Etiket arşivi: Davutoğlu

CHP ve koalisyon gerçekleri 

Galatasaray Üniversitesi

20 Mayıs 2022 Cumhuriyet

Siyasi tarihimizin ilk koalisyon hükümetleri 1961 demokrasisinin erken döneminde kurulmuştur. İnönü, 1965’e kadar kurduğu üç koalisyonla yeni demokrasiyi badirelerden kurtarmış, rejimin ayakta kalmasını ve anayasanın gerektirdiği yeni kurumların –Anayasa Mahkemesi, Özerk TRT, Devlet Planlama Teşkilatı– oluşturulmasını sağlamıştı. Ama değeri hiçbir zaman bilinmedi.

Ecevit’in 1999’da yaptığı koalisyon, merkez solun kurduğu son hükümeti olacaktı. Ecevit 24 Nisan 1994 kararlarıyla ötelenen ekonomik krizi patlamak üzere iken devraldı. Kemal Derviş’i ekonominin başına bir “mesih” gibi atadı. Uygulanan acı reçete 2002’de merkez solun 1/3’den 1/5’e düşmesinin nedeni oldu. İslamcılık, oyların 1/3’ü ile tek başına iktidara geldi. Yirmi yıldır iktidarda bulunan AKP’nin iktidara gelişini sağlayan, Ecevit hükümetinin ekonomik kriz ile sona ermesiydi.

HALK KİME OY VERİR?

Halkımız 2001 krizinde DSP’yi %20’den %1’e indirmişti. Ekonomik göstergeler Cumhuriyet tarihinin en derin krizini yaşadığımızı göstermesine rağmen ekonomiyi dibe vurduran AKP hâlâ birinci, iktidara talip olan CHP 2. partidir. Asıl hareketlenme sağdadır. Babacan, Davutoğlu ve İYİ Partinin ortaya çıkışı AKP tabanındaki zayıflamanın asıl nedenidir. Saadet Partisi ise Milli Görüş’ün asr-ı saadet fraksiyonudur. İktidarın asıl hasımları, kendi kitlesine hitap eden sağ partilerdir.

Sonuçta CHP, tamamı sağ partilerden oluşan müttefiklerine dayanarak iktidarı devirmeyi planlıyor. Bu ne denli gerçekçi bir beklentidir? Düşünmek gerekir. İttifak masasındaki öbür partiler ideolojik pozisyonlarını tavizsiz bir tavırla devam ettirirken (AS: konumlarını ödünsüz bir tutumla sürdürürken) CHP tüm demokrasi tarihinin tek kusurlu partisiymiş gibi sürekli özeleştiri veriyor. Bu yadırganacak bir durumdur.

Muhalefet cephesinde 2 sorun görünüyor: İlki, cumhurbaşkanlığı seçimidir. Parlamenter sisteme geçeceğiz, ülkeyi başbakan yönetecek düşüncesi ile öne sürülecek karizmasız bir aday seçimi kazanamaz. Halkımız, Erdoğan’ın yetkilerini kullanarak sorunlarını çözecek bir adaya oy verecektir. İktidarsızlığa değil.

YENİ İKTİDARDAN BEKLENENLER

İkinci nokta, AKP karşıtı cephe Mecliste göreli bir çoğunluk yakalayacaktır; ama bu fraksiyonları olan zayıf bir çoğunluk olacaktır. Bu koşullarda muhalefetin adayı seçimi kazansa bile, devletleşmiş bir devri sabık yapısı bulacaktır karşısında. Sağ kanat, Erdoğan’ın kurduğu iktidar bileşenleri ile çatışmak yerine muhtemelen uzlaşacaktır.

1950’den 2002’ye kadar, hep sermaye partileri iktidarda olmalarına rağmen (karşın) idarenin içinde Cumhuriyetin kurucu değerlerine sahip bir kadro daima (sürekli) varlığını korumuştu. Günümüz Türkiyesinde artık bundan söz edilemez.

Böylesi bir yapının, başarılı bir ekonomik kurtuluş reçetesi uygulayabileceği kuşkuludur. 74, 78 ve 90’larda CHP, SHP ve DSP’nin kurduğu koalisyonların performansı (başarımı) buna karinedir. Tek umutlu olabileceğimiz şey, Türkiye’nin üzerine karabasan gibi çöken otoriter rejimin ortadan kalkmasıdır. Yeni iktidardan bazı (kimi) iyileştirmeler beklenebilir. Ama bunun sınırını – maalesef- CHP dışındaki partiler belirleyeceklerdir.

DÜZEN KARŞITI ÇÖZÜM

Merkez sol, hiçbir zaman iktidar olmamış, iktidarı ancak paylaşabilmiştir. Her defasında (kezinde) karşısında tutucu güçler koalisyonunu bulmuş, iktidardan düşmüştür.

  • Bu nedenle Sol, Türk Devrimi’nin kazanımları doğrultusunda laik ve kamucu çizgide sağlam durmak zorundadır.

Kendi kadrolarıyla üretim ve paylaşım ilişkilerini değiştirecek kararlılıkla tek başına iktidara gelmedikçe başarılı olması mümkün (olanaklı) değildir. Bu da %30’larda dolaşan bir oy desteği ile olamaz. Bu oy oranı, tutucu güçlerle ittifaka yarar.

  • CHP sosyo ekonomik yapıyı değiştirme gündemi ile halkın karşısına çıkmak zorundadır.

Parti genel başkanının “Artık sağ sol ayrımı kalmadı” ifadesi büyük bir yanılgıdır.

Solun asimile edildiği anlamına gelir. Oysa düzeni değiştirecek gerçek alternatif (seçenek) soldur.

FUAT AVNİ’den : 19 Eylül 2015 Haberleri ve Düşündürdükleri


FUAT AVNİ’den : 19 Eylül 2015
Haberleri ve Düşündürdükleri

Fuat_Avni_ve_RTE

 

 

 

 

 

 

 

1. İsrafsaray’da tamamen diktatörlük kurulu. Yezid hiç kimseye güvenmediğinden,
avaneler sadece onun istediğini yapmakla yetiniyor.
2. Yezid avanelere, avaneler birbirlerine güvenmiyor.
Koltuğunu koruma derdine düşenler birbirlerinin kuyusunu kazıyor.
3. İsrafsaray’daki kutuplaşma Turkiye’deki kutuplaşmadan daha büyük.
Herkes kendince bir ekip oluşturmuş.
4. Mücahit Aslan, Yezid’in kasası ve sır küpü olduğu iddiasıyla kendini en güçlülerden sayıyor. O da etrafına adamlar toplamış durumda.
5. Genel sekreter ve uzantıları, Perinçek’in adamları dahil vesayetin birçok karanlık şahısla ilişkili. Karanlık bir ekip oluşturmuş.

6. Genel sekreter yardımcısı Nadir Alpaslan ve uzantıları da hiçbir gruba güvenmiyorlar.
Kendi ekiplerini kurmuşlar.
7. İbrahim Kalın kendini çok akıllı gördüğünden ayrı bir ekip kurmuş ve kendini aileden biri olarak görüyor.
8. Bir zamanlar bütün kontrolü kendinde zanneden Varank tek başına kaldı.
Kimse O’na güvenmiyor. Yezid dahil herkesi dinletip kayda aldırmış.
9. Birbirlerinden aldıkları bilgileri birbirleri aleyhinde zan oluşturmakta kullanıyorlar.
Her grup Fuat Avni’yi diğer grubun içinde arıyor.
10. Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Kimse kimseye güvenmiyor,
her fırsatta arkadan iş çeviriyorlar, tek dertleri Yezid’e yaranmak.

11. Yezid tam anlamıyla paranoyak. Herkesten şüphelendiği, korktuğu ve kimseden
emin olmadığı için kimseye güvenmiyor.
12. Davutoğlu ve ekibine güvenmediği için parti içinde paralel bir oluşuma gitti.
Sadece onlarla ve bizzat çalışıyor.
13. Yezid’in hangi konuda ne tepki vereceğini kestiremiyoruz.
Kimseden kendisiyle ilgili olumsuz bir tek ima dahi istemiyor.
14. Yezid ne derse desin herkes kafa sallıyor. Bazen ‘Bu kadar da aptallık olamaz’ diye
içten içe gülüyorum.

15. Yezid’e iletilecek bilgi gelince, hoşuna gitmeyecek bir şeyse herkes birbirine topu atıyor. Bilgi onun istediği şekle sokulup sunuluyor.

16. Yezid, paralel bir dünyada yaşıyor. Avaneler sürekli ona olan hayranlıklarını ifade ediyorlar. Kendi gruplarındaysa küfür bile serbest.
17. Konuşmaları bir şablona oturtuldu. Yezid’in kafasına göre şekillendiriliyor ve bunları
Hamdi Kılıç yazıyor.
18. Konuşma metinleri Yezid’in yaptığı zulümleri başkalarına yıkma mantığıyla kurgulanıyor.
19. Yezid, sadece AKP’ye oy veren %45-50’ye göre hareket ediyor. Onların gönlünü hoş tutacak şekilde konuşuyor.

20. Ana tema olarak ‘terör’ü seçtiler. Konuşmalar ve faaliyetler bu alanda ağırlık kazanıyor. Yalanlar ve iftiralar metinlere konuluyor.

21. Bir şekilde 300-305 milletvekili kazanmak için her yol deneniyor.
Sürekli toplantı ve değerlendirme yapılıyor.
22. Yezid, bu sayıyı yakalamak için Mesut ve Berna Yılmaz ile görüştü.
Cemil Çiçek, MKYK’ya eski isimlerle irtibat kursun diye konuldu.
23. Kimse Süleyman Soylu’yu sevmediği halde o da yakın olarak toplantılara katılıyor.
Yezid onu ispiyoncu olarak kullanıyor. Karakteri dipte.
24. Davutoğlu, Mehmet Ali Şahin’i istemiyordu. Şahin, İsrafsaray’a gelip Yezid’le görüştü ve biat yeniledi böylece devre dışı kalmadı.
25. Bozdağ, Davutoğlu’nu yakın takip için görevlendirildi. Binali, pusuda bekliyor.
Atalay, artık Davutoğlu’nu istemeyenlerin safında.
26. Yezid, salı günü Fidan’la görüştü. Terör olayları azdırılacak.
Mitinglerin arefesinde şiddeti ve çatışmayı arttırmayı planlıyorlar.
27. Mitinglere yeterince adam toplamak ve milleti sokağa dökmek için kaosu derinleştirme peşindeler. Çalışmalar sürüyor.
28. Yezid, Tuğrul Türkeş ile de bizzat ilgileniyor. Onunla MHP’den oy çalacağını düşünüyor. Listeye de bizzat aldırdı.
29. ‘CHP, HDP ile birlikte hareket ediyor ve CHP teröre destek veriyor’ kampanyası başlatacaklar. Amaç ikisini birbirine düşürmek.
30. HDP’yi baraj altında tutmak için gerekirse iç savaş çıkarmayı bile göze aldılar.
Her toplantıda bunu konuşuyorlar.
31. Muhalifleri susturmak için bir yandan ‘paralel’ bir yandan da ‘teröre destek veriyor’ diyerek operasyonlara zemin hazırlanıyor.
32. Doğan grubunu seçim öncesi susturmak icin Varank ve Berat özel olarak çalışıyor.
Yezid ‘Ne olursa olsun, bitirin’ talimatı verdi.
33. Tek başına iktidar olmazsa her şeyin biteceğini çok iyi bilen Yezid,
her türlü kirli kumpası kursa da kaybetmeye mahkum. Az kaldı.

======================= 

Dostlar,

“Fuat Avni” nin yukarıda yazdıklarını görmezden gelemedik…
Paylaşmak istedik..
Ülke ve insanlarımız tam bir propaganda bombalaması – kirliliği içinde..
Bu da kuşkusuz “kara propaganda” nın bir bölümü.

En temel soru şu          :

Devletin her türlü olanağı AKP – RTE’nin elinde iken “Fuat AVNİ” denen
sanal kişilik, nasıl oluyor da belirlenemiyor ve “susturularak” bertaraf edil(e)miyor ??
İçerik apaçık AKP – RTE aleyhine olduğuna göre, dolaylı da olsa mağdur yaratarak
AKP – RTE’ye yarar doğurmayacağına göre; geriye kalan olasılık,
yabancı istihbarat örgütlerinin hüneridir..Peki buna sevinecek miyiz?
2 yanı keskin kılıç.. Evet AKP – RTE’yi fena sıkıştırıyor..
Ama sonunda AKP bu ülkede bir siyasal parti, RTE de 12. CB’lığı makamını işgal eden kişi. Yani yabancı istihbarat birimlerinin “oyuncağı” mı Türkiye’nin tepeleri bile??
Ya da bunlara yükledikleri misyonun yerine getirilmesini sağlamanın güvencesi mi?Sonra; yabancı istihbarat birimleri bu yolla neyin pazarlığını yapabilirler??
Türkiye’nin başına musallat ettikleri / edecekleri kurum ve kişilere şantaj ve politikalarını
dikte ettirmek!?

Görülüyor mu, Türkiye ne feci durumlara düştü, düşürüldü?!

Sevgi ve saygı ile.
21 Eylül 2015, Ankara
 
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE : ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 8 Ekim 2014

 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 8 Ekim 2014

portresi_kucuk

 

 

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

 

 


İŞLEV

Davutoğlu,”Hükümetimizin ilk icraatı ilköğretimde türban serbestisi oldu.”

Akdoğan, ”Hükümet kurulduktan sonra ilk kurulan kurul ÇÖZÜM SÜRECİ KURULUDUR”

Bir gerici, bir bölücü.. AKP’nin gücü…

KELLE

RTE, “Zorunlu matematik, fizik, kimya tartışılmıyor, din dersi tartışılıyor.”
Din ile bilimi ayıramayan bir kelle, Devletin zirvesinde…

DİNCİ

RTE,”Din dersi gider, şiddet, ırkçılık, uyuşturucu gelir.”
Din dersi var hırsızlık neden gitmiyor?..

DİNSİZLER

Derslikleri alınan İmam Hatip öğrencileri Rize Valisi’ni yuhaladı.
Bu saygısızlar biraz din dersi almalı…

SIFIRLAMA

İ. Melih, 17 Aralık günü altı daire almış.
O da mı sıfırlamış?..

MAYMUN

Bilal’in bir arkadaşı da bakan yardımcısı oldu.
Mahdumcuk, Devlet kapısına maymuncuk…

TARİH

Kendisini IŞİD’i desteklemekle suçlayan ABD Bşk.Yrd. için,
“Biden benim için tarih olmuştur.” Bizim için ikisi de…

 CEZA

Üç lira çalan gençlere dokuz yıl sonra sekiz yıl hapis verildi.
Devleti soyanlar kaç yıl sonra kaç bin yıl alır?

SALDIRI

Leman Sam, kurban kesenlerin duygusal durumunu IŞİD’e benzetince
Bülent Arınç, “zavallı” dedi.
Ayna ayna…

PARALEL

Gezi eylemcilerine dava açılıyor.
Kumpasçı, haşhaşi, paralel mi; iktidardaki dindar-kindar paralel mi yapıyor?

MESCİT

Y-CHP genel merkezine mescit açılıyor.
Y-Dinciler…

YALVARIŞ

PYD, Türk askerinin kendini kurtarmasını istiyor.
İş bitince arkadan vurmak için…

=======================================

Teşekkürler değerli Beştepe..

Sevgi ve saygı ile.
10.10.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

KRİZ – KERİZ MASASI


Dostlar
,

26 Temmuz’dan bu yana web sitemize “gereken zamanı” ayırmakta zorlanıyoruz..
Yoğun bir gezi – tatil ya da tatil – gezi programımız bizi yoruyor ve dolduruyor.

Bir de “mevsim normallerinin üstünde” denerek bilerek – bilmeyerek saklanmaya çalışılan KÜRESEL İKLİM EĞİŞİKLİĞİ – KÜRESEL ISINMA sorunu var.

  • Anadolu kuraklık ve susuzluktan kavruluyor!

Bu gözlemlerimizi ve çektiğimiz fotoları yer yer sitemizde paylaşıyoruz,
paylaşmayı sürdüreceğiz.

Sayın Serdaroğlu çooook etkileyici, deyim yerinde ise “tokat gibi” bir yazı daha yazmış..
2 kez okunmalı ve üzerinde düşünülmeli.. Mutlaka paylaşılmalı..

Bir kez daha AKP’nin ulusal değil tersine politikalar izlediğini ve halkımızın değil uluslararası tekellerin çıkarlarına hizmet ettiğini büyük acıyla görüyoruz.

Eminiz halkımız da görecektir, görmektedir ve bu uğursuzluk ülkeden defedilecektir.
İlk adım 10 Ağustos 2014’te atılmalı ve R.T. Erdoğan karşısındaki en güçlü aday,
“halin gereği” olarak gönlümüz elvermese de destekenmeli..

Sandığa gitmemenin, geçersiz oy kullanmanın hep RTE’ye yarayacağı çook açık!

*****

Sn. Serdaroğlu’nun şu paragrafına bakar mısınız?

  • Yılda yaklaşık 5 Milyar liralık bir kaynak Türk Tütüncüsünden esirgendi ama bu para Barzani’ye, O’nun kanalıyla da PKK terör örgütüne verildi, 
    verilmeye devam ediliyor…

Sevgi ve saygıyla
02.8.2014, Elazığ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

==========================================

KRİZ – KERİZ MASASI

Rifat Serdaroglu

Erdoğan’ın silah ve para yardımı yaptığı IŞİD Terör örgütü,
kaçırdığı Musul Başkonsolosumuz ve 49 vatandaşımızı tam 50 gündür esir olarak tutuyor. Zavallıları ne arayan var ne soran! Kabahatleri Türk olmak!
Meydan-meydan dolaşıp, hayal satmaya çalışan Erdoğan’ın gündeminde ise sadece Gazze’de yaşanmakta olan vahşet var.

Ne, esir tutulan konsolosluk görevlilerimiz, ne de IŞİD ve Peşmergeler tarafından katledilen Irak Türkleri-Türkmenler Erdoğan’ın umurunda bile değil. Sanki Türkiye’nin değil de Gazze’ nin Başbakanı!
Mademki Türkler senin umurunda değil, o zaman git,
Filistin’e Cumhurbaşkanı adayı ol, ne işin var buralarda!

Konsolosluk görevlileri kaçırıldıktan sonra, Amerikalıların Pilli Tavşan adını taktıkları Davutoğlu Dışişleri Bakanlığında bir KRİZ MASASI oluşturmuştu!
Bu masaya Dışişleri Bakanlığının yanı sıra Ekonomi, Enerji, Ulaştırma Bakanlıklarından dörder uzman da oturtuldu.

Bu masada oturanlar ne iş yaparlar dersiniz? Bir işe yararlar mı? Esir olarak tutulan vatandaşlarımızın kurtarılması için herhangi bir faaliyetlerini duyan-bilen var mı?
Bu masa gerçekten krizi yönetmek üzere oluşturulmuş bir masa mıdır,
yoksa Türk Milletini uyutmak, göz boyamak, toplumun dikkatini başka yönlere çekmek üzere oluşturulmuş bir Keriz Masası mıdır?

KERİZ KİM?

AKP İktidar olmadan önce, 400 binin üzerinde TÜTÜNCÜ AİLESİ geçimini bu işten sağlar ve yılda 280 bin ton tütün üretirlerdi
Ege ve Akdeniz’de 193 bin üretici aile vardı, 49 bine geriledi!
Karadeniz’de 74 bin aile tütüncülük yapardı, bu sayı 9 bine düştü!
Marmara Bölgesindeki 11 bin üretici aile sayısı, 4 bine geriledi.
Doğu ve Güneydoğudaki üretici aile sayısı 125 binden, 3 bine indi!
Toplamda tütüncülükle nafakasını çıkaran aile sayısı 65 bine düştü.
340 bin aile işsiz kaldı! Devlet bunlar için parmağını bile kıpırdatmadı!
Ayrıca, Yaprak Tütün İşletmelerinde mevsimlik işçi olarak çalışan ve çoğunluğu kadın olan on binlerce kişi işsiz kaldı.
Türkiye olarak biz tütün üretiminden vazgeçtik ama dünyada tütün üretimi arttı.
Dünyada 2000 yılında 6,7 milyar ton tütün üretilirken, 2012 yılında bu rakam 7,5 milyar tona yükseldi.
Türk tütüncüsü işsiz kaldı, Çin-ABD-Hindistan köylüleri tütün üretimlerini arttırarak
devam ettiler.

Türk Tütüncülüğü bilerek öldürülünce, Türkiye’de sigara üreten uluslararası kuruluşlar, üretimlerinin yüzde 42’ sini yerli tütünle yaparlarken bu oranı yüzde 15’ e düşürdüler. Aradaki farkı döviz ödeyerek ithalat yolu ile kapattık, iyi mi?

AKP’nin tütün üretiminden vazgeçerek Türk Milletine attığı kazık bu kadarla da kalmadı. Sigaraya zam üstüne zam yapmaktan çekinmeyen Erdoğan, bir paket sigaradan aldığı vergi yükünü % 536 arttırdı. Bu durum, sigara kaçakçılığını cazip hale (AS: Çekici duruma) getirdi. Türkiye’nin bir yılda sigara kaçakçılığından yitirdiği vergi tutarı,
4 Milyar Lirayı aştı.

Şimdi gelelim zurnanın zart dediği yere;
Türkiye’deki sigara kaçakçılığı kimin yönettiği organizasyon tarafından yapılır?
Kaçakçılık çetesinin 1 numarası kimdir?
Çetenin 1 numarası, Erdoğan’ın onur konuğu, PKK’nın koruyucusu BARZANİ’dir.
Bir de, Kuzey Irak’ta kaçak olarak üretilip Türkiye’de satılan kaçak sigara olayı var.
Yani,

  • yılda yaklaşık 5 Milyar liralık bir kaynak Türk Tütüncüsünden esirgendi ama bu para Barzani’ye, O’nun kanalıyla da PKK terör örgütüne verildi,
    verilmeye devam ediliyor

Şimdi söyleyin bakalım, kim keriz?
Erdoğan mı, Erdoğan’a ve AKP’ye oy veren %43 mü, abi Tayyibin attığı 2. gol muazzamdı diyen oğlaklar mı, yoksa doğruları yıllardır anlatmaya çalışan bizler mi?

Bir yaşanmış olayı aktarmak isterim :

2002 öncesi Tekel Genel Müdürlüğü, tütün alımı öncesi, tütün başfiyatı ilan ederdi.
O yılki tütün başfiyatını ilan eden Tekelden sorumlu Bakan Trakya’da tütün ekimi yapan köyleri ziyarete gitmiş. Bakan köylülerle dertleşirken o yılki başfiyatı nasıl bulduklarını sormuş!
Köyün uyanıklarından biri şöyle demiş;

“Bakasın Bakan Aga, ben tütün ekmem. Ama milleti iyi dinlerim. Bu fiyatı açıklamadan evvel cigaraya zam yaptın, o zammı bizim tütün fiyatına yansıtmadın ya,
işte bu yüzden başfiyatı az bulurlar. Millet ne der bilir misin?

‘Zam gelmiş tütüne (köy yerinde sigaraya tütün denir),
kuyayım zam yapıp da bize vermeyen o Bakanın gü..ne.”

Köylü alkışı patlatınca, Bakana oradan ufak-ufak kaçmak kalmış…

Türk Milletini keriz yerine koyup, aldattığını sanan aptallar, en yakın zamanda yanıldıklarını anlayacaklardır. Keriz kimmiş, hep birlikte göreceğiz…

Sağlık ve başarı dileklerimle
02 Ağustos 2014

Prof. Norman Stone : “Türkiye tarihini hatırlasa iyi olur”

“Türkiye tarihini hatırlasa iyi olur”

Times gazetesinde çıkan Norman Stone imzalı makalede, Suriye ile ilişkilerin gerginleşmesi ardından Türkiye’ye Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” politikasına dönme çağrısı yapıldı.

Bilkent Üniversitesi’nden Profesör Norman Stone’un imzasını taşıyan yazının başlığı “Türkiye tarihini hatırlasa iyi olur.”

Yazı, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözlerini hatırlatarak başlıyor.

Atatürk‘ün bu formülü genelde Türkiye’ye yaradı” diyor Stone, “Evet, 1973’te Kıbrıs’taki Türk azınlığı korumak için buraya müdahale etti ama bunun dışında yurtdışına yalnızca uluslararası ortaklarla birlikte çıktı. Karmaşasıyla ünlü bir bölgede, bir istikrar ve refah adası oldu.” Başarılı lider ve hatası Profesör Stone’a göre Recep Tayyip Erdoğan da önce belediye başkanlığında, sonra başbakanlıkta müthiş başarılı oldu.

“Şimdi,” diyor Stone, “Erdoğan’ın yeni bir misyonu var. Türklerin geri döndüğünü, İslam’ın kapitalizmle ve modern eğitimle bağdaştığını kanıtlamak istiyor.” Stone’a göre Erdoğan’ın içerdeki başarıları hatırı sayılır olsa da, dış politikada önce İsrail ile kavgaya tutuştu; şimdi de Suriye ile savaşın eşiğine gelindi.

Norman Stone geçen hafta TBMM’den geçen tezkereyi ve tezkere sonrasında yapılan açıklamaları

“Türk siyasetinde bir devrim” diye niteliyor ve “Eski Osmanlı topraklarına beyaz at üzerinde akın etme fikri ne kadar heyecan verirse versin, Türkiye’nin bu işe karışması bir hataydı.” diyor.

ABD’DEN FAYDA YOK

Yazı şöyle devam ediyor:

“Kimse bu işe hevesli değil, başbakanın en yakın takipçileri bile. Türkiye yüzünü Batı’ya öyle bir dönmüş durumda ki, medyada Arapça konuşan uzman bulmak bile zor.

“Evet Arapların parasıyla İstanbul’da bir emlâk balonu yaratıldı; bu balon da kuşkusuz Suriyeli isyancılara akıtılan silahlara katkıda bulunuyor. Ancak bunun Türkiye’ye etkileri olumsuz,
çünkü Suriyeliler de intikam amacıyla ülkenin güneydoğusundaki Kürt bölgelerinde yapılan ve belki de yakında başka yerlerde yapılacak terör eylemlerini destekliyor.

Amerikalılardan da fayda yok: Başkanlık seçimleri yüzünden telefonlarını beklemeye almış durumdalar. Barack Obama ne yapsa ters tepebilir; bu yüzden hiçbir şey yapmaması yerinde olur. Bu sebeple Davutoğlu‘nun Kuzey Suriye’de uçuşa yasak bölge ilan edilmesi önerileri kibarca reddediliyor. Türkiye ortaklaşa hareket konusunda kendini yapayalnız bulabilir.”

‘ÖZGÜVEN BAŞLARINA VURDU’

Norman Stone yazısının devamında bu durumun “yeni bir Kürt cephesi açılması” ve Türkiye içinde Kürtlerle ve Alevilerle ilişkiler açısından tehlikelerine de değiniyor.

Stone yazısını şöyle noktalamış: “Türkiye bu durumun sorumlusu değil ama bu hükümetin de hatırı sayılır başarılarından gelen ani öz güven başına vurmuş durumda. Irak’taki anlaşmazlıkta gösterilen sağduyu ve tereddüt artık yok. Geri dönmeliler. Kemal Atatürk haklıydı.”

KAYNAK: BBC TÜRKÇE
http://dunya.milliyet.com.tr/-turkiye-tarihini-hatirlasa-iyi-olur-/dunya/dunyadetay/08.10.2012/1608639/default.htm?ref=yahoo, 8.10.12