Etiket arşivi: Sera gazları

Aşırı sıcaklarla nasıl başetmeli: Akbelen vahşeti ve çare HOMO ENVİRONMENTUM!

Dostlar,

Dün, 25 Temmuz 2023 günü saat 14:00 dolayında Cumhuriyet web TV bizimle bir görüşme yaptı. Görsel aşağıda..

Ancak bu görüşme bir kayıt oldu. Biz canlı yayın olarak algılamıştık ve üstteki görseli öncesinde paylaştık.. Affola..

Az önce, bizimle bu söyleşiyi yapan değerli muhabir Beste Çelik, erişkeyi (linki) bize yolladı. Yaklaşık 17 dakika..

Fakat biz bu görüşmede klasik, günübirlik, artık herkesin öğrendiği yalın tıbbi önerilerle yetinmedik..

Küresel ölçekte  “facia” aşamasına ulaşan iklim bunalımı (krizi) üzerinde durduk (climate disaster). Bu iklim faciası giderek tırmanacak. Küresel toplum, özellikle sera gazlarının atmosfere salımı konusunda etkili bir uzlaşmaya var(a)madı. Fosil yakıt kullanımı ve ÇEVRE TALANI sürüyor!

Homo sapiens” dünyanın içine etti! Onu yaşanmaz kıldı!

Homo rationalis” gibi davran(a)madı.. (aklını kullanmayı unuttu!)

Aşırı çoğaldı.. Papa Francis’in deyimi ile tavşanlar gibi üredi!
Dünya nüfusu 8+ milyar ve sonlu dünya kaynakları bunca nüfusa yetmiyor!

Dünya nüfusunun 1/10’u aç! (FAO verisi)

  • Her kadına 1 çocuk… başka yolu yok ve hemen!

Homo economicus” da olamadı..

Yabanıl (vahşi) kapitalizm doğayı fahişe gibi görerek
kar hırsı ile yağmaladı, “ırzına geçti”!  

Sorumsuzca davranarak “Homo hedonicus” oldu! (zevk tutsağı)

  • Geldiğimiz aşamada artık neredeyse dönüşümsüz evredeyiz..

Tüm alışkanlıklarımızı, yaşam biçimimizi HIZLA VE KÖKTEN DEĞİŞTİRMELİYİZ..

İsrafsız, çok tasarruflu, yenilenebilir enerjiye dayalı bir YEŞİL YAŞAM kurmalıyız her yönüyle..

Bisiklet, toplu taşıma, kent mimarisi, inşaat tekniği, su yönetimi.. karbon ayak izini herkes, hızla en aza indirmek zorunda..

Bir bütün olarak, artık ve de hızla HOMO ENVİRONMENTUM‘a evrilmeliyiz! (Bu betimleme bize ait.. çevreye saygılı insan..)

Unutulmasın; bizler öyle “eşref-i mahlukat” falan değiliz!
Yeryüzünde biyolojik / ekolojik olarak zorunlu parazitleriz!

Dünya bizler yokken çok daha güzeldi ve bizler olmazsak çok daha mutlu, sağlıklı dahası yaşayabilir olacak!

Baksanıza, aklını yitirmiş birileri Türkiye’de, Milas-Akbelen’de 18 bin ağacı keserek kömür madeni alanını “genişletme” saldırısında.. Yargı bağımsız ve tarafsızlıktan uzaklaştırıldığı için çelişkili ve çevre hakkını gözeten kararlar ver(e)miyor..

AKP iktidarı yerli – yabancı sermayenin mutlak koruyucusu olarak, kolluk gücünü yaşam alanlarını savunmak isteyen masum, silahsız, şiddet kullanmayan kadın – yaşlı.. bölge insanının üstüne sürüyor.. TOMA’sı ile, basınçlı suyu ile, biber gazı ve copu ile.. Yersiz – hukuksuz, orantısız güç kullanıyor.. Açıkça suç işliyor!

Anayasanın ilgili maddeleri                      : 

Ormanların korunması ve geliştirilmesi
Madde 169 – Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli
kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe
yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez….

Orman köylüsünün korunması
Madde 170- Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, .. orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi; … Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına…
Devlet, bu halkın işletme araç ve gereçleriyle diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırıcı
tedbirleri alır. Orman içinden nakledilen köyler halkına ait araziler, Devlet ormanı olarak derhal ağaçlandırılır.

Image

Öte yandan                     :

Akbelen ormanında yurttaşın savunması meşru ! Hak ve ödev.
Ama karşıda, sermayeye tutsak bir iktidar ve kolluk.

Anayasa md.56 :

  • “Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek
    Devletin ve vatandaşların ödevidir.”
  • DİKKAT: Yurttaş anayasal görevini yapıyor, engellemek suç!

Image

Aşırı sıcaklar ve İklim faciasının ana nedenlerinden biri de ORMANSIZLAŞTIRMA!

Üstelik fosil yakıtları giderek terk etmek ve yenilenebilir / yeşil enerjiye yönelmek zorunlu iken..

Tarih, uygarlık, insanlık… AKP iktidarının Akbelen’de sergilediği vahşeti, çevre düşmanı – sermaye tutsağı ilkel politikasını asla bağışlamayacak ve unutmayacak..

Siz bu arada sıcaklardan korunmak için gündüz 11:00 – 16:00 arasında dışarı çıkmayın, şapka – şemsiye, UV filtreli güneş gözlüğü kullanın, klimalarınızı çalıştırın… bol sıvı alın vs.

17-18 dakika süren konuşmamızı izlemek ve yaymak için lütfen tıklayınız :

https://www.youtube.com/watch?v=H2fVQ2TWE0c

Sevgi, saygı, acı, kaygı ve ÖFKE ile.
26 Temmuz 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

Not : Bu yazı ADD Genel Merkez webinde de yayınlandı..
Asiri-sicaklarla-nasil-basetmeli-Akbelen-vahseti-ve-care-HOMO-ENVIRONMENTUM.pdf (add.org.tr)

İKLİM DİZGİNLENEMİYOR

İKLİM DİZGİNLENEMİYOR*

Prof. Dr. D. Ali ERCAN
Çekirdek Fiziği Uzmanı
Savunma Sanayisi E. Müsteşarı

Değerli arkadaşlar,

Yıllardan beri süregelen ve hemen tüm ülkelerin sözde üzerinde (kezlerce) anlaştıkları, ama asla ve asla kesin uygulamaya geçmek cesaretini gösteremedikleri (kapitalist yaşam biçiminde köklü değişiklikler gerektiren) Programlar uygulanamadığından, belki binlerce yıl sonra meydana gelmesi olası “İklim Felaketinin” ayak sesleri çok daha gürültülü duyulmaya başladı…

Azalmadığı gibi, üstelik artarak süren fosil (hydro-carbon) yakıt kullanımı nedeniyle Sera Gazları (Metan, CO2) (AS: SOx ve NOx gazları da dahil..) Atmosferde birikiyor. Atmosferde CO2 birikimi (%1,5/yıl) Küresel sıcaklık artışını (%2/yıl) ve sıcaklık artışıyla karasal buzulların erimesi, denizlerde su düzeyinin artış oranını (%4/yıl) tetikleyerek (Domino etkisi) sarmal sürüyor.

Belki bilinçli, belki içgüdüsel, Dünyanın birçok ülkesinde Gelecek kaygısı yaşayan Gençler ayaklanıyor, gösteriler, yürüyüşler yapıyorlar, ama burada her şey boşuna… var gücüyle “Ahiret” için didinen Türkiye toplumu Dünyadan bihaber yaşıyor; anlaşılan o ki, Dünyada olan biten şeyler Türkiyeyi pek ırgalamıyor.. oysa iklim olumsuzluğunda Türkiye’nin de kendi çapında katkısı var.

Son İklim Konferansında, (Katowice, Polonya) alınan ünlü “2 derece” kararı (yani şimdilerde 15 C derece olan Dünya yüzeyi ortalama sıcaklığını 17 dereceye çıkarmamak kararı) büyük olasılıkla gerçekleşemeyecek gibi görünüyor; çünkü son ölçümler bize ferahlatıcı bilgiler vermiyor…

Atmosferde sera gazları derişiminin artışına koşut, Dünya ortalama sıcaklığı da yükselişini sürdürüyor ve tabii Deniz düzeyi de. En son veriler ışığında yaptığımız hesaplar, kritik sıcaklık 17 C derecenin bu yüzyılda aşılacağını gösteriyor. Ondan sonrası ne olur, bir şey söyleyemiyoruz; çünkü en azından ilk “insan” atalarımızın doğa sahnesine çıktıkları son 2 milyon yıllık süreçte böyle bir durum yaşanmamıştı…

Buzulların son 150 yıldaki erime hızı temelinde yapılan hesaplara göre, deniz düzeyinin 2100’de 2000 yılı düzeyinin 2-3 m yukarısında olacağını söyleyebiliyoruz. Ağırlıklı olarak insan kaynaklı sera gazları nedeniyle Dünya ortalama yüzey sıcaklığı, bu gidişle, son 2 milyon yıldır hiç görülmedik bir düzeye, 18-20 C dereceye dek yükselebilecektir bu yüzyılın sonunda…

2050-2100 arası Fauna ve Florada çok nedenli ve çok boyutlu bir küresel kıyımdan insan nüfusunu da payını alacak, nüfus 10 milyardan 2-3 milyara değin düşebilecektir… Küresel ısınım salt buzulları eritmekle, Dünya coğrafi haritasını değiştirmekle kalmayacak; Dünyanın siyasal haritasını da değiştirecektir elbette….

Fotoğraf açıklaması yok.

Gelecek kuşaklardan, şimdiden payıma düşen utançla özürler dileyerek, kaygılarımı dile getirmekten başka bir şey elimden gelmediği için son derece üzüntülüyüm….æ 🤔
=========
* Aynı konudaki önceki yazımızın güncellemesidir..
(21.02.2019, http://ahmetsaltik.net/?s=iklim+dizginlenemiyor)

COP 21; Küresel İklim Değişikliği için bir umut mu?

COP 21;
Küresel İklim Değişikliği için bir umut mu?

Dr. Ahmet Soysal
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı

http://www.halkinsagligi.org/cop-21-kuresel-iklim-degisikligi-icin-bir-umut-mu-dr-ahmet-soysal/, 28 Aralık 2015
Paris’te 2015 Kasım ayının sonunda başlayan ve tüm Dünya ülkelerinin katılımı ile yapılan iklim konferansında 12 Aralık’ta (2015) sona gelindi…  190’a yakın ülke basına da sızan antlaşma metini üzerinde üç haftaya yakın bir süredir tartışıyorlardı. Bu satırlar yazılırken konferansın ev sahibi Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius bir metin üzerinde antlaşma sağlandığını; ‘adil ve sürdürülebilir’ olarak nitelediği metinin ülkelerin onayına sunulduğunu açıkladı…

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin verilerine göre Sanayi Devrimi‘nden
bu yana gökyüzüne bırakılan sera gazlarının miktarı günden güne devasa boyutlarda artıyor; artış hızı özellikle 1950’li yıllardan sonra inanılmaz boyutlara ulaştı. Fosil yakıtlar atmosfere bırakılan sera gazı içinde yaklaşık %75’lik paya sahip. IPCC’nin yaptığı hesaplamaya göre Dünya, Sanayi Devriminden bu yana; son 200 yıl içinde ortalama 0.7º C ısındı; yapılan projeksiyonlarda sera gazı salınımları bugünkü hızla artmaya devam ederse bu ısınma 2100 yılına kadar 2º C’yi bulacak ve bu ısınma dünyanın sonunugetirecek. IPCC’nin yaptığı hesaplamalara göre; Sanayi Devrimi’nden bu yana atmosfere 2.000 milyar ton CO2 bırakıldı
ve 2030 yılına dek 1.650 milyar ton daha bırakılırsa 2º C’lik artışa giden yolu artık kesmek olanaklı olmayacak. Bu nedenle sera gazı salınımını azaltmak için ülkeler arasında çok ciddi
bir antlaşmaya ve çok sıkı bir denetim mekanizmasına gereksinim var. Yine IPCC’e göre
bu azaltma önümüzdeki 10-15 yıllık bir dönemde yapılmazsa; artık çok geç olacak ve artık
ne yapılırsa yapılsın 2100’e doğru 2ºC artış önlenemeyecek; yani başka bir anlatımla
küresel iklim değişikliğini durdurabilecek; hiç olmazsa yavaşlatabilecek son kuşağız..

İşte bu dönemde 30 Kasım’da Paris’de başlayan ve 190’dan çok ülkenin katıldığı
COP 21 Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı çetin pazarlıklara sahne oldu; çevreci ve ekoljistler; bir an önce fosil yakıtların kullanımını ciddi şekilde kısıtlayan,
sera gazı salınımlarını azaltan ciddi bir antlaşma için çaba gösterirken; ülkeler ise
‘ekonomik pazarlıkların’ içine girdiler.. Sera gazı salınımının yaklaşık %75’inden sorumlu
20 ülke bu salınımlarını azaltma konusunda bir yandan ayak diretirken; öbür yandan da
kendi sorumlu oldukları küresel iklim değişikliği nedeni ile ekonomik yitiklere uğrayan
yoksul güney ülkelerinin zararlarını karşılama noktasında isteksiz bir yaklaşımın içine girdiler.. Brezilya’nın başını çektiği bir başka küme ülke ise fosil yakıt kullanımı yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını’ geliştirebilmelerinin maliyetini büyük oranda sera gazı salınımından sorumlu ülkelerin karşılamasını istedi…  Öbür yandan Suudi Arabistan’ın başını çektiği
fosil yakıt üreticisi ülkeler ise başta petrol olmak üzere fosil yakıt kullanımını kademeli olarak azaltma planlarına karşı çıktılar; bu maddelerin antlaşma metininde çıkarılması için
son güne dek uğraştılar; ayak direttiler; dünyanın geleceğini düşünmeden..

Sonuçta 12 Aralıkta Paris’te bir anlaşma metini ortaya çıktı; başlangıçta 55 sayfa olduğu bilinen ancak sonra 29 sayfaya indirilen bu metinden basına sızan kimi önemli maddeler ise şunlar:

  • Küresel ısınmayı 2º C nin altında tutmak için gereken her türlü önlem alınacak; bunun ötesinde olanak olursa 1.5º C altında tutmak için de çaba gösterilecek. Özellikle denizlerin yükselmesi nedeni ile su altıda kalabilecek kentleri ve ülkeleri kurtarmak için bu çaba ayrı bir önem taşıyor.
  • Ülkelerin bu antlaşma ile kabul ettikleri yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri
    her beş yılda bir denetlenecek.
  • Gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarını sürdürebilmeleri ve bunun için gerekli enerji gereksinimlerini fosil yakıt dışı kaynaklardan sağlayabilmeleri için her yıl 100 milyar dolarlık bir fon yaratılacak. Bu fon bugüne dek sera gazları salınımının büyük bölümünden sorumlu olan gelişmiş ülkelerin katkısı ile oluşturulacak; 2025’ten sonra ise miktarın artırılmasının
    yolları aranacak.

Sonuç:

Paris’teki BM İklim Değişikliği Konferansı hiç kimseyi tatmin etmemiş olsa da
bir antlaşma metni ile tamamlandı. Antlaşma her şey planlandığı gibi giderse bir ay sonra BM’de imzalanacak.. Ancak 1 Ocak 2020’de yürürlüğe girebilecek.. Bu tarihte yürürlüğe girebilmesi için de aynen Kyoto antlaşmasında olduğu gibi belli koşullar var;
sera gazı salınımlarının %55’inden sorumlu ülkelerin imzalaması; toplam ülke sayısının %55’inin imzalaması gibi… Kyoto Antlaşması’nın yürürlüğe girmesini geciktiren bu koşulların şimdilik bu Aantlaşmayı tehlikeye düşürmeyeceği düşünülüyor; ancak antlaşmanın
1 Ocak 2020’de yürürlüğe gireceği düşünülecek olursa ihtiyatlı olmakta yarar var.

Antlaşmanın belki de en önemli maddeleri küresel ısınmayı 2º C nin altında tutma sözü ve
fosil yakıtların kullanımının belli bir takvim içinde azaltılmasının taahhüt edilmesi…
Kyoto Antlaşması ile ‘insan eli ile oluşmuş küresel iklim değişikliği’ gerçeğini kabul eden ülkeler; bu Antlaşma ile buna yol açan sera gazı salınımlarına çok büyük ölçüde kullandıkları fosil yakıtların neden olduğu gerçeğini kabul ediyorlar.. Başka bir anlatımla artık fosil yakıtların kullanılma dönemi başta kömür olmak üzere; bu antlaşma ile birlikte
er veya geç bitecektir.
Antlaşmanın düş kırıklığı yaratan boyutu ise yürürlüğe giriş tarihi ve hedeflerinin ‘insan eli ile oluşmuş küresel iklim değişikliğini’ durdurup durduramayacağıdır. Kimi  uzmanlar 2020’den sonra atılacak adımların küresel ısınmayı 2º C nin altında tutmak için başarı şansının düşük olacağını savlıyorlar. Ayrıca‘dünya ekonomisinin karbonsuzlaştırılması’ hedefi de antlaşma metninde yok. Birçok bilim insanına göre bu metin Kyoto antlaşması metini gibi yetersiz ve işlevsiz kalmaya mahkum..

Ülkemiz açısından bakıldığı zaman durum çok ilginçtir; ülkemiz bir yandan konferansa katılırken ve Antlaşma metnine imza koyarken; öte yandan Konferansın amacı ile tümden zıt
bir biçimde kömürlü termik santrallerden elektrik üretimi politikasını sürdürmektedir;
mevcut 18 kömürlü termik santralinin yanı sıra 80’in üzerinde yeni kömürlü termik santral yapımına hazırlanmaktadır. Sera gazı salınımını azaltmak bir yana; Dünya üzerinde sera gazı salınımı en hızlı artan ülkeler arasında yer almaktadır.. Şu anda sera gazı salınımı açısından ülkeler arasında 20. sırada olan Türkiye, planladığı gibi 80 yeni termik santral kurarsa,
sıralamada hızla ilk 10 ülke içine girecektir.

COP 21 Paris BM İklim Değişikliği Konferansı bünyesinde yapılan ‘Sağlıkçılar Sağlıklı Enerji ve İklim İçin Eylemde’ panelinde konuşan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Beyazıt İlhan’ın da belirttiği gibi; ülkemiz derhal kömürlü termik santral projelerini iptal etmeli; gereksinimiz olan enerji ihtiyacımız yeniden hesaplanmalı,
enerjinin verimli kullanımı sağlanmalı ve elektrik üretimindeki payı çok düşük olan yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulumu ve geliştirilmesi desteklenmelidir.
Bu yapılmadığı takdirde, zaten yetersiz olan ve 2020’de uygulamaya girecek olan
Paris antlaşmasına ülkemizin uyumu hayal olacaktır.

Kaynaklar

  1. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli; IPCC. http://www.ipcc.ch/, 09.12.2015
  2. 12 Aralık 2015 Paris Antlaşması; fosil yakıtlar için sonun başlangıcı. https://yesilgazete.org/blog/2015/12/12/12-aralik-2015-paris-anlasmasi-fosil-yakitlar-icin-sonun-baslangici/, 12.12.2015
  3. COP 21 bitti. Tarihi bir toplantı oldu; ya bundan sonrası ? https://ekogazete.wordpress.com/2015/12/12/cop21-bitti-tarihi-bir-toplanti-oldu-peki-bundan-sonrasi/, 13.12.2015
  4. COP 21 The end of fosil fuels is near. We must speed its coming. Ecologist, setting the environmental agenda since 1970. http://www.theecologist.org/blogs_and_comments/commentators/2986655/cop21_the_end_of_fossil_fuels_is_near_we_must_speed_its_coming.html, 13.12.2015
  5. 2015 Paris Climate Conference; COP 21. http://www.cop21paris.org/about/cop2,
    02 Aralık 2015
  6. Türk Tabipleri Birliği (TTB). Paris İklim Konferansı COP 21’de ‘Sağlıkcılar Sağlıklı Enerji ve İklim İçin Eylemde’ paneli gerçekleştirildi. http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/paris-5794.html, 05.12.2015===================================

    Dostlar,

    Sevgili arkadaşımız Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet SOYSAL’ın derlemesi oldukça başarılı.
    Kendisine teşekkür ediyoruz.

    Biz bu konudaki irdelememizi bilerek geciktiriyorduk Antlaşmanın BM’de onayına dek.
    Daha çok konuşup – yazacağız COP-21 sonuçlarını ve özellikle eylem planını..
    Yıllık değerlendirme raporlarını okuyacağız UNDP kaynaklı.
    Doğrusu biz de çok umutlu değiliz sıkı uygulamadan ancak başkaca çözümümüz de
    en azından şimdilik yok!

    Sevgi ve saygı ile.
    28 Aralık 2015, Ankara

    Prof. Dr. Ahmet SALTIK
    Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
    AÜTF Halk Sağlığı AbD
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com

IMF Başkanı uyardı : Hepimiz tavuklar gibi kızaracağız!

 

IMF Başkanı uyardı:
Hepimiz tavuklar gibi kızaracağız!

Anadolu Ajansı, 

151008-legarde.jpg

IMF Başkanı Christine Lagarde,
iklim değişikliğiyle mücadelede geç kalınmasının
insanlığın yazgısını değiştireceğini söyledi ve
yaptığı bir benzetmeyle dünyayı uyardı.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, Peru’nun başkenti Lima’da düzenlenen IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları kapsamında gerçekleştirilen
“İklim Değişikliği” temalı konferansa katıldı.

Aralık ayında Paris’te bir iklim değişikliği konferansı düzenlenecek.
Şu an 146  ülke iklim değişikliğiyle mücadelede gerekeni yapmayı yükümlendi ancak bu sera gazı salımını kabul edilebilir düzeye indirmek için yeterli değil.

Lagarde, iklim değişikliyle mücadele için petrol ve kömür gibi fosil yakıtlarına uygulanan teşviklerin bir an önce kaldırılması gerektiğini vurgularken, kendisini destekleyen
Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, söz konusu teşviklerin yılda 5 trilyon dolara
mal olduğu bilgisini verdi.

Kim, ayrıca, birçok ülkenin doğru fiyatlama için karbon vergisine ivedilikle gereksinim duyduğunu ifade ederek, “Biz ülkelere fosil yakıtlarına uygulanan teşvikleri kaldırmaları için yardımcı olmaya çalışmaktayız. Düşen petrol fiyatları da bunu başarmak için mükemmel bir fırsat yarattı. Ancak politikacılar, otobüs ve taksi şoförlerinin yolları kapatmasını sevmiyorlar..” değerlendirmesinde bulundu.

“TAVUKLAR GİBİ KIZARACAĞIZ” 

Bu noktada, yeniden söz alan Lagarde, iklim değişikliğinde gerekli adımların ivedilikle atılmamasının insanlığın yazgısını değiştireceğine işaret ederek,

  • “Eğer yapılması gerekenden tavuklar gibi topluca kaçarsak, hepimiz tavuk gibi pişeceğiz, kızaracağız, közleneceğiz.” yorumunu yaptı.

Bununla birlikte, karbon vergisinin çevre dostu “yeşil” yatırımlar için gelir kaynağı olabileceğini savunan Lagarde, bu konuda maliye bakanlarına destek verilmesi gerektiğini dile getirdi.

===================================

Dostlar,

Son derece yerinde bir uyarı… Ama epey geç kalmadı mı??

Sera gazlarının atmosfere salımında (emisyon) en büyük pay ve sorumluluk gelişmiş ülkelerin değil mi?

ABD, Kyoto Protokolü‘nü uzun yıllardır (1997’den beri) hala onamaktan kaçınmadı mı?
(Bir ara imzalayıp, Bush döneminde geri çekildi..)
Üstelik tek başına CO2 emisyonunun yaklaşık %20-25’inden sorumlu ülke olarak!

Sitemizde bu bağlamda epey yazı var, birkaçı aşağıda :

– Küresel İklim Değişikliği ve Nüfus Artışı
http://ahmetsaltik.net/2015/01/21/yilin-en-soguk-gunu-buysa-kuresel-iklim-degisikligi-ve-nufus-artisi/

– Prof. Pachauri : İklim değişikliğinin sorumlusu insandır!
http://ahmetsaltik.net/2014/02/21/prof-pachauri-iklim-degisikliginin-sorumlusu-insandir/

– Çevre Bakanlığı’ndan İklim değişikliğine karşı önlemler ?!
http://ahmetsaltik.net/2013/10/26/cevre-bakansigindan-iklim-degisikligine-karsi-onlemler/

– Hızlı iklim değişikliği
http://ahmetsaltik.net/2013/08/14/hizli-iklim-degisikligi/

– Çevre ve İnsan Sağlığı / Environment and Human Health
http://ahmetsaltik.net/2014/11/21/cevre-ve-insan-sagligi-environment-and-human-health/

İlk iş gereksiz – aşırı – hızlı NÜFUS ARTIŞINI DURDURMAK!
Sonra tasarruflu bir yaşam biçimine yönelmek
Yenilenebilir (re-nwable) enerji kaynaklarına yönelmek… (Güneş, rüzgar..)

Bakar mısınız, bir Alman otomotiv devi ürettiği araçların CO2 emisyon değerlerini
yazılım hilesi ile düşük göstererek maliyet yükünden kaçıyor ve Dünyanın geleceğini tehlikeye atıyor… (Dileriz bu savlar gerçek olmasın, endüstriyel sabotaj ürünü olsun ama,
ilgili firma suçlamaları rededemedi!)

HER AİLEYE 1 ÇOCUK ile başlayalım..
Ve çok hızlı adımlar atalım..
Durum göründüğünden – algılandığından çoook daha ürkünç (vahim)!
Buzullar hızla eriyor ve okyanuslar yükseliyor..

Sevgi ve saygı ile.
08.10.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com