Etiket arşivi: TÜMÖD-Tüm Öğretim Üyeleri Derneği

TÜMÖD’ün Ankara Saldırısı Hakkında Basın Açıklaması


TÜMÖD’ün
Ankara Saldırısı Hakkında Basın Açıklaması

Bizim de üyesi olduğumuz TÜMÖD (Tüm Öğretim Üyeleri Derneği),
aşağıdaki basın açıklamasını yaptı.. Paylaşmak isteriz..

Sevgi ve saygı ile.
18 Ocak 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

TUMOD_LOGOSU

TÜMÖD BASIN AÇIKLAMASI
18.02.2016              

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin servis araçlarına düzenlenen bombalı saldırı sonucunda çok sayıda vatandaşımız öldürülmüş ve yaralanmıştır. Ankara’nın kalbinde yapılan bu hain saldırı
hepimizi derinden üzmüştür. Milletimizin ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin acısını paylaşır,
bu acıya karşı direnme gücü dileriz.

Hain saldırının asıl sorumluları, bu kanlı terör örgütlerini destekleyen, besleyen,
kendi çıkarları için ortaya salan emperyalist güçlerdir.

  • Emperyalizmin ülkemizi parçalamaya ve bölmeye yönelik projelerinde görev alan,
    bunlara destek olan, ses çıkarmayan ya da çıkaramayan kişi ve kurumlar da,
    bu hain saldırının sorumluluğunu taşımaktadırlar.

Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkı sarılarak,

  • “Yurtta Barış Dünyada Barış” sloganımızla, bu emperyalist ve terör saldırılarının püskürtüleceğinin bilinmesi gerekmektedir.

    Aydınlık gelecek için ve ülkemizi bu emperyalist saldırılardan korumak için,
    bilinçli ve kararlı biçimde örgütlenerek mücadele yapmamız kaçınılmazdır.

    TÜMÖD olarak, her türlü teröre karşı tek yürek olmamız bilinciyle,
    ulusumuzun acısını paylaşır, baş sağlığı ve yaralılarımız için acil şifalar dileriz.

TÜMÖD Yönetim Kurulu

 

Suay Karaman: SUÇLULAR

SUÇLULAR..

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz TÜMÖD (Tüm Öğretim Üyeleri Derneği) genel yazmanı olan sevgili dostumuz – kardeşimiz Suay Karaman‘ın “Rennan Pekünlü kumpası” hakkındaki gerçek SUÇLULARI teşhir eden aşağıdaki yazısını biz de altına imza atarak paylaşmak istiyoruz..

Bu süreçlerde TÜMÖD genel başkanının da üzerine düşeni yapmamış olmasından
büyük üzüntü duyuyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
01 Aralık 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===========================================

portresi_Anit_Kabir'de

Suay KARAMAN
TÜMÖD Genel Yazmanı

 

27 Kasım 2014 Perşembe günü, ülkemiz ve özellikle İzmir için önemli bir gündü. Önemliydi çünkü Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü emekli öğretim üyesi Profesör Doktor Esat Rennan Pekünlü, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na uyduğu ve yüksek mahkeme kararlarını uyguladığı için ceza alarak, Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu’na teslim oldu. Ortaçağ artıklarının yönettiği ülkemizde, laiklik ilkesine, demokrasiye ve cumhuriyete sahip çıktığı için
ceza verilen bir bilim insanı hapse atılmıştır. Türbanla derse girmek isteyen öğrencileri uyaran ve tutanak tutan Rennan Pekünlü’ye, türbanlı öğrencilerin eğitim haklarını engellediği nedeniyle, iki yıl bir ay hapis cezası verilmiştir.
Ancak türbanlı öğrenciler derslere devam etmişler ve derslerden geçmişlerdir. Yani eğitim haklarının engellenmesi gibi bir durum söz konusu değildir,
buna karşın ceza verilmiştir.

27 Kasım Perşembe günü Rennan Pekünlü hapse girmeden önce Bornova Belediyesi Nikah Salonu’nda büyük bir kalabalığa “Evren ve Evrim” konulu bir ders verdi. Herkesin sevgi ve saygı dolu bakışları ile alkışlar arasında dersini tamamlayan
Rennan Pekünlü, Cumhuriyete, laikliğe, Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya bağlı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Dersini

  • “Rennan Hoca Gururumuzdur”, “Karanlığa Boyun Eğmeyeceğiz”

sloganları eşliğinde bitiren Rennan Pekünlü, aynı gün öğleden sonra teslim olmak üzere, dostları eşliğinde Foça’ya doğru yola çıktı.

Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu’na gelmeden önce yaklaşık iki km yolu sevenleri ile birlikte şakalaşarak yürüyen Rennan Pekünlü, hüzünlü ama aynı zamanda yarınlar için umut dolu bakışlar eşliğinde, kendisine verilen iki yıl bir ay hapis cezasını çekmek üzere cezaevine girdi. Hapse girmesinin gerçek bir ayrılık olmadığını söyleyen Rennan Pekünlü,

“Bu ayrılık, bütünleştirici anlamda bir ayrılık. Karanlığa boyun eğmeyeceğiz, mücadeleye devam!” sözleriyle sevenlerine veda etti.

Yargılanan, ceza verilen ve hapse atılan Rennan Pekünlü değildir;
laik hukuk devletidir, demokratik cumhuriyettir, üniversitedir, aydınlanmadır, Atatürk ilke ve devrimleridir.

Yaklaşık üç yılı aşkın süren ve Rennan Pekünlü’ye hapis cezası verilmesine neden olan bu süreçte;
– YÖK,
– Ege Üniversitesi Rektörlüğü,
– İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi,
– Yargıtay,
– Anayasa Mahkemesi ve
– türbanlı öğrenciler

anayasayı ihlal suçu işlemişlerdir.

Bu olayın asıl suçluları, süreçteki tüm kişi ve kurumlardır. Üç yılı aşkın süredir devam eden bu davayı bugüne dek görmeyenler, duymayanlar ve
ilgilenmeyenler de bu suça ortaktır.

Anayasa Mahkemesi verdiği kararda;

“Türban dini bir simgedir, laiklik ilkesine aykırıdır, yükseköğretim kurumlarında serbest bırakılamaz.” demektedir.

Bunun yanında “türbanı yükseköğretim kurumlarında ve kamu kurum ve kuruluşlarında serbest bırakmaya çalışmak ve bunda ısrarcı olmak,
siyasal partiler yönünden kapatma nedenidir.”
şeklinde karar vermiştir ve bu karara göre kimi siyasal partileri kapatmıştır. 2008’de AKP için “laikliğe aykırı eylemlerin odağı” derken de, bu karara gönderme yapmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği
bu kararlar yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlamaktadır. Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı davranmak,
bu kararların gereğini yapmamak, Türk Ceza Yasası uyarınca suç oluşturmaktadır.

Rennan Pekünlü olayında Anayasa Mahkemesi kararı, dolayısıyla Anayasa
yok sayılarak suç işlenmiş; YÖK, üniversite yöneticileri, savcılar ve yargıçlar
bu suça ortak olmuşlardır. İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi, Yargıtay ve
bireysel başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi üyeleri,
açıkça Anayasa Mahkemesi kararlarını hiçe sayan
hukuk dışı bir tutum sergilemişlerdir.

Bütün bu hukuksuzluklar yaşanırken Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz’ın gerçeklere aykırı olarak yayınladığı 5 Nisan 2011 tarihli türbanla ilgili gizli genelgesinde “Anayasanın türbana izin verecek şekilde değiştiği” ile savcılığa gönderdiği 21 Kasım 2011 tarihli yazıdaki “YÖK’ün ve üniversitenin
türban yasağına ilişkin bir uygulama talimatı olmadığı”
şeklindeki gerçek dışı bildirimi, Rennan Pekünlü’nün yargılamasını etkilemiş, hedef göstermiş ve
ceza almasını sağlamıştır.
 Yakınmacı öğrenciler gerek savcılıkta, gerekse duruşmalarda Rennan Pekünlü’nün “türban yasağı kaldırıldığı halde kendilerine yasak uygulamaya kalktığını” savunmuşlar ve bu savunmaları da kabul görmüştür.

Böyle bir rektörün zaman yitirmeden istifa etmesi gerekmektedir.

Prof. Dr. Rennan Pekünlü, karanlığı reddeden bilim insanı sorumluluğu ile
insan haklarına ilişkin evrensel hükümleri etkin kılmak için, Anayasa Mahkemesi ve türbanı siyasal İslam’ın sembolü sayan‘ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun biçimde hareket etmiştir. Bunun sonucunda türban konusunda tutanak tutunca, hapis cezasına mahkum edilmiş, bu karar Yargıtayca onanmış, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru da sonuçsuz kalmıştır.

İşlediği bir suç bulunmayan ve suçlu da olmayan Rennan Pekünlü’nün cezaevine konulması, Cumhuriyetin, demokrasinin, laik hukuk devletinin bitirilmesi anlamına gelmektedir.

– Asıl suçlular Rennan Pekünlü’yü cezaevine düşürenlerdir,
– asıl suçlular Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarını yok sayanlardır,
– asıl suçlular Atatürk ilke ve devrimlerini yok etmek isteyenlerdir.

Ancak bilinmelidir ki, bütün bu hesapların da sorulacağı aydınlık günler gelecektir.

TÜMÖD Basın Açıklaması

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz TÜMÖD (Tüm Öğretim Üyeleri Derneği) basın açıklamasını, başkan sayın Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI imzasıya paylaşmak istiyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
20.6.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

==============================

“Halkımız bütün bu insanlık dışı uygulamaların hesabını er ya da geç soracaktır”

portresi
Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI
TÜMÖD Genel Başkanı

 

 

TÜMÖD Yönetim Kurulu üyeleri olarak, Taksim Gezi Parkı ile ilgili sorunların kıvılcımıyla patlak veren demokratik toplumsal tepkiler hakkındaki görüş ve düşüncelerimizi,
bugüne dek değişik platformlarda ve değişik kanallarda dile getirmeye çalıştık.
Kuşkusuz, bizim bu çabalarımızın, özellikle tüm medya organları üzerinde sürdürülmekte olan son derece sistematik ve ağır denetim ve baskılar dolayısıyla bazı çevrelere ulaşmasının sınırlı kalmış olabileceğini kabul etmekteyiz. Dolayısıyla bu konulardaki tavrımızı, tekrar tekrar ortaya koymanın yanlış olmayacağı kanısındayız.

Hukuk devleti kuralları çerçevesinde sürdürülmesine büyük özen gösterildiği anlaşılan
ve ülkeyi boydan boya saran demokratik ve özgürlükçü protestolara karşı yöneltilen saldırıların sergilediği vahşet manzaraları, giderek büsbütün tahammül edilemez boyutlara varmış, bunların ülke gündemindeki yeri daha da belirginleşmiştir.

Çocuk yaştaki insanlara ve doktorlara uygulanan acımasız davranışlar,
ülkemizin tarihinde görülmemiş bir tablo ortaya çıkarmıştır.
Çocuklar üzerindeki baskılar giderek cinayet boyutuna varmış bulunmaktadır.

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda son derece sınırlı olanaklara karşın, yaralı düşman askerlerine bile yardıma koşan atalarımızın davranışları tüm dünyaya örnek oluşturan, sarsılmaz bir geleneğimiz olarak bilinir. Oysa şimdi kendi yurttaşlarının yardımına koşan hekimlerimiz kelepçelenmekte ve cezalandırılmaktadır.

Yıllardır özgürlükçü ve demokratik kişiliğe sahip öğrenciler yetiştirmeye özveriyle
büyük özen göstermiş olan üniversite öğretim elemanlarını, bu çabalarından dolayı
ağır sözlerle eleştirmeye kalkışmak akılla, mantıkla ve yurtseverlikle bağdaşmaz.

Güçbirliği yapan halkımızın bütün bu insanlık dışı uygulamaların hesabını er ya da geç soracağından emin bulunuyoruz.

Bu duygularla demokratik toplumsal tepkilerini gösteren halkımızın yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.

Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI
TÜMÖD Genel Başkanı
19.6.13, Ankara

Öğretim Üyeleri Derneklerinden Ortak Basın Açıklaması

ORTAK BASIN AÇIKLAMASI

Tarih: 02.08.2012

Cumhurbaşkanı Basın Danışmanı Ahmet Sever’in, gazeteci sayın Ruşen Çakır ile yaptığı ve 30 Temmuz 2012 tarihli Vatan Gazetesi’nde yayımlanan röportajının son bölümü rektörlük atamalarıyla ilgili olup, kabul edilemeyecek savlar içermektedir.

Sayın Sever’e göre, üniversitelerinde gerçekleştirilen rektör adayı belirleme seçimlerinde, en yüksek oyu aldığı halde atanmayan profesörler kusuru kendilerinde aramalıdır. Bu konuda sayın Sever’in sözleri şöyledir: “… maalesef siyasette bile görülmeyen bazı ayak oyunlarına bazı bilim insanları başvuruyor. Birbirlerinin kuyusunu kazmaları, iftira kampanyaları düzenlemeleri tüyler ürpertici. Cumhurbaşkanı da bunların hepsinin farkında olduğu için bunlara bulaşmamış insanları atamaya çalışıyor. Bu durumu açıkça ifade edemediği için, sadece alınan oylara bakanlar açısından yanlış bir algı ortaya çıkıyor.”

Yukarıdaki ifadeler öncelikle akademisyenlere yönelik, kanıtlanmaya muhtaç, abartılı, maksadı aşan, ağır suçlamalar içermektedir. Ayrıca cumhurbaşkanı atamalarda sınırsız olmayan takdir hakkını kullanırken, neyin iftira, neyin gerçek olduğunu ve kimin iftiracı olup, kimin olmadığını ortaya çıkarmada kamuoyu önünde büyük bir sorumluluk taşıdığını göz ardı etmektedir. Dolayısıyla cumhurbaşkanının bazı rektör atamaları konusunda basın danışmanının görüşlerini paylaşıp, paylaşmadığını ve atamalarda bağlı kaldığı ilkeleri kamuoyuna açıklaması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu nedenle öğretim elemanlarını temsil eden dernekler olarak, Cumhurbaşkanı Basın Danışmanı Ahmet Sever’in talihsiz değerlendirmeler içeren sözlerini kınıyoruz. 2 Ağustos 2012, Ankara

Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI
TÜMÖD-Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanı

Prof. Dr. M. Tuba ONGUN
Gazi Üniversiteli Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı

Prof. Dr. Tuba Ongun, Gazi Üniv. Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı