Kategori arşivi: Hekim Saltık

Sağlıkta şiddet politiktir demek yetmiyor…

Kurtuluş Yolu

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
https://kurtulusyolu.org/saglikta-siddet-politiktir-demek-yetmiyor/  04.08.2022

Hayatı, yaşadığımız sorunları politikadan soyutlamak doğru bir tavır değil. Aristo zaten; “İnsan politik bir hayvandır (zoon politikon)”, demiş. Sağlıkta şiddetin ekonomik ve politik altyapısı vardır ve bunları geniş çerçevede iyi tahlil etmek gerekiyor.

Sağlık alanında giderek artan yaşadığımız şiddet, sağlık çalışanlarının yaşamını tehdit eder hale geldi. Sağlık kuruluşlarına başvurup, sorununun çözümlenmediğini düşünen vatandaş çözümü, sağlık çalışanlarına saldırmakta arayınca, olayın boyutları daha da büyüyor.

Aslına bakarsak sağlık hizmeti sunumunda, AKP iktidarının yürüttüğü politikalar nedeniyle vatandaş sağlık hizmetine daha zor ulaşır hale geldi. Özel hastanelerde sağlık hizmetinden yüksek ek ücretler alınıyor. Kamu sağlık kuruluşlarında da bazı hizmetlerden ek ücretler alınır hale geldi. Çünkü SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) ile belirlenen işlemlerin fiyatları ile o işlemin yapılması mümkün olmuyor. Hastane ek ücretler almaz ise o işlem yapılamaz hale geliyor.  Buna örnek; ortopedi ve beyin cerrahisinde kullanılan malzemeler, Kalp stentleri gibi birçok tıbbi malzeme…

Sağlık çalışanlarının ücretlerinin önemli bir kısmı döner sermaye gelirlerinden oluşuyor. Bu oran doktorlarda biraz daha fazla. Kamu sağlık kuruluşlarında döner sermaye gelirleri azaldıkça, doktorlar kamu sağlık kuruluşlarından istifa etmeye başladı. Özel sağlık kuruluşlarına veya yurtdışına giden doktor sayısı arttı. Pek çok hastanede daha önce bulunan uzman doktorlar bulunmaz hale geldi.

  • AKP iktidarının desteğiyle sayıları hızla artan özel hastaneler çok büyüdüler.

Kamu hastanelerinde yapılmayan veya çok sıra verilen ameliyatlar, özel hastanelerde yüksek fiyatlarla yapılmaya başladı. Başlangıçta çok az alınan ek ücretler, yüksek rakamlara ulaştı. Orta direk vatandaş özel hastanelerden sağlık hizmeti alamaz hale geldi. Bu durum kamu hastanelerinde daha büyük yığılmalara neden oldu.

  • AKP iktidarı ülkemizin son kalan kaynaklarını da şehir hastanelerine aktardı.

Hasta garantili şehir hastaneleri çoğunlukla şehir dışlarına, vatandaşın zor ulaşacağı yerlere yapıldı. Çok büyük yapılar olan şehir hastanelerinde, vatandaş yolunu zor buluyor. Sağlık çalışanları hastanenin bir yerinden öteki yerine zor ulaşıyor. Yıllardır kullanılan, hepimizin bildiği hastaneleri ortadan kaldırarak yapılan bu hastaneler, ülke bütçesine büyük bir yük getiriyor. Yerli ve yabancı Parababalarını daha da zengin etmekten başka işe yaramıyor.

Öte yandan büyük reklamlarla kurulan Aile Hekimliği düzeni bir türlü tam olarak uygulanmıyor. Sevk sistemi yok. Aile hekimliği semt ve bölge (AS: ve nüfus) tabanlı değil. İsteyen istediği aile hekimini seçiyor. Aile Sağlığı merkezi mekânları standart değil. Aile hekimleri kendi imkânlarıyla bina kiralıyorlar. Sağlık kuruluşu olmaya elverişli olmayan pek çok aile sağlığı merkezi var. Sağlıkta sorunlar esasen Birinci Basmakta çözülür. Bu herkesin ön kabulüdür. Bu nedenle en önemli yatırımların Aile Sağlığı Merkezlerine yapılması, çalışanların kamu çalışanı olması gereklidir. Aile Sağlığı Çalışanlarının sürekli eğitimleri, eşgüdümle yönetilmesi, Sağlık Bakanlığının en önemli görevi olmalıdır. Sağlık Bakanlığı Aile Sağlılığı Merkezlerini destekleyeceği yerde, ceza yönetmeliğiyle sopa göstererek işi idare etmeye çalışmaktadır. Aile Hekimliği düzeninin başlangıcına göre ücretleri giderek düşmüştür. Bu nedenle de pek çok aile hekimliği kadrosu boş kalmaktadır.

Tüm bu olumsuzlukların sonucu olarak sağlık sorununun çözümü acillere yığılmaktadır. Birinci Basamakta sorunu çözümlenecek insanlarımız acil kapılarında sıkıntı yaşamaktadır. Ülkemizde toplam doktor başvurularının dörtte biri acillere yapılmaktadır. Bu oran çok yüksektir. 2021 yılında 130 milyon kişi acillere başvurmuş. Dünyada bir yılda nüfusundan fazla hastaya acil servislerde bakan tek ülke, bizim ülkemiz.

Üstüne üstlük on milyon sığınmacının yaşadığı bir ülke durumundayız. Son on yılda yaşadığımız bu durum, sağlık hizmeti talebini çok artırmaktadır.

Bu koşullar altında verilen sağlık hizmeti sunumunda pek çok aksama doğal olarak meydana geliyor.

Halkımız Sağlık Çalışanlarının yaşadığı durumu görmeli.
Özünde Sağlık çalışanları da halkın bir parçası.
Birimizin çocuğu, kardeşi, ablası, dayısı, amcası, teyzesi, halası…

Yaşadığımız Parababaları düzeni, emperyalist tekellerin kâr hırsları bizim gibi ülke halklarını sağlık hizmeti alamaz hale getiriyor. AKP iktidarı halkın sağlığından çok Parababalarının kârını önemsiyor. Böyle olunca, sağlık emekçileri olarak halkla karşı karşıya getirilmiş oluyoruz.

Bu düzen böyle gitmez. Sağlıkta şiddete verilen cezaların artırılması da sağlıkta şiddeti önlemeye yetmeyecektir. Bataklığı kurutmadan, sivrisinekleri yok edemediğimiz gibi, sağlıkta Parababalarının kârına kâr katan bu düzeni değiştirmeden şiddet sona ermeyecektir.

Guinness’e girmeye aday bir eğitim öyküsü

logo

Guinness’e girmeye aday bir eğitim öyküsü

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, 69 yaşında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden yeni mezun oldu. Saltık, “Belki de yıllar önce tıbbiyeye değil hukuka girseydim, farklı bir kişilik gelişebilirdi ama bir yakınmam yok. Ben tıp mesleğimi çok seviyorum. Bu durumumla Guinness Rekorlar Kitabı’na girer miyim girmez miyim, bilmiyorum…” dedi.

İleyda Özmen

ANKARA- Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, eğitim azmiyle genç kuşaklara örnek oluyor. Yaşamını eğitime adayan Saltık, 69 yaşında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden yeni mezun oldu!

Yaşamı boyunca pek çok başarıya imza atan Saltık, “Belki de yıllar önce tıbbiyeye değil de hukuka girseydim farklı bir kişilik gelişebilirdi ama bir yakınmam yok. Ben tıp mesleğini çok seviyorum. Bu durumumla Guinness Rekorlar Kitabı’na girer miyim girmez miyim bilmiyorum…” dedi.

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Saltık, eğitim süreçlerini, bundan sonra hayata dair hedeflerini GAZETE DURUM’a şu sözlerle anlattı:

1977’den 2016’ya: 1977 İstanbul Tıp Fakültesi mezunuyum. 1978’de Hacettepe Tıp Fakültesi’nde Toplum Hekimliği / Halk Sağlığı dalında uzmanlık eğitimine başladım ve 1981’de İstanbul Tıp Fakültesi’nde uzman doktor oldum. 1990’da Doçent, 1996’da Profesör oldum.

  • Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 2011-16 arasında okudum, bitirdim.

Mülkiye diyoruz biz ona. Çünkü Türkiye’de Siyasal Bilimler Fakültesi 1’den çok var ama “Mülkiye” 1 tane, biricik! O da taa 1859’da kurulan en eskisi ve hepsinin anası.

250 sayfalık kapsamlı tez : 2016-18 arasında Ankara Üniversitesi’nde Sağlık Hukuku alanında tezli yüksek lisans yaptım.

  • Dolayısıyla Sağlık Hukuku alanında uzmanlaşmış oldum.

Tezim, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bir bireysel başvuruda aşı yaptırmak istemeyen bir aileye Anayasa Mahkemesi’nin “Evet haklısınız” demesi üzerineydi. Bu kararı eleştirdik hukuksal ve tıbbi boyutlarıyla. Bir yandan hekim olma bir yandan hukukçu olma sorumluluğuyla iki alanı kesiştirerek Anayasa Mahkemesi’nin “Aşı yaptırmayabilir zorunlu tutulamaz” yönünde verdiği kararın tıbbi açıdan, hukuksal açıdan, hukuk felsefesi açısından, epistemolojik açıdan son derece yanlış olduğunu, 250 sayfalık kapsamlı tezimizde irdelemiş olduk.

Hukuk Fakültesi mezuniyeti :

  • Eylül 2018’de Ankara Hukuk Fakültesi’ne kaydımı yaptırdım ve yeni bitirdim (25.7.2022).

Şu an süregelen eğitimim Anayasa Hukuku Doktorası :

Ders dönemi tamamlandı önümüzdeki aylarda yeterlilik sınavına gireceğim ve arkasından tez yazarak onu da tamamlayacağım diye umuyorum.

Bu yaştan sonra ek diplomalardan gelir sağlamam söz konusu değil

Bütün bunlardan amacım Francis Bacon‘un da vurguladığı gibi “Bilgi güçtür.”

Büyük Atatürk‘ün de bizi uyardığı gibi, bilgiyi kafamızda salt bir yük olarak tanımayıp, onları insanlığa yararlı ürünlere dönüştürmek. Benim de derdim budur. Daha donanımlı bir insan olarak sağlık sorunlarını hukukuyla, felsefesiyle, siyasetiyle, kamu yönetimiyle bir bütün olarak anlamak ve bunlara daha kapsamlı, yetkin çözümler üretebilmek.

İnsanlığa daha çok hizmeti etmek…

Yoksa bu yaştan sonra, edindiğim diplomalardan bir gelir sağlamam söz konusu değil.

Avukatlık yapmak aklımdan geçmiyor:

Avukatlık yapmak aklımdan geçmiyor.

  • Ancak, sağlık hukuku alanında uzmanlaşmam nedeniyle, yasal bilirkişi belgeme ek olarak, bu konuyla ilgili davalarda uzman görüşü yazabilmekteyim.

Sağlık hukuku alanındaki sorunların çözülmesinde, daha adil kararlar verilmesinde.. böylesine bir katkım olabilir.

Anayasa Hukuku doktorasını tamamladığımda da “sağlık hakkı“nı işlemek istiyorum.

Sağlık hakkını hem hekim hem hukukçu olarak sentezleyerek işlemek.

Sağlık hakkını salt hukukçular tartışacak değiller. Yalnızca onlar tartışırlarsa bir ayağı eksik kalıyor. Çünkü hukuk insanlarının tıp sorunlarıyla, ölümle, hastalıkla ilgili yaşantı deneyimleri olmadığı için, havada kalabiliyor kimi kritik noktalar. Sorunun kökünü, doğasını anlamakta haliyle zorlanabiliyorlar.

Yarım yüzyıldır tıbbiyenin içindeyim :

46. yılındayım meslek yaşamımın. 1971’de Hacettepe’de tıp eğitimine 17 yaşında başladığımdan bu yana 51 yıl oldu. Yarım yüzyıldır tıbbiyenin içindeyim.

Edindiğim birikim ve deneyimleri hukuk bilgisiyle sentezlersem daha gerçekçi, canlı, yaşamı temsil eden, dile getiren, ussal (rasyonel) bir düzleme erişebiliriz diye düşünüyorum.

Dolayısıyla, anayasa hukuku doktora tezimi tamamladığımda, önümüzdeki 1-2 yıl içinde, sağlık hakkı üzerinde yetkin yazılar yazmak istiyorum.

Sağlık hukuku ve Tıp Hukuku dersleri vereceğim : 

Önümüzdeki yıl, bu yıl mezunu olduğum Ankara Hukuk Fakültesi’nde İngilizce Hukuk Bölümü’nde Sağlık Hukuku derslerini vereceğim. Çalışmakta olduğum Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de Tıp Hukuku derslerini İngilizce vereceğim. Yine Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hem lisans hem lisansüstü düzeyde Sağlık Hukuku ve Tıp Hukuku derslerini planlamaktayız.

Guinness Rekorlar Kitabı’na girer miyim, bilmiyorum :

Şunu da belirtmekten keyif alırım : Bizim ailemizde Lozan’da İsmet Paşa‘nın danışmanları içinde Hukuk Profesörü Veli Saltık vardı. Ankara Hukuk Fakültesi kurucu kadrosu içinde yer almıştı. Rahmi Saltık, bizim aileden ülkece ünlü ses sanatçısıdır, aynı zamanda avukattır. Başka hukukçu – yargıç – avukatlar da var ailemizde.

Belki de yıllar önce tıbbiyeye değil de hukuka girseydim farklı bir kişilik formasyonu gelişebilirdi ama bir yakınmam yok.

Ben tıp mesleğini çok seviyorum. Özellikle uzmanlık alanım olan “Halk Sağlığı / Toplum Hekimliği” ni.. İnsanları hastalıklardan korumaya çalışmayı çok saygın ve anlamlı buluyorum. Bu bağlamda tıp – sağlık bilimleri eğitimi vererek hekim ve uzman hekim yetiştirmeyi de.

Bu durumumla Guinness Rekorlar Kitabı’na girer miyim girmez miyim, bilmiyorum.

Söyleşi fırsatı için size ve telefonla arayarak beni kutlayan değerli ve kadim dostum Mustafa Balbay‘a, GAZETE DURUM‘a ayrı ayrı teşekkür ederim.

Prof. Dr. Ahmet Saltık Hakkında Detaylı Bilgiler

Ülkemizde Artan KIRIM – KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI

logo

Ülkemizde Artan KIRIM – KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI

Prof. Dr. Saltık: “Hastalıkların ardı arkası kesilmeyecek”

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, yaz aylarının gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından ölümlerin artmasına dikkat çekerek, “Çevrenin giderek kirlenmesinden dolayı bu çevresel hastalıklarla karşı karşıyayız. 2 yıl içinde birçok hastalıkla karşılaştık. Yeni hastalıkların da ardı arkası kesilmeyecekdedi.

İLEYDA ÖZMEN AZE HABER AJANSI, 28.07.2022

ANKARA- Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, yaz aylarının gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından ölümlerin artmasına dikkat çekerek, “Çevrenin giderek kirlenmesinden dolayı bu çevresel hastalıklarla karşı karşıyayız. 2 yıl içinde birçok hastalıkla karşılaştık. Yeni hastalıkların da ardı arkası kesilmeyecek” dedi.

KKKA hastalığı nedeniyle bu ay başından bu yana başta Tokat, Bingöl ve Sivas üzere birçok ilde çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, bu hastalığın ara konakçısı keneler konusunda GAZETE DURUM‘a çarpıcı açıklamalar yaptı. Saltık’ın iletileri şöyle:

KKKA hastalığının ölüm oranı çok yüksek: KKKA hastalığı COVID-19 gibi değil. Ölüm oranı çok yüksek. Bu oran %30’lara varıyor. Hatta %50’lere çıktığı yazında (literatürde) kayıtlı. Yarı yarıya öldürücülük son derece yüksek. Bu yüzden kişinin korunması çok önemli.

KKKA hastalığında ilk temel bulguyu hastalığın adından anlıyoruz. Bu virüs hastalığında deri altında küçük toplu iğne başı boyutunda ve büyüyebilen yaygın kanamalar oluşuyor. COVID-19 gibi zoonotik bir hastalık, yani hayvanlardan insana geçiyor. 

Çevrenin giderek kirlenmesinden dolayı bu çevresel hastalıklarla karşı karşıyayız. 2 yıl içinde birçok hastalıkla karşılaştık. Yeni hastalıkların da ardı arkası kesilmeyecek.

Maymun çiçeğini de buna eklemek isterim.

  • Yakın zamanda DSÖ maymun çiçeği hastalığı için küresel alarm uyarısı da yaptı.

En genel anlamda insanoğlu çevreyi kirletmeyen, koruyan, bozmayan, dağıtmayan, ona saygılı bir tutum izlemek zorunda. Bu yapılmadığı takdirde bu hastalıkları göreceğiz ve daha ağırlarıyla karşılaşacağız.

KKKA Temmuz ayında tepe yapıyor: KKKA 2002 yılında ortaya çıktı. Genellikle yaz aylarında KKKA hastalığıyla uğraşıyoruz. Bu hastalık daha çok Temmuz ayında tepe yapıyor. Ağustos ayıyla birlikte hava soğudukça azalışa geçiyor.

Ağır bir tablo görüyoruz: Belirtilerinde birden ateşle birlikte şiddetli baş ağrısı görülüyor. Hastalarda aşırı halsizlik ve yorgunluk gözlemliyoruz. Belirtiler eklem, kas, karın ağrıları, bulantı, kusma biçiminde sürüyor. Bu bulgular kenelerce ısırıldıktan 3 ile 9 gün sonra başlıyor. Daha sonra deri altında kanamalar başlıyor. Burunda, ağızda diş eti kanamaları ve akciğer içinde kanamalar başlıyor. Kan tükürme, kanlı kusma ve dışkının kömür gibi simsiyah olması başlıyor. Kadınlarda beklenmedik vajinal kanamalar da belirtiler arasında görülüyor. İç organ kanamaları da başlıyor çünkü bu virüsle birlikte vücudun pıhtılaşma mekanizması bozuluyor. Böylesine ağır bir tablo görüyoruz.

En riskli ilimiz Tokat: HastalıkAfrika’nın ortasından başlayıp kuzeyine dek batısı dışında, orta Ekvator çizgisinin altı ve yukarı doğru kuzey ve Afrika’nın doğusu, Arap yarımadasının ve Türkiye’nin tümü, Irak, Suriye, Kırım yarımadası, Pakistan, Çin’e dek uzanıyor. Türkiye’de en riskli ilimiz Tokat. 2004 tarihli veriler var elimizde. Bugünkü verileri bilmiyoruz ama o zaman en çok hasta Tokat’ta görülmüştü. 249 hastanın 101’i Tokat’taydı. Yozgat, Sivas yoğun görülen iller oluyor.

Hayvanlarda düzenli kene muayenesi yapılmalı: Hayvanlarda düzenli kene muayenesi yapılmalı. Gerekli ilaçlamalarla hayvanların kenelerden arındırılması gerekiyor.

Bedeni gözlemek gerekiyor: Kene, deriyi ısırırken salgıladığı kimyasal madde ilk olarak o bölgede duyu yitirilmesine neden olur. Dolayısıyla kene ısırdığında duymazsınız. Acıtmaz, duyumsamazsınız (hissetmesininiz). Bu yüzden açık alanlarda, kırsal kesimlerde bulunduktan sonra kene ısırığı var mı diye tüm bedeni, biri yardımıyla gözlemek gerekiyor.

Paçalarınızı çorabın içine koyun: Kenenin çok olduğu riskli yerlerde uzun kollu giymeli, paçalarınızı çorabınızın içine koymalısınız. Bu alanlarda gerekmiyorsa uzun süre kalmamalısınız.

Keneyi tutup koparmayın: En büyük hata keneyi tutup kopartmak oluyor. Keneyi tutup koparmayın. Bu çok tehlikeli. Ölüm oranını artırır. Üzerine kolonya dökmek, sigara dumanı gezdirmek, sigara ateşi basmak da doğru değil. Çünkü refleksle kene bedenindeki tüm virüsü insan bedenine boşaltmış oluyorsunuz.

TickCheck.com - How to safely remove a tick

Çivi çıkarır gibi çıkarılmalı: Bir cımbızla, kenenin deriye giren ağız bölümünün de olabildiğince altından tutularak, bir çivi çıkarırcasına sağa sola hareket ettirerek çıkartmak gerekiyor. Bu gibi durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı.

Koruyucu giysiler giyilmeli: Hayvancılıkla uğraşanlar, çobanlar, çiftçiler, kesim evlerinde (mezbaha) çalışanların özel koruyucu giysiler giymesi gerekiyor. Riskli bir ortamda bulunulduysa 2 hafta dikkat etmek gerekiyor. Sağaltımda (tedavide) antiviral antibiyotikler (Ribavirin) kullanıyoruz. Özgün bir sağaltım elimizde bulunmuyor. Dolayısıyla kenelerin yaşayabileceği ortamda tüm beden incelenmeli. Bedene yapışmamış keneler çevrede toplanıp öldürülmeli ve gömülmeli.

Biyolojik savaş yararlı olabilir:  Samsun’da yetiştirilen 340 bin sülünün KKKA hastalığına neden olan keneleri yok etmek için Türkiye’nin çeşitli illerinde doğaya bırakılacak olması biyolojik savaş dediğimiz bir yöntem. Keneleri avlayarak yaşayan hayvanlarla böyle bir yol izlenmesi yararlı olur diye umuyoruz. Çünkü yaygın otlak alanlarını, su kıyılarını.. kene taşıyabilir diye ilaçlama olanağımız yok. Bu yöntem riskli ve çevreyi kimyasal açıdan kirletici olur. Belki kenenin çok olduğu sınırlı bölgelerde kimyasal ilaçlama yapılabilir.

BİZİM TV Konuşmamız : 26 Temmuz 2022

Dostlar,

Dün, 26 Temmuz 2022 Salı günü saat 21:00 – 22:05 arasında, BİZİM TV‘de Sn. Burcu UĞUR’un konuğu olduk. Bizimle, aşağıdaki görselde (ve linkte) görülen konuları işledi. 65 dakika boyunca bilimsel gerçekleri ve AKP’nin Kovit-19 ile gerçekte savaşmadığını….. irdeledik.

Örneğin, en son 11-17 Temmuz 2022 haftası veri açıklandığını. Son 9 gündür (17 – 26 Temmuz 2022 arası) hiçbir veri açıklanmadığını, uluslararası istatistiklere de yollanmadığını… şaşkınlıkla..

Bu suç, bu ciddiyetsizlik, bu halka saygısızlık ve masum insanların hastalanmasına – ölmesine neden olan sorumsuz, sürdürülemez ve derhal terk edilmesi gereken bir tutum.

Haziran başında 7 bini aşan haftalık olgu sayısı 11-17 Temmuz haftasında 257 bini aştı. Genel savsamaların (ihmallerin) yanı sıra, 2 temel hatanın yinelenerek salgını daha da azdırdığını düşünüyoruz:

1. Kurban bayramı için hemen hemen hiçbir önlem alınmaması ve halka uyarı yapılmaması.;
2. Kırk bine yakın hacının dönüşlerinde hiçbir önlem alınmaması..

Turizmin olası olumsuz katkısını da eklemek gerek..

2020 ilkbaharında da benzer hatalar yapıldı ve salgın hızla tırmandı.  İktidar, hatalardan ders almıyor. Özenli bir filyasyon (kaynağını bulma) çalışması ile hacılar konusunda yapılan hatanın salgının büyümesine katkısı sayısal olarak hesaplanabilir. Sağlık Bakanlığı bunu yapar mı?

Anlaşılan, kovit-19 çok büyük boyutlara ulaşmıştır, bu yüzden sayısal veri açıklanAmamaktadır.. Peki nereye dek? Ölümler de geçen yıl ve bu yıl açıklanmadı! Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır?

  • Türkiye bir Muz Cumhuriyeti midir? 

Yetkilileri anayasal, yasal, insani görevlerini yapmaya ve salgın hakkında güncel, dürüst veri paylaşmaya çağırıyoruz. Kamuoyunu ve muhalefeti, iktidarın bu kabul edilemez salgın politikası konusunda uyarıcı olmasını bekliyoruz.

Kış gelmeden 5-25 yaş arası tüm öğrencilerin öncelik ve ivedilikle 1!er ay ara ile 2 kez aşılanmasını çok önemli buluyoruz.

Ayrıntıları izlemek için lütfen tıklayınız..

İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereğinin yapılmasını diliyoruz.

Twitter ortamında da izlenebilir.

https://twitter.com/bizimtvcomtr/status/1552012059902185485?t=Kuw19ukoKV6AF2lWwRKslA&s=08

Sevgi ve saygı ile. 27 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

 

TELE 1 Programımız : 24 Temmuz 2022

Dostlar,

Güncelleme : 26.7.22, 22:31, konuşmanın ilk ve 2. yarısı için lütfen tıklayınız..
https://youtu.be/kng0t1CrPKI 

https://youtu.be/uYWn9Dbjyno
***
24 Temmuz 2022 Pazar günü, sabah saat 10:00’da TELE 1’de olacağız.

Sayın Namık Koçak bizi konuk edecek.

Duyuru – çağrı görseli aşağıda..

2 konumuz var..

1. LOZAN BARIŞ ANDLAŞMASI 100. YILINDA
2. TIRMANAN SALGIN

Saat 11:10’a dek bu 2 konuyu işleyeceğiz.

Sevgi ve saygı ile. 24 Temmuz 2022, Dikili

(Güncelleme : 26.7.22, 22:31)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

HABERAL MEDYA Konuşmamız : Hızla Tırmanan salgın ve Sağlıkta Şiddet

Dostlar,

22 Temmuz 2022 günü, Bursa’dan yayın yapan Sayın Ece ve Burcu Arar’ın HABERAL MEDYA adlı sanal yayın kuruluşuna 2. kez konuk olduk.. Burcu hanımın sorularını yanıtladık Yaklaşık 75 dakika sürdü ve HABERAL MEDYA’nın sosyal medya hesaplarında eşzamanlı, canlı yayınlandı. Duyuru görseli aşağıda..

Hızla tırmanan salgın ve sağlıkta şiddet seçilen temalardı.

Sayın Arar’ın sıcak sorularıyla, söyleşi çok kapsamlı oldu ve 75 dakika dolayında sürdü.

Youtube, twitter ve facebook hesaplarında izlemek için erişkeler (linkler) aşağıda.

(1445) Prof. Dr. Ahmet SALTIK: AKP ve yönetimi tarihe utanç sayfalarıyla geçeceklerdir – YouTube

Gazeteciler böyledir işte..

Ağzınızdan çıkacak sözcüklerden çarpıcı başlıklar yakalar, hatta bu tür sözler edilmesi için tatlı tatlı kışkırtıcı bile olurlar… Aşağıda tipik bir örneği.. 1 saati aşkın konuşmamızda, Sağlık bakanı Dr. Koca’nın ağır, bağışlanamaz ve dur durak bilmeyen hatalarının bedeli olarak ülkemizde onbinlerce masum insanın ölümü.. İsyanımız öyle büyük ki, fantastik bir tümce ağzımızdan döküldü..

  • Ben Tanrı olsam, Bakan Koca’yı cehennemde evire çevire yakardım…

Arifler anlar ve biçime takılmadan, çarpıtmadan ne demek istediğimizi kavrar, gereğini yaparlar.

(20+) Facebook

https://twitter.com/i/broadcasts/1zqJVBPqRjwJB

Haziran başında 7 bini aşan olgu sayısı, geçtiğimiz hafta 227 bin oldu. 4-5 haftada 220 bin eklendi! Nedenleri belli.. Kurban bayramı ve denetimsiz yurda dönen 40 bine yakın hacı..

Yazıklar olsun..

Yapılan ve ısrarla sürdürülen sayısız ciddi hatayı kanıtlarıyla sergiledik.
Teker teker bilimsel çözüm yollarını gösterdik.

İzlenmesi, paylaşılması ve ülkemize yararlı olması dileğiyle.

Böyle giderse, ekonomideki çökertme ve çok ağır bunalımla ile yatay ve dikey yoksullaştırma sürdürülemez boyutlara vardığından; yeterli beslenemeyen, ısınamayan, giyinemeyen, umutsuz, işsiz, moralsiz, gelecek beklentisi kırılmış, endişeli ve kaygılı kırılgan yığınlar, kovit-19 salgınında daha çok ve daha kolay hastalanacak, daha ağır geçirecek ve daha çok öleceklerdir.

Bu karabasan tablosu, AKP’yi, hiiiç beklemediği biçimde iktidardan edebilir; uyarmış olalım..

Sevgi ve saygı ile. 23 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

 

COVID-19, Halk Sağlığı ve Türkiye

Dostlar,

21 Temmuz 2022 günü saat 17:30’da, aşağıdaki görselde sunulan konuyu işledik.

İzmir Karşıyaka Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler sorumlusu Sn. Haluk Işık, bizi sanal ortamda konuk etti, 2. kez. (İlki 20Mayıs 2020).

Yaklaşık 45 dakika, Kovit-19 salgınının tırmanışını, aradalandaki ülkesel ve küresel etmenleri irdeledik. Özellikle AKP iktidarının yapageldiği ciddi yanlışlar sergiledik ve hızla atılması gereken Epidemiyolojik adımları sunduk.

Durum ciddi ve salgın yönetimi için tam bir fiyasko. Ama masum insanlar ölmekte! İktidar. Haziran 2021’de olduğu gibi, 2022 Haziran sonunda da TÜİK’in yıllık ölüm istatistiklerini yayınlamasına izin vermedi. Salgına verdiğimiz kurban, açıklananın 3 katı dolayında, 100 bin değil, 300 bin (üç yüz bin!). Dert büyük.

İzlenmesini, paylaşılmasını ve gereğinin yapılmasını, yararlı olmasını dileriz. Lütfen tıklayınız..

Sevgi ve saygı ile. 22 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

ARTI TV Konuşmamız : 14 Temmuz 2022

Dostlar,

Bu gün, 14 Temmuz 2022 Perşembe, akşam saat 18:00’de ARTI TV‘de Sn. Fatih Yapıcı’nın konuğu olacağız.

Bize ayrılan 45-50 dakika zaman içinde aşağıdaki görselde de belirlenen 3 konuyu birbiriyle bağlantılı olarak, ilişkilendirerek sunacağız.


Sağlık Bakanlığınca açıklanan son hafta verileri aşağıda…

HAFTALIK BİLDİRİMLER… aşağıdaki gibi.. İlk hafta 7322 iken 6. haftada 117.095, açıklanan resmi kovit-19 olgu (vaka) sayısı. Sağlık Bakanlığına göre, bunlar “vaka” (olgu), yani PCR testi (+) olanlar. Ama yine Bakanlığa göre, bulgu veren (semptomatik) kaç kişi / kaç hasta var, açıklanmıyor. Test sayısını da bilmiyoruz. Dolayısıyla, çok önemli olan “test pozitifliği oranı” bilgisinden de yoksunuz. Ancak çıplak gözle de salgının “ciddi tırmanışı” görülmekte. Nu apaçık yeni bir dalga. 6. Dalga, yaz dalgası.

Tarih Haftalık Vaka Sayısı Haftalık Vefat Sayısı Haftalık İyileşen Sayısı Toplam Vaka Sayısı Toplam Vefat Sayısı
30 Mayıs – 05 Haziran 2022 7.322 19 7.843 15.078.186 98.976
06 -12 Haziran 2022 7.556 20 7.241 15.085.742 98.996
13 Haziran – 19 Haziran 2022 10.954 19 7.653 15.096.696 99.015
20 Haziran – 26 Haziran 2022 26.635 17 11.256 15.123.331 99.032
27 Haziran – 03 Temmuz 2022 57.113 25 30.478 15.180.044 99.057
04 -10 Temmuz 2022 117.095 31 61.047 15.297.539 99.088

Oysa Mayıs içinde uyarmıştık; önlemler böylesine hızlı kaldırılırsa, “yazın belki çok zorlanmayız” ama “sonbaharda ciddi bir dalga ile karşılaşabiliriz” yönünde. Ancak AKP iktidarı ene bildiğini okudu, çok yıpranmış da olsa Bilim Kurulu’nu, “gerektiğinde” çağırmak üzere tatile yolladı. Şu koşullarda bu Kurulun ya da daha iyisi yeni bir Bilim Kurulu’nun toplanması gerekli değilse, ne zaman gerekli olabilir, anlamakta çok zorlanıyoruz.

31 Mayıs 2022 akşamı 975 olarak açıklanan günlük olgu (vaka) sayısı 4-10 Temmuz 2022 takvim haftasında 117.095! Üstelik buzdağının ucu.. Sıkı bir temaslı izlemi, sürveyans, filyasyon yapılmadığı için, gerçeğin 1/10’unu ancak yakalayabiliyoruz. Çok sıkı izlem yapılan ülkelerde bile epey yakalanamayan oluyor. Bizde bu oranın en az 1/10 olduğu çok açık.. O halde 1 milyonu aşkın “aktif olgu” dan söz etmek gerekir. Nitekim Bakanlık günlük / haftalık test sayılarını e test pozitifliği oranlarını “her neden ise” (!) açıklamamayı sürdürüyor.

Üstelik 4-10 Temmuz takvim haftası verileri, 1-2 hafta önceki salgın dinamiğinin gecikmeli yansıması (phase gap). Oysa “Epidemiyolojik hafta” temelli verilmesi gerekliliğini ise Bakanlık hiç yerine getirmedi. Örn. bu akşam, 8-14 Temmuz 2022 verileri paylaşılalı, yarın ise 9-15 Temmuz Epidemiyolojik haftasının verileri.. Daha doğrusu günlük verilerin saydamlık ve dürüstlükle paylaşılması..

117.095 / 7 = 16.728, ortalama günlük olgu (vaka) sayısı açıklanana göre.
Nisan 2020’de, salgının ilk dalgasında 5 bini ancak aşmıştı günlük olgu sayısı.
En yüksek günlük veri 32-33 binleri bulmuştu. Günümüzde, açıklanan rakam ciddidir, günlük 17 bine yakın.. Üstelik yaklaşık 1/10’unun ancak yakalanabildiğini ustan (akıldan) hiç çıkarmadan.

Geçtiğimiz 2-3hafta içinde Bakanlığa ve yurttaşlara uyarılarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamdaki bir uyarı içerikli tweet iletimiz yarım milyondan çok okundu. Basına demeçlerimiz ve TV konuşmalarımızı web sitemizde sürekli paylaşıyoruz.

Basına demeçlerimiz ve TV konuşmalarımızı web sitemizde sürekli paylaşıyoruz. Yurttaşlardan yoğun sorular geliyor. Aşı, maske, korunma, hastalananların yapması gerekenler.. Bakanlık bildiğini okumayı sürdürüyor. Yine saydamlık yok, yine yeterli – güncel – güvenilir bilgi paylaşımı yok. Turizm, ekonomi ve politik kaygılar iktidarı ketliyor büyük ölçüde, anlaşılan. Ancak bunlar kabul edilemez.. Hem işe yaramaz hem de masum insanların hastalanıp ölmeleri karşısında asla gerekçe yapılamaz.

Nitekim ölüm istatistikleri bu Haziranda da açıklan(a)madı, geçen yıla ek olarak. Çok utanılası ve çok endişe verici bir tutum ve durum.

  • Öte yandan enflasyonda açık ara DÜNYA 1. si olduk, TÜİK‘in % 170+ yerine %70+ açıklamasına karşın.

Toplum cinnet eşiğinde.

  • DİKKAT       : Bunca yoksullaşTIRılmış bir toplumda kovit-19 salgını çok daha ağır gider.
    Çok daha özenli olmak zorundayız..

Temmuz ve Ağustos’ta 5+ yaş tüm çocuklara, okullar açılmadan 1’er ay ara ile 2 doz, güncelleştirilmiş mRNA aşıları yapmalıyız, geç kalıyoruz, haydi, hemen davranalım.

TURKOVAC, ne yazık ki, bilimsel ölçütlerle aşı niteliği kazanamamıştır. Uygulamadan kaldırılması ve insanlara asla dayatılmaması gerekir.

Şiddet, salt sağlıkta değil kine yazık ki yaygın.. Erdoğan’ın ağzıyla / mantığıyla söyleyelim netlikle :

  • AKP = RTE neden, Şiddet sonuç! Bu denli net ve açık.. İlişki nedensel!

Programda irdeleyeceğiz bu konuları, güncel bilimsel veriler ışığında.

  • Bu kış çok zor geçecek çooook zor.. şimdiden sosyal devlet gerekleri yapılmalı.

İzlenmesi, paylaşılması ve toplumsal yararın en çok kılınması (“maksimize edilmesi” demeyeceğiz!) dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile. 14 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik    

 

 

 

KRT TV Konuşmamız : Kovit’te 6. Dalga ve Sağlıkta Şiddet

KRT TV Konuşmamız…

Dostlar,

8 Temmuz 2022 gecesi saat 21:00 – 24:00 arasında KRT TV Ankara stüdyosunda, programcı sayın İsmail Dükel’in konuğu olduk. Bizim dışımızda başkaca saygın katılımcılar da SKYPE aracılığıyla katkı verdiler. CHP Balıkesir Milletvekili Dr. Fikret Şahin, Sosyal Politika Uzmanı Prof. Dr.  Aziz Çelik, medya ombudsmanı Sn. Faruk Bildirici.. Gazeteci Sn. Yıldız Yazıcıoğlu ise bizimle aynı masada idi.

Biz, öbür konuşmacılara aradaki kısa katkılarımız dışında başta 20 dakika dolayında, Sağlıkta Şiddetin ardalanını anlattık. Özellikle Haziran 2003’te başlatılan Sağlıkta Dönüşüm ile sağlık hizmetlerinin piyasalaştırıldığını, giderek paralı kılındığını, yurttaşların koruyucu sağlık hizmetine erişemediğini, müşterileştirildikleri için sağlık hizmeti almada çok zorlandıklarını… aktardık. Ülkemizde sağlıkta tırmanan şiddetin zaman ekseninde “Sağlıkta Dönüşüm” ile koşut tırmandığını vurguladık. AKP iktidarının neo-liberal vahşet politikaları ile halkı müşteri gibi kışkırtarak şımarttığını ve sorunlardan kendisi sorumlu olmakla birlikte sağlık emekçileriyle halkı karşı karşıya getirdiğini belirttik. Emperyalizmin maşalığını yapan politikalarla ülkemizin uydulaştırıldığını belirttik. (ilk 26 dakika..)

Şehir hastanelerinin bir SAĞLIK KAPİTÜLASYONU olduğunu vurguladık!

Geçtiğimiz günlerde yayınladığımız bir tweet iletisinde, Konya’da görev şehidi olan meslektaşımız Dr. Ekrem Karakaya için yazmıştık :

  • Sorumlu tartışmasız iktidardır.
  • Halk bilinçli yoksullaşTIRma politikasıyla cinnet eşiğindedir.
  • Sağlık hizmeti çok büyük ölçüde özelleştirilmiştir.
  • Hizmete erişemeyen halk hıncını sağlıkçıya yöneltiyor.
  • Gerçek Katil AKP politikalarıdır.
  • Erdoğan istifa ederek ülkeyi rahatlatmalıdır!

****
2. bölümde programın 2. saat 12. dakikası ile bitene dek 35 dakika boyunca Kovit-19’da 6. Dalgayı – Yaz dalgasını değerlendirdik. Yapılan hataları, dünyada ve Türkiye’deki durumu ve en önemlisi de “NE YAPILMALI?” yı açıkladık. İzlemek için lütfen tıklayınız..

https://youtu.be/mN-901cT_EQ

Sevgi ve saygı ile. 12 Temmuz 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

Seller ve LEPTOSPİROZİS Hastalığı

logo

Seller ve LEPTOSPİROZİS  Hastalığı


Kas
 ve karın ağrısı, yüksek ateş, ishal…

  • Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, Kurban Bayramı sebebiyle kesilecek hayvanlardan leptospira hastalığı bulaşabileceğini belirterek, vatandaşları dikkatli olmaya davet etti.

ANKARA- Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, son dönemde yağışlarla artan su baskınlarına bağlı olarak gündeme gelen “leptospira” hastalığına işaret ederek, “Hastalık; ateş, kas ağrıları, karın ağrıları, yüksek ateş, ishal, deride sarılık, göz akında  sarılık, karaciğer ve dalakta büyüme, böbrek işlevlerinde bozukluk, gözde kızarıklıkla birlikte kanlanma ve deri altında kanamalı döküntü belirtileri gösteriyor. Tanı koymak kolay olmuyor. O yüzden özellikle hastalığın sık görüldüğü yerlerde ve dönemlerde hekimlerin bu hastalıktan kuşku duyması gerek.” dedi.

Saltık, “leptospira” hastalığı hakkında GAZETE DURUM’un sorularını şöyle yanıtladı:

“Leptospira” bakteriyel bir hastalık: Leptospira hastalığı bir bakteriyel hastalık. Bu bakterilerle insanlara geçiyor. Koyunlar, keçiler, sığırlar, domuzlar, evcil ve vahşi kemiriciler, geyikler, tavşanlar gibi hayvanlarda ve sıklıkla köpeklerde bu hastalığı görüyoruz. Leptospira, hayvanlardan insanlara geçen (zoonotik) bir hastalık, bir zoonoz. Bunun tipik örneklerden birisi kuduz. Dr. Weil, bu hastalığı 1886’da tanımladı. Dolayısıyla O’nun adıyla da biliniyor (Weil hastalığı). Hastalığın farklı adları var. Üreticilerin pirinç tarlalarında çıplak ayakla çalışmaları yüzünden, “pirinç tarlası hastalığı” olarak da tanınıyor. Hastalık, toprakta, çamurda, durgun sularda.. çıplak ayakla dolaşanların ayaklarındaki zedelenmiş deriden bu bakterilerin girmesiyle ortaya çıkabiliyor.

Kurban Bayramı’nda risk arttı : Kurban Bayramı içindeyiz. Belki de 3 milyonu aşkın hayvan kesilecek. Bu nedenle “leptospira” hastalığı riskinin arttığından söz edebiliriz. Son günlerde ülkemizde ve dünyada küresel ısınmaya (iklim felaketine, climate disaster) bağlı olarak ardışık sel afetleri var. Bunlar leptospira hastalığı ataklarını artırıyor, dolayısıyla hasta hayvanlardan, çevreden rahatlıkla insanlara geçebiliyor. Hasta hayvanların idrarları, beden sıvıları, plasentaları, dokuları hastalığı bulaştırıyor.

  • Kesilecek bütün hayvanların veteriner hekim denetiminden geçmesi ve kesimin kesimevi (mezbaha) koşullarında yapılması zorunlu.

Çıplak elle hayvan dokularına dokunmamak gerekiyor. Leptospira etmeni bakterilerin gözlere sıçramaması ve solunum yoluyla alınmaması için yüz siperi takılması, eldiven kullanılması ve çizme giyilmesi gibi kişisel koruyucu önlemler alınmalı. Hayvanların, özellikle köpeklerin yavruyken 2 kez aşılanması gerekiyor.

Yağmur mevsimlerinde hastalık artış gösteriyor : Ellerimizde, bedenimizde özellikle çıplak ayakta yaralanma, kesik varsa, çamur haline gelmiş topraktaki ve kirlenmiş sulardaki, tarla ve bahçelerde, ahırlarda.. bu bakteriler vücuda girebiliyor. Özellikle pirinç tarlalarında ve çiftliklerde çalışanların kişisel koruyucu giymesi gerekiyor. Gözden de bulaşabildiği için yüz siperi, uygun koruyucu gözlük takılması gerek. Kesimevi (Mezbaha) işçilerinin, veteriner hekimlerin, avcıların, balıkçıların, kanalizasyon ve tunel işçilerinin, yeraltı madencilerin, komando askerlerin çok dikkat etmesi gerekiyor.

Mutfaklarda da fareye karşı önlemler alınmalı. Özellikle yağmur mevsimlerinde yaz sonunda, ilkbaharda hastalığın tırmanma gösterdiğini biliyoruz. Dünya genelinde ciddi bir hastalık olarak biliniyor. Türkiye için elimizde net rakamlar yok. Yer yer leptospira olguları bildiriliyor. Hastalığın henüz etkili ve güvenilir yaygın bir aşısı yok.

Çeşme suyu ve denizlere dikkat : Bakterinin bulaşma riskine karşı kent şebeke sularının ya da toplu kullanıma açılan içme – kullanma sularının mutlaka uygun bir biçimde klor ve çözeltileriyle veya başkaca kimyasallarla dezenfekte edilmesi gerekli. Bakteri, kirli nehir sularında 5-6 gün, deniz suyunda 18-20 saat yaşayabiliyor. Dolayısıyla sel afetlerinden sonra nehirlerin, akarsuların denize ulaştığı yerlerde eğer bir dalgalanma yoksa, o durgun alanlarda bakterinin yaşamı 1 gün sürebiliyor. Bu bölgelerde denize girilmemeli. Bakteri doğal koşullarda 50-55 derecede yarım saatte ölüyor.

Tanı koymak kolay olmuyor : Hastalık; ateş, kas ağrıları, karın ağrıları, yüksek ateş, ishal, deride sarılık ve derialtı kanamalı döküntü, göz akında sarılık, karaciğer ve dalakta büyüme, böbrek işlevlerinde bozukluk, gözde kızarıklıkla birlikte kanlanma.. belirtileri gösteriyor. Tanı koymak kolay olmuyor. O yüzden özellikle hastalığın sık görüldüğü yerlerde ve dönemlerde hekimlerin bu hastalıktan kuşku duyması gerek. Öbür hastalıklardan ayırt edilmesi için kanamalı deri döküntüleri, sarılık ve ateşin birlikte görülüp görülmediğine bakılmalı. Sağaltımda (Tedavide) geç kalınmamalı, doksisiklin ve penisilinler gibi antibiyotikler kullanılıyor. Eğer erken sağaltım yapılmazsa (tedavi edilmezse), başta böbrek işlevlerinin bozulması, karaciğer yetmezliği, solunum güçlükleri ve menenjit görülebiliyor ve ölüme dek götürebiliyor.

Nüfus artışını mutlaka ve hızla frenlemek ve çevreye saygılı yaşamı öğrenmek zorundayız.