Etiket arşivi: Nesnelerin İnterneti (IoT)

TÜİK : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları – 2018

TÜİK : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları – 2018


AÇIKLAMALAR
Yerleşim yeri nüfusları, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (NVİGM) tarafından güncellenen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nden (ADNKS) alınan nüfusla birlikte, kurumsal yerlerde kalan nüfus dikkate alınarak hesaplanmıştır. Kışla, cezaevi, huzurevi, üniversite öğrenci yurtları vb. kurumsal yerlerde kalanlar, uluslararası tanım gereği ikamet adreslerinin bulunduğu yerleşim yeri nüfusuna değil, kurumsal yerlerin bulunduğu yerleşim yeri nüfusuna dahil edilmiştir. Ayrıca il, ilçe, belediye, köy ve mahallelere göre nüfuslar belirlenirken, 31 Aralık 2018 tarihli Ulusal Adres Veri Tabanı (UAVT) kayıtları kullanılmıştır.
(http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=30709, 04.02.2019)
==============================================
Dostlar,

2018 NÜFUS SAYIMININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ..

Korkunç bir hızla çoğalmaya – üremeye devam ediyor Türkiye!
2017 boyunca artış 995 bin olmuştu, 2018 boyunca bu rakam yaklaşık 1,2 milyon oldu.
1,2 milyon insana “daha” Türkiye aş verecek, ev verecek, okul – eğitim sağlayacak, sağlık – güvenlik – adalet.. kamu hizmetleri sağlayacak.
İŞ sağlayacak, istihdam edecek..
Bunları nasıl başaracak? Hangi kaynaklarla??
Tarımsal üretimimiz artık ülke nüfusunu besleyemiyor..

“..Türkiye, günümüzde kendini doyuramıyor. Tarımda ithalat bağımlısı. Mercimekten fasulyeye, etten buğdaya, çaydan soğana 126 ülkeden 133 kalem meyve-sebze ithal ediyor. Gürcistan’dan, Bulgaristan’dan saman alıyor. Tarımda bu halde olan Türkiye, güçlü bir sanayi ülkesi de değil. Tersine, son yıllarda iyice sanayisizleşti. Ekonomisi büyürken bile, istihdam yaratamadı. Sanayi adına yaptıklarını, biriktirdiklerini de sattı. Büyük bölümünü yok pahasına, birkaç yıllık kârına, arsa bedelinin altında bir fiyata elden çıkardı. Özelleştirmeden elde ettiği geliri de verimli kullanamadı. Dışarıdan aldığı borç dahil, elinde avucunda ne varsa betona gömdü. Lüks konutlara, alışveriş merkezlerine yatırdı. O nedenle bu iktisadi yapı üretim ekonomisi olamaz. İstihdamı artıramaz. İleri teknoloji üretemez. Dışsallık sağlayamaz. Yüksek katma değer yaratamaz. Her yıl en az 200 milyar dolar dış kaynağa ihtiyaç duyan Türkiye’nin yüksek cari açığı, yapısal bir sorun. Cari açığın en önemli nedeni de enerji bağımlılığı. Türkiye, sadece dış kaynağa, yabancı yatırımcıya değil, ithal ettiği yüksek teknolojiye de bağımlı. İçte ve dışta borç bulmak için yüksek faiz ödüyorYüksek borcun, değil ana parasını, faizini ödemekte bile zorlanıyor. 1986-2003 arasında 8.2 milyar dolarlık, 2003-2017 arasında 60 milyar dolarlık özelleştirme yapan Türkiye, özelleştirmenin yarattığı sorunları görmüyor. Tersine, en son şeker fabrikalarında olduğu gibi, yeni özelleştirmeler yapıyor…” (http://ahmetsaltik.net/2019/02/02/beka-sorunu-ve-kirilgan-ekonomi/)
2018 boyunca işsizlik resmen yaklaşık yarım milyon daha artarak 4 milyona dayandı.
Gerçek rakamın bunun en az 2 katı olduğunu gerçekte herkes bilmekte..
Ulusal gelir 2013’ten bu yana sürekli düşmekte!
2013 : 950 milyar $
2014 : 935 milyar $
2015 : 862 milyar $
2016 : 863 milyar $
2017 : 851 milyar $
2018 : Kesin olarak 700 milyar $’ın altında.. (bir hesap oyunu yapılmaz ise!)
Gelir dağılımı giderek bozulmakta.. 
Ülkemizin kaynakları talan edilmekte ve iktidar yandaşlarına apaçık peş keş çekilmekte..
Ulusal sermaye el değiştirerek dinci kesimlerin eline aktarılmakta. AKP, yandaş Dolar milyarderleri üretiyor! Yoksullaştırılan MİLYONLARCA insan, dinci tarikat ve cemaatların her tür sömürüsüne terk ediliyor. Seçimlerde, çaresiz bırakılan yığınlar “OY” adına en iğrenç biçimlerde istismar edilmekte..
Kalabalık, niteliksiz “sürüler” oluşturmak niyetinde iktidar..
Saygın Ulusumuzu tenzih etmek isteriz ama kurgulanan sefil oyun ne yazık ki bu..
****
AKP 129 milyar $ dış borç devraldı 2002 sonunda, 16 yılda 470 milyar Dolara çıkardı.
Ulusal geliri 230 milyar Dolardan aldı, 2018 sonunda 700 milyar doların altında kalacağı kesin.. Dolayısıyla 2018 sonu ulusal geliri, AKP’nin tek başına iktidar olduğu 2002 sonundaki rakama, dış borçta yarattığı artış kadar mı ekleme yapabildi kabaca??
Nerede gerçek büyüme ve nerede bu büyümeden halk yığınlarının yararlanması?
Buna, ekonomik büyümeden farklı olarak “ekonomik kalkınma” denmekte..
****
31 Mart 2019 seçimlerine dek, elde ne olanak varsa iktidar seferber ederek 10 Ağustos 2018’de patlayan ekonomik yangının yıkıcı etkilerini en aza indirmeye çabalamakta. Ama elde avuçta ne varsa! Dolayısıyla 1 Nisan 2019’da felaket senaryosu bekliyor Türkiye’yi.. FED faizi % 2,4 dolayında iken bunun 3 katı faizle ancak borçlanabiliyor Türkiye! Tefeci faizi yani.. %7,5 faizle Dolar borçlanıp vadesi gelen borcun faizini, bir miktar da ana parasını ödüyor ve kalanını öteliyorsunuz da nereye dek?
Bu borcu ve fahiş faizini hangi üretim ve döviz geliri ile ödeyeceksiniz??
Özel sektör de borç batağında, sanayide kapasite kullanım oranları düşüyor, işyerleri kapanıyor..
****
Soru(n)lar iç içe ve birbirini kovalıyor..
Türkiye, Dünya ortalamasının 2 katı kalabalık.. Yukarıda TÜİK raporunun dilini arıtır ve yersiz fiilleri çıkararak aktarırken aralarda ayraç içinde yazdık; nüfus yoğunluğumuz 107, dünyada 53! Nüfus artış hızı 2018’de Dünya genelinde %1,12 oldu (http://worldpopulationreview.com/) Türkiye’de ise %1,47.. %0,35 puan ya da Dünya ortalamasının 1/3 daha fazlası.. Niçin, ne adına?
****
Sonuç olarak bu gidiş Türkiye ve Dünya için yararlı ve “hayırlı” bir gidiş değildir.
Türkiye, açık – örtük nüfus artışı hızını teşvik eden – kışkırtan politikadan derhal vazgeçmelidir.
Orduda bile artık “uzman er – erbaş” tan söz ediyoruz. Artan nüfusa askerlik yaptıramıyor, “bedelli askerlik” saçmalıkları ve eşitsizlikleri yaratıyoruz..
Robotik çağdayız üstelik yapay zekalı androidler ve nesnelerin interneti çağındayız.
* Türkiye nüfusunu artırmamalı tersine azaltmalıdır. 
* HER AİLEYE 1 ÇOCUK! zamanı gelmiş çatmıştır..
* Sorun Türkiye için stratejik önemde ve ivedidir..
* Türkiye kalabalık – niteliksiz bir nüfusa değil, belki de şimdikinin yarısı kadar ama çağın gereklerine uygun yetiştirilmiş dinamik – nitelikli – küresel rekabet yapabilecek, bilim – sanat – teknoloji üretebilecek, seküler anlayışlı kuşaklar yetiştirmek zo – run – da – dır ve başkaca bir seçeneği de yok – tur!

İnsanlığın kendi sonunu hazırlayan korkunç çoğalmasının dehşet verici boyutlarını görmek için lütfen tıklar mısınız??

http://www.worldometers.info/world-population/ 

Sevgi ve saygı ile. 04 Şubat 2019, Ankara

 

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Not : TÜİK Bülteninde “Türkiye’de yerleşik nüfusdenilmekte. Dileriz bu sayısal veriler
salt T.C. vatandaşlarını değil, ülkemizde yaşayan tüm insanları kapsıyor olsun..

TÜBİTAK QUO VADİS ?

TÜBİTAK QUO VADİS ?

 


Prof. Dr. D. Ali ERCAN

Değerli arkadaşlar,
AKP iktidarı döneminde, TÜBİTAK’da Evrimin yasaklandığını, daha önceden basılmış Evrim konulu kitapların toplatıldığını biliyorsunuz. Başörtülü Lise öğrencilerinin kapağı açılınca içinde ışık yanan ekmek sepeti projesi  gibi saçma sapan projelere (?) evet diyen TÜBİTAK’ın kabul etmediği fakat, uluslararası ödüller alan buluşlardan bazılarını anlatan bir videoyu paylaşmak isterim:
 
1. İlayda Şamilgil – Suyun Diyamantetik özelliğini kullanarak sıvılardaki su miktarının ölçümü
2. Tuna lgın Kozak – Madencilerin yerini izleyen elektronik sistem.
3. Mehmet Can Dursun ve Efe Boztepe – Şeker hastaları için yara bandı.
4. Barış Paksoy – Matematikte Ramanujen asalların genleştirilmesi.

5. Kaan Alper – Taşınabilir, GPS’li uydu sistemi

============================
Dostlar,

Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan hocamıza duyuru ve uyarısı için teşekkür ederiz.
TÜBİTAK’a Latince ünlü tümce ile “Nereye?” sorusunu sormakta.
Dünya “Endüstri 4” devrimini konuşurken, hatta yaşarken ve IoT denilen
“nesnelerin interneti”
yaşama girmiş ve tüm yaşam deneyimlerimiz köktenci değişimler eşiğinde iken TÜBİTAK’ın da kendini toparlaması kaçınılmaz görünüyor.

Osmanlı 1. Sanayi Devrimini ıskaladı ve parçalandı..
Sorun Türkiye için kritik, stratejik hatta yaşamsal önemdedir.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını, TÜBİTAK yönetimini ve de
AKP iktidarını göreve çağırıyoruz..

(Sonulan video 5 dakika süreli ve 6 MB)

Sevgi ve saygı ile. 16 Mart 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Ordunun bilgisi ABD’de durmasın

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Kansu: Ordunun bilgisi ABD’de durmasın..

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)
Microsoft Türkiye Genel Müdürü Kansu:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak ben de tüm verilerimiz ABD’de dursun istemem.” 

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, 15 Temmuzdan sonra verinin nerede kimin korumasında durduğunun çok önemli hale geldiğini belirterek, “Bunlar çok kritik konular. Mesela Milli Savunma bilgileri burada olabilir. Tabii ki ben de Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak ordunun datası ABD’de dursun istemem. Tüm veriler Almanya’da, ABD’de dursun istemem. Ama böyle yapacağım dersek de geride kalırız. Mesela lojistik, sağlık, belediyelerin dataları bunların bulutta durmasında bir sakınca yok. Tabii ki verinin Türkiye’de tutulması için hibrit sistemler de var” dedi.

Kansu, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada darbe girişiminden sonra Türkiye’de siber güvenlik yatırımlarının arttığını “Şimdi kiminle konuşsak siber güvenlik öncelikli konu oldu diyor.
Şu anda kalifiye eleman eksik. Altyapı eksikliği var. Bu güvenli mi, değil mi, kamu bu konularda bizden destek istiyor. Bu alanlarda kamu ile işbirliği yapıyoruz.” ifadesini kullandı.

Ciddi tehdit var

Ulusal güvenliğin korunması için kamu kurumlarıyla yakın temas içinde çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Kansu, “Kamuda değişen insan kaynağı sonucu önceden alınan admin yetkilerinin işten ayrılma süreçlerinde düzgün devredilmemesi, şirketlerde kritik belgelerin yedeklenmeyen ortamlarda saklanması ve evlerde güncel yazılımların kullanılmamasına kadar ülke olarak uçtan uca ciddi bir tehditle karşı karşıyayız. Hala eski versiyon işletim sistemleri kullanılıyor. Daha XP kullananlar var. Bunlar da güvenlik açığına neden oluyor..” şeklinde konuştu.

Korsan yaygın

Korsan işletim sistemi ve programla mücadenin bitmeyen çileleri olduğunu dile getiren Kansu, Türkiye’nin virüs taramalarında en fazla virüs taranan ülkelerden olduğunu Türkiye’de
bu oranın %42 iken dünya ortalamasının %17’lerde olduğuna işaret etti.

4 odak noktası

Şirket olarak, nesnelerin interneti, yapay zekâ, bulut ve siber güvenliğe odaklandıklarını
ifade eden Kansu, 2020 yılında her bireyin ortalama 5 adet internete bağlı cihazının olacağını, veri tüketimi ve üretiminin artacağını, veri en değerli sermaye olduğunu bildirdi.

‘Cuma hutbelerini ‘bulut’ta saklıyoruz’

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından her cuma günü hutbeler Türkiye geneline Microsoft bulut sistemi üzerinden dağıtılıyor. Murat Kansu, bulut sistem ile birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı internet sitesinin herhangi bir sorun yaşamadığını belirtti.

Kansu, Türkiye’de kamu tarafındaki en büyük bulut kullanıcılarının Diyanet olduğunu,
Alo Fetva, cuma hutbeleri bizim bulut sistemimizde. Ayrıca Devlet Opera ve Balesi de bizim ikinci büyük müşterimiz. Arka planda, oyuncunun, dekorcunun, senaristin herkesin birbirinden haberdar olması gerekiyor. Seanslar kaçta başlıyor kaçta bitiyor. Bu sistemin hepsi bizim bulut sisteminde. Türkiye’de bulut farkındalığını artırmak istiyoruz” diye konuştu.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteğiyle hayata geçirilen Nesnelerin İnterneti (IoT) projesinde stratejik işbirliği yaptıklarını duyudan Kansu; meslek lisesi, meslek yüksekokulu öğrencileri ve öğretmenlerine açık olan Nesnelerin İnterneti yarışmasında Haziranda
jüri değerlendirmesi yapılacağını ve sonuçların ağustosta açıklanacağını söyledi.

Microsoft’tan eğitim seferberliği

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu şirketin Türkiye’deki eğitim çalışmalarıyla ilgili de şu bilgileri verdi:

* Microsoft yapay zekâ temelli teknolojilerin ekonomiyi dönüştürmesi yönünde adımlar atarken özellikle bu alanlarda yetişmiş insan kaynağı sıkıntısını gidermeyi de önceliklendiriyor. Bu bağlamda, 15’incisini hayata geçirdiği, dünyanın öğrencilere yönelik olarak düzenlenen en büyük teknoloji yarışmalarından Imagine Cup 2017 ülkemizde yapay zekâ odaklı kurgulandı. 16 yaşından itibaren (AS: başlayarak) tüm öğrencilere açık olan Imagine Cup ulusal finalleri için başvurular başladı.

* Öğretmenlerin teknoloji kullanımını yaygınlaştırmayı hedefleyen Microsoft Türkiye, geçen yıl başlattığı “Harikalar Yaratan Öğretmenler Yarışması”na bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliğiyle devam ediyor. Microsoft ve Milli Eğitim Bakanlığı, yarışma kapsamında öğretmenlerin teknoloji ile yarattığı başarı öykülerini paylaşarak teknoloji ile yapılabilecekleri konusunda ilham vermeyi amaçlıyor.

* Microsoft, Açık Akademi ile, ilkokuldan başlayarak her yaşta bireye online olarak kod yazmayı öğretmeyi hedefliyor. Burada toplamda 110 saatin üstünde online video olarak programlama eğitimi bulunuyor ve halen 200 binden fazla kayıtlı kullanıcı var. 2012’de açılan Açık Akademi, 5 yıl içinde 1 milyon insana ulaşmayı hedefliyor.

* Microsoft, KAGİDER’in de desteğiyle Türkiye’nin kadınların teknoloji alanındaki başarılarını ve liderliklerini onurlandırmak amacıyla ‘Teknolojinin Kadın Liderleri’ni ödüllendiriyor. 2017’de de Türkiye’deki kadınların daha iyisini başarmaları için onların gerçek anlamda güçlenmesinin önündeki bariyerleri birlikte kaldırmaya devam etmek isteyenler ödül programına 9 farklı kategoride başvurabilecek. (Cumhuriyet, 13.3.17)

===============================
Dostlar,

Ülkemizin kasvet verici gündeminden zaman zaman sıyrılmak ve dünyada neler olup bitiyor bakmak zorundayız. Bilim-teknoloji başdöndürücü hızla ilerlemekte.. Zaman hızlanmış adeta.
Artık 4. Sanayi Devrimi‘nden söz ediliyor. Şunun şurasında kadim Sanayi Devrimi 1760’larda buhar gücünün sanayide motorlarda, giderek ulaşımda (tren, gemi) kullanılmasıyla başlamıştı.
İçime girdiğimiz yılların yaşamı bütünüyle dönüştürecek 4 kaldıracı görülüyor :
1- nesnelerin interneti,
2. yapay zekâ,
3- bulut ve
4. siber güvenlik

Ülkemizin bu başdöndürücü gelişmeleri ıskalamaması olağanüstü önemli.
Yoksa Osmanlı’nın karşılaştığı sonuçlar “tarihin tekerrürü” yasasıyla bizi de kuşatır.
Ne yazık ki siyasal iktidar ülkemizi son derece kötü yönetiyor.
Son derce hatalı – tehlikeli – sakıncalı – maliyetli… bir akıldışı halkoylamasına sürüklendik. Halktan EGEMENLİĞİNİ tek 1 kişiye devretmesi, kendisin yadsıması hatta kendisini
yok sayması isteniyor.. Olacak şey değil.. İstenmesi de patolojik verilmesi de!
16 Nisan 2017 günü bu anlamsız ve uğursuz dayatmayı tüm halkımız EGEMENLİĞİNE ve ÜLKESİNE – VATANINA – TAPUSUNA – KİMLİĞİNE sahip çıkarak aşacak inanıyoruz. “HAYIR” oyları sağduyu ile çoğunlukta olacak ve bu herkesin, başta AKP ve Erdoğan’ın da hayrına olacak inanınız..

Türkiye yoluna, rejimin kalbi TBMM öncülüğünde sorunlarını – çözümlerini uygarca tartışarak devam etmeli. Kim olursa olsun tek 1 kişiye bağlanma “sürü toplum” lara özgüdür ve Türk Ulusu bu dönemi en az 100 yıl önce kapatmıştır.. Dünyanın gidişi de böyle değil..

Açık toplum, saydam yönetim, siyasete katılma, yöneticilerin hesap vermesi ve giderek
temsili demokrasinin de aşılarak teknolojik olanaklarla temel konuları doğrudan halkoylaması ile kararlaştırma temelli DOĞRUDAN DEMOKRASİ çağımızın genelgeçer doğruları..

Sevgi ve saygı ile. 13 Mart 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com