Etiket arşivi: siber güvenlik

DÜŞÜNMEYE FIRSAT VERİLMEYENLER

DÜŞÜNMEYE FIRSAT VERİLMEYENLER

Av. Nurullah AYDIN
2 Nisan 2018-ANKARA

Teknoloji ile yazılı görsel ve sosyal medya, küresel güçlerin ve otoriter yapılanmaların en önemli silahı haline gelmiş durumda. İnsanların düşünmesine fırsat verilmiyor. Sürekli tekrarlanan yanıltıcı bilgiler kafa karışıklığın neyin doğru neyin yanlış olduğuna zemin kazandırmıyor. Bilimsel eseri olmayan profesörler üniversitelerde artarken, tecrübesiz birikimsiz kişiler bürokrasinin tepe noktalarında yetkilendirilirken, parti militanları yargı kontrolünü alırken, tetikçi medya beyinleri yıkamaya devam ediyor.

Batı emperyalizmi günümüz insanını, ilk çağların köleleri haline sokmuştur. Bakın; bu gerçeği herkes dile getirmeye çalışır. Ancak alternatif oluşturma da zorluk yaşarlar. Kimileri  birey-sel, kimileri parti grubu olarak hareket ederler. Bazı kişiler ve partiler ise duyarlı görünüp duyarsızlıklarını çıkarları için devam ettirirler. Bilgi Çağında bilgisizlik ve çaresizlik nedeniyle işbirlikçilik moda olmuştur. Aydın mı yoksa kimliksizleşen aydınlar mı var sorusu soruluyor.

Liderlik için kriterlerin başında, küresel sermaye ve örtülü derin dünya örgütlerin icazeti gelmektedir. Aydın-Münevver-Entelektüel kim? Türk Aydını mı Türkiyeli aydın mı? Aydınların gaflet ve hıyaneti, aydınlardaki ideolojik körlükten ileri gelmektedir.  Bilim adamı ve sorumluluğunu yitirmiş akademisyenler, devşirilen aydınlar ve embesil medya mensupları, Türkiye’yi sonu kaosa giden yolları döşemektedirler. Dönek Aydınlar ve Diplomalı cahiller kafa karıştırmaktadır. Kimliksizlere dikkat  etmek gerekir.

Beynin biyolojik ve sosyolojik ritmi bozulmuş, siyasi irade felç edilmiş ve biyolojik saldırı hazırlığı yapılarak Psikolojik Savaş her alanda her şekilde kural tanımaksızın uygulanmaktadır. İnsan ve toplum üzerinde zihin operasyonları ile kitlesel zihin çökertme silahı kullanılmaktadır.  Kontrollü Gerilim Stratejisi, kitlelerin düşünme sorgulama melekelerini alt üst etmiştir.

Dinleme merakı insanları sarmalamıştır. Dikkat! Casus yanıbaşınızdadır. İstihbarat sistemlerinin şifreleri elinde olan küresel güç dünyayı dinliyor. Terörün yeni silahı internettir ve siber savaş her alanda sürdürülmektedir. Tele kulak ve medya-siyaset içiçe olmuştur. Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali artmıştır bu nedenle derin kulaklara dikkat edilmelidir. 11 lazer güdümlü telekulak aracı ile telekulak her yerdedir. Korku ülkesi algısı, kitlelerde oluşmuştur. Bilgi toplumu ve çağın gerçekleri ortada iken insanlar teknoloji bağımlısıdır. Tehlikeleri algılamaktan uzaktır.

Siber güvenlik ortadan kalmış, bilgisayar yoluyla da takip sürmekte, mailler okunmaktadır. Hakim-savcıları, generalleri, siyasetçisi, gazetecisi dinlenen bir ülke. Beyin avcıları işbaşındadır Yabancılar uzman, gazeteci, danışman, iş adamı akademisyen kimlikleriyle Türkiye’yi mesken tutmuşlardır. Provokasyonlarını kamu görevlisi kimlikleriyle örtülü bir şekilde rahatlıkla yapar hale gelmiştir.

Türkiye ve Ortadoğu; casuslar savaşı arenasıdır. Bölge kaosa sokulmuştur. ABD’nin kaostan kozmosa stratejisi işlemektedir. Bölge ülke lider ve kadroları, figüranlığı kabul etmiş rollerini oynamaktadırlar. Dikkat edin: Bilgi kirliliği yaratan sosyal ajanlar peşinizde olabilir. Gazeteci, İstihbaratçılık ve lobicilik gözde meslek haline gelmiştir. Muhbirlik, gizli tanıklık nemalanma ve takdir edilme kimliğine dönüşmüştür. Gazete sayfalarında yer alan ve TV ekranlarında yer alan ucube tipler ücretli asalak işbirlikçilerdir. Ajan gazeteciler, ajan siyasetçilerle kolkoladır. Gizli Tanıklık nedeniyle gizemli soruşturmaya maruz kalma endişesi, duyarlı herkeste panik meydana getirmiştir.

Propaganda, reklam ve siyaset; güç, servet ve şöhret aracıdır. Asimetrik psikolojik savaş yürütülürken Kontrollü Gerilim Stratejisi uygulanmaktadır. Propaganda neden ve kime karşı yapılır? Halkın bilinçlenmesini önlemek sürüleşmesini sağlamak için yapılır. Kim, neden, niçin, kime düşmanlık içindedir? Global gelecek için stratejik algılama artmalıdır.

Günün Sözü. Sen seni seven ve güvenen insanlarla birlikte hareket et.
========================================

Teşekkürler değerli konuk yazarımız Sn. Av. Nurullah Aydın..
Sanal ortam iletişimleri ve araçları için toplumda yaygın bir ürkeklik hatta korku zaten egemen. Bu bakımdan, insanları iyice soğutup uzaklaştırmadan çözümler de üretmeli. Önerileri bekleriz.

Sevgi ve saygı ile. 04 Nisan 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Ordunun bilgisi ABD’de durmasın

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Kansu: Ordunun bilgisi ABD’de durmasın..

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Kansu:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak ben de tüm verilerimiz ABD’de dursun istemem.” 

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, 15 Temmuzdan sonra verinin nerede kimin korumasında durduğunun çok önemli hale geldiğini belirterek, “Bunlar çok kritik konular. Mesela Milli Savunma bilgileri burada olabilir. Tabii ki ben de Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak ordunun datası ABD’de dursun istemem. Tüm veriler Almanya’da, ABD’de dursun istemem. Ama böyle yapacağım dersek de geride kalırız. Mesela lojistik, sağlık, belediyelerin dataları bunların bulutta durmasında bir sakınca yok. Tabii ki verinin Türkiye’de tutulması için hibrit sistemler de var” dedi.

Kansu, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada darbe girişiminden sonra Türkiye’de siber güvenlik yatırımlarının arttığını “Şimdi kiminle konuşsak siber güvenlik öncelikli konu oldu diyor.
Şu anda kalifiye eleman eksik. Altyapı eksikliği var. Bu güvenli mi, değil mi, kamu bu konularda bizden destek istiyor. Bu alanlarda kamu ile işbirliği yapıyoruz.” ifadesini kullandı.

Ciddi tehdit var

Ulusal güvenliğin korunması için kamu kurumlarıyla yakın temas içinde çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Kansu, “Kamuda değişen insan kaynağı sonucu önceden alınan admin yetkilerinin işten ayrılma süreçlerinde düzgün devredilmemesi, şirketlerde kritik belgelerin yedeklenmeyen ortamlarda saklanması ve evlerde güncel yazılımların kullanılmamasına kadar ülke olarak uçtan uca ciddi bir tehditle karşı karşıyayız. Hala eski versiyon işletim sistemleri kullanılıyor. Daha XP kullananlar var. Bunlar da güvenlik açığına neden oluyor..” şeklinde konuştu.

Korsan yaygın

Korsan işletim sistemi ve programla mücadenin bitmeyen çileleri olduğunu dile getiren Kansu, Türkiye’nin virüs taramalarında en fazla virüs taranan ülkelerden olduğunu Türkiye’de
bu oranın %42 iken dünya ortalamasının %17’lerde olduğuna işaret etti.

4 odak noktası

Şirket olarak, nesnelerin interneti, yapay zekâ, bulut ve siber güvenliğe odaklandıklarını
ifade eden Kansu, 2020 yılında her bireyin ortalama 5 adet internete bağlı cihazının olacağını, veri tüketimi ve üretiminin artacağını, veri en değerli sermaye olduğunu bildirdi.

‘Cuma hutbelerini ‘bulut’ta saklıyoruz’

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından her cuma günü hutbeler Türkiye geneline Microsoft bulut sistemi üzerinden dağıtılıyor. Murat Kansu, bulut sistem ile birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı internet sitesinin herhangi bir sorun yaşamadığını belirtti.

Kansu, Türkiye’de kamu tarafındaki en büyük bulut kullanıcılarının Diyanet olduğunu,
Alo Fetva, cuma hutbeleri bizim bulut sistemimizde. Ayrıca Devlet Opera ve Balesi de bizim ikinci büyük müşterimiz. Arka planda, oyuncunun, dekorcunun, senaristin herkesin birbirinden haberdar olması gerekiyor. Seanslar kaçta başlıyor kaçta bitiyor. Bu sistemin hepsi bizim bulut sisteminde. Türkiye’de bulut farkındalığını artırmak istiyoruz” diye konuştu.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteğiyle hayata geçirilen Nesnelerin İnterneti (IoT) projesinde stratejik işbirliği yaptıklarını duyudan Kansu; meslek lisesi, meslek yüksekokulu öğrencileri ve öğretmenlerine açık olan Nesnelerin İnterneti yarışmasında Haziranda
jüri değerlendirmesi yapılacağını ve sonuçların ağustosta açıklanacağını söyledi.

Microsoft’tan eğitim seferberliği

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu şirketin Türkiye’deki eğitim çalışmalarıyla ilgili de şu bilgileri verdi:

* Microsoft yapay zekâ temelli teknolojilerin ekonomiyi dönüştürmesi yönünde adımlar atarken özellikle bu alanlarda yetişmiş insan kaynağı sıkıntısını gidermeyi de önceliklendiriyor. Bu bağlamda, 15’incisini hayata geçirdiği, dünyanın öğrencilere yönelik olarak düzenlenen en büyük teknoloji yarışmalarından Imagine Cup 2017 ülkemizde yapay zekâ odaklı kurgulandı. 16 yaşından itibaren (AS: başlayarak) tüm öğrencilere açık olan Imagine Cup ulusal finalleri için başvurular başladı.

* Öğretmenlerin teknoloji kullanımını yaygınlaştırmayı hedefleyen Microsoft Türkiye, geçen yıl başlattığı “Harikalar Yaratan Öğretmenler Yarışması”na bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliğiyle devam ediyor. Microsoft ve Milli Eğitim Bakanlığı, yarışma kapsamında öğretmenlerin teknoloji ile yarattığı başarı öykülerini paylaşarak teknoloji ile yapılabilecekleri konusunda ilham vermeyi amaçlıyor.

* Microsoft, Açık Akademi ile, ilkokuldan başlayarak her yaşta bireye online olarak kod yazmayı öğretmeyi hedefliyor. Burada toplamda 110 saatin üstünde online video olarak programlama eğitimi bulunuyor ve halen 200 binden fazla kayıtlı kullanıcı var. 2012’de açılan Açık Akademi, 5 yıl içinde 1 milyon insana ulaşmayı hedefliyor.

* Microsoft, KAGİDER’in de desteğiyle Türkiye’nin kadınların teknoloji alanındaki başarılarını ve liderliklerini onurlandırmak amacıyla ‘Teknolojinin Kadın Liderleri’ni ödüllendiriyor. 2017’de de Türkiye’deki kadınların daha iyisini başarmaları için onların gerçek anlamda güçlenmesinin önündeki bariyerleri birlikte kaldırmaya devam etmek isteyenler ödül programına 9 farklı kategoride başvurabilecek. (Cumhuriyet, 13.3.17)

===============================
Dostlar,

Ülkemizin kasvet verici gündeminden zaman zaman sıyrılmak ve dünyada neler olup bitiyor bakmak zorundayız. Bilim-teknoloji başdöndürücü hızla ilerlemekte.. Zaman hızlanmış adeta.
Artık 4. Sanayi Devrimi‘nden söz ediliyor. Şunun şurasında kadim Sanayi Devrimi 1760’larda buhar gücünün sanayide motorlarda, giderek ulaşımda (tren, gemi) kullanılmasıyla başlamıştı.
İçime girdiğimiz yılların yaşamı bütünüyle dönüştürecek 4 kaldıracı görülüyor :
1- nesnelerin interneti,
2. yapay zekâ,
3- bulut ve
4. siber güvenlik

Ülkemizin bu başdöndürücü gelişmeleri ıskalamaması olağanüstü önemli.
Yoksa Osmanlı’nın karşılaştığı sonuçlar “tarihin tekerrürü” yasasıyla bizi de kuşatır.
Ne yazık ki siyasal iktidar ülkemizi son derece kötü yönetiyor.
Son derce hatalı – tehlikeli – sakıncalı – maliyetli… bir akıldışı halkoylamasına sürüklendik. Halktan EGEMENLİĞİNİ tek 1 kişiye devretmesi, kendisin yadsıması hatta kendisini
yok sayması isteniyor.. Olacak şey değil.. İstenmesi de patolojik verilmesi de!
16 Nisan 2017 günü bu anlamsız ve uğursuz dayatmayı tüm halkımız EGEMENLİĞİNE ve ÜLKESİNE – VATANINA – TAPUSUNA – KİMLİĞİNE sahip çıkarak aşacak inanıyoruz. “HAYIR” oyları sağduyu ile çoğunlukta olacak ve bu herkesin, başta AKP ve Erdoğan’ın da hayrına olacak inanınız..

Türkiye yoluna, rejimin kalbi TBMM öncülüğünde sorunlarını – çözümlerini uygarca tartışarak devam etmeli. Kim olursa olsun tek 1 kişiye bağlanma “sürü toplum” lara özgüdür ve Türk Ulusu bu dönemi en az 100 yıl önce kapatmıştır.. Dünyanın gidişi de böyle değil..

Açık toplum, saydam yönetim, siyasete katılma, yöneticilerin hesap vermesi ve giderek
temsili demokrasinin de aşılarak teknolojik olanaklarla temel konuları doğrudan halkoylaması ile kararlaştırma temelli DOĞRUDAN DEMOKRASİ çağımızın genelgeçer doğruları..

Sevgi ve saygı ile. 13 Mart 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com

50 milyon vatandaşın kimlik bilgileri çalındı!

Kimlik Bilgileri İnternete Sızan Vatandaşın Yapması Gerekenler

Kimlik Bilgileri İnternete Sızan Vatandaşın Yapması Gerekenler


Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının kimlik bilgilerinin çalındığı yönündeki iddialar bir anda ülkenin bir numaralı gündem maddesi haline geldi.

Peki kimlik bilgilerini toplamak ve satmanın cezası nedir? Çalınan kimlik bilgileriyle neler yapılabilir? Kimlik bilgileri çalınan kişiler nasıl bir yol izlemelidirler?

Avukat Rezan Epözdemir, kimlik bilgilerinin çalınarak satılmasıyla ilgili şu bilgileri verdi:

CEZASI EN AĞIR 4.5 YIL

Kişisel verilerin kaydedilmesi ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme Türk Ceza Kanunu’nun 135. ve 136. maddesi kapsamında bizim hukuk sistemimizde suç olarak tanımlanmıştır. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun cezası 1 ila 3 yıl hapis cezasıdır. Suçun nitelikli hali ise, kamu görevlisi tarafından görevin verdiği yetkinin kötüye kullanılarak veya belirli bir meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesidir ki bu durumda suçun cezası 1.5 ile 4.5 yıl hapis cezası olacaktır.

Kişisel verileri verme, yayma veya ele geçirme suçu ise kişisel verileri kaydetme suçundan farklı olarak zaten kayıtlı bulunan verilere yönelik işlenen bir suçtur. Bu suç tipinin maddi unsuru herhangi ortamda kayıtlı bulunan kişisel verilerin hukuka aykırı yollarla ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılmasıdır. Kişisel verileri verme, yayma veya ele geçirme suçunun cezası 2 ila 4 yıl hapis cezası olarak belirlenmiştir.

Bu suçun kamu görevlileri tarafından işlenmesi halinde ceza yarı oranında artacağından kimlik bilgilerini hukuka aykırı olarak veren veya ele geçiren kamu görevlileri 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacaklardır.

Burada bir diğer ihtimal ise, bu kimlik bilgilerinin YSK, nüfus müdürlüğü, MERNİS (AS: Merkezi Nüfus İstatistikleri) gibi bilişim sitemlerine girilerek ele geçirilmesidir. Bu halde de Türk Ceza Kanunu’nun 243. maddesi uyarınca ek olarak failler hakkında 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası verileceği hüküm altına alınmıştır.

KİŞİSEL VERİ NEDİR?

Kişisel veri, gerçek veya tüzel kişilere özgü olan ve kişilerin belirlenebilir olmasını sağlayan her türlü spesifik (AS: özgül) bilgidir. Bu yönüyle kişisel veri, yalnızca kişilerin tanınmasını ve teşhisini sağlayan bilgilerden ibaret olmayıp, kişilerin fiziksel, sosyal, kültürel, mali, psikolojik tüm bilgileri kapsamaktadır. Bu kapsamda kişilerin vatandaşlık ve vergi numarası, kimlik, pasaport ve ehliyet bilgiler, sosyal güvenlik numarası, ev ve iş adresi, e-posta adresi, telefon numarası, faks numarası, özgeçmişi, fotoğrafı, videosu, kan grubu, adli sicil (sabıka) bilgileri gibi kişinin belirli veya belirlenebilir olmasını sağlayan tüm bilgiler kişisel veri niteliği taşımaktadır ve kişisel verilerin korunması kapsamına girmektedir.

HALK ARASINDA ADI FİŞLEME

Kişisel verileri kaydetme, kişilere ait verilerin hukuka aykırı şekilde depolanmasıdır. Kişisel verilerin kaydedilmesi halk arasında “fişleme” olarak tabir edilmektedir. Kişisel verilerin kayıt işlemi kağıt veya dosya üzerinden yapılabileceği gibi dijital ortamda da yapılabilir. Bunun suça veya cezaya bir etkisi yoktur. Önemli olan, kişilerin siyasi, felsefi, dini, mezhepsel, ırksal özelliklerinin, sağlık özelliklerinin, hastalıklarının, cinsel tercihlerinin veya benzeri kişisel bilgilerinin hukuka aykırı şekilde kayıt altına alınmasıdır. Kişisel verilerin hukuka aykırı kaydedilmesi suçunda temel olarak iki unsur söz konusudur. Birincisi ortada kişisel bir veri söz konusu olmalı ve ikinci olarak bu veri hukuka aykırı şekilde kaydedilmelidir. Bir kişisel verinin hukuka aykırı kaydedilmesi, kişisel verilerin kişisel veriyi kaydetme hak ve yetkisi olmaksızın kaydedilmesidir. Bu bakımından kişisel verinin kaydedilmesine, kişisel verinin sahibi tarafından izin veya onay verilmesi hukuka aykırılığı kaldıran bir ögedir. Aynı biçimde kişisel veriyi meslek veya görev ya da herhangi bir sözleşme kapsamında rızaya dayalı olarak kaydedilmesi de hukuka aykırı olma özelliğini ortadan kaldıran bir durumdur. Bunların dışında herhangi bir izin veya onay olmaksızın ya da izin veya onay verilen kişiden farklı bir kişi tarafından kişisel verilerin kaydedilmesi hukuka aykırı ve suç olacaktır.

FAİLLERİN TESPİTİNİ İSTEYEBİLİRSİNİZ

Bu kuramsal bilgiler ışığında, kimlik bilgileri çalınan vatandaşlar Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak faiilerin belirlenmesi ve cezalandırılması için yakınma dilekçesi verebilirler. Bununla birlikte bu suç tipleri Türk Ceza Kanunu’nun 139. maddesine göre yakınmaya bağlı suç tipleri olmayıp res’en (AS: kendiliğinden) kovuşturulabilen suç tipleridir, yani ilgililer yakınmacı olmasa bile kamu adına soruşturma yapılır ve failler belirlenirse kamu davası açılır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı konuya ilişkin bir soruşturma açmış olup, varsa kimlik bilgileri yani kişisel verileri çalınan vatandaşların yakınması  da bu ana dosya ile birleştirilecek ve dosya tek elden yeknesak bir şekilde yürütülecektir. Aksi usul ekonomisine aykırı olur ve aynı olay nedeniyle birden çok savcılık dosyası üzerinden tahkikat (sorşturma) yürütülmesine neden olur. Dolayısıyla kimlik bilgileri çalınan kimselerin yapacakları bireysel yakınmalar ana dosya olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dosyası ile birleştirilir.

Burada T.C. kimlik numaralarının değiştirilmesi veya tahrif edilmesi söz konusu olamaz, çünkü zaten buradaki nüfus bilgileri YSK başta olmak üzere birçok veri tabanında ve resmi belgelerde bu kayıtlar mevcut ve tasdik altındadır.

YASA CUMHURBAŞKANI’NIN ONAYINI BEKLİYOR

Cumhurbaşkanının onayını bekleyen Kişisel verilerin Korunması Kanunu henüz onaylanıp Resmi Gazetede yayınlanmadığından, somut olaya uygulanabilmesine olanak yoktur. Ancak bu yasanın onaylanmasının ardından Türk Ceza Kanunu‘nun 135, 136 ve 243. maddelerine göre daha lehe olması durumunda uygulanması söz konusu olabilecek ve bu durumda lehe yasa geriye yürüyebilecektir. Cumhurbaşkanı tarafından henüz onaylanmayıp Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmeyen Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Türk Ceza Kanunu’nun varolan durumuna göre daha sıkı bir koruma rejimi içermektedir.

ÇALINAN BİLGİLERLE NELER YAPILABİLİR?

Çalınan bilgilerle, ilgili vatandaşlar aleyhine kredi çekilebilir, kefil olunabilir, şirket kurulabilinir, tasarrufi işlemlerde bulunulabilinir. İnteraktif bankacılık vasıtaları kullanılabilinir. Doğal ki bütün bunların yapılabilmesi için, ilgilinin imzası, yerleşim (ikametgah) belgesi veya telefon bilgisi ile sistemde kayıtlı telefonuna gelen şifre ve mesaj bilgilerine de gerek var. Ek olarak bunlardan biri veya birkaçı sağlanırsa bu işlemler de yapılabilir.

Bununla birlikte kimlik bilgilerinin çalınmasının esasa ekili olan bir başka önemli sonucu ise, bilgi sahiplerinin kişisel verilerinin kaydedilerek veya ele geçirilerek kategorize edilmesi, tasniflenmesi ve halk dilindeki tabirle “fişlenmesi“dir ki; bu durumun demokratik hukuk devleti açısından kabulüne hukuken ve fiilen olanak yoktur. (http://www.haberler.com/kimlik-bilgileri-internete-sizan-vatandasin-8331837-haberi/, 06 Nisan 2016)

=============================================================

Dostlar,

Ne diyeceğimizi ve yazacağımızı gerçekten şaşırdık..
Akla gelen soruları sıralayalım :

1. Bilgi Teknolojileri Kurumu‘nun siber güvenlik duvarı ve teknik personeli gerçekten bunca zayıf mıdır? Bu Kurumun çalışanları Başbakanlığı döneminde Erdoğan tarafından çaycısına – kapıcısına dek bizzat ve özel olarak seçilip atanmadı mı? Yandaşlar zayıf ve çürük mü, hain mi?
2. Sanal korsanlar gerçekten 128 bitlik şifreleri kırabilecek yetenekte midir?
3. Saldırı nereden gelmiştir, kaynağını neden derhal açıklamıyorsunuz?
4. Ele geçirilen (Hack’lenen) bilginin kapsamı (içeriği) ve oylumu (hacmı) nedir; neden derhal açıklamıyorsunuz?
5. Dört Bakanlık neden birbirinden ayrı ve tutarsız açıklama yapıyor?
6. Kişisel Verilerin Korunması Yasası CB’nın önünde iken bu olayın gerçekleşmesi tastlantı mıdır, AKP hükümeti olayı nasıl okuyor?
7. Yurttaşların zarar görmesini önlemek için ivedilikle yapılması gerekenler neler,
“olağanüstü durum” kapsamında hızla belirleyip uygulamaya başladınız mı?
8. Yurttaşların olası maddi yitikleri için “acil sigorta” sistemlerini devreye koyacak mısınız?
9. Eyyyy AKP’liler      : Kendinize soruyor musunuz, 13+ yıldır sizin uğursuz iktidarınızda
ülkenin başına gelmeyen felaket kalmadı… Niçin ?? Gerçekten bunca beceriksiz misiniz,
gerçekten acz içinde misiniz, yoksa operasyonun içinde misiniz?
Ülkeyi kökten teslim almak için en son darbelerinizden biri mi bu?
10. Çok ürkünç (vahim)olay sizin kurgunuz değilse -ki bu düpedüz VATAN HAİNLİĞİ – VATANA İHANET SUÇUNUN ta kendisidir- bunca zavallı bir iktidarın ülkeyi yönetme hakkı olamaz deyip artık istifayı ve yönetimi namuslu – ehil ellere bırakmayı düşün(e)mez misiniz??

*****
Günahlarınız öyle büyüdü ki, bağlanan basiretiniz yüzünden kör ve sağır durumdasınız..
Ancak bu gidiş ülkemize de size de çook ağır bedeller ödetiyor, ödetecek..
Türkiye kendini her durumda toparlayacak ve sorumlularından hesabını mutlaka soracaktır..

Sevgi ve saygı ile.
06 Nisan 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com