Etiket arşivi: ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ – KEMALİZM

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ GENEL DANIŞMA KURULU TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
GENEL DANIŞMA KURULU TOPLANTISI
SONUÇ BİLDİRGESİ – 
03 ARALIK 2022, ANKARA

ADD Genel Danışma Kurulu toplantısı, Şube Başkanları, Şube Kurul Başkanları, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, Genel Merkez Bilim, Danışma, Eğitim, Kültür Kurulları üyelerinin katılımı ile 3 Aralık 2022 günü Ankara’da toplanmış, gündemindeki konuları değerlendirmiş ve aşağıdaki hususların kamuoyuna duyurulması kararlaştırılmıştır:

25-26 Eylül 2021’de 16. Olağan Seçimli Genel Kurul’da oluşan Genel Yönetim Kurulu görev bölüşümü yaparak Sayın Dr. Mustafa Hüsnü BOZKURT başkanlığında çalışmalarına coşku ve kararlılık ile başlamıştır. Aradan geçen yaklaşık 1 yılda son derece önemli etkinlikler gerçekleştirilmiştir. 14 Bölge Toplantısı yapılmış, 50 il ve 200 ilçede ADD örgütleriyle yakın ve doğrudan ilişkilerle çalışmalar yürütülmüştür. Son 1 yıl içinde üye sayısı yaklaşık on bin artarak 61 bini, şube sayısı 340’ı aşmıştır. ADD bünyesinde ve kamuoyunda güven sağlayan kurumsallaşmayı güçlendirici çalışmalar, ADD Genel Merkezine akçalı (mali) destekleri de artırmıştır. Derneğimizin öğrenci yurdu çalışmaları, bursları giderek güçlenmektedir.

23 Nisan 2022 günü Ankara’da yapılan kitlesel toplantıya on bini aşkın (Polis kayıtları!) üyemiz ve yurttaşlarımız katılmış ve Genel Başkanımız Dr. Mustafa Hüsnü Bozkurt tarafından büyük bir coşku ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik Manifestomuz (bildirgemiz) kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Ana tema olarak YENİDEN ATATÜRK CUMHURİYETİ’ne çağrı ve vurgu yapan bildirgemiz (manifestomuz), hem sanal ortamlarda paylaşılmış hem de basılarak olabildiğince yaygın dağıtılmıştır. Demokratik kitle örgütleri, basın yetkilileri, siyasal partiler dahil, ziyaret edilerek bildirgemiz / manifestomuz verilmiştir.

KüreselleşTİRme = Yeni Emperyalizm kuşatmasının ülkemizi de yakından ilgilendirdiği ve bunalttığı açık bir gerçektir. Küresel emperyalizm bir yandan yerli işbirlikçileri ile siyasal islamı ülkemize dayatırken bir yandan da sözde seçenek (!) olarak sunduğu federal bir Türkiye ile Ulusal Birliğimizi ve tekil (üniter) devlet yapımızı tehdit etmektedir. Oysa Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz önderliğinde Ulusumuz, geçtiğimiz yüzyıl başında emperyalizmi tarihinde ilk kez bu topraklarda açık bir yenilgiye uğratmış, Kurtuluş’un ardından KURULUŞ aşamasında ise Atatürkçü Düşünce Sistemi = KEMALİZM öğretisiyle (ideolojisiyle) tüm dünyanın mazlum halklarına örnek olmuş ve başarısını Cumhuriyet Devrimimizle kanıtlamıştır.

Bu nedenle ADD, içine sürüklendiğimiz ve son 20 yılda iyice ağırlaşan kuşatmayı yarmak için reçetenin YENİDEN ATATÜRK CUMHURİYETİ olduğunu ısrarla vurgulamaktadır. Kemalizm’in namus sesini tüm yurt semalarında yeniden gümbür gümbür duyurmak kararlılığı içtenlikle benimsenmiştir.
***
Bu bağlamda ADD Genel Merkezi, Bilim Kurulu eliyle 6 temel alanda kapsamlı bir
bilimsel rapor hazırlatarak bastırmış ve dağıtımına başlamıştır. Sağlık, Anayasa-Hukuk, Tarım-Ekoloji, Ekonomi, Dış Politika – Ulusal Güvenlik ve Eğitim sektörlerinde
nasıl bir ulusal, bilimsel – akılcı politika izlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.

23 Nisan Yeniden Atatürk Cumhuriyeti Bildirgesi / Manifestosu ve Temel Konularda Bilimsel Politika Önerileri çalışmalarının önümüzdeki dönemde ülkemize ışık tutabilecek nitelikte olduğuna inanılmaktadır.

Yaklaşan genel seçimlerde kamuoyunun ülkemizin yakıcı gerçekleri ile yüzleşmesi ve denenerek başarısı kanıtlanmış, evrenselleşmiş, Atatürkçü Düşünce Sistemi = Kemalizm ile kuşatmanın mutlaka yarılacağı kararlıkla vurgulanmıştır. Korunacak olan yalnızca “hattı müdafaa” olmayıp, 453 bin km2 mavi vatan dahil,  780 bin km2 anavatanımızdır!

  • Cumhuriyetimizin 100. yılını önümüzdeki 2023 yılında sonsuz bir gururla,
    erinç ve
    gönençle kutlayacağız.

Önceliğimiz, son derece kritik olan yaklaşan genel seçimlerde ulusalcı –yurtsever güçlerin yeniden iktidar olmasıdır. Bu amaçla ADD 100. Yıl Çalıştayı çalışmalarını kapsamlı ve hızla başlatmalı; ülkemizin pek çok yerinde bu amaçla çoban ateşleri yakmaya başlanmalı ve bu süreçte olgunlaşan öneriler ve planlar uygulamaya konmalıdır.

ADD, olabildiğince kapsamlı bir toplumsal seferberlikle on milyonlarca yurtsever halkımızı ve DKÖ’lerini YENİDEN ATATÜRK CUMHURİYETİ hedefi ekseninde birleştirmeye çabalamalıdır. Bu bağlamda, 6’lı Masa İttifakı‘nı oluşturan siyasal partiler de içinde olmak üzere, olabildiğince tüm siyasal yapılara, demokratik kitle örgütlerine ve basın yoluyla kamuoyuna ve halkımıza ulaştırılması ve tezlerimizin ziyaretlerle anlatılması, istemlerimizin sunulması çok önemli ve değerlidir ve sürdürülmesi gerekmektedir.

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi hukuk yolunu da kullanarak Cumhuriyet düşmanlarının söz ve eylemlerine karşı açtığı davalarla Türkiye Cumhuriyeti’mizin temel değerlerine sahip çıkmakta ve yaptığı basın açıklamalarıyla ADD örgütünün güçlenmesine, zamanında tabana yayılmasına ve kamuoyu mal olmasına hizmet etmektedir.

ADD, hiçbir siyasal örgütün, oluşumun veya çevrenin arka bahçesi, etkinlik alanı olmayacak ve siyasal gelecek bekleyen kişilerin kullanabileceği bir örgüt de olmayacaktır.
Tüm güçlüklere ve son derece sınırlı olanaklarına karşın bağımsızlığını kıskançlıkla koruyarak Anadolu Aydınlanmasına var gücüyle kol kanat gerecektir.

Ülkemizin tüm yurtsever, ilerici, çağdaş, Aydınlanmacı, akıl ve bilimden yana, barışsever… TÜRKİYE SEVDALILARINI ulusal ve tarihsel bir dayanışmaya çağırıyoruz.

İçinde bulunduğumuz koşullar, 100 yıllık Cumhuriyetimiz açısından son derece ağırıdır.
Ancak herkes iyi bilmelidir ki;

  • Türkiye Cumhuriyeti asla sahipsiz değildir!

Bizlerin namus ve vicdanına Mustafa Kemal Atatürk’ün teslim ettiği kutsal emanetidir.
Türkiye Cumhuriyeti şan ve şerefle ve onurla yaşayacak, “ilelebet payidar kalacaktır”.

Türkiye Cumhuriyeti dünya uluslar ailesinin egemen-eşit, saygın ve çağcıl bir üyesi olarak, dünya kültürüne ve bilimine değerli katkılar koyacaktır.

  • Ulusal birlikle üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz yoktur.
    Ana gereksinimimiz ULUSAL DAYANIŞMADIR.

Yaşasın Atatürkçü Düşünce Derneği’nin tarihsel, onurlu ve mutlaka başarıya ulaşacak Aydınlanma savaşımı ve Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne kavuşma çabası!

Yaşasın Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti! 

Kamuoyunun ve yüce Türk Ulusunun bilgisine ve ilgisine sunarız.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
GENEL MERKEZİ

 

 

Raylı Sistem mi, Karayolu mu?

Dostlar,

Sn. Prof.Dr.D. Ali Ercan nükleer fizik uzmanıdır. Enerji, ulaştırma, çevre politikalarıyla yakında ilgilidir..

İyi bir matematikçi olarak seçim aritmetiği ve güvenliği ile de..

ADD Bilim Kurulu Başkanı olarak doğalllıkla, ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ – KEMALİZM ile ilgili birikimi de engindir..

Bu konularda çok sayıda yazısını sitemizde okuyabilirsiniz.

Bu yazısında ulaştırma ekonomisini irdelemekte..

Türkiye neden karayolları batağına sokuldu??

Niçin demiryolları bilerek ve isteyerek geliştirilmedi??

Haritaya bakıldığında gelişmiş ülkelerin ne denli yaygın demiryolu ağı sahibi olduğu imrenilerek izleniyor..

Ve Türkiye,
KANYOLLARINDA HER YIL YAKLAŞIK ON BİN İNSANINI KURBAN VERİYOR!

Siz hala “karayolu” mu diyorsunuz??

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 26.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================================

Raylı Sistem mi, Karayolu mu?

Portresi_gulumseyen

Prof.Dr. Ali Ercan
ADD Bilim ve Danışma Kurulu Başkanı

Demiryolu_agi_Avrupa
Avrupa Ülkelerinde raylı sistem (demiryolu) haritası

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?...

– Türkiye’de Devlet politikası olarak, demiryolu yerine karayolu taşımacılığının tercih edilişinin, ABD Marshall yardımının bir koşulu (kriteri) olduğunu,

– İstanbul-Ankara arasında elektrikli tren projesinin 1959 yılında hazırlandığını,

– 1976 yılında Demirel tarafından 411 km olarak ihalesi yapılan Ankara-İstanbul hızlı tren hattının % 40’ının tamamlandığını, ancak bunun bitirilmesinin engellendiğini, hatta Dönemin başbakanı tarafından (M. Yılmaz) “bu hattı tamamlayamayacağız” diye bir açıklama yapıldığını,

– 8 Haziran 2003’te dönemin Hükümetinin Ankara-İstanbul hızlı tren hattını tamamlamak yerine, Abdülhamit zamanından kalan 725 km’lik hattı modernize edecek şekilde Alarko ile ortak İspanyol şirketiyle bir anlaşma imzaladığını,

– Bu hattın Ankara-Eskişehir arası için 600 milyon dolarlık bir harcama yapılacağını ve bu projenin hızlı tren ile bir ilgisi olmadığını, aksine hızlı treni engellemek için bir aldatmaca olduğunu,

Atatürk zamanında 4075 km demir yolu yapıldığını,
bundan sonraki 65 yılda ise yalnızca 1510 km demiryolu yapılabildiğini,
1950 yılında %50 oranında olan demiryolu taşımacılığının, 2003 yılında
%5’e düştüğünü,

– Tokyo’da yüksek hızlı trenlerin (>200 km/h) 1964’te çalışmaya başladığını ve bugüne dek bu trenlerin hiç kaza yapmadığını,

– ABD, Fransa ve Japonya’da 450 km/s hız yapan trenlerin havayolu taşımacılığı ile rekabet ettiklerini, 600 km/s hız yapan elektrikli trenlerin artık kullanılmaya başlandığını, 800 km/s hız yapan elektrikli trenlerin ise deneme aşamasında olduğunu,

Taşımacılığını %95 oranında karayolu ile yapan Türkiye ‘nin,

    kaza sayısında 195 ülke arasında 12.

olduğunu,

Türkiye’de yılda ~10 bin kişinin karayollarındaki trafik kazalarında öldüğünü,

– Türkiye’de % 7’si trenle yapılan taşımacılığın, elektrikli trenle %30’a çıkarılması durumunda, yıllık 36 milyar $ tasarruf edileceğini, (Prof.Dr. Atıf Ural),

– Son hükümetin (AKP) acil eylem planında söz konusu olan 15 bin km yolun, yapılabilirlik (fizibilite) çalışmasının, jeolojik ve jeofizik etütlerinin, şehir içi geçiş planlarının, bilimsel değerlendirmesinin olmadığını, (Prof.Dr. Atıf Ural),

Tarsus-Adana-Gaziantep arasında yapılan yolun, keşif bedelinin, 360 milyon $, keşif uzunluğunun 243 km, öngörülen bitiş tarihinin 1991 yılı olduğunu, ancak bu yolun (258 km) 2001 yılında 4,2 milyar dolara bitirildiğini (Prof. Dr. İlyas Yılmazer),

– Otoyolların geçtiği alanların, on kilometre sağ ve on kilometre solunun, kirlilik nedeniyle tarım alanı olmaktan çıktığını, Türkiye’nin en verimli ovalarından biri olan İzmir Menemen ovasının ortasından, otoyol geçirmek için proje hazırlandığını, otoyolun ovanın 4 bin dönüm arazisini yok edeceğini,

– Menemen Ovasının içinden geçen karayolları kenarlarındaki bağlardan ihraç edilen üzümlerin, zararlı madde bulunduruyor olmaları nedeniyle iade edildiğini,

– Otoyolların verimli ovalar içinden geçirilmesinin Türk tarımını yok etmek planının bir parçası olduğunu,

– Yüksek hızlı demir yolunun km maliyetinin 1,4 milyon dolar, ömrünün 30 yıl, bölünmüş kara yolun km maliyetinin 1,5 milyon dolar, ömrünün 15 yıl olduğunu (Prof. Dr. İlyas Yılmazer),

Bolu tünelinin Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde olduğunu,

– Türkiye’de Almanya’dakinden daha fazla sayıda otobüs ve kamyon bulunduğunu,

– Avrupa ülkelerinde, elektrikli trenle yük taşımacılığının en düşük olduğu ülkede, bu oranın % 60, yolcu taşımacılığında ise en düşük oranın ~ % 80 olduğunu,

– 1 km karayoluna yapılacak harcama ile ~5 km demiryolu yapılabileceğini,

– Karayolunda taşınan yükün, demiryolunda ~5 kat daha ucuza taşındığını,

– Demiryolu ulaşımının, komünist ülkelerin tercihi olduğunu öne süren Turgut Özal‘ın, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı yaptığını,

– Gaziantep-Adana arasında 4 milyar dolara yapılan otoyolun, günde 30 bin araç trafiği için ekonomik olduğunu, ancak bu yolda günde sadece 3 bin araç trafiği olduğunu,

– İstanbul-Ankara arasını 3 saat, Ankara-Mersin arasını da 3 saatte alacak olan bir demiryolu yapılsa bunun maliyetinin 4 milyar $ olacağını,

– Ülkemizde, denizyolunun yük taşımacılığındaki payının % 0,3 olduğunu,
300 milyar $ olan dünya deniz taşımacılığından, Yunanistan 60 milyar $ pay alırken, bizim ise 2,5 milyar $ bile pay alamadığımızı,

– Eğitim – Enerji – Ekoloji – Ekonomi ve Erişim (ulaşım + iletişim) gibi
5 temel E-politikaları yanlış olan bir ülkenin kalkınamayacağını,

BİLİYOR MUYDUNUZ???