Kategori arşivi: Hekim Saltık

Kapattığınız hastanelerimizi açın

Dr. Bayazıt İLHAN

Covid-19 pandemisinde ülkemizde Sağlık Bakanlığı’nın da işaret ettiği tehlikeli bir artış var. Salgın denetim altına alınamadı.

İnsanlarımız artarak hastalanmaya, ölmeye devam ediyor. Özellikle bazı illerimizde durumun kötüye gittiği açıklamalara yansıyor. Öncelikle, haklı olarak hastalığın yayılmamasına yönelik önlemlere dikkat çekiliyor, ancak tedavi edici hizmetleri de zorlayan gelişmeler var. Pek çok ilde yoğun bakım yataklarında sıkıntı yaşandığı bilgileri geliyor.

TÜM YOĞUN BAKIM YATAKLARI COVID-19 HASTALARINA AYRILACAK

Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nün değişik ortamlarda paylaşılan 28 Temmuz 2020 tarihli toplantı kararları durumun ciddiyetini göstermesi yanında, kısa sürede çözüm bulunması gereken meselelere de işaret ediyor. Buna göre devlet hastanelerinde boş yoğun bakım yataklarının tamamının Covid yoğun bakım yatağı, klinik servis yataklarının en az yarısının Covid yatağı olarak ayrılması, acil olmayan ameliyatların ikinci bir karara kadar ertelenmesi talimatı veriliyor.

Peki, tüm bu yataklar Covid-19 hastalarına ayrılacaksa, bu hastalık için yeterli olacağını düşünsek bile (bundan da emin olamıyoruz) sağlık hizmetlerini aylardır erteleyen diğer hastalar ne yapacaklar? Kalp krizi, felç, trafik kazası, iş kazası, mide kanaması geçirdiklerinde, şeker hastalığına, kansere, böbrek, karaciğer hastalıklarına yakalandıklarında, kalçaları kırıldığında, yoğun bakıma ihtiyaç duyduklarında ne yapacaklar? Parası olanlar özel hastanelere gidecekler, olmayanlar?

Sağlık hizmetlerinin ertelenemez yanı vardır, zorunlulukla bazılarını erteleseniz bile belli bir süre yapabilirsiniz. Zaten hastalar Covid-19 nedeniyle beş aydır ihtiyaç duydukları pek çok sağlık hizmetini öteliyorlar.

KAPATILMAMALARI GEREKİYORDU, ŞİMDİ AÇILMALARI GEREKİYOR

Burada çözüm için atılacak en kolay, bilimsel ve ekonomik adım bellidir. Türkiye’de on ilde şehir hastaneleri gerekçe gösterilerek kapatılmış, sağlık hizmeti veremez hale gelmiş, şehir merkezlerinde boş bekleyen otuza yakın hastane vardır.

Bunların hizmete açılması için büyük yatırımlara, havaalanı pistlerini parçalamaya, uzun zamana ihtiyaç da yoktur. Karar verilirse bazıları için yapıldığı gibi 15 günde sağlık hizmetlerine açılabilirler. Doğru planlamayla Covid-19 hastaları için ya da diğer hastaların tedirgin olmadan güvenli sağlık hizmeti alması için kullanılabilirler.

En çok hastane Ankara’da kapatıldı. Aralarında Türkiye’nin en büyük ve en köklü hastaneleri olan toplam 3415 yataklı altı hastanenin kapısına kilit vuruldu. İl Sağlık Müdürlüğü’nün de dikkat çektiği sıkışıklığı göz önüne alarak Ankara Numune Hastanesi, Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi, Dışkapı Çocuk Hastanesi başta olmak üzere hastanelerimiz tekrar sağlık hizmetlerine kazandırılmalıdır.

Aynısı Bursa Memleket Hastanesi, Adana Numune Hastanesi’nin tam kapasiteyle çalışması, Mersin, Kayseri, Eskişehir, Manisa, Isparta, Elazığ, Yozgat devlet hastaneleri, kısacası kapatılan tüm hastanelerimiz için geçerlidir. Bu hastanelerimiz kent rantına kurban gitmemeli, sağlık hizmetlerine dönmelidirler. Pandemi dönemi bu ihtiyacı tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmıştır.

ANKARALILARIN YAŞAMSAL TALEBİ

Ankara’da 120’den fazla meslek odası, sendika, siyasi parti, dernek, Ankara’nın tüm örgütlü yapıları bir araya gelerek hastanelerinin kapatılmasını önlemeye çalıştılar, şimdi tekrar açılması için Hastanemi Açın Platformu (HAP) adıyla mücadele ediyorlar. Salgının başında, 6 Nisan 2020’de yaptıkları açıklamayla, artacak sağlık hizmeti ihtiyacına dikkat çektiler. Aradan geçen dört ayda haklılıkları iyice ortaya çıktı.

Şimdi inatlaşma değil sağlığımıza iyi gelecek işler yapma zamanı. Yetkililere seslenelim, HAP’a kulak verin:

  • Ankara Numune Hastanesi’ni açın.
  • Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi’ni açın.
  • Dışkapı Çocuk Hastanesi’ni açın.
  • Ankara Fizik Tedavi Hastanesi ve Ulus Devlet Hastanesi’ni açın.

İstanbul’da kapatılmadı, demek ki oluyor, bundan sonra da şehir hastanelerini gerekçe göstererek hastane kapatmayın.

Öyle ya, sağlık bu, başka şeye benzemez.

“Bu kadar hasta varken okulları açmakla iyi bir şey yapmayız”

“Bu kadar hasta varken okulları açmakla iyi bir şey yapmayız”

Okulların açılması tartışmalarını bianet’e değerlendiren Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Bu kararı tek başına Bakanlıklar ve Bilim Kurulu veremez” derken Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, okulların açılması halinde vakaların daha da artacağını söyledi.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan takvime göre okulların açılmasına üç hafta kaldı. Ancak vaka sayılarında yaşanan artış nedeniyle okulların durumu tartışma konusu oldu.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, her türlü senaryoya hazırlıklıyız dese de veliler de öğretmenler de okullarından açılmasından kaygı duyuyor. Peki, hekimler okulların açılmasıyla ilgili ne düşünüyor? Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) COVID-19 İzleme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, okulların açılması tartışmalarını bianet’e değerlendirdiler. Hekimler okulların açılmasının vakaları daha da artıracağını söylediler:

“Bu hasta varken okullar açılmaz”

Serap Şimşek Yavuz: İstanbul ve başka yerlerde de son dönemde oldukça kalabalık görüntülere tanık olduk.  Bu nedenle önümüzdeki haftalarda herkesin enfeksiyon edinme riski daha yüksek olacaktır. Gençlerde ciddi bir rehavet var. Belli bir yaşın üstündeki insanların kurallara uymaya çalıştığını gözlemliyorum ama gençlerin hiç dikkat etmediğine tanık oluyorum, bu nedenle okulların açılmasının çok akılcı olmadığını düşünüyorum.

Eğitim çok önemli, okulların açılmasına öncelik verilmeli ama hangi koşullarda okullar açılabilir bunu çok yönlü konuşmalıyız.  Okulların açılmasını bir veli olarak da istiyorum ama bu kadar hasta varken okulları açarsak iyi bir şey yapmış olacağımızı düşünmüyorum.

“Salgın kontrol altına alındığında açılmalı”

Salgın denetim altına alındığı takdirde ilk önce okulların açılması gerekiyor. Çocukların eğitimden geri kalması en az sağlıkları kadar önemli, evde kalmaları da zarar veriyor. Çocukların eğitimden geri kalmalarının çok ciddi sonuçları olacak. Bu nedenle kararların ortak alınıp uygulanması gerekiyor. Okulların açılma kararı tek başına Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı veya Bilim Kurulu’nun alacağı bir karar değil. Çünkü eğitim tek boyutlu değil, çok fazla sonuçları olan bir alan, bu nedenle veliler, öğretmenler, sendikalar tüm paydaşların hep birlikte karar vermesi gerekiyor. Yararlar- zararlar her şey masaya konlmalı ve en doğru karar verilmeli.

“Bazı ülkelerde salgın alevlendi”

Ayrıca enfeksiyonun hızla yayıldığı illerde okulları açmak salgın kontrolüne çok zarar verebilir.  Okulların açıldığı bazı ülkelerde salgın daha alevlenmiş görünüyor, çok dikkatli olmalıyız. Vakaların çok arttığı illeri özellikle göz önünde bulundurmak gerekiyor. Herkes sorumluluk almalı, mesafe-maske kuralı gerçekten çok önemli. Gençlerde de davranış değişikliği yaratacak önlemleri uygulamaya koymamız gerekiyor.”

“Henüz 1. dalga denetim altına alınmadı”

Cavit Işık Yavuz: Türkiye henüz 1. dalgayı kontrol altına alamadı. 1 Haziran’da uygulamaya konan “açılma” da şu anki vaka sayılarında çok büyük bir etken.  Sahadan hekim arkadaşlarımızdan edindiğimiz  bilgiler de bunu gösteriyor. Yaz dönemini sakin geçiremedik. Bu nedenle okullar açıldığında vakalar daha da artacak. Okulları açan ülkelerde de bu böyle oldu.

Sağlık Bakanlığı’nın raporunda da görülüyor; özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 9 ilde büyük artış var. Buralardaki artış İstanbul’dan çok daha fazla. Bu nedenle okulların açılmasını yerel durumlara göre belirlemek gerekiyor. Bütün Türkiye’de okulları aynı anda açmak doğru olmayabilir. Bölge bölge de açılabilir.

“Hareketlik artacağı için bulaşıcılık artacak”

Sağlık Bakanlığı, veriye dayalı, kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapması gerekiyor. Ciddi bir çalışma yapmak gerekiyor. Okulların açılması toplumsal hareketliği artıracağı için bulaşıcılık artacak, bu da çok büyük risk demek oluyor.

Avrupa, İnsidans ölçüsünü (belirli bir nüfusta belirli bir zaman dilimi içinde belirli bir hastalık veya hastalıkların yeni olgularının sayısı) 100 bin nüfus başına, bir vaka olarak belirliyor. Sağlık Bakanlığı’nın bir haftalık verilerine baktığımızda; 100 bin nüfus başına 8 vaka düşüyor.

Ayrıca gençlerde epey vaka görüyoruz. Gençlerin risk grubu olmadığını söylemeyiz.  Sonbahar ile birlikte daha kritik bir sürece giriyoruz. Vakalar daha da artacaktır. Fakat veliler sakinliklerini yitirmemeleri gerekiyor. Çocukların kaygılarını gidermeliler.”

https://bianet.org/bianet/egitim/228693-bu-kadar-hasta-varken-okullari-acmakla-iyi-bir-sey-yapmayiz, 09.08.2020

İstanbul, İzmir, Manisa ve Diyarbakır Tabip Odalarından koronavirüs uyarısı: Tablo vahim, vakalarda ciddi artış var

İstanbul, İzmir, Manisa ve Diyarbakır Tabip Odalarından koronavirüs uyarısı:
Tablo vahim, vakalarda ciddi artış var

  • https://tr.sputniknews.com/turkiye/202008091042617066-istanbul-izmir-manisa-ve-diyarbakir-tabip-odalarindan-koronavirus-uyarisi-tablo-vahim-vakalarda/ 09.08.2020

İstanbul, İzmir, Manisa ve Diyarbakır Tabip Odaları koronavirüs vakalarındaki artış denetim altına alınmazsa daha vahim olacağını vurguladı. İTO Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk, “Vatandaşlar iki katı tedbirli olmalı çünkü Bakanlık ipin ucunu kaçırmış durumda” diye konuştu.

Cumhuriyet.com.tr’den Arda Özarda’ya konuşan, İstanbul, İzmir, Manisa ve Diyarbakır Tabip Odaları Başkanları, Bakanlığın ipin ucunu kaçırdığını ve gerekli önlemler alınmazsa toplum sağlığının ciddi tehlikeye gireceğini söyledi.

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk Sağlık Bakanlığı’nın ipin ucunu kaçırdığını, vatandaşların bireysel tedbirler alması gerektiğini söyledi. Öztürk, şöyle konuştu:

“Mayıs ve haziran aylarında kapanan servisler tekrar açılmaya başladı. Hastanelerde ve aile sağlığı merkezlerinde vaka artışı çok yüksek. Yani bariz bir vaka artışı yaşanıyor. Başakşehir’de ve Yeşilköy’de açılan merkezler çok verimli işlemiyor. Şu an en büyük sorun; insanlar test yaptıramıyor. Artık hekimler hastalara ‘semptomlarınızı abartın’ diyor. Bu normalde çok yanlış bir şey ama insanlar başka türlü test yaptıramıyor. Toplumsal hareketliliğin azaltılması lazım. Zaten gerekli tedbirler katı ve uzun süreli yapılmadığı için şu an tablo bu şekilde. Normalleştirme dediğiniz durum kapanma süreci kadar kolay değil. Nereyi, ne kadar normalleştireceğiniz çok önemli. İktidar salgının 1. haftasından beri destan yazdık diyor. Halk doğal olarak biz salgını yendik düşüncesine kapılıyor. İktidar insanlara tatil kredisi veriyor, sonra virüs sahillere indi deniyor. Virüsü sahillere iktidarın politikaları indirdi. Vatandaşlarımız iki katı tedbirli olmalı çünkü Bakanlık ipin ucunu kaçırmış durumda.”

‘Sınırlı bilgi, sınırsız pandemiyi doğuruyor’

Sağlık Bakanlığı’nın verileri kamuoyu ve sağlık meslek örgütleri ile paylaşması gerektiğini söyleyen İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. M.Lütfi Çamlı, şu ifadeleri kullandı:

“İzmir, pandeminin ilk günlerinde en çok vaka görülen 2. ildi. O dönemde birtakım kısıtlamalar getirildi ve vaka sayısında azalmalar yaşandı. Fakat pandemi daha denetim altına alınmadan 1 Haziran’da yeni bir açılım süreci kararı verildi. Açılım kararı ile tedbirlerin birçoğu gevşetildi. Fakat bu tedbirleri kaldıracak ya da gevşetecek herhangi bir veri yoktu. Bilimsel verilere dayanmayan bu açılım süreci tümüyle turizm ve ekonomi sektörü odaklıydı. Biz o dönemde bu kararlara karşı çıktık. Toplum sağlığının 1. öncelik olması gerektiğini her alanda aktardık. O süreçten sonra kısmi olarak azalan vakalar artış göstermeye başladı. İzmir’de haziran ayı ortalarından bu yana artış başlamıştı fakat bayramdan sonra vaka artışı çok hızlandı. Bu durumları verilerle konuşmak isterdim fakat Sağlık Bakanlığı bu bilgileri bizimle paylaşmıyor. Bu veriler pandemi sürecinin değerlendirilmesi ve karar alınması konusunda çok önemli. Biz de bu döneme katkı sunmak istiyoruz. Ayrıca bu veriler salt bizimle değil, kamuoyu ile de paylaşılmalıdır. Çünkü açıklanmayan veriler vatandaşlarda büyük bir rehavet oluşturuyor. İktidarın bir destan edasında anlattığı salgın dönemi insanlarda virüsün önemliliğinin düşmesine neden oluyor. Bayram döneminde sahiller, plajlar, kafeler, kurban alanlarından çok vahim görüntüler gördük. Ramazan Bayramı’nda çok sıkı tedbirler vardı, o dönemden bu döneme veri olarak değişen bir şey yok ama tedbirler gevşetildi. Bu rehavetin 10 gün içinde bize pozitif vaka olarak döneceğini düşünüyorum. Yapılan açılamalarla sahadaki veriler uyuşmuyor. Verilerin il il sağlık meslek örgütleri ve kamuoyu ile paylaşılması gerekir. Çünkü sınırlı veri sınırsız pandemiye yol açıyor.”

‘Sadece Vestel’de bin civarı vaka duyduk’

Manisa Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Şahut Duran, ilde vakaların haziran ayına göre neredeyse 3 katına çıktığı söyledi. Duran şunları dile getirdi:

“Manisa’da en son yani 1 Haziran tarihinde 2 bin vaka dolayındaydık. Şu an vaka sayısı 5 bini geçti. Özellikle son haftalarda vakalar sanayi bölgesinin de etkisiyle çok arttı. Biz işçilerden aldığımız bilgilerde durumun çok kötü olduğunu duyuyoruz. İşçiler yardım istiyor. Yalnızca Vestel’de bin civarı pozitif vaka olduğunu duyduk. Fabrikalar sadece maske dağıtıp ateş ölçüyorlar, çalışanlar arasındaki mesafe kuralları dahi uygulanmıyor. Onun dışında fabrikalardaki filyasyon çalışması yeterli düzeyde yapılmıyor. Şu anda hiçbir patron çalışanlarını önemsemiyor, sadece üretime odaklandı. Tümüyle kar hırsıyla üretimler devam ediyor.  İlçelerde de benzer şekilde tekstil fabrikalarındaki vakalarda artış var.

  • Covid-19 testi pozitif çıkan bir işçiyle temas halindeki başka bir işçi, semptom göstermediği takdirde çalıştırılmaya devam ediyor.

Aslında hemen o işçinin de test yapılıp izolasyona (AS: Karantinaya!) alınması gerek. Bu şartlarda testi pozitif çıkıp işi bırakmak zorunda kalan işçilerin yerine sürekli yeni işçi de alıyor fabrikalar. Ne olursa olsun üretime devam ediyorlar. Fabrikalarda yayılmasının bir başka riski de genç hasta sayısında ve genç yaşta ölümlerde artış yaşanacak. Pozitif vakaların daha da artmasından korkuyoruz. Vakaların bu derece artması yalnızca Manisa Merkez’i değil, Manisa’nın ilçelerini ve İzmir’i bütünüyle etkileyecek. Çünkü Manisa Organize Sanayi Bölgesindeki çalışanların neredeyse yarısı İzmir’den geliyor. Bu vakalarda yaşanan artışlar çok yeni. Bir hafta öncesinde yeterince önlem alınsaydı bu düzeye hiçbir zaman gelinmeyebilirdi. Fabrikalarda denetim patronların inisiyatifine bırakılmış durumda. Bunun da başarılı bir süreç çıkartmadığını görüyoruz.”

‘Diyarbakır’da günde 345 vaka’

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan, il genelinde günde 300 vaka geldiğini, normalleşme sürecinin başında 95 sağlık çalışanın enfekte olduğunu fakat şuan bu sayının 345 olduğunu aktardı.

Dr. Turan açıklamasını şöyle sürdürdü:

Diyarbakır’da son dönemlerde çok ciddi bir artış var.
Pandemi bitmiş değil hala devam ediyor.
Diyarbakır ve çevre illerden vahamet verici sayılar geliyor. Sahada çalışan arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre Diyarbakır’da günde 300 vaka çıkıyor. Hastaneler tam kapasite çalışıyor.

  • Hastanelerin doluluğundan dolayı pozitif çıkan vakalar evlere yönlendiriliyor.

Yer boşaldıkça hasta sirkülâsyonu sağlanıyor. Biz 4-5 aydır filyasyon çalışmalarına ağırlık verilmeli diyoruz.  Önemli olan hastalığın bulaşmamasını sağlamak. Pandemi ile mücadele etmek hastalığı tedavi etmek değil koruyucu önlemlere ağırlık vermektir. Artan vaka sayılarını enfekte olan sağlık çalışanlarından da anlayabiliriz.  22 Mayıs tarihinde yaptığımız çalışmaya göre 95 sağlık çalışanı enfekte olmuş durumdaydı. Şu an ise 345 sağlık çalışanı enfekte olmuş durumda. Bu artıştan bile Diyarbakır’daki artışı anlayabiliriz. Bu veriler sadece bizim tespit edebildiklerimiz.”

Sağlık emekçileri deyince…

Öner Yağcı
08 Ağustos 2020 Cumhuriyet

Geçen hafta adlarını yazmadığım için, TTB’de 1995-96’da başkan olan Doç. Dr. Özen Aşut ile 2010-12 yıllarının başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu’ndan hoşgörü dileyerek sağlıkçılarımızın dur durak bilmeyen savaşımını anımsadım.

Yaşamın her alanında, toplumsal savaşımımızın tarihinde, coğrafyamızın her yerinde vardı onlar. Ceyhun Atuf Kansu’yu, işyeri hekimliğinin öncüsü Engin Tonguç’u, Sivas katliamında canı alınan arkadaşım Behçet Aysan’ı düşündüm. Gençliğimin Ankarası’nda Tabip Odası başkanlığı yapan, asistanken ÜNAS (Üniv. Asist. Send.) ve TÜMAS’ın (Üniv., Akad. ve Yüksekokul Asist. Bir.) kurucularından Dr. Ergin Atasü ile Milliyet’te yazılarını okuduğumuz Dr. Turhan Temuçin geldi aklıma. Aramızda değiller şimdi. Okumaya devam et

Yılmaz Özdil’in SÖZCÜ’ye demecimiz için değerlendirmesi

Dostlar,

SÖZCÜ Gazetesi’nin yürekli ve yetenekli yazarı Sn. Yılmaz Özdil, SÖZCÜ‘de bu gün yayınlanan demecimizi facebook sitesinde duyurmuş..

Değerbilir anlatımlar kullanmış.. Teşekkür ederiz kendisine..

Aşağıda verdiği erişke (link) ile hem söyleşi metnine hem de 30 dakikayı aşan kapsamlı video kaydına erişilebilir..

Haklı çıkmaktan, tüm öngörülerimizin zaman içinde doğrulanmış olmasından mutlu olduğumuzu söyleyebilir miyiz??

Ne yazık ki kocaman bir hayır..

Özdil, 1 Mayıs 2020 günlü SÖZCÜ‘deki makalesinde ölüm sayılarının 10 Mart – 30 Nisan arasında nasıl saklandığını gün gün rakamlarıyla vermişti.. Salt İstanbul’da, 50 günde 3700’ü aşan fazladan ölüm vardı ve bunlar her nedense, Dünyada ve Türkiye’de korona salgını yaşanırken, başka başka nedenlerden ölmüşlerdi!? COVID-19 hastası değillerdi.. Ya başvur(a)mamışlar hastanelere, ya PCR testleri negatif çıkmış ama korona sağaltımı (tedavisi) almalarına karşın COVID-19 tanısı konmamış / konması engellenmiş ve ölüm raporlarına türlü türlü nedenler yazılmıştı.. (Lütfen okuyunuz, paylaşınız : http://ahmetsaltik.net/2020/05/01/yoksa-siz-hekimlerimize-guvenmiyor-musunuz/)

Çünkü : AKP iktidarının döneminde Türkiye’de hiçbir başarısızlık, olumsuzluk olamazdı! Bundan da bir başarı öyküsü mutlaka ama mutlaka çıkarılacaktı..

TEK ADAM‘ın büyüsü bozulamıyor, BİLİM KURULU üyeleri dahil KRAL ÇIPLAK diyemiyor!!???

Mahallenin delisi bir tek biz kaldık korkarız / sanırız ??

Uyan Türkiye uyan, artık yaşam hakkın da yok, ne kaldı geriye ne, ne, ne??

Sevgi, saygı ve DERİN KAYGI – ACI ile.
08 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/prof-dr-saltik-veriler-saklaniyor-cok-sayida-kanit-var-5976511/

Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var
SOZCU.COM.TR
Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var
Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var Ankara Üniversitesi Tıp Fakü

SÖZCÜ Gazetesi’ne demecimiz ve video söyleşi-1

SÖZCÜ Gazetesi’ne demecimiz ve video söyleşi-1

Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, koronavirüs ve paralelinde yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Saltık, Türkiye’de durumun nisan ayındaki pik dönemi gibi olduğuna dikkat çekti, verilerin saklandığını söyleyenlere tepki gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı eleştirdi.
Aşı çalışmalarına da değinen Saltık, Türkiye’nin teknik altyapı yetersizliği nedeniyle etkin aşı üretmesinin hayal olduğuna işaret etti.

Ömrüm Kara, 08 Ağustos 2020, video görüşmesi ve yazının tümü için :
https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/prof-dr-saltik-veriler-saklaniyor-cok-sayida-kanit-var-5976511/ 

Türkiye’de korona virüsü vakaları yeniden artıyor. Sağlık Bakanlığı açıkladığı verilerle bunu gözler önüne seriyor. Ancak bakanlık artışı verilerle açıklasa bile bunun doğruluğu tartışma konusu. Muhalefetin yanı sıra birçok akademisyen ve sivil toplum kuruluşu gerçek verilerin saklandığı görüşünde. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu görüşte olanlara tepkili.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık da rakamların gerçeği yansıtmadığını savunanlardan biri.

“ÖNLEM İÇİN ÖNCE GERÇEKLERİ GÖRMEK GEREKLİ”

SÖZCÜ‘ye konuşan Saltık, “veriler saklanıyor” diye açıklama yapanlara tepki gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı eleştirdi. Vaka sayısı ile ilgili gerçek kanıtların resmi mercilerin verilerinde olduğuna dikkat çeken Saltık, şunları kaydetti:

* Verilerin saklandığına dair çok sayıda kanıt var. Bu açıklamalara sayın bakan öfkelenmiş ve bir açıklama yaptı. ‘Vaka sayıları çok deyip ortalığı karıştırıyorlar, böyle diyenler ne önlem alınacağını düşünsünler’ diye açıklamalarda bulundu.
* Önlem için önce gerçeği görmek gerekli. Örneğin Konya Sağlık Müdürlüğü’nün basına yansıyan bir demeci var. 838 yataklı Şehir Hastanesi’nin tümüyle dolduğunu, 1200 yataklı bölümün hızla açılmaya çalışıldığını ve böyle devam ederse bunun da yetmeyeceğini açıkladılar.
* Malatya Valisi her gün en az 100, Erzurum Valisi 200 vaka olduğunu açıklıyor. Ama Sağlık Bakanlığı’nın bu bölgeler için verdiği rakamlar dörtte biri kadar.

“ARTIK MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR”

* Mesela Malatya Valisi bin kadar yatan hasta olduğunu açıkladı. Türkiye toplamına baktığımızda 10 binlerin üzerinde olduğu görülüyor. Dolayısıyla toplam yatan hasta sayısının yalnızca on birde birinin Malatya’da olmasını da sormak gerek. Ankara Tabip Odası’nın açıklaması var. Olgu sayıları 1400’ü buldu diye.
* Dolayısıyla bu şekilde yel değirmenlerine saldırmanın anlamı yok. Bunlar gerçek. Artık mızrak çuvala sığmıyor, herkes biliyor Türkiye’nin kuşkulu ve yetersiz veriler yayınladığını. Uluslararası istatistiklerde de -ki Johns Hopkins Üniversitesi bunun merkezidir- Türkiye’nin son derece kuşkulu veriler verdiğini ve güvenilemeyeceğini belirtiliyor.
* Çıkarsınız rakamları gerçekçi bir şekilde söylersiniz halktan da yardım isterseniz. ‘Denetim altına aldık, tedbire ihtiyaç var, endişeliyiz, kaygı içerisindeyiz’ şeklinde romantik açıklamaları aynı zamanda meslektaşım olan sayın bakana yakıştıramıyorum.

“YAPILANLAR İŞE YARAMIYOR”

Gerçek verilerin saklanmasının nedenlerini de açıklayan Saltık, şunları söyledi:

* Bunun birkaç nedeni var. İlki sosyal psikolojik nedenler. Panik havası oluşsun istenmiyor. Ama bu kaygı daha çok zarar getiriyor çünkü halk gerçek tabloyu anlayamadığı için rehavete kapılıyor.
* İkincisi turizm kaygısı. Ancak yurtdışı turist beklentisi istenildiği gibi olmuyor. Doğru dürüst gelen turist yok, ülkeler kapılarını açmıyorlar, askıya alıyorlar.
* İhracat – ithalat gibi beklentiler var. Yine burada da dış ticarette açıkların büyüdüğünü görüyoruz, buğday ithalatında dünya rekoru kırıyoruz. Yani burada da işe yaramıyor. Ama siyasal iktidar başarı öyküsü yaratma çabası içinde.

 “ARTIŞIN NEDENİ AYASOFYA VE BAYRAM”

Rakamların yeniden yükselmesinin nedenlerine dikkat çeken Saltık, bunun en temel iki nedeninin Ayasofya’nın açılışı ve Kurban Bayramı olduğunu vurguladı. Devletin resmi açıklamalarına göre Ayasofya’nın açılışına 350 bini aşkın insanın katıldığını dile getiren Prof. Dr. Saltık, şöyle konuştu:

* Bu kadar insan çok yakın temas içinde oldu. Tedbir yoktu, sonrasında denetleme olmadı. İkinci temel etken ise Kurban Bayramında kapatma yapılmayışı. Hem bayram ziyaretleri hem İstanbul’un bütün Türkiye’ye dağılması hem de turizm bölgelerindeki yoğunlukların neden olduğunu görebiliriz.
* ‘Her gün binin altına indik biraz daha tedbire gerek var’ demek başkadır. Halkı paniğe sokmayacak biçimde ama gerçekleri de açıklayarak, ‘Salgın ciddi. Bütün çabalara karşın binin altına inemiyoruz. Şu şu ek önlemlerin yerine getirilmesi halktan da bekleniyor. Bunlar yapılmadığı takdirde ölümler hastalık sayıları artacak. Ve çok daha katı kısıtlamalara başvuracağız’ demek başkadır. Sayın bakan ilkini seçiyor dolayısıyla ikircik içinde kalıyor insanlar.

“TESTİ POZİTİF ÇIKAN EVİNE GÖNDERİLİYOR”

Tespit ve tedavi konusunda bütün yükün kamu hastanelerinde olduğuna işaret eden Prof. Dr. Saltık, hastanelerde kapasite yetersizliğinin olduğuna vurgu yaptı. Özel hastanelerin pandemi hastalarını kabul etmediğini anlatan Saltık, şunları kaydetti:

* Sosyal güvenlik kurumu bedeli ödemiyor dolayısıyla bütün yük kamuda. Kamunun 200 bin kadar yatağı var. Bunun yarısının olağan hastalara, kalan yarısının pandemi hastalarına ayrıldığını düşünün.
* Şu an 12 bin dolayında yatan hasta var. Ve bu yatan hasta sayısı çok ilginç bir biçimde sınırlı tutuluyor. Hastanın PCR testi pozitif çıktığı halde klinik durumu ağır değilse evine gönderiliyor. ‘Durumunuz kötüleşirse gelin’ deniyor.
* Bu olağanüstü bir durum ve kapasite yetersizliğinin itirafı anlamına geliyor. Oysa izolasyon denen bir terim var, kesin ya da kuşkulu tanı alan hastanın, kuluçka süresi boyunca toplumsal yaşamdan yalıtılmasıdır. Biz o haldeyiz ki test pozitif tanı konmuş hastaları bile evlerine gönderiyoruz!
* Bunun sonucu ne oluyor? Türkiye’de hastanede yatan her on hastadan biri yoğun bakıma gerek duyan ağır hasta haline geliyor. Dünyada bu oran % bir yani yüz hastadan biri yoğun bakım gereksinimi duyuyor.
* Fakat ölüm oranları Türkiye’de ilginç bir biçimde % iki buçuklarda. Dünya ortalaması % 6. Burada apaçık verilerin çarpıtılmasıyla karşı karşıyayız.
* Türkiye şu an her 17 kişiden birine test yapılmış durumda. Her 4 kişiden birine test yapan ülkeler var. Hatta bir aileden bir kişiye tanı konduğunda yakın temaslılarına yani o ailenin üyelerine test yapılmayacak dendi. Bu akıl tutulması gibi bir şeydir.
================================
Tüm dosyayı burada veremedik web sitemizdeki sorunlar nedeniyle..

Devamı için tıklayın lütfen :
http://ahmetsaltik.net/2020/08/08/sozcu-gazetesine-demecimiz-ve-video-soylesi-2/

Sevgi ve saygı ile. 08 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Prof. Dr. Saltık, Türkiye’nin koronavirüs mücadelesinde başarısız olduğunu söyledi; ‘Eylülde patlama olacak’

Prof. Dr. Saltık, Türkiye’nin koronavirüs mücadelesinde başarısız olduğunu söyledi;
Eylülde patlama olacak

Prof. Dr. Ahmet Saltık, “Siyasal iktidar halkla gerçekleri paylaşmıyor. Bu durum güven bunalımı yaratıyor. Olasıdır ki eylül sonlarına doğru kaçındığımız, ötelediğimiz 14 günlük ‘tam kapatma’ya zorunlu kalacağız…” uyarısında bulundu.

  • Sibel Bahçetepe, Cumhuriyet, 06 Ağustos 2020
    https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/prof-dr-saltik-turkiyenin-koronavirus-mucadelesinde-basarisiz-oldugunu-soyledi-eylulde-patlama-olacak-1756399

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’nin salgınla mücadelede başarısız olduğunu ve verilerin gizlendiğini savundu. Prof. Dr. Saltık, koronavirüs savaşımında Türkiye’nin toplam olgu sayısında dünyada 17. sırada olduğunu anımsattı.

Test sayılarının yetersizliğine dikkat çeken Saltık, “Örneğin Rusya 198 bin, İngiltere 246 bin test yapmış her 1 milyon nüfus için. Ölüm sayıları olarak bakıldığında ise Türkiye’nin 5 bin 748’e ulaştığını görüyoruz. Açıklanan rakamların Türkiye gerçeğini hiç yansıtmadığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Çok değişik verilerle, kanıtlarla ortaya kondu bu. Örneğin Erzurum Valiliği günlük 200, Malatya Valiliği ise günlük 100’ün altına inmeyen olgu sayılarını açıkladı. Ancak Sağlık Bakanlığı verilerine baktığımızda, Erzurum ve Malatya’yı içine alan, her biri 6-7 ili içeren 2 ayrı bölge için 45 dolayında olgu bildirildiğini gördük. Bu durum güven bunalımı yaratıyor.” dedi.

‘ELİMİZ, KOLUMUZ BAĞLI’

Prof. Dr. Saltık, şöyle devam etti: “İktidar, ekonomiyi durdurmak istemiyor. Dolayısıyla salgın da durmuyor. Avrupa ülkeleri ilk dalgada neredeyse %95’e varan oranda ekonomilerini durdurdular, özellikle İtalya. Salgını ancak öyle denetleyebildiler. ABD, %50 gibi ekonomisini durdurdu ve halen salgın hızla sürüyor. İktidar, 14 günlük tam kapatmanın ekonomik maliyetinin çok yüksek olduğunu düşündü. Salgının tepe yaptığı Nisan ayı ortalarında 14 günlük tam kapatmayı ısrarla önerdik. O zaman bu uygulamanın günlük maliyeti yaklaşık 3.2 milyar $ idi. Yaklaşık 50 milyar $ gibi bir kaynak gerektiriyordu. Ne yazık ki 18 yıldır korkunç kötü yönetilen Türkiye ekonomisi, salgınla mücadelede elimizi kolumuzu bağlıyor.

  • Türkiye’nin salgınla ilgili açık başarısızlığındaki temel neden ekonomik yetersizlikleridir.

2-3 günlük “piknik” ya da “bayram” karantinaları denebilecek alaturka yöntemlerle iktidar bu mücadeleyi götürmeye çalıştı, olmadı… Korkarım ki, eylül ortalarında ya da sonlarına doğru okullar da açılırsa, ayrıca 11 Mayıs’tan bu yana AVM’leri açarak geldiğimiz ölçüsüz açılım – saçılım politikaları, Kurban Bayramı ve tatil yerlerinin açılması olgu sayılarında bir patlamayla yansıyacak. Belki eylül sonlarına doğru, kaçındığımız, ötelediğimiz 14 günlük kapatmaya zorunlu kalacağız. Kaçındığımız 50 milyar dolara yakın harcamayı da fazlasıyla yapmış olduk. Salgın ülkemizde 5. ayını bitiriyor. Maliyeti korkunç boyutlara ulaştı. Olgu ve ölüm sayılarını da en az 2-3 ile çarpmak gerekiyor.”

‘BİLİM KURULU SESİNİ YÜKSELTMELİ’

PCR testlerinin duyarlığının %40’larda olduğunu anımsatan Saltık, “Bu test için yerli dendi ve yandaş firmadan alındı. Korkunç bir fiyasko bu.” dedi.

Saltık, özetle şöyle devam etti:

  • “Salgınla ilgili verileri demokratik, saydam elde edemiyoruz; bu durum salgınla mücadeleyi tıkıyor.
  • Konuşanlara soruşturma açılıyor, Bursa’da Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya yapıldığı gibi. İktidar bilim insanlarını dinlemeli. İktidar gibi düşünmek, davranmak zorunda değiliz.
  • Bilimsel danışma kurulunun durumu içler acısı hale geldi.
  • İnsan yaşamının korunması bürokrasiye ve siyasetin yoz tercihlerine bırakılmamalı, bırakılırsa facia olur.
  • Bilim Kurulu bu tabloyu seyredemez. ‘Danışma kuruluyuz, iktidar ne derse yapar’ diyemezler. Bu meslektaşlarımızın seslerini yükseltme zamanı geldi.”

MEDYASCOPE Programımız – 06.08.2020

Dostlar,

Bu gün, 6 Ağustos 2020 Perşembe günü
saat 20:00’de MEDYASCOPE’tayız

Yükselen salgını, türev sonuçlarını…
Okulların açılıp / açılmaması sorunsalını..
Epidemiyoloji bilimi ışığında neler yapılabileceğini
nelerin yapılıp / nelerin yapılmaması gerektiğini…
…… konuşuyoruz..

https://youtu.be/N489K674Uro
https://twitter.com/Medyascopetv/status/1291418802916270080?s=09

Bilgi ve ilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 06 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

TELE1 TV Programımız – 06 Ağustos 2020

Dostlar,

Bu gün, 6 Ağustos 2020 Perşembe günü
saat 17:00’de TELE1 TV‘de olacağız.. / OLDUK

Yükselen salgını, türev sonuçlarını…
Okulların açılıp / açılmaması sorunsalını..
Epidemiyoloji bilimi ışığında neler yapılabileceğini
nelerin yapılıp / nelerin yapılmaması gerektiğini…
…… konuşacağız.. / KONUŞTUK..

Bilgi ve ilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 06 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

14 günlük yasaklara mecbur kalacağız; Artık sesinizi yükseltin

14 günlük yasaklara mecbur kalacağız dedi ve bilim kuruluna seslendi:
Artık sesinizi yükseltin

YENİÇAĞ, 06.08.2020
14 günlük yasaklara mecbur kalacağız dedi ve bilim kuruluna seslendi: Artık sesinizi yükseltin
Cumhuriyet‘ten Sibel Bahçetepe’nin haberine göre, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’de daha önce ekonomik nedenlerle uygulanmayan 14 günlük tam karantina uygulamasına mecbur kalınacağını belirtti. Saltık, Bilim Kurulu’na da seslenerek “Seslerini yükseltme zamanı geldi.” dedi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’nin salgınla mücadelede başarısız olduğunu ve verilerin gizlendiğini savundu. Prof. Dr. Saltık, korona virüs savaşımında Türkiye’nin toplam olgu sayısında dünyada 17. sırada olduğunu anımsattı.

Daha önce ekonomik nedenlerle uygulanmayan 14 günlük tam karantinanın bu gidişle uygulanmak zorunda kalacağını ifade eden Saltık, Bilim Kurulu’na da seslenerek Sesini yükseltme zamanı geldi.” dedi.

Saltık şöyle konuştu:

“İktidar, 14 günlük tam kapatmanın ekonomik maliyetinin çok yüksek olduğunu düşündü.
Salgının tepe yaptığı nisan ayı ortalarında 14 günlük tam kapatmayı ısrarla önerdik.
O zaman bu uygulamanın günlük maliyeti yaklaşık 3.2 milyar dolar idi.
Yaklaşık 50 milyar dolar gibi bir kaynak gerektiriyordu.
Ne yazık ki 18 yıldır kötü yönetilen Türkiye ekonomisi salgınla mücadelede elimizi kolumuzu bağlıyor. Türkiye’nin salgınla ilgili açık başarısızlığındaki temel neden ekonomik yetersizlikleridir.
2-3 günlük yöntemlerle iktidar bu mücadeleyi götürmeye çalıştı, olmadı…
Korkarım ki, eylül ortalarında ya da sonlarına doğru okullar da açılırsa, ayrıca 11 Mayıs’tan bu yana AVM’leri açarak geldiğimiz ölçüsüz açılım – saçılım politikaları, Kurban Bayramı ve tatil yerlerinin açılması olgu sayılarında bir patlamayla yansıyacak.
Belki eylül sonlarına doğru kaçındığımız, ötelediğimiz 14 günlük kapatmaya zorunlu kalacağız. Kaçındığımız 50 milyar dolara yakın harcamayı da fazlasıyla yapmış olduk.”

“BİLİM KURULUNUN SESİNİ YÜKSELTME ZAMANI GELDİ”

“İktidar bilim insanlarını dinlemeli. İktidar gibi düşünmek, davranmak zorunda değiliz.
Bilimsel danışma kurulunun durumu içler acısı hale geldi. İnsan yaşamının korunması bürokrasiye ve siyasetin yoz tercihlerine bırakılmamalı, bırakılırsa facia olur. Bilim Kurulu bu tabloyu seyredemez. ‘
Danışma kuruluyuz, iktidar ne derse yapar’ diyemezler. Bu meslektaşlarımızın seslerini yükseltme zamanı geldi.”

Kaynak Yeniçağ: 14 günlük yasaklara mecbur kalacağız dedi ve bilim kuruluna seslendi: Artık sesinizi yükseltin