Etiket arşivi: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye’nin en zengin 100 işadamı ve LANETLİ ÇEMBER Gelir Dağılımı..


Türkiye’nin en zengin 100 işadamı!

Forbes, en zengin 100 Türkü açıkladı.Listeye göre, bu yıl Türkiye’nin en zengin kişisi, geçen yılın üçüncüsü Hüsnü Özyeğin olurken, geçen yılın birincisi Mehmet Emin Karamehmet ikinciliğe geriledi.
En zengin 100 Türk’ün toplam serveti, geçen yıla oranla ortalama % 49,1 oranında azalarak 56 milyar 165 milyon dolar olarak gerçekleşti. Listedeki ilk on beş kişinin toplam serveti ise 20 milyar 150 milyon dolar oldu.Listede 46 kişinin sıralamadaki yeri yükselirken, 41 kişinin sıralamadaki yeri geriledi. Listede 6. sırada yer alan Ferit Şahenk yerini korudu. Listeye yeni girenlerin sayısı ise 12 kişi oldu.Sabancı Holdingden 12 kişi toplam 4 milyar 710 milyon dolar, Koç Holdingden 6 kişi toplam 2 milyar 795 milyon dolar, Doğan Holdingden toplam 6 kişi 1 milyar 680 milyon dolar, Enka İnşaattan toplam 5 kişi 3 milyar 275 milyon dolar, Doğuş Holdingden 3 kişi 2 milyar 700 milyon dolar, Eczacıbaşı Holdingden 2 kişi 1 milyar 600 milyon dolar, Zorlu Holdingden de 3 kişi 2 milyar 350 milyon dolar servet ile listede yer aldı.En zengin 100 Türk listesindeki adları, servetleri ve şirketleri şöyle sıralandı:
Sıra Adı               milyon $    Şirketi 

1 Hüsnü Özyeğin 2.900 Fiba Şirketler Grubu
2 Mehmet Emin Karamehmet 2.800 Çukurova Holding
3 Şarık Tara 1.600 Enka İnşaat
4 Ali İbrahim Ağaoğlu 1.500 Ağaoğlu Şirketler Grubu
5 Ahmet Zorlu 1.300 Zorlu Holding
6 Ferit Şahenk 1.100 Doğuş Holding
7 Mubariz Gurbanoğlu 1.100 Palmali Grubu
8 Murat Ülker 1.100 Yıldız Holding
9 Murat Vargı 1.100 MV Holding
10 Ahmet Çalık 1.000 Çalık Holding (Başbakan RT Erdoğan’ın damadı..)
11 Filiz Şahenk 1.000 Doğuş Holding
12 Kamil Yazıcı 1.000 Yazıcılar Holding
13 Tuncay Özilhan 1.000 Anadolu Grubu
14 Turgay Ciner 850 Ciner Grubu
15 Bülent Eczacıbaşı 800 Eczacıbaşı Holding
16 Erman Ilıcak 800 Rönesans İnşaat
17 Faruk Eczacıbaşı 800 Eczacıbaşı Holding
18 Olgun Zorlu 800 Zorlu Holding
19 Yalçın Sabancı 800 Ya-Sa Holding
20 Aydın Doğan 750 Doğan Grubu
21 Semahat Arsel 750 Koç Topluluğu
22 Sinan Tara 750 Enka İnşaat
23 Mehmet Rüştü Başaran 700 Habaş
24 Rahmi Koç 700 Koç Topluluğu
25 Recep Sami Yazıcı 700 Diler Holding
26 Suat Günsel 700 Yakındoğu Üniversitesi
27 Ethem Sancak 690 Hedef Alliance Holding
28 Ahsen Özokur 650 Yıldız Holding
29 Deniz Şahenk 600 Doğuş Holding
30 Ömer Dinçkök 600 Akkök Grubu
31 Suna Kıraç 600 Koç Topluluğu
32 Şevket Sabancı 600 Sabancı Holding
33 Serra Sabancı 550 Sabancı Holding
34 Suzan Sabancı Dinçer 540 Sabancı Holding
35 Ahmet Keleşoğlu 530 Selçuk Ecza Holding
36 Çiğdem Sabancı Bilen 510 Sabancı Holding
37 İbrahim Bodur 510 Kale Grubu
38 Hamdi Akın 500 Akfen Holding
39 Kağan Gürsel 500 Kiska Holding
40 Mehmet Hattat 500 Hema Holding
41 Mehmet Torun 500 Torunlar Şirketler Grubu
42 Mustafa Latif Topbaş 500 Bim Birleşik Mağazalar
43 Ünal Aysal 500 Unit Group
44 Ali Dinçkök 450 Akkök Grubu
45 Erdal Aksoy 450 Turcas Petrol
46 Erkut Soyak 450 Soyak Holding
47 Mehmet Cengiz 450 Cengiz Holding
48 Dilek Sabancı 430 Sabancı Holding
49 Sevil Sabancı 430 Sabancı Holding
50 Ali Nuri Çolakoğlu Varisleri 425 Çolakoğlu Metalurji
51 Hasan Çolakoğlu 425 Çolakoğlu Metalurji
52 İbrahim Çeçen 400 IC Holding
53 Mehmet Nazif Günal 400 MNG Holding
54 Nihat Özdemir 400 Limak Şirketler Grubu
55 Nilüfer Çiftçi 400 Akkök Grubu
56 Sezai Bacaksız 400 Limak Şirketler Grubu
57 Vildan Gülçelik 375 Enka İnşaat
58 Erol Üçer 370 Gama İnşaat
59 Uğurhan Tunçata 370 Gama İnşaat
60 Yüksel Erimtan 370 Gama İnşaat
61 Bayram Yusuf Aslan 350 İçdaş
62 Bülent Doğanay Samuray 350 Palmet Enerji
63 Erdoğan Demirören 350 Demirören Grubu
64 İshak Alaton 350 Alarko Holding
65 Lucien Arkas 350 Arkas Holding
66 Arzuhan Doğan Yalçındağ 340 Doğan Grubu
67 Begümhan D. Faralyalı 340 Doğan Grubu
68 Hanzade Doğan Boyner 340 Doğan Grubu
69 Vuslat Doğan Sabancı 340 Doğan Grubu
70 Sema Işıl Doğan 320 Doğan Grubu
71 Sevda Gülçelik 315 Enka İnşaat
72 Ali Nihat Gökyiğit 300 Tekfen Holding
73 Demir Sabancı 300 Sabancı Holding
74 Erol Sabancı 300 Sabancı Holding
75 Feyyaz Berker 300 Tekfen Holding
76 Necati Akçağlılar 300 Tekfen Holding
77 Nuri Özaltın 300 Özaltın İnşaat
78 Ömer Sabancı 300 Sabancı Holding
79 Nurettin Çarmıklı 285 Nurol Holding
80 Ali Rıza Yıldırım 275 Yıldırım Holding
81 Erol Çarmıklı 275 Nurol Holding
82 İnan Kıraç 275 Kıraça Şirketler Top.
83 Mehmet Oğuz Çarmıklı 275 Nurol Holding
84 Yüksel Yıldırım 275 Yıldırım Holding
85 Mustafa Koç 260 Koç Topluluğu
86 Ali İsmail Sabancı 250 Sabancı Holding
87 Ali Koç 250 Koç Topluluğu
88 Demet Çetindoğan Sabancı 250 Sabancı Holding
89 Emine Sabancı Kamışlı 250 Sabancı Holding
90 Emrullah Turanlı 250 Taşyapı İnşaat
91 Nafi Güral 250 Güral Porselen
92 Zafer Kurşun 250 Orjin Grup
93 Zafer Yıldırım 250 Orjin Grup
94 Zeki Zorlu 250 Zorlu Holding
95 Ali Gülçelik 235 Enka İnşaat
96 Ömer Koç 235 Koç Topluluğu
97 Saffet Ulusoy 230 Ulusoy Holding
98 Yılmaz Ulusoy 230 Ulusoy Holding
99 Nezih Barut 225 Abdi İbrahim
100 Feyman Yaşar 220 Yaşar Holding
(AA, 16.11.12)

=================================================

Dostlar,

Türkiye, bizim LANETLİ ÇEMBER adını verdiğimiz kabul edilemez bir gelir dağılımı / dağılmazlığı.. yaşıyor.  Toplumsal barş ve hızlı kalkınma için bu “lanetli çember” in kırılması gerek. İslam dini de bunu buyuruyor. Ama 10 yıllık “müslüman AKP iktidarı” döneminde tablo daha da beter oldu. Bu konuda Gini katsayısı ve
Lorenz eğrisi temelli değerlendirmeler daha önce sitemizde yer aldı.

Türkiye, atacağı her adımda, bu lanetli çemberi iyileştirici olma,
en azından kötüleştirmeme koşulunu ısrarla ve stratejik düzlemde kollamalı.

Adımların başında;

  • piyasa ekonomisi değil, kamu öncülüğünde ılımlı devletçilik geliyor.
  • Bir de bölgesel dengeli, planlı kalkınma ve de can alıcı derecede önemli olanı
  • NÜFUS PANLAMASI..

HER AİLEYE 1 ÇOCUK.. Başka yolu yok..

Bir de Başbakan Erdoğan’ın şu sözleri var :

Sermaye ciddi manada el değiştiriyor“!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,” İstanbul sermayesinin kendileriyle siyaseten anlaşamadığını..” söyledi.
(http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/15752853.asp, 11 Eylül 2010)


(The Forbes , TÜİK ve İstanbul Ticaret-Sanayi Odası verileri)

Sevgi ve saygı ile.
17.11.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

‘Hastaneye gidemiyoruz ki geri çevrilelim’

‘Hastaneye gidemiyoruz ki geri çevrilelim’

Başbakan Erdoğan’ın ‘kapısından kimse geri çevrilmiyor’ dediği hastanelerin, kapısına randevu alınamadığı için gidilemiyor..

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın özellikle hastane açılışlarında övdüğü, memnuniyetin çok üst seviyelere çıktığını vurguladığı sağlık sisteminde hastalar “sağlık hizmeti alamayanlar”, “sağlık hizmetini torpillerle almaya çalışanlar”, “sağlık hizmeti almak için günlerce uğraşanlar” ve “sağlık için servet ödeyenler” olarak sınıflara ayrılıyor.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da bir hastane açılışında konuşan Erdoğan,

“Şu anda sıkıysa benim vatandaşım bir hastaneye gitsin kapıdan geri çevrilsin! Çevrilemez” ifadelerini kullandı. Evet hastaneye giden geri çevrilmiyor, zaten böyle bir şey önceki yıllarda da mümkün değildi, giden saatlerce beklerdi. Bugün hasta hastaneye eğer internetten ya da telefonla randevu alabilirse gidebiliyor. Giden ve muayene olan ise kan tahlili, röntgen, EMAR gibi çeşitli işlemler için tekrar tekrar randevu almak zorunda kalıyor. Randevu alamayan ise özel hastaneye gidip tetkikini yaptırıyor. Kemoterapi için randevu alamayan hastaların tedavileri gecikiyor. Hastanelerde dolaşan eczacı kalfaları ise bir telefonla hastalar için randevu alabiliyor.

Gazetemizin hastanelerden randevu alımına ilişkin yaptığı araştırma internetten randevu almanın neredeyse imkânsız olduğunu gösteriyor. İnternet sitelerinden randevu almaya çalıştığımız hastanelerin hiçbirinden randevu alamadık. Gidip yerinde gördüğümüz ise Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Bölümü oldu. Bölümün girişinde 182 randevu alma noktası yazıyor. Görevliye “Randevu buradan mı alınıyor?” diye sorduk; “Hayır internet sitesinden randevu almalısınız, saat 07.30’da açılıyor, ancak siz 07.20’de bilgisayarın başına geçin çünkü 5 dakika içinde doluyor” yanıtını aldık.

Tedaviler gecikiyor

Okmeydanı Onkoloji Bölümü’nde Mart 2010’dan bu yana tedavi gören Zeliha Akarca’nın, 2 yıl sonra akciğerinde yeni oluşum görüldüğü için kemoterapi görmesi gerekti. Ancak belirtildiği tarihte randevu alamadığı için tedavisini görememe riski ile karşı karşıya kaldı.

Hastaların randevu alamaması yeni bir sektör de doğurmuş. Kendi eczanelerinden ilaç alınması için hasta kovalayan eczacı kalfaları, hastalar için randevu da alıyor.

İsmini vermek istemeyen bir hasta, eşi için randevu almaya uğraştığı günlerde, bölümün yetkilisi bir doktorla bile görüştüğünü, ancak randevu alamadığı için kapıdan çıkıp ağlamaya başladığında bir eczacı kalfasının yanına yaklaşıp derdini sorduğunu anlattı. Randevu alamadığını söylediğinde, kendisinden TC kimlik numarası isteyen eczacı kalfasının iki telefon görüşmesi sonrasında randevu aldığını anlattı.

64 yaşındaki Mehmet Azizoğlu, sedye üzerinde hekime ulaşmayı bekliyor hastanede. Yeğen Cafer Azizoğlu, randevu almanın imkânsızlığından yakınarak “Araya tanıdık koyarak aldık randevuyu” diyor. Kolon kanseri olan Sevgi Kalabalık (52) ise 1 yıldır tedavi gördüğü hastanede randevu alamadığı için tedavisinin aksadığını söyledi.

(Cumhuriyet, 19.10.12)

Erdoğan: İmralı ile görüşme olabilir..

Erdoğan: İmralı ile görüşme olabilir

Bir televizyon kanalında soruları yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Oslo görüşmeleriyle ilgili soruları yanıtladı. Erdoğan, “İmralı ile görüşmeler yine olabilir.” dedi.

Kanal 7 televizyonunda soruları yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni bir Oslo görüşmeleriyle ilgili şunları söyledi: “Ben MİT Müsteşarım Emre Bey zamanında başlattım görüşmeleri. Ve şu anda kesilmenin bazı sebepleri oldu. İletişimdeki samimiyetsizlik nedeniyle burada bu işi keselim dedik. Burada çok ciddi yanlışı bölücü terör örgütü uydurma bir metin ortada ama bunu belge olarak sundular. Oradaki görüşmelerin içerisinde yok mu? Vardır. Ama tarafların imzası yok. Bunu yazılı ve görsel medyaya pas ettiler. Bakıyorsunuz hemen yargı devreye gitti hemen ardından benim üzerime geleceklerdi. Onun üzerine niye gidiyorsunuz benim üzerime gelin dedim.Eğer imzası olsaydı niye attın diye sorardın. Görüşmelerdeki detaylar bize anlatılıyor. Biz devlet yönetiyoruz bakkal dükkanı yönetmiyoruz.”

Erdoğan, Star gazetesi yazarı Fehmi Koru‘nun “Oslo görüşmeleri ne noktaya gelmişti? CHP’liler bir metinden bahsediyorlar son zamanlarda?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “O aslında bir belge değil, kendilerine göre uydurdukları bir yazı ama bunu belge olarak sundular, burada o görüşmelerden şeyler varmıdır? Vardır elbette ama bir belgenin belge olması için altında tarafların imzası olması lazım. Terör örgütü bir takım medyaya, çevrelere servis ettiler görüşmeyi. İntikal edince bu olaylar benim müsteşarımın üstüne gittiler, bende dedim ki; Ne yapacaksanız bana yapın, onu oraya gönderen benim’ dedim. Adayla ilgili olarak bunların her görüşmeden sonra görüşmeler bize geliyor, özetleniyor dünyanın neresinde istihbarat teşkilatları yan gelip yatar? Onlar sadece terörü bırakın, adi suçlar, anarşi ile ilgili herşeyde istihbarat elemanları kullanılır. Biz şimdi burada çözüm için yapılması gereken neyse bunu yapmak durumundayız. Biz medyadanda yazılı, görsel bu konuda istifade etmek isteriz. Onların da bu konuda bize katkısı olabilir.”

“İmralı ile görüşmeler olabilir”

“CHP’ye iki parti arasında ortak çalışma yapılması teklifde bulunduk. MHP’den olumsuz tavrına karşın, CHP hala bir cevap vermedi. Biz yine de CHP’ye aynı teklifi yineleyeceğiz. Bu arada İmralı ile görüşmeler yine olabilir. İmralı’da avukatlarını kendisi de kabul etmiyor, zaman zaman bizim de kabul etmediğimiz de oldu. Çünkü görüşmeleri manüple edilerek dışarıya haberler aktarıldı.”

(Cumhuriyet portal, 26 Eylül 2012)

Sadece İslam mı?

Cumhuriyet Pazar Dergi 19.08.2012

Prof. Dr. SELÇUK EREZ
www.selcukerez.com.

Sadece İslam mı?

Yardımsever sayılırız:

Geçen yıl Mogadişu’ya tonlarca yardım malzemesi taşıdık.
Etiyopya’da 5000 adet gıda paketi, Kurban Bayramı’nda da 6200 aileye et dağıttık.
2011’de ramazanda 1200 Ugandalıya kumanya dağıtıldı, 40.000 kişiye iftar,
20.000 aileye gıda yardımı yapıldı.
Bunlar güzel ama neden sadece Müslümanlara?

Başbakan açıkladı:

– İslam dünyasından acı haberler gelmektedir… Suriye’de ramazan ayının ruhuna ters biçimde oluk oluk kan akıtılmaktadır. Myanmar’da Arakan Bölgesi’nde yaşanan insanlık dramına da sessiz kalamayız. Arakan’da Müslümanların katledilmesine, tehcirine uluslararası toplum seyirci kalmamalı!

Bu kötülüklere karşı çıkmak iyidir ama neden sadece Müslümanlara yönelik açlıklara,
kırımlara tepkiliyiz? Dünyada sadece Müslümanlar mı eziliyor?
Sadece İslam mı?
Mesela Brezilya’da, en büyük yerli grup olan Guaranilere yapılanlara neden seyirci kalıyoruz?

Bu insanların topraklarından sökülüp atılmalarına, başkanları dahil birçoklarının öldürülmesine neden göz yumuyoruz?

“Bizi sadece Müslümanların sıkıntıları ilgilendirir, başka dinden olanlarınki pek üzmez” diyorsanız, bazı konuları anlamakta yine zorlanırız:

Rusya İslam Komitesi Başkanı Haydar Cemali açıkladı:

– Rusya’daki Müslümanların durumu çok kötüdür. Müslüman olmayan ülkelerde yaşayan
Müslümanlar arasında en kötü durumda olduklarını söyleyebiliriz.

Çok duyduk; en son Akçaabat İlim Yolcuları Derneği Başkanı söyledi:

– Binlerce Müslüman Türk, yıllarca Çin zulmü altında işkence gördü, öldürüldü.
Çin’in Doğu Türkistanlı Uygur Türklerine uyguladığı zulüm hâlâ devam ediyor.
Bu zulme sessiz kalmak bir Müslümana yakışmaz!

Öyleyse neden Myanmar’daki, Suriye’deki, Afrika’daki Müslümanlara yardım etmeliyiz
ama Rusya ve Çin’deki Müslümanlar ezildiklerinde susmalıyız?

Dahası da var: Türkiye’de yıllardır hak hukuk çiğnenmiyor mu, yüzlerce gazeteci,
birçok milletvekilleri, öğretim üyesi, asker, öğrenci hapiste değil mi?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin en çok mahkûm ettiği yönetim bizimki değil mi?
İnsan haklarının çiğnendiği ülkeler listesinde kötü konumlarda yer alan
biz değil miyiz?

Bunu da soralım:

Trakya’da, Anadolu’da yaşayanların çoğu Müslüman değil mi?

Öyleyse, Somali’de aç kalan, Myanmar’da ezilen Müslümanlardan bol bol söz açıyorsun da
biz bunca yıldır böyle ezilirken sesin neden hiç çıkmıyor? l

KARDEŞLİK HUKUKU

KARDEŞLİK HUKUKU

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11

Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. (Anayasa md. 104)

Cumhurbaşkanı Gül, Ankara turu sırasında şunları söyledi;

“Günü geldiğinde de biz kendi aramızda otururuz, konuşuruz ne yapılacaksa en doğrusunu hep beraber yaparız. Ayrıca şunu sizler de biliyorsunuz, bir kez daha hatırlatmak isterim herkese. Sayın Başbakan Tayyip Bey ile olan arkadaşlığımız, ilişkilerimiz kardeşlik hukukunun da ötesindedir…”

Bu sözler, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir kabile devleti, bir çadır devleti gibi yönetildiğinin en açık ifadesidir.

Cumhurbaşkanı ile Başbakan, ister oturarak, ister ayakta durarak, ister yatarak konuşsunlar, hukuk devletinde ikisi arasındaki resmi ilişkinin sınırları Anayasa
ve yasalarla çizilmiştir.

Bu çizgilerin aşılması veya yok sayılması tümüyle cehalet ve çapsızlık örneği olur.
Cumhurbaşkanlığı makamını “Devremülk Yazlık Ev” sananlar, neredeyse biraz ben oturayım, sonra sen gene oturursun, daha sonra da çocuklar gelsinler, diyecekler!…

Birbirlerinden kaçırmaya çalıştıkları koltuk, babalarından bu ikiliye miras kalmamıştır. O makamın sahibi Türk Milletidir. Türk Milletinin bu kez kendisinin seçeceği bir makam için, iki sene önceden pazarlık ve polemik yapmak, Türk Milletine yapılabilecek en büyük hakarettir. Bu da kimsenin haddi değildir.

Gelelim aralarındaki “özel hukuka…”

Cumhurbaşkanı Gül;

“Tayyip Beyle arkadaşlığımız, ilişkilerimiz, kardeşlik hukukundan da ileridir” demektedir.

Kardeşlik Hukukundan daha ileri bir yakınlık ne olabilir? İnsana, kardeşinden daha yakın kim olabilir? Sevdiği, eşi desek bildiğimiz kadarıyla bunlar arasında öyle bir ilişki yok !…

Aile Hukuku desek, iki Sayın Hanımefendi’nin birbirlerinden hiç haz etmedikleri,
Emine Hanımın eline ilk fırsat geçtiği anda gereğini yapacağını bilmeyen yok!..

Bir zamanlar Beşşar Esad’a da “Aile Hukuku” kapsamında yaklaşmışlardı.
Şimdi Esad, Esed oldu, neredeyse adamın ipini bizimkiler çekecek…

O zaman, kardeşlik hukukundan daha ileri olan hukuk nedir? Ne olabilir?

“Menfaat Hukuku” veya “İhanet Hukuku” olabilir mi? Olamaz, olmamalı…

Devletin 1 ve 2 numaralı koltuklarında oturan bu ikilinin “menfaat” veya “ihanet” ilişkileri içinde olmaları düşünülebilir mi? Elbette düşünülemez, düşünülmemeli !…

“Tarikat Hukuku”, “Cemaat Hukuku”, “Şeriat Hukuku” olabilir mi?

Lâik Cumhuriyeti koruyacağına, “namus ve şeref” üzerine yemin eden bu ikili için bence olamaz, olmamalı…

O zaman Sayın Cumhurbaşkanı, “Kardeşlik Hukuku”ndan daha ileri olan ilişkinin adını ve sebebini Türk Milletine açıklamak zorundadır.

Bu ilişki nedir ki, Cumhurbaşkanı seçmek için oy kullanacak Türk Milletini yok sayacak kadar önemlidir?…

Hz. Adem ile Hz. Havva’nın büyük oğulları Kabil’in, kardeşi Habil’i öldürmesine aralarındaki “kardeşlik hukuku” engel olamamıştı.

Danışmanlar kanalıyla yürütülen bu kavganın, ileride Kabil-Habil kavgasını aşacak
bir konuma dönüşmemesi ve bizleri üzecek bir sonuca varmaması için bu
“Özel Hukukun” mutlaka Türk Milleti tarafından bilinmesi gerekir.

Haydi Sayın Cumhurbaşkanı;

Oturun ve bize anlatın. Nedir bu meselenin gerçeği?…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

07 Ağustos 2012