Etiket arşivi: Haluk Koç

Allah bunların da belasını versin mi Hüseyin??

Allah bunların da belasını versin mi Hüseyin??

portresi2

 

Ahmet HAKAN
Hürriyet, 17.08.2015

 

HÜSEYİN Kocabıyık adlı AK Parti milletvekili şöyle buyurmuş:

“Şehitlerimizin vebali HDP’ye oy verenlerin üzerindedir. Allah onların belasını versin.” 
Peki Hüseyin… Soruyorum sana :

– Seçimden hemen önce HDP’nin önemli isimleriyle Dolmabahçe’de buluşan anlı şanlı
iktidar yetkilileri vardı ya… Allah onların da belasını versin mi Hüseyin?
(AS: Gizli tutulan Oslo görüşmeleri bir yana; 10 maddelik Dolmabahçe uzlaşması
AKP – HDP imzaladı! HDP’liler ha bire buna uyulsun.. yeter.. diyorlar!?)

– HDP’li milletvekillerinin İmralı ile Kandil arasında mekik dokumalarına olanak veren bir devlet aklı vardı daha düne kadar. Şehitlerimizin vebali bu devlet aklının da üzerinde midir Hüseyin?

Öcalan güzellemeleri falan yapıyorlardı iktidarın anlı şanlı isimleri…
Söyle bakalım Hüseyin, Allah onları ne yapsın?

PKK’nın şehirlere onbinlerce silah yığınağı yaptığı yazılıp çiziliyor sizin gazetelerde.
Bu yığınağın yapılmasına ses etmeyen ve göz yuman bir devletimiz var. Gariban çocuklarının şehit edilmesinde hiç mi vebali yok bu devletin Hüseyin? Bir deyiver hele.

– Daha düne kadar “Öcalan iyi, Kandil kötü, HDP eh işte” diye ahkâm kesiliyordu.
HDP’ye oy verenlerin Allah belasını verecekse… Bu ahkâmı kesenlere Allah ne yapacak Hüseyin?

“Çözüm süreci, çözülme sürecidir” diyen MHP’ye “Bunlar çözümsüzlük istiyor,
kandan besleniyor” diyordunuz. Şimdi siz de “HDP’ye oy verenler şöyledir, böyledir” diyerek MHP gibi oldunuz. Daha iki ay öncesine kadar MHP’ye uzattığınız dilleri Allah ne yapsın Hüseyin?

“Bu iş artık müzakere ile çözülecek” demiyor muydunuz? “HDP bu ülkenin legal partisidir” demiyor muydunuz? Sırrı Süreyya ile Meclis’te kahkaha atmıyor muydunuz? İmralı Heyeti
sizin sayenizde gitmiyor muydu İmralı’ya? Ne yani, siz temize çıktınız da HDP’ye oy verenler mi suçlu oldu Hüseyin?

“Silahlı mücadele bitti, silahlara veda, 35 yıllık sorun çözüldü” diye manşetler salladınız durdunuz. Milli iradenin % 13’ü de “Madem sorun çözüldü, madem silahlara veda edildi,
biz de oyumuzu HDP’ye verelim” dedi… Allah niye bu nedenle bu insanların belasını versin ki vicdansız Hüseyin?

– Şehitlerin hesabını HDP’ye oy veren milyonlardan sormak caizse Hüseyin…
Azıcığını da sizden sormak niye caiz olmuyor ki Hüseyin? Ha Hüseyin?

*****

BUNLAR SANDIKLA GİTMEZ DİYENLERE SESLENİYORUM

– İKİDE bir o şom ağzınızı açıp “Bunlar sandıkla gitmez birader” diyerek bilmiş bilmiş konuşmaktan vazgeçin.
– Siz böyle boş boş konuştukça… Ahali sandığa gitme iştahını, demokratik yollarla götürebilme azmini, zafer umudunu yitiriyor.
– Verilen oylar, bunları iktidardan tartışmasız bir şekilde alaşağı edecek ama bunlar gitmeyecek, öyle mi?
– Sen önce bunları iktidardan götürecek tartışmasız sandık başarısını ortaya koy…
Bak bakalım, isteseler de, istemeseler de tıpış tıpış nasıl da gidiyorlar.
– Ortada bir seçim başarın yok, tartışmasız bir şekilde yenmeyi becerememişsin,
sandıktan güm diye çıkmamışsın… Adamlardan gidecek gibi davranmalarını istiyorsun.
– Niye gidecek gibi davransınlar aslanım? Adamlar %40 küsur oy almışlar.
En yakın rakiplerine %15 fark atmışlar. Niye gidecek gibi davransınlar?
– Çalış, çabala. Milleti ikna et… Oylarını artır. Sandıkları patlat.
Bak bakalım ondan sonra gidiyorlar mı, gitmiyorlar mı?

Varsa gücün, indir bunların oylarını %25’e… Öyle bir giderler ki…
Arkalarında sadece bir toz bulutu bırakırlar. En başta en baş yalakaları terk eder bunları.

*****

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN MEYDANLARA ÇIKMASI
NEDEN ETKİLİ OLAMIYOR?

OLAMIYOR, çünkü… Artık bir hikâyesi kalmadı.
Olamıyor, çünkü… Ne istediğini açıkça söyleyemiyor.
Olamıyor, çünkü… Cumhurun başı olarak cumhurun sadece bir kısmının partisini övüyor.
Olamıyor, çünkü… Akıllara “Ne yani, Davutoğlu yeterli olamıyor mu” sorusunu getiriyor.
Olamıyor, çünkü… Ortada zerre kadar mağduriyeti söz konusu değil.
Olamıyor, çünkü… Yaptığıyla diğer partilere açıkça haksızlık yapmış oluyor.
Olamıyor, çünkü… Ahali, sonu belirsiz bir fiili durumdan ürküyor.
Olamıyor, çünkü… Ahali “Biz seni cumhurbaşkanı yaptık, niye yetinmiyorsun ki”
diye düşünmeden edemiyor.

*****
NE OLDU BİZİM BAROMETRE?

– SOKAKTA arkamdan “Barometrede durum ne” diye bağıranların şahsında merak eden
herkes için yazıyorum:
– Bizim barometre sizlere ömür. Vefat etti. Toprağın altına girdi.
– İşlevsiz bırakıldı, darmadağın edildi, hırpalandı, çekiştirildi, ters köşelere yatırıldı.
– 32 günlük büyük oyunun kurbanı oldu.
Ömer Çelik‘in umut vermesine, Haluk Koç’un tebessümüne aldandı.
Barometre yok artık.
Çünkü… %100 seçim var.
Ve bu konuda kimsenin en küçük bir kuşkusu bile yok.

*****

YENİ BİR TREND: YETİŞKİNLER İÇİN BOYAMA KİTABI

SON zamanlarda herkesin elinde bu kitaplardan var. Nakış işler gibi, kazak örer gibi,
dantel yapar gibi… Bu kitapları boyuyorlar. Bilhassa kadınlar. Ben yapanların yalancısıyım… Diyorlar ki: Bir tam sayfa boyama, bir kutu antidepresan etkisi yapıyor.

– Fakat vaktin olacak ağa… Zira bir tam sayfalık boyama işini en az 7 saatte bitirebiliyormuşsun.
– Yapanların en büyük şikâyeti renkli kalemlerin azlığından yana…
Diyorlar ki: “Renkli kalemlerdeki renk sayısı hayli sınırlı. Artsın istiyoruz.”
– Nereden mi bulacaksınız? DVD, CD ve kitap satan büyük mağazalarda…
Olay o kadar popüler olmuş ki…
Bu mağazalarda “Yetişkinler için boyama kitapları” başlıklı reyonlar oluşturulmuş.

======================================

Dostlar,

Ahmet Hakan’ın son yıllarda yazdığı en başarılı yazılardan biri..
Kendisini kutluyor ve paylaşıyoruz bu makalesini.

Gökten 3 elma düşmüş..
Biri bana, biri sana..
3. sü kime dersiniz??

İletinin asıl muhatabı CHP üstüne düşeni eksiksiz yapacak mı?
Özellikle son 7 Haziran 2015 seçiminde oy kullanmayanlar bu kez belirleyici olacak.
Onlar AKP’nin militan seçmenleri değil.. AKP’ye oy vereceklerin tamamı, ölüsüyle – dirisiyle (FG : Ölülere bile oy kullandıracaksınız.. buyurmuşlardı!) AKP’ye 18,8+ milyon oy
boca ettiler.

HDP ve MHP’den alınması düşünülen birkaç % puanlık oy,
HDP baraj altına inmezse AKP’yi kurtaramayacaktır.
Çünkü kendi tabanında, artık saklanamayan ciddi bir erozyon yaşanmaktadır.

Bu kez belirleyici olan, şu veya bu nedenle küsen, tembellik eden ama AKP’li olmayan,
büyük çoğunluğu CHP’li olan 9+ milyon seçmen kitlesidir. CHP, ne yapıp edip bu kitlenin
en az yarısının oyunu almalıdır. Doç. Ümit Kocasakal gibi, Uğur Dündar gibi,
Prof. Metin Feyzioğlu, Prof. Kemal Alemdaroğlu, 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ… gibi halka malolmuş yepyeni adayları da taban yoklaması ile milletvekili aday listesine alarak.
Soldaki “küçük” partilerle ittifakın bir yolunu mutlaka bularak.. üstüne basa basa vurgulayarak..

– MHP ile hatta uygun yerlerde HDP ile bile seçim işbirliğine girerek..

Seçim propagandalarında RTE – AKP’nin PKK ve IŞİD ile mücadeledeki takiyyesini,
7 Haziran sonuçlarını tanımayarak ülkeyi ateşe attığını, kan döktüğünü…
AKP bu kez de iktidar olursa ülkenin ve halkın başına neler geleceğini somut, tane tane, çırılçıplak anlatarak..

Her seçim bölgesinde (ilde) AKP’nin şansını en aza indirecek biçimde
bir akıllılıkla seçmen
oy kullanır ve katılım da %90-95 olursa,
bu AKP’nin (ve de RTE’nin) sonu olacaktır.. Haydi Türkiye!

Sevgi ve saygı ile.
19 Ağustos 2015, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com  

Eski Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz tutuklandı!

Dostlar,

Profesör. Dr. Muzaffer Eryılmaz, 2004-2009 arasında 5 yıl Çankaya belediye başkanlığı yaptı.
Hakkında sayısız adli soruşturmalar açıldı.
Bana bir ara bunların sayısının 255 dolayında olduğunu söylemişti.

“Ahmet can” demişti (bana böyle seslenirdi..);

“..Bunlarla uğraşmaktan başka hiçbir şey yapamıyoruz. İnanılmaz bir psikolojik savaş uyguluyorlar..”

Hacettepe Tıp Fakültesinden 70’li yıllardan arkadaşım, dostum “Muzaffer’ciğim” (ben de O’na böyle derdim..)
son derece temiz, üretken, dürüst, insan-dost canlısı, yardımsever, çalışkan, yurtsever bir CHP’li idi.

Konuşmalarımızda söz konusu davaların hepsini temizleyeceğini bana aktarmıştı.

Zaten önemli bir bölümü de takipsizlik / aklanma gibi sonuçlara bağlanmıştı..

1999 – 2000 döneminde CHP’ye Sağlık Politikaları üreten çalışma kümesinin içinde olduk.
Haluk Koç dostumuz da başkanımızdı. Muzaffer hoca, kendisi de Hacettepe Tıp Fakültesi’nde yetkin bir radyolog olduğu halde, bu alanda sözü Halk Sağlığı Uzmanı olduğumuz için hep bize bırakırdı. Bu tıp uzmanlık alanı sağlık hizmetlerinin planlanması, yönetimi, ekonomisi, sosyolojisi, antropolojisi, politakaları ile doğrudan ilgili daldı çünkü. Özveriyle çalışırdı(k).. Kapsamlı dosyalar sunmuştuk Adıyaman Milletvekili Celal Topkan’ın gözetiminde. Sonra Kemal Derviş partiye çağrılınca, bir küme arkadaş çalışmalardan çekilmiştik.

Sn. Prof. Muzaffer Eryılmaz’ın aklanacağına, aklanması gerektiğine adım gibi inanıyorum.

Şöyle söyleyeyim : Ben yolsuzluk yapabilirim (!) ama O yapmaz, yapmamıştır, yapmaz!

Adalet gerçekleşecek ama hızlı olsun..

Tutuksuz olsun.. Geç kalınca fiili ceza oluyor, telafisi olanaksız zararlar doğuruyor.

İstenen bu olmamalıdır.

Adalet herkese gereklidir ve en üstün insanlık duygusudur.

Hele hele insan onurunda ağır yaralar açacak işlemler yapılmasın..

Kelepçe gibi..

Kelepçe’nin koşulları mevzuatında belli :

Kendisine ve / veya çevresine zarar verme, kaçma olasılığı?

Hangi olasılık geçerlidir de 60 yaşını geçmiş bir tıp Profesörü yanındaki kişiye kelepçelenmiştir?

Profesör Eryılmaz yıllardır Ankara’da yaşamaktadır? O anda nereye kaçacaktır?
Yıllardır hakkındaki suçlamalarla yiğitçe ve berraklıkla boğuşmaktadır.
Bir yere kaçmamıştır; tersine mücadele ile aklanmayı seçmiştir.
Belediye başkanı da değildir artık. Hiçbir dosys elinde değildir, neyi karartacaktır??

Aksine, Hacettepe’deki görevine dönebilmek için 3 yıldır uğraş vermektedir.
Herkes, seçimle geldiği görevi yapar ve kamudaki görevine kolaylıkla geri döner..
Profesör Eryılmaz, 40 yıllık yuvası Hacettepe’ye döndürülmemiştir.
Burnundan getirilmektedir açıkça..

3 yıldır aylık da alamamaktadır!

Emekliliğini de hak edememiştir. 1 yıl dolayında bir hizmet eksiği vardır.

Hiç olmazsa bunu tamamlasa da emeklilik güvencesi elde edebilse..

Böylesine mağdur edilmiş bir insan, hangi kanıtları hangi güçle karartacak, yok edebilecektir?

Deniz Feneri davasında Alman mahkemelerince çok net biçimde adları verilerek suçlananlar birkaç ay ancak tutuklu kalmıştır. Soruşturma savcıları sanık surumuna getirilerek davanın seyri değiştirilmiştir.
Davaya bakacak mahkeme bulunamamaktadır! İP Genel Başkan Yrd. Av. Mehmet Cengiz uğraşmasa dosya kapatılacak! Sayın Cengiz’in insanüstü çabalarıyla, mahkeme 2013’e gün verdi..

Türkiye’nin adaleti bu işte..

Adalet ülkenin temelidir.. derler. Ne haldeyiz görüyoruz..

Hiç olmazsa çifte standartlı olmayalım.

Yargılamanın hızla yürütülmesini ve hızla verilecek ilk duruşma gününde Sayın Eryılmaz’ın tutuksuz yargılanmasını -yargıyı etkilemek, yönlendirmek, tavsiye, telkin vb. anlama asla gelMEmek üzere-
içtenlikle diliyorum.

Muzaffer bey kadeşime sabır ve kolaylık diliyorum.
O zor zamanların insanıdır, mücadele adamıdır.
Sabredecek ve dayanacaktır masumluğundan ve dostlarından güç alarak…
Hiç kuşkum yok aklanacaktır da er ya da geç..

Sonra da tüm yasal haklarını elbette arayacaktır.

Savcı izin verirse, kendisini ziyarete gideceğim Sincan zindanına..

Bu arada CHP de elbette tüm kurumsal olanaklarını gecikmeden kullanacaktır, kullanmak zorundadır.

Sevgi ve saygı ile.
Datça, 12.9.12 (Tatil için)

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

====================================================================================

Eski Çankaya Belediye Başkanı tutuklandı

“İhaleye fesat karıştırıldığı” iddiasıyla gözaltına alınan, aralarında eski Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın da bulunduğu 8 kişi tutuklandı.

Ankara- Cumhuriyet savcısının tutuklama talebiyle sevk ettiği 10 kişi, Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Mahkeme, aralarında Muzaffer Eryılmaz‘ın da bulunduğu 8 kişiyi tutukladı, 2 kişiyi ise serbest bıraktı.

İhaleye fesat karıştırma” ve “Devleti zarara uğratma” gibi bir dizi suçla suçlanan söz konusu 8 kişinin, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 100/1 kapsamında tutuklandığı belirtildi.

Eski Çankaya Belediye Başkanı Eryılmaz, Emniyet’ten tartışma yaratacak bir yöntemle çıkarıldı

Eryılmaz ve 7 kişi tutuklandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, “ihaleye fesat karıştırıldığı” iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen şüphelilerden, aralarında eski Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın da bulunduğu 8 kişi tutuklandı.

Cumhuriyet savcısının tutuklama istemiyle sevk ettiği 10 kişi, Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıktı. Mahkeme, Muzaffer Eryılmaz’ın yanı sıra Fikret Aydın, Doğan Nedim Altay, Fatih Çelik,
Mustafa Erkan, Zeki Özkanoğlu, Seyid Ufuk Karademir ve Nuri Felek’i tutukladı, 2 kişiyi ise serbest bıraktı.

“İhaleye fesat karıştırma” ve “Devleti zarara uğratma” ile suçlanan söz konusu 8 kişinin tutuklanmasına gerekçe olarak “yoğun suç şüphesi, delil karartma ve kaçma ihtimali” gösterildi.

Muzaffer Eryılmaz mahkemede yaptığı savunmada, bütün işlemleri yasalara uygun olarak yaptığını belirterek şunları kaydetti:

“2004’te belediye başkanı seçilmem üzerine göreve başladım. 5393 sayılı yasa çıkana kadar, 1580 sayılı yasa uyarınca, ihalelerde harcamaya tek yetkili kişi belediye başkanı olarak bendim. Burada da ihaleye olur vermekten ibaret yetki kullanıyordum. Bunun dışındaki ihalelere herhangi bir dahlim olmamıştır. 5393 sayılı yasa çıktıktan sonra yetkilerimi belediye başkan yardımcılarına dağıtmıştım. Dolayısıyla ihaleye çıkmak ve sonraki süreçle ilgili olarak yetki o zamanki belediye başkan yardımcılarından Duran Yönel’e aittir.
Bu yetkimi devretmiştim. Dolayısıyla ihaleye her ne kadar olur vererek gerçekleştirilmesini sağlamışsam da sonraki ihaleler yetki verdiğim kişiler tarafındıan yapılmıştır. 2006’daki ihale de benim tarafımdan değil yetkilendirdiğim başka kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir. İhale içeriğinin muğlak ifadelerle belirsizleştirilmesi, başka katılımcıların engellenmesi konusunda bilgi sahibi değilim. Yine fazla ödeme iddiaları konusunu da bilmiyorum.”

Muzaffer Eryılmaz, Sincan Cezaevi’ne konuldu.

‘Yerel seçim hazırlığı’

Cumhuriyet’e konuşan Muzaffer Eryılmaz’ın avukatı Muzaffer Yılmaz, müvekkilinin 2006, 2007 ve 2008’de yapılan ihalelere ilişkin sorgulandığını kaydetti. Müvekkilinin bu ihalelerle ilgili yetkisinin olmadığını
dile getiren Yılmaz, yerel seçimlerin hükümet tarafından öne alınacağına dikkat çekti. Yılmaz, “Belediye Yasası kapsamında, hiçbir harcama yetkisi bulunmayan ve ihalede yetkili olmayan belediye başkanının
gözaltına alınması siyasi saikle hareket edildiğinin göstergesidir.” dedi.

Muzaffer Eryılmaz ve diğer şüpheliler, çift sıra halinde Emniyet’ten çıkartılırken,
yanlarındaki kişiye kelepçelendikleri gözlendi.

    Emniyetin kelepçe takma yetkisi bu denli mutlak mı? Profesör Eryılmaz’a hangi gerekçe ile ??

    Eryılmaz’a kelepçe takan Ankara Emniyeti, Deniz Feneri soruşturmasında gözaltına alınan
    Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın arasında bulunduğu sanıkların hiçbiri için bu uygulamaya gitmemişti.
    (Cumhuriyet, 12.9.12)

    RTÜK eski başkanı Zahid Akman ve arkadaşları, milyonlarca avro tutarında yolsuzluk suçlamasıyla tutuksuz yargılanıyor.. Kelepçe de takılmadı..
    http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/deniz-feneri-davasi-16-ocakta-baslayacak-h5375.html

CHP’nin “PKK Tarafından Kaçırılan Vatandaşlar” raporu

CHP’nin “PKK Tarafından Kaçırılan Vatandaşlar” raporu

Cumhuriyet 14.08.2012

CHP’nin raporuna göre; terör örgütü son 20 yılda 154, son 1 yılda
146 kişiyi alıkoydu PKK kaçırmaya hız verdi

CHP’nin PKK’nin kaçırma eylemlerine ilişkin hazırladığı raporda,
12 Haziran 2011 seçimlerinin ardından CHP’li Hüseyin Aygün’le birlikte terör örgütünün
146 kişiyi kaçırdığı, 26’sının akıbeti hakkında bilgi bulunmadığına dikkat çekildi.
CHP’nin “PKK Tarafından Kaçırılan Vatandaşlar” adlı raporunda, çoğunluğu son 1 yıl içinde kaçırılanlar olmak üzere çok sayıda kamu görevlisi ve vatandaşın hâlâ örgüt tarafından alıkonulduğu ve akıbetlerinin bilinmediğine dikkat çekildi.

Kaçırılanların büyük bir bölümünün terör örgütüne eleman temini amacıyla çeşitli vaatlerle kandırılarak ya da tehditle ailelerinden koparılan küçük yaşta çocuklardan oluştuğu vurgulanan raporda, özellikle 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra
PKK tarafından kaçırılanların sayısında artış kaydedildiği ifade edildi.
Raporda, “Örgüt serbest bırakmadıkça kaçırılanlar kurtarılamamaktadır” denildi.

Raporda, son 1 yıllık dönemde asker, polis, korucu, işçi, öğretmen, kaymakam adayı, siyasetçi olmak üzere her kesimden 145 kişinin kaçırıldığı, 26 kişinin ise akıbetlerinden haber alınamadığı ifade edildi. CHP’li Aygün ile birlikte bu sayı
146’ya çıkarken PKK’nin 1990-2010 yılları arasında 154 kişiyi kaçırmasının olayın ulaştığı boyutlarını gösterdiğine dikkat çekildi

Raporda, 11 Kasım 2011’de Kartepe deniz otobüsünün içindeki 24 yolcu ve mürettebatla kaçırılması hariç, kaçırma eylemlerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde gerçekleştiği ifade edildi.

PKK’LİLERCE KAÇIRILAN ASKERLER REŞAT ÇAN ve
HADİ GİZLİ’NİN AİLELERİ: BARIŞ OLSUN

Yüreğimiz yetmiyor artık

Terör örgütü PKK tarafından 6 Ağustos’ta Diyarbakır-Bingöl karayolunda kaçırılan
üç askerden er Reşat Çeçan’ın annesi Fatma Çeçan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
eşi Emine Erdoğan’a seslenerek “Uludere gibi yapmasın.

Bir şeyler yapsın. Bu kirli savaşı durdurun. Ben oğlumu sağ salim bayrama kadar istiyorum.” dedi. Baba Cemal Çeçan ise;

“Barıştan başka hiçbir talebimiz yoktur. Yüreğimiz yetmiyor artık.” dedi.

Er Hadi Gizli’nin annesi Şiha Gizli de “Eğer bir çözüm üretemeyeceklerse
bana bir yol göstersinler ben gidip oğlumu getireceğim” dedi.

Kaçırılan askerlerden Çeçan ve Gizli’nin aileleri önceki gün Mazlum-Der
Urfa Şubesi’ne başvurarak yardım talebinde bulundu. Resmi makamların
kendilerine bilgi vermediğini ifade eden anne Fatma Çeçan,

“Bu kutsal günlerde gençlerin kanı akmasın. Asker anaları da gerilla anaları da ağlamasın. Anne aynı anne, yürek aynı yürek. Bu kirli savaşı durdurun.” diye konuştu. Oğlu için çok korktuğunu ifade eden Anne Çeçan, “Rica ediyorum yetkililerden, milletvekillerinden, Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’dan. Hepsine çağrımdır, bir çözüm bulsunlar. Bu barışı gerçekleştirsinler.” diye seslendi.

‘Başbakan Türkiye’ye baksın’

Bir oğlunun yaklaşık 15 yıl önce PKK’nin dağ kadrosuna katıldığını ifade eden
baba Cemal Çeçan ise “Bu kan artık akmasın, yeter. Her iki taraf da bizim
evladımızdır. Barıştan başka hiçbir istemimiz yoktur. Acımız bu olaylar ile
daha da arttı. Başbakan Erdoğan başka ülkelerin işlerine karışacağına kendi
ülkesindeki sorunlarla ilgilensin. Yüreğimiz yetmiyor artık. Yaramız bir değil,
iki oldu.

Barış olsun tüm gençlerimiz dağdan insin” diye konuştu.