kız öğrencinin okuldan dışlandığına ilişkin veriler yayımlanıyor..

Erken yaşta evlilikler, doğallıkla erken yaşta annelik ve dahası çok sayıda çocuğa boğulma, kadını eğitimden, dolayısıyla sosyal ve ekonomik yaşamdan dışlıyor.
Eğitimi yeteriz ya da dinci koşullandırma ile imam veya hatip olamayacakları halde
bu okullarda okutularak başları ve bilinçleri bohçalanan yavrularımız gelecek kuşakları anne olarak eğitecekler!? Hangi donanım ve hangi bilinçle??

Dolayısıyla Cumhuriyetin hedefi olan aydınlık bir yurttaş kitlesi yaratmak yerine kalabalık, dinci, niteliksiz bir tebaa – ümmet kalabalığı – güruhu hatta Abdülhamit’in deyimiyl “sürüsü” yetiştirmek hedef oluyor.. Kolayca yönlendirmek, sadaka kültürüne mahkum etmek, tarikat – cemaat – parti kulu yapmak, oy deposuna dönüştürmek..

Türkiye’de sahnelenen iğrenç oyun budur..
Kadınlarımız bu uyunları bozmada öncü olmak zorundadır.

Sayın Cemil Denk (E. Albay) Atatürk ve Din – Laiklik – Kadın hakları konusunda uzmanlaşmış bir araştırmacı yazardır. Basılı ürünler vermiştir.
O’nun ve Buse İnalcı’nın birikimlerinden yararlanmak gerekiyor.

ADD Çankaya Şubemizin etkinlik programı aşağıda..

Bekleriz..

Üstelik kız ve erkek çocuklarınızla birlikte..

Sevgi ve saygı ile.
03 Aralık 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

======================================================

DAVETLİMİZSİNİZ! 

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanlığı Çankaya Şubesi adına, ATATÜRK ve KADIN konulu GÖRSEL SUNUM yapılacaktır

Tüm Atatürkçüler davetlidir..

Konu: ATATÜRK ve KADIN
Yer: Mithat Paşa Cad. 16/ 2 Kızılay
Tarih: 5. Aralık 2014
Saat: 14. 00

Konuşmacılar:
Cemil DENK ve Buse İNALCI

Dünya Engelliler Günün – 2012 : Engelli kardeşlerimize saygıyla..


Dünya Engelliler Günün – 2012 : Engelli kardeşlerimize saygıyla..

Engalliler_gunu_3.12.14

  • Ülkemizde engelli oranı % 12,5’lerde.. Neden böyle yüksek?
    Neden her 8 kişiden 1’inin ortopedik, duyusal,
    mental ya da metabolik bir engeli var??
  • %20’lerde son derece yüksek akraba evlilikleri,
  • kanyollarına dönüşen karayolları trafik kazaları (ve cinayetleri),
  • dünyada öncü olduğumuz iş kazaları (ve cinayetleri!),
  • bölücü örgüt yüzünden yaşadığımız emperyalist şiddet,
  • siyasal iktidarın polis devleti uygulaması ve halka yönelik şiddeti,
  • kan davaları..??
  • NE YAPMALI??

Sevgi ve saygı ile.
03.12.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

SGK ve GSS Çöküyor – Çökertiliyor…


SGK ve GSS Çöküyor – Çökertiliyor…

Dostlar,

AÜTF (Ankara Üniv. Tıp Fak.) Hastaneler Başhekimliğinden gelen ileti ve eki aşağıda..

*****

Değerli Öğretim Üyesi,

SGK tarafından 1.10.2014 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren
Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) değişikliği, SGK ile anlaşmalı tüm hastanelerde olduğu gibi Hastanelerimizde de kimi işlemlerin yapılmasını zorlaştıracak hatta olanaksız duruma getirebilecek, sonuç olarak hastalarımızın mağduriyetine yol açabilecektir.

Konuyla ilgili basında çıkan güncel haberler aşağıdaki linkte bilgilerinize sunulmuştur. Durumun düzeltilmesi için değişik platformlardaki girişimlerimiz sürmektedir.

Saygılarımızla.
AÜTF Hastaneler Başhekimliği

http://cep.hurriyet.com.tr/detay/27357158

*****

Hürriyet‘in kapsamlı haberi aşağıda..
Bu sitede yıllardır yazıyor, konferanslarda anlatıyor, derslerimizde işliyoruz..

2 önemli vurgu yapıyorduk :

1. Aile hekimliği çağdışıdır!
2. GSS (Genel Sağlık Sigortası) sizin sağlığınızın değil,
    sermayenin kazancının sigortasıdır!

GSS yürümüyor!..
Yoğun bakımda Merkezi Yönetim Bütçesinden ciddi aktarımlara karşın
(yıl yıl bütçenin 1/5’i dek!) yürümüyor..

SGK ve GSS yoğun bakımda yavaş yavaş ölüyor (iflas ediyor..)

“Toplanan primler = utanmaz EK VERGİLER” e karşın yeterli sağlık güvencesi yok!
Her geçen gün içi boşaltılıyor..

1.10.2008’de yürürlük aldığında (5510 sayılı SSGSS Yasası (SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU) katkı payı %20 idi..
Bugün tam 10 katı, %200!

Ayrıca pek çok kalemde ek ödeme = HARAÇ alınıyor, kimi sağlık hizmetleri ve ilaçlar kapsam dışında tutuluyor, kapsam dışına çıkarılıyor.. Örnekler öyle çok ki,
yaşayan herkes biliyor.. Örn. ağrısız doğum için yaklaşık 1000 TL ek ödeme..
Diş implantları kapsam dışı, bir yığın ilaç (OTC) öyle, laserle prostat operasyonu için
SGK 1 veriyorsa 2 de yurttaştan istiyor. Koroner stentlerin ilaçsız – mekanik olanını ödüyor..

Apaçık paran kadar sağlık!

Devasa SGK bütçesi (2014 içinde 200 milyar TL’ye yaklaşarak neredeyse
genel bütçenin yarısı!) bir türlü dikiş tutmuyor ve aktüaryal dengeler sağlanamıyor..

Temel nedenlerin başında koruyucu sağlık hizmetlerinin savsaklanması ve
DB – IMF güdümünde SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM ile lüks ve pahalı sağaltım hizmetlerine yöneliş! Devlet eliyle sermayeye halkın cebinden, bütçeden korkunç rantlar aktarma!
Devlet sopalı tahsildar!

Moneter sıkıyönetim ile çıkış asla yok!

Çok acı bir tablo

SGK utanmadan, “Özel Sağlık Sigortası da olan genel sağlık sigortalımız” deyimini SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) metinlerinde kullanmakta.. Kendi aczini itiraf ederek;

  • “Bana prim = haraç öde ama güvenme, ek özel sağlık sigortası – emeklilik sigortası yaptır…” diyor..

Yani katmerli Devlet – SGK soygunu!

İşte KüreselleşTİRme = Yeni emperyalizm ve bu politikaların körü körüne uygulayıcısı AKP iktidarının 12 yıl sonra ülkeyi getirdiği batak!
Nereye dek ??
Duvara dayandınız..
Sağlıkta masallar çoktaaaan bitti.

Yazıklar olsun!

Halk artık iyice görecek çıplak gerçekleri..
Kamu sağlık kurumlarını (özellikle Tıp Fakültesi hastanelerini!) çökertmek ve
yurttaşı tümüyle özel sağlık sektörünün kucağına atmak..
Sonra ??
Sonra??

Çözüm     :

1. Kamu eliyle, koruyucu sağlık hizmeti odaklı ulusal sağlık hizmetleri sistemi..

2. Aile hekimliği – GSS – piyasacı sağlık sistemini terk etmek..

3. IMF – DB güdümünden çıkıp ulusal sağlık politikaları geliştirip uygulamak..

****

Bunları AKP yapabilir mi?

Tersini yapmak için iktidara getirildi!
Dolayısıyla çare, bir an önce bu gayrımilli iktidardan kurtulmak!
İlk durak Temmuz 2015 seçimleri.. AKP bunalıp öne almazsa..

Sevgi ve saygı ile.
10 Ekim 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK

www.ahmetsaltik.net

===================================================

Ameliyat masada kaldı

(http://cep.hurriyet.com.tr/detay/27357158)
Burak COŞAN
10 Ekim 2014
Sosyal Güvenlik Kurumu 1 Ekim 2014 itibarıyla ameliyat malzemelerine ödediği ücretlerde indirime gidince kamu hastaneleri malzeme alamaz hale geldi.
Özellikle beyin, kalp ve ortopedi gibi alanlarda birçok ameliyat malzeme yokluğundan iptal ediliyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) yayınladığı ve 1 Ekim’de yürürlüğe giren Sağlık Uygulama Tebliği hastalar için kabus oldu. Bazı malzemeler için SGK’nın ödediği ücretler yarı yarıya düşürülünce kalp, damar, kanser, ortopedi ve beyin gibi alanlarda malzemeler alınamaz hale geldi. Bu da beraberinde ameliyat iptallerini getirdi. Yasal nedenlerle kamu hastanelerindeki ameliyatlarda hastadan ücret alınamıyor. Ameliyat masraflarını kamu hastaneleri SGK’ya fatura ediyor. SGK’nın malzemeler için ödediği fiyatlar ile piyasa fiyatları arasındaki fark sorunun temel kaynağı. Bu durumdan birçok hastanın etkilendiğini ifade eden Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aksoy, bayram sonrası bir hastanın bacak damarlarındaki tıkanıklığın açılacağı ameliyatı iptal etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Bir başka hastanede ise kalp pili takılacak bir hastanın ameliyatının yapılamadığını dile getiren Aksoy, ameliyat sırası bekleyen vatandaşların mağdur edildiğini belirtti.

YÜZDE 50 FİYAT FARKI

SGK ve ameliyat malzemelerini getiren ithalatçı firmaların bir an önce anlaşması gerektiğine vurgu yapan Aksoy, “Çünkü SGK’nın verdiği fiyatlarla ithalatçı firmaların getirdiği ürünler arasındaki fiyat farkı bazı ürünlerde yüzde 50’leri buluyor. Örneğin kan akımı ölçümü yaptığımız tellerin fiyatı 1300 liraydı. Ancak SGK’nın verdiği fiyat 600 liraya düşürüldü. Fiyattan dolayı hiçbir ithalatçı firma da bu ürünleri getirmiyor. Düzenlenen ihalelere girmiyor. Komplike ve büyük ameliyatlarda yapılamaz durumda. Tam tıkalı damarları açtığımız teller de dahi fiyatlar düşürüldü” ifadelerini kullandı. SGK ile hastaneler arasında yapılan anlaşma gereği de aradaki fiyat farkının vatandaş tarafından karşılanamadığının altını çizen Aksoy, “Hekim olarak bu olaylara biz de müdahil olamıyoruz. Acil olan ameliyatları şimdilik yapabiliyoruz. Söz konusu malzemelerin tedarik etmek için vatandaşa ek malzeme aldırırsak cezalarla karşı kalıyoruz. Ya ithalatçılar fiyat düşürecek ya da SGK bir çalışma yapacak. Başka çaresi yok” dedi.

Ameliyatlarda kullandıkları ürünlerin en azından 3-5 yıl test edilmiş olması gerektiğini de ifade eden Aksoy, “Ucuza gelen ürünler de var. Ancak bu tip ürünleri ucuz ya da pahalı diye değil, test edilip edilmediği yönünde değerlendirmeliyiz. Test edilmemiş ürünleri vatandaşlarımız üzerinde deneme yapmamalıyız. Bu fiyat politikası ile test edilmemiş ürünlerle ameliyatlar yapılabilir” diye konuştu.

KALİTE ÖLÇÜLMÜYOR

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun maliyetleri azaltma baskısı altında hareket ettiğini dile getiren Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Reşat Bahat, yetkililerin bu işi deneme yanılma yoluyla yaptığını söyledi. Düzenlemelerin kendilerinin fikirleri alınmadan yapıldığının altını çizen Bahat, “Bunları yaparsak vatandaşın sağlığı ne olur’ diye düşünmüyorlar. Ucuz malzemeler konusunda kaliteyi ölçen birileri var mı yok mu belli değil. Vatandaşı düşünen yok. ‘Vatandaş neden Fransızlardan fazla muayene oluyor? Türkiye’de neden bu kadar çok ameliyat yapılıyor? Malzeme alımlarında neler yapmalıyız? Ya da vatandaş neden ameliyat esnasında iltihap kaptı?’ gibi soruların cevabını bulmak için değil, kestiğimiz bir fatura için bizi görüşmeye çağırıyorlar. 150-200’den fazla ürünün fiyatında indirime gittiler. Değişiklikleri karınca yazısıyla yazıp genelge yayınladılar” ifadelerini kullandı.

YENİ FİRMALAR TÜREDİ

Uzun yıllardır SGK’nın hastanelere ödediği ücretlerde bir artış yaşanmadığını belirten Türk Nöroşirürji Derneği Spinal Grup Başkanı Sedat Dalbayrak da, “Ameliyatlarda kullanılan malzemelerde indirim yapıyorlar. Bu kararla birlikte kaliteli üretim yapan firmalar ürünlerini vermiyor. Arkasından da bir takım firmalar türüyor onlar ihaleye giriyor, onların kalitesiz malzemeleri kullanılıyor. ‘İyi malzeme kullanalım kalanı vatandaş ödesin diyoruz’ onu da kabul etmiyorlar. Yapılan ameliyatı kullanılan malzemeyi ya da yapılan işi inceleyen yok, kaç ameliyat yaptığımız, kaç hastayı muayene ettiğimize bakıyorlar. Kalitesiz malzeme kullandırılmak istenmesinin tek sebebi de SGK’nın maliyetlerini azaltmak. O kadar çok poliklinik açıldı ki. Artık kimse yetişemiyor. Büyük firmalar verilen fiyatlar yüzünden ihaleler dahi girmiyor” diye konuştu. Ameliyatlar dün de ertelendi

Kalp damar cerrahisinde de büyük problemler olduğunu söyleyen Mehmet Aksoy, “Dünden beri de birçok ameliyat iptal edildi. Sadece basit ameliyatlar oluyor. Bugün (dün) bir hastanın tam tıkalı damarlarını açmamamız gerekiyordu. Ancak sadece az tıkalı olan bir damarını açabildik. Diğerini 1 ay sonra yapacağız. Hastayı iki kez ameliyat etmek zorunda kalacağız. Yarın yapılacak (bugün) damar içi ultrason cihazı gereken bir hastanın ameliyatını ileri bir tarihe erteledik. Çünkü söz konusu aleti alamıyoruz” diye konuştu.

‘ZAMAN ZAMAN AKSAMA OLUYOR
SAĞLIK Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İrfan Şencan, birçok hastanede ameliyatlarda kullanılacak malzeme bulunamadığı gerekçesiyle ameliyatların iptal edilmesiyle ilgili Hürriyet’e şunları söyledi: “SGK, doğal olarak ödeyici kurum olarak aynı malzemeyi daha ucuz fiyata satın almak ister. Bu malzemelerin hepsi sonuçta CE belgesine sahip. Çok kalitesiz malzeme konusu var ama çok abartılıyor. SGK da ‘aynı işi gören malzemeye daha az nasıl öderim’ diye düşünüyor. Bu gayet doğal. 300 liraya satılan malzemeye ‘100 lira öderim’ diyebiliyor. Bu rakam bulunurken zaman zaman bizim de şahit olduğumuz hatalar oluyor. Malzemeler toplu olarak alınırken, düşük rakam bulunabiliyor ama bir daha almak istediğinde o fiyata bulamıyorsun. Hastane alsa zarar ediyor. Firma ise ‘ne kadar ucuza verirsem hastaneler daha ucuza almak isteyecek’ diye satmak istemiyor. Hastane SGK’nın ödediği fiyata malzemeyi alamazsa Sayıştay’a hesap vermek zorunda kalıyor veya hastayla karşı karşıya geliyor. Hastanenin üzerinde ek yükler de var. Örneğin, Çocuk Esirgeme Kurumu payı, bilimsel araştıramalar payı, personele ödenen ek ücretler gibi. Bunlar yüzde 8’i bulabiliyor. Tamam hastaneler kâr etmesin ama zarar da etmesin. SGK ödemeyi ne kadar kısarsa, hastaneler o kadar zarar ediyor. Bu tür sorun yaşandığında da SGK ile mutabakatımız fiyatları tekrar gözden geçirme biçiminde oluyor. Zaman zaman aksamalar olduğu doğru. Bu gözden geçirmenin, fiyat revizyonları daha sık olması gerekir.” (Meltem ÖZGENÇ / ANKARA)

Uğur Dündar : AKP’nin kabus gündemi!..


AKP’nin kabus gündemi!..


Dostlar,

Usta ve yurtsever gazeteci Uğur Dündar, bu günkü köşesinde SÖZCÜ‘de
AKP politikalarının iflasını ve ülkemizi sürüklediği “kabus” gündemini aktarıyor.
Dikkatle okunmalı..

Sevgi ve saygı ile.
01.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==========================================

AKP’nin kabus gündemi!..

portresi

Uğur Dündar
SÖZCÜ, 1.10.14

 

 
Sevgili okurlarım,

Ancak kabuslarda görülebilecek ürkütücü olayları, gerçek hayatta, hem de peşpeşe yaşamaya başladık.

Ülke her gün kabus gündemine uyanıyor.

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti “Ortadoğu’yu yeniden inşa edeceğiz,
Osmanlı’yı hayata geçireceğiz” diyen hayalci ve maceraperest zihniyetin elinde,
terör örgütlerinin arasına sıkıştırılmış bulunuyor.

Bir yanda kafa kesen canavarlar güruhu IŞİD, öte yanda Büyük Kürdistan peşinde koşan ve her geçen gün daha çok silahlanıp güçlenen PKK…

Bilmem sizin de dikkatinizi çekiyor mu?

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AKP Genel Başkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu, adına “tazıya tut, tavşana kaç” diyebileceğimiz yeni ve çok tehlikeli bir oyunu sahnelemeye hazırlanıyor.

Bu amaçla Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sınır ötesi operasyon yetkisi veren yeni bir tezkereyi TBMM’ye getiriyor.

* * * *

Tarafsız yorumculara göre Türkiye, görünürde IŞİD’le mücadele ediyormuş gibi yapacak ama bunun için öne sürdüğü uçuşa yasak bölge gibi koşullar hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği için “sözde” kalacak.

Böylece PKK’nın Büyük Kürdistan projesinin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engel olarak IŞİD’in kalması sağlanacak!

Peki ya kapalı kapıların ardında elindeki silahla masaya oturan PKK’ya verilen sözler?

Oslo’da başlayıp İmralı’da süren müzakereler ve kağıda dökülen mutabakatlar?

Abdullah Öcalan’ın adadaki cezaevinden çıkarılıp evde yaşamasını sağlayacak,
sonra da siyaset yapmasının önünü açacak taahhütler?

Onlar ne olacak?

Erdoğan’ın ve güvendiği adamlarının son günlerdeki konuşmaları,
olası gelişmelerle ilgili kimi ipuçları veriyor.

Örneğin “Açılım”ın geleceğini, IŞİD’in geleceğinin belirleyeceği anlaşılıyor.

Yeni senaryoyu fark eden PKK, eylemlerini tırmandırıyor.

Güneydoğu kentlerinde yoğunlaşan eylemlerle kapalı kapılar ardındaki taahhütlerini
bir an önce yerine getirmesi için AKP’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.

Bu maceraperest ve çelişkili politikalar, ne yazık ki Türkiye’nin masum insanlarını
terör örgütlerinin hedefi haline getirmiş bulunuyor.

ABD vatandaşlarına “Türkiye’ye gitmeyin”, Almanya ise “Metro ve toplu taşıma araçlarına binmeyin” uyarıları yapıyor.

* * * *

Kabus gündeminin hepimizi ilgilendiren kuşkusuz başka maddeleri de var.

Tayyip Erdoğan bu toz duman arasında her ne pahasına olursa olsun
HSYK’yı ele geçirmek, yargıyı AKP’nin emir kulu haline getirmek istiyor.

Böylece bağımsız yargının son kalıntılarını da sıfırlayıp, bir yandan yolsuzluk ve rüşvet iddialarından aklanmayı, öbür yandan da işaret edeceği muhalifleri yargı eliyle cezalandırmayı amaçlıyor.

Bu nedenle iktidar olmanın tüm gücünü kullanarak HSYK seçimlerine yükleniyor.

* * * *

İçeride köşeye sıkışan, dışarıda itibarı sıfırlanan, Mısır darbecisi Sisi tarafından bile “uluslar arası sicili” teşhir edilen iktidar, savaş tamtamlarının çaldığı bu kritik süreçte, ekonomiyi de darboğaza sürüklüyor.

Bugünden başlayarak yürürlüğe girecek %9’luk “şok” doğalgaz ve elektrik zammı, saadet zincirinin koptuğu ve AKP’nin popülist politikalarının duvara tosladığı
anlamına geliyor.

Çünkü zammın yalnızca doğalgaz ve elektrikle sınırlı kalmayacağı,
zincirleme fiyat artışlarının iğneden ipliğe dek tüm alanlara yayılacağı biliniyor.

Bu ürkütücü gündemi ancak “kabus” sözcüğü tanımlayabiliyor.

ONUR ÖYMEN : ORTADOĞU’DA KAYGI VERİCİ GELİŞMELER.. ve Çağrışımlarımız..


ARŞİVİMİZDEN….

ORTADOĞU’DA KAYGI VERİCİ GELİŞMELER.. ve Çağrışımlarımız..


Dostlar
,

Sn. Onur ÖYMEN‘in 12.7.2012 tarihli, 2 yıl 2 ay önceki bir yazısını
paylaşmak istiyoruz..

ORTADOĞU’DA KAYGI VERİCİ GELİŞMELER

AKP hükümeti bu öneriler biraz kulak kabartsaydı??
Sn. Öymen‘in Dış Politikadaki tartışılmaz birikimi – deneyimi göz önüne alınsaydı??

Bugün Türkiye Ortdaoğu cehenneminde gırtlağına dek batmış, suça bulaşmış, “HAYDUT DEVLET” olara suçlanma eşiğine sürüklenir miydi?

En azında “eli kana bulaşmamış” olurdu..
Çok sayıda masum insanın ölümüne neden olmamış olurdu!..

Gelişmeler çok kaygı verici ve başlıca sorumlusu da AKP – RTE.

Dün sitemizde yer alan Sn. Hüsnü Mahalli‘nin “Müslüman Kardeşler” yazısı da birlikte okunduğunda, “RTE’nin Halifelik hayalleri” nin ülkemize ve Ortadoğu’ya ne denli korkunç bir bedel yüklediği ve gelecekte de yükleyeceği daha rahat anlaşılacaktır.

49 yurttaşımız 3,5 aydır bir kanlı terör örgütü elinde rehin
ve koskoa T.C. Devleti çaresiz !?..

İnsan sormadan edemiyor :

  • RTE ve Başbakan’ın bir türlü “terör örgütü” diyemediği IŞİD’e rehineler bir tertip miydi ki, IŞİD’in üzerine varmamak için gerekçeniz olsun?
    Ya da başkaca açıklarınız mı var bu örgüte karşı, rehine şantajına
    boyun eğiyorsunuz??

Veya “ağır” geldi ise;

  • “Terör örgütü IŞİD karşısında bu denli aciz – zavallı – güçsüz müsünüz ki; bir operasyon ile 49 canımızı 3,5 aydır kurtaramıyorsunuz?”

3. bir seçenek var mı??

*****

Bu felaketli gidiş hızla dur – du – rul – ma – lı – dır!

“RTE’nin Halifelik hayalleri” nin mutlaka yıkılması gereklidir..
Hem de tez elden..
Sorumlu herkesten içten ricamızdır..

Sevgi ve saygı ile.
19.9.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

======================================

ORTADOĞU’da kaygı verİcİ gelİŞmeler

portresi2

ONUR OYMEN
OOYMEN@HOTMAIL.COM
12.7.2012 

Orta Doğu’daki son gelişmeler hem Türkiye hem de bütün bölge için giderek daha kaygı verici hale geliyor. Amerika’nın eski Savunma Bakanı Robert Gates,
Bloomberg televizyonuna, Suriye’deki kimyasal silahların bazı terör örgütlerinin ve Lübnan’daki Hizbullah’ın eline geçmesinden kaygı duyduklarını söyledi. Gates, ayrıca, bir İsrail-İran çatışmasında İran’ın bölge ülkelerindeki petrol tesislerine sa
ldırabileceğini ve dünya çapında terörist saldırıları tahrik edebileceğini belirtti.

Suriye’deki gelişmeler tam bir insanlık dramı halini aldı.
40.000’e yakın Suriyelinin yaşamını yitirdiği söyleniyor. Özgür Suriye Ordusuyla
PKK yanlısı PYD Türk sınırına yakın bölgenin egemenliğini ele geçirmek için çarpışıyorlar. Silahlı ayaklanmacıların 29 öğrenci ve 1 öğretmeni öldürmelerini kınayan pek olmadı. Suriye’de bir yönetim değişikliği durumında bile iç barış ve istikrarın geleceğine inanan az.

Irak Başbakanı’nın Sayın Başbakana gönderdiği mesaj dostluktan çok tehdit ağırlıklı. ’Benim üzerime gelirseniz ben de sizin başınıza dert açarım’ anlamı taşıyor.
Enerji Bakanımızı taşıyan uçağa iniş izni verilmiyor. Maliki ile bizim asıl sorunumuz Kuzey Irak’tan terörü tasfiye etmemesi olmalı. Ancak Türk hükümetinin Maliki’den yakınması daha çok Sünnilerle Şiiler arasında denge sağlamamasıyla ilgili.
Bu arada Barzani silahlı kuvvetlerini Kerkük’e gönderiyor, bizden ses yok.
Hani Kerkük bizim kırmızı çizgimizdi!

Mısır da tam bir kaosun içine sürükleniyor.TIME‘ın yılın adamı seçtiği Mursi içeride demokrasiyle bağdaşmayan adımlar atıyor. Birkaç gün önce yayınladığı bir kararnameyle, iktidara geçtiği tarihten başlayarak yayımlanan hiçbir yasa ve kararnamenin temyiz edilemeyeceği kuralını getirdi. Kendisine demokrasiyle bağdaşmayan çok geniş yetkiler tanıdı. Bir gecede Anayasa Konseyinden geçirilen ve 15 Aralıkta referanduma sunulacağı ilan edilen
yeni anayasa tasarısı da demokrasiyle bağdaşmayan, şeriat düzenini güçlendiren, kadın haklarını ve basın özgürlüğünü kısıtlayan hükümler içeriyor.

Bu metni hazırlayan Anayasa Konseyinin 15 üyesi çalışmaları boykot etti.
Demek ki orada masadan kalkılabiliyormuş! Komitede yalnızca 4 kadın var.
Bunların da hepsi şeriatçı. Birleşmiş Milletlerin İnsan Hakları Yüksek Komiseri
Navi Pillay bugün yaptığı açıklamada yeni anayasa önerisinin kimi bakımlardan 1971 anayasasının bile gerisinde olduğunu söyledi. Tahrir Meydanı’nda ve başka yerlerde laik ve çağdaş demokrasi isteyenlerin Mursi’ye karşı düzenlediği gösterilerde şimdiye dek 7 kişi öldü, 700 kişi yaralandı. Yüzlerce gazeteci de protesto gösterilerine katıldı. 10 dolayında gazete Mursi’yi protesto için bugün yayımlanmadı. Muhammed el Baraday ve Amr Musa gibi önemli kişilikler “Ulusal Kurtuluş Cephesi” adıyla
şeriat yanlısı olmayan bütün partileri kucaklayacak bir muhalefet grubu kurdular.
Cumhurbaşkanının 4 danışmanı ard arda istifa ettiler. Mısır’da Temyiz Mahkemesi ve İstinaf Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin kendisini yargı denetiminden muaf tutan kararnamesinin anayasaya uygun olup olmadığına karar verilene kadar çalışmalarını askıya aldı. Yüksek Anayasa Mahkemesi’nin sözcüsü Mahir Sami ise Mursi’nin saldırısı altında olduklarını söyledi.

Bütün bu gelişmelere karşın Sayın Başbakan Mursi’yi desteklemeğe devam ediyor.“Siz de özgürlüğü sağlayıcı yasal güvenceleri almak durumundasınız.
Yaptığı düzenlemeler 6-7 madde. Bunları yetkileri kendinde topluyormuş havasında vermeyi iktidarını gölgelemeye yönelik bir hamle olarak görüyorum.” dedi.

Ana muhalefet partisi yetkilileri Sayın CHP Genel Başkanı’nın önümüzdeki dönemde Mısır’a gideceğini açıkladı. Büyük olasılıkla önce Filistin’e gideceğini, Mısır dışında Irak’ı da ziyaret edeceğini söyledi. “Gazze’ye de gidecek.” dedi. Bilindiği gibi Gazze’de yönetimi elinde bulunduran Hamas Batı ülkelerinin terörist örgütler listesinde
yer alıyor. Basın haberlerine göre CHP lideri Erbil ve Süleymaniye’yi de ziyaret edecekmiş. 

Bu denli kaygı verici gelişmelerin, şiddetin ve iç çatışmaların yaşandığı bir ortamda Türkiye’nin iktidarı ve muhalefetiyle biraz daha mesafeli bir politika izlemesi
uygun olmaz mıydı? Geleceği bu denli belirsiz bir bölgeyle ilgili olarak bugün atılacak yanlış adımlar, söylenecek yanlış sözler ileride sıkıntı ve pişmanlık yaratabilir.
Saygılar, sevgiler.

Türkiye ile IŞİD petrol alışverişi yapıyor ve Batı’yı karşısına alıyor!

Türkiye ile IŞİD petrol alışverişi yapıyor ve Batı’yı karşısına alıyor!

Dostlar,

Bu günkü YURT gazetesinin ana haberi dehşet verici..

*************

NYT: Türkiye ile IŞİD petrol alışverişi yapıyor!

ABD’nin önemli gazetelerinden New York Times, IŞİD’in karaborsa petrol gelirinden yararlanan çok sayıda Türk’ün arasında Hükümet yetkililerinin de olabileceğini öne sürdü.

Irak Şam İslam Devleti Örgütü’nün (IŞİD) sürekli olarak Türkiye ile ortak hareket ettiği karşılıklı çıkarların göz önünde tutulduğu iddialarına bir yenisi daha eklendi.
New York Times Gazetesi dünkü (AS: 14.9.14) sayısında ABD’nin NATO müttefiği Türkiye’yi işbirliğine ikna edemediği için IŞİD’in milyonlarca dolarlık petrol kaçakçılığını önleyemediğini vurgulayan bir haber yayımlandı. Resmi yetkililere ve kimi uzmanlara dayandırılan haberde, IŞİD’in ucuz petrol ticaretinde Türkiye’nin güneyini önemli bir pazar haline getirdiği belirtildi. Hatta, bu karaborsa ticaretten ‘kimi hükümet yetkilileri’nin de rant sağlıyor olabileceği’ iddia edildi.

New York Times Gazetesi, IŞİD’in Irak’ta kontrol ettiği topraklarda günde 25-40 bin varil petrol üretildiği ve bunun karaborsada 1 milyon 200 bin $ yaptığına dikkat çekiyor.

‘Hükümet yetkilileri rant sağlıyor’

Türk yetkililerin kaçakçılığı önlemede isteksiz olduğunun vurgulandığı haberde,
Heritage Foundation araştırma kuruluşundan James Philips,

  • IŞİD’in karaborsa petrolünden yararlanan çok sayıda Türk’ün arasında hükümet yetkililerinin de olabileceğine dikkat çektiğini belirtiyor.
‘Büyük bir hayal kırıklığı’

New York Times’ın haberinde görüşüne yer verdiği dış politika uzmanı Juan Zarate,

“Türkiye, bu koalisyon denkleminin bilinmeyeni. Büyük bir düşkırıklığı bu:
Önde gelen bir NATO müttefiki söz konusu ama IŞİD’e giden para,
militan ve desteği kesmeye niyetleri var mı yok mu belli değil.
ifadelerini kullanıyor.

Endonezya’da 4 Türk gözaltında

ABD’nin IŞİD’e karşı oluşturmak istediği koalisyona Türkiye’nin nasıl katkı vereceği tartışılırken, Endonezya’da terör örgütü IŞİD ile bağlantılı oldukları iddiasıyla 4 Türk vatandaşı gözaltına alındı Şüphelilerin, IŞİD ile olası bağlantılarının soruşturulduğu belirtildi. Geçtiğimiz gün Amerikan Newsweek Dergisi de ‘Cihat Otoyolu’ başlıklı analizinde,

  • Kocaeli’nin Dilovası İlçesi’nden Suriye’ye 2 minibüs kalktığını,
    19 kişinin IŞİD’e katılmak üzere evlerinden ayrıldığını yazmıştı.
İskoçyalı rehineyi de öldürdüler

Daha önce ABD’li gazeteciler James Foley ve Steven Sotloff’u öldüren IŞİD,
bu kez İskoç yardım görevlisi David Haines’i öldürdü. İnfazı gerçekleştirdiği iddia edilen kişi İngiliz aksanıyla konuşarak,

David Cameron’un, peşmergeleri silahlandırma sözünün bedelini İngiliz vatandaşı ödemek zorunda!” ifadelerini kullanıyor. IŞİD cellatı, videonun sonunda bir başka Britanyalı rehine Alan Henning’i göstererek, Batılı ülkeleri tehdit ediyor.
Geçtiğimiz yıl Suriye’de kaçırılan Haines, Fransız yardım kuruluşu ACTED için çalışıyordu.

Türkiye, Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde düzenlenen ve IŞİD ile mücadele kararlılığının vurgulandığı “Terörle Mücadele Toplantısı”nın sonuç bildirgesini de imzalamayarak IŞİD’e karşı ‘Çekirdek koalisyon’ oluşturmayı planlayan ülkeler tarafından şimdiye kadar net bir tavır almadığı için eleştirilmişti. Türkiye’nin IŞİD koalisyonu konusundaki tavrına en sert eleştiri ise ‘Ankara artık ABD’nin müttefiki değil’ başlıklı yazısıyla ABD’nin nabzını tutan ünlü gazete Wall Street Journal’den gelmişti.

************************

Dostlar,

Bu gidiş Türkiye’nin dış politika çizgisinden kökten sapma, Radikal İslamcı terör örgütleriyle işbirliği hatta ortak davranma, onlara her türlü desteği verme, uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getir(e)meme ve .. giderek
HAYDUT DEVLET olma – ilan edilme yoludur.

BM ya da AB yetkili organlarında Türkiye’nin “HAYDUT DEVLET” ilan edildiğini ve çoook geniş kapsamlı yaptırımlara uğratılabileceğini düşünür mü yöneticilerimiz??
Tüm AB üyelik beklentileri (perspektifi) boşa çıkar..
Ekonomik – mali – ticari yaptırımlar bunu izler..
Ardından içeride istikrarsızlaştırma amaçlı sabotajlar, cinayetler..

Veee, veee belki de sınırlı – değişik biçimlerde asker, ambargo ve operasyon!

AKP – RTE politikaları ülkemizi apaçık bir yıkıma (felakete) sürüklüyor..

Türkiye’yi Dünyadan yalıtmak ve Ortadoğuda keşmekeş içinde geri, dinci – faşist bir ülkeye dönüşmek.. Türkiye, 90 yıllık çağdaş birikimiyle AKP – RTE‘nin bu son derece tehlikeli serüvenine izin vermemelidir vermeyecektir..

TBMM derhal olaya el koymalıdır. 

Cumhuriyet Başsavcılığı ülkenin Genelkurmay başkanını görevi kapsamında kurduğu birkaç tümcesi için “3,5 akilin” (!) ihbarı ile 2 yıl sonra soruşturmaya kalkışacağına, NYT’ta yer alan ciddi ve ağır savları incelemelidir.

IŞİD ile petrol kaçakçılığından rant sağladığı savlanan hükümet üyeleri kimlerdir??  

Eveeet… Takke düşmekte ve kel giderek açığa çıkmaktadır. AKP politikalarının
ana hedefi artık gün ışığındadır. AB girişimleri iç ve dış kamuoyunu oyalamadır.
AKP – RTE yönetiminde Türkiye yönünü Batı karşıtlığı olarak belirlemiş ve hatta
açık mevzi almıştır.

AKİLLERE, “Yetmez ama evet” çilere, entel – dantel sanatçı (!) takımına, medyadaki satılık- kiralık – dolma kalemlere, sermaye kesimindeki holding ağalarına ve de AKP’ye 21 milyon oy yağdıran afsunlanmış – çıkara bağlanmış bir bölüm soylu halkımıza ve ülkede “laiklik tehlikede değil” diyen anamuhalefet CHP‘ye hayırlı olsun!

Ortadoğuda kartlar yeniden karılıyor ve Türkiye bir İslamofaşist dikta rejimine doğru koşar adım sürükleniyor..

Bir şey yapmalı, birşey yapmalı, birşey yapmalı..

Hem de hemen…

Sevgi ve saygıyla.
15.9.2014, Afyon

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Dr. Halit SUİÇMEZ : FINDIK ve FATSA ÖYKÜLERİ..


Kitap tanıtımı…

Dostlar,

Dün, 13.914 günü Sn. Dr. Halit SUİÇMEZ‘in

ÜRETKEN TÜRKİYE adlı yapıtını tanıtmıştık.

Bu gün de “FINDIK ve FATSA ÖYKÜLERİ..” ni…

Kendi ağzından..

Bir yerel kalkınma öyküsü..
Bilindiği gibi Halit beyin uzmanlık alanı Kalkınma iktisadı..
İktisat Doktorası bu alanda.. Dolayısıyla aklı fikri

– Kalkınmada,
– Üretimde,
– Türkiye’nin ve insanımızın gönencini (refahını) artırmada.. 

O’na ve yazdıklarına özenle kulak vermeli..

Yazmak ve de okumak ne doyumsuz edimleridir insanoğlunun..
Hem insanı insanlaştıran hem de yaşamı daha anlamlı ve değerli kılan..

Büyük ATATÜRK‘ün vurguladığı üzere;

“Yaşamda en geçek yol gösterici olan akla ve bilime” dayalı
ve insanlığı güzelleştirme erekli olma koşuluyla

Teşekkürler Sn. Dr. Suiçmez..

Sevgi ve saygıyla.
14.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

======================================

Dr. Halit SUİÇMEZ : FINDIK ve FATSA ÖYKÜLERİ..

Findik_ve_Fatsa_Oykuleri_kitap_kapagi

Fındık ve Fatsa Öyküleri

portresi

 

 

Değerli dostlarım;

 

 

Daha önce birçok bilimsel kitap yayımlamıştım.
Bu kez ise ilk kez edebiyat alanında bir öykü ve deneme kitabım çıktı.

FINDIK ve FATSA ÖYKÜLERİ

Bu kitapta daha çok otobiyografik (AS: özyaşam öyküsü) anlatılar ve kurgusal metinler bulunmakta. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarından,1960 ve 70’li yılların romantizminden, hareketli günlerinden yaşantısal öyküler, denemeler..

Gençlik günleri ve yaşamın aktığı coğrafyalar Orta Karadeniz’in Fatsa bölgesinde denizin doğanın büyüleyici dansı.. İnsan yaşadığı yere benzermiş gerçekten..
Bugün artık yitip giden ve özlemle aradığımız masumiyetlerin buruk acıları..

Sizler de kaydedin günlük yaşamın anısal izlerini..
Göreceksiniz bir gün yaşam size çok daha keyifli gelecek..
En yakınınızdaki aileniz, eş-dostlarınız, sevdikleriniz, arkadaşlarınız
sizin yaşam döngünüzde ne denli de önemliymişler..

Bireysel tarihimizi yazmalıyız..
Giderek bir aile tarihi oluşur ve toplumsal yapının anlaşılmasına katkı vermiş oluruz, değil mi?

Sizi besleyip-büyüten ürünleri, coğrafyaları, ilişkileri, üretim süreçlerini yazın bir deftere, bir yerlere..

Her insanın bir öyküsü, her yaşam güzelliğinin, özelliğinin bir şiiri vardır aslında..
Yeter ki bulup çıkaralım onları içimizin okyanuslarından..

Tolstoy‘un da dediği gibi, “İnsan sevgiyle yaşar“.

Sevgiyle kalın..

Bu kitap aslında bir yerel kalkınma öyküsüdür.

*****

Ankara Tabip Odası’ndan IŞİD Göçmenlerine Destek Çağrısı..


Ankara Tabip Odası’ndan IŞİD Göçmenlerine Destek Çağrısı..

Dostlar,

Üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odası‘nın bir insancıl çağrı duyurusunu
paylaşmak istiyoruz..

Sevgi ve saygıyla.
6.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=======================================

ATO_logosu

 

 

 

 

Değerli Meslektaşımız,

Son aylarda Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) saldırıları (AS: IŞİD terör örgütü demek gerekiyor!) Suriye ve Irak’ta yaşayan bir milyon (AS: dolayında) insanı yerinden etmiştir. Savaştan etkilenen bu nüfusun bir bölümü Türkiye’ye gelerek Şırnak, Diyarbakır, Batman, Mardin, Silopi gibi sınıra yakın yerleşim alanlarında geçici olarak barınmaya başlamıştır. Daha büyük bir nüfus, Suriye ve Irak’ın Türkiye sınırına yakın bölgelerinde yaşam mücadelesi vermektedir. Barınma, temiz ve güvenilir içme suyuna erişim,
acil sağlık hizmetlerine erişim, gıda güvenliği, temel sağlık hizmetlerine erişim,
kronik hastalıkların tedavisi gibi pek çok alanda sorun yaşanmaktadır.

“Karmaşık insani acil durum” olarak adlandırılabilecek bu manzara karşısında bölge Tabip Odalarına bağlı meslektaşlarımız savaştan etkilenen nüfusun yukarıda değinilen sorunlarının çözülebilmesi ve ivedi gereksinimlerinin karşılanması için halen büyük bir özveri ve çabayla çalışmaktadır. Türk Tabipleri Birliği, kısa sürede değişmeyeceği kestirilebilecek olan bu koşullar karşısında bölge Tabip Odalarının çalışmalarını destekleyecek uzun erimli bir hazırlık içindedir. Bu kapsamda, öncelikle gereksinim durumunda bölgede görev yapabilecek hekimlerin belirlenmesi,
ardından bu meslektaşlarımızın her türlü olağan dışı koşulda hizmet sunabilmesi için eğitimi planlanmaktadır.

Gereksinim durumunda bölgede gönüllü olarak çalışabilecek olan üyelerimiz,
aşağıdaki linkte (AS: erişke) bulunan formu doldurarak kayıtlarını yaptırabilirler.

http://ato.org.tr/#/duyurular/detay/333

Ankara Tabip Odası