Kategori arşivi: Hekim Saltık

İktidarın salgın politikasını eleştirmişti: Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya soruşturma!

İktidarın salgın politikasını eleştirmişti:
Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya soruşturma!

Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında, iktidarın salgın politikasını eleştirmesi nedeniyle soruşturma başlatıldı.

(AS : Bizim kapsamlı düşüncelerimiz yazının altındadır..)

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında Bursa Valiliğinin talebiyle Uludağ Üniversitesi tarafından “halkı yanlış bilgilendirmek” suçlamasıyla soruşturma açıldı.

Türk Tabipler Birliği (TTB) koronavirüs pandemisi sürecinde iktidarı bilgileri şeffaf bir biçimde kamuoyuyla paylaşmaya davet eden, vakalar devam ederken hızla normalleşmenin sonuçlarının ağır olacağını söylemişti. Türkiye’de vaka sayısı 200 bine yaklaşırken virüsle mücadele etmesi gereken yönetim Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında soruşturma başlattı. Pala, “halkı yanlış bilgilendirmek” ve “paniğe yönlendirmek” ile suçlandı.

Prof. Dr. Pala, yaptığı birçok açıklamada, haziran başında hayata geçirilen “yeni normal”e ilişkin eleştiri ve kaygılarını sıralamıştı. Pala’nın hakkında soruşturma başlatılmasına gerekçe gösterilen söyleşi ise yerel bir internet sitesinde Nisan ayında yayımlanmıştı. Söz konusu söyleşide Pala, gerçek vaka ve ölüm sayılarının açıklananın çok üzerinde olduğunu belirtmişti.

TTB: HEKİMLİK DEĞERLERİNE ve TTB’YE AÇILMIŞ BİR SORUŞTURMA OLARAK GÖRÜYORUZ

Türk Tabipler Birliği tarafından yapılan açıklamada soruşturma kararına tepki gösterilerek şöyle denildi:

“‘enBursa.com‘ isimli internet haber sitesine  yapmış  olduğu “pandemi’nin Bursa’daki seyri” içerikli açıklamaları nedeniyle  Prof.Dr. Kayıhan PALA hakkında Bursa Valiliği tarafından Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına  ihbarda bulunulmuş, ardından  Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevsizlik kararı verilen dosya, gereği için Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderilmiş ve Üniversite Rektörlüğü “halkı yanlış bilgilendirme ve paniğe yönlendirici” açıklamalar  yaptığı iddiası ile soruşturma açmış durumdadır.

Öncelikle belirtmemiz gerekir ki, değerli hocamız Prof Dr. Kayıhan Pala ve TTB COVID-19 İzleme Kurulu’nda yer alan bütün meslektaşlarımızın açıklama ve değerlendirmelerinin ilk elden muhatabı TTB Merkez Konseyidir. Sorulacak hesabı, açılacak soruşturması olanların öncelikle bilmesi gereken şey;

  • halkın sağlığı, ülkenin geleceği söz konusu olduğunda bilimin ışığında her türlü eleştirel değerlendirmeyi yapmak TTB’nin ve oluşturduğu kurulların varlık nedenidir.

Bu nedenle Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve aynı zamanda TTB COVID-19  izleme grubumuzun üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya Üniversite yönetimi tarafından açılmış olan soruşturmayı hekimlik değerlerine ve Türk Tabipleri Birliği’ne açılmış bir soruşturma olarak görüyoruz. TTB Merkez Konseyi, bağlı Tabip Odaları ve hekimlik değerlerine sahip çıkan bütün hekim ve sağlık çalışanlarıyla birlikte Dr. Kayahan PALA’nın ve savunduğu değerlerin yanında olacağımızı ilan ediyoruz.”

İSTANBUL TABİP ODASI’NDAN TEPKİ

İstanbul Tabip Odası, Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya soruşturma kararına tepki göstererek, “Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında soruşturma başlatıldı. Bilimin ve bilim insanlarının sesi kısılamaz. #KayıhanPalayanındayız” açıklamasını yaptı.
=================================================

Dostlar,

İktidar tıkandıkça ve ülkeyi yönetemez duruma sürüklendikçe, baskıcı yöntemlere başvurusunu artırıyor..  Tıkanma ve baskıcılaşma doğru orantılı.. Klasik siyasal tarih örnekleri sergileniyor. Son birkaç güne bakmak yeterli belki de..
– Çok sayıda gazeteci hapiste..
– Muhalefet vekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak hapisteler..
– Çok ağır ekonomik bunalım nedeniyle kaynak bulma paniği içinde emekçilerin alın teri ve kara gün güvencesi kıdem tazminatına el koyma girişimleri.. Emekçiler ayakta..
– Eldeki iktidar yandaşı olmayan 3-4 gazete ve TV kanalına ceza üstüne ceza ve ekran karartma..
– Ülkeyi kutuplaştırarak bölme ve yandaşlarını bu gerilim ekseninde bir arada tutma çabasının son somut ürünü olarak Baroları bölme ve çoklu baro maskesi altında yandaş barolar üzerinden savunma alanını da siyasallaştırma.. Onbinlerce avukat ayakta ve sokaklarda..
– Erdoğan’ın gençlerle YKS öncesi söyleşi denemesi iktidara tokat gibi..
– Sosyal medyada ücretli binlerce trole karşın denge iktidarın çooook aleyhine..
– Yandaş kayırmalar ve nepotizm artık mide bulandıran düzeye vardı..
****
Öte yandan ekonomi, işsizlik verileri, enflasyon verileri çok ağır bir yıkımı / yangını yansıtmakta.
AKP oyları durdurulamayan biçimde düşmekte..
İktidarı uzatmanın akla – hayale gelmeyen yöntemleri araştırılmakta ve uygulanmakta.
18 yıldır tek başına iktidar olan ve ülkeyi kökten gerici – dinci dönüşümlere uğratan siyasal kadro, olağan biçimde iktidarı devretmeye yanaşmamakta..
Bu çok ciddi bir gerilim, hatta ateş hattıdır.
Aktörlerine de ülkeye de çok büyük zarar verir..
Yol yakınken frene basmakta saymakla bitmez yarar vardır ve bunun yöntemleri bulunabilir, bulunmalıdır AKP kadrolarınca.
****
Prof. Dr. Kayıhan Pala, yetkin ve seçkin bir Halk Sağlığı Uzmanı hekimdir.
Başından beri, TTB COVID-19 Bilimsel İzleme Grubuna çok değerli katkılar sunmuştur.
Katıldığı TV programlarında da son derece ağırbaşlı ve ölçülü söylemler kullanmıştır.
Söylemlerinin tüm içeriği bilimsel ve gerçektir, Halkın Sağlığını koruma amaçlıdır.
Kıdemli bir hekim, öğretim üyesi ve özellikle koruyucu hekimlik alanındaki uzmanlığı ve sorumluluğu gereği çok anlamlı Epidemiyolojik irdelemeler yapmış ve demokratik bir toplumda kamuoyu ile düşüncelerini – bilimsel verilerini paylaşmıştır.

  • Üzerine atılı suç ile uzak – yakın bir bağı asla düşünülemez.

Tersine, salgını bilimsel yönetmeyen / yönetemeyenler, suçluların telaşı içindedirler.

Uludağ Üniversitesi yönetimi, Üniversitenin kurumsal kimliğine yakışır tutum alarak söz konusu soruşturmayı derhal geri çekmeli ve tam da tersine Prof. Pala’nın çalışmalarına destek vermelidir..

Bilimin ve bilim insanlarının sesi kısılamaz!

#KayıhanPalayanındayız

Türkiye henüz o denli düşmemiş olsa gerektir..

Sevgi, saygı ve KAYGI ile. 01 Temmuz 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (Mülkiya)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

CEVİZKABUĞU Programımız – 27 Haziran 2020

Dostlar,

27 / 28 Haziran 2020 akşamı saat 21:00 – 01:00 arasında CEVİZKABUĞU’nda
Sn. Dr. Hulki Cevizoğlu’nun konuğu
olacağız / olduk.. 

Salgının geldiği son aşamayı değerlendireceğiz / değerlendirdik..

  • LGS – YKS sınavının salgına etkisi??
  • LGS – YKS sınavının olası faturası neler olabilir?
  • Ro değeri kaç, bilen var mı??
  • Sıradan maske ne ölçüde koruyor?
  • Sero-prevalans çalışması ne oldu??
  • Türkiye; iktidar ve halk salgını yönetebiliyor mu / yazgısına teslim mi oldu?
  • Dünyada durum nasıl, Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarıları ne anlama geliyor?
  • 2. dalga gelecek mi?
  • Aşı ve ilaç umudu?
  • Yeni Korona Virüs bizi çok sevdi, birkaç yıl bizimle flört mü edecek??

Bilgi ve ilginize sunarız..
****
HALK TV ve Sn. Dr. Hulki Cevizoğlu’na teşekkür ederiz.
Youtube erişkesi (linki) ulaşınca buradan paylaşıyoruz:

https://www.youtube.com/watch?v=UsYtkvJaMtQ

https://youtu.be/UsYtkvJaMtQ

https://youtu.be/UsYtkvJaMtQ?t=2684

İlk bilgiler, program sırasında tüm kanallardan daha çok izlendiği yönünde oldu.

Emek ve destek veren herkese şükranla..

Sevgi ve saygı ile. 27/28 Haziran 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

MEDYASCOPE TV Programımız – 26 Haziran 2020

Dostlar,

Bu akşam, 26 Haziran 2020 Cuma,
Saat 19:00’da MEDYASCOPE’ta

Salgının geldiği son aşamayı değerlendireceğiz.. / değerlendirdik..

  • LGS sınavının salgına etkisi??
  • 27-28 Haziran’da YKS yapılmalı mı, olası faturası neler olabilir?
  • Ro değeri kaç, bilen var mı??
  • Sıradan maske ne ölçüde koruyor?
  • Sero-prevalans çalışması ne oldu??
  • Türkiye; iktidar ve halk salgını yönetebiliyor mu / yazgısına teslim mi oldu?
  • Dünyada durum nasıl, Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarıları ne anlama geliyor?
  • 2. dalga gelecek mi?
  • Aşı ve ilaç umudu?
  • Yeni Korona Virüs bizi çok sevdi, birkaç yıl bizimle flört mü edecek??

Bilgi ve ilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 26 Haziran 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

Sağlık Bakanlığı’ndan soru işaretleriyle dolu bir iş daha: Covid-19 seroprevalans araştırması

Sağlık Bakanlığı’ndan soru işaretleriyle dolu bir iş daha:
Covid-19 seroprevalans araştırması

  • Aynı sonucu, üstelik daha doğru bir teknikle en fazla 35.000 kişilik bir örneklemle elde etmek mümkünken, 153.577 PCR ve 153.577 antikor test kiti satın almak?
  • Belki de bu araştırmaya ilişkin en kritik soru budur.

İLKER BELEK

Sağlık Bakanı 10 Haziran tarihli basın toplantısında uzunca süredir sözü edilen 150.000 kişilik antikor araştırması konusuna açıklık getirdi. Ayrıca basında da konuyla ilgili ayrıntılara yer verildi. Buna göre 153.577 hane ve her haneden rastgele seçilen bir kişi araştırmaya dahil edilecek. Araştırma 8-20 Haziran tarihleri arasında tüm illerde gerçekleştirilecek.

Araştırma kapsamına alınacak haneler TÜİK tarafından belirlendi. Araştırmaya alınan kişilere hem bir anket uygulanacak hem de PCR ve antikor testleri yapılacak. Bu amaçla burun-boğaz sürüntüsü ile kan örneği alınacak. Tüm bu işler şimdiye kadar filyasyon çalışması yürütmüş olan bir hekim ve bir hemşireden oluşan iki kişilik ekiplerce yerine getirilecek.

Araştırmanın amaçları

Bakan Fahrettin Koca araştırmanın amaçlarını şu şekilde belirledi:
1- Hastalığı geçirmekte olanları saptamak,
2- hastalığı geçirmiş olanları saptamak,
3- sürü bağışıklığı düzeyini saptamak.

Görüldüğü gibi araştırma “seroprevalans” araştırması olarak nitelense de amaç öyle değildir. Çünkü yalnızca antikor düzeyini saptamayı değil, aynı zamanda hastaları bulmayı da hedeflemektedir.

Covid-19 tanısında ve taramasında kullanılan testler

Şimdiye kadar bütün dünyada hastaları bulmak için PCR testi kullanıldı. Bu test virüsü saptar. Yanılma ihtimali %40 kadardır. Bunun dışında bir de antikor testi vardır ve bu testle hastalığın geçirilmesine bağlı olarak kazanılmış antikorlar saptanır ve buradan da toplumsal bağışıklık düzeyine ulaşılır.

Araştırmayı kim finanse ediyor?

Türkiye 31 Mart 2020’de Dünya Bankası ile bir proje imzaladı:

  • Türkiye Acil Covid-19 Sağlık Projesi.

Bu kapsamda yarısını 2020’de kalan yarısını da 2021’de kullanmak üzere Dünya Bankası’ndan 100 milyon Dolar kredi aldı. Dolayısıyla araştırmanın maliyeti yurttaşlarımızın, halkımızın üzerindedir. Projenin amacı genel olarak salgınla mücadele altyapısının güçlendirilmesidir, bu kapsamda test kapasitesinin artırılmasından özel olarak bahsedilmekte ve 300.000 kişiye test yapılacağından söz edilmektedir.  Bu veri antikor araştırmasının Dünya Bankası kredisiyle finanse edileceği fikrini doğurmaktadır.

Araştırmayla ilgili soru(n)lar

1-Hane bazlı bu araştırma toplumu nasıl temsil edecektir? 

Zira çalışan nüfusun gündüz saatlerinde evlerinde bulunma ihtimali yoktur. Araştırmanın mesai saatleri dışında yürütülmesi ise zordur. Dolayısıyla elde edilen sonuçların Türkiye’yi temsil etme olasılığı son derece zayıftır.

2-Tüm yaş gruplarının örneklemde eşit şekilde temsil edilmesini sağlamak gerekmez mi?

Hastalık farklı yaş gruplarında farklı seyir izlediği için, örneklem yöntemi bu gerçeklik dikkate alınarak belirlenmiş ve kimden numune alınacağının işin başında netleştirilmiş olması gerekir. Aksi halde yaş yapısı itibariyle örneklem çarpılacak ve yine Türkiye’yi temsil etmekten uzaklaşacaktır.

3- Filyasyon ekiplerindeki hekim ve hemşireler araştırmayı nasıl yürütecektir?

Zira filyasyon ekiplerinin bu araştırmaya kaydırılması salgının sünmekte olduğu ve vaka sayılarının yeniden artış emareleri vermeye başladığı bugünlerde filyasyon çalışmalarının aksamasına yol açacaktır.

4- Hem PCR hem de antikor testine gerek var mıdır?

Değindiğimiz gibi PCR testinin yanılma payı %40 civarındadır. Araştırma “seroprevalans” araştırması olarak duyurulmaktadır. O halde amacı vaka saptamak olan PCR testine zaten gerek yoktur. Üstelik alınan aynı kanda IGM tipi antikora bakılarak hastaları bulmak zaten olanaklıdır. Dolayısıyla PCR testi ekiplerin iş yükünü artırmak dışında hiçbir işe yaramayacaktır. Eldeki kaynakları daha akılcı kullanmak adına yalnızca antikor testi yapılması uygun tercihtir. Böylece elde kalacak kaynakların, salgınla mücadele kapsamında, riskli grupların PCR’la taranmasına tahsisi de olanaklı olabilecektir.

5-Örneklemin 153.577 kişi olarak belirlenmiş olmasının dayanağı nedir?

Türkiye’de 23 milyon 221 bin hane vardır. Bu evreni sistematik örnekleme tekniğiyle temsil etmek bakımından en fazla 10.000 kişi yeterlidir. Örneklemin 0-4, 5-14, 15-64 ve 65 ve üzeri yaş olarak yaşa göre ağırlıklandırılması durumunda ise örneklem büyüklüğü en fazla 35.000 kişi olmaktadır. Bu hesaplara temel oluşturan formülü aşağıdaki dip notta veriyoruz. Dolayısıyla bakanlık en fazla 35.000 kişiyle ulaşılacak sonuç için 153.577 kişiyi taramayı planlamaktadır.

6- Vaka ve ölümlerin %60’ı İstanbul’da ve İstanbul nüfusunun Türkiye nüfusu içindeki payı %19 iken İstanbul’un örneklemdeki ağırlığı neden %5’tir?

Basından öğrendiğimize göre 153.577 hanenin 8.018’i İstanbul’dadır. Dolayısıyla 153.577 kişilik örneklem nüfusun, vakaların ve ölümlerin illere dağılımını da temsil etmemektedir.

7- Aynı sonucu elde etmek için 35.000 kişi yeterliyken, neden 153.577 kişilik bir örneklem seçilmiştir?

Araştırmanın amaçları dikkate alındığında bu tercihin mantığı “hazır para bulmuşken harcayalım, mega bir araştırma yapalım, şanımız yürüsün” olabilir. AKP’nin “mega projelere” olan tutkusunu biliyoruz. Ancak dediğimiz gibi Dünya Bankası’nın verdiği para hibe değil, kredidir ve geri ödemesi halk tarafından yapılacaktır.

8- PCR ve antikor test kitleri hangi firmalardan temin edilecek, bunun için bu firmalara ne kadar para ödenecektir?

  • Aynı sonucu, üstelik daha doğru bir teknikle en fazla 35.000 kişilik bir örneklemle elde etmek mümkünken, 153.577 PCR ve 153.577 antikor test kiti satın almak ?
  • Belki de bu araştırmaya ilişkin en kritik soru budur. 

Örnek büyüklüğü formülüne ilişkin dipnot:

Örnek büyüklüğü= (Evren büyüklüğü x 1,96 x 1,96 x hastalığın görülme sıklığı x hastalığın görülmeme sıklığı) / (hata payının karesi x (Evren büyüklüğü – 1) + (1,96 x 19,6 x hastalığın görülme sıklığı x hastalığın görülmeme sıklığı))
Örnek büyüklüğü = 23.200.000 x 1,96 x 1,96 x 0,50 x 0,50 / 0,01 x 0,01 x (23.200.000 -1)+ 1,96 x 1,96 x 0,10 x 0,90

https://twitter.com/drfahrettinkoca
https://www.milliyet.com.tr/gundem/istanbulda-evlerde-antikor-taramasi-…
http://documents.worldbank.org/curated/en/876181588627146140/pdf/Turkey…

Asemptomatik kişilerden COVID-19 PCR tetkiki istenmemesi pandemi ile mücadelede olumsuzluklara neden olacak

ANKARA TAPİP ODASINDAN CİDDİ UYARI

Ankara Tabip Odası

“Asemptomatik kişilerden COVID-19 PCR tetkiki istenmemesi pandemi ile mücadelede olumsuzluklara neden olacak”

DSÖ (DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ) ve benzer kuruluşlar, COVID-19 pandemi döneminde yeniden normalleşmeye adım atarken; gevşeme sırasında tekrar güvenli bölgeden çıkılmaması, salgın denetiminin yitirilmemesi ve normalleşme süreçlerinin kesintiye uğramaması için ülkelerin başlıca üç konu ile ilişkili önlem alması gerektiğini belirtmişlerdir.

Bu tedbirler (AS: önlemler); Test kapasitesinin artırılması, Tedavi kapasitesinin güçlendirilmesi ve Koruyucu ekipman (AS: donanım) sağlama konusunda yeterli kapasitede olmak.

Normalleşme sürecinde ülkedeki test stratejisi ile

  • Tedavisi gereken ciddi olguyu hemen tespit (AS: saptama) ve tedavi edebilmeli
  • Hastalık şiddetinden bağımsız olarak şüpheli (AS: kuşkulu) vakayı tespit edip izole edebilmeli
  • Vakalar ile temas etmiş olanları da karantinaya almalıdır.

Salgının 1. dalgası ile mücadeleyi kazanmış ya da kazanmakta olan ve ölüm oranlarını düşük tutabilen ülkelerdeki başarının temeli çok test yapmaktır.

Özellikle, salgın kontrolünde (AS: denetiminde) uygulanan ve işe yaramış olan kısıtlamaların kaldırılması sırasında, bulaşma riskinin yüksek olduğu potansiyel durumların da yakın ve aktif izlemi önemlidir.

Bu nedenle bir yandan; aktif vakaların 24 saat içinde saptanması ve sonuçlanması, iyileşen olguların da “virüs taşımadıklarının” belirlenmesi sürdürülürken, test kapasiteleri de aşağıda belirtilen taramaları yapacak biçimde genişletilmelidir.

  1. Salgının yayılım riskinin yüksek olduğu, hastaneler ve toplu yaşanan, çalışılan kurumlarda, risk gruplarında (AS: kümelerinde) özellikle temaslılarda RNA testleri ile taramalar düzenli aralıklarla yapılmalı ve sürdürülmelidir
  2. Yeni bilgilere göre “asemptomatik “ olduğu halde –ki bu olgular enfekte olanların %30-40’lık bölümünü oluşturmaktadır- bulaşmada önemli rol oynamaktadır. Ayrıca çalışmalar, bulaşmaların en kalabalık ve kapalı ortamlarda gerçekleştiğini ve bu bulaşmaların %80’inden %10’luk kesimin sorumlu olduğunu göstermektedir. Bulaşmadan sorumlu olabilecek bu kişilerin tespit ve “izole edilme” lerini sağlayacak test stratejileri belirlenmeli ve sürdürülmelidir
  3. Hasta ya da olası kişilerle teması olan ve asemptomatik kişilerin de PCR testi ile taranmaları, bulaşma hızının denetimi için gerekir.
  4. Temaslılar, riskli hastalıkları olan kişiler veya onlarla aynı ev / işyerinde olanlar ile birarada bulunuyorsa hastalık yönünden taranmaları daha da önemlidir.
  5. Hastaların sağlığı ve salgının yayılımının engellenmesi açısından yararlı görülen kişi ve kurumlarda, risk kümelerinde özellikle temaslılarda RNA testleri ile taramalar sürdürülmelidir.

Ancak burada özetlenen bilimsel verilere dayalı önerilerden anlaşılacağı üzere, test kapasitelerinin artırılması büyük önem taşımaktayken, 18 Haziran 2020’de yapılan yeni bir düzenleme ile Halk Sağlığı Yönetim Sistemi üzerinden COVID-19 tanısı için PCR tetkiki istemi için “Asemptomatik kişilerden COVID-19 PCR tetkiki istenmemesi, PCR istemlerin e-imza ile yapılması kuralı” getirilmiştir.

Bu düzenlemenin gerekçesi anlaşılamamıştır.

Çünkü zaten duyurunun gönderildiği hastanelerde, gerekli görülen kişilerden COVID-19 tanısı için PCR tetkiki istemi Halk Sağlığı Yönetim Sistemi üzerinden başarılı bir şekilde yapılıp hasta kayıtları salgın yönetiminde ihtiyaç duyulan verilerin sağlanması için titizlikle ve eksiksiz bir şekilde tutulmaktaydı.

Ayrıca duyuru resmi bir yazı olmadan, bir mesajla duyurulmuş ve hastanelere düzenleme için yeterli vakit tanınmaksızın uygulamaya geçilmiştir.

Her ne kadar sonradan yapılan bir güncelleme ile;

-Ameliyat öncesi tarama “Vaka Takip Hastane” kullanıcılarına açıldı ve genel tarama menusu altından erişilebilir hale getirildi ancak ameliyat öncesi taramaya, yalnızca büyük ameliyat ve immunsupresif tedavi kullanan hastaların COVID-19 taramaları için veri girişi yapılmalıdır şeklinde bir uyarı eklendi.

Bu uygulamanın pandemi sürecine getireceği olumsuzluklar için görüşlerimiz şöyledir :

-Bulaşmada önemli rolü olduğu halde, bu nedenle tespit ve izole edilemeyecek olan asemptomatik olgular nedeniyle yeni kümeleşmeler ve odaklar salgın denetimini sekteye uğratacaktır.

-Havayolu şirketleri ve yabancı ülkeler, yolculardan COVID-PCR testi istemektedir. Ancak asemptomatik kişilerden PCR istenmemesi kuralı hava yolu şirketlerinin kuralıyla çelişmekte ve kişilerin seyahat etme hakkı kısıtlanmaktadır.

-Semptomları olmayan ama şüpheli kişilerden sırf PCR testi gönderebilmek için olmayan semptomların varmış gibi HSYS’ye girilmesi de mediko-legal sorunlara neden olabilecektir.

– Temaslılar ve riskli gruplarda yer alan kişilerin temaslıları (örn. Aile bireyleri) ve sağlık personelinin taranması engellenecektir.

– COVID-19 aynı zamanda bir nozo-komiyal enfeksiyondur. Hem sağlık çalışanı hem öbür hastalar için de bulaşma riski oluşturmaktadır. Opere edilecek ya da bağışıklığı baskılanmış bireylerle aynı servise yatırılacak hastaların COVID-19 açısından taranmaması önemli sonuçlara yol açabilecektir.

– Operasyon öncesi hastalardan, immunsupresif tedavi alacak hastalardan PCR tetkiki istenmesi hem Sağlık Bakanlığı Bilimsel,Danışma Kurulu’nun hem ulusal ve uluslararası uzmanlık derneklerinin rehberlerinde bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar, asemptomatik olanlar dahil PCR (+) olan olguların ameliyat sonrası tromboemboli ve akciğer sorunları gibi komplikasyonlarının ve ölüm oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. Bu nedenle PCR (+) hastalarda durum acil değilse 28 gün süre ile işlem yapılmaması gerektiği bildirilmektedir. Bu kaygılar ile girişim yapılacak kişilerden PCR testi gönderebilmek için olmayan semptomların varmış gibi HSYS’ye girilmesi mediko-legal sorunlara neden olabilecektir.

DSÖ: Sabit ve korkutucu bir artışla karşı karşıyayız

DSÖ: Sabit ve korkutucu bir artışla karşı karşıyayız

Dünya Sağlık Örgütü Acil Durum Program Direktörü Mike Ryan,

  • Birçok ülkede vaka sayısı haftalık % 25-50 artış gösteriyor.
  • Sabit ve korkutucu bir artışla karşılaşıyoruz,” 

DSÖ: Sabit ve korkutucu bir artışla karşı karşıyayız

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni tip koronavirüs salgınına ilişkin yeni kestirimini açıkladı.

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Salgının ilk ayında DSÖ’ye 10 binden az vaka bildirildi. Geçtiğimiz ay ise bildirilen vaka sayısı neredeyse 4 milyona ulaştı” dedi.

Tüm dünyaya yayılan salgına ilişkin Dr. Ghebreyesus, “Önümüzdeki haftada 10 milyon vakaya ulaşacağımızı tahmin ediyoruz” diye konuştu. Dr. Ghebreyesus,

salgının sona ermediğini,

bu verilerin aşı çalışmalarının önemine işaret ettiğini aktardı. Ghebreyesus, “Yayılmayı önlemek ve yaşam kurtarmak için sahip olduğumuz tüm kaynaklarla, mümkün olan her şeyi yapmak gibi bir sorumluluğumuz var” dedi.

LATİN AMERİKA ALARM VERİYOR

DSÖ verilerine göre Aralık 2019’da başlayan

koronavirüs salgını şimdiye dek 216 ülke ve bölgeye yayıldı.

DSÖ Acil Durum Program Direktörü Mike Ryan ise Latin Amerika’da etkisini artıran salgına ilişkin bilgilendirme yaptı.

DSÖ’den ‘virüs çekip gitmiyor’ uyarısı

Ryan bölgedeki salgının yoğun olduğunu belirterek,

  • “Özellikle Orta ve Güney Amerika’daki ülkelerde salgın etkili.
  • Sabit ve korkutucu bir artışla karşılaşıyoruz.

Birçok ülkede vaka sayısı haftalık % 25-50 artış gösteriyor” dedi. Latin Amerika’da salgının henüz zirve noktasına ulaşmadığını belirten Ryan, “Bu da bölgede vaka ve can kaybı sayısının artış göstermeye devam edeceğine işaret ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
https://www.birgun.net/haber/dso-sabit-ve-korkutucu-bir-artisla-karsi-karsiyayiz-305924 25.6.2020

 

DSÖ’den koronavirüs hakkında korkutan açıklama!

DSÖ’den koronavirüs hakkında korkutan açıklama!

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü
Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus,

  • Kovid-19 çekip gitmiyor.
  • Aksine, pandemi büyüyor.
  • Vaka ve ölüm sayısı artmaya devam ediyor.”

SON DAKİKA HABERİ: DSÖ'den koronavirüs hakkında korkutan açıklama!

Ghebreyesus, Birleşmiş Milletler (BM) Kamu Hizmeti Günü nedeniyle video konferans yöntemiyle düzenlenen programın açılışında konuştu.

Kamuda görevli sağlık çalışanlarının durumuna değinen Ghebreyesus,

  • “Sağlık çalışanlarının ihtiyacı olduğu şekilde vardiyalar arasında kalacakları güvenli bir yer temin ederek ve fiziksel güvenliklerini sağlayarak damgalanma, taciz ve saldırılara karşı korunmalarını sağlamalıyız.” dedi.

Ghebreyesus, ülkelere çağrıda bulunarak, güvenli şekilde hizmet verebilmeleri için sağlık çalışanlarının desteklenmesi ve korunması gerektiğini vurguladı.

Sağlık çalışanlarına gerekli ekipman ve malzemelerin de sağlanması gerektiğinin altını çizen Ghebreyesus, sağlıklı bir toplum için mevcut sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi ve sağlık ve sosyal hizmetlerde daha çok iş fırsatı oluşturulmasının önemine işaret etti.

Konuşmasında, Kovid-19 salgınının gidişatına da değinen Ghebreyesus,

  • Kovid-19 çekip gitmiyor.
  • Aksine, pandemi büyüyor.
  • Vaka ve ölüm sayısı artmaya devam ediyor.”uyarısında bulundu.

https://www.hurriyet.com.tr/dunya/son-dakika-haberi-dsoden-koronavirus-hakkinda-korkutan-aciklama-41548825 24.6.2020

 

KRT TV Programımız – 18 Haziran 2020

Dostlar,

Bu gün, 18 Haziran 2020 Perşembe günü
saat 17:00 sonrasında KRT TV’de olacağız.

Salgını yönetebiliyor muyuz??
Ne yapmalı / Ne yapmamalı??

Program yapıldı.. işte erişkesi (linki) :

https://www.youtube.com/watch?v=oIudYSZLLjw

İlgi ve bilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 18 Haziran 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

TTB’den Sağlık Bakanlığı’na: Sağlık çalışanlarıyla ilgili COVID-19 bilgilerini açıklayın!

TTB’den Sağlık Bakanlığı’na:
Sağlık çalışanlarıyla ilgili COVID-19 bilgilerini açıklayın!

https://www.ttb.org.tr/kollar/COVID19/haber_goster.php?Guid=63c02558-b161-11ea-a732-c115216aae2a, 18.06.2020

Yazıda, artan COVID-19 olgularıyla birlikte enfekte sağlık çalışanlarının sayısının da arttığının gözlendiği ancak Sağlık Bakanlığı’nca yaklaşık iki aydır sağlık çalışanlarıyla ilgili herhangi bir bilgi paylaşılmadığı kaydedildi. Sağlık Bakanlığı’ndan, sağlık çalışanlarıyla ilgili olarak şu bilgilerin açıklanması istendi:

  • Mart ayından itibaren kaç sağlık çalışanı COVID-19 geçirmiştir?
  • Şu anda kaç sağlık çalışanı COVID-19 nedeniyle hastanede yatmaktadır?
  • Şu anda kaç sağlık çalışanı yoğun bakım biriminde yatmaktadır? Kaçı entübedir?
  • Hangi meslek grubundan, kaç sağlık çalışanı COVID-19 nedeniyle hayatını kaybetmiştir?
  • Sağlık çalışanlarına PCR testi ile tarama yapılmakta mıdır?
  • PCR testi negatif ama semptomları pozitif olan sağlık çalışanları çalıştırılmakta mıdır?
  • Kişisel koruyucu malzemeler ihtiyacı karşılayabilecek düzeyde midir?
  • Bu malzemelerin hastanelere dağıtılmasında yeterli organizasyon sağlanabilmekte midir?
  • COVID-19 meslek hastalığı olarak kabulüne yönelik çalışmalar başlatılmış mıdır?
  • Sağlık çalışanlarının maddi kayıp kaygısı olmadan çalışabilmesi için alınan önlemler nelerdir?
  • Sağlık çalışanlarında giderek artan olgu sayısı çalışma saatlerini yeniden planlamayı gerektirmekte midir?

Sağlık Bakanlığı’na gönderilen yazı için tıklayınız.

Erken yeniden açılmanın sonuçları alarm veriyor!

Erken yeniden açılmanın sonuçları alarm veriyor!

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, pandemi dünyada hız kesmemişken ve Türkiye’de henüz salgının ilk dalgası denetim altına alınmamışken, TTB’nin ve ilgili uzmanların tüm uyarılarına karşın başlatılan erken yeniden açılmanın sonuçlarının alarm verdiğini bildirdi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 17 Haziran 2020 tarihinde düzenlediği basın toplantısında paylaştığı verileri değerlendiren TTB Merkez Konseyi, konuyla ilgili yazılı basın açıklaması yaptı. Sağlık Bakanlığı’nın ısrarla COVID-19 pandemisi ile ilgili epidemiyolojik verileri açıklamaktan kaçındığına yer verilen açıklamada, Türkiye’de doğrulanmış olgu sayılarındaki artışın alarm verdiği belirtilerek, “Sağlık Bakanlığı’nın elindeki verileri açıklaması halinde illere göre hastalanma ve ölüm hızlarının hesaplanması, karşılaştırılması ve daha etkili önlemler alınması mümkün olabilecektir.” denildi. Açıklamada, pandemiyle mücadelenin bireylerin sorumluluğunu aşan bir kamusal irade ve duyarlılık gerektiğine dikkat çekildi. Açıklama şöyle:

ERKEN YENİDEN AÇILMANIN SONUÇLARI ALARM VERİYOR!

Pandemi dünyada hız kesmeden sürerken ve Türkiye’de salgının ilk dalgası kontrol altına alınamamışken yapılan tüm çağrılara rağmen, Sağlık Bakanlığı COVID-19 pandemisi ile ilgili olarak epidemiyolojik verileri açıklamaktan ısrarla kaçınmaktadır. Sayın Bakan’ın dün gerçekleştirdiği basın toplantısında sınırlı da olsa bazı verileri açıklaması üzerine, erken yeniden açılmanın ilk bulguları ortaya çıkmış bulunmaktadır. Türkiye’de 18 Mayıs – 17 Haziran 2020 arasındaki son bir ayda Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilen toplam doğrulanmış olgu sayısı 33.292’dir ve gün başına ortalama 1.074 doğrulanmış olgu düşmektedir.

Sayın Bakan’ın dün gerçekleştirdiği basın toplantısında “Son bir ayda günlük ortalama vaka sayısı” olarak 10 kente ilişkin verdiği günlük olgu sayıları toplandığında günlük ortalama olgu sayısının 1.099 olması[1] anlaşılamamıştır. Bu sayı Bakanlığın her gün açıkladığı olgu sayılarının ortalamasından yüksek olduğu gibi, yalnızca 10 ile ait olması, geriye kalan 71 ildeki olgu sayıları açısından da bir tartışmayı gündeme taşımaktadır. Bakanlığın bu konudaki hatayı açıklaması beklenmektedir. Sayın Bakan’ın açıklamasından bu 10 ilde;

  • son bir haftada günlük ortalama olgu sayısının 1.193 olduğu ve günlük olgu sayısında Türkiye ortalamasının (1.384 olgu) %86,20’sini oluşturduğu,
  • son üç günde ise günlük ortalama olgu sayısının 1.293’e yükseldiği ve günlük olgu sayısında Türkiye ortalamasının (1.496 olgu) %86,43’ünü oluşturduğu anlaşılmaktadır.

Sayın Bakan’ın geriye kalan 71 il hakkında da açıklama yapması, kafalardaki soru işaretlerini gidermesi bakımından önem taşımaktadır.

  • İstanbul: Hâlâ Wuhan! Ankara, Bursa, Kocaeli, Konya, Diyarbakır “can sıkıcı”

Sağlık Bakanı’nın dün yaptığı basın toplantısında bazı illere ilişkin vermiş olduğu bilgilere göre; son bir ayda olguların %60,80’i İstanbul’dan bildirilmiştir. Türkiye nüfusunun %18,66’sının yaşadığı İstanbul’dan halen olguların %60’dan fazlasının bildiriliyor olması, kentin ‘Wuhan’ gibi bir yoğunluk merkezi olarak nitelendirilmesinin sürdüğünü göstermektedir.

Ankara, Bursa, Kocaeli, Konya ve Diyarbakır Bakan’ın Türkiye nüfusu içindeki oranına göre son bir ayda ortalama olarak daha yüksek oranda doğrulanmış olgu bildirilen iller arasındadır. Bakanın yaptığı açıklamaya göre, son bir haftada Ankara ve İstanbul’da günlük olgu sayılarında son bir aya kıyasla azalma gözlenirken, diğer bütün illerde artış gözlenmiştir. Son 3 günde artış gözlenmeyen tek il İstanbul olurken, son gün İstanbul’da da son bir aya göre %7,20 artış gözlenmiştir. Son gün son bir aya göre Diyarbakır’da %72,41 ve Konya’da %143,90 artış vardır.

  • Türkiye’de doğrulanmış olgu sayılarındaki artış
    alarm vermektedir
    !

Sağlık Bakanlığı’nın elindeki verileri açıklaması halinde illere göre hastalanma ve ölüm hızlarının hesaplanması, karşılaştırılması ve daha etkili önlemler alınması mümkün olabilecektir.

İller arası farklılığın ivedi olarak analizi şarttır

Sınırlı verilerle yapılan değerlendirmeler bile ülkemizde başta İstanbul olmak üzere illerde pandeminin etkisi ve yükü açısından farklılıklar olduğunu açık olarak ortaya koymaktadır. Bu farklılıklara yol açan etmenlerin ivedi olarak ayrıntılı analiz edilmesi ve ortadan kaldırılması için çaba harcanması halk sağlığı açısından bir zorunluluktur.

Şeffaf veri paylaşımı yaşamsaldır

Pandemi, gerekçeleri bilinmeyen yönetsel kararlarla değil, şeffaf olarak sağlanan veriler üzerinden yapılan bilimsel değerlendirmelere dayanan, şehir ve koşullar arasındaki farkı gözeten kararlarla geriletilip, halkın sağlık içinde yaşaması sağlanabilecektir.

Pandemiyle mücadele bireylerin sorumluluğunu aşan bir kamusal irade ve duyarlılık gerektirir

Pandemiye karşı mücadele Sayın Bakan’ın açıklamasında yaygın bir biçimde görüldüğü üzere tek başına bireylerin sorumluluğuna indirgenmeden, ivedi olarak toplumsal hareketliliği azaltacak önlemlerle yürütülmelidir.

Sağlık Bakanlığı’nı – bir kez daha- epidemiyolojik verileri açıklamaya ve karar verme süreçlerini sağlık meslek örgütlerinin katılımına açmaya çağırıyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

[1] Sağlık Bakanı Koca: Vaka sayısında sürpriz yok, beklenen sınırdayız, https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/saglik-bakani-koca-vaka-sayisinda-surpriz-yok-beklenen-sinirdayiz/1880569

Not     : Kentlerde sayısal verilere ilişkin 2 tablo buraya konamamıştır. Yazının başındaki erişkeden (linkten) tam metin çağrılabilir.. (AS)