Etiket arşivi: Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu

Bütçe 2016: Hükümet 2016’da ‘Herkes Yine Başının Çaresine Baksın’ Diyor!

Bütçe 2016: Hükümet 2016’da
‘Herkes Yine Başının Çaresine Baksın’ Diyor!

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu
http://www.halkinsagligi.org/butce-2016-hukumet-2016da-herkes-yine-basinin-caresine-baksin-diyor-onur-hamzaoglu/, 9 Şubat 2016

Bütçe 2016: Hükümet 2016’da Herkes Yine Başının Çaresine Baksın Diyor! / Onur Hamzaoğlu
image_pdfimage_print

Kar kıyamet için paletli, çok uzaklar için uçak ambulansların yöneticisi Sağlık Bakanı
Uzm. Dr. Mehmet Müezzinoğlu, bir yandan Anayasaya aykırı olarak süresiz sokağa çıkma yasağı ilan edilen kentlerde yaralı ve hastalara bilindik, dört tekerlekli ambulans göndermez-gönderemezken, öte yandan henüz 2016 yılı Sağlık Bakanlığı bütçe konuşmasını da yapmadığı için Sağlık Bakanlığı bütçesinin ayrıntılı değerlendirmesini ertelemek zorunda kaldık. 2016 yılı bütçesi, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı adıyla Ocak ayında TBMM’ye ulaştı. Bu yazıda yalnızca bütçe yasa tasarısının sağlık çizelgesini değerlendirmekle yetineceğiz.

Türkiye’de genel bütçe, Bakanlar Kurulu tarafından TBMM Başkanlığı’na gönderilip,
ilgili Komisyonlarda görüşüldükten sonra, Genel Kurul’un kabulü ve Cumhurbaşkanı’nın onayının ardından, Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla uygulamaya girer.
Ülkemizde, genel bütçe olarak ifade edilen, esas itibariyle bir yasadır.
Bununla birlikte, çoğu yasadan farklı olarak uygulama süresi bir yıl ile sınırlıdır.

Bütün ülkelerde genel bütçenin içeriği toplumsal kaynağın nasıl yaratılacağının ve kullanılacağının, kimlerden alınıp kimlere ve ne için verileceğinin göstergesidir.
Özetle, sınıflı toplumlarda sınıfsal eşitsizlikler üzerinden sınıf mücadelesinin
ne durumda olduğunun göstergelerinden biri de genel bütçedir.
Genel bütçede yer alan veriler, temsil ettiği sınıf adına Hükümet’in niyetini de
ifade etmektedir.

Metni değerlendirmeden önce, genel olarak bilinmesi gereken bir durum 2002 yılında başlayan AKP hükümetleri dönemi ile birlikte, genel bütçenin, GSYH içindeki payının
yıllar içinde azalmış olmasıdır. Bütçenin GSYH içindeki payı, AKP Hükümeti öncesinde,
2002’de %34.1’iken, ilk bütçe yaptığı yıl olan 2003’te %31.1’e, 2004’te hızla %27.2’ye geriletilmiş, 2013’te %26.0, 2014 ve 2015’te % 25.8 olarak gerçekleşmiştir.
Kamusal giderlerin karşılanmasında genel bütçenin tercih edilmemesi olarak tanımlanabilecek bu durum, AKP Hükümetlerinin devletin gelir ve giderlerinin TBMM denetiminin dışında kalmasını tercih ettiğinin de bir göstergesi olarak kabul edilmelidir.

Hükümet, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016 yılında, Sağlık Bakanlığı (SB) ve bağlı kuruluşları (BK) için, personel ve sosyal güvenlik giderleri de dahil olmak üzere,
toplam 25 milyar 532 milyon 269 bin TL’lik bir bütçe önermektedir. SB ve BK’leri için önerilen bu miktar, toplam bütçenin ancak %4.0’ünü oluşturmaktadır. Yaklaşık 25,5 milyar TL’lik SB ve BK’leri bütçesinde, SB’nin payı, 4 milyar 212 milyon 521 bin TL ile %16.50’iken, en büyük pay, %46.8 ile (11 milyar 950 milyon 900 bin TL) doğrudan
herhangi bir sağlık hizmeti üretmeyen, yalnızca yönetsel işlevi olan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun, ikinci büyük bütçe de %35.70 (9 milyar 111 milyon 684 bin TL) ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nundur. Hükümet, Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü bütçesi için 139 milyon 800 bin TL(%0.55) ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bütçesi için de 117 milyon 384 bin TL(%0.45) önermektedir.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verisine göre, Türkiye’nin 2015 yılı nüfusu
78 741 053 kişiden oluşmaktadır. İçinde bulunduğumuz yıl için bu sayının önceki yıla benzer biçimde 1 milyon kişi artacağı varsayıldığında, Türkiye’nin 2016 yılı nüfusunun 79 741 053 olacağı kabul edildiğinde, SB ve BK’nin 2016 yılı toplam merkezi yönetim bütçelerinden
kişi başına düşen pay 320.2 TL’dir. Başka bir anlatımla, Hükümet, SB ve BK’ler aracılığıyla 2016 yılında kişi başına 320 TL harcamayı yeterli bulduğunu ilan etmektedir. Bu durumun yanı sıra, bilindiği gibi, ülkemizde kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin sunumundan SB BK’lerden biri olan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu sorumludur. Bu kurumun bütçesi üzerinden 2016 yılında, kişi başına koruyucu sağlık hizmetleri için 114.3 TL düşmektedir.

SB ve BK’nin merkezi yönetim bütçelerini personel ve sosyal güvenlik devlet prim giderlerini dışarıda tutarak da incelemek gerekir. Böylece doğrudan sağlık hizmet sunumu için ayrılan merkezi yönetim bütçelerini değerlendirme olanağına kavuşmuş oluruz. Buna göre, 2016 yılı için SB ve BK bütçelerinin ancak %41.6’sı, 10 milyar 617 milyon 094 bin TL’si doğrudan hizmet için kullanılabilinecektir. Bu hesaplamaya göre, SB ve BK’nin 2016 yılı toplam merkezi yönetim bütçelerinden yapılabilecek kişi başına sağlık harcaması 133.1 TL ile sınırlıdır. Aynı şekilde Türkiye Halk Sağlığı Kurumu da kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri için 6 milyar 919 milyon 126 TL’lik bütçeye sahiptir ve kişi başına yalnızca 86.8 TL harcanabilecektir.

Ortaya çıkan o ki; 2016 yılı bütçesinde AKP Hükümetleri klasiği dışında yeni bir şey,
genel bütçede de Sağlık Bakanlığında da sağlık yok.

Hükümet, sağlık beni ilgilendirmiyor, herkes başının çaresine baksın diyor.

=================================

Dostlar,

Daha sonra biz de, Sağlık Bakanı Bütçe sunuş konuşmasını yaptıktan ve
Bütçe Yasası kesinleştikten sonra bu konuyu irdeleyeceğiz..

Sevgi ve saygı ile.
09 Şubat 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

AKP Bütçe Harcamalarını SAYIŞTAY’dan Kaçırıyor..


AKP Bütçe Harcamalarını SAYIŞTAY’dan Kaçırıyor!

Dostlar,

AKP yönetiminin bir başka dehşet veren hukuk dışı uygulamasına daha tanık oluyoruz ne yazık ki..

2012 mali yılı merkezi yönetim bütçesi için gerekli belgeleri AKP hükümeti Sayıştay’a vermemiş ve büyük bir mali – hukuksal skandal yaşanmıştı. Anayasa’nın açık hükümleri (md. 160 ve 164) ayaklar altına alınmış ve ne acı ki, TBMM de bu eyleme (suça!) katılmıştı.

Bu ciddi sorunu sitemizde aşağıda erişkelerini (linklerini), tarih ve özetlerini verdiğimiz
3 yazımızda işlemiştik.. Sorun bu güne dek (18.10.13) çözülmediği gibi,
pervasızca, adeta yerleştirilerek sürdürülüyor..

2013 BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE AÇIK ANAYASAL SKANDAL
 (17.12.12)

“… AKP hükümeti 2011 bütçe harcamaları için SAYIŞTAY
genel uygunluk bildirimi raporlarını bile TBMM’ye sun(a)madı!

Böyle bir skandal Türkiye tarihinde ilk kez görülüyor..

  • AKP Hükümetinin derhal istifası zorunlu..
    TBMM’de bütçe görüşmelerinin yapılAMAması gerekiyor..
    (Anayasa md. 160, 164)
  • Basın suskun, seyirci, ayrımında değil ??
  • Bunlar yetmiyormuş gibi, Başbakan R.T. Erdoğan’ın namusuna-sütüne
    emanet edilen örtülü ödenek harcamalarında olağanüstü artış var.
    Bu rakam 2011′de 391 milyon TL oldu. 2012 için neden 4 katı kaynak ayrıldı!?
    1,5 milyar TL’lik bu ödenekten ilk 9 ayda iki milyar TL’yi aşkın harcama yapıldı. Bütçe yasası çiğnenerek ve Sayıştay denetiminden geçirilmeyen (?) (genel uygunluk bildirimi) bu anormal örtülü harcamaların gerekçesi nedir?

Başbakana tanınan bu örtülü ödenek yetkisi mutlak ve sorgulanamaz mıdır?

Demokrasilerde hiçbir yetki mutlak, sınırsız ve denetimsiz değildir, olamaz…”

AKP’nin TBMM’den Kaçırdığı SAYIŞTAY Raporu..
  (24.1.13)

” Dostlar,

Arada kaynamaması gerek..

  • Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir hükümet, 2012 yılı merkezi yönetim bütçesi harcamalarına ilişkin Sayıştay’ın Kesin Hesap Raporunu 
    TBMM’den kaçırdı!

2013 Bütçe görüşmeleri tümüyle Anayasaya aykırı olarak yürütüldü ve yasalaştırldı.

Bu, çok ağır bir anaysal ve demokrasi suçu..
Anayasa buyrukları (md. 160 ve 164) çiğnenmiştir!

Çağdaş demokrasilerde akla hayale gelmez böyle bir eylem..
ya da dakikalar içinde hükümet düşer, düşürülür..

Bu konuda Aralık 2012 içinde bu sitede çok uyarıcı bir yazı yazdık; 2013 bütçesinin
mutlak butlan ile sakatlanabileceğini (yok hükümünde kalabileceğini!) vurguladık
(http://ahmetsaltik.net/2013-butce-gorusmelerinde-acik-anayasal-skandal/, 17.12.13).
Bu yazımızın dikkatle okunmasını özellikle diliyoruz..

  • 2013 BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE AÇIK ANAYASAL SKANDAL!

SAKANDAL, 1 ay kadar sonra da sorun sınırlı olarak basında yer aldı..
Cumhuriyet 21.1.13 günü ana haber (manşet) yaptı..”

TBMM’Yİ “BÜTÇE HAKKI” na SAHİP ÇIKMAYA DAVET EDİYORUZ (17.7.13)

“…Bilindiği gibi 2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Yasası Tasarısı TBMM’ye hükümetçe sunulurken, önceki yıl Bütçesine ilişkin Sayıştay Raporu’nun da sunulması zorunluydu Anayasa gereği. AKP hükümeti Cumhuriyet tarihinde ilk kez bunu da yapmadı!

Biz de bu siteden, 2013 yılı Bütçe Yasası’nın anayasa ve hukuk dışı – İLLEGAL olduğunu yazdık (Başta Anayasa buyrukları md. 160 ve 164) :
(http://ahmetsaltik.net/akpnin-tbmmden-kacirdigi-sayistay-raporu/, 24 Ocak 2013)

AKP’nin TBMM’den Kaçırdığı SAYIŞTAY Raporu..”

****

Bu yıl da (Ekim 2013) aynı sorun ve davranış (SUÇ!) yineleniyor..

Gerçekten sözün bittiği yere gelmedik mi??
Hem de sayısız örneklerle..
Peki bunca hukuk tanımaz durum nereye varır?

  • AKP eylemsel (fiili) diktatörlüğünü ilan etmek üzere midir,
    ya da etmiş midir?

Cumhuriyet, AKP’nin mali denetimden kaçışını, ölçüsüz ve yasa dışı
muazzam harcamalar yaptığını 3 gün önce de (15.10.13) yazmıştı :

*****

Devlet Ancak Savaşta Yapılabilecek Türden
15 Milyar TL Tutarında
Usulsüz Harcama Yapmış!

Sayıştay, devletin hesabından 15 milyar TL’lik fazladan harcama saptadı.
Denetçilerce hazırlanan taslak raporda, “mevzuata aykırı” olarak yapılan bu harcamalar için “Tamamlayıcı ödenek verilmemesi gerektiği” vurgulandı. Ancak TBMM’ye sunulan
ve kamuoyuna açıklanan nihai raporda, “Tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi
hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin takdirindedir.” denildi.

Cumhuriyet, Sayıştay’ın, 2012 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi ile ilgili genel uygunluk bildirimi raporunun taslak haline ulaştı. Raporda, 2012 merkezi yönetim bütçe yasasıyla 665 milyon 250 bin TL’lik yedek ödenek kalemi oluşturulduğuna değinen Sayıştay,
bu rakamın yıl sonunda 30 milyar 919 milyon 961 bin TL’ye yükseldiğine işaret etti. Sayıştay raporunda, “5018 sayılı kanunun ‘Yedek ödenek’ başlıklı 23’üncü maddesi gereğince mali yıl içinde yedek ödenekten yapılan aktarmaların tür, tutar ve idareler itibarıyla dağılımı Maliye Bakanlığı’nca başlangıç bilgileri değil, yıl sonu gerçekleşmeleri üzerinden ilan edilmelidir” denildi.

Bütçede devasa boyuta ulaşan ödenek üstü giderlere de değinen Sayıştay, merkezi yönetim ödenek üstü gider toplamının kamu idareleri için 15 milyar 56 milyon 194 bin TL, özel bütçeli idareler için de 17 milyon 943 bin TL olmak üzere toplamda 15 milyar 74 milyon 821 bin 500 TL olduğunu saptadı. ‘Savaş ve seferberlik dışında kullanılamaz’ Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası’nda yer alan “Kamu idareleri, bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama yapamaz”, “Bütçede yeterli ödeneği bulunmayan işler için yüklenmeye girişilemez. Yüklenme süresi mali yılla sınırlıdır.

Harcama yetkilileri, tahsis edilen ödenekler dahilinde yüklenmeye girebilirler” ve “Harcama yetkilileri bütçede öngörülen ödenekleri kadar, ödenek gönderme belgesiyle kendisine ödenek verilen harcama yetkilileri ise tahsis edilen ödenek tutarında harcama yapabilir” hükümlerini anımsatan Sayıştay, “Ödenek üstü harcama” başlıklı 70’inci maddesindeki şu ifadeye de atıfta bulundu: “Kamu zararı oluşturmamakla birlikte bütçelere, ayrıntılı harcama programlarına, serbest bırakma oranlarına aykırı olarak veya ödenek gönderme belgelerindeki ödenek miktarını aşan harcama talimatı veren harcama yetkililerine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dahil yapılan bir aylık
net ödemeler toplamının iki katı tutarına kadar para cezası verilir.”

Bu hükümlere göre belirli hizmetler için bütçeye konulmuş bulunan ödeneklerden fazla harcama yapılmamasının ödenek kullanımında esas olduğunu vurgulayan Sayıştay, aynı yasaya göre bunun tek istisnasının seferberlik, savaş ilanı ve olağanüstü haller olduğuna işaret etti. Tüm bu saptamaların ardından bütçede oluşan 15 milyar TL’lik ödenek üstü harcama konusunda “Genel bütçeli idareler için 15.056.878.194 Türk Lirası, özel bütçeli idareler için 17.943.305 Türk Lirası olmak üzere, merkezi yönetim toplamında 15.074.821.500 Türk Lirası tutarındaki ödenek üstü gider için, 5018 sayılı kanunun 20, 26, 31 ve 70’inci maddeleri ile 2012 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun 9, 23 ve 24’üncü maddelerinin açık hükümleri karşısında tamamlayıcı ödenek verilmemesi gerekir.” denildi.

Meclis’e sunulunca değişti

Ancak bütçedeki kara delik için açık bir dille “tamamlayıcı ödenek verilmesin” diyen Sayıştay, önce Meclis’e, ardından da kamuoyuna sunduğu raporunda bu ifadelerini “sansürledi”. Raporun ilgili bölümünde “Tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi hususu, TBMM’nin takdirindedir.” ifadeleri kullanıldı. (1510.13, Cumhuriyet)

**********************************

Peki, bir hükümet bunca apaçık anayasal suç işler ve bunu sürdürürse
hiçbir yaptırım görmeyecek midir?

Hiçbir yaptırım görmeyeceğini güvenceye mi almıştır AKP hükümeti??

Eğer böyle ise güvenceyi kimler vermiştir?

Bu durumda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve TBMM suç ortağı değil midir?

Bu 2 kurumdan kimler, nasıl hesap soracaklardır??

  • Farkında mıyız; rejim giderek tıkanıyor..
  • Ağır bir bunalıma sürükleniyoruz..
  • Soluksuz kalıyoruz..
  • Bunun adı AKP faşizmi – diktatörlüğü değilse nedir?
  • AKP’nin İLERİ DEMOKRASİSİ – AÇILIM / SAÇILIM PAKETİ midir??

Biz yine uyaralım AKP’li vekilleri ve seçmenleri     :

Fatura (=suçlar) artık çuvallara sığmaz oldu..
Bu böyle sürdürülemez..
Bedeli mut – la – ka ama mut – la – ka, er ya da geç ödenir..

Ülkeyi apaçık yıkıma götürüyorsunuz..
Vebalinin altından kalkamazsınız..
Bir an önce sağduyuya ve hukuk içine dönmelisiniz..
Bir an önce..
“Bayram” bitti, 21 Ekim 2013 Pazartesi günü hemen, hemen!

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 18.10.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=========================================

AKP Harcamalarını SAYIŞTAY’dan Kaçırıyor..

Var mı böyle bir ülke ??

Sayıştay; Emniyet’i, belediye şirketlerini denetleyemedi.
Yüksek yargı bile hesap vermedi!

NEYİN ÜZERİ ÖRTÜLÜYOR? 

Sayıştay’ın TBMM’ye sunduğu 2012 yılı raporlarında, Başbakanlık başta olmak üzere çok sayıda bakanlık ile kamu kurum ve kuruluşlarının denetlenemediği ortaya çıkmıştı.

En dikkat çeken ise yüksek yargı oldu. Danıştay ve Yargıtay’ın da hesaplarını inceleyemeyen Sayıştay’ın raporunda yalnızca yargı organlarının görev tanımı yapıldı.

BÜTÇEDEN FAZLA HARCAMA 

Emniyet’in geçen yılki bütçesinin tamamını harcayarak 1 milyar liralık yedek ödenek kullandığına değinen Sayıştay, denetim yapılamadığını belirtti.

Sayıştay Başkanı Akyel, belediye şirketlerinin de pilot uygulamalar yapılamadığından denetim programına alınamadıklarını bildirdi

AB: DENETİM VE ŞEFFAFLIK YOK

  • Kamudaki denetimsizlik AB İlerleme Raporu’na da yansıdı

Raporda,

Sayıştay’ın zayıflatıldığına,
performans denetimi yapılmadığına

dikkat çekildi.

  • Sıra dışı ve karmaşık bir para politikası izleyen
    Merkez Bankası’nda şeffaflık olmadığı
    belirtildi.

Türkiye’nin ihracat hacminin İran’a altın ihracı ile büyüdüğü,
AB ile ticaretin gerilediği vurgulandı.

Sayıştay’ın gerekli belge ve bilgileri vermediği için denetleyemediği çok sayıda kurum arasında iki kurum dikkat çekti.

Hükümetin çıkardığı yönetmelik, genelge ve tüzükleri denetleyen Danıştay ile
adalet konusunda son sözü söyleyen Yargıtay’ın 2012 yılı hesapları, gerekli mali rapor ve tablolar ile bilgi ve belgelerin verilmemesi ve Maliye Bakanlığı’nın kayıt sistemini kurmaması nedeniyle denetlenemedi.

  • Sayıştay’ın TBMM’ye sunduğu 2012 yılı raporlarında, Başbakanlık başta olmak üzere çok sayıda bakanlık ile kamu kurum ve kuruluşlarının denetlenemediği ortaya çıkmıştı.

İlgili yasa uyarınca zamanında Sayıştay’a gerekli mali rapor, tablo, bilgi ve belgeler verilmediği için denetlenemeyen kurumlar arasında Yargıtay ve Danıştay da yer aldı.

Sayıştay’ın iki kurumla ilgili raporlarında şu değerlendirmelere yer verildi:

Danıştay  : Denetlenen kamu idaresinin yönetimi, tabi olduğu muhasebe standart ve ilkelerine uygun olarak hazırlanmış olan mali rapor ve tabloların doğru ve güvenilir
bilgi içerecek şekilde zamanında Sayıştay’a sunulmasından sorumludur.

Denetim görüşü oluşturabilmek için gerekli mali rapor ve tablolar ile bilgi ve belgeler, kamu idaresi yönetimi tarafından sağlanamadığı için Danıştay Başkanlığı’nın
2012 yılına ilişkin mali rapor ve tabloları hakkında görüş bildirilememektedir.

Yargıtay      : Yargıtay Başkanlığı, bütçesine ilişkin mali rapor ve tablolarını
ilgili yönetmeliğe göre hazırlamakla sorumludur. Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği’nin 114’üncü maddesinde, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mali tablolarının Maliye Bakanlığı tarafından üretileceği belirtilmiştir.
Maliye Bakanlığı’nca kurulan muhasebe sistemi (Say2000İ, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için kurumsal bazda Bilanço ve Faaliyet Sonuçları Tablosu’nu doğru bir şekilde üretmemektedir. Maliye Bakanlığı, tabloların oluşturulmasına olanak verecek yevmiye kayıtlarının, kurumsal bazda, 2013 yılı itibarıyla kaydedilmesine başlanacağını beyan etmiştir. Denetim görüşü oluşturabilmek için gerekli mali rapor ve tablolar ile bilgi ve belgeler, kamu idaresi yönetimi tarafından sağlanamadığı için, Yargıtay Başkanlığı’nın 2012 yılına ilişkin mali rapor ve tabloları hakkında görüş bildirilememektedir. (Cumhuriyet portalı, 18.10.13)

Yazının tümünü pdf olarak okumak için lütfen tıklayınız..

AKP_Butce_Harcamalarini_SAYISTAY’dan_Kaciriyor

Sağlıkta Kamu-Özel Ortaklığı Yasası ve Getirip-Götürdükleri


Dostlar
,

Türkiye bindirilmiş bir kıyamate, sürükleniyor bilinmez (meçhul) bir alamete.. (fırtınaya!)

Bu karmaşa ortamında, 2 hafta önce son derece kritik bir yasa daha TBMM’den AKP’lilerin oylarıyla geçirildi. Önceki gün, bir bayan AKP’li vekilin belirttiği gibi
(Samsun, adını vermeyelim..) “anlamadan elimi kaldırıp indiriyorum..” itirafı bağlamında bu YIKIM YASASI da yüce Mecli’imizden geçti, geçirildi.

AKP’li vekillerin % 90’ının bu yasanın neler götüreceğini (getirecekleri de var mı??)
“kabul oyu” vercek düzeyde anladıklarından ciddi olarak kuşkuluyuz.

Peki bu demokrasi mi?
Yüce Meclis işlevini mi yerine getiriyor, saygınlığı mı tükeniyor?

Ya Cumhurbaşkanlığı makamı?? Orası da bu “telaşeci başı” nın yangından
mal kaçırma serüvenine gözü kapalı katılmayı sürdürecek mi?

Nereye dek??

Ülke gümbür gümbür başımıza çöktüğünde elimizde bir seçenek kalacak mı?

Bu konuda sitemizde daha önce de birkaç yazıya yer verdik. (http://ahmetsaltik.net/saglik-el-yakiyor/, 26.2.13; http://ahmetsaltik.net/sehir-hastaneleri-icin-yargi-engelini-asma-yasasi-cikariliyor/, 22.2.13)

Türk Tabipleri Birliği elinden geleni yaptı. 21 Şubat 2013 günü TBMM önünde basın açıklaması yapıldı, yasa tasarısının olağanüstü büyük sakıncaları ve getireceği yıkım, uzman görüşleri bağlamında açıklandı.. TBMM’ye çağrı yapıldı. Örneğin TTB’den bir brifing alınmasını önerdik biz..

TTB Genel başkanı, -Hacettepe Tıp’tan sınıf arkadaşımız- Prof. Dr. Özdemir Aktan imzasıyla tüm vekillere bir mektup yazıldı.. (http://ahmetsaltik.net/12369/, 21.2.13)

Kayalara çarpıp dönüyor..

  • Peki; AKP kimi dinliyor ?

Yanıt : AKP yalnızca DB (Dünya Bankası) ve IMF’yi dinliyor.
Onlar da ABD-AB’nin, küresel sermayenin sözcüleri..
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM dedikleri bu..
Kökü dışarıda bu politikaların tümü.

Bu yasa ile Sağlık Bakanlığı adeta tasfiye ediliyor.
Ne hizmet, ne tesis ne de çalışan.. Denetim de göstermelik.. hatta o da özel..
Hepsi sermayeye devredilecek hem de milyarlarca TL rantla..
ABD’den daha yabanıl (vahşi) bir sağlık sistemi ülkemizi bekliyor.
Balayı dönemi bitti..

Soylu (necip!) halkımız, her zaman olduğu gibi gene çooook geç uyanacak, uyanabilirse!

  • Bu yasayı CHP’nin 9 Mart’tan başlayarak 60 gün geçmeden (Anayasa md. 151)
    Anayasa Mahkemesi’ne götürmesi gerekiyor..

Kamu_ozel_ortakligi_yasası_Kosk'te_onandi_11.3.13

SAĞLIKTA KAMU-ÖZEL ORTAKLIĞINA ONAY

Cumhurbaşkanı Gül, kamuoyundaSağlıkta Kamu-Özel Ortaklığı Yasasıolarak bilinen yasayı yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi. (08 Mart 2013)

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre Gül, 6428 sayılı

  • ‘Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İş Birliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”u

RG’de yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi.

Gül’ün onayladığı yasa, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarınca yapılmasına gerek duyulan tesislerin ön fizibilite raporu ve belirlenecek standartlar çerçevesinde Hazine’nin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde, 30 yılı geçmemek üzere bağımsız ve sürekli nitelikte üst hakkı kurulması (inşşat yapılması) yoluyla yaptırılması, varolan tesislerin yenilenmesinin sağlanması ve bu projeler için alınacak danışmanlık, araştırma ve geliştirme hizmetleriyle ileri teknoloji ya da yüksek mali kaynak gerektiren kimi hizmetlerin gördürülmesine ilişkin ilke (usul) ve yöntemleri (esasları) belirliyor.

Hazine’nin tasarrufundaki bir arazide üst hakkı anayassamıza göre tanınabilir mi?

YENİ YASAYA GÖRE:

Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları, Maliye Bakanlığı’nca yükleniciye bedelsiz olarak tesis edilecek Hazine’nin özel mülkiyetindeki taşınmazlar üzerinde, sözleşmede belirlenecek bedel karşılığında kuruluş (tesis) yaptırabilecek. Bir kez daha soralım :

Hazine’nin tasarrufundaki bir arazide üst hakkı anayassamıza göre tanınabilir mi?

Yapım işlerine ilişkin ön fizibilite raporu ile belgeler, Sağlık Bakanı’nın imzasıyla
Yüksek Planlama Kurulu‘nun onayına sunulacak.

Yapım işlerinin ihalesi, Yüksek Planlama Kurulu’ndan yetkilendirme kararı alındıktan sonra gerçekleştirilecek.

Hastane yerleşkeleri, sağlık tesisi ve ticari hizmet alanlarından oluşacak. Bakanlık, kullanımında olan tesislerin yenilenmesi işlerini, tesislerdeki belli hizmetlerin sunulması, ticari hizmet alanlarının işletilmesi ya da bedelinin ödenmesi karşılığında yaptırabilecek.

Sözleşme özel hukuk hükümlerine bağlı olacak ve süresi, tesisin özelliklerine ve fizibilite raporuna bağlı olarak sözleşmede belirtilen sabit yatırım dönemi dışında
30 yılı geçmemek üzere idarece belirlenecek.

Öbür Yasalardaki Değişiklikler

Yasa, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun‘da değişiklik yapıyor. Buna göre, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilmesi planlanan ve tutarı asgari 1 milyar TL olması öngörülen yatırım ve hizmetlere ilişkin uygulama sözleşmeleri ve yap-kirala-devret modeliyle gerçekleştirilmesi planlanan, tutarı asgari 500 milyon TL olan sözleşmelerde; sözleşmelerin süresinden önce feshedilerek tesisin ilgili idareler tarafından devralınması hükmünün bulunması durumunda, söz konusu yatırım ve hizmetler için yurt dışından sağlanan finansman ve bu finansmana ilişkin mali yükümlülüklerin Hazine Müsteşarlığı tarafından üstlenilmesine karar vermeye, üstlenime konu mali yükümlülüklerin kapsam, unsur ve ödeme koşullarını belirlemeye ilişkin ilke (usul) ve yöntemleri (esasları) düzenlemeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak.

Mali yıl içinde yüklenilecek (taahhüt edilecek) borç üstleniminin limiti, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile belirlenecek. Bakanlar Kurulu, limiti bir katına dek artırmaya yetkili olacak.

Giderin kaydı için gerekli olan ödenek, Maliye Bakanlığı bütçesinde yer alan yedek ödenek tertibinden karşılanacak. Müsteşarlık tarafından gerçekleştirilen üstlenim tutarları devlet dış borcu olarak kaydedilecek.

Dış borcun tahsisi yapılabilen idareler dışında kalan idarelerin yürüttüğü projelerden kaynaklanan borç üstlenimlerinde, ilgili idare Hazine Müsteşarlığı’na üstlenilen tutarda borçlandırılacak.

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu‘na bağlı 2. ve 3. Basamak sağlık tesislerinin bağış, faiz ve kira gelirleri ek ödeme dağıtımında kullanılamayacak. Bu birimlerde görevli personele yapılacak ek ödeme toplamı, ilgili birimin cari yıldaki hizmet bedelinden ayrı olarak faturalandırılan ilaç ve her türlü tıbbi tüketim (sarf) gereci (malzemesi) gelirlerinin % 45’ini, döner sermaye gelirlerinin % 50’sini aşamayacak.
Sağlık çalışanlarının “performans” ödemeleri aşağıya çekilecek.

Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ilana çıkılarak ihale süreci başlatılmış işler, mevcut ihale şartnamelerine göre sonuçlandırılacak. Ayrıca, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ihale süreci tamamlanmış olan veya devam eden işlere ait şartnamelerdeki, yüklenici tarafından yapılacak sağlık yerleşkesinin dışındaki taşınmazların ticari alan olarak işletilmek üzere yükleniciye verilebileceğine ilişkin hükümler uygulanmayacak ve sağlık yerleşkesi dışındaki taşınmazlar yükleniciye verilmeyecek, ihale iş ve işlemleri ile yapılmış olan sözleşmeler bu hükümler geçerli olmaksızın yürütülecek. Yani gene Kamu İhale Yasası dışında..

6428 sayılı bu yasa, 9 Mart 2013’te RG’de yayımlandı..

Yineleyelim :

  • 6428 sayılı bu yasayı  9 Mart’tan başlayarak 60 gün geçmeden (Anayasa md. 151)CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne götürmesi gerekiyor..

Sevgi ve saygı ile.
24.3.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net