Etiket arşivi: Prof. Dr. Siber Göksel

MENDERES KARA BİR HAİNDİ VE ONU NE YAZIK Kİ SADECE BİR KEZ ASABİLDİK!

BU KONUYU SON KEZ YAZIYORUM.. SAĞ PALAVRALARA İTİBAR ETMEYİN..

MENDERES KARA BİR HAİNDİ ve O’NU NE YAZIK Kİ SADECE BİR KEZ ASABİLDİK…!!!


Prof. Dr. Siber GOKSEL

03 Ocak 2020

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Menderes Neden Asılmıştı?
Erdoğan, Davutoğlu ve AKP ince saz heyeti, her sıkıştıklarında ağızlarından Adnan Menderes’i düşürmüyorlar. Peki Menderes neden asılmıştı? İşte bu sorunun yanıtı:
Adnan Menderes Yassıada’da 17 Eylül 1961’de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra öğlen 13:21’de idam edildi.

Adnan Menderes neyle suçlanmıştı?
1- Örtülü ödenek paralarını zimmetine geçirmek,
2- 6-7 Eylül Olayları’na önceden haberi olduğu halde müdahale etmemek, ((AS: Olaylar DP kurgusu – kışkırtması idi; İstanbul’da çok sayıda Rum kökenli yurttaşın ev ve işyerleri yağmalandı; 1955)
3- Yasaya aykırı olarak üniversite basmak ve halka ateş açtırtmak,
4- Bazı muhalefet milletvekillerinin ve muhalefet liderinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamak,
5- Devlet radyosunu siyasi çıkarları için kullanmak,
6- Halkı Demokrat İzmir gazetesinin matbaasını tahrip etmeye teşvik etmek
7- Kırşehir’in haksız olarak ilçe yapılması, (AS: Seçimi CHP kazandığı için..)
8- Yargı bağımsızlığının ihlali,
9- Tahkikat Komisyonu kurulup olağanüstü yetkilerle donatılması,
10- CHP’nin mallarına “haksız” yere el konulduğu iddiaları, gibi nedenlerle.

Peki bunlar idam cezası için yeterli mi?

İçinizde kimileri İDAM cezasına karşı olabilir.
Fakat Menderes de idama karşı mıydı?
Elbette değildi.. 1951-1960 arasında Menderes 43 kişinin idam kararına imza attı ve hepsi idam edildi. İdamların en dramatik olanı ise, 14 Nisan 1955’te casusluk suçundan idam edilen Hayati Karaşahin idi. İnfazı, Ankara Samanpazarı’nda halka açık olarak yapıldı. Suçu neydi? Rusya için casusluk yapmak.

Menderes’in başka suçları yok muydu? Aslında Menderes’in suçları mahkemelerde gündeme gelmeyenlerdi. ABD’nin tepkisinden çekinen Cemal Gürsel hükümeti aşağıdakileri hiç gündeme getirmedi.

1- 1951’de Menderes’in DP hükümeti Kore Savaşı’nda Amerika için asker gönderdi. Amerikan çıkarları için bine yakın vatan evladı Kore’de yaşamını yitirdi, binlercesi yaralandı.
2- 1952’de NATO’nun isteği üzerine komünizme karşı gayri-nizamı harp yapacak Seferberlik Tetkik Kurulu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi kurdu.
3- 1954’te yabancılara petrol arama ve çıkarma izni verildi. (AS: Max Bell yasası)
4- Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları Menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları (!) için kapatıldı.
Nuri Demirağ tarafından kurulduktan sonra İsmet İnönü tarafından devletleştirme kapsamına alınan uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası Menderes döneminde NATO standartlarına uymadıkları gerekçisiyle kapatıldılar
5- Cezayir kurtuluş savaşı sırasında Fransa’yı destekledi. (AS: BM’de oylamada çekimser kalındı)
6- 1954-1958 arasında 238 gazeteci iktidara karşı yazılar yazmak suçundan mahkûm oldu.
7- “Tahkikat Komisyonu”nu kurdu. 15 DP milletvekilinden oluşan Komisyon hem suçlama hem de yargılama hakkına sahipti. Komisyon, 5 kişiden çok yan yana yürümeyi bile yasakladı.
8- İsmet İnönü’ye 12 oturum Meclisten men cezası verildi
9- Turan Emeksiz hükümete karşı İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen bir protesto mitinginde polisin açtığı ateş sonucu öldü. Hüseyin Onur ise sol bacağı kesilerek kurtarıldı.
10- Hukuk’un üstünlüğünü savunan Yargıtay Başkanı Bedri Köker, Yargıtay Başsavcısı Rifat Alabay, Yargıtay 2. Başkanlarından Haydar Yücekök, Yargıtay Üyeleri Melahat Ruacan, Kamil Çoşkunoğlu, Faik Uras ve İlhan Dizdaroğlu ‘görülen lüzum üzerine’ re’sen bir günde emekliye sevkedildiler.

Gerçekte Menderes hükümeti, ordu darbe yapacak gerekçesiyle daha 6 Haziran 1950’de (AS: Seçim 14 Mayıs 1950’de, 3 hafta önce yapılmıştı), Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman başta olmak üzere bütün üst komuta kademesi dahil olmak üzere 15 general ve 150 albayı re’sen emekliye sevk etti. 1950-1960 DP hükümetinin kısa bir değerlendirmesini yapmaya çalıştım.

  • TANRI TÜRK MİLLETİNE BİR DAHA MENDERES VER BENZERLERİNİ
    HİÇBİR ŞEKİLDE YÖNETİCİ YAPMASIN..

Hiç laga – luga yapmasınlar. BİZ O GÜNLERİ BİZZAT YAŞADIK.
YAZILANLARIN HEPSİ DE DOĞRU..
==============================
Dostlar,

DEMOKRAT PARTİ ve BAŞBAKAN MENDERES’in BAĞIŞLANMAZ SABIKALARI

Liste rahatlıkla uzatılabilir…..

– İktidar karşıtı 147 üniversite hocasının işten atılması
– İstanbul Üniversitesi Rektörü, saygın hukuk bilimcisi Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar’ın, izinsiz / hukuk dışı girilen İstanbul Üniversitesi bahçesinde polis tarafından darp edilmesi ve yerlerde sürüklenmesi..
–  Karşıt (Muhalif) TAN Gazetesi baskını ve yağmalanması, matbasının tahrip edilmesi
– “Vatan Cephesi” adıyla halkı bölmek için radyodan her gün bu Cephe’ye katılanların ilan edilmesi..
– İktidara geleli (14 Mayıs 1950) 1,5 ay olmadan, Haziran 1950’de, Büyük ATATÜRK‘ün Türkçe okunmasını sağladığı Ezan’ın yeniden arapça okutulmaya başlanması..
– İnönü’nün yurt gezilerinde engellenmesi, başından taşla yaralanması ve İstanbul Topkapı’da linçten kurtarılması (bir generalin havaya ateş açması ile..)
– “Odunu aday göstersem seçtiririm” diyerek böbürlenmesi ve ulusa ağır saygısızlığı..
– “Siz isterseniz şeriatı bile geri getirebilirsiniz” diyerek Laik Cumhuriyet düşmanlarına açık çağrı yapması..
– Veeeeeeeeeeeeee, 1954’te, dünyaya örnek ve Cumhuriyetin sigortalarından, gözbebeği kurumlarımız, Atatürk‘ün düşünsel öncülüğünü yaptığı, Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç‘un evlatları gibi kolladığı KÖY ENSTİTÜLERİNİ, DP Başbakanı Adnan Menderes kapattı.. DP Van Milletvekili aşiret ağası Kinyas Kartal TBMM’de,

O ağa, bu ağa, benim ineği kim sağa; hani benim marabam??” diyerek feodaliteyi savundu!

– Son olarak; aşırı borçlanma ve israf ile ülkemizi resmen ekonomik – mali bakımdan iflas ettirerek Moratoryum ilan etti çok yüksek enflasyon sonucunda Temmuz 1958’de muazzam bir devalüasyon ile TL %320 oranında değersizleştirilerek (devalüe edilerek), 1 $ = 2.80 TL iken 1 $ = 9.20 TL yapıldı!

UNUTMAYALIM                     :

  • 1952’de Türkiye’yi NATO‘ya yalvar – yakar sokarak (Güney Kore’de 700’ü aşkın şehit ve 2 bini aşkın gazi vererek) kontr-gerillayı içimize sokan, yurtsever aydın cinayetleri ile, Çorum – Maraş – Sivas / Madımak… gibi iç isyan amaçlı kırımların ardındaki yasa dışı (illegal) yapıları meşrulaştıran. NATO’ya / ABD’ye ülke topraklarında çok sayıda askeri üs kurma ve nükleer silah depolama olanağı veren de Demokrat Parti hükümeti ve başbakanı Adnan Menderes idi..

    Celal Bayar Cumhurbaşkanı idi. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan da, Menderes ile birlikte idam edilen, hükümetin meşruluğunu yitirmesinde başlıca sorumlu Dışişleri ve Maliye Bakanları idi..

    ATATÜRK diyor ki                               :

  • “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

TÜRKİYE CUMHURİYETİ RESMİ GAZETESİNDE ŞERİAT ÇAĞRISI!

TÜRKİYE CUMHURİYETİ RESMİ GAZETESİNDE ŞERİAT ÇAĞRISI!

Prof. Dr. Siber GOKSEL

R.G. 14.12.2019 gün 30978 sayılı Resmi Gazete’de aynen şu ifadeler yer alıyor:

…Finans Kuruluşlarının denetimi için, denetçilerin uyacakları kurallar:

–Allah-u Teâlâ korkusuyla hareket etmelidir
–Yeryüzündeki halifeliği, İhlas, Takva, erdemli olma ve işini mükemmel yapma ve Allah-u Teâlâ korkusuyla davranmalıdır.
–Dayanaklar; Nahl Suresi 90. ayet, Nisa Suresi 58. ayet, Ahzâb Suresi 72. ayet, Bakara Suresi 30. ayet.
–Kıyamet gününde Allah-u Teala’ya hesap vereceğinin sürekli bilincinde olmalıdır
–Alahı Teala, Kuranı Kerimde şöyle buyurmaktadır; ”ben yeryüzünde bir halife yaratacağım…”
***
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 96. yılında Resmi Gazete’de böyle bir karar yayınlanıyor…
Kamu kurumları, Sivil Toplum Örgütleri, Siyasi Partiler,Vatandaşlar sessiz kalıyor ve iptali için yasal yollara başvurmuyorsa durum vahim demektir.

  • Bu resmen şeriat mesajı!Haydi CHP. İyi Parti parti nerede?
    ================================
    Dostlar,

    AKP giderayak T.C.’nin temel anayasal dayanaklarına saldırıyı pervasızca sürdürmekte.
    Bu gidiş “hayra alamet” değildir. AKP’nin ömrünü uzatmayacağı gibi, kısaltır da.
    Bu parti geçmişte, Anayasa Mahkemesince “laikliğe karşı eylemlerin odağı” olarak oybirliği ile suçlanmış ve ceza olarak Hazine yardımı kısıtlanmış sabıkalı bir partidir.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görevlerinden biri siyasal partileri izlemek ve gerektiğinde kapatılmaları için Anayasa Mahkemesinde dava açmaktır.. AKP bir kez daha suçüstü yakalanmıştır. Suç kanıtı, Resmi Gazetede yayınlanan bu metindir. Hiçbir biçimde zırva tevil kaldırmaz.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AKP’yi uyarmalı ve söz konusu genelgenin geri çekilmesini istemelidir.. İlgili genelge muhalefet partilerince Danıştay’a taşınmalı ve iptali sağlanmalıdır.

    Erdoğan, kamuoyundan özür dileyerek genelgeyi geri almalıdır. Simit Sarayı’nın iflastan kamu kaynaklarıyla kurtarılmasını engellediği gibi (her ne denli kurgu kokuyorsa da!), bu genelgeyi  derhal iptal etmelidir. Erdoğan’ın 6. Din Şurası’nın kapanışındaki konuşması ile din kurallarını kamusal düzene apaçık dayatması da kesinkes Anayasayı ihlal suçudur; başta md. 2 ve 24..

    Tıpta – Biyoetikte “fıkıh ile fetva verme” toplantısı tam bir sefalet ve rezalettir.
    YÖK derhal bu toplantıyı iptal etmeli ve sorumlular hakkında işlem yapmalıdır. Savcılık adli soruşturma başlatmalıdır.

  • Türkiye kamuoyu, ülkenin AKP tarafından adım adım ve kurgulu olarak şeriat düzenine sürüklenmek istendiğini artık net olarak görmeli ve demokratik direnişini koymalıdır.
  • Ülkemizin dürüst – namuslu müslümanları, AKP’nin bu yoz ve İslam dışı, dini siyasete sorumsuzca alet eden sinsi girişimlerine karşı çıkmalıdır.

    Sevgi ve saygı ile. 21 Aralık 2019, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
    Siyaset Bilimci, Mülkiyeliler Birliği Üyesi
    Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
    www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com


YİNE “ŞEHİR HASTANELERİ” HAKKINDA..

YİNE “ŞEHİR HASTANELERİ” HAKKINDA..

Prof. Dr. Siber GÖKSEL

ŞEHİR HASTANELERİ HAKKINDA AYLARDIR, TAA YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİNİN KALDIRILMASI KONUŞULMAYA BAŞLANDIĞINDAN BERİ YAZIYORUM.

GAZETELERİN KÖŞE YAZARLARINA, GAZETECİLERE, POLİTİKACILARA TELEFON ETTİM…

TÜRKİYE YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİNİN. NUMUNE HASTANESİNİN KAPATILIŞININ FELAKET OLACAĞINI DA YAZDIM. YİNE SÖZ EDEMEDİLER, YAZAMADILAR. KEZLERCE FACEBOOK’A YAZDIM DURDUM. KİMSE ORALI OLMADI.

  • YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİ GÖZYAŞLARI İÇİNDE KAPATILDI.

YİNE YAZDIM.. NUMUNE KALDIRILDI, YİNE YAZDIM. MEDYA. GAZETELER, KÖŞE YAZARLARI,. KİMSE İLGİLENMEDİ. BEN İYİ Kİ 2014 YILINDA TÜRKİYE YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİNİN TARİHİNİ YAZMIŞIM. HASTANE UÇTU GİTTİ. ŞEHİR HASTANESİNİN İÇİNDE BİRYERLERE YERLEŞTİ..

AKSAKLIKLAR HAKKINDA DUYUMLAR GELMEYE BAŞLADI.. TEK TESELLİM, “YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ” ADI ALTINDA REKTÖR PROF. DR. MUSTAFA PAC’IN BU İSMİ YAŞATMASI OLDU. UMARIM YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ BAŞARILI OLUR.

  • AMA BU HASTANENİN ANKARA’NIN MERKEZİNDEKİ YERİNDEN KALDIRILMASI ÖLÜME DAVETİYEDİR.

KAÇ HASTAYI 15-20 DAKİKA İLE 1 SAAT İÇİN ANJİOPLASTİ İLE, KALP AMELİYATI İLE KURTARMIŞIZDIR.. TAAA KAÇ KM. ÖTEDEKİ HASTANEYE HASTALAR NASIL ULAŞACAKTIR?

  • KALP HASTALIĞINDA HER DAKİKA ALTIN DEĞERİNDEDİR.

HASTANENİN KÜÇÜK, DERLİ TOPLU OLMASI ÇOK ÖNEMLİDİR. BUNU 50 YIL HİZMET VERMİŞ. ONCA HEKİM, UZMAN ÖĞRETİM ÜYESİ YETİŞTİRMİŞ DUAYEN BİR HEKİM OLARAK İDDİA EDİYORUM…

HASTANENİN ŞIKLIĞINDAN ÇOK, VERDİĞİ HİZMET ÖNEMLİDİR.
BİZ NE ŞARTLAR ALTINDA NELER YAPTIK, NASIL ÇALIŞTIK..
.
GELELİM NUMUNE’YE.. O NUMUNE HASTANESİ Kİ; ÇOCUK KLİNİĞİNDEN BİR HACETTEPE TIP FAKÜLTESİ ve HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ DOĞMUŞTUR..

O NUMUNE Kİ; ALMANYA’DAN GELEN YAHUDİ PROFESÖRLERE KUCAK AÇMIŞ VE ONLAR DA GENÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN GENÇ DOKTORLARINA BİLGİLERİNİ AKTARMIŞLARDIR..

SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR..

BU ŞEHİR HASTANELERİNİ YİNE YAPACAKLARSA YAPSALARDI AMA TÜRKİYE YÜKSEK İHTİSAS HASTANESİNDEN, NUMUNEDEN NE İSTEDİLER?..

MEDYAYI YİNE UYARIYORUM                    :

DIŞKAPI HASTANESİNİN DE KALDIRILACAĞINI ÖĞRENDİK, BASIN BARİ BUNA DİKKAT ÇEKSE DE, HİÇ OLMAZSA ONA DOKUNMASALAR.

HAAAA.. ŞİMDİ NE OLDU? KAÇ GÜNDÜR TV’LERDE ŞEHİR HASTANELERİ KONUŞULUYOR.. NİYE? ÇÜNKÜ KİMİ ŞEYLERİ MAYMUN GİBİ “DENEME – YANILMA” YOLUYLA ANLIYORUZ.. İNSANLAR ULAŞIM SORUNLARINI DA YAŞAYARAK, BU DEVASA HASTANELERE GİTTİLER. ZORLUKLARLA KARŞILAŞTILAR. HASTA YAKINMALARI BAŞLADI.. HABERCİLER DURUMU ANCAK O ZAMAN ANLADILAR VE ŞİMDİ ŞİKAYET ETMEYE, YAZMAYA, TV’LERDE KONUŞMAYA BAŞLADILAR…

GEÇMİŞ OLSUN.

BEN BU UYARILARI DAHA HASTANELER KALDIRILMADAN ÇOK ÖNCE YAPTIM… OLAN OLDU..

BAKALIM YAKINDAKİ MERKEZİ HASTANENİN ACİLİNE YETİŞEMEYEN, ÖZELLİKLE KALP HASTALARI KAYBEDİLMEYE BAŞLADIĞINDA NE OLACAK?

ANCAK O ZAMAN SÖYLEDİKLERİMİZ DAHA İYİ ANLAŞILACAKTIR….
ANCAK O ZAMAN SÖYLEDİKLERİMİZ “HABER DEĞERİNDE” OLUR.
MEDYA ANCAK O ZAMAN BAĞIRIR..
AMA BİZ HEKİMLER İÇİN ÖNEMLİ OLAN İNSAN YAŞAMIDIR.
BUNDAN SONRA KONUNUN DEĞERİ ANLAŞILSA NE, ANLAŞILMASA NE?
OLAN OLDU..
YANLIŞ NASIL DÜZELTİLİR BİLMEM, AMA ÇOK ÜZGÜNÜM…

OLUMSUZLUKLAR GERÇEKLEŞMEDEN UYARILARA KULAK VERİLSE, DENEYİMİ OLANLARDAN, UZMANLARDAN YARARLANILSA BİRÇOK YANLIŞ YAPILMADAN ÖNCE ÖNLENEBİLİR… AMA NERDEEE?..

Prof. Dr. Siber Göksel : Dr. Kemal Bayazıt’ın Ardından

Bir okuyucumuzdan mektup…

Sayın Prof. Dr. Ahmet Saltık
Op. Dr Kemal Bayazıt‘ı yitirdik. Bu yitik basında hak ettiği yeri alamadı. Bir mankenin, bir futbolcunun haberi bir bilim adamının, uluslararsı camiada yeri olan, yaratıcı – kurucu bir Tıp kahramanının HABER NİTELİĞİNDE olmasından daha değerlidir ülkemizde!? Acil kalp hastalarının yarım saatte ulaşabildiği, bir stentle yaşamının kurtarılabildiği, yıllarca emek emek kurduğumuz Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi’nin kaldırılışını göz yaşları içinde izledik.. Asırlık koca Numune Hastanesi de kaldırıldı. Oysa Numune’nin Çocuk kliniğinden Hacettepe Tıp Fakültesi, ondan da Hacettepe Üniversitesi kurulmuştur. Ben bu iki stajımı Numune Hastanesinde yaptım..

Dün Op. Dr. Kemal Bayazıt’ın, Başhekimimizin cenazesindeydik. 1967’de TYİH ne gelen Op. Dr. Kemal Bayazıt, açık kalp cerrahisini kurdu. O’nun 1968’de Türkiye’de ilk kalp naklini yapmasından daha da önemli olanı, hastanemizde dönemin Başbakanı S. Demirel’in desteği ile yeni bir anjiyo laboratuvarı kurularak. Prof. Dr. Mehmet Özdemir’in Türkiye’de ilk kez koroner anjioyu başlatması ve ardından Koroner Kalp Ameliyatlarının yapılmasıydı. Bugün ortalıkta gezinen binlerce kişi onun by-pass’ı yaşama geçirmesiyle ya da kalp cerrahisinin olduğu yerde anjiyoplasti yapılabilmesi olanağı ile yaşamdadır. Ama onlar belki de Dr. Kemal Bayazıt’ın adını bile bilmezler. Başkent Üniv. İstanbul Hastanesi aylardır O’na kucak açmaktaydı. Son 5-6 aydır kimi kez haftada 2 kez acile geliyor, kimi kez 15-20 gün yatıyordu. Haberal Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Op Mehmet Haberal, şahane Deontolojık davranış ile O’na hastanesinin kapılarını ardına dek açtı. Hastanesinin olanaklarını gerek hastalık sırasında gerekse cenaze seremonisi sırasında sonuna dek kullandırdı. Türkiye Yüksek İhtisas’tan 2000’de ayrılan, yıllarca Dr. Bayazıt’la yakın olarak çalışmış bir arkadaşı olarak TYİH camiası adına O’na çok teşekkür ediyorum. Kemal Bey’in eski asistanı Prof. Dr. Op. Suha Küçükaksu en az yedi yıldır Kemal Bayazıt’ın rahatsızlığı ile ilgilenmekteydi. Hele son 4-5 yıldır ve de son 6-7 aydır bir an bile O’nu ihmal etmedi. Bayazıt’a yapılan törende en ince ayrıntıya dek ilgilendi. Bütün TYİH lılar adına O’na teşekkürü borç biliriz. Bizim olanaklarımız olmadığı için yapamadığımızı O yaptı.

(Türkiye’de ilk Kalp nakli operasyonu ekibi, 22.11.1968)

Ankara’da Rektör Prof. Op. Dr Mustafa Paç “Yüksek İhtisas Üniversitesi“nin kurulduğunu bana bildirdi ve Sağlık Bilimleri Yüksek Okulunun diploma töreninde bir “konuşma” istedi. Ankara da 4 kurucu vakıf üyesinin de katılımı ile toplantı yaptık, mezuniyet töreninde bulunduk ve kurucu üye olarak bize plaket verildi. Dr. Kemal Bayazıt’ın plaketini de bana verdiler. Kemal bey ölmeden bir hafta önce, Ankara’dan gelir gelmez plaketi O’na ulaştırdım, fotoğrafını aşağıda sunuyorum.
TYİH’nin kaldırıldığını O’na söylememişler. Ben Yüksek İhtisas Üniversitesi kurulduğunu. Rektör Paç’ın plaket gönderdiğini söyleyerek plaketi takdim ettim. Çok mutlu oldu. Bu O’nu en son görüşümdür.
Dün sabah TYİH’nin temel taşlarından arkadaşım Doç. Dr. Emine Kütük ile Başkent Üniv. Hastanesine gittik. Orada tören yapıldı. Ben de bayrağa sarılı tabutun başında saygı duruşunda bulundum. Dr. Suha ve ben kısa birer konuşma yaptık, cenaze arabasını Siyami Ersek Hastanesi konferans salonuna çiçeklerle uğurladık. Dr. Siyami Ersek hastanesi salonundaki törende başhekimden sonra Prof. Dr. Suha Küçükasu ve arkasından ben konuşma yaptık. Prof. Dr. Op. Cevat Yakut’un yazısını, o çok duygulandığı için, bir doktor hanım okudu. Kısa kısa söz alanlardan sonra camiye gidildi, sonsuza uğurlandı…
Ben, Türk sağlığına.Türk insanına yaşam kurtarıcı olanak sunan, yenilikler yapan, İstanbul’da Koşuyolu Kalp hastanesini, GATA’da kalp cerrahisini, Türkiye’nin kimi üniversitelerinde, yurt dışında kalp cerrahisinin kurulmasına yardım eden, onca kalp cerrahı, akademisyen vs. yetiştiren, köpek laboratuvarı kuran, TABOM adıyla Türkiye’de ilk kez Tıbbi Alet Bakım Onarım merkezini yaşama geçiren, dahi düzeyindeki bu insana bu ilgiyi az bulurum.
Dr. Kemal Bayazıt’ın ve O’nunla özdeşleşen TYİH’nin başarısını zamanında gören Türkiye Cumhuriyeti Devleti TYİH’ni desteklemiş ve bizim hastanemize bütün olanakları sağlamıştır. Bunun için geçmiş hükumetlere, özellikle dönemin Başbakanı S. Demirel’e çok teşekkür ederim. Uzun yıllar Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisinde hastanemiz TEK hastane olarak çalışmış parlak bir yıldızdı. Bu hiç kuşkusuz Dr. Kemal Bayazıt sayesinde olmuştur, O bizim lokomotifimizdi. O Kardiyoloji ile Cerrahinin İŞBİRLİĞİ içinde çalışmasının en güzel örneğini vermiştir. Cerrah bize “karşı” değil, “bizim arkamızda, bizi desteleyen” olmuştur.
Kalp hastalarının anjioysunda, anjiyoplasti gibi invasif sağaltımında ve ameliyatında randevular uzadığında, bu işin devlet desteği ile özel sektörde de yapılması için İLK GİRİŞİM Dr. Kemal Bayazıt’ındır. Ankara Güven Hastanesi başhekimi Doç. Dr. Op. Ahmet Küçükel, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Kutlu Türker bu iş için çok uğraşmışlar ve bu sağaltımlar (tedaviler) özel hastanelerde de yapılmaya başlanmıştır.. Bu büyük bir aşamadır. Bu sayede hemşire, sekreterya ve başkaca sağlık çalışanlarına istihdam sağlanmıştır. Kalp ameliyatı ve anjiyo çok kâr getirdiği, için pıtrak gibi birçok merkez açılmıştır. Buralarda çalışan ve iyi para kazanmaya başlayan kalp hekimleri, kendilerinin GÖNENÇ (REFAH) DÜZEYLERİNİN ARTMASINDA kimin payı olduğun, buna kimin neden olduğunu bilmezler bile.. Evet onların bu konforunun nedeni Op. Dr. Kemal Bayazıt’tır.
Şehir Hastanelerine taşınan hastaneler içinde “Kalp Cerrahisinin” adının Op. Dr. KEMAL BAYAZIT Hastanesi olması, Kardiyak camia için çok sevindirici olacaktır. Bunun için kamuoyu oluşturmak gerekmektedir.
Dr. Kemal Bayazıt’ın ailesine baş sağlığı diliyorum. O bize. “hakkını helal etsin”… Bizim O’nda hakkımız yok. Nur içinde yat Türk Tıbbının kayan yıldızı….
Prof. Dr. Siber Göksel
TYİH E. Kardiyoloji Öğr. Üyesi

Türkiye’de ilk kalp naklini yapan Op. Dr. Kemal Bayazıt’ı yitird

Sayın Ahmet hocam,
Şu yazıyı Yalçın Bayer‘e yolladım. bakalım yayınlayacak mı?
Belki siz siteye koyarsınız. O bunu hak ediyor… Çok üzgünüm.
Sayın Bayer,

Siz daha önceleri Op. Dr. Kemal Bayazıt hakkında yazılar yazdınız. Dün gece saat 01.00 sıralarında O’nu yitirdik.

Bir sporcu, bir manken vs. çok ünlü olmasa da herhangi bir etkinliğinde hemen manşetlere çıkar. Ama bir bilim adamı, onca insanın yaşamını kurtaran, yenilikler getiren bir hekimin ölümü hiç önemsenmez. Oysa halen yaşayan birçok ünlü ya da ünsüz kişi, O’nun getirdiği yenilikle ve kurduğu sistem sayesinde ayaktadır.
Op. Dr Kemal Bayazıt 1967’de TÜRKİYE YÜKSEK  İHTİSAS HASTANESİNE geldi. 2 ay sonra açık kalp ameliyatını başlattı. 1968’de Türkiye’de ilk kalp naklini yaparak Türkiye’nin adını dünyaya duyurdu. Onca açık kalp ameliyatının yanı sıra, 1974’te ilk Koroner by pass cerrahisini kurdu. Bu sayede binlerce binlerce insan hala hayattadır.. O bilimi yayan bir hekimdi. İstanbul Koşuyolu  Kalp Hastanesini kurdu. Ankara’da GATA’da Kalp Cerrahisini kurdu. Onca hekim, akademisyen yetiştirdi. Ayrıca kalp hastaları kamu hastanelerinin kapasitesini aşacak sayıda, çok fazla hale gelince, büyük çaba göstererek bu ameliyatların “Devlet desteği” ile  “Özel Sektör”de yapılabilmesi için çok uğraştı ve bunu başardı. Bu sayede birçok yerde kalp hastaları tedavi edilir duruma geldi ve bu alanda istihdam yarattı.
Bunları hep yazdık. Kalp hastalarının ve kalp doktorlarının bundan haberdar olması gerek.  O’nun ölümü çok önemli bir HABERdir. İnanın, bir magazin aktörünün faaliyetinden çok önemlidir. Bunun üzerinde durursunuz diye size bu yazıyı yolladım.
Ülkenin ve hekimlerin başı sağ olsun.

Bu meyanda Başkent Üniv. İstanbul Hastanesi Op. Dr. Kemal Bayazıt’a kapılarını açmıştır. Her rahatsızlığında oraya yatırılmıştır. Kemal Bayazıt’ın öğrencisi Op. Prof. Dr. Suha Küçükaksu yıllardır Kemal Bayazıt’ın hastalıklarında O’nun yanına koşmuş, tedavisini yıllarca üstlenmiştir. Bizler O’nunla yıllarca birlikte omuz omuza çalışan arkadaşları olarak sevgili başhekimimize . elimizde olanak olmadığı için yardımcı olamamışızdır. Bu bakımdan, Prof. Dr. Suha Küçükaksu’ya, Başkent Üniv. Mütevelli heyet başkanı Sayın Prof. Dr.  Mehmet Haberal’a  çok minnet duyuyor, teşekkür ediyoruz.
Kalp hastalarının ve Kardiyoloji camiasının başı sağ olsun.
Aileye sabırlar diliyorum.

Saygı ile. 26.6.19

Prof. Dr. Siber Göksel
Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Kardiyoloji Klinik Direktörlüğünden emekli.

NUMUNE HASTANESİ KAPANDI!

NUMUNE HASTANESİ KAPANDI!


Prof. Dr. Siber Göksel

Türkiye Yüksek İhtisas Hast. Kardiyoloji Kliniği Direktörlüğünden Emekli

BÜTÜN ANADOLU YILLARCA NUMUNE’YE AKMIŞTIR. DUYUMLARIMA GÖRE DIŞKAPI HAST. DE ŞEHİR HAST. NE TAŞINACAKMIŞ. BU HALE GÖRE MERKEZDE SADECE ÖZEL HASTANELER KALACAKTIR. BİR DE ÜNİVERSİTELER.
BİRKAÇ AY ÖNCE DE TYİH KAPANMIŞTI. YÜKSEK İHTİSAS Ü.NİN . KURULMASI HİÇ OLMAZSA TYİH NIN ADINI YAŞATACAK. REKTÖR PROF DR. MUSTAFA PAC DA BU HASTANENİN ESKİ YÖNETİCİSİ ZATEN.
MERKEZDE BU KÖKLU HAST.LERİN KALDIRILMASI ÇOK YAZIK ÇOK. HELE KALP HASTALARI İÇİN BU AYRICA ÖNEMLİ. ZAMANLA YARIŞIRKEN HASTANEYİ MERKEZDEN İYİCE UZAKLAŞTIRMAK HİÇ DE HAYIRLI BİR İŞ DEĞİL.
NÜMUNE HASTANESİ ÇOK ÖNEMLİDİR. BİR ASIRDIR TÜRKİYE’YE HİZMET VERMİŞTİR. HİTLER ZULMÜNDEN KAÇIP DA TÜRKİYE’YE GELEN ALMAN VATANDAŞI PROFESÖRLER TÜRK BİLİMİNE BÜYÜK KATKIDA BULUNMUŞLARDIR. HUKUKTA PROF. HİRSCH, TIPTA MELCHİOR. EKSTEİN VE DAHA BİRÇOKLARI BU HASTANEDE ÇALIŞMIŞLAR. ANKARA Ü. TIP FAK.NİN KURULUŞUNDA DA GÖREV ALMIŞLARDIR. BEN NÖROLOJİ VE ÇOCUK STAJINI NUMUNE HAST.DE YAPTIM. HACETTEPE NİN TEMELİ, NUMUNE HAST.NİN BÜNYESİNDE KURULAN ÇOCUK KLİNİĞİDİR.

BU HASTANELERİN ARSASI MI DEĞERLİDİR?

NEDİR BİLEMİYORUZ. AMA BUNCA YIL EMEK VERMİŞ, ONCA UZMAN YETİŞTİRMİŞ DUAYEN BİR HEKİM OLARAK BU DURUMA ÜZÜLMEMEK MÜMKÜN DEĞİL. BU HASTANELERİMİZDEN ONCA ÖĞRETİM ÜYELERİ, DEKANLAR, REKTÖRLER ÇIKMIŞTIR.

BÜYÜK HASTANELERİN YARARI DA TARTIŞILIR. HASTANE İÇİNDE TETKİKLER İÇİN BİR YERDEN ÖBÜRÜNE GİTMEK, KONSÜLTASYONLARA YETİŞMEK ZORDUR. DAĞINIKLIK GETİRİR. BÖYLE DEĞİŞİMLER İÇİN DENEYİMLİ, MESLEĞE YILLARINI VERMİŞ HEKİMLER ARASINDA ANKETLER YAPILMALI, FİKİR SORULMALIYDI.
BU BİR İHTİSAS İŞİDİR. ORADA ÇALIŞAN SAĞLIK PERSONELİ BİLİR EN İYİSİNİ. AYRICA HASTALAR NASIL ULAŞACAKTIR ORAYA??.. ZOR. BU İŞLER GİDEREK DE ÇOK ZORLAŞIYOR. YAZIK OLUYOR. NUMUNE HASTANESİNİN DEĞERLİ HEKİMLERİNE. SAĞLIK ÇALIŞANLARINA GEÇMİŞ OLSUN DİYORUM. HASTALARA DA KOLAYLIKLAR DİLİYORUM.. ÖZEL HASTANELERİN KARLARI ARTACAĞI İÇİN ONLARI DA TEBRİK EDİYORUM.

Not : 5 yıl önce TYİH nın tarihini yazdığım kitapta, Numune Hast.ne çalışmak için gelen Profesörlerden söz etmiştim..

Görüntünün olası içeriği: yazı
===========================

Sayın hocam,

Numune Hastanesi’nin de taşınması ile ilgili bu çoooooooook haklı olarak hüzünlü yazınızı web sitemizde yayınladık..

Numune hastanesi kapandı ile ilgili görsel sonucu

Yıllardır söylüyor, yazıyorum : ŞEHİR HASTANELERİ BİR TALANDIR!

Siz soruyorsunuz, bu hastanelerin yerleri mi değerli??
Evet hocam, öyle… RANT TUTSAKLIĞI yaptırıyor tüm bu ihanetleri..
Sevgi ve saygı ile.

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı / Ankara Üniv. Tıp Fak.
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Mülkiyeliler Birliği Üyesi

www.ahmetsaltik.net  profsaltik@gmail.com

SAUDI ARABIA HAS 100.000 AIR CONDITIONED TENTS ..

SAUDI ARABIA HAS 100.000 AIR CONDITIONED TENTS THAT CAN HOUSE 3 MILLION PEOPLE
SITTING EMPTY YET HAS TAKEN ZERO REFUGEES

WHILE EUROPE TAKES THE BURDEN OF THE
MIGRANT CRISIS

by PAUL JOSEPH WATSON | SEPTEMBER 10, 2015

While European countries are being lectured about their failure to take in enough refugees, Saudi Arabia – which has taken in precisely zero migrants – has 100,000 air conditioned tents that can house over 3 million people sitting empty.

The sprawling network of high quality tents are located in the city of Mina, spreading across a 20 square km valley, and are only used for 5 days of the year by Hajj pilgrims. As the website Amusing Planet reports, “For the rest of the year, Mina remains pretty much deserted.”

The tents, which measure 8 meters by 8 meters, were permanently constructed by the Saudi government in the 1990’s and were upgraded in 1997 to be fire proof. They are divided into camps which include kitchen and bathroom facilities.

The tents could provide shelter for almost all of the 4 million Syrian refugees that have been displaced by the country’s civil war, which was partly exacerbated by Saudi Arabia’s role in funding and armingjihadist groups.

However, as the Washington Post reports, wealthy Gulf Arab nations like Saudi Arabia, Qatar, Kuwait and others have taken in precisely zero Syrian refugees. Although Saudi Arabia claims it has taken in 500,000 Syrians since 2011, rights groups point out that these people are not allowed to register as migrants. Many of them are also legal immigrants who moved there for work. In comparison, Lebanon has accepted 1.3 million refugees – more than a quarter of its population.

While it refuses to take in any more refugees, Saudi Arabia has offered to build 200 mosques for the 500,000 migrants a year expected to pour into Germany.

Saudis argue that the tents in Mina are needed to host the annual Islamic pilgrimage to Mecca, but given that the Arabic concept of Ummah is supposed to offer protection to all Muslims under one brotherhood, surely an alternative location could be found so that Mina can be repurposed to house desperate families fleeing war and ISIS persecution?

While Europe is being burdened by potentially millions of people who don’t share the same culture or religion as the host population, Gulf Arab states refuse to pull their weight, resolving only to throw money at the problem.

The likelihood of the Saudis inviting Syrian refugees to stay in Mina is virtually zero, but the thousands of empty tents serve as a physical representation of the hypocrisy shared by wealthy Gulf Arab states when it comes to helping with the crisis.

Photos credit: Akram Abahre.

http://www.infowars.com/saudi-arabia-has-100000-empty-air-conditioned-tents-that-can-house-3-million-people-yet-has-taken-zero-refugees/

==============================

Dostlar,

Değerli site okurumuz, meslek büyüğümüz Prof. Dr. Siber Göksel’den ulaştı yukarıdaki metin ve fotolar…

Türkçe’ye tümünü çevirmedik..

Ama anlaşılıyor ki, S. Arabistan’ın klimalı yüz bin çadırı altyapısı ile hazır kurulu iken, tüm Hacı adaylarını konuk edebilecekken, böylesine muazzam bir kurulu kapasiteden (3 milyon insanı konuk edebilecek!) Suriyeli sığınmacıları yararlandırmadı! Tek bir kişiyi bile!

Müslüman müslümanın din kardeşi olacak bir de değil mi??
İslamiyet neden böyle geri kaldı acaba, 56 İslam ülkesi hep geri!?

S. Arabistan ilkel ve vahşi bir despot krallıktan başka bir şey değil..
Salt bu yüzden bile uygar Hacı adaylarınca protesto edilerek
Hacca gidilmemeli..

Büyük özverilerle Hacca giden insanların can güvenliğini bile sağlayamayan sefil ve aciz bir yönetim.. Hemen hemen her yıl acı olaylar yaşanıyor ve çok sayıda Hacı adayları canlarından oluyor..
Bu yılki can yitikleri 800’e yaklaşıyor..

Akıl ve bilim dışı yobaz bir dinci ilkellikle yönetimin çok acı faturası Dev bir facia! Bunun da adı ne yazık ki “Şeriat” oluyor! Yazıklar olsun.

Bu birkaç gün önce sitede yer verdiğimiz “HACCIN MATEMATİĞİ” adlı yazıya bakar mısınız lütfen ??

http://ahmetsaltik.net/2015/09/24/haccin-matematigi-2/

Bir de “Hac ölümleri… hekim gözüyle bakış

http://ahmetsaltik.net/2015/09/25/hac-olumleri-hekim-gozyle-bakis/

  • Yakınlarını yitiren hacı adayları uluslararası mahkemelerde maddi ve manevi tazminat davası açmalı mutlaka…

Acaba BM de bir girişim yapar (insiyatif alır) ve yargı kararı aramadan Hac’da ölenlerin yakınlarına Suudi Arabistan’ın maddi – manevi tazminat ödemesine aracı olur mu? ABD’nin, sevgili “maşası” – üssü
bu ilkel ülkeye yaptırım uygulanmasına BM Güvenlik Konseyi‘nden
karar çıkarılabilir mi acaba? Yoksa ABD – İngiltere veto mu eder??

Sevgi ve saygı ile.
26.09.2015, Manavgat

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Hac ölümleri… hekim gözüyle bakış


Hac ölümleri… hekim gözüyle bakış

HAC’ta NEDEN BU KADAR ÇOK ÖLEN OLUYOR? SANKİ SÜREKLİ ARTAN DÜNYA NÜFUSUNA “NÜFUS PLANLAMASI” MI YAPILIYOR GİBİ.. 1975’TEN BERİ 3900 EZİLME NEDENİYLE ÖLÜM VAKASI VAR. BU YIL BUNA BİR DE VİNÇ KAZASI EKLENEREK 4000’İ GEÇTİ!…
NEDEN ÖNLEM ALINAMIYOR, BU KADAR MI ZOR?
MÜSLÜMANLARIN GÖRÜNTÜSÜ DÜNYADA GİDEREK DAHA KÖTÜ HALE GELMİŞTİR. 11 EYLÜL, RECİM, ALMANYA’DA BANYOLARDA KURBAN KESİMİ, IŞİD‘İN KAFA KESME VİDEOLARI, BOĞAZIN MAVİ SULARININ KURBAN KANIYLA KIZILA BOYANMASI, KURBAN ETLERİNİN ÇOĞUNUN DAĞITILMASI YERİNE  BUZDOLABINA DOLDURULMASI,  SIRAYA GİRMEYİ BECEREMEYİP ÖLEN İNSANLARIN GÖRÜNTÜLERİ…VE MERKEL DİYOR Kİ “HIRİSTİYAN OLURSANIZ SİZİ ALIRIM”..
AVRUPA ÜLKELERİNE GİTTİĞİNİZDE MEDENİYETİ, SIRA BEKLEME TERBİYESİNİ, KİMSENİN KOKMADIĞINI, HUZURU GÖRÜYORSUNUZ.. NİYE BURALARDA BU GÖRÜNÜM YOK? FAKİRLİKTEN Mİ, EĞİTİMSİZLİKTEN Mİ? ACABA O HUZURLAR ÜLKESİ Mİ MÜSLÜMAN ÜLKELERİNİ BÖYLE İSTİYOR?.. ONLAR ÖYLE İSTESE BİLE  BU İNSANLAR NEDEN YONTULMAZLAR? A
YNI İNSAN ORANIN KURALLARINA UYAR, TÜRKİYEYE GELİNCE TRAFİK CANAVARI KESİLİR MESELA….
ŞİMDİ BU ÖLÜMLER İÇİN  ÖLENLERİN YAKINLARI “KUTSAL TOPRAKLARDA ÖLDÜ, NE MUTLU” DİYECEKTİR..ORADAKİ HAC YETKİLİLERİ DE UMURSAMAZ TAVIRLARINI SÜRDÜRECEKLERDİR. HAC ZİYARETLERİ YENİ FACİALARA AÇIKTIR. ÇÜNKÜ BEKLENİLEN, OLMASI GEREKEN REAKSİYON VERİLMEYECEKTİR. MÜSLÜMAN TOPLUMU DA BULDOZER GİBİ BİRİBİRİNİ EZİP  “MUTLU ÖLÜM”E KOŞACAKLARDIR…DÜNYANIN ARTIK BUNU SEYRETMEYİP, BU REZALETE DUR DEMESİ LAZIM..HİÇ OLMAZSA ,DERİNİNİ SORGULAMAYIP, SURETA DUR DEMELİDİR. BUNUNLA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER Mİ UĞRAŞIR, KİM UĞRAŞACAKSA UĞRAŞMALIDIR..
MÜSLÜMAN TOPLUMUNUN SÜRATLE MEDENİLEŞİP, DÜNYAYA İYİ GÖRÜNTÜ VERMESİ İSLAMIN GELECEĞİ İÇİN ŞARTTIR. YOKSA MERKEL  “BURADA ÇATALLA YEMEK YENİR, WC LER ŞÖYLE KULLANILIR, YOLDA BİRBİRİNİ EZMEDEN ŞÖYLE YÜRÜNÜR, YÜKSEK SESLE KONUŞULMAZ, PLAJDA ÇIPLAKLARA SALDIRILMAZ, ÖĞÜTLERİNİ SÜRDÜRMEKTE HAKLI ÇIKAR..PROBLEM DERİNDİR..
ÇÖZÜLÜR MÜ? ŞÜPHE  VAR… EĞİTİM YOKSA, ENGELLENMİŞSE BU GÖRÜNÜM DEVAM EDECEK VE İSLAM DÜNYA GÖZÜNDE SEVİMSİZ VE KORKUTUCULUĞUNU SÜRDÜRECEKTİR.  HAC YETKİLİLERİ BU ZÜMRENİN DAVRANIŞINI ÇOK İYİ OKUDUĞU İÇİN, “KABAHAT ÖLENLERDE, BİRBİRİNİ EZMİŞLER” DEYİVERDİ, KOLAYCA…BU  ÖLÜMLER BU KADAR KOLAY OLMAMALI. ARTIK. DÜNYA SEYİRCİ KALMAYIP BUNA DUR DEMELİ.
BİZ HEKİMLER ÜMİTSİZ HASTALARA BİR NEFES DAHA ALMASI, BİRAZ DAHA YAŞAMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPARIZ.. HAL BÖYLEYKEN SAPASAĞLAM İNSANLARIN ÖLMESİNİ HEKİM AKLI KABUL ETMEZ.
ŞEHİTLER DE HEKİMLERİN BAŞKA ACISIDIR. SAPASAĞLAM OLMALARI
TIBBİ MUAYENEDEN SAĞLAM RAPORU ALARAK ASKER OLMALARINDAN BELLİDİR. BU SAĞLAM GENÇLERİN ÖLMESİ HEKİMLER İÇİN DE BAŞKA BİR ACIDIR. ÇÜNKÜ NE UMJTSUZ VAKALARA NE EMEK HARCANMAKTA,
ÖTEDE SAĞLAM YİĞİTLER GÖÇMEKTEDİR.
ADALETSİZ BİR KIYIM DEVAM ETMEKTEDİR. ŞİMDİ ÜLKELERDE, ALIŞMIŞ TOPLUM VE POLİTİKACILAR RUTİN  DEMEÇLERİNDE, “NE MUTLU KUTSAL TOPRAKLARDA ÖLMEK” DİYECEKLER, AİLELERİN KALBİNE  ELEMLİ BİR HUZUR DOLACAKTIR  DA.. BU HEP SÜRECEK MİDİR HALA?
21. YÜZYILDAYIZ.. MİLLET UZAYDA ÜS KURUYOR…YETER ARTIK
BU BAĞNAZLIK, YÜRÜMESİNİ BİLE ÖĞRENMEMEK, YETER..  EĞER BU BAĞNAZLIĞIN SEBEBİ DİNİ KÖTÜ KULLANANLARSA BU HEMEN DEĞİŞMELİDİR, DİNİ KÖTÜ KULLANANLARIN DEĞİŞMESİ DE YETMEYECEK, BELKİ DE REFORM GEREKECEKTİR.. YOLDA YÜRÜMEDEN BAŞLAYARAK EĞİTİM GEREKECEKTİR…
POLİTİKACILAR HEMEN ÜMMET DİYE BÜTÜN KAYIPLARI BENİMSEMEYE KALKIP NUTUKLAR ATACAKLARDIR..ARTIK BU DAVRANIŞLARIN FAYDASIZ OLDUĞU AÇIKTIR.. HERKES KENDİNİ TOPLAMALIDIR. YİNE DE VATANDAŞ OLARAK ALLAH RAHMET EYLESİN DEMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY YAPAMIYORUZ…

Prof. Dr. Siber Göksel

========================================

Dostlar,

HACDA BÜYÜK FACİA! 753 ÖLÜ, 887 YARALI


Büyük bir insanlık dramıyla karşı karşıyayız..

İlkel Suudi Arabistan yönetiminin 1. derecede sorumluluğu asla tartışılamaz.

Peygamberin ümmeti neden böyle sefil durumlara düşmüştür?
Herkesin derin derin düşünmesi gerekir..

Akıl ve bilim yaşamda en gerçek yol göstericiler olarak rehber edinilmedikçe
bu yıkımlar yaşanacaktır..

“Allah belanızı versin!” dememize gerek var mı??

Meslek büyüğümüz Sayın Prof. Dr. Siber Göksel‘in çığlığı yerinde değil mi??

Bu sitede dün yer verdiğimiz “HACCIN MATEMATİĞİ” başlıklı yazıyı
lütfen okur musunuz??

http://ahmetsaltik.net/2015/09/24/haccin-matematigi-2/

Sevgi ve saygı ile.
25.09.2015, Manavgat

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

By-pass’ta ihtilal yapan Türk : Doç. Dr. Haldun Karagöz


By-pass ve büyük kalp ameliyatlarında ‘Evrensel çığır” açan 
Doç Dr.Haldun Karagöz …

Dostlar,

Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nden emekli kardiyolog Sayın Prof. Dr. Siber Goksel <siber.goksel@gmail.com> hocamızdan ulaşan iletiyi sevinçle paylaşıyoruz..

Kalp cerrahisinde çığır açan yeni yöntem..

* Genel anestezi yapmadan
* Göğüs duvarında 3 cm’lik bir kesiden..
* Yarımsaat içinde..
* Ve ertesi gün eve, işe, dışarıda akşam yemeğine…

İnanılır gibi değil!

Meslektaşımız Doç Dr. Haldun Karagöz‘ü gönülden kutluyoruz..

Dileriz geliştirdiği yöntemin patent haklarını da resmen alır, yurt dışında da kabulünü sağlar..

Yine dileriz, bu süreçte yetkili resmi Türk yetkelerinden (otoritelerinden)
gerekli destek verilsin..

Sevgi ve saygı ile.
14.10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================================

By-pass’ta ihtilal yapan Türk : Doç. Dr. Haldun Karagöz

TÜRK tıbbının parlak beyinlerinden biri olan Doç. Dr. Haldun Karagöz,
kalp ve damar cerrahisinde, özellikle by-pass ve büyük kalp ameliyatlarında
‘Evrensel çığır açan’ bir dizi tekniğe damgasını vurdu.

Ankara’da Özel Güven Hastanesi’nde çalışan Karagöz, ‘dünyada ilk’ olan,
kendi özgün tekniği ile hastayı uyutmadan ameliyat ediyor.
Hastanın göğsünü baştan aşağı yarmadan açtığı üç santim çapındaki bir delikten
büyük kalp ameliyatlarını yapabilen Karagöz, ‘
‘Ameliyat yarım saat sürüyor.

Hasta ertesi gün işine veya akşam eşi ile yemeğe çıkabilir.
Yoğun Bakım’a alınmıyor. Göğsü açılmadığı için hastada çok küçük iz kalıyor’’ dedi.

Bugüne kadar gazetecilerin röportaj tekliflerini geri çeviren,
fotoğraf çektirmekten bile kaçınan Karagöz,
başta Amerika olmak üzere, tıbbın en geliştiği birçok Batı ülkesine bu tekniği öğretti.
22 Temmuz’da ise Japonya Ulusal Cerrahi Derneği‘nin davetlisi olarak gidip,
Doğu’nun Süper Gücü’ne de özgün tekniğini öğretecek.

ABD’nin dünyaca ünlü gazetesi The New York Times,
ABD’de 54 yaşındaki bir taksi şoförünü genel anestezi uygulamadan ameliyat eden bir ABD’li doktorun görüşlerine yer verdi.
ABD’li doktor, New York Times’a esin kaynağının Karagöz olduğunu söyledi.

BİLİME EN BÜYÜK KATKI 

Karagöz, geliştirdiği ameliyat yöntemini ilk kez dünyanın en seçkin kalp cerrahlarının katıldığı Hollanda’nın Utrech kentindeki Uluslar arası Toplantı’da tanıttı.
Dünya çapındaki otoriteler Karagöz’ün tekniğini,

‘‘Bu son yıllarda evrensel bilime yapılan en büyük katkıdır’’ diye yorumladılar.

SESSİZCE UYGULUYOR 

1996’dan başlayarak açık kalp ameliyatını göğsü yarmadan yapmaya başladığını bildiren Karagöz,

“Tecrübemiz arttıkça, hastaları narkozla uyutmaya da gerek yok diye düşündük.
Eylül 1998’de dünyada ilk kez koroner by-pass ameliyatını uyanık hastada,
göğsü açmadan yaptık. Bu, uluslar arası bilimsel platformlarda büyük yankı yaptı.” dedi.

YARARI ÇOK 

Karagöz’ün tekniği, narkozu ve tehlikelerini, kalp ve akciğer  makinasını ve tehlikelerini ortadan kaldırıyor.

Hastayı soğutup tekrar ısıtmayı ve onun risklerini de ortadan kaldırıyor.
Ameliyat yarım saatte bittiği için zamandan kazandırıyor.
Tıkanan damarlar, ‘sıfır kilometre’ ile görev yapıyor.
Karagöz’ün deyişiyle, ‘‘Hasta artık kalp hastası değil.’’
Ameliyat maliyetini düşürüyor, döviz kaybını önlüyor.

NASIL YAPIYOR 

Karagöz, ‘‘Bu lokal anestezi değil. Boyuna bir katetar yerleştirip, bütün göğüs bölgesinin hissiz ve hareketsiz kalmasını sağlıyoruz. Bu konuda kendi özgün yöntemimizi geliştirdik. Başka işler için yapılan anestezi yöntemlerini, bu ameliyata uyguladık.
Bu tekniği dünyada başka yapan yok.’’ diye anlattı.

ÖĞRENMEK İÇİN DÜNYA KUYRUKTA:

En son Ocak’ta Society of Thoracic Surgeons‘da (Kalp Cerrahları Cemiyeti)
yaklaşık 2 bin kalp-damar ve anestezi uzmanına bu tekniği gösteren Karagöz,
tüm ülkelerin kalp cerrahisi derneklerinin ortak internet kuruluşu CDS-Net aracılığıyla
buluşunun videosunu tüm insanlığın hizmetine sundu.

By-pass ameliyatı yapılan hastanın, ameliyat sırasında uyanık olduğunu
video görüntülerden izleyen Karagöz’ün meslektaşları, gözlerine inanamadılar.

Karagöz anlatıyor   :

‘‘Mart 2000’de Hindistan’a davet edildim, iki konferans verip anlattım.
Geçen hafta, Almanya’da, Avrupa Kalp Cerrahisi Birliği‘nin toplantısına davetli olarak gittim ve anlattım.
Ocak’ta Amerika’da, Mart’ta dünya kongresinde anlattım.
ABD’ye çok kez gidip anlattım.
Uluslararası planda çok büyük ilgi gördü.
Her gittiğiniz toplantıda ‘Ne zaman gelip öğreneyim’ diye 15-20 kişi talepte bulunuyor.
Önümüzdeki hafta bir Almanya’dan, bir İtalya’dan iki meslektaşım bu iş için gelecekler.’’

Bugün ameliyat ol, yarın işine git, akşam da eşinle yemeğe çık …

Annem hep sorar,
Annem hep, ‘damarı kalbe nasıl dikiyorsunuz’ diye sorar.
Ben de ‘ iğne, iplikle bayağı dikiyoruz’ diyorum, bana inanmıyor.
New York Times’ta çıkan yazı da onlardan biri.
Bana her gün en az 10-15 e-mail geliyor, ya da telefon ediyorlar bu konuda.
Şunu nasıl, bunu nasıl yapıyorsun diye.
Onlara yardımcı oluyor, bazen arkadaşlarımızı gönderiyoruz, bazen ben gidiyorum.

Avantajı
Normal bir kalp ameliyatı 2-3 saat sürüyor.
Narkozdan uyanma süreyi uzatıyor.
Ardından bir-iki gün yoğun bakımda, 4-5 gün hastanede gözlem altında kalıyor.
Kendini toparlaması 1-2 ayı buluyor.
Karagöz’ün ameliyatı ise yarım saat sürüyor.
Ameliyattan Yoğun Bakım Servisi’ne değil, yatağına alınıyor.
Birkaç saat gözleniyor. Her şey yolundaysa, evine gönderiliyor.

Mucize ameliyat internette

Doç.Dr. Haldun Karagöz’ün hastayı uyutmadan ve göğsünü açmadan gerçekleştirdiği by-pass ve büyük kalp ameliyatlarına ilişkin bir örnek tüm Türkiye’nin olduğu gibi
bütün dünyadaki  meslektaşlarının bilgilenmesi ve yararlanması için internette bulunuyor.

Doç. Karagöz’ün internetteki adresi şöyle:
www.sts.org/doc/

Artık Türkiye’ye geliyorlar

Karagöz’ün tekniğini öğrenmek isteyen Batı’lı bilim adamları akın akın Türkiye’ye geliyor. Bu konuda övünmenin ayıp olacağını vurgulayan Karagöz,
‘‘Etik olarak, hassas bir nokta. Bu durum halk nezdinde belki hoş!..
Ama, biz dar bir çevrede yaşayan bilim adamlarıyız.
Birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Bugün o buraya geliyor, yarın ben oraya gideceğim’’ diyor.

Tekniği öğretmede hiç kıskanç olmadığını belirten Karagöz,
‘‘Biz bunu çok insana öğrettik. Türkiye’den yanında eğitim alınmak için gidilen
yurtdışındaki çok çok meşhur cerrahlar bize geliyorlar’’ diye ekledi.

Ameliyat edilemez hasta yok

Bizim burada yaptığımız ameliyatların %30’u başka yerlerde ameliyat edilemez denilenler. By-pass’ta sadece atardamar kullanıyoruz, bacaktan falan damar almıyoruz.
Bu hastalar için avantajlı. Yurtdışında bunları da anlatıyoruz.
Yani normalde, göğsün içinden bir ana damar kullanılır, geri kalanlar bacaktan alınır.
Biz, çok istisnai durumlar dışında hemen hemen hiç damar kullanmıyoruz.
Onun dışında çok kötü, hiç dokunulmayacak hastalara çok başarılı ameliyatlar yapıyoruz. Biraz önce gösterdiğim 93 yaşındaki adam örneğinde olduğu gibi.
Bu tabii, narkoz, kalp- akciğer makinesi risklerini ortadan kaldırmakla mümkün oluyor.

Dr. Kemal Beyazıt’ın öğrencisi
Doç. Dr. Haldun Karagöz, 1958’de Ankara doğdu.
1976’da Ankara Koleji’ni, 1982’de  Ankara Tıp Fakültesi’ni bitirdi.
Yüksek İhtisas Hastanesi’nde Kemal Beyazıt’ın yanında kalp cerrahisi ihtisasına başladı. 1994’ten beri Güven Hastanesi’nde çalışıyor.

Karagöz, bu noktaya gelişini anlatıyor  :

‘‘Beni Dr. Kemal Beyazıt yetiştirdi”.

“O’nun öğrencisi olduğumu gururla söylüyorum.
Yurtdışında bana sorulan soruların ortak noktası,
‘Amerika’da nerede kaldınız, yurtdışında kimin yanında yetiştiniz?’ şeklinde.
Ben, hepsine gururla, ‘Ben sıfırdan, Dr. Beyazıt tarafından yetiştirildim.’ dedim.
Dr. Beyazıt, dünyada yaşayan en büyük üç kalp cerrahından biri.
Yetiştirdiği son adam olarak kendimi çok şanslı hissediyorum.
Yurtdışında bu işin yapıldığı birçok ülke ve merkeze gittim.
Ama, her keresinde, Kemal Bey’in yanında çalışmakla ne kadar şanslı olduğumu gördüm.’’

Karagöz, yaklaşık 7-8 bin ameliyatta bulundu.
Son tekniği ile uyanık hastada 27, göğsü açmadan uyutarak ise 300’ü aşkın ameliyat yaptı.

Atatürk’ün Kafa Yapısı

Dostlar,

Rahmetli Psikiyatri hocası Prof. Dr. Fuat Aziz Göksel hocamızın “Atatürk’ün Kafa Yapısı” adlı kapsamlı konferans konuşmasını uzun olması (12 sayfa) nedeniyle
pdf olarak sunuyoruz.

Fuat_Aziz_Goksel_portresi

 

 

Konuşmanın ses kaydından büyük emekle yazıya aktaran eşi, Em. Kardiyolog
Prof. Dr. Siber Göksel hocamıza bizimle bu dosyayı paylaştığı için teşekkür ediyoruz.

Mutlu yıllar diliyoruz kendisine.

Bu çook öğretici, değerli konuşma metnini, bir psikiyatrist gözüyle “Atatürk’ün Kafa Yapısı” okumak için lütfen erişkeyi (linki) tıkar mısınız ??

Ataturk’un_Kafa_yapisi

Sevgi ve saygı ile.
31.12.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net