Etiket arşivi: virüs salgını

TÜRK MİLLETİNE

TÜRK MİLLETİNE

Çoban Ateşi Hareketi Genel Başkanı
Rifat Serdaroğlu

Dünya, çok ciddi sonuçları olabilecek bir virüs salgını ile karşı karşıyadır. Ülkemizin de içinde bulunduğu bu durum, hepimizin el ele vermemizi gerektiren ulusal ve uluslararası bir sorundur.
Bu sorunun boyutlarının yakın gelecekte başımıza neler getireceği, ülkeyi ve dünyayı nelerin beklediği gerçekten çok belirsiz ve vahimdir.

Yapılan bilimsel araştırmalar sonucu görünen şudur:
Virüsün etkileri Temmuz ayında azalacak, ancak Ekim ayında daha şiddetli olarak ortaya çıkacaktır. Aşı çalışmalarının sonuçlanması en iyimser şartlarda 18 ay dolayında olacaktır.

  • Ölümlerin artması, insanları bekleyen açlık-kıtlık olasılığı ve yoksulluk, beraberinde yağma-talan- sokak eşkıyalığına yol açacak, can ve mal güvenliği tehlikeye girecektir.

Olayın bu boyutlara gelmesini önlemek için dünya, Birleşmiş Milletler düzeyinde, tüm dünyada uygulanacak genel önlemleri almalı ve takibini yapmalıdır.

Türkiye özelinde gördüğümüz şudur :
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini uygulamaya çalışan gerek seçilmiş Siyasetçilerin gerek atanmış Bakanlarının gerekse de Bürokratlarının yani devletimizin, böylesi biyolojik saldırılara karşı herhangi bir hazırlığı, planlaması maalesef yoktur.
Türk Ordusunun bu konudaki hazırlıkları da “Kozmik Odaya” FETÖ’nün sokulması ile yok edilmiştir. Kurumlar arasında bir uyum bulunmamaktadır. Bu durum hem kaynak israfına, hem de istismara yol açmaktadır.

Türk Devletini şu an yönetenler derhal akıllarını başlarına almalı, salgın olayını “Siyasi Çıkar” sağlama çabalarından çıkarmalı, kurumları ve insanları bölmekten çekinmeli, hayal ile iş yapmaktan vazgeçmeli, tüm kurumları-belediyeleri-STK’ları kapsayan,

  • Bilimin-uzmanların öncülüğünde bir “Ulusal Plan” ortaya koymalıdır.

Böylelikle, çok başlılık ve israf önlenecek ve destekler gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmış olacaktır.

Bunlar yeter mi? Elbette ki yetmez!
Bizler, sorumlu bireyler olarak üzerimize düşeni, şikayet etmeden yapmalı, sağlık ve hijyen kurallarına tam olarak uymalıyız

Çoban Ateşi Hareketi Gönüllüleri olarak önerdiğimiz, “Harcama Yönünden Sosyo-Ekonomik Tedbirler”  ve “Gelir Artırıcı Tedbirler” çalışmamızı kamuoyumuza takdim ediyoruz;

Harcama Yönünden Sosyo-Ekonomik Tedbirler                  :

1)Bu mücadeleden başarıyla çıkmak için, 15/ Nisan/ 2020 ile 15/ Temmuz/ 2020 arasındaki üç ay boyunca ülkede her şeyin dondurulması gerektiğini düşünüyoruz.

2)Bu sürede hiçbir Banka, 15/ Nisan/ 2020 tarihine kadar olan bireysel ya da ticari kredi ve kredi kartı borçlarına ana para aynı kalmak kaydı ile faiz çalıştırmamalı ve ödemeler 15/Temmuz 2020’den sonra kendi orijinal tarihlerinde başlamalıdır. (Hazine Maliye Bakanlığı-BDDK-Bankalar Birliği)

3)Geliri 2.500 TL altındaki ailelere, üç ay boyunca Elektrik-Su-Gaz bedava verilmelidir. (Geçmiş yıl ortalamaları kadarı ücretsiz olacak. Bunu geçenler aradaki farkı ödeyecek) (Enerji Bakanlığı-EPDK-BOTAŞ-Dağıtım Şirketleri-Belediyeler)

4)Ev ve İşyeri sahiplerinden üç ay için kira almamaları istenecektir.
Kiracılarından kira bedeli almayan kişi ve kuruluşlar, mülklerinin bir yıllık gelir vergisinden muaf tutulmalı, devlet de kiradan stopaj talep etmemelidir. Belediyeler 2020 yılı emlak ve çevre vergisi almamalıdır. (Gelirler Genel Müdürlüğü-Belediyeler Birliği)

5)Tahmini sayısı, 4 Milyon hanede oturan yoksul ailelerimize e-devlet kayıtlarından bakılarak üç ay, ayda 1.500 TL nakit yardım yapılmalıdır.(Hazine ve Maliye Bakanlığı-Valiler-Kaymakamlar-Belediyeler-Muhtarlar)

6)Hiç kimsenin işçi çıkarmasına izin verilmemelidir. 3 ay sonra her şey sıfır noktasında olduğu yerden başlatılmalıdır. (Çalışma Bakanlığı-Sendikalar)

7)Hammadde ithalatında vergi alınmamalı, ihracatta teşvikler aynen devam etmelidir. (Ticaret Bakanlığı-TÜSİAD-TOBB)

8)Borsada hızlı düşüş yaşayan sektörlerin, fırsatçıların (Özellikle Yabancıların) eline geçmesini önlemek için gerektiğinde devlet, hisse almalı şirketlerimizin durumu düzeldiğinde bedeli karşılığında sahibine devretmelidir.(Maliye Bakanlığı-BİS)

9)Başta Kanal İstanbul olmak üzere, tüm kamu yatırımlarından
2020 yılı için vazgeçilmelidir. Devam edenler ÜÇ AY süreyle durdurulmalıdır. (Cumhurbaşkanlığı)

Gelir Arttırıcı Tedbirler                                 :

1)Bugüne kadar imtiyazlı vergi olanağına sahip Kuyumculuk ve Değerli Taş Firmalarından, 2019 Mali yılı sonuçlarına göre yıllık
50 Milyon TL satış geliri elde eden şirketlerden %5,
20 Milyon TL satış geliri elde eden şirketlerden %2,5,
1 Milyon TL elde edenlerden de %1 olarak ve BİR defaya mahsus olarak “Dayanışma Vergisi” alınmalıdır. (Maliye Bakanlığı-TOBB)
Ayrıca, yıllık 250 Bin TL üstünde gelir gösteren iş dünyasından ve şahıslardan, BİR defaya mahsus olmak üzere, 2019’da ödedikleri verginin %5’i tutarında yardım yapması talep edilmelidir.

2)BİR Milyon TL üzerinde değere sahip YAT-Lüks Otolardan BİR defaya mahsus olarak, değerinin %5’i tutarında Dayanışma Vergisi alınmalıdır. Ayrıca Lüks Tüketim mallarının ithalatından da üç ay boyunca aynı oranda vergi alınmalıdır. (Maliye Bakanlığı-İç İşleri Bakanlığı)

3)Kamudaki araç kullanımına sınır getirilmelidir. Bakanlar dışında hiçbir devlet memuru, makam aracı kullanmamalıdır. (Devlet Denetleme Kurumu)

4)Her türlü Vakıf ve Dernek-Cemaatlere aktarılan yardımlar kesilmelidir. Bunların menkul-gayrimenkulleri ile nakit kaynaklarının %50’si Hazineye aktarılarak, virüsle mücadelede kullanılmalıdır.

5)Hazine garantisi verilerek inşa edilen otoyol-köprü müteahhitlerine bu yıl ödenmesi gereken bedelin ödenmeyerek, önümüzdeki yıllara yayılmalıdır.

6)Sosyal Yardım Fonundaki 70 Milyarın Üç aylık tutarı 17,5 Milyar TL etmektedir. Bu para virüs salgını için kullanılmalıdır.

7)Devlet, şahıs ve şirketlerin bankalardaki vadeli hesaplarından ANA PARASINA DOKUNMADAN, üç aylık faizini borç olarak almalıdır. Bu alınan borcun iadesi 2021 yılında yapılmalıdır.

8)Tüm bu önerilerin görüşüleceği yer, Ekonomik ve Sosyal Konseydir. Tasdik yeri ise TBMM’dir. Arzu edilirse, deneyimli arkadaşlarımızla katkı koyacağımız bilinmelidir.

Bu yollarla elde edilecek gelir, yoksullara dağıtılan paranın yanı sıra, TARIMDA KENDİ KENDİMİZE YETMEK için, üretilen ürün üzerinden, çiftçiye ALIM GARANTİSİ verilerek, tüm tarım girdilerinde %50 İNDİRİM olacak şekilde kullanılmalıdır. Kalan miktar, artan sağlık harcamalarının karşılanmasında, stratejik şirketlerimizin desteklenmesinde kullanılmalıdır.

9)Son olarak tüm bu tedbirleri ve harcamaları içeren ve Bakanlar Kurulunu yetkilendiren, ÜÇ AYLIK bir GEÇİCİ BÜTÇE yapılmasını ve bu bütçenin TBMM’de onaylanmasını öneriyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı;
Bugünkü sistemde siz onay vermezseniz, bu önerilerimizin gerçekleşmeyeceğini biliyoruz.
Siz de lütfen şunu bilin;
Böylesine açık ve geliştirilebilir nitelikteki ve ayakları yere basan önerileri hayata geçirmek, genel ve yerel her kurumumuzu ve tek-tek her insanımızı bu mücadeleye katmak sizi küçültmez.
Aksine büyütür. Atalarımızdan bizlere kalan çok değerli bir söz vardır; “Taç Giyen Baş Akıllanır” diye!
Sorumluluk ve yetki sizde. Ya bu önerileri veya daha iyilerini yapar Türk Milletini bu zor günlerden çıkarırsınız ya da yalnızca AKP Genel Başkanı olarak davranır ve yıkıma neden olursunuz.

Çoban Ateşi Hareketi olarak, 15 Temmuz 2020’ye kadar muhalefet görevimizi askıya alıyoruz. Başarılı olursanız, sizi alkışlarız.
Bu önerilerimizi tartışmadan reddederseniz ve insanlarımızın ölümüne, işlerini kaybetmelerine, yoksullaşmalarına sebep olursanız, 15 Temmuz 2020’den sonra, şimdiye kadar görmediğiniz şiddetteki muhalefet hareketini başlatırız.

Karar sizin, takdir Yüce Türk Milletinindir.

  • Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene!
    08 Nisan 2020

Zor zamanlar Olağandışı kararlar!

Zor zamanlar
Olağandışı kararlar!

H. Ufuk Söylemez
AYDINLIK, 26.03.2020

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Zor zamanlar, olağandışı kararlar almayı, dirayetli-basiretli toplumsal liderlik yapmayı gerektirir.
Bu virus salgınının sağı-solu, kadını-erkeği, milliyeti-sınırı-pasaportu yok.
Her ülke ulusal sınırları içinde sağlık tedbirleri almaya çalışırken, dünya çapında yayılan bu salgının, uluslararası dayanışma-paylaşım ve insani yardım da gerektirdiği açık bir gerçek.
İşte Çin’den Türkiye’ye hızlı tanı kiti getirilmesi, Küba’lı doktorların İtalya’ya yardım için gitmesi gibi.
*
Konunun ekonomik boyutu ve alınması gereken öncelikli tedbirler ve verilmesi gereken destekler konusunda çeşitli sorular alıyorum.
Ekonomik olarak dünya çapında büyük bir resesyona girileceği öngörülüyor. Bunun kaçınılmaz sonuçları olarak da iflaslar, işsizlik ve finansal borç krizinin ekonomileri sarsması kaçınılmaz.
Eğer yakın dönemde etkili bir ilaç bulunamazsa ve salgına karşı alınan önlemler yetersiz kalırsa, bugüne kadar yaşanmamış türden tahmin edilmesi kolay olmayan bambaşka bir dünya ekonomik düzeni ve/veya düzensizliği görünüyor ufukta.
*
Hem arz hem talep yönlü bir ani duruş (sudden stop) yaşanan ekonomilerde, parasal genişleme ve tedbirlerin yanı sıra, maliye politikası araçlarının (vergi, prim, af gibi) devreye eş zamanlı alınması bir zorunluluk.
Piyasalara sadece para pompalamanın, üretim-yatırım ve ticareti kısa vadede canlandırmayacağı, insanların endişe ve ihtiyaç saiki (AS: dürtüsü) ile nakde dönerek, beklemeye girecekleri de ayrı bir gerçek.
Ekonomiyi %5 büyütmek gibi bu koşullarda gerçekçi görülmeyen, aşırı iyimser ve iddialı hedefler açıklamakta ısrar etmemek gerekiyor.
Karamsar olmadan ama gerçekçi tespit-önlem ve desteklere yoğunlaşmakta yarar var bence.
*
Bugün insanlar, ulaşımda KDV’nin %1’e düşürülmesinin ya da konut alımlarında kredi miktarının artırılmasının Covid-19 salgınının sebebiyet verdiği (AS: neden olduğu) ekonomik sıkıntılarına çare olacağını düşünmüyorlardır elbette ki.
İnsanlar aybaşında, doğalgaz-elektrik faturalarını nasıl ödeyeceklerini düşünüyorlar. İşyeri kapanan esnaf, üretim için sipariş alamayan-ithalat yapamayan iş insanları ve en önemlisi kriz nedeniyle işini yitiren ve/veya ücretsiz izine çıkarılan insanlar acil destek ve önlem bekliyorlar.
Yapılan açıklamalar, ilan edilen tedbirler ve verilecek desteklerin bölük-pörçük, dağınık bir şekilde yapılması tedirginliği artırabilir.
Bütün bunların çok daha derli-toplu, enine-boyuna düşünülerek, dünyadaki örnekler de değerlendirmek suretiyle, ayrıntılı bir kurtarma-koruma ve destek paketi halinde açıklanması çok daha iyi olurdu esasında.
*
Destek, yardım, öteleme, indirim ve mali af istemleri giderek daha da artabilecektir.
Ancak sorun, kuşkusuz ki finansal kaynak sorunudur. Ortada 2 anayol görünüyor kısa vadeli olarak. Ya parasal genişleme yani para basma ya da borçlanma yoluna başvurma.
Ekonomimiz yüksek enflasyon, çifthaneli işsizlik ve ağır borç yükü altında ve zaten kırılgan bir dönemde yakalandı bu salgın koşullarına.
Türkiye’nin risk primi yani CDS’leri (Credit Default Swap) rekor düzeye yükselerek, riskli sayılan 500 puanı aşmış ilk 5 ülke arasında maalesef. O yüzden,

  • yüksek faiz vermek göze alınsa dahi, yeterli dış finansman sağlanması kısa vadede oldukça zor görünüyor.

Dünyada negatif faizli tahvillerde yatan 16 trilyon $ dolayında bir para var. Yine negatif faizle bankalarda mevduat olarak yatan yaklaşık 100 trilyon $ var.
Bazı ülkeler örneğin, Almanya, Avusturya gibi.. 10-20 yıllık tahvil ihraçlarına eksi (negatif) faiz veriyorlar.
Ama bizim devlet tahvillerimize ikinci piyasada %7-8 faizle bile yeterli talep olmuyor. Sorun bir yandan da kredibilite sorunu ne yazık ki.
*
O halde kısa vadede yapılabilecek en etkili şey, Hazine Özel Tertip tahvillerinin, bankacılık sektörüne verilerek, bunların karşılığında T.C. Merkez Bankası vasıtasıyla piyasaya, firmalara, hane halkına fon ve likidite sağlanmasıdır.
Bunun orta vadede, ekonominin makro-ekonomik dengelerine (enflasyon-işsizlik vb.) olumsuz etkileri kuşkusuz ki kaçınılmaz olacaktır.
Ama yaşanan ve giderek ağırlaşabileceği görülen “akut” haldeki krizi, en azından “kronik” hale getirebilmek yani ilk adımda kanamayı durdurabilmek adına, kısa vadede başkaca etkili bir ekonomik çare orta yerde görünmüyor ne yazık ki.

Esasında, sağlıkta yapıldığı gibi, Bilim Kurulu benzeri bir Ekonomik Danışma Kurulu oluşturulmasında da yarar var.

Ekonomik ve Sosyal Konseyin (AS: Anayasa md. 166) devreye sokulması da sağlanmalıdır. Ama çıkar ve baskı gruplarının çekişeceği bir kurulun, dostlar alış-verişte görsün örneği, yapacağı işlerden pek de bir hayır çıkmaz.
O nedenle, bilgiye-deneyime-niteliğe yani ehliyete ve liyakata kulak ve öncelik verilmelidir.

Geciktikçe önlemlerin etkisi azalır, maliyeti ise artar.

Yıkıcı eleştiri yerine, yapıcı önerileri gündeme getirmenin, kibirli-ideolojik ve partizan davranmamanın zamanıdır bu zor günler.
==========================================

Dostlar,

KORONA VİRÜS SALGINININ EKONOMİ-POLİTİĞİ

Sn. Söylemez (eski Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı), 23 Mart 2020 gecesi bizi HALK TV‘deki programına davet etti. Korona salgını Bilim Kurulu Üyesi ve Ankara Üniv. Tıp Fakültesinden çalışma arkadaşımız Sn. Prof. Dr. Alpay AZAP ile birlikte güncel salgını 3 saate yakın süre kapsamlı irdeledik. Yukarıya aktardığımız makalesinde olduğu gibi, ekonominin son derece zor – ağır – kırılgan koşullarda olduğunu zaman zaman dile getirdi ise de, özveri göstererek sözü daha çok biz 2 hekime bıraktı. Biz de bu konuyu yazmasını rica ettik.

Makale zarif eleştiriler içeriyor, yol da gösteriyor. Emisyon = Para basma öneriyor Sn. Söylemez.. Çünkü devlet tahvillerimize uluslararası pazardan %7-8 dolayında Dolar olarak faiz ödemeyi üstlenmemize (taahhüt etmemize) karşın istem yok, borç veren yok ülkemize.. Oysa karşılıksız para basmanın faturasını biliyoruz, enflasyon.. Bunun bedelini de gene yoksullar – orta sınıf ödüyor..

Yukarıda değindiğimiz HALK TV programında (23 Mart 2020, saat 21:00 – 24:00, 1. bölüm : https://youtu.be/NeX0QtFuib4 veya https://youtu.be/NeX0QtFuib4?t=34  2. Bölüm : https://youtu.be/4lV1oYGtWS0   3. bölüm : erişemedik.. site okurlarımız erişir ve bize bildirirse seviniriz..) biz ise, Mülkiyeli şapkamızla, üst gelir dilimlerinden ek vergi alınmasını önerdik. Örnek olarak 2010 Nisan’ında ABD Başkanı Obama’nın OBAMACARE olarak adlandırılan sağlık reformu programını verdik.

Hemen hemen hiçbir sağlık güvencesi olmayan 50 milyon (6 kişiden 1’i o dönemde) hiç olmazsa çok altta kalan 30 milyonu için, sınırlı da olsa sağlık güvencesi sağlanması düşünülmüştü. Kişi başına 3 bin $ /yıl kaynak gerekiyordu oldukça sınırlı bir sağlık güvencesi için. O sıralar ABD’de kişi başına ortalama yıllık sağlık gideri 10 bin $ p.c./p.a. (kişi başına / yıllık; per capita / per annum) idi. 10 yıl boyunca gereksinim duyulan kaynak 3 bin $ x 30 m nüfus x 10 yıl süre.. 900 milyar $ ya da 0,9 trilyon $ idi. Üst gelir dilimlerine %1-2 ek vergi kondu. Para babaları, Kongre’de Başkan Obama hükümetinin yıllı bütçesini engelleyerek devleti felç ettiler..
****
Biz, benzer bir öneri ile, bu olağanüstü dönemde Türkiye’nin zenginlerinden bir tür servet vergisi / varlık vergisi alınmasını önerdik bağış kampanyası önerisine karşılık Sn. Söylemez’in. Halkın çok yoksullaştırıldığını, işsizliğin aşırı yüksek ve gelir dağılımının olağanüstü adaletsiz olduğunu ekledik. Ek olarak, Türkiye’nin Dolar milyarderlerinin bu servetlerini Türkiye’de kazandıklarını, içinde bulunduğumuz çok zor dönemde kendilerinin de ellerini taşın altına sokmalarının gerekli olduğunu belirttik.

Ayrıca, 1942’de İsmet İnönü Cumhurbaşkanı iken 2. Dünya Paylaşım Savaşı’nın bunaltıcı koşullarında da Türkiye’nin bekası için Varlık Vergisi Yasası’nın çıkarıldığını, uygulamada kimi yanlışlar yapılmış olsa da ilke olarak o politikanın tek seçenek ve doğru olduğunu ekledik.

  • AKP iktidarında son 20 yılda ülkemizden 3 Tr $ kaynak çıktığını ancak 1 Tr $ girdi olduğunu ve 2 Tr $ gibi muazzam bir ulusal servetimizin yurt dışına bu iktidar tarafından rant olarak aktarıldığını (Prof. Dr. Bilsay Kuruç, 19 Mart 2020, Cumhuriyet, M. Balbay ile söyleşi),

bu yaşamsal sorunun mutlaka çözülmesi gerektiğin vurguladık. Sağlık sektörüdeki rant aktarımı da dahil.. her yıl birkaç on milyar $. Tasarruf, SOSYAL DEVLET, kamucu sağlık hizmeti ve KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE MUTLAK BİR ÖNCELİK gerekliliğinin altını çizdik..

25 Mart 2020 akşamı KRT‘deki programda da Türkiye’nin Dolar milyarderi sayısı bakımınan dünyada çok önlerde geldiğini, son 20 yılda özellikle bu sayının çok büyüdüğünü anımstarak, 45 dolayında Dolar milyarderinin 100’er milyon $ gönüllü bağış yapmasını önerdik. Yaklaşık 4,5 milyar $ kaynak, günümüz kuru ile 1 $ = 6,4 TL’den hesaplanırsa yaklaşık 29 milyar TL yapar ki, devasa kaynak gereksinimine bir merhem olur..

Benzer finansal önerileri dün (26 Mart 2020) sabahı VERYANSIN TV‘de de seslendirdik.
(KORONAVİRÜS YANGINI İÇİN İÇİN SÜRÜYOR | ÇÖZÜM NE? | AHMET SALTIK |
https://youtu.be/x0HcoRv2KvY)

Ne hazindir ki, dün, 26 Mart 2020 günü, Türkiye ve Dünya küresel salgın ile (Pandemi) boğulurken / boğuşurken, AKP = Erdoğan / TEK ADAM rejimi, “huylu huyundan vazgeçer mi?” dedirtircesine, toplumun sinir uçlarıyla oynayarak, İstanbul Kanalı kapsamında 2 köprünün taşınması ihalesini yaptı..

Gerçekten ibretliktir, AKP kendi ayağına neden bu denli sıkar, anlaşılmaz..
***
Bağlarsak; bu sitede hep yaptığımız gibi, test sayısını artırarak taşıyıcı – hasta bulmayı hızlandırmayı ve gerekli tıbbi hizmeti de vererek salgını çok uzatmadan sonlandırmayı hedeflemeyi öneriyoruz. Uzayan salgın, zaten olağanüstü hasta / kırılgan ekonomiyi, ayağa kaldırılamayacak derecede çökertebilir!

Ne var ki, ilk olgunun Çin’den bildirildği 31 Aralık 2019’dan günümüze 3 aya yakın bir zaman geçmesine karşın hala şu testi uygulayalım / bu testi uygulayalım aşaması geride bırakılabilmiş değildir.. Birkaç sahra hastanesi de yapılmadı.. Ya da boş tatil köyleri, dev otellerin hastane – karantina yerleri olarak kiralanması, satılamayıp boş bekleyen yüzbinlerce konut fazlası ve TOKİ evleri de.. Hala temel tıbbi lojistik sıkıntısı yaşanıyor daha başında salgının.. Caaaaaanım Türkiye’miz etil alkolü bile dışarıdan satın alıyor!

Korona salgınını AKP = Erdoğan iktidarı iyi yönetemiyor.. başından beri, 18 yıldır Türkiye’yi çoooooooooooooooooooooooook köyü yönettiği gibi.. Sözde toplantı yapıp görüş alıyor toplumdan ama yasal kurum Türk Tabipleri Birliğini akıl almaz biçimde dışlıyor!?

Ekonomi yangın yeri, ama Anayasal bir Kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konsey‘i (AY md. 166) bir türlü toplantıya çağırmıyor!? Damat Hazine Bakanı Albayrak, 2019 için 2,5 milyon istihdam yaratılacağını buyurmuştu ama, TÜİK geçen yıl 932 bin yeni işsiz oluştuğunu açıkladı! AKP = Erdoğan rejimi, anamuhalefetin 13 maddelik ciddi ve akılcı önerilerine kör ve sağır!

Bu hazin ve ağır tablo da AKP iktidarını BİLİMSEL AKILCILIK zemini ve eksenine çek(e)meyecekse ne çekebilir? Geriye ağır yaralı ve mutlaka iyileşecek bir Türkiye ve seçim sandığına gömülerek tarihin çöp sepetine atılan bir yığın siyasal parti gibi, AKP mevta kalır..

Sevgi ve saygı ile. 27 Mart 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

DARPHANE / KABRİSTAN

DARPHANE / KABRİSTAN

Rifat Serdaroğlu
20 Mart 2020

AKP Genel Başkanı, önce Çankaya Köşkünde Koronavirüs Salgını nedeniyle bir toplantı yaptı.
Dünyanın bir bütün olarak çalıştığı, devletlerin bile birbirine yardım ettiği salgın için yapılan toplantıya, Tıp Uzmanları, Sağlık konusunda yetkin STK’lar, Muhalefet parti temsilcileri, Sendikalar davet edilmedi.

Erdoğan, dip dibe oturulan altı saatlik toplantı sonunda, basın toplantısı için, şov olsun diye katılımcıları birer koltuk atlatarak oturttu ve alınan tedbirleri, destekleri açıkladı.

Açıklanan tedbir ve sözüm ona desteklere gelince, Türkiye’de bundan böyle fazla mesai yapacak iki kurum kalmış;

  • Darphane ve Kabristan Görevlileri!

Kabristandaki fazla mesainin nedeni Koronavirüs salgınına karşı ciddi mücadele edilmemesi olacak.
Darphanedeki 7/24 çalışmanın nedeni ise, paramızın kalmaması.

Özellikle yaşlı kesimden Kabristana giren, bir defada kurtulacak!
Karşılıksız para basmanın sıkıntısını ise virüsten kurtulan yaşlılar ve nüfusun kalan kesimi yıllarca çekecek!

16 Mart 2020 tarihindeki “Kriz Yönetmek” başlıklı yazıda, Bademlerin bu krizi yönetemeyeceklerini yazmıştım. Öngörüm, maalesef doğru çıktı.

  • Çağımızın vebası, cehalettir.

Ülkeyi yönetenler; Cahilse, bir de her şeyi bildiğini sanıyor ve kibre kapılmışlarsa, yandığınızın resmidir. Bu tip yöneticilerin bastıkları yerde ot bitmez, bereket ve güzellik olmaz.

Gerçekleri yazalım                             :

-Sistemin durmaması, insanlarımızın sıkıntı çekmemesi için 15-20 milyar Dolarlık kaynak gerek. Var mı böyle bir sağlam kaynak? Yok!
-Her türlü olası virüs salgını için, olası biyolojik saldırı için bir planlamamız
var mı? Yok!
-Türkiye’de 100 bin kişiye 281 yatak düşerken, bu oran AB ülkelerinde 504 yatak. Sağlık hizmetleri de yetersiz.
-Bilime, uzmanlığa, yardımlaşmaya inanan bir iktidar var mı? Yok!

Bu kadar “yok”tan, çıksa çıksa “felaket” çıkar.

Öyle bir iktidar tarafından yönetiliyoruz ki;
Bankaların, yandaş müteahhitlerinin, haram medyasının milyarlarca liralık vergi borçlarını sıfırlıyor, yandaş vakıflara milyarları akıtıyor, ama iş vatandaşa gelince tık yok!

Bu destek paketinde çiftçinin, köylünün, çalışanların, emeklilerin desteklendiğini gördünüz mü?
Göremezsiniz. Fakat kendileri, termal kameralarla, özel doktorlarıyla Saraylarda kendilerini korur.

Değerli Okurlar;

  • Hırsızlığı, soygunculuğu tüm dünya tarafından bilinen AKP iktidarı,

susadığı zaman “Tuzlu Su” içen şaşkınlar gibidir.
Susadıkça içen, içtikçe susayan şaşkınlar gibi, çaldıkça zenginleşirler, zenginleştikçe daha çok çalmaya devam ederler.

Türk Milletinin payına ise, sabır ve dua kalır.

Vah Türkiye vah…

Sağlık ve başarı dileklerimle, 20 Mart 2020