Etiket arşivi: Uğur Mumcu cinayeti

UĞUR MUMCU CİNAYETİNİN ÖNEMİNİ ANLAMAK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİSTEYE BAKMALI

UĞUR MUMCU CİNAYETİNİN ÖNEMİNİ ANLAMAK İÇİN AŞAĞIDAKİ LİSTEYE BAKMALI

EMRE KONGAR
Emre Kongar – Resmi İnternet Sitesi

Sevgili Uğur Mumcu’nun öldürülmesi ne sıradan bir olaydı ne de münferit: Bu cinayet Türkiye’yi geri bıraktırarak sömürülmesini kolaylaştırmak isteyen emperyalistlerle kol kola girmiş olan dinci-faşistlerin derin devletle ittifak halinde planlı programlı uygulamalarının bir parçasıydı.

Ülkeyi bağımsızlık yolundan Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti idealinden saptırmak isteyen Demokratları, Atatürkçüleri, Solcuları, Emekçileri ezerek sindirerek yok etmeye yönelik bir süreçti bu. Aydınları, yazarları, öğretim üyelerini, sendikacıları, gazetecileri, hukukçuları öldürerek sindirerek susturarak bugünleri hazırladılar. Aşağıdaki liste bugünlere hangi kanlı süreçten geçerek geldiğimizi anımsatacaktır.
* *
○ Erzurum Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Orhan Yavuz 15 haziran 1977.
○ Ankara Savcısı Doğan Öz 24 Mart 1978.
○ Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bedrettin Cömert 11 Temmuz 1978.
○ İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Ord. Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu 20 Ekim 1978.
○ Ankara’nın Bahçelievler mahallesinde Türkiye İşçi Partisi üyesi Latif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Ersan ve Salih Gevence isimli gençlerin öldürülmesi 8 Ekim 1978.
Maraş Katliamı 19 Aralık-26 Aralık 1978.
○ Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi 1 Şubat 1979.
○ TİP Adana İl Başkanı avukat Ceyhun Can 10 Eylül 1979.
○ Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul 28 Eylül 1979.
○ İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Yaşar Doğanay 20 Kasım 1979.
○ İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil 7 Aralık 1979.
○ Yurdakul ailesinin avukatı Halil Güllüoğlu 3 Şubat 1980.
○ Televizyoncu gazeteci Ümit Kaftancıoğlu 11 Nisan 1980.
○ CHP Adana İl Başkanı avukat Ahmet Albay 3 Mayıs 1980.
Çorum katliamı 28 Mayıs-4 Temmuz 1980.
○ CHP Kayseri İl Başkanı avukat Mustafa Kulkuloğlu 7 Mayıs 1980.
○ DİSK Başkanı Kemal Türkler 22 Temmuz 1980.
○ Prof. Dr. Muammer Aksoy Ankara 31 Ocak 1990.
○ Çetin Emeç İstanbul 7 Mart 1990.
○ Turan Dursun İstanbul 4 Eylül 1990.
○ Doç. Dr. Bahriye Üçok Ankara 6 Ekim 1990.
○ Politikacı şair ve yazar Musa Anter 20 Eylül 1992.
○ Uğur Mumcu Ankara 24 Ocak 1993.
○ Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday 25 Temmuz 1995.
○ Maden İş Genel Başkanı Şemsi Denizer 6 Ağustos 1999.
○ Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Ankara 21 Ekim 1999.
○ Dr. Necip Hablemitoğlu Ankara 18 Aralık 2002.
○ Danıştay saldırısında yaralanan yargıç Mustafa Yücel Özbilgin 17 Mayıs 2006.
○ Agos Gazetesi Genel Yayın Müdürü Hrant Dink 9 Ocak 2007.
○ Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi 28 Kasım 2015.
 * *
Kendilerine “Bugünlere nasıl geldik” diye soranlar yukardaki bu listeye baksınlar…
Ve bu olayların sorumlularının nerelerde olduklarını düşünsünler!

1961 Anayasasının, Petrol Yasasının, Atatürkçü Düşünce Derneğinin bedelini canıyla ödeyen savaşçı: Prof. Dr. Muammer Aksoy

1961 Anayasasının, Petrol Yasasının, Atatürkçü Düşünce Derneğinin bedelini canıyla ödeyen savaşçı:
Prof. Dr. Muammer Aksoy

Lütfü KIRAYOĞLU (Elk. Müh)

Ülkemizin NATO kıskacına sokulması, aynı zamanda Aydın kıyımının da sistemli hale gelme sürecidir. Sistemli aydın kıyımı muhalefeti susturmanın ötesinde kitlelere korku salma, sindirme ve demokrasinin rafa kaldırıldığı darbelere giden yolu hazırladı. 12 Eylül anıları belleklerde çok taze olduğu gibi, 1990’lı yıllarda yeniden başlayan aydın kıyımı, ülkeyi Amerikancı FETÖ’cü darbe girişimine sürükledi.
Bugün, 1990’larda yeniden yükselen aydın kıyımının ilk halkası olan Muammer Aksoy cinayetinin 30. yıldönümü. 31 Ocak 1990 günü evinin önünde öldürülen (AS: arkasından kurşunlanan) Prof. Dr. Muammer Aksoy’u bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Turan Dursun, Eşref Bitlis. Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı ve diğer siyasi cinayetler, sonuçta tertipçiler için çok pahalıya mal olabilir. Kitlesel tepkiler çığ gibi büyür. Cinayetleri işletenlerin artık bu aydınlarımıza tahammülü kalmamış, tepkileri göze almışlardır. Onlar için artık gelecekteki “büyük” hedef önemlidir.

KATLEDİLMELERİ İÇİN ÇOK NEDENLERİ VARDI.

Katledilen aydınlarımızın “ortadan kaldırılması” için o kadar çok neden vardır ki, tetikçilerin ve arkasındaki güçlerin kimliği konusunda kafalar karışır. Tıpkı Uğur Mumcu cinayetinde olduğu gibi… Silah kaçakçısından, bölücüsüne, şeriat özlemcisinden, darbecisine, intihalciden, rüşvetçisine pek çok kesim şüphelidir. Bu arada esas failler yeni cinayetleri tezgâhlamaktadır.
Prof. Dr. Muammer Aksoy cinayeti de böyledir.

Muammer Aksoy 1917 yılında Antalya’nın İbradı ilçesinde doğdu. Babası Numan Aksoy uzun yıllar milletvekili olarak TBMM’de görev yaptı. 1939 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Zürih Üniversitesinde doktora yaptı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde bir Süre çalıştıktan sonra Ankara Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1957 yılında DP iktidarının üniversiteler üzerindeki baskısını protesto etmek içim görevinden istifa ederek CHP üyesi oldu. 27 Mayıs 1961’den sonra yeniden üniversiteye dönerek Siyasal Bilgiler Fakültesinde göreve başladı ve Profesör unvanını aldı. 1961 yılında (AS: 1960 olacak) kurulan Anayasa Komisyonunda çalıştı ve Komisyon Sözcüsü olarak özgürlükçü bir anayasanın hazırlanmasının öncülerinden oldu. Muammer Aksoy’u katledenler ve katline sevinenler O’nun bu görevini hiç “unutamadı”.

AKSOY’UN ANAYASASI DEĞİŞTİRİLİRKEN KENDİSİ DE HAPSE ATILDI

Aksoy 1960’lı yılların ilk yarısında ülkemizin ulusal çıkarlarına aykırı Petrol Yasası ve petrol rafinerilerinin yabancı şirketler yararına çalışmasına dikkat çeken çalışmalar yaptı. Türk halkının dikkatini bu yöne çekti. Aynı dönemde baskı gören devrimci aydınların, öğretmenlerin davaları ile işçi davalarını gönüllü takip etti. 12 Mart 1971 darbesi sırasında (AS:  Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, 15-16 Haziran 1970 direnişinden sonra, ‘Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi aştı’ demişti.) darbeciler 1961 Anayasasının “lüks” olduğunu ve Türk halkına “bol” geldiğini söyleyerek değiştirirken, Muammer Aksoy’u da pek çok devrimci aydın ile birlikte hapse attılar. 1961 Anayasasındaki pek çok özgürlükçü madde değiştirilirken devrimci gençler işkenceden geçirilip darağacına gönderildi. (AS: 1961 Anayasasının 35 maddesi değiştirildi) 12 Mart sonrası tırmandırılan şiddet ortamında, bir yandan kahvehane baskınları, gençler arasında silahlı çatışmalar tırmandırılırken, Alevi-Sünni çatışması ile Maraş, Sivas, Çorum gibi illerde katliamlar tertip edildi. Buna paralel olarak Doğan Öz, Bedri Karafakioğlu, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, Abdi İpekçi gibi pek çok aydınımız da “faili meçhul” denilen cinayetlerde katledildi. Bu tertip ve cinayetlerle darbe için ortam “olgunlaştırıldı” ve 12 Eylül 1980 günü “bizim oğlanlar” faşist bir darbe ile ülkemiz demokratik gelişimine en büyük darbeyi indirdi. Yüzbinlerce tutuklu, binlerce dava dosyası, yaşı büyütülen gençlerin idamı (AS: Erdal Eren!), işkenceler hep “Atatürkçülük” perdesi ardına saklanarak yürütüldü.

“BEN ATATÜRKÇÜ DEĞİLİM”

12 Eylül döneminde ülkeye bütün kötülükler “Atatürkçülük” maskesi ile yapılırken Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı Nadir Nadi, olanlar karşısında “Ben Atatürkçü Değilim” adlı eserini yayınladı. Ancak Muammer Aksoy daha devrimci bir tutum ile tam da Atatürkçülük zamanı geldiğini tespit ederek 50 Cumhuriyet Aydını ile birlikte 19 Mayıs 1989’da Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kurdu. ADD hızla gelişirken derneğin kuruluşunun üzerinden 8 ay geçmişti ki, 31 Ocak 1990 günü Muammer Aksoy Ankara’da evinin önünde katledildi.

ÜLKESİNE VE DEVRİMLERE BAĞLILIĞINI CANIYLA ÖDEDİ

Muammer Aksoy, özgürlükçü 1961 Anayasasına katkılarının, Petrol Yasası konusundaki ciddi uyarılarının, devrimci gençlerin, öğretmenlerin ve işçilerin davalarına gönüllü bakmasının, Atatürkçüleri derleyip toparlayan ADD’yi kurmasının bedelini kanı ve canı ile ödemişti. Aksoy ailesi devrimci bir kökten geliyordu. 1970’li yıllarda kardeşi Prof. Dr. Muzaffer Aksoy da ayakkabı işçilerinde kan kanserine yol açan Benzen (Benzol) zehirlenmesine karşı yaptığı çalışmalarla dikkat çekmiş ve hedef haline gelmişti. (AS: 1984’te ILO İşçi Sağlığı ödülü aldı.)
İsmet İnönü’nün bir yurt gezisinde Aksoy’ların doğup büyüdüğü Antalya’nın İbradı beldesine uğradığında “burada ne yetişir” sorusuna “adam yetişir” yanıtı aldığı yıllardır kulaktan kulağa dolaşır. (AS: Bu ilçede 18 Nisan 2005’te 2 Aydınlanma konferansı vermiştik : Ulusal Egemenliğin Anlamı, İlköğretim Okulu öğrencilerine ve  Lise öğrencilerine)

“DEVRİME KARŞI KOYAN MUHALEFETİN ÖZGÜRLÜKTEN VE YASADAN YARARLANMA HAKKI…”

  • Muammer Aksoy tam bir Atatürk devrimi hukukçusu ve
  • Atatürk devrimlerini özümsemiş bir cumhuriyet aydını idi.

Toplumun çıkarlarını her zaman bireyin çıkarlarının üzerinde gördü. Cumhuriyet Savcılığı yapmadı. Ancak Cumhuriyetin gerçek bir savunucusu oldu. Atatürk 9 Ekim 1925’te Cumhuriyet savcılarına şöyle sesleniyordu:

  • “… Devrimlerin gerçekleşmesi, kararları ve kanunlarıyla, ulusal irade ve ulusal egemenliğin bir görünümü; bütünü itibariyle de Türk Ulusunun bütün haklarıdır. Devrimlerin her biri ulusun emeği ve hakkı ile gerçekleşmiştir. Cumhuriyet savcılarımızın devrimin gerekleri etrafında, en kıskanç ve uzakları gören hassas nöbetçiler olmalarını asıl görevlerinden sayarım.”
  • Bütün düşüncelerin üzerinde olan kamu hukuku ve kamu yararının korunmasının, devlet ve hükümet gücünün mutlaka sağlanması ve korunmasıyla mümkün olabileceğini önemle hatırlatırım. Özgürlüğü ve yasaları bir alet gibi öne sürerek, ulusun en küçük bir yararını bile tehlikeye atmak hakkına hiç kimse sahip değildir. Devlet halinde yaşayan uygar uluslarda özgürlük ulusun emrindedir; yüksek yararlarının gerektirdiği şekilde genişletilir, sınırlanır ve belirlenir. Yakın tarihimizde ve eski zamanlarda dinlerin, zorba hükümdarların, rahipler ve çıkar sağlayanların elinde bir baskı aracı olması gibi çağımızda kesinlikle izin verilemez ve hoş görülemez.
  • Devrime karşı koyan muhalefetin özgürlükten ve yasadan yararlanmaya hakkı yoktur. Bireyin değil, bireylerin tamamını ifade eden toplumun ve devletin yararı her düşünceden önce gelmelidir. Sınırsız bireysel özgürlük ve kişisel çıkar peşinde olanlar, kendi emellerini, çıkarlarını ulusun yüksek çıkarları ve özgürlüğünden üstün tutanlardır. Sınırsız kişisel özgürlükler, kişisel çıkarlar, uygar ve düzenli toplumları, devletleri yıkarak anarşiyi ve çoğunlukla da zorbalığı yaratır. Anarşi ve zorbalık, doğrunun yanlışa, zayıfın güçlüye yenilmesi sonucunu doğurur.
  • “Uygar uluslarda, yasa ve özgürlük, yüksek çıkarların korunması için düzenlenir ve kabul edilir. Çağdaş devlet kurmaya ve bu kuruluştan yararlanmaya karar veren toplumlarda bu, kesin bir şart ve zorunluluktur. Birey yok, toplum vardır. Zorbalık ve monarşiyle yönetilen ülkelerde, yasa ve özgürlük bir kişinin veya sınıfın emellerini sağlamaya yarayan bir araç olur. Göçebe veya ilkel topluluklarda, toplumun değil kişinin çıkarları vardır.
  • Türkiye Cumhuriyetinde kimsesiz bir birey yoktur. Cumhuriyet, böyle bir kavramı asla kabul edemez. İnsan hakları yasalarımızın güvencesi altındadır.
  • Zayıf ama haklı olanların en güçlü durumda olmaları, adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür.”

Mustafa Kemal Atatürk’ün 95 yıl önce söylediği bu sözler, bugünden bakınca bazılarına fazlaca sert görünebilir. Bu sözlerin 1925 yılında meydana gelen Şeyh Sait ayaklanmasından hemen sonra söylendiği düşünülürse, konu daha iyi anlaşılacaktır. Öte yandan on yıllardır “özgürlükçü anayasa” ya da “bireysel özgürlükler” diye yırtınanların desteklediği bir cemaatin eline fırsat geçtiğinde Türk ulusunun bütününün özgürlüklerine son verecek bir darbe kalkışmasında bulunduklarını hep birlikte yakında yaşadık. Yine bireysel çıkar yerine kamusal çıkar için yaşam boyu mücadele eden Muammer Aksoy’un yaşama hakkının elinden nasıl alındığını da 30 yıl önce acı bir şekilde gördük.

Ülkemizin geleceğini bireysel çıkar peşinde koşanlar değil, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu gibi kamusal yarar uğruna canını verenler kuracaktır. (31 Ocak 2020)

Muammer Aksoy cinayeti zaman aşımına uğratıldı!


Dostlar
,

24 Ocak 2014 günü, Uğur Mumcu cinayetinin 21. yılında aşağıdaki yazıyı
web sitemizden yayımlamıştık :

AYDIN CİNAYETLERİ STRATEJİSİ ve 21. ADALET-DEMOKRASİ HAFTASI

AYDIN CİNAYETLERİ STRATEJİSİ ve 21. ADALET-DEMOKRASİ HAFTASI

4 yıl önce 24 Ocak 2009’da İstanbul’da verdiğimiz konferans,
Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy cinayeti odaklı idi.

Bu cinayetleri sorguluyor ve günümüze bağlayarak geleceği yordamaya çabalıyorduk.

21. Adalet ve Demokrasi Haftası’nın bu son gününde, ADD Kurucu Genel Başkanı
ve ülkemizin yurtsever, yiğit, devrimci aydını, Anayasa hukuku uzmanı
Sayın Prof. Dr. Muammer Aksoy‘u sonsuz bir minnet ve özlemle anıyoruz.

Saat 13:00’te Cebeci mezarlığında O’nu ziyaret ettik.
Bir avuç idik..

ADD Genel Merkezi adına Genel Başkan Yardımcısı (H. E. Altınışık), Türk Hukuk Kurumu adına Başkan Yardımcısı ve (Av. H. Süha Okay) ve CHP Uşak Milletvekili
Av. Dilek Akagün Yılmaz kısa konuşmalar yaptılar.. İlk 2 konuşma şablon, klişe idi..
Ama Dilek hanım “gladyo” ve “kontrgerilla” dan söz etti.. Cinayetlerin altında bu yapılanmaların yer aldığını vurguladı sağolsun.. Yoksa biz çalışmayan mikrofonu kapacak ve birilerini rahatsız etme pahasına da olsa birkaç tümce ile asıl söylenmesi gereken bu tümceleri kuracaktık..

Muammer_Aksoy_portresi

Türk Hukuk Kurumu‘nun kurucusu ve uzun yıllar (40 yıl!) başkanlığını yaparak gerçekten kurumlaştırdığı bu seçkin derneğin saygın “babası”!

1961 Anayasası’nın bilim kurulu başkanı..

1950’ler ortasında, DP iktidarında Türkiye petrollerinin ulusal kalması ve korunması için her şeyini ortaya koyan çetin hukukçu..

Kardeşi Prof. Dr. Muzaffer Aksoy. İstanbul Tıp Fakültesinin uluslararası ünlü Hematoloji (Kan hastalıkları) hocası.. Bizim tıbbiyeden hocamız ve sonra -lütuflarıyla- dostumuz.. Ayakkabı işleklerinde (atelyelerinde) Benzen’in lösemi / aplastik anemi yaptığını kanıtlayan ve Uluslararası İş Sağlığı-Meslek Hastalıkları Bernardino Ramazzini Ödülü sahibi, alçakgönüllü eşsiz  hekim ve bilim insanı..
Amerikan Anayasa Mahkemesinde, ABD işçi sendikalarının bilim tanığı..

2 kardeş ülkemize ve insanlığa değerbiçilmez katkılar sundular.
İkisi da ATATÜRK AŞIĞI ve EVLADI idiler..

Çünlü ATATÜRK CUMHURİYETİ’nin ürünü olduklarının bilince idiler..
Atatürk Cumhuriyeti kurulmasa idi bu konumlara erişmeleri söz konusu olabilir miydi?

70 yaşını geçmiş bir insanı evinin önünde ensesine 2 kurşun sıkarak arkadan vurmak ne anlama gelmektedir ?!

Türkiye Cumhuriyeti bir çadır beyliği midir ki;
kendi ülkesinde, yurttaşının can güvenliğini sağlayamamakta ve aradan çeyrek yüzyıl zaman geçmesine karşın Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy.. vd. cinayetleri aydınlat(a)mamaktadır?

31 Ocak 1990 ve de 31 Ocak 2014.. 24. yılı bitirdik.
Yuh olsun,,

  • Yazıklar olsun devletin yetkili makamlarında oturanlara ve
    24 yıldır cinayeti aydınlatmayanlara.. !

2 seçenek vardır bu sorunun yanıtı için :

1. Ülkenizin olağanüstü zaafiyetini kabul eder, paşa paşa “çatlarsınız”;

2. Ülkenizin bu cinayetlerde derin uzantıları ile parmağının olduğunu kabul eder,
her şeyinizle isyan eder; çıldırırsınız..

Her 2 durum da kabul edilemez..

“İnsanlık onuru işkenceyi yenecek..” diye haykırdık yıllarca..

İnsan aklı karanlığı yırtacak, özgürlükçü demokrasiyi er ya da geç kuracak..

Katiller ve ortakları en azından tarihe, uygar insanlığın vicdanına hesap verecek
ve mahkum edilecekler.

Muammer_Aksoy'dan_uyari

Tüm bunlar Türk Ulusu’nun Devrim İktidarında olacak..

Örn. Devrimci Türkiye ivedi işlerden biri olarak NATO’dan çıkacak;
kontrgerilla – gladyo örümceklerini yurt dışına sürecek ve işleyeni bilinen (faili meçhul!?) cinayatleri hem durduracak hem hepsini aydınlatıp yargıda hesabını soracak..

(Yazının pdf formatı : Muammer_Aksoy_cinayeti_karanlikta_ceyrek_yuzyil)

Sevgi ve saygı ile.
31.1.14, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================

Muammer Aksoy cinayeti 24üncü;
Uğur Mumcu cinayeti 21. yılında zaman aşımına sokuldu!

Adalet ve Kalkınma Partisi” ymiş…

Breh breh breh…

Adaletinizi mi sevsinler; zulümlerinizi mi?

Kalkınma masallarınızı mı; ülkeyi borca boğan balonlarınızı mı ?
Yatak odasında 1,8 m adam boyunda 6-7 çelik kasa dolusu Dolarlarınızı mı ??
Ve bu paranın İmam Hatip Lisesi yapmak üzere bağış olduğunu savlayan yüzü kızarmaz yalancılarınızı mı?? Bu “bağış” (!) neden TL değil ve yasal olarak açılmış
bir hesapta değil?

Hangisini ve nerenizi??

12. yılı iktidarınızın..

Madımak kurbanlarının avukatlarını Bakan yaptınız,
dava zaman aşımına girdi..

Uğur Mumcu cinayeti de öyle..
20 yıllık zaman aşımı süresi doldu, doldurdunuz..!
Aksoy cinayetinde de.. Ama yalnızca şimdilik..
Belki bir süre daha..

TBMM’yi -ve de Çankaya’yı- noter gibi kullanan iktidarınız
neden kılını kıpırdatmaz??
Çankaya neden Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokmaz ??

Devr-i iktidarınızdaki yüzlerce faili meçhul (gerçekte işleyeni bilinip saklanan!) cinayetlerin dökümünü CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu geçen yıl açıkladı.

  • Sizi Yüce Allah bile bağışlayamayacak ey sorumlu AKP’liler..
  • Sizleri de; bile bile susan ve desteğini sürdüren suç ortaklarını da..

****************

Dostlar,

Yüreğimiz yanık,

Uğur Mumcu için epey konferans verdik. Bunlardan birinin power point yansılarını
size sunuyoruz. Lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız ??
Çok kapsamlı ve belgesel bir çalışma.. 200’e yakın dolu dolu yansı içeriyor.
Sitemize 7+ MB büyüklükte dosya koyamadığımızdan, zorunlu olarak 2 dosyaya böldük.

Arşivlemenizi, paylaşmanızı öneririz..

1_UGUR_MUMCU’yu_Anma_ve_Gunumuz_Sorunlari_24.1.2009

2_UGUR_MUMCU’yu_Anma_ve_Gunumuz_Sorunlari_24.1.2009

Bir de, Selda Bağcan’ın içimizi dağlayan sesi ile UĞURLAR OLSUN’u dinlemek ister misiniz??

01-UGURLAR OLSUN

Sevgi ve saygı ile.
24.1.14, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net