Kategori arşivi: Hekim Saltık

Ankara Tabip Odası HEKİM POSTASI : Dünyadan Kısa Kısa


Hekim Postası

Ankara Tabip Odası HEKİM POSTASI : Dünyadan Kısa Kısa

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odası düzenli olarak
aylık HEKİM POSTASI adlı bir yayın çıkarıyor..

Bu yayından biz çok yararlanıyoruz ve çok sık olmasa da arada yazıyoruz..

Son sayıdan (Mart 2014) bir alıntı yapmak istedik..

Emek veren meslektaşlarımıza ve Oda emekçilerine teşekkür ederiz..

Onların e-iletisine şu yanıt verdik :

  • Sevgili arkadaşlar,
    Bu son sayı çoook dolu dolu..
    Hem de TR gündemi çok yoğunken..
    Hem de başta dava varken..
    Ve de Nisan ortasında seçime hazırlanırken..
    Bravo..
    Elinize sağlık..
    Bir alıntıyı koydum web siteme.
    Başka yazıları da koyacağım..
    Sağolun..

Sevgi ve saygı ile.
27 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================

Dünyadan kısa kısa…

Tarih : 27 Mart 2014

IŞİD sağlık hizmetlerini tehdit ediyor

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) denetiminde bulunan Rakka kentindeki eczacılar, IŞİD’in kente ilaç ve tıbbi malzeme girişine izin vermediğini bildirdi. Birçok hastanenin ilaç ve tıbbi malzeme eksiğinden dolayı kapandığını söyleyen Rakkalı eczacılar ve doktorlar, ilaç eksiğinin büyük boyutlara ulaştığını, yerel halkın sağlık ve tedavi hizmetlerinin aksadığını belirtti.

IŞİD’in bölgenin denetimini ele geçirdikten sonra kent merkezi ve çevre bölgelerdeki hastanelerin malzemelerini söktüğü, bazı sağlık merkezlerini kapattığı,
gönüllü sağlık görevlilerini kaçırdığı da uluslararası basına yansıyan bilgiler arasında.

Bu yılın başında Sınır Tanımayan Doktorlar sözcüsü Michael Goldfarb, Suriye’nin kuzey batısında görev yapan 5 doktorun kaçırıldığını açıklamıştı. Goldfarb, doktorların güvenliklerini tehlikeye atmamak için Esad yönetimi mi yoksa IŞİD’in de aralarında olduğu gruplar tarafından mı kaçırıldıklarını açıklamayacağını belirtmişti. Merkezi Londra’da bulunan Suriye’de İnsan Haklarını Gözetleme Örgütünden yetkili Rami Abdurrahman ise AP’ye yaptığı açıklamada, El Kaide bağlantılı Irak Şam İslam Devleti’nin Lazkiye’de bir hastaneyi ve doktorların kaldıkları evleri bastığını ve doktorları kaçırdığını söylemişti.

Sınır Tanımayan Doktorlar’ın Suriye’nin kuzeyinde bulunan 6 hastane ve 4 sağlık ocağında görev yaptıkları biliniyor. Doktorların kaçırıldıkları Lazkiye ili Hatay’a da yakın ve Alevi nüfusun yoğun olduğu bir bölge. Lazkiye’ye daha önce El Nusra ve IŞİD tarafından saldırılar düzenlenmişti. İnsan Hakları İzleme Örgütü, geçtiğimiz yıl
Ekim ayında yayınladığı raporda El Kaide ile bağlantılı grupların Lazkiye kentinde
Alevi oldukları için aralarında çocuklarında bulunduğu 190 sivili katlettiklerini açıklamıştı. (Kaynak: ANF, Reuters)

Mısır’da süresiz grev başlıyor

Mısır’da derinleşen ekonomik ve siyasi kriz, sağlık örgütlerine süresiz grev kararı aldırdı.

2014 yılının başından bu yana doktorlar ve diş hekimleri sendikaları her pazartesi ve çarşamba, eczacılar sendikası ise haftanın belli günlerinde tek günlük grevler gerçekleştiriyordu. Doktorlar, diş hekimleri ve eczacılar sendikası ortak bir karara imza atarak süresiz grev kararı aldı.

Sendikaların düzenledikleri basın toplantısında konuşan Mısır Doktorlar Sendikası Üyesi Amr eş-Şura, süresiz olarak başlatılan grevin, sağlık sistemine bütçeden daha fazla pay ayrılması, sektörün yeniden yapılandırılması, hastane ve sağlık personeline yönelik suçlara verilen cezaların arttırılması gibi talepleri içerdiğini belirtti. Taleplerinin temelinde “hastaların menfaati” olduğunu söyleyen Şura, eczanelerin ve acil servislerin grev sırasında acil ve kritik vakalarla ilgilenmeye devam edeceğini kaydetti.

Şura, hükümetin taleplerine karşılık verip vermemesiyle ilgili olarak grev için yeni bir yol haritası belirleneceğini de ekledi. (Kaynak: DailyNewsEgypt)

Güney Sudan’da hastaneye saldırı

Orta Afrika’da yer alan Güney Sudan’da hükümet ile isyancılar arasındaki çatışmalar yoğunlaştı. Çatışmalarda el-Vahde eyaletinde bulunan bir hastane kundaklandı ve Yukarı Nil eyaletinin başkenti Malakal’daki devlet hastanesinde bazı hastaların öldürüldüğü bilgisi basına yansıdı.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü Başkanı Rafael Giorgio konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Güney Sudan’ın başkenti Cuba’da hükümet güçleri ile Riek Machar’a bağlı muhalif gruplar arasındaki çatışmalar sırasında Malakal hastanesinde tedavi gören bazı hastaların öldürüldüğünü ve el-Vahde eyaletindeki Lir hastanesinin yakıldığını kaydetti. Giorgio, ülke genelindeki çatışmaların yoksul halkın sağlık hizmetlerine erişimini engellediğini, tıbbi yardımların dağıtılmasını güçleştirdiğini belirtti.

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nün Lir eyaletindeki Program Koordinatörü Sarah Mainrad, artan şiddet olayları nedeniyle nüfusun büyük çoğunluğunun eyaleti terk ettiğini, geri dönenlerin ise sağlık hizmetlerinin bulunmaması nedeniyle tekrar kentten ayrılmak zorunda kaldıklarını söyledi. (Kaynak: Aljazeera)

AKP’yi KURAKLIK BİTİRECEK!


Prof. Dr. D. Ali ERCAN’dan Kritik Uyarı!

AKP’yi KURAKLIK BİTİRECEK!

Dostlar,

Sn. Prof. Dr. D. Ali ERCAN hocamız, bir nükleer fizikçi olarak çevre sorunlarına çok duyarlı ve de yetkin. Kendisinin bu sitede çok sayıda öğretici, düşündürücü, sarsıcı yazıları, görsel sunumları var. Çok sayıda konferans da verdi, vermekte bu konularda.

Daha geçen hafta 19.3.14 günü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde
3. sınıftaki öğrencilerimize 2 saatlik bir dersi lütfettiler.
Bizim sorumluluğumuzdaki “Küreselleşme ve Halk Sağlığı” dersinde
konuk öğretim üyesi olarak “Küreselleşme ve Çevre Sağlığı” dersini verdiler.
Yansılarını sitemizde sunduk.. Aşağıdaki erişke (link) tıklanarak izlenebilir.
(http://ahmetsaltik.net/2014/03/20/prof-dr-d-ali-ercan-kuresellesme-ve-cevre-sagligi/)

Biz de çok sayıda dosyaya yer verdik sitemizde.

“KURAKLIK KIRMIZI ALARM VERİYOR : Yöneticiler Ayrımında mı?”

başlıklı yazımızı daha düne dek 1 ayı aşkın süre sitemizin girişinde (manşetinde) tuttuk. Yağan yağmurların beklenenin – gerekenin 1/100’ü bile olmadığına
dikkat çektik.

İvedi önlemleri sıraladık ve çağrıda bulunduk.

Yerel (genel!) seçim curcunası içinde gecikildiğine dikkat çektik.
Bu yazımızı aşağıdaki erişkeden çağırabilirsiniz :

http://ahmetsaltik.net/2014/03/23/kuraklik-kirmizi-alarm-veriyor-yoneticiler-ayriminda-mi/ (ADD Genel Merkezi web sitesinde gönderdik 1 ay ara ile
2 kez.. Fakat tek seçici Sn. Gn. Başkan nedense onay vermediler??)   

Sn. Prof. Ercan’ın özlü, kısa, vurucu uyarısı aşağıda..

Damlaya damlaya çöl olur.. diyor..

Deprem riskinin büyüdüğüne dikkat çekiyor..

Aynen katılıyor ve hızla bilimsel önlemeler almaya çağırıyoruz ülkemizi.

Sevgi ve saygıyla
25.3.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===========================================

Ali_Ercan_portresi
Değerli arkadaşlar,

AKP iktidarını ne şu, ne bu…
“Kuraklık” bitirecek 2015 te.

 

Kuraklik_damlaya_damlaya_col_olur

Maalesef  hepimiz yanacağız kurunun yanında.

Üstüne üstlük Marmara “Deprem” olasılığı da çok büyük!

Benden söylemesi. æ (25.3.14)

Ankara Tabip Odası Seçmen Listesi Askıda : Seçim 13 Nisan 2014’te


Ankara Tabip Odası Seçmen Listesi Askıda : Seçim 13 Nisan 2014’te

ATO_logosu

 

 

Sayın Üyemiz;

Ankara Tabip Odası’nın 6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Yasası kapsamında gerçekleştireceği olağan Seçimli Genel Kurulu 5 Nisan 2014 günü 09:00 – 17:00 saatleri arasında Ankara Tabip Odası’nın Mithatpaşa Cad. No:62/18 Kızılay adresinde; çoğunluk sağlanamadığı takdirde,
çoğunluk aranmaksızın yapılacak olan ikinci toplantısı; 12 Nisan 2014 tarihinde, 11:00 -17:00 saatleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Hasan Ali Yücel Konferans Salonu’nda
 gerçekleştirilecektir.

  • Seçimler, 13 Nisan 2014 tarihinde 09:00 – 17:00 saatleri arasında
    AÜTF Morfoloji Binası Kafeteryası’nda
     olacaktır.

13 Nisan 2014 tarihinde oy kullanacak olan üyelerimizin listesi T.C. Çankaya
1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na iletilmiş ve tasdik edilmiştir. Tasdik edilen üyelerimizin listesi 29-30-31 Mart 2014 tarihlerinde 09:00 – 17:00 saatlerinde Ankara Tabip Odası’nda askıda kalacaktır.

Üye listesine itirazları olan üyelerimizin, ilan süresi içinde doğrudan
T.C. Çankaya 1. İlçe Seçim Kurulu’na itirazlarını yapmaları gerekmektedir.

Bilgilerinize sunarız.

Saygılarımızla. 25.3.14

Ankara Tabip Odası 
Yönetim Kurulu

AKADEMİK MESLEK ÖRGÜTLERİ HEKİMLİK VE DEMOKRASİ BİLDİRGESİ


Dostlar,

AKP hükümetinin insanı utandıran bir girişimini daha paylaşalım..

Bizi asıl inciten ise, bu yüz kızartan davanın ardında kendisi de bir hekim olan Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu‘nun bulunuşudur.

Biz hekimler, Hipokrat yemini ederken, mesleğimizi hiçbir baskıya boyun eğmeden, tam bir profesyonel bağımsızlıkla yürüteceğimizi haykırmıştık.

Bakan Dr. Mehmet bey bu yemini etmedi mi acaba? Ayağının birini mi kaldırdı?
Ya da unuttu mu?
Yahu yemin unutulur mu?!
Ya daaa; Sağlık Bakanı Dr. Mehmet bey hangi baskılarla yeminini çiğniyor??
Yardım isterse baskılara karşı koyması için, O’na da ilk ve acil yardım veririz.

Basın açıklaması içeriğini aynen benimsiyor ve destekliyoruz.

Sevgi ve saygıyla
25.3.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===================================

ATO_logosu

 

 

 


Değerli Meslektaşımız,

Sağlık Bakanlığı’nın Gezi olayları sırasında verilen sağlık hizmetlerini gerekçe göstererek, Ankara Tabip Odası ile Hatay Tabip Odası’nın yönetim ve onur kurullarının görevden alınması talebi ile dava açmasıyla ilgili olarak
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türkiye Barolar Birliği (TBB),  Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), Türk Eczacılar Birliği (TEB), Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB), Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) tarafından 20 Mart 2014’te bir basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısında, Akademik Meslek Örgütleri’nin temsilcileri birer konuşma yaptı. Konuşmalarda,  Sağlık Bakanlığı’nın Ankara Tabip Odası ile Hatay Tabip Odası’nın Yönetim ve Onur Kurulları’nın görevden alınması istemi ile açtığı davaların antidemokratik ve ‘utanç verici’ olduğu vurgulanarak, AKP hükümetinin ve Sağlık Bakanlığı’nın bu tarz saldırılarına karşı Akademik Meslek Örgütleri’nin dayanışma içinde olacağı vurgulandı.

Basın açıklaması metni TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan tarafından okundu. (AS: Hacettepe Tıp’tan sınıf arkadaşımız Özdemir hocaya
selam olsun.. Basın açıklaması içeriğini aynen benimsiyor ve destekliyoruz…)

AKADEMİK MESLEK ÖRGÜTLERİ 
HEKİMLİK VE DEMOKRASİ BİLDİRGESİ
20 Mart 2014

Biz aşağıda imzası olan Akademik Meslek Birlikleri Temsilcileri:

Türk Tabipleri Birliği‘ne bağlı Ankara Tabip Odası, Hatay Tabip Odası
Yönetim ve Disiplin Organları hakkında görevden alınmaları için Sağlık Bakanlığı tarafından açılan davaları değerlendirmek üzere bir araya geldik.

Sağlık Bakanlığı’nın, Türk Tabipleri Birliği organlarını, “Gezi parkı ” protestolarında sağlık sorunu olan, hizmete ihtiyacı olan herkese ayrımsız sağlık hizmeti verilmesini savundukları, gönüllü sağlık hizmetlerini destekledikleri için amaç dışı faaliyette bulunmakla suçladığını tespit ettik.

Sağlık yaşamın kaynağı ve herkesin hakkıdır.
Düşünceleri, politik tutumu, cinsiyeti, sosyal durumu ne olursa olsun,
sağlık hizmeti verirken kimseye karşı ayrımcılık yapılamaz.
Hekimlerden toplumun sağlık sorunlarına kayıtsız kalması, ayrımcılık yapması istenemez. Unutmayalım ki, hekimlerden böyle bir tutum savaş dönemlerinde bile istenmemiştir, istenemez.

“Gezi parkı” protestoları dahil, her türlü sosyal olay, çatışma, doğal afet gibi durumlarda ortaya çıkan kitlesel sağlık sorunlarına karşı yaygın, hızlı, tarafsız sağlık hizmeti vermek Sağlık Bakanlığı’nın görevidir. Sağlık Bakanlığı,
toplumun sağlığını bozan kolluk eylemlerini durdurmadığı gibi;
yaygın ve hızlı sağlık hizmeti için gerekli organizasyonları yapmamıştır.
Ne yazık ki bu süreçte insanların güvenini bozan, sağlık hizmetlerinin tarafsızlığına aykırı tutum ve açıklamalarda bulunmuştur.

Hekimler, Türk Tabipleri Birliği’ne bağlı Tabip Odaları ve ülkemizin tüm sağlık çalışanları ne iyidir ki, eylemci ya da değil yanıbaşlarındaki insanların sağlık sorunlarına kayıtsız kalmamış, o koşullarda verilebilecek sağlık hizmetleri için seferber olmuştur.  Bu tutum evrensel insan hakları ve hekimlik ilkelerine uygundur.

Toplumdaki bütün bireylerin sağlık hakkına saygılı, evrensel insan hakları ve hekimlik belgelerine uygun bu faaliyetlerin, kamu kurumu niteliğinde
sağlık meslek kuruluşu olan Türk Tabipleri Birliği
’nin amaçları içinde olduğu tartışmasızdır.

Ayrımsız herkese olağandışı durumlarda verilen sağlık hizmetleri, tam anlamıyla hekimlik mesleğinin toplumun yararına uygun olarak verilmesi faaliyetidir.
Bu faaliyetler, Anayasa’nın ilgili 135. maddesi ile uyum içindedir.

Bütün demokratik ülkelerde, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının faaliyetleri, demokratik ilkelere uygun olarak Organları eli ile yürütülür.
Organları üyeleri tarafından seçilir. Konusu suç oluşturan faaliyetleri olursa,
yargı organları tarafından denetlenir. Meslek kuruluşlarının bağımsız, üzerlerinde evrensel mesleksel ilkelere göre çalışmalarını engelleyen baskılar olmadan etkinlik gösterebilmeleri, “iyi işleyen” demokrasilerin olmazsa olmazıdır.

Ülkemizde peş peşe açılan davalarla, “yasa” adı verilen hükümet metinleriyle; Meslek kuruluşlarının demokratik seçim yöntemini değiştirmek, gelir kaynaklarını kaldırmak, mesleksel bağımsızlığı yok etmek, yetkilerini kırpmak,
meslek üyelerini toplum yararını gözetemez duruma getirmek gibi
girişimler demokrasi dışıdır. Hoş görülemez, kabul edilemez.

Türk Tabipleri Birliği’nin evrensel hekimlik ilkelerine sahip çıkması toplum sağlığının güvencelerindendir. Evrensel ilkelere göre hareket etmeye çalışan bir meslek kuruluşunun seçilmiş yetkili organlarının, siyasal otoritenin baskısıyla görevden alınmaya çalışılması, demokratik işleyiş açısından
son derece tehlikelidir.

Sağlık Bakanlığı’nın, evrensel sağlık – hekimlik ilkelerine, sağlığın,
yaşamın korunması hakkına “amaçdışı faaliyet” adını verip seçilmiş organları demokratik ilkelere aykırı olarak görevden aldırmaya çalışması kabul edilemez.

Sağlık Bakanlığı’nı antidemokratik müdahalelerini geri çekmeye,
toplumun sağlığını koruyucu çalışmalar yapmaya, hekimler için ayrımsız bütün insanlara insanca sağlık hizmeti verebilecekleri çalışma koşullarını
sağlamaya davet ediyoruz.

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
TÜRK DİŞHEKİMLERİ BİRLİĞİ
TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
TÜRK VETERİNER HEKİMLERİ BİRLİĞİ
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE
YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ

KURAKLIK KIRMIZI ALARM VERİYOR, YÖNETİCİLER AYRIMINDA MI??


KURAKLIK KIRMIZI ALARM VERİYOR, YÖNETİCİLER AYRIMINDA MI??

Dostlar,

Bu yazımızı yaklaşık 2 ay web sitemizin girişinde (manşetinde) tuttuk..
Artık eleştiriler gelmeye başladı..

“Sen usanmaz mısın??” diye.. Manşetin büyük bölümünü kaplıyordu..
Manşetten alıyoruz, erişke (link) koyacağız oraya. Dileyen çağırıp okuyabilir bu yazıyı.
Bu arada Cumhuriyet Gazetesi’nin 22 Mart 2014 günlü Sürdürülebilir YAŞAM Eki’ni kaynak olarak önereceğiz. Özellikle Sn. Profesörler Yüzer ve Sözen’in makalesini..
(Istanbul’un_Su_Sorunu_Nasil_Cozulur_22.3.14)

Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan son iklim değişikliği raporu
kıyamet senaryosu gibi. Bu ay sonunda yayımlanmadan önce basına sızan rapora göre küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği bu yüzyılın sonuna dek şiddetli çatışmalara yol açacak, milyonlarca insanı göçe zorlayacak ve
küresel ekonomiyi trilyonlarca dolar zarara uğratacak.

İngiliz Independent gazetesi, BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli‘nin hazırladığı raporun şimdiye dek iklim değişikliğinin etkilerinin ele alındığı en kapsamlı metin olduğunu bildirdi. Raporda, başta çatışmaların beklendiği Asya olmak üzere kitlesel göçlere sahne olunacağına dikkat çekildi. Dünyanın önde gelen bilimadamlarının kaleme aldığı raporda, gıda gereksiniminin arttığı bir dönemde
gıda üretiminin düşeceği, çocukların beşte birinde yetersiz beslenmeye rastlanacağı belirtiliyor.

İklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerinin de ele alındığı raporda
ayrıca iklim değişikliği yüzünden artacak sıcaklıkların
gıda ve su kaynaklı hastalıkları arttıracağı vurgulanıyor.

Özellikle doğu ve güney Asya’da seller yüzmilyonlarca kişinin yaşamını etkileyecek. Tropikal bölgelerde yerel sıcaklıklarda bir derecilk artış; buğday, pirinç gibi
temel tarım ürünlerini olumsuz etkileyecek. Sıcaklıklarda endüstri öncesi döneme göre 2.5 santigrad derecilik artış ciddi ekonomik yitiklere yol açacak.

İklim değişikliği; küresel mirasın da yok olmasına neden olacak.
(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/51925/BM_nin_kiyamet_raporu.html, 23.3.14)

 

Gevşemek yok, yağışlar, yağması gerekenin / beklenenin %1’i bile değil!

Bu Küresel iklim değişikliğinin acı sonuçlarını artık elle duyumsanır – gözle görünür biçimde deneyimliyor, yaşıyoruz. Mart ayında Mayıs sıcakları ve yağmur yok düzeyinde!

  • Barajlarda kalan / kalmayan su düzeyi alarm veriyor!

Hükümet yolsuzlukları örtme derdinde, çünkü başı ciddi biçimde ağrıyor ve
30 Mart 2014 yerel (gerçekte genel!) seçimleri çok yaklaştı. Telaş, etekleri
başa geçiriyor. Ama ülke çok ağır bedelleri olabilecek bir kuraklığa doğru sürükleniyor.

kuraklik_feci

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu Allahlık..
Desteksiz konuşuyor.. A, B hatta C planlarının olduğunu (!), İstanbul’u (ya Türkiye?) susuz bırakmayacağını buyuruyor ama bir türlü bu planların içeriğine girmiyor!?
Devlet sırrı sanki.. İvedilikle uzmanları toplayıp

OLAĞANÜSTÜ DURUM İLAN ETMEK ve BİLİMSEL ÇÖZÜMLER
ARAMAYA BAŞLAMAK İÇİN GEÇ KALINIYOR..

– Bulutlara yağmur bombaları gibi kimi meteorolojik girişimler..
– TV’lerden su tasarrufu hakkında sık sık ciddi çağrılar, uyarılar..
– Kademeli artan, tüketim düzeyine uyarlı fiyatlama..
– Kamu kurumlarından başlayarak fotoselli musluklar,
– susuz pisuvarlar..
– WC rezervuarlarının 2 bölmeli yapılması (büyük ve küçük tuvalet için).
– WC’lerde su rezervuarlarına 1 ya da 2 tane yarım litrelik içi su dolu pet şişe koyma.
– Baraj çevrelerini hızla ağaçlandırma..
– HES projelerini gözden geçirme..
– B-2 arazilerini köylüye satarak tarıma açma değil yeniden ormanlaştırma..
– Deniz suyundan içme – kullanma suyu üretimi için çalışmalar (De-salinasyon)..
– Yeraltı su sondajları ve az su gereksinimli tarım ürünlerine geçme..
– ORMANları gözü gibi koruma, İstanbul’da 3. Havaalanı orman kıyımını durdurma.
– Şebekelerden yitik ve kaçakları önleme.
– Toplu taşımacılığı – metro ve demiryollarını geliştirme, bisiklet ve yürümeyi teşvik..
– Park-bahçe, tarım ve sanayide, WC’lerde yarı arıtılmış geri kazanılan su kullanımı,
– vahşi sulamadan vazgeçerek damla sulama.
……

Uzmanlar, kanıta dayalı olarak KISA – ORTA – UZUN ERİMLİ seçenekleri belirlemeli ve tüm Türkiye olarak hemen uygulamaya geçmeliyiz..

Havaların ısınmasıyla birlikte su kıtlığı ve kesintiler;
tehlikeli salgın ve bulaşıcı hastalık riski taşır.

Ülke turizmi ile dışsatımı (ihracatı) da bu tablodan son derece olumsuz etkilenir.

Ekonomik, maddi – manevi yitikler çok büyük, katlanılamaz boyutlara ulaşabilir.

MUTLAKA TASARRUF!
     MUTLAKA TASARRUF!
          MUTLAK TASARRUF!

Nüfus artışını frenleme..

HER AİLEYE 1 ÇOCUK!

Sevgi ve saygı ile.
23 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Prof. Dr. D. Ali ERCAN : “Küreselleşme ve Çevre Sağlığı”


Sevgili AÜTF Dönem 3 Öğrencilerimiz,

“Küreselleşme ve Sağlık” seçmeli dersimiz bağlamında dün,
19 Mart 2014 günü bir konuk öğretim üyemizi dersimizde ağırladık.

Sayın Prof. Dr. D. Ali ERCAN,

bir nükleer fizik uzmanı olarak  bizlere

  • “Küreselleşme ve Çevre Sağlığı” 

konusunu güzelim yansıları ile sundu.
Kendisine çok teşekkür borçluyuz..

77 yansıdan oluşan öğretici görseli izlemek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki)
tıklar mısınız??

Enerji_ve_Cevre_Ali_Ercan_AUTF_19.3.14

  • “.. Küreselleşmenin bundan böyle 3 cepheden saldırdığını yurttaşlar bilmeli.
    İlki, insanlığı bütünüyle ilgilendirdiği için esas cephe olan ekonomi cephesidir.
    Bu cephe IMF, DB ve DTÖ’nün oluşturduğu GERÇEK ŞER EKSENİ’nin komutası altında bulunuyor. Bu uğursuz mihver, pazar diktatörlüğünü,
    kâra tapmayı dünyaya dayatmaya ve yeryüzünün bütününde korkunç zararlara
    yol açmaya devam ediyor. ENRON’un hileli hiper iflası (Aralık 2001),
    Türkiye’deki para krizi, Arjantin’in tepetaklak çöküşü,dört bir yandaki ekolojik yıkımlar..

    Ignacio RAMONET, Le Monde Diplomatiqué başyazarı.
    http://monde-diplo-friends.org.uk/LMDarticles/march02art1.html

Le Monde başyazarı Ignacio RAMONET’nin yukarıdaki dizelerine
yer verdiğimiz koyu kırmızı boyayıp altını çizdiğimiz sözcüklere dikkat..

  • dört bir yandaki ekolojik yıkımlar.. 

Ekolojik yıkımın da başlıca sorumlusu ne yazık ki KÜRESEL KAPİTALİZM..

Kör olası Tunç yasa “en çok (maksimum) kâr”!
Yeni din ve yeni Tanrı da para..
Çevreyi de her yönüyle kör kâr hırsıyla yıkıma uğratan
Küreselleşme adı altında kendini maskeleyen “Yeni emperyalizm”!

Çare; Büyük ATATÜRK‘ün vurgusuyla,

  • “..Bizi mahvetmek isteyen emperyalizm ve bizi yutmak isteyen kapitalizm ile savaşımı ‘meslek‘ edinmek..”..

Dikkat buyurulsun, “meslek” edinmek.. denmekte!
Bu 2 kadim düşmanla boş zamanlarda, hafta sonlarında, yaz tatillerinde..
uğraşarak başetmek olanağı var mı?
Onlar böyle mi yapıyor, bu zamanlarda mı çalışıyor ve saldırıyor yalnızca?

O halde bu savaşım, tüm zaman ve mekanlarda, tüm yurttaşların bu 2 süregen düşman ile savaşımı 2. bir meslek edinmesi ile başarıya kavuşturulabilecektir..
2. bir meslek edinmek..
Bu insanlık düşmanı ideoloji ile sistematik savaşımı yaşam biçimine dönüştürmek..

Sevgi ve saygı ile.
20 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Seçmeli “KÜRESELLEŞME ve SAĞLIK” Dersi : 2013-14


Seçmeli “KÜRESELLEŞME ve SAĞLIK” Dersi
ni Alan

Sevgili AÜTF Dönem 3 Öğrencilerim,

T.C. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı

“KÜRESELLEŞME ve SAĞLIK”

Seçmeli Dersi Hakkında Gerekli Bilgiler ve Ders Programı, Sınav Takvimi, kaynaklar…

2013 – 14 Ders Yılı, İlkyaz (Bahar) Dönemi

Ders sorumlusu               :

Prof. Dr. Ahmet SALTIK, www.ahmetsaltik.net, profsaltik@gmail.com

Dosya ekte..

Lütfen tıklar mısınız  ?

KURESELLESME_VE_HALK_SASGLIGI_Secmeli_Dersi_Program_Sinav_takvimi_2013-14_ilkyaz

Bu siteden ve size ayrılan klasörden duyuruları izlemelisiniz.

Dersin power point yansıları da bu klasöre konacaktır.
Bu dosya sürekli güncellenmektedir. Sınav öncesi en son yenilenen içerikten sorumlu olacaksınız.

Başarılar dilerim..

Sevgi ve saygı ile.
19 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Seçmeli “KÜRESELLEŞME ve SAĞLIK” Dersi Yansıları – AUTF Donem 3; 2013-14


Seçmeli “KÜRESELLEŞME ve SAĞLIK” Dersi Yansıları –
AUTF Dönem 3; 2013-14

Seçmeli “KÜRESELLEŞME ve SAĞLIK” Dersini Alan

Sevgili AÜTF Dönem 3 Öğrencilerim,

T.C. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı

KÜRESELLEŞME ve SAĞLIK

Seçmeli Dersi 2013 – 14 Ders Yılı, İlkyaz (Bahar) Dönemi

Ders sorumlusu               :
Prof. Dr. Ahmet SALTIK, www.ahmetsaltik.netprofsaltik@gmail.com

3 dosya olarak power point yansıları ekte..

Lütfen tıklar mısınız  ?

1_KuresellesTIRme_ve_Halk(in)_Sagligi

2_KuresellesTIRme_ve_Halk(in)_Sagligi

3_KuresellesTIRme_ve_Halk(in)_Sagligi

Bu dosyalar sürekli güncellenmektedir.

Sınav öncesi en son yenilenen içerikten sorumlu olacaksınız.

Bu siteden ve size ayrılan klasörden duyuruları, eklenen yeni dosyaları izlemelisiniz.

Başarılar dilerim..

Sevgi ve saygı ile.
19 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

HIRSIZ VAR! KATİL VAR! SAĞLIK YOK! YARIN 14 MART! G(ö)REVDEYİZ.

ATO_logosu

HIRSIZ VAR! KATİL VAR! SAĞLIK YOK!

YARIN 14 MART! G(ö)REVDEYİZ.

12:00’de Numune Hastanesi bahçesinde buluşuyor ve Sağlık Bakanlığı’na yürüyoruz.

Her yer hırsızlık, her yer yolsuzluk, rüşvet, her yerde çürüme kokusu. Polisin, kafasından vurarak öldürdüğü 14 yaşında bir çocuğumuzun acısı sardı yüreğimizi. Yasını tutmak, gönlünce ağlamak isteyen insanlara dahi izin verilmiyor. Acısını yaşamak isteyen insanların kafası kırılıyor, gözü çıkarılıyor, onlara hakaret ediliyor.

Yarın “Tıp Bayramı”ymış öyle mi? Tıp mı bıraktınız, sağlık mı bıraktınız?
Hangi derdimizden söz edelim? Böylesi bir ortamda nasıl sağlık hakkından,
hekimlikten, hemşirelikten, söz edelim?

İnsanlıklarının, mesleklerinin gereğini yerine getirdikleri için
Ankara ve Hatay Tabip Odalarının yönetim ve onur kurullarını görevden almak için
dava açıyor bu ülkenin “Sağlık” Bakanlığı”..!

Yıllardır anlatmaya çalışıyoruz, sağlık her insan için doğuştan gelen bir haktır. Mesleğimizi özgürce yerine getirmek, ayrımsız herkese hak ettiği sağlık hizmetini,
kendi haklarımızı da alarak vermek istiyoruz.

Sağlık çalışanları bu ülkenin hemen tamamı gibi mutsuzdur, geleceğinden kaygılıdır, öfkelidir, şiddet sarmalı içinde kalmıştır, mesleğini hakkıyla yerine getiremediğini, hakkını alamadığını düşünmektedir.

Böylesi bir ortamda sağlıktan söz edilemez.

Sağlığımız için, en azından çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatı için, geleceğimiz için bu ülkenin sağlık çalışanları yurttaşlarıyla birlikte mücadele etmeye,
çocuklarımızı yaratılan şiddet sarmalına kurbanvermemeye kararlıdır. 

Ankara Tabip Odası
Ankara Dişhekimleri Odası
Sağlık ve sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası
Türk Hemşireler Derneği
Ebeler Derneği
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği
Tüm Radyoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği
Türk Medikal Radyoteknoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği

TÜRKİYE’DE SAĞLIK HİZMETLERİNİN ve HEKİMLERİN DURUMU


Sayın Meslektaşlarım,

14 Mart’ı  Ülkemizin genel sorunlarının,Sağlık Hizmetlerinin ve
Hekimlerin sorunlarının çözümüne vesile olması ümidiyle kutlar;
Sağlıklı, huzurlu, sömürülmediğimiz, aldatılmadığımız ve şiddete uğramadımız bir Türkiye dilerim.Prof. Dr. Sefer Aycan

*****

14 MART ”TIP BAYRAMI”

TÜRKİYE’DE SAĞLIK HİZMETLERİNİN ve HEKİMLERİN DURUMU


Prof. Dr. Sefer Aycan

14 Mart ”Tıp Bayramı” nın kökü 14 Mart 1827 tarihinde İkinci Mahmut tarafından, Osmanlı döneminde ilk sağlık eğitim ve uygulama kurumu olan ”Tıbhane-i Âmire ve Cerrahhane-i Âmire” nin açılışına dayanır.Bu açılış Türkiye’de modern tıp eğitiminin başlangıçı kabul edildiği için gerçekten bayram olarak kutlanmaya değer bir gündür. Ayrıca bu günün bize özgü olmasıda kayde değer bir durumdur.Elbette bu gün kutlanmalıdır. Aynı zamanda bu gün içinde öz değerlendirmede yapılmalıdır.Ülkemizde sağlık hizmetlerinin durumu,sorunları ve hekimlerin durumları,sorunlarıda tartışılmalı,çözüm üretilmelidir.
En çok istediğim tablolardan birisi de, Sağlık Bakanlarının 14 Mart’larda hekimlerin önüne düşüp sorunları her platforma taşıması ve sorunlara çözüm araması, en azından 14 Martlarda aynı zamanda hekimlerinde bakanı olduğunu hatırlamasıdır.

Aradan geçen bunca yılda, doğal olarak, bazı ilerlemeler sağlanmış olmakla beraber, sağlık hizmetlerinde arzulanan düzeye gelindiği iddia edilemez.Günümüzde yaşanan değişimler sağlık hizmetlerinin sunumunu,ülkenin sağlık düzeyini ve hekimleri etkilemektedir.Bu değişiklikler var olan sorunların üzerine yeni sorunlar eklemektedir.14 Mart Tıp Bayramı arefesinde bu sorunları tartışmaya ve çözüm üretmeye vesile olması dileği ile bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz.

1-Sağlık Hizmetleri Anlayışında Yaşanan Bozulma

Günümüzde sağlık hizmetleri denince yalnızca tedavi hizmetleri akla gelmektedir.Geliştirici ve koruyucu hizmetler önceliğini ve önemini yitirmiştir.Sağlık Bakanlığı koruyucu hizmetlerle ilgili görevlerinden çekilmekte ve sadece tedavi hizmetlerini yapılandırmaktadır. Kanıtınız?

Tedavi edici sağlık hizmetlerini ise  piyasada sunulabilir özel hizmet olarak görmektedir.Bu anlayış teknik açıdan olduğu kadar, adalet açısından da yanlış bir yaklaşımdır. Zira, tedavi edici sağlık hizmetlerinin genel niteliği piyasa işlemine tabi diğer hizmetlerinkinden çok farklıdır. Birincisi  hastalık, bireyin iradesi dışında ortaya çıkan bir tür risktir. Böyle bir riskle karşılaşan asimetrik bilgiye sahip hasta, kendisini hiç bilmediği alanda bilgi ve beceri sahibi olduğunu düşündüğü doktora teslim eder. İkinci olarak, sağlık hizmetlerine olan talep bireyin tercihi ya da imkanları  doğrultusunda zaman içinde ayarlanamayacağı gibi, hizmetin alınması da ertelenemez . Hiç bilinmeyen bir nedenden ya da beklenmeyen bir koşul ve zamanda birey hasta olabilir, hasta olan birey ise tedavi gereksinimini erteleyemez. Üçüncü olarak, birey tedavide fiyat-nitelik ayarlaması yapamayacağı gibi, tedavi sonucunda bireyin sağlığına kavuşacağı da garanti edilemeyebilir. Bazı ağır hastalıklarda yoğun tedaviye rağmen yaşamın noktalanması kaçınılmaz olabilir. Bu ve benzeri nedenlerle hasta-doktor ilişkisinde genellikle hasta yönetilir, doktor ise yönetir konumdadır. Hasta ile doktor arasındaki ilişki bir tür kamusal hizmet ilişkisi olmaktan çıkarılıp ”müşteri hasta” – ”satıcı doktor” alışverişine dönüştürüldüğünde, hastanın hizmete ulaşmasında olduğu kadar, doktorun da hastayı seçme ve yönlendirmesinde yanlış ilişkiler öne çıkabilir ve bunun tetiklenmesinde hastanın maddi olanakları temel belirleyici olabilir. Bu durum sağlık hizmetlerinin genel düzeyini düşürebileceği gibi, bireyler arasında da adaletsizliklere neden olur. Tedavi edici sağlık hizmetlerinde hasta-doktor ilişkisinin sağlıklı kurulabilmesi için hasta müşteri olarak görülmemelidir.

2-Genel Sağlık Sigortası                 

Genel Sağlık Sigortası (GSS) artık yürürlüğe girmiştir.Bu uygulama sağlık hizmetlerini
ciddi olarak etkileyecek bir durumdur. GSS prim ödemeye dayalı bir sistemdir.
Türkiye, toplumun prim ödeme konusunda “istekli” olmadığı bir ülkedir ve bu isteksizliğin temelinde yoksulluk, populizm (sürekli çıkarılan prim afları) ve kötü yönetim yatmaktadır (kim sorumlu?) Bugün Bağ-Kur’un prim alacaklarının yalnızca %15’ini toplayabildiği bilinmektedir. SSK’da bu oran daha yüksek olmakla birlikte (%82) %100 düzeyinde değildir. Prim toplama zorluğu GSS’nin önündeki önemli sıkıntılardan biridir ve Çalışma Bakanlığı’nın GSS’yi bir seçenek olarak sunarken prim toplamayı nasıl güvence altına alacağına ilişkin toplumu ikna etmesi gerekmektedir.

Düşük ve yüksek gelirli kişiler arasında dengeli gelir dağılımını sağlamak için bir mekanizmanın geliştirilmesi konusu ise, Türkiye’nin önündeki en önemli sorunlardan biridir. Gelir dağılımı giderek bozulmakta, gelir düzeyi farklılıkları artmaktadır. Gelirin bu kadar adaletsiz dağıldığı bir ülkede, prime dayalı bir sigorta sistemi ile sağlık hizmeti sunmayı zorunlu hale getirmek, toplumun sağlığını olumsuz etkileyecektir.

GSS hizmet satın almaya dayalı bir sistem olduğu için sağlık hizmetlerinin bedeli yükselecektir. Bu durum hem vatandaşın cebinden fazla para çıkmasına, hem de devletin bütçeden ayırdığı payın artmasına yol açacaktır.

Vatandaşın bugüne dek cebinden para harcamadığı hizmetler için “Katkı payı” alınmaya başlamıştır.Bunun artarak devam edeceğinden korkuyoruz.
B
u durum da toplum sağlığı için tam bir “felaket” olabilir.

Tüm bu nedenlerden GSS bu şekildeki bir uygulamasından hekimler adına ve tüm vatandaşlar adına endişe duyuyoruz.                            

3- Güvencesiz Çalışma Yaşamı 

AKP Hükümeti’nin kısaca “Çakılı Kadro” diye adlandırdığı 4924 sayılı Yasa,
10 Temmuz 2003’te TBMM’ce kabul edilmiş ve 24 Temmuz 2003’te 25178 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti.

Yasa, Sağlık Bakanlığı’nın personel açığı olan yerlerde sözleşmeli statüde sağlık çalışanı istihdam etmesi amacıyla çıkarılmıştı.Daha sonra uygulama tüm Türkiye’ye yayıldı ve esas istihdam şekli haline getirildi.Sağlık çalışanlarına yeni istihdam ve çalışma biçimleri getirilmiş oldu. Bu çalışma biçimi Sağlık Bakanlığı’nın bundan böyle kalıcı personel yerine sadece gereksinimi olduğunda neredeyse fabrikalardaki “geçici işçi” statüsüne benzer kadrolarla personel istihdam etmesi demektir. Bu durum, sağlık sistemine vereceği zararlar dışında
sağlık çalışanları açısından önemli bir hak kaybı anlamına gelmektedir, çünkü işin sürekliliği kalmamıştır.

Yasanın 11. maddesi ile “14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36ncı maddesinin “III- SAĞLIK HİZMETLERİ VE YARDIMCI SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFI” başlıklı bendine, “bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler, gereğinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla, Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir” paragrafının eklenmesi hükmünü getirmektedir. Yasa taslağında “lüzumu halinde,
bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetlerin, ücretleri döner sermaye gelirlerinden karşılanmak kaydıyla, üçüncü şahıslara ihale yoluyla gördürülmesi mümkündür” ifadesinin yer aldığı düzenleme, sözleşmeli personel çalıştırılması esaslarını düzenleyen bu Yasa’da öncesindeki maddelerle ilgili ve uyumlu görünmemektedir. Özellikle 657 sayılı Kanun’daki bir maddeye ekleme yapılarak getirilmesi, yeni uygulamaların kapısını açabilir niteliktedir. Bu ifadeler ile Sağlık Bakanlığı’nın, kaynağı döner sermayeden karşılanmak üzere, hizmet satın almasına ve 3. şahısları çalıştırmasına olanak tanımaktadır. Bu durum, sağlık çalışanlarının taşeronlaştırılması anlamına gelmekte, bunun da ötesinde bu durumu meşrulaştırmakta ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın hizmet sunumundan çekilme politikasının zeminini oluşturmaktadır. Finansmanı döner sermayeden karşılanan bu hizmet satın alma, taşeron sağlık çalışanlarının farklı statülerde çalıştırılması şeklinde olabileceği gibi, yasa taslağında da belirtildiği gibi hizmetlerin ihale yoluyla satın alınması şeklinde de olabilir.  Bu düzenleme sonunda, sağlık kuruluşları, yemek ve/veya temizlik hizmetlerinde olduğu gibi sağlık hizmetlerini de ilgili şirketlere devredebileceklerdir. Örneğin, bir devlet hastanesi, dahiliye servisinde sunulacak sağlık hizmetlerini ihale yoluyla ve bedeli döner sermayeden karşılanmak koşuluyla kişi ya da özel kuruluşlardan satın alabilecektir. Dolayısıyla düzenleme, başta hastaneler olmak üzere kamu sağlık kurumlarının özerkleştirilmesi ve özelleştirilmesinin önemli bir işareti olarak  görülmelidir.

4-Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası

Tüm hekimlere tıbbi uygulamalarındaki hatalarından kaynaklanan her türlü tazminat talebinin karşılanması için zorunlu sigorta getirilmiştir. Hekimlere çalışma koşullarının elverişsizliği ve Sosyal Güvenlik Kurumlarının kısıtlamaları nedeniyle tıbbi hata yapma olasılığının yüksekliği ileri sürülerek zorla sigorta yaptırılamaz, gelirinin bir kısmına zorla el konulamaz. Hükümet sağlık ortamındaki yetersizlikleri gidermek yerine bu yetersizlikler üzerinden sigorta kuruluşlarının fonlarına katkı sağlayamaz. Kamuda ve özel sağlık alanında sağlığı piyasalaştırmanın bedeli hekime ödettirilemez.

Artık Türkiye’de hekimlik yapmak daha da zorlaşacaktır. Tazminat davalarının baskısı ve giderek yükselecek primler nedeniyle hekimler riskli hastalara gerekli tıbbi girişimlerde bulunmaktan kaçınacaklardır. Çekinik tıp öne çıkacak, sağlık hizmetinin maliyeti artacaktır. Bu nedenle artacak olan dışa bağımlı teknoloji ve ilaç kullanımı ülkenin kaynaklarının heba olmasına yol açacaktır.

5-Yabancı Doktor Getirme Sevdası

Türkiye küreselleşirken, yeni kavram ve uygulamaları dünya uygulamasına armağan etmektedir. En son armağanı da yabancı doktor ithalatıdır. Hükümet nedense yurt dışına kaçırılan doktorlara ve genel olarak beyin göçüne gözlerini ve kulaklarını tıkarken, doktor ithaline yönelmektedir. Kendi değerlerini dış dünyaya sömürtmekle yetinmeyen ulus, şimdilerde de sömürgeci ajanların içeride operasyon yapmalarına  fırsat vermektedir.Yabancı hekim çalıştırma ucuz iş gücü ve yedek işsiz hekim ordusu demektir.

1219 sayılı yasanın 1.maddesindeki yapılmak istenen değişiklik ile Türkiye’deki herhangi bir tıp fakültesinden mezun yabancı uyruklu hekim Türkiye’de çalışabilecektir. 4.maddedeki değişiklikle de dünyanın herhangi bir tıp fakültesinden mezun hekim, mesleki bilgi ve Türkçe dil sınavına tabi tutulmadan sadece mezun olduğu fakültenin denklik belgesini sunarak hekimlik yapabilecektir.

Bu yasal düzenlemeyle uluslararası deneyim ve bilgiden faydalanma amacı güdülmemektedir. Eğitim ve çalışma olanakları bizden daha kötü olan çevre ülkelerden gelecek ve düşük ücretle çalışmaya razı hekimlerin istihdamı hedeflenmektedir.

Bu şekilde hükümet sağlıkta dönüşüm programı’nın gereği olarak sağlık piyasasına ucuz işgücü oluşturmak, yedek işsiz hekim ordusu yaratmak istemektedir. Nitekim  ” 100-150 dolara çalışacak yabancı hekimler var” sözü bu niyeti açıkça ortaya koymaktadır.

İthal hekimin bir diğer amacı ise uluslararası sağlık tekellerinin Türkiye pazarına girmelerini kolaylaştırmaktır. Amaç Avrupa Birliğine girişte iş gücünün serbest dolaşımını sağlamak değildir. Bu olasılık zaten 15 yıl sonrasına ötelenmiştir. Ayrıca şu anda AB ülkeleri kendi aralarında bile ülkelerinde hekimlik yapabilmek için koşullar ileri sürmektedirler.

Hekim açığını kapamak da geçerli bir gerekçe değildir. Çünkü açık olduğu ileri sürülen bölgelerde bu hekimler çalıştırılamayacaklardır. 657 sayılı kamu personeli yasası gereği sadece özel’de çalışabilecek bu hekimlerin kısa vadede özel sektördeki “artan hekim maliyetlerini” düşürmek amacı ile tehdit aracı olarak kullanılmaları söz konusudur.

Türkiye’de şu anda sağlıktaki temel sorun hekim açığı değil, sağlığın piyasalaşması sonucu kamu sağlık kurumlarına ve dolayısıyla da az gelişmiş bölgelere yatırım yapılmamasıdır. Dengeli hekim dağılımı için öncelikle bu bölgelerde sağlık altyapısını geliştirmek, sağlık hizmetlerini kamu eliyle sunmak ve burada çalışacak personele iş ve ücret güvencesi sağlamak gerekmektedir.

6-Radyasyona maruz kalan sağlık çalışanlarına verilen haklar geri alınıyor

İyonlaştırıcı radyasyonla çalışan tüm personelin hakları geri alınıyor. Yasa bu personelin Sağlık Bakanlığınca belirlenecek radyasyon dozu limitleri içinde çalıştırılacaklarını öngörüyor.Çalışma ortamlarının fiziki koşulları düzeltilmeden, radyoloji cihazlarının kontrolleri yeterli olarak yapılmadan, çalışanları düzenli sağlık kontrollerinden geçmeleri sağlanmadan sadece işletmenin ihtiyaçlarına göre çalışma sürelerinin uzatılması yeni bir hak kaybıdır.

         7- Sağlık Çalışanlarının Mesleksel Riskleri

Hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının mesleksel riskleri ile ilgili olarak da bir iyileştirme hala olmamamakta, gün geçtikce bu riskler daha da artmaktadır. Oysaki sağlık çalışanlarının çok ciddi olan mesleksel riskleri sağlık çalışanlarının yaşamlarını
tehtit etmektedir. Bu mesleki risklerin bazılarını ismen belirtmek gerekir ise:

a-Bulaşıcı Hastalık riski. En önemlisi Hepatit B, Hepatit C ve HIV virüsleridir.
Ayrıca damlacık yolu ile bulaşan enfeksiyonlarda risk oluşturmaktadır.

 b-Kimyasal Ajanlar.Özelikle anestezik maddeler, sitoksik maddeler ve sterilizasyonda kullanılan maddelere maruz kalınması önemli risklerdir.

c-Fiziksel ajanlar. Radyasyon ve genel anlamda elektro-manyetik alanlar önemli risklerdendir.

d-Ruhsal sorunlar. Çalışma ortamı ve oluşturdugu stres önemli sağlık sorunlarıdır.

Tüm bu sorunların ele alındığı,ortadan kaldırıldığı veya azaltıldığı yada azalma umudunun olduğu,güvenle, kardeşce yaşdığımız nice 14 Mart’larda, Bayram yaşamak dileği ile.      


From: saycan@gazi.edu.tr
To: hekimforumu@yahoogroups.com
Date: Thu, 13 Mar 2014 16:24:30 +0200
Subject: [hekimforumu] 14 Mart [1 Attachment]