Etiket arşivi: Ankara Dr. Ahmet Saltık www.ahmetsaltik.net

24 Ocak… Çoook Olumsuz Bir Gün…

24 Ocak…  Çoook Olumsuz Bir Gün…

Dostlar,

Tarihimizde 24 Ocak birçok olumsuzluğun yaşandığı bir gün.
Geçtiğimiz yıl bu gün sitemizde yayımladığımız kapsamlı dosyayı, güncelliğini koruduğu için bir kez daha paylaşmak istiyoruz hoşgörünüzle.. Aynen aşağıda..
Özellikle, 12 Eylül 1980 darbesinin öncülü, gerekçelerinden olan, ülkemizin belini kıran
24 Ocak 1980 Kararlarına dikkat çekmek istiyoruz..
Osmanlı döneminin 1838 Baltalimanı Andlaşması gibi, kritik bir kırılma noktası ikisi de.

Dr. Ahmet SALTIK
24 Ocak 2018, Ankara
=====================================

24 Ocak 1980 Kararları bu gün 37. yılını tamamladı.
Dönemin Başbakanı S. Demirel‘in “Devlet 70 Cent’e muhtaç” sözleri kulaklarda hala yankılanıyor. 4 yıl önce bu gün, bu Kararlar ile ilgili bizim çıkardığımız bir kitap özetine sitemizde yer vermiştik. 4 A4 sayfası oylumlu bu metnin bir kez daha okunmasında çok yarar görmekteyiz.

http://ahmetsaltik.net/2013/01/28/24-ocak-1980-kararlari/

Bu Kararların olağan bir rejimde yürütülmelerinin olanaksızlığı çok geçmeden anlaşılmış ve 12 Eylül 1980’de ansızın Sıkıyönetim gelivermişti! Sıkıyönetim “kardeş kanı dökülmesine” 1 gecede son verdiği gibi (!), CHP dahil tüm siyasal partileri, sendikaları, kimi dernekleri. kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarını (Türk Tabipleri Birliği vd.).. kapatmıştı.

Kararların tüm ekonomik faturası gene emekçi halka çıkarılmaktaydı :

– Kamu harcamaları kısılıyor,
– Sosyal devlet geriye çekiliyor,
– Vergi tabanı genişletilerek oranlar yükseltiliyor,
– Yeni vergi türleri ekleniyor (KDV 1985’te kondu!),
– KİT ürünlerine okkalı zamlar yapılıyor ve şirket gibi yönetilmelerine geçiliyor,
– Özelleştirme (=talan!) hız kazanıyor ve
– Dış ticaret kısıtları tümüyle kaldırılarak tam liberasyon ile
ithal ikamesi rejimi terk ediliyordu..

Ne hazindir ki, 45. ABD Başkanı D. Trump, dış ticarette özellikle olmak üzere ekonomide bütünüyle korumacı politikalara geçiyor ve Küresel emperyalizmin de-regülasyon – mutlak serbest ticaret vb. putlarını kırmaya başlıyor 20 Ocak 2017’de Oval Office’i henüz devralmadan (20.01.2017) önce..

Küresel emperyalizmin maşası IMF, ancak bu koşullarda (24 Ocak kararları dayatması!) “can yeleği” atıyordu Türkiye’ye. Ardından da bir dizi “yapısal reformlar” (!) yapılacak ve alınan önlemler kalıcılaştırılacak, ekonominin – devletin DNA’sı değiştirilecekti (SAP-structural adjustment programs) .. Bunlar çok büyük ölçüde Askeri yönetimin gözetimi altında “çifte müsteşar” (DPT ve Başbakanlık) elektrik mühendisi Turgut Özal tarafından kotarıldı ve piyasa ekonomisine – dış ticarette gümrük korumasının hemen hemen hiç kalmadığı
bir düzene geçildi.. Çiçeği burnunda 45. ABD başkanı D. Trump, Meksika’daki Ford fabrikasını tehdit ederek ”ya sök fabrikanı ABD’ye getir ya da %45 dışalım (ithalat) vergisi koyacağım!”  buyurdu.. Fabrika tıpış tıpış emre uyuyor..

Borç ve de emir alındı aynı anda..

1982 Anayasası da bu bağlamda içeriklendirildi. Örn. sağlık hizmetleriyle ilgili
56. maddede Devletin sağlık hizmetlerini “denetleme ve düzenleme” üzerinden yürüteceği belirtildi.. Sosyalleştirilmiş sağlık sistemine son verme olanağı sağlandı ve bu AKP eliyle yapıldı! Özelleştirme ve taşeron devlete kapı aralandı ve son 35 yılda sonuna dek açıldı. Özellikle AKP’nin Sağlıkta Dönüşüm programıyla.. On milyarlarca Dolar servetimiz yerli – yabancı – yandaş sağlık sektörü patronlarına aktarıldı; ”Tayyip beyin rüyası” Şehir Hastaneleri ile bu rant aktarımı daha da büyütülüp hızlandırılarak sürdürülecek.. Üstlenilen işlev bu!

35 yıl sonra geldiğimiz yer, küresel ekonomiye neredeyse tümüyle eklemlenmiş
yarı-sömürge sınırlarını aşmış bir Türkiye’dir. Sorunlar süregenleşmiş (kronikleşmiş), kalıcılaşmış, ekonomi bir şeytan üçgeninin içinde tutsak edilmiştir :

Ekonominin_Seytan_Ucgeni

 

– Bütçe açığı
– Dış ticaret açığı
– Cari açık…

 

 

AKP, 2002 sonunda devraldığı toplam 221 milyar $ borcu 3+ katına (600+ milyar $!) çıkarmıştır. 1,60 TL’de devraldığı Doları 3,80 TL’ye getirmiştir!
Gelir dağılımı adaletsizliği ve yoksullaşTIRma tüm vahşetiyle sürdürülüyor. Üstüne bir de dinci baskı rejimi ve bölünme tehlikesi.. AKP hükümeti sözcüsü Numan Kurtulmuş açık açık halkı tehdit ederek, Başkanlık halk oylamasında onanırsa terörün azalacağını söyleyebiliyor. Haziran 2015 genel seçimi sonrası aynı söylem RTE’den gelmişti ve ”verin 400 vekili terör bitsin” buyurmuştu, Kasım 2015’te genel seçim yinelenene dek 4 ay ülkeye ”kan ve can” diyeti ödetilmişti. Filmin benzeri yinelenecek önümüzdeki 2 ay boyunca ve uzun boylu yakışıklı profesör, hükümet sözcüsü Kurtulmuş üvertür ile görevli anlaşılan?? İlgilisinden daha yüksek perdeden uyarılar yolda ?!

“Yeni anayasa” dayatması ise, Türkiye’nin küresel sermaye birikimi sürecinde uysal bir ülke olarak rolünü sürdürebilmesi için Anayasa’da yer alan son birkaç “engelciğin” kaldırılması hedeflidir özünde.. Sosyal devlet, hukuk devleti, yurttaşların ekonomik ve sosyal hak ve özgürlükleri – devletin görevleri… falan.. Ne demekmiş bunlar?

Ayrıca Başkanlık! Federatif hatta olursa daha iyisi bölünmüş bir Türkiye..
Bağımsız Cumhuriyet direnci kırılmış, Misak-ı Milli onuru zedelenmiş, ekonomik – siyasal bakımdan tama yakın sömürge kılınmış, “Sevr benzeri” (Quacy Sevres!) koşullar dayatılarak uygulanmış ve teslim alınmış bir Türkiye..

37 yıl sonra, “24 Ocak 1980 Kararları sistematiği” nin orta erimde ülkemizi taşıdığı yer böyledir. Tarihsel miyopların, burnunun ucun göremeyen ve 3 sayfa yakın tarih okumamış ülke yöneticileriyle politikacıların dikkatine sunsak ne olur, sunmasak ne olur?
*****
Bu yazdıklarımız daha çok gençleredir..
Büyük ATATÜRK‘ün Cumhuriyetini emanet ettiği Gençlerimiz…
Bütün umudumuz onlardadır. Mustafa Kemal Paşa da öyle demekteydi :

– Bütün ümidim gençliktedir..

Sürdürülemez ve insanlık onuruna aykırı bu gidişi gençler durduracaktır.
Daha yaşanası, insanlık onuruna dayalı bir düzeni onlar mutlaka kuracaklardır.
Biz kıdemli kuşaklar, onların yaratıcılığına ve devingenliğine (dinamizmine) ket vurmadan birikimlerimizi – deneyimlerimizi onlara hep sunacağız, omuz omuza olacağız evlatlarımızla.. Ama 18 yaşını yeni bitirmiş çocuğu göstermelik TBMM üyesi yapma popülizmine, yozluğuna kapılmadan.. Önce onlara sıkı bir eğitimle iş ve gelecek sağlayarak.. 25 yaş sonrası da dilerlerse siyaset yolu zaten açık.

İnsanlık onuru mutlaka kazanacak.. Kapitalizm – emperyalizm de yeryüzünden
yok edilecek.. Bu hedef, Gazi Mustafa Kemal Paşa‘nın da öngörüsü idi..
*****
Bu gün, 24 Ocak 2017 günü..
Uğur Mumcu‘yu 24 Ocak 1993’ten bu yana bir kez daha acıyla andık..

– Bu gün, Diyarbakır Emniyet müdürü A. Gaffar Okkan ve 5 polisin şehit edilişini 16. kez daha andık (24 Ocak 2001).. Devletin emniyet müdürünü arabasıyla ve 5 korumasıyla havaya uçuracak gücü “birilerinin” Diyarbakır’da nasıl elde edebileceğini sorgulamayı sürdürdük.. Ama Devlet sor(a)madı!

Her 2 cinayetin (ve daha yüzlercesinin!) gerçek işletenlerinin “hala” yakalanamayışına sardonik (acılı) gülüşlerle tepki (!) verdik.. Devletimizden umudumuzu kesmek istemiyoruz inat ve dirençle.. Bir gün mutlaka..
Ama ne zaman??

– Bu gün laik sermayenin, Atatürk Türkiye’sinin yarattığı ulusal burjuvazinin
Atatürk’e saygılı eliti Mustafa Vehbi Koç‘u toprağa verdik..

(Mustafa Koç, Küba’nın başkenti Havana’da Atatürk yontusu yanında)

– Bu gün Kamer Genç nam bir yiğit – Atatürkçü – ulusalcı Tunceli milletvekili hemşehrimizi uğurladık.. Vasiyeti gereği Türk bayrağına sardık ve Tunceli toprağına uğurladık..

– Bu gün, Cumhuriyet kuşağı ve onun ürünü – onuru devrimci dilbilimci, yazar, düşünür.. Atatürk aşığı Prof. Tahsin Yücel‘i sonsuzluğa uğurladık..

Lütfen bakınız : TAHSİN YÜCEL’İ YİTİRDİK.. Mustafa Koç ve Kamer Genç’i de!(http://ahmetsaltik.net/2016/01/23/tahsin-yuceli-yitirdik-mustafa-koc-ve-kamer-genci-de/)
*****
“24 Ocaklar olmasın!” diye haykırmak geliyor içimizden…
Merhum bilge Oktay Akbal’ın “Hiroşimalar Olmasın” özlemi ve isyanı gibi..

Dayan yüreğim dayan..
İlk taktik hedef, TBMM’yi işlevsiz kılıp halk egemenliğini tek adama =
post-modern sultana devreden anayasa değişikliğini halkoylamasında reddetmek.. Nisan 2017 içinde.. Bir kez daha başaracağız.

Sevgi ve saygı ile.
24 Ocak 2017, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net      profsaltik@gmail.com

Eczacıbaşı VitrA Dünya Şampiyonu Oldu!

Eczacıbaşı VitrA Dünya Şampiyonu Oldu!

2016 Bayanlar Dünya Kulüpler Şampiyonası finaline çıkan Eczacıbaşı VitrA, İtalyan Pomi Casalmaggiore’yi 3-2 yenerek şampiyon oldu..

Eczacıbaşı VitrA, Dünya Şampiyonu Oldu

Eczacıbaşı VitrA, Voleybol Kadınlar Kulüpler Dünya Şampiyonası Finali’nde Pomi Cassalmaggiore’yi 3-2 yenerek şampiyon oldu.

Karşılaşmanın setleri 25-19, 20-25, 25-19, 22-25 ve 15-11 sonuçlandı. Geçen sezon da mutlu sona ulaşan Eczacıbaşı VitrA üst üste 2. kez şampiyonluğa ulaşmayı başardı.

EN BAŞARILI ÜLKE OLDUK

Türk takımları dördüncü kez mutlu sona ulaştı, böylece Türkiye şampiyona tarihinin en başarılı ülkesi oldu.

VakıfBank da turnuvayı 3. sırada tamamlamıştı. (23 Ekim 2016 Pazar 16:16, Haberler.com)
=============================================
Dostlar,

İşte Cumhuriyet’in çağdaş gençleri.. Akla ve bilima dayalı destek ve çalışmanın ürünü..

Büyük ATATÜRK‘ün

  • “BÜTÜN ÜMİDİM GENÇLİKTEDİR.!” sözü ne denli yerinde değil mi??

Sevgili sporcularımızı, onlara destek veren Eczacıbaşı holdingi kutluyoruz gönülden..

Yerel semayenin “ulusalcı – milli” olma niteliği mutlaka korunmalı.
Küresel sermaye ile işbirliği yapılabilir, yapılmalı ama ulusal çıkarlar alaeyhine değil..
Etik ve ahlak dışı, moral değerleri ve emeği dışlayan salt kâra odaklı bir sermaye anlayışı İLKEL ve KABUL EDİLEMEZ olarak ilan edilmel, ve dışlanmalıdır. Köprülerin altından çooook sular akmıştır. Dolayısıyla sermayenin de kendini yenilemesi ve ilkel – vahşi kodlarını terketmesi, post-moderniteye uyum sağlamasını diliyoruz.

Bilim, sanat – kültür  alanına da hakettiği desteklerin sistemli biçimde verilmesi ile ülkemiz her alanda uluslararası arenada saygın yerini alacaktır.

Bir ülkede çoooo pahalı, tantanalı, şaşaaalı fiziksel yatırımlar o ülkenin uygarlık düzeyine ilişkin gösterge olamaz. Hitler döneminde Almanya’da luks otoyollar vb. görsel – fiziksel yatırımlar yapılmıştı. Ancak Hitler’in otoyolları ülkeyi hızla faşizme sürükledi, yetmedi, Dünyayı kana boğdu. Türkiye’de de AKP – RTE fetişizm düzeyinde bu tür yatırımları kutsuyorlar. Kamu yararı, toplumsal faydayı ençoklama, dar kaynakları verimli kullanma ve hesap verme – saydamlık bağlamında çooook ciddi sorunlar ve şaibeler var. Halkın vergilerinden bu gösterişli yatırımlarla yandaş sermayeye kaynak aktarılıyor, açıkça KAPİTÜLASYON imtiyazları veriliyor.. AKP – RTE’nin ayrıca bütçe disiplini dışında olan bu olaüanüstü (ultra) lüks ve pahalı girişimleri ülkemizde demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini, güzel sanatları ve kültürümüzü, bilim üretimimizi ileri taşımıyor. Halkın gelecek gelirlerine ipotek koyuyor, ülkeyi borçlandırıyor, çirkin siyaseti finanse ediyor, kara para aklamaya olanal veriyor..

Öte yandan ülkemizin masum, tertemiz gençleri, Türkiye’nin bu mide bulandıran görünümünü (imajını) iyileştirmeye çabalıyorlar..

Dün de Serbest dalış dünya rekortmeni Şahika Ercümen, Antalya’nın Kaş ilçesinde şehitler için yaptığı dalışta, 110 metrelik yeni bir dünya rekoru kırdı. Şahika Ercümen dedi ki 🙁http://www.haberler.com/sahika-ercumen-den-yeni-dunya-rekoru-8884004-haberi/)

– “Nefesimi şehitlerimiz için tuttum ve şehit çocuklarımız da bugün burada benimleydi. Arkamda ise tüm Türkiye vardı. Ülkemizin adını terör, darbe ile değil, böyle uluslararası başarılarla duyurmak istiyoruz.”

Şahika Ercümen'den Yeni Dünya Rekoru

Çirkin ve yeteneksiz siyasetçiye utançtan yerin dibine girmek ve ülke yönetimini ehil ellere bırakmak kalıyor..

Sevgi ve saygı ile.
23 Ekim 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Naci BEŞTEPE : ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 16 Mart 2016


ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 16 Mart 2016

????????????????????????????????????????????????????????????  Naci BEŞTEPE

KAZ

“Cumhuriyet’in 90 yıllık enkazını kaldırdık” diyen Emine Hanım,
tepkiler üzerine darbeleri kastettiğini söyledi. Çevir imam en-KAZ yanmasın…

HAREM

Halkımız aydınlatma konuşmalarını sürdüren Emine Hanım bu kez de
“Harem’in kadınların hayata hazırlanması için eğitim yuvası” olduğunu söyledi
Sultan’ı yatakta mutlu etmeye…

ENSAR

Eminanım’ın en-kaz konuşmasını yaptığı Ensar Vakfı bağlantılı tarikat yurtlarında
bir öğretmenin 45 çocuğa tecavüz ettiği açıklandı.
Harem eğitimi gibi…

DÜNÜ

Emine Hanım, “Dün ne olduğumuz, gelecekte ne olabileceğimize dair bize fikirler verir.”
Belediye Başkanlığından belliydi…

MEDRESE

Diyanet İşleri Başkanı Medrese isted!
Ne medresesi Allah’ın görmezi, al Mersedesini …

MÜBAREK

RTE ile tokalaşıp ellerini yüzüne süren kadın, sonra da koca dayağı izlerini göstermiş.
Kadının annelik görevine engel bir durum görmemiştir…

KAYSERİLİ

Davutoğlu, AB ile Kayseri pazarlığı yaptığını anlattı.
Kayserili onuru pazarda mı bıraktı?…

HİZB-UT TAHRİR

Ankara’nın göbeğinde, Atatürk’ün adını taşıyan salonda,
şeriat-hilafet çağrıları ile Atatürk’e hakaret edildi.
Baştaki balığa bakıp kokutuyorlar…

DOĞUM

Türkiye’deki mülteci Suriyeliler bir yılda 55 bin doğurmuş.
Avrolar gelsin asıl o zaman gör Suriyelileri…

KOL

Üçüncü köprü “iki yakayı birleştirme töreninde” kol böreği kesildi.
Köprü geçiş fiyatları ne gibi geliyormuş?..

İTİBAR

AKP Şanlıurfa milletvekili Kemalettin Yılmaztekin, RTE’yi  Allah’ın itibarlandırdığını söyledi.
İtibar listesini gören var mı?…

MÜJDE

Davutoğlu AB ülkelerine vize kalkıyor diye müjde verdi. Altından 72 maddelik ödev çıktı.
AB vizesinden vazgeçtik., Türkiye’nin her yerinde rahat dolaşalım yeter…

GÜZEL

PKK; Gül, Arınç ve Çelik’in çabalarını destekleyeceklerini açıkladı.
“Güzel şeyler olacak” diye çabalamışlardı, karşılığı…

KOLTUK

MHP ‘de yönetim mücadelesine giren Sinan Oğan, “Koltuğa yapışmam” dedi.
Bütün liderler böyle gelmişti..

KÖPEK

Yunan parlamenter Sinadinos, Avrupa Parlamentosunda, “Türkler oyunda vahşi köpeklere benzer, düşmanlarıyla savaşmak zorunda olduklarında kaçarlar.” dedi.
Kendini tanımlayan cinsi bozuğa iki tarihle yanıt; 9 Eylül 192 ve 20 Temmuz 1974

AYM

Bekir Bozdağ, “AYM anayasanın çizdiği sınırı aştı.
Şunu anlayalım önce;
AYM mi yasaların ve idarenin işlemlerinin anayasaya uygunluğunu denetler
Adalet Bakanı mı AYM’yi denetler?

TALİMAT

ABD’nin Ankara eski büyükelçileri  Edelman ve Abramowitz,

“Türkiye Erdoğan tarafından otoriterliğe, ekonomik yavaşlamaya ve iç savaşa sürükleniyor”  değerlendirmesi yaptı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Kalın,
Talimat verdiğinizi günler geride kaldı” dedi
Talimat alınan günlerin lideri kimdi?…

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

============================

Çok değerli dostumuz E. Tümg. Naci Beştepe Paşamızı ince esprileri için kutlar, paylaşımı için teşekkür ederiz..

Sevgi ve saygı ile.
16 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

 

 

Rifat Serdaroğlu : ŞALVARDAKİ İP

 

Rifat Serdaroğlu : ŞALVARDAKİ İP

Sayın Halil Arık’ın ninesi kızınca şu şekilde söylenirmiş;

Sahip çıkmayacaksan içindekine
Şalvarda ipin, işi ne…

Bu özlü sözün açılımı bence şöyledir;
Bir insan için “Namus” en önemli değerdir. Ona önce sen sahip çıkacaksın!
Namusunu devlete emanet ettiğin zaman bile tedbiri elden bırakmayacaksın,
kime teslim ettiğini bileceksin.
Namusu önemsemiyorsan, kıçındaki şalvarda ipin ne işi var? Koyver gitsin…

Türkler, tarihleri boyunca hep devlet sahibi olmayı, bir arada yaşamayı, törelerine uymayı toplum yararına görmüşlerdir. Türkler Müslüman olduktan sonra da, Kur’an’ın
Nisa Suresi 59. ayetinde emredildiği; “Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha, Peygambere ve aranızdan kendilerine otorite emanet edilmiş olanlara (Devlete) itaat edin” buyruğuna uygun yaşamışlardır. Gerçekte bu ayet İslam’ın özünü çok güzel anlatmaktadır;
Allaha itaat edin, Peygambere itaat edin, devlete itaat edin
Bu emirde, tarikat önderi-cemaat lideri-Hacı-Hoca yoktur. Bundan dolayı İslam’da
ruhban sınıfı yoktur
. Hz. Peygambere bile verilen görev, sadece dini tebliğ etmektir. İslam’da her şey Allah ile kulu arasındadır. Kimse karışamaz.
Bu yüzden İslam, en mükemmel ve en son gelen dindir…”

Tarihten ve inanışımızdan gelen bu süzgeçten günümüzde çıkaracağımız ders
şu olabilir :
Devleti emanet edeceğimiz kişiyi çok araştırmalıyız ve işi ehline teslim etmeliyiz.
Devleti, namuslu-becerikli-bilgili-aydın-danışmayı bilen-alçak gönüllü-gözü tok-soyu sopu belli kişilere, Türk Milletinden nefret etmeyenlere teslim etmeliyiz.

Çünkü “Devlet” milletimizin tamamı için bir güvence olmalıdır. Hepimizin yaşam garantisi olmalıdır devlet. Ama devleti bozuk ellere teslim edersek, başımıza neler geleceğini
tahmin bile edemeyiz!

Eğer bir soysuz devleti ele geçirirse; Kendi gibi insanları göreve getirerek, yasaları kendince yorumlayarak sizin malınıza, mülkünüze, namusunuza el koyabilir. (Kayyım mı dediniz?)
Uygulayacağı cahilce ve yanlış politikalarla, can güvenliğinizi tehlikeye atabilir.

Ankara’da son 5-6 ayda art arda 3 patlama oldu. Yüzlerce insan öldü, yüzlerce ocak söndü.
Türk Devleti ehil ve düzgün insanların elinde olsa, bunlar olur muydu?
Bu zavallıların günahları neydi?

Devleti ehil ve namuslu ellere teslim etmez isek başımıza neler gelebileceğini yine
Halil Arık dostumun ninesinden dinleyelim;

Arsızı, uçkura bekçi ettinse  
Uçkur kopmuş, şalvar inmişse,
Ne şalvarda ara suçu
Ne de içindekinde,
Sahip çıkacaksın içindekine
Sıkı sarılacaksın şalvarın ipine

Sözün Özü : Mutlaka oy kullanacaksın. Oy kullanırken kime oy vereceğini iyi araştıracaksın.
Sonradan ağlamanın, sızlanmanın faydası yoktur…

Sağlık ve başarı dileklerimle.
16 Mart 2016

===============================

Çoook teşekkürler güzel insan, eski Sağlık Bakanımı Sn. Rifat SERDAROĞLU..

Sevgi ve saygı ile.
16 Mart 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

EKONOMİDE OLAĞANÜSTÜ’nün ÖTESİ!?

EKONOMİDE OLAĞANÜSTÜ’nün ÖTESİ!?


Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Güneydoğudaki dış kışkırtmalı (daha önce de 18 kez olduğu gibi) isyanı bastırma harekatı,
kuşkusuz ülkemizin en önemli güncel sorunudur.

Vatan evlatları kahpece şehit edilmektedir!

Ancak Ekonomi ve türevi olan işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımının iyileştirilmesi,
gönenç (refah) toplumu olma hedefleri de uzun süre gündemde alt sıralara itilemez.
Ancak güçlü bir ekonomi ile ayakta kalmak ve adına ‘Küreselleşme’ denen
post-modern emperyalizm çağında ayakta kalınabilir, sözü dinlenen bir ülke olunabilir.

Ocak 2016 enflasyonu TÜİK verileri ile %2’ye çok yakındır (%1,82).
2015 Ocak – 2016 Ocak arası 12 aylık (yıllık) enflasyon %10’a, 2 rakamlı enflasyona dayanmıştır (%9,58). Bu sorun zincirleme pek çok olumsuzluğa yol açacaktır; başta yoksullaşma olmak üzere.. Ocak 2016 sonunda dışsatım (ihracat), son 5 yıldır ilk kez aylık 10 milyar Doların altındadır. Geçen yıl Ocak ayına göre %14 azalmaya karşılıktır bu. Dışsatım geçen yılsonunda %9 düşmüştü. Türkiye orta gelir tuzağından çıkamamaktadır. 2008’de ulaşılan kişi başına yıllık gelir rakamı 10 400 Dolara 7 yıldır erişilememektedir ve gerçek anlamda sürekli düşüş sorunu söz konusudur.

AKP iktidarı 2008’de formül değişikliği ile bir günde kişi başına (per capita) ulusal geliri %37 artırdıktan sonra bu kez Dolardaki dalgalanma nedeniyle Orta Vadeli Programda (OVP) sunum yöntemini değiştirdi. Yıllar boyunca kişi başına düşen ulusal geliri döviz kuru hedefine göre OVP’ye koyan iktidar, yeni Programda satın alma gücü paritesi (SAP) ile kişi başı ulusal gelir rakamını verdi. Peki bu ne değiştirdi? Hesaplamalara göre rekor kıran kur yüzünden Türkiye’de 2015 ve sonrasında kişi başına ulusal gelir (KBUG) 9 bin Doların altına inecekti. OVP’de döviz kuru hedefiyle yer alırsa KBUG hedefi düşecekti. SAP ise farklı para birimlerinin aynı mal veya hizmeti almak için ne denli yerel para ödeyeceklerini gösteriyor. AKP iktidarı, yeni OVP’de KBUG’i SAP olarak verince daha yüksek gözüktü. Geçen yıl yayımlanan orta vadeli programda 2015 için KBUG 10936 Dolardı. Resmi Gazetede yayımlanan OVP’de (10.10.2015) ise 2015 yılı kestirimi bir anda 2’ye katlanarak 19506 dolara yükseldi…

Bu masa başı kalem oynatmaları, gerçekte AKP iktidarının ekonomide de ne denli çuvalladığının kanıtı ve itirafıdır. Hesaplama yöntemleri ile oynanınca halkın gerçek ekonomik durumu düzelmekte midir? Halk, tenceresini kaynatıp kaynatamadığına bakmaktadır. Peki, ekonomide uzman iç ve dış çevreleri bu basit ayak oyunlarıyla aldatmak olası mıdır, yoksa kendi kendini
ele verme midir?

Türkiye’nin toplam borcu 600 milyar Doları aşmış ve AKP’nin iktidar olduğu Kasım 2002’den bu yana 2 katı daha büyümüş, 221 milyar Dolardan 600+ milyar Dolara tırmanmıştır. Ulusal gelir 2002 sonunda 230 milyar $ iken 2015 sonunda kestirilen 720 milyar Dolara erişirse (2014 sonunda 823 milyar $ idi!) 13 yılda sağlanan 500 milyar $ artışın 400 milyar doları, toplam borçta oluşan büyüme kaynaklı mıdır?

2023’te ilk 10 ekonomi içine girmek ham hayal (politik bir masal!) idi, Kaf dağının dibine itilmiştir. Bu gidişle G-20 içinde kalmak da olanaksızdır, Türkiye, geçelim 2023’te il 10 ekonomi içine (1. Lige) girmeyi, ilk 20’den de (küme) düşecektir!

Bölücü terörün ana hedeflerinden biri de Türkiye’yi ekonomik açıdan istikrarsızlaştırmak,
sınırlı kaynaklarını bu bela ile savaşımda tüketmesini sağlamaktır. Bu boyut hiç akıldan çıkarılmamalı ve Türkiye bu kez PKK’yı kökleriyle birlikte kazımalıdır. 1978’den bu yana
38 yıldır PKK’nın Batılılarca (ABD – İsrail – AB) maşa olarak bölücü terör örgütü işleviyle kullanılagelmesinin ülkemize maliyetinin 300 milyar Doları aştığı belirtilmektedir. Bu para 1 trilyon TL’ye yakındır ve Türkiye’nin 2015 bütçesinin neredeyse 2 katıdır. 2015 sonunda gerçekleşeceği kestirilen 700 milyar Doları birazcık aşacak ‘gerçek’ toplam ulusal gelirin (GSMH) yarısına yakındır.. Muazzam bir kaynaktır ülkemiz için.. ABD, PKK artık yeterince yıprandığından ve işlevini de büyük ölçüde gördüğünden -ya da gör(e)mediğinden- yarım ağızla PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmekte ancak yerine, PKK’nın Suriye – Irak kolu PYD ve türevi YPG’yi koymaktadır.

Türkiye ile Batı adına vekaleten savaş bundan böyle PYD – YPG üzerinden yürütülebilecektir. Nitekim son günlerde ABD, Türkiye’nin uyarısına karşın PYD’ye ilişkin politikasını ısrarla sürdürmektedir.

Dış ticaret açığı 2015’in ilk 9 ayı için 49 milyar $’dır. Dışsatım düşmekte ancak dışalım daha az düştüğünden (tüketim toplumu!), dış ticaret açığı ciddi boyutlarda süregelmektedir. Aynı dönem için (2015 Ocak – Eylül 9 ay) cari açık 40.57 milyar $ olmuştur. Eski Maliye Bakanı, şimdi terfi ederek Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı, Başbakan Davutoğlu’nun deyimiyle ‘Mezopotamya çocuğu’ Mr. Mehmet Simsek, 2015’te bütçe açığının GSYH’ye oranının %1,3 olacağını açıklamıştır. 720 milyar $ GSYH gerçekleşirse, bütçe açığı 936 milyon $ olacak demektir. Bunlar nominal olarak önemli (büyük) rakamlardır; bilerek salt oransal boyutları öne çıkararak kendini ve kamuoyunu yanıltmaya çalışmanın anlamı ve yararı yoktur. Rusya ve güney komşular Suriye, Irak ile yaratılan çatışma ortamı, dışsatımı ve dış ticareti, turizm girdilerini ciddi biçimde vurmuştur. Salt Rusya ile dış ticaret hacmı 35 milyar $ olarak Erdoğan tarafından telaffuz edilmiştir. AKP’nin çok hatalı ve yerle bir olan uydu dış politikasının çok ağır faturaları ile yüz yüzeyiz.

Ne talihtir ki, petrol inanılmaz biçimde düşük fiyatlarda gitmektedir. Varili 30 Dolara dek inebilmiştir! Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Damat Albayrak, bir türlü doğal gaz fiyatlarında indirimi başaramamıştır ve BOTAŞ’ın bilançosunun düzelmesini beklediğini itiraf etmiştir. Kış bittikten sonra herhalde göstermelik bir indirim yapılacaktır. Böylelikle, AKP’ye 1 Kasım 2015 seçiminde oy yağdıran 23.5 milyon necip Türk vatandaşı, bir kez daha bu iktidarın kimin iktidarı olduğunu ve kime hizmet ettiğini bir kez daha görme olanağı bulabilecektir; gözünü açar ve deriiiin uykusundan uyanabilir ise..

Bir de bu petrol fiyatında inanılmaz ‘düşüş’ “mutlu” konjonktür (Felix culpa!) olmayaydı,
vay Türkiye’nin haline! Ancak bu “yıkıcı balayı”nın sürgit olamayacağı da açıktır. OPEC ülkelerinden müşterilerine 3 Trilyon Dolara ulaşan servet aktarımı gerçekleşmiştir ki, bunun, Putin’in Rusya Federasyonu’na boyun eğdirme amacıyla da olsa finansal sürdürülebilirliğinin düşünülemeyeceği açıktır. OPEC ülkelerinin gelirinde ciddi azalma, küresel dengeleri altüst edebilecek boyuttadır. Ayrıca içeride de halk, fevkalade düşen / düşürülen petrol dışalım (ithal) fiyatlarına karşın, olağanüstü yüksek akaryakıt vergisi ile çok ağır dolaylı vergi yükü altında tutulmaktadır. Aradaki milyarlarca Dolarlık fark, muazzam kamu israfını ve bütçe açığını finanse etmede (azaltmada!) kullanılarak halktan bir kez daha acımasızca – adaletsiz dolaylı vergi alınmaktadır.

Öte yandan kamu giderleri kısılamamaktadır. SGK açıkları bunaltmaktadır.. AKP iktidarının Kasım 2015 seçimlerindeki 100 günlük vaatleri önemli düzeyde akçal (mali) kaynak gerektirmekte. Bir yandan da 24 Temmuz 2015’ten bu yana 6,5 aydır sürdürülen kapsamlı isyan bastırma harekatı gündemdedir ve ciddi maliyeti söz konusudur.

Dış konjonktür de hiç olumlu değildir; yabancı sermaye çekerek istihdam yaratacak
üretime – dışsatıma dönük yatırım yapmak açısından ve dışsatımı artırabilmek bakımından.
FED, aşamalı faiz artırımıyla 2008’de küresel piyasalara karşılıksız sürdüğü 6 Trilyon Doları
geri emme çabasındadır.. Dolayısıyla uluslararası piyasada likidite daralması söz konusudur.

3 milyona yakın Suriyeli ve Iraklının ülkemizdeki varlığının 4 yılı geçen “uzamış konukluğunun” akçal çerçevesi (mali portresi) 10 milyar Dolar’ı aşmıştır. Henüz AB’den tek bir € cent gelmiş değildir. Vaadedilen 3 milyar € gelse bile çok koşulludur, parça parçadır ve dişin kovuğunu bile dolduramayacaktır. Şansölye Merkel’in Davutoğlu ile vardığı 10 maddelik uzlaşmanın içi boştur!

Bunlara ek AKP – RTE ha bire nüfus artışını kışkırtmaktadır. Davutoğlu’ndan ummazdık ama bu olağanüstü yanlış politikada Bay RTE ile yarışmaktadır nerdeyse! Doğum eylemini kadınların vatani görevi gibi gördüğünü belirterek ucuz popülizm yapmaktadır ne yazık ki.
Ve 2015 sonunda nüfus 1 milyon 45 bin kişi gibi muazzam bir düzeyde artmıştır. Nüfus artış hızı önceki yıl %1,33 iken 2015 için %1,34 olmuştur. Oysa Türkiye’nin nüfus artışını ciddi ve hızlı biçimde frenleyerek % yarımlara çekmesi zorunludur (Demografik Fırsat Penceresini de kaçırmamak için!). Tüm bu gerçeklere karşın AKP – RTE’nin izlediği irrasyonel (akıl dışı) politikaları anlamak olanak dışıdır ve ülkemize zararı dönüşümsüz, giderimi (telafisi) olanaksızdır. Bu durumun hızla durdurulması kaçınılmazdır.

Hepsine tuz biber, Saray’ın muazzam giderleridir..

  • Hele hele Bay RTE’nin zırhlı makam aracını taa Güney Amerika’ya askeri uçakla taşıtması ve 200 bin Dolar maliyet çok acıdır, yazıktır, günahtır. İslam’a aykırıdır lüks – israf olduğu için! Fakir – fukaranın rızkıdır. Bu para 600 bin TL’dir ve 1300 TL asgari ücretten 461 işçinin 1 aylık emeğinin karşılığıdır.. Allah’tan korkmak gerekir. Erdoğan’ı saran bu ölçüsüz can korkusu nedir, nedendir? Gittiği ülkelerde zırhlı makam aracı yok mudur? Kiralansa idi çok daha ucuza gelmez miydi?? Bu fiyasko davranış ciddi bir toplumsal travmadır ve unutulmayacaktır.

Bu insaf dışı saltanatın bizim bir yurttaş olarak çok zorumuza gittiğini, asla içimize sindiremediğimizi, vergi ödeyen ve vergisinin en verimli biçimde kullanılmasını,
kendisine kamu hizmetleri olarak döndürülmesini pek haklı olarak bekleyen bir yurttaş olarak,
akıl almaz savurganlık karşısında Tayyip beye hakkımızı helal etmiyoruz.

Erdoğan Kul hakkı yemiştir ve Yüce Tanrı’nın bile bunu bağışlamaya hakkı olmadığını
kendisi de pek iyi bilir. Bizi geçelim, daha pek çok “tüyü bitmemiş yetim” in de hakkı,
bu sorumsuz davranışla adeta gasp edilmiştir.. Üstelik Güneydoğu’dan her gün birkaç şehit cenazesi gelir ve gözyaşları sel olarak defnedilirken yapılmıştır bu Güney Amerika gezisi..
Bu zamanlamanın gerekçesi nedir ve ülkemize ne gibi ertelenemez yararlar sağlamıştır acaba?
Bir yurttaş olarak açıklanmasını diliyoruz..

Herkes en düzeyde tasarruf yapmalıdır ve yöneticiler buna örnek olmalıdır. TÜİK’in
2015 verileriyle yoksulluk rakamları yürek karartıcıdır. Milyonlarca yoksul yurttaş vardır.

Ekonomi için alarm zilleri üstelik şiddetle çalmaktadır.
Ekonomi yangın alanıdır.
AKP hükümeti, olağanüstü önlemlerle olağanüstü durumla baş etmeye çalışmalıdır
var gücüyle.

Öte yandan AKP içi kazanlar da kaynamaya başlamıştır.
Her çıkışın bir inişi vardır. B. Arınç, H. Çelik… geç de olsa çok ciddi ve önemli uyarılar yapmaktadır.
Bu dünya Sultan Süleyman’a da kalmadı, Osmanlı’ya da, başka imparatorluklara da..

AKP  RTE için kaçınılmaz son yaklaşıyor..

AKP iktidarı bitecek ve halka hesap verecekler..
Muhalefetin birazcık kımıldaması koşulu ile..

Tarihin tunç yasası böyle..

Son söz            :

“Hiçbir korkuya benzemez, halkını satanların korkusu !..” (Nazım HİKMET)

Sevgi ve saygı ile.
10 Şubat 2016, Ankara

TAHİR ELÇİ CİNAYETİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…

TAHİR ELÇİ CİNAYETİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…


Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) açıklaması (http://www.barobirlik.org.tr/Detay66169.tbb) , açıklamada yer alan birlik – barış çağrısı ve cinayetin işlendiği Diyarbakır’da Baroları toplantıya çağırması çok yerindedir. Cenaze törenine katılınması da doğru ve yerinde eylemlerin devamı oldu; ancak tamamlayıcısı değil..

Bu cinayetin olsun, “artık” aydınlatılması için TBB tüm olanaklarını seferber etmelidir.
Başbakan Davutoğlu‘nun, merhum Av. Tahir Elçi’yi öldüren tek kurşunun atıldığı tabancanın belirlendiğini açıklaması başlangıç için sevindiricidir. Şimdi sıra, silahı kimin ateşlediğini bulmaya ve o katil(ler)i azmettirenlere gelmiştir.

Bu cinayetin işleyeni bilinmeyen (faili meçhul) kalMAmasından en çok yarar sağlayacak olan
AKP – RTE‘dir. Eğer “bunun tersini gerektiren bir durum” söz konusu değil ise!

“Tersini gerektiren bir durumun söz konusu olmadığının” kanıtlanması da yine
Diyarbakır Barosu Başkanı merhum Av. Tahir Elçi cinayetinin aydınlatılmasına bağlıdır.

Merhum Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’nin, eşinin cenaze töreninde “Katil PKK” çığlıkları
kayda değerdir ve “çok değerli” dir. Tabutuna PKK bezi örtülmeyip TBB filaması konması da.

*****
AKP – RTE
, tek başına iktidarlarında geçen bunca kanlı yıldan sonra (14. yıldayız!)
artık ciddi bir muhasebe yapmalı ve kendilerine şu soruları sormalıdırlar :

  1. Türkiye’de hiçbir dönemde bunca insan ölümü olmadı! 
    İktidarın 1. görevi yurttaşların can güvenliğini sağlamaktır.
    AKP – RTE bunu başaramamıştır!
    Gerisi, ülkeye ne hizmet etmiş olursanız olun, boş sözdür (laf-ı güzaf!).
  2. Bu kanlı tabloya Türkiye AKP – RTE yönetiminde neden ve nasıl sürüklenmiştir?
  3. Ve bu toplu – tekil cinayetler / kırımlar (katliamlar) ülkesi daha ne denli sürdürülebilir??*****
    Bu arada, şehit olan 2 polisimizin acısını da yüreğimizin derinlerinde duyumsuyoruz..
    ******

AKP – RTE kurmayları bu kritik soruların doğru yanıtlarını üretebilirler “sanırız“..
“Sanırız..” diyoruz, çünkü RTE’nin narsisitik kişiliği yüzünden çevresine topladığı
ketlenmiş danışmanlar” soruna çözüm olamazlar; doğruyu bulsalar da söyleyemezler..
Bu ağır sorunu da aşarak, Türkiye’nin artık kan – revan içindeki tablodan sıyrılması gerek.

Davutoğlu ve AKP, gerekiyorsa bu “exodus”u (firavundan kurtuluşu)RTE’yi tasfiye ederek,
en azından pasifleştirerek başarmak zorundadır. Aksi halde, yükselen zulüm herkesi boğabilir!

Çıkış için AKP – RTE’ye bir sufle verelim : BOP Eşbaşkanlığınız !?!

*****
Tam teyakkuz ile belirtelim ki;

  • RTE’nin politikaları artık Türkiye, bölge ve hatta Dünya barışı açısından sürdürülemez, kaldırılamaz, dayanılamaz, katlanılamaz kerteye gelmiştir. Bay RTE bu “reel politik” gerçeği kavrayamaz ve gereğini kendi -üstelik hızla- yapmazsa, çok ağır faturasını
    ödemek zorunda kalacaktır.

Türkiye, Bölge ve Dünya Bay RTE’nin dış basında yaygın ve şiddetle vurgulanan
irrasyonel politikalarına asla mahkum değildir.

Bu yakıcı gerçekliğin O’na mut – la – ka anlatılması / belletilmesi / kavratılması zorunludur.
Tarihsel sorumluluk Başbakan Davutoğlu ve AKP MYK’sınındır; sonra da Genelkurmayın!

Bu arada;

  • PKK ve uzantıları ile mücadele kesin bir kararlılıkla ve asla duraksamadan sürdürülmelidir.
  • Yurt genelinde ruhsatsız tüm silahların ve mühimmatın Devlete teslimi için özel yasa çıkarılmalıdır. Asla betona gömme değil! 1-2 ay içinde bu teslimat yapılmazsa, sonrasında
    ele geçirilecek olanlar için cezalar çok ağırlaştırılmalıdır. Arkasından bu silahların
    balistik incelemeleri yapılarak hangi suçlara karıştıkları açığa çıkarılmalıdır..
  • “AÇILIM”yeniden gündeme alınacak (buzdolabından çıkarılacak) ve hiçbir etnisiteye
    ayrım yapılmadan salt demokrasinin standartlarının tüm ülke insanı için yükseltilmesi temelli yürütülecekse, silahların teslimi ön koşullardan olmalıdır.
  • Tek devlet – tek millet – tek bayrak – tek remi dil Türkiye’nin kırmızı çizgileri kalmalıdır.
  • Anayasa’nın ilk 4 maddesine asla dokunmadan, 24, 174, 66. maddeler gibi köşe taşlarına ellenmeden, Başkanlık zırvasını dışlayarak.. daha demokratik bir anayasa düşünülebilir.
  • Fakat asıl öncelikli sorun, kesinlikle Anayasa değişikliği değildir; ilk sırada iç – dış güvenlik
    ve ekonomi – işsizlik – yoksulluk – üretim seferberliği –  AYDINLANMA!

Türkiye’nin hızla bu “akıl tutulması iklimi” nden sıyrılması gerekiyor ve kuşkusuz Devletin bekası gereği “a fortiori” olarak, söz konusu “circulus viciosus” tan mutlaka çıkılacaktır.

Sevgi ve saygı ile.
30 Kasım 2015, Ankara

Prof. Dr. NUSRET H. FİŞEK : 25. Anma Yılı


Prof. Dr. NUSRET H. FİŞEK’e
şükran ve saygı ile..

Türkiye’de Modern Halk Sağlığı’nın kurucusu, bilge hekim,
TTB Genel Başkanı savaşımcı yurtsever, ATATÜRKÇÜ önder,
Bizim de Hacettepe Tıp Fakültesi’nde öğrencisi ve asistanı olma onurunu yaşadığımız Sayın Prof. Dr. Nusret Hasan Fişek’in ölümünün 25. yılında anma etkinlikleri programı aşağıda..

3Kasim2015_anma_programi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

*****

Nusret hocamızdan bize emanet, oğlu Prof. Dr. A. Gürhan Fişek’in çağrısı da var..

FISEK INSTITUTE

Science & Action

Foundation

for CHILD LABOUR

 FİŞEK ENSTİTÜSÜ         

ÇALIŞAN ÇOCUKLAR

BİLİM  VE  EYLEM  MERKEZİ VAKFI

 

 Prof.Dr.Nusret H.Fişek Bilim Sanat Ortamı

Selanik Cad  Ali Taha Apt. 52 /4 Kızılay 06650 Ankara

Tel: 0(312) 4197811            
Faks: 0(312) 4252801
e.posta : bilgi@fisek.org.tr

 www.fisek.org.tr

www.fisek.com.tr

www.isguvenligi.net

www.dagkecisi.com

Değerli Toplum Dostları,

Prof. Dr. Nusret H. Fişek’in 101.doğum ve 25.ölüm yıl dönümünde,
her yıl olduğu gibi, siz değerli dostlarımızla buluşmak istiyoruz.

Dünyanın dört bir yanından çığlıklar yükseliyor. Dünyanın dört bir yanı
kan içinde. Dünyanın dört bir yanı alev alev. Giden canlar her gün ağızlarda yükselen sayılar oldu. Sanki nasırlaştı yürekler. Ne hak kaldı, ne hukuk. Suskunluk, çaresizlik çığlık çığlığa. Duyabilen kulaklak, hissedebilen yürekler var biliyoruz. Ve biliyoruz ki, siz dostlarımızla birlikte yan yana omuz omuza karanlıklar aydınlığa dönüşene kadar yürüyeceğiz.

Victor Hugo’nun dizeleriyle bir türkü tutturacağız.

“Başla şarkına ey namuslu halk gün ışırken,
Tükür kocamış yüzyılın suratına ..
Söyle özgürlüğün şarkısını bağıra bağıra ..
Siz de kulak verin ey zorbalar
Kükreyen aslan gibi nasıl
Şarkı söyler durur halk.
Zorbalar size söylüyorum
Şunu bilin hiç biriniz yenemeyecek insan oğlunun yüreğini.
Öyle susadılarki sevgiye ve kardeşliğe
Artık hiç durmaz,  atlar giderler
Bir sabahtan, bir sabaha,
Bir aydınlıktan, bir aydınlığa.”

3 Kasım 2015 Salı günü saat 17.00’de Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (Kavaklıdere – Ankara)  her yıl olduğu gibi siz dostları bekliyoruz.
Bir kez daha “Biz varız” demek için. Bizler orada olacağız.
Sizleri de aramızda görmek ve daha da çoğalmak istiyoruz.

Sevgi ve dostlukla.

Oya Fişek 
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar
Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yönetim Kurulu a.

Prof. Dr. Nusret H. Fişek 101 Yaşında
Sağlıkçıların Başöğretmeni
Halk Sağlığı Önderi
Kalpaksız Kuvayı Milliyeci 

17:00 Göç ve Sağlık
Oturum Başkanı : Prof.Dr.Hakan Altıntaş
(Hacettepe Üniv. Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı)

Suriyeli Mültecilerin Sağlık Sorunları : Prof.Dr.Cem Terzi
(Dokuz Eylül Üniv. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı

Günümüzde Göçler ve Kadın Sağlığı : Prof.Dr.Şevkat Bahar
(Hacettepe Üniv. Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı)

18:30 Karma Resim Sergisi Açılışı ve Kokteyl

19:00 Nusret Fişek 101.Yaşında Anma Konuşması ve Ödül Töreni
Çocuğun İnsan Hakları Ödülü : Nesin Vakfı
Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü       

Barış Dinletisi : Anadolu’nun Sesleri
Prof.Dr.M.Orhan Ahıskalı
(Ankara Üniv. Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü Kurucu Başkanı)

Düzenleyen Kuruluşlar :
Türk Tabipleri Birliği
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı
Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre için Sağlıkçılar Derneği
Sevda Cenap And Müzik Vakfı
Çankaya Belediyesi

*****

İlgi ve bilginize sunarız..

12 yıl önce Edirne’de Trakya Üniv. Tıp Fak. de verdiğimiz

“PROF. DR. NUSRET FİŞEK ve HALK SAĞLIĞI”

başlıklı dersimizin yansılarını görmek ve Nusret hocanın ülkemize kattığı devrimci eylemi görmek için lütfen aşağıdaki erişkeyi tıklar mısınız??

Nusret_Fisek_03.11.03

Nuret Fişek ile

Sevgi ve saygı ile.
27 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

VATAN PARTİSİ’nin seçim bildirgesi


Dostlar
,

VATAN PARTİSİ’nin seçim bildirgesini de, CHP’den sonra paylaşmak istiyoruz..
(http://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/basin-aciklamalari/iste-secim-bildirgemiz-14743)

Programı çok gerçekçi ve Türkiye’yi düze çıkaracak içerik ve yetkinlikte görüyoruz.

Özellikle ilgilendiğimiz SAĞLIKLA ilgili program bölümleri şöyle              :

  1. Herkese Parasız ve Nitelikli Sağlık Hizmeti.

    Genel sağlık sigortasını kaldırarak
    , T.C. nüfus cüzdanı olan her vatandaşa, yaş sınırı koymaksızın parasız sağlık hizmeti sağlayacak düzenlemeleri iki yıl içinde tamamlayacağız.
    Bu kapsamda, Genel Sağlık Sigortası borçlarını iptal edeceğiz. Sağlık hizmeti üretimi ve sunumunda kamu örgütlenmesi ve kamu kaynakları esas olacaktır.
    Sağlık sistemi, koruyucu sağlık hizmeti ilkesine göre yeniden düzenlenecektir.
  2. İşyeri, mahalle ve okul temelinde sağlık hizmeti.Sağlık hizmeti, işyeri, okul ve mahalle temelinde örgütlenecektir. Sağlıklı kuşaklar için okullarda öğrencilere her gün en az bir öğün parasız yemek, uygun yaşlara ayrıca günlük süt verilecektir.
  3. İlaçta yerli üretim. İlaç ve tıbbî araç gereçlerde dışalıma bağımlılık azaltılacak,
    yerli üretim özendirilecektir.

Ülkemize yararlı olmasını dileriz.

Sevgi ve saygı ile.
04 Ekim 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Seçim Bildirgesinin tüm metnine (13 sayfa) pdf olarak erişmek için lütfen tıklayınız :

VATAN_PARTISI_Secim_Bildirgesi_1Kasim2015

******

Logo

 

İşte Seçim Bildirgemiz

Böyle Gitmez Artık Vatan Partisi

 

Birleşen ve Üreten Türkiye için
Halka Dayanan Güçlü Devlet 

24 TEMMUZ’DA YENİ BİR DÖNEME GİRDİK                    

7 Haziran 2015 seçiminde, sistemin güçleri, Amerika güdümündeki Bölücü Terör Örgütünü, Meclisin göbeğine yerleştirdiler. Meclis, tek bir yasa çıkaramadı, tek bir karar alamadı.
Yeniden seçime gidiyoruz.
Ancak 24 Temmuz 2015 günü, Türkiye’nin önünde yeni bir ufuk açıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD’nin üzerimize sürdüğü Bölücü Terör Örgütüne karşı kapsamlı bir harekâta başladı.
AKP iktidarının PKK ile ortaklaşa yürüttüğü Açılım iflas etmiştir.
Türk Ordusu ve Polisi, bölücü teröre ağır darbeler indiriyor. Bu mücadele, “Saray Savaşı” değil, Vatan Savunmasıdır.
24 Temmuz, bir başlangıçtır. 21. Yüzyıldaki Vatan Savunmamızın başladığı gündür.
Yurdun dört bir yanında Türk milleti vatan bütünlüğü için birleşiyor ve ayağa kalkıyor. Yüzbinler haykırıyor: “Meclis’te PKK istemiyoruz.”
Bugün yükselen Millî Hareket, 2013 Haziranında Gezi’de başlayan Halk Hareketinin devamıdır. Emekçi halk, şimdi daha geniş kitleler halinde mücadeleye giriyor. Sağcısı Solcusu vatan için
el ele veriyor, omuz omuza yürüyor. Vatan Partisi, bu Millî Hareketi yine “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı altında birleştiriyor.
Ortadoğu ülkelerinin ABD’ye karşı direnişi başarı üzerine başarı kazanıyor. Bütün bölge ülkeleri ve Rusya, ABD’nin piyonlarına vuruyor. ABD, bu savaşı kaybetti. ABD’nin “kara gücü” olan Bölücü Terör Örgütüne karşı vatan savunmamız zafere ilerliyor.

Bu sürecin doruğunda,

Türkiye yeniden Atatürk Devrimi rotasına girecektir
.

Bağımsız ve Demokratik Türkiye ufukta görünmüştür.

  • Hükümet halkın olacak.
  • Devlet milletin olacak.
  • Halk, örgütlü, özgür ve eşit olacak.
  • Herkesin işi olacak, herkes çalışacak ve üretecek.

Ayağa kalkan Al Bayraklı büyük milletin menzilinde bu özlemler bulunuyor.

Devlet ve Millet Olarak Topyekûn Mücadele

Türkiye, artık devlet ve millet olarak, topyekûn mücadele dönemine girmiştir.
Yüreğimiz, Edirne’den Hakkâri’ye kadar Mehmetçikle birlikte çarpıyor.
ABD’nin bileğimize, yüreğimize ve zihnimize taktığı zinciri kırmak, milletimizin gündemindedir. Atlantik ötesinden gelen tehditleri boşa çıkaracak gücümüz vardır ve başı dik yaşama yeteneğimiz de vardır.
Vatan Partisi, bu büyük mücadelede milletimizin ön cephesindedir. Türk Silahlı Kuvvetlerine, komutanlarımıza, Mehmetçiğimize, güvenlik kuvvetlerine, korucularımıza ve en başta milletimize güveniyoruz. Milletimiz ile Ordumuzun birliğini pekiştireceğiz.
Bu tarihsel süreçten zaferle çıkmak için, Kahraman Ordumuzu yönetecek Kahraman bir Hükümet kurmak, önümüzdeki esas görevdir.
Vatan Partisi, kararlılığı, birikimi, tecrübeli kadroları ve gençliğiyle göreve hazırdır. Milletimizden ülkemizi bütünleştirmek ve üretim ekonomisini kurmak için yetki istiyoruz. 

Bu Düzen Değişecek!

Mafya-Tarikat düzeni vatanı bölüyor ve ekonomiyi batırdı.
Halk ayağa kalkıyor, bu düzen, değişecek!
Meclisteki partiler, iktidarı ve muhalefetiyle Amerika ve Avrupa’ya göbekten bağlı.
Bu düzen, değişecek!
Kemal Dervişlerin ve AKP’nin Borçlanma Ekonomisi, yediden yetmişe bütün milleti borca batırdı. İktidar ve muhalefetiyle Meclisteki partilerin sıcak para dilenmekten başka çözümleri yok. Bu düzen değişecek!
Yasa çıkaramıyorlar, hükümet kuramıyorlar. Bu düzen değişecek!
Artık çıkmazlarda çırpınmanın anlamı yok. Artık denenmiş, eskimiş, batağa saplanmış partilerden vazgeçmenin zamanı gelmiştir.
Türkiye, yeniden 7 Haziran çıkmazına dönemez. Vatan Partisi’nin bulunmadığı bir Meclis, yalnız ve yalnız çözümsüzlük üretir.

Böyle gitmez! Artık Vatan Partisi.

Vatan Partisi Bütün İllerimizde Seçime Katılıyor

Vatan Partisi olarak, 1 Kasım seçimine bütün seçim çevrelerinde 550 adayla giriyoruz.
Aday listelerimiz Yüksek Seçim Kurulu’nda kesinleşti.
Vatan Partisi, göreve hazırdır. Türkiyemizi bütünleştirmek ve üretim ekonomisini kurmak için milletimizden yetki istiyoruz. Halka Dayanan Güçlü Devleti kurmak için, milletimizden
yetki istiyoruz.

Cesur Ol, Sandığın Başında Vicdanını Dinle

Değerli Kardeşim,

Bu bölücü ve batakçı düzenin partileri, 7 Haziran seçiminde seni de kendi çıkmazları içine sürüklediler. Oylarımızı, boş hayâllere, alışkanlıklara ve demokrasi yalanlarına kurban ettik.
Hiç düşünüyor musun, 7 Haziranda attığın oy neyi değiştirdi?
Yoksa sen de bu karanlık düzenin içinde çırpınıyor olmayasın?
İşte görüyorsun, “Açılım” dedikleri büyük ihanetin kanlı sonuçları ortada. Senin sorumluluğun yok mu? Koalisyon cambazlıkları, Saray entrikaları, hepsi gözlerimizin önünde oynandı.
Şimdi yeniden aynı oyunu sahneliyorlar.
Bu tiyatroya son verecek kuvvet sendedir!
Bu karanlık düzeni değiştirecek olan sensin!
Cesur ol, ilk eylemin 1 Kasım’dadır!
Cesur ol, Türkiye’nin bahtını açacak olan sensin!
Cesur ol, sandığın başında vicdanını dinle, artık Vatan Partisi!

I

BÖLÜCÜ TERÖRÜ BİTİRECEĞİZ : BİRLEŞEN TÜRKİYE 

Vatan Partisi olarak, arkada kalan dönemde AKP iktidarının ve CHP’nin Açılım siyasetine karşı çıktık. AKP’nin PKK ortaklığıyla yürüttüğüAçılım’ın kanlı süreçlere açıldığını ısrarla vurguladık. Yaşananlar, Vatan Partisi’ni doğrulamıştır.
Arkada kalan 7 Haziran seçiminde PKK yandaşı HDP’nin Meclise sokulmasının nelere
yol açacağını anlattık. HDP liderleri açıkça “Biz arkamızı PKK’ya dayıyoruz” diyorlar. Seçimden sonra mayınlar patladı, yollar kesildi, tabutlar geldi.
Yaşananlar, Vatan Partisi’ni doğrulamıştır.
Artık Türkiye, Vatan Partisi’nin programını ve siyasetlerini hayata geçirmenin eşiğine gelmiştir.

  1. Kandil’e beyaz bayrak çektireceğiz. ABD tarafından silahlandırılan ve silah bırakmayacağını ilan eden Bölücü Terör Örgütünü, Devletin yaptırım gücünü kullanarak etkisiz hale getireceğiz. Bölücü terörü bitireceğiz. Bunun için Kürt yurttaşlarımızla el ele vereceğiz.
    Komşu ülkelerle işbirliği yapacağız. Kandil’e beyaz bayrak çektireceğiz.
  2. Terör Örgütünün yasal olanakları terör amacıyla kullanmasına son vereceğiz.
    Terör Örgütü Mecliste olamaz. Anayasaya göre, bölücü faaliyetin odağı haline gelen partiler kapatılır. Belediyeler, mayın döşeyenlere, haraç toplayanlara teslim edilemez. Yerel yönetimler, yasalar gereği Bölücü Terör Örgütünün elinden alınacak, halkın yönetimine ve hizmetine verilecektir.
  3. Bozgunculuğa özgürlük yok. PKK ve HDP, Türk Ordusunun ve Polisinin bölücü teröre karşı mücadelesini, “Saray Savaşı” diye karalıyor. Türk Ordusunun komutanlarını ve Mehmetçiği sırtından vuran bozguncu propagandaya izin verilemez.
  4. Bölücü teröre karşı mücadelede devletin ve milletin topyekûn bütün olanaklarını harekete geçireceğiz. Bölücü Terör Örgütüne, cana kıyma, yol kesme, haraç toplama, kepenk kapattırma özgürlüğü tanınmasına son vereceğiz.
  5. Türkiye cephesi. Vatan bütünlüğü ve yurtta barış için, hiçbir ayırım gözetmeden bütün partileri ve örgütleri bölücü teröre karşı birliğe çağırıyoruz. Bugün iç kavga günü değildir, küresel tehdide ve teröre karşı milletçe birleşme günüdür. Güneydoğu’da oturan insanlarımız da,
    PKK terör örgütünden bıkmışlardır, barış ve birlik istiyorlar. Kürt yurttaşlarımızı milletimizin ve vatanımızın birliği için seferber edeceğiz. Türk de biziz Kürt de biziz, hepimiz Türk milletiyiz. Bu anlayışla ırk ve mezhep ayırımı gözetmeden bütün milletimizi eşitlik ve özgürlük temelinde birleştireceğiz.
  6. Komşularımıza terör ihracına son.  Yobaz ve bölücü terör örgütlerinin Suriye’ye gidiş ve gelişleri engellenmelidir. Terör örgütlerinin, özellikle PKK/PYD’nin ekonomik ve lojistik destek için kullandıkları sınır kapıları kapatılmalıdır. “Suriyeli muhalif” denen teröristlerin,
    “Eğit-Donat” adı altında yetiştirilmesine derhal son verilmelidir.
  7. Komşularla işbirliği. Suriye, Irak, İran, Azerbaycan ve Lübnan ile bölücü ve yobaz terörüne karşı işbirliği yaparak barışı sağlayacağız.
  8. Yurtta barış. Edirne’den Van’a bütün yurda barış getireceğiz. Can ve mal güvenliğini güvence altına alacağız. Bölücü terörle mücadele döneminin yaralarını saracağız. Cumhuriyetimizin milleti birleştiren kardeşlik, eşitlik ve çağdaşlık kültürünü yerleştireceğiz. Devlet yatırımı yaparak bölgeler arasında ekonomik dengeyi sağlayacağız.

II

ÜRETEN TÜRKİYE

Herkese İş, Köylüye ve Sanayiciye Destek,
Çarşılara Bereket, Millete Dirlik

Vatan Partisi, 7 Haziran seçimine giden süreçte duyurmuştu, ekonomik kriz geldi çattı, işten atmalar başladı, çarşılar durgun, dolar aldı başını gidiyor. Türkiye tarihinde işsizliğin en yaygın olduğu dönemdeyiz. Gençliğimiz işsiz. Tayyip Erdoğanların saltanatı yüzünden borçlu millet olduk. 25 milyon vatandaşımız bankalara borçlu. AKP iktidarı döneminde, vatandaşlarımızın bankalara borcu 58 kat arttı. Şu anda 2,6 milyon vatandaşımız bankaların kara listesinde,
başka deyişle hacizlerle boğuşuyor. Çiftçimiz borcunu ödeyemediği için hapislerde yatıyor. Dünyanın para merkezleri, Türkiye’nin kanını emiyor. Bu yıl 54 milyar Lirayı faize ödedik. Kendileri de itiraf ediyorlar, AKP ekonomisi iflas etmiştir.

Böyle gitmez!
Artık hiç kimse borç dilenerek Türkiye’yi yönetemez.
Tayyip Erdoğanların saltanatı çatırdıyor.
Millî Hükümetin koşulları oluşmaktadır.
Mecburuz, ‘Üretim Ekonomisi’ne geçeceğiz.
Artık tek çözüm, Vatan Partisi’dir. Göreve hazırız.

  1. Yeniden Türk Mucizesi. Atatürk önderliğinde, 1930’lu yıllarda “Türk Mucizesi” diye adlandırılan ekonomik atılımı Halkçılıkla, Devletçilikle ve plan yaparak başardık.

Vatan Partisi, Türk Mucizesini yeniden gerçekleştirmek için Milletimizden yetki istiyor.
Bugün Karma Ekonomi uygulayan ülkeler, hızla kalkınıyorlar ve dünya ekonomisinin başını çekiyorlar. Bölgeler arasında dengeleri ve kalkınmayı sağlayan, halkı zenginleştiren Planlı ve Karma Ekonomi, Türkiyemiz için de biricik çözümdür.

  1. İşsize sadaka değil, iş vereceğiz. Herkes onuruyla çalışarak hayatını kazanacak. Vatan Partisi, kimsesizlerin kimsesi olacak.
  2. Çiftçiye destek. Mazotta ÖTV’yi kaldırarak ve diğer vergileri indirerek, çiftçimize ucuz mazot, ucuz gübre, ucuz tarım ilacı, ucuz tohumluk ve ucuz kredi vereceğiz. Toprak Mahsulleri Ofisi ve Et Balık Kurumu gibi çiftçi ve besicimize hizmet eden KİT’leri yeniden kurumlaştıracağız. Böylece çiftçimizin üretme şevkini ateşleyecek, tarım üretiminde büyük bir atılım gerçekleştireceğiz. Gıda güvenliğimizi sağlayacağız. Ülkemizi tarımda yeniden kendine yeterli hale getireceğiz. Sınırlardaki mayınlı arazileri yoksul köylüye dağıtacağız. Toprak ve Tarım Reformuyla yoksul köylüyü toprağa kavuşturacak ve tarım arazilerinin verimli işlenmesini sağlayacağız.
  3. Güçlü Merkez Bankası. Merkez Bankası’nı dünya para merkezlerinin denetiminden kurtaracağız ve güçlendireceğiz.
  4. Türkiye’de Türk Lirası. Paranın giriş çıkışını denetleyeceğiz. Türkiye’de Dolar ve Euro saltanatına son vereceğiz.
  5. Sıcak Para Diktasına son. Faizciler, dolar ve borsa vurguncuları, rantçılar, hortumcular, yabancılarla işbirliği halinde ülkenin kanını emiyorlar. Faize, ranta, saraylara, dolar ve borsa vurgununa giden kaynakları üretime çevireceğiz. Borsa kazançlarını vergilendirerek tarıma ve sanayiye destek oluşturacağız.
  6. Kredi kartı borçları ertelenecek. Kredi kartı borçlarının faizini silecek ve kalanı beş yıla yayarak tüketiciyi ferahlatacağız.
  7. Sanayi ve tarım üreticimizi gümrüklerle koruyacağız. Bu amaçla Avrupa Birliği ile yapılan Gümrük Birliği Anlaşması’na son vereceğiz. Ülkemizde üretebildiğimiz malları dışarıdan almayacağız, yerli üretimi geliştireceğiz.
  8. Sanayiciye destek. Rantçıları ve vurguncuları değil, küçüğünden büyüğüne kadar sanayiciyi destekleyecek ve üretime özendireceğiz. Bursa, Denizli, Kayseri, Adana, Mersin, Gaziantep, Çorum, Malatya, Çorlu, Çerkezköy gibi küçük ve orta sanayi merkezlerinde üretimi canlandıracak, büyük sanayimizin yan ürün ihtiyacını ülke içinden karşılayacağız.
  9. Atıl kapasiteyi üretime sokacağız. Küçük ve orta sanayi kapasitemizi de seferber ederek hem iş olanağı hem de katma değer yaratacağız. Kamuya ve özel sektöre ait boş yatan fabrika, tezgâh, dökümhane, makine, araç ve gereci üretime sokarak milyonlarca işsize iş sağlayacağız, ülke kaynaklarını zenginleştireceğiz ve döviz açığımızı kısmen kapatacağız.
  10. Verimli Ekonomi İçin Adalet Reformu. AKP iktidarı, yandaşlarını besleyen bir soygun rejimi kurdu. Ekonomide hukuku ve adaleti ayaklar altına aldı. Kaynaklar ekonomide verimliliğe göre dağılmıyor. Vatan Partisi, Hukuk ve Adalet Reformuyla ekonomiye verimlilik getirecek, rantlara son verecek, üretim ekonomisinin hukukî temelini inşa edecektir.
  11. Yazılım ve bilişimde atılım. Türkiye, bilişim ile katlanarak büyüyecektir. Katma değeri en yüksek, milli beyin gücümüze dayalı yazılım alanını “stratejik sektör” ilan ediyoruz. Yazılım faaliyetinin tamamını Ar-Ge kabul ediyoruz. Yazılım sektörüne her türlü devlet desteğini vereceğiz; teknoparklara sağlanan vergi avantajını bütün yazılımcılara vereceğiz.
  12. Yenilenebilir enerji. Enerji Verimliliği Kanunu çıkartarak ve diğer önlemlerle tüketimdeki savurganlığı önleyeceğiz. Enerjide ithal fosil yakıta bağımlılığı en aza indireceğiz.  Zengin kömür yataklarımızı insana ve çevreye saygılı teknolojilerle işleteceğiz. Akarsu, güneş, rüzgâr, biyoenerji ve yeraltı ısısı gibi temiz ve yenilenebilir kaynakları değerlendireceğiz.
  13. Mavi Vatan için Denizcilik Bakanlığı. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Mavi Vatanımız olan denizlerimizi hem ülke savunması hem de ekonomik zenginlik için bütün olanaklarımızla değerlendireceğiz. Türkiyemizi deniz ülkesi yapacağız. Dış ticaretin yüzde doksanını kapsayan deniz ulaşımını bölge ve dünya ölçeğinde geliştireceğiz.  Vatan Partisi, denizcilik altyapısının geliştirilmesi için planlarını yapmıştır. Deniz yetki alanlarımızda
    hak ve çıkarlarımızı korumak üzere her önlemi almakta kararlıyız.

Denizcilikle ilgili 40’tan fazla kanun, 18 tüzük ve 100’den fazla yönetmelik mevcuttur.
Değişik bakanlıkların bünyesinde sürdürülen deniz faaliyetini, yeni kuracağımız Denizcilik Bakanlığında birleştirerek,  eşgüdüm sorunlarını çözecek ve olanak ve yeteneklerimizi etkin kılacağız. Böylece ülke ekonomisini büyütecek, denizleri halkımız için bir zenginlik kaynağına dönüştürecek, denizlerimize yapacağımız yeni yatırımlarla iş alanları açacağız.
Açık denizlerdeki doğal kaynaklarımızı değerlendirmek için gereken güvenlik siyasetlerini
ve olanaklarını yürürlüğe koyacağız.

  1. Ormanlar, kıyılar, bitki tür zenginliği, yabani hayvan varlığı korunacak.
    Bu değerler, özel çıkarcılığın neden olduğu yıkımdan kurtarılacaktır. Erozyonu önleme ve ağaçlandırma amacıyla, yoğun bir seferberlik gerçekleştireceğiz. Özel çıkarcılığın derelerimizi, ırmaklarımızı, körfezlerimizi, denizlerimizi ve toprağımızı kirletmesine ve yaşam koşullarını bozmasına izin vermeyeceğiz. İnsan ile doğa arasındaki uyum ve dengeleri gözeteceğiz.
  2. İşçiye, kamu çalışanlarına, emeklilere insanca yaşayacakları ücret ve aylık.
    Çiftçinin ürününe değer fiyat vereceğiz. Halkın alış gücünü genişleterek piyasada talebi artıracak ve çarşıları şenlendireceğiz.
  3. Taşeron işçilere kadro. İşçi, memur, sözleşmeli personel, ücretli, 4/C’li, kiralık işçi, taşeron tanımları altında çalışan kamu emekçilerinin hak ve görevlerini tek bir hukuki düzenlemeyle birleştireceğiz. Bu amaçla “Çalışanlar Yasası”nı çıkaracağız. Taşeronluk uygulamasını kaldıracağız; taşeron işçilerini kadroya geçireceğiz; geçmişe dönük alacaklarının ödenmesini sağlayacağız. Sözleşmeli personele, 4/C’lilere ve mevsimlik işçilere kadro vereceğiz.
  4. Çağdaş yaşamı sağlayacak asgari ücret. Asgari ücreti işçilerin taleplerine uygun olarak
    bir ailenin çağdaş ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde belirleyeceğiz.
  5. Kamu çalışanlarına gerçek toplu pazarlık. Bunun için yasal düzenleme yapılacak.
  6. İş güvencesi. Gerçek iş güvencesini getireceğiz.
  7. Sendika özgürlüğü. Sendikal örgütlenme ve çalışmanın önündeki engelleri kaldıracağız.
  8. Emeklilere intibak yasası. Bütün emeklileri kapsayan bir intibak yasası çıkaracağız;
    emekli, dul ve yetim aylıklarını, emekli örgütleriyle görüşerek, günün ihtiyaçlarına göre
    insanca yaşamaya imkân verecek bir düzeye yükselteceğiz.
    Emeklilikte sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını esas alacağız, yaş koşulunu kaldıracağız, emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözeceğiz.
  1. Konut stoku ihtiyacı olana. Bir milyonu aşan konut stokunu, ihtiyacı olan vatandaşların
    çağdaş konut ihtiyacını karşılamak için değerlendireceğiz. Bunun için kamu kaynaklarından destek sağlayacağız.
  2. Parasız elektrik ve su. Evlere dört kişilik ailenin ihtiyacını karşılayacak ölçülerde, elektrik ve suyu parasız vereceğiz; belediyelere ait fırınların ucuz ve sağlıklı ekmek satmasını sağlayacağız.
  3. Her mahalleye ve köye spor salonu ve kültür merkezi. Her mahalleye ve köye çocuk bahçesi ve yuvası, Halkevi, Kültür Merkezi ve Spor Salonu yaparak hem halk kültürünü geliştirecek, hem de iş alanı açacağız.
  4. Gazilerimiz ve şehit yakınlarımız, Milletimizin onurudur. Toplumda onlara saygı kültürünü güçlendireceğiz. Özlük haklarıyla ilgili taleplerini yerine getirmek, namus borcudur.
    Şehit ve gazi kavramlarının anlamını bilmek ve duyumsamak, bu topraklarda bağımsız ve
    özgür yaşamanın güvencesidir.
  5. Milletvekili maaşları. Milletvekili maaşları, en yüksek devlet memuru maaşını geçmeyecektir.
  6. Üreticilerimize komşu pazarı. Suriye, Irak, İran, Azerbaycan gibi komşularımızla güvenlik ve ekonomi alanında işbirliği yapacağız. Böylece Türkiyemizin enerji güvenliğini sağlayacağız, sanayi ve tarım ürünlerimiz için pazar açacağız. Sınır boylarımızdan terörist geçmeyecek,
    ticaret ve kardeşlik geçecek.
  7. Dış ticarette millî para. Komşularımız yanında Rusya ve Çin gibi büyük ticaret ortaklarımızla alışverişte millî paraları kullanmak için gerekli koşulları oluşturacağız.
  8. Özelleştirilen KİT’ler kamulaştırılacak. Enerji, ulaştırma, haberleşme ve bilişim gibi stratejik sektörlerde özelleştirilen KİT’leri kamulaştıracak ve verimli işleteceğiz.
  9. Bölgeler arasında ekonomik denge. Yurdumuzun ekonomik açıdan geri bölgelerine
    devlet yatırımı yaparak ülke çapında dengeyi ve bütünlüğü sağlayacağız.
  10. Herkese Parasız ve Nitelikli Sağlık Hizmeti. Genel sağlık sigortasını kaldırarak,
    T.C. nüfus cüzdanı olan her vatandaşa, yaş sınırı koymaksızın parasız sağlık hizmeti sağlayacak düzenlemeleri iki yıl içinde tamamlayacağız. Bu kapsamda, Genel Sağlık Sigortası borçlarını iptal edeceğiz. Sağlık hizmeti üretimi ve sunumunda kamu örgütlenmesi ve kamu kaynakları esas olacaktır. Sağlık sistemi, koruyucu sağlık hizmeti ilkesine göre yeniden düzenlenecektir.
  11. İşyeri, mahalle ve okul temelinde sağlık hizmeti. Sağlık hizmeti, işyeri, okul ve mahalle temelinde örgütlenecektir. Sağlıklı kuşaklar için okullarda öğrencilere her gün en az bir öğün parasız yemek, uygun yaşlara ayrıca günlük süt verilecektir.
  12. İlaçta yerli üretim. İlaç ve tıbbî araç gereçlerde dışalıma bağımlılık azaltılacak,
    yerli üretim özendirilecektir.
  13. Engellilerimiz ve Yaşlılarımıza Güvence. Vatan Partisi, engellileri yardıma muhtaç kimseler olarak değil, ülkemizin gelişmesine katkıda bulunacak yurttaşlar olarak görür. Millî Hükümet ve yerel yönetimler, emekli, dul, yaşlı ve engellileri koruyacak; muhtaç olanların ekonomik,
    sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak; toplumsal hayata her alanda katılmaları için
    gerekli kurumları oluşturacak ve kaynakları sağlayacaktır. Engellilerle ilgili düzenleme ve kararlarda, engelli örgütlerinin görüşleri göz önünde tutulacaktır.
  14. Yurtdışındaki yurttaşlarımıza güvence. Vatan Partisi, yurtdışındaki yurttaşlarımızın bulundukları ülkelerde ekonomik, toplumsal ve kültürel taleplerinin gerçekleşmesi için
    kararlı çaba gösterecektir.
    Kuracağımız üretim ekonomisi, yurtdışında işsizlikle boğuşan vatandaşlarımızın Türkiyemizde çalışma taleplerine de yanıt verecektir. Yurda dönmek isteyenlerin uyum sorunlarını çözeceğiz.
    Yurtdışında emekli olan vatandaşlarımızın, diledikleri ülkede her türlü kolaylığa sahip olması için gerekli önlemleri alacağız.
    Avrupa ülkelerinin yurttaşlarımıza çifte vatandaşlık hakkı tanıması için Türkiye Cumhuriyetinin Milli Hükümetle kazanacağı saygınlığı harekete geçireceğiz. Bu sorunu kesinlikle çözeceğiz.
    Gurbetteki vatandaşlarımızın dinsel inançlarını kötüye kullanarak “Holding kuruyoruz” diye gasp edilen milyarlarca Euro değerindeki alın terlerinin kendilerine iadesi sağlanacaktır.
    Yabancı düşmanlığına, ırkçılığa ve kültürel baskılara karşı yurttaşlarımızın hakları ve onurları kesinlikle korunacaktır. Ermeni Soykırımı yalanlarını tanıyan kararların kalkması ve Türklere karşı aşağılayıcı söylemlerin ders kitaplarından çıkartılması için ilgili ülkelerde seferberlik başlatılacaktır.
    Yurtdışındaki genç kuşakların, millî kültürümüze katkıda bulunmaları ve Avrupa’nın demokratik uygarlığıyla buluşmaları için, kültür kurumları örgütleyeceğiz.

III

AYDINLIK TÜRKİYE 

  1.  Atatürk Devriminin Laikliği.
    Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir. Devlet ve toplum hayatı,
    din kurallarına göre düzenlenemez.
    Anayasada “Devrim Kanunları” diye anılan yasalar uygulanacaktır.
    Türkiye, şeyhler, müritler, dervişler ve mensuplar ülkesi olmayacaktır. Türkiyemizi
    etnik bölücülüğe, mezhep ayrımcılığına, cemaat ve tarikat sultasına teslim etmeyeceğiz.
    Atatürk Devriminin laikliği, varlığımızın, birliğimizin, dirliğimizin ve Millet egemenliğinin güvencesidir.
    Vicdan ve ibadet özgürlüğü, gönül rahatlığı içinde yaşamanın koşuludur.
    Sünnî ve Alevî vatandaşlarımızın eşitliği, ülkede barış ve kardeşliğin temelidir.
  1. Eşit, Özgür, Başı Dik, Onurlu Cumhuriyet Kadını. Çağdaş Türkiye için mücadelenin
    en önünde Cumhuriyet kadınları var. Vatan Partisi Olağanüstü Kurultayında kadının olağanüstülüğü vardı. Kadının ayağa kalkışı bir işarettir, Türkiye büyük karara ilerliyor.
    Vatan Partisi’nin önderliğinde kurulacak Millî Hükümet, erkekle kadın arasındaki yasal ve
    fiili eşitsizliği, kadına karşı ayrımcılığı, her tür şiddeti ve cinsel tacizi bütün temelleriyle
    ortadan kaldırmak için, toplumun her kesiminde seferberlik yürütecektir. Kadının toplum hayatında ve üretimde yer almasını ve gelişmesini engelleyen Ortaçağ kurumları ve ilişkileri tasfiye edilecek, kadına iş ve kazanç olanağı sağlanacaktır. Kadınların siyasal, ekonomik,
    sosyal ve kültürel alanlarda önder roller üstlenmesinin önündeki bütün engeller temizlenecek,
    bu amaçla yeterli kreş, yuva, eğitim merkezleri ve okuma yazma kursları açılacaktır.
    Çalışan kadınların analık durumlarının korunması için gerekli bütün önlemler alınacaktır. Köylük alanlarda kadınlar, sağlık güvencesine ve sosyal güvenceye kavuşturulacaktır.
    İşsiz ve kimsesiz kadınlar, çocuklarıyla birlikte güvenli ve çağdaş olanaklarla barındırılacak
    ve devlet güvencesine alınacaklardır. Kadınları bedenlerini satmaya zorlayan ve aileleri büyük acıların içine iten ekonomik ve toplumsal temel ortadan kaldırılacak, kadını cinsel nesne olarak gören yoz kültür toplum hayatından temizlenecektir.
  1. Milletimizin Geleceği için Atatürk Gençliği. Vatan Partisi, gençlik kitlelerini seferber eden gençlik örgütüyle, geleceğin başı dik Türkiyesini şimdiden kurmaktadır. Milletimizin bağımsızlığı ve özgürlüğü için Atatürk Devrimi yolunda kararlı olarak ilerleyen bir gençlik yetiştirdik. Gençliğimizle gurur duyuyoruz ve gençliğimizi Milletimizin büyük geleceğine adıyoruz.
    Vatan Partisi seçimlere “Gençlik Meclise” sloganıyla giriyor.
    En genç adaylar Vatan Partisi listelerindedir. Meclisi gençleştireceğiz.
    Seçimlerde ilk kez oy kullanacak gençlerimize sesleniyoruz: İlk oylar Vatan’a!
    Vatan Partisi, sınanmış birikimi ve gençliğiyle iktidar olacaktır.
  1. Bilim ve Uygarlık Dili Güzel Türkçe. Millî Hükümet, bütün yurttaşlarımızın güzel Türkçemizi iyi bilmesini sağlamak için seferberlik yürütecektir. Anaokulundan üniversite sonuna kadar eğitim ve öğretim dili Türkçe olacaktır. Yabancı diller, yetkin ölçülerde öğretilecektir.
    Millî Hükümet, kamu yönetiminde, eğitimde, yayın alanında, ticarette, sanayide, kültürde,
    sanat, eğlence ve sporda yabancı dillerin Türkçeyi bozan etkilerini önlemek, Türkçemizin bir uygarlık ve bilim dili olarak gelişme olanaklarını değerlendirmek amacıyla “Türkçeyi Geliştirme Yasası”nı çıkaracak ve uygulayacaktır. Başta TRT ve RTÜK Kanunları olmak üzere görsel, yazılı ve sözlü basınla ilgili yasalar, bu amaca uygun olarak yeniden düzenlenecektir.
    RTÜK’te ve Kamu Yönetimindeki basın-yayın kurumlarında, kültür ve sanat kurumlarımızın temsil edilmesi sağlanacaktır. Türkiye’de kurulan bütün şirketler, basın kuruluşları, dernekler
    ve diğer kurumlar, Türkçe isim, unvan ve marka kullanacaktır.
  1. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu yeniden özerk yapıya kavuşturulacak.
    Bu kurumlara yeterli kaynak ayrılacaktır. Türk ve Anadolu-Trakya tarihi ve dillerini araştırmak için çok sayıda bilim insanı yetiştirilecek ve seferber edilecektir.
  2. Parasız, Bilimsel, Demokratik, Laik  Eğitim ve Spor. Anaokulundan üniversite sonuna kadar parasız eğitim, kültür ve spor hizmeti sağlanacaktır. Eğitimde öğrencilerden ve ailelerinden
    katkı payı, yardım ve benzeri adlarla para alınamaz. Ailesinden uzakta öğrenim gören,
    kimsesiz veya yardıma muhtaç öğrencilerin barınma, beslenme, giyim, uygarca eğlenme ve kültür ihtiyaçlarını devlet karşılayacaktır. Öğrenci yurtları, kamu ulaşım araçları, parasız hizmet verecektir. Parasız eğitim sisteminde, öğrencilerimizin geçmişten kalan kredi borçları
    iptal edilecektir.
  3. Cumhuriyet Eğitiminin Birliği ve Felsefesi. Millî Hükümet, Cumhuriyet’in devrimci felsefesi kılavuzluğunda, bağımsız, toplumcu, demokratik, laik, bilimsel ve halkçı ekonominin ihtiyaçlarına cevap veren, tek bir eğitim sistemi uygulayacaktır. Bu bağlamda emperyalist çıkar sistemine eleman yetiştiren bugünkü eğitim sistemi temelden değiştirilecektir.
    Türkçemizi iyi bilen, yurtsever, halka hizmet aşkıyla dolu, devrimci, özgür düşünceli, yaratıcı, başı dik, haksızlığa direnen, cesur, barışçı, dayanışmacı, emeğe saygılı, kamu mülkiyetine
    özen gösteren, paylaşmacı, insanlığa kardeşlikle bağlı, yetenekli, bilgili, sorumlu, “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar yetiştirilecektir.
    Zorunlu temel eğitim altı yaşında ana sınıfında başlatılacak, kesintisiz 13 yıl olacaktır. Temel eğitimin son dört yılında yükseköğretime hazırlık eğitimi ve öğrencilerin kişisel yetenek ve eğilimleri ile eğitim planına göre meslek eğitimi verilecektir.Gençlerimizin ilgi ve yetenekleri ile seçtikleri meslekler arasında uyum sağlanacaktır.
    Müzik, resim, tiyatro gibi kültür ve sanat derslerine ve çalışmasına önem verilecektir.
    Spor ve düzenli bedensel faaliyet, her yurttaş için yaşamın vaz geçilmez parçasıdır. Beden eğitimi programı, bu anlayışa göre oluşturulacaktır.
    Köy Enstitüleri tecrübesi, çağdaş eğitimin ihtiyaçlarına uygun olarak değerlendirilecektir.
    Millî Hükümet, öğrenciyi ve öğretmeni eğitimin merkezine yerleştirecektir.
    Öğretmen yetiştiren kurumlar eğitim planına göre düzenlenecek, öğretmen adaylarının bilim, sanat ve felsefe alanlarında birikim sahibi olması sağlanacaktır.
  1.   Özel Kesime ve Tarikatlara Ait Eğitim Kurumlarını

Kamulaştıracağız. Cumhuriyet Devrimi Kanunları’na göre yasadışı olan tarikatlara ve
vakıflara ait okullar ve yurtlar ile bütün özel okullar ve özel eğitim kurumları kamulaştırılarak, Cumhuriyet eğitiminin halka hizmet eden kurumları haline getirilecek,
Öğretimin Birliği (Tevhidi Tedrisat) sağlanacaktır.

  1. Üniversiteye Girişi Temel Eğitime Dayandıracağız. Ülkemizin yetişmiş insan gücü, en önemli kamu değerimizdir. Güçlü bir Temel Eğitim Programı ile gençlerimizin, hayatın her alanında
    yol gösterici ve nitelikli bilgi ve becerilerle donanmalarını sağlayacağız.
    Eğitim–öğretimin amacını, üniversite giriş sınavını kazanma becerilerinin verilmesine indirgeyen eğitim karşıtı anlayış ve uygulamaya son verilecektir. Üniversiteye giriş sistemi,
    13 yıllık Temel Eğitimin son dört yılında verilecek yükseköğretime hazırlık eğitimine dayandırılacak ve fırsat eşitliği gerçekleştirilecektir. Üniversiteye giriş sınavı kaldırılacaktır.
  1. Meslek Eğitimini Geliştireceğiz. Millî plana göre, ekonomik, toplumsal ve kültürel kalkınmanın ihtiyaçlarına cevap veren meslek eğitimi geliştirilecektir.
  1. Üniversitelerde Bilimsel Nitelik ve Kamuya Hizmet. Üniversitelerimizi, bilimsel araştırma ve bilim eğitimi yanında, halka sundukları hizmetlerle, Milletin geleceğinin kurulmasına katkıda bulunan Cumhuriyet kurumları olarak yeniden düzenleyeceğiz. Üniversiteler, çalışmalarını bilimin evrensel ölçütlerine göre ve millî amaçlar doğrultusunda yürüteceklerdir. Üniversite programları, ülkemizin ihtiyaç duyduğu insan gücünün ve bilim insanlarımızın yetiştirilmesi doğrultusunda düzenlenecektir. Üniversitelerimizin dünyada bilimin öncüleri arasında yer alması sağlanacaktır. Üniversite içindeki atama ve yükseltme kuralları, bu ölçütlere göre
    yeniden düzenlenecektir.
    Üniversitelerimizde, Atatürk Devrimini tamamlama amacının gereği olarak, idarî, malî özerklik ve bilimsel özgürlük hayata geçirilecek ve iç işleyiş demokratik bir yapıya kavuşturulacaktır.
    Yükseköğretimde, Cumhuriyet Devrimi temelinde özerkliği ve eşgüdümü hayata geçirmek yanında, öğretim üyeleri ile öğrencilerin yönetime katılmalarını sağlamak için, üniversiteler eliyle yeni merkezi kurumlaşmaya gidilecektir.
    TÜBİTAK ve TÜBA özerk bilim kurumları olarak yeniden örgütlenecek,
    bilimsel çalışmalara destek olmaları ve bilim insanı yetiştirmeleri için yeterli
    kaynak ayrılacaktır.
  1. Bilim İnsanına Özgürlük. Halkçı ve özgürlükçü siyasetler sayesinde bilim alanında yeteneklerin ortaya çıkmasını sağlayacak; gençlerimizi bilimsel buluş ve araştırmaya yönlendireceğiz. Bilimsel çalışmanın özgürleştirilmesi ve araştırmanın özendirilmesiyle yurtdışına beyin göçünü durduracağız ve dışardan yurdumuza beyin göçünün koşullarını yaratacağız.
  2. Aydınlanma Seferberliği. ABD güdümlü cemaatçiliğin ve bölücülüğün iç çatışma olanaklarını ortadan kaldırmak, millî birliği sağlamlaştırmak, çağdaş bir ekonominin insan gücünü yaratmak ve yurttaşlarımızın yeteneklerini geliştirmek amacıyla bütün toplumu kucaklayan bir Aydınlanma Seferberliği yürüteceğiz. Halk kütüphanelerini, müzeleri ve kültür merkezlerini yaygınlaştıracak ve geliştireceğiz. Halkevlerini, köy ve mahallelere kadar yeniden örgütleyecek, halkı eğitecek ve sanat çalışmasına katacağız.
  3. Yenileşme ve Güzelleşme İçin Sanat. Milli Hükümet, milli ve halkçı sanatımızın her dalda toplumu kucaklaması ve eğitmesi, sanatımızın güzellikte ve teknikte milletlerarası düzeye ulaştırılması için gerekli kurumları oluşturacak ve yeterli kaynak sağlayacaktır.
    Halkımızın sanat birikimi, çağdaş ölçülerde geliştirilecektir.
    Güzel Sanatlar günlük hayatın bir parçası haline getirilecek ve geliştirilecektir. Devlet, sanata ve sanatçıya sahip çıkacaktır. Toplumla buluşması için sanatçının önü açılacaktır. Telif hakları titizlikle uygulanacak, fikir ve sanat eserlerinde korsanlık önlenecek, eser sahiplerinin emekleri ve yaratıcılıkları korunacaktır.
    Sanatçıların çalışma koşullarını  iyileştireceğiz, emeklilikteki hak kayıplarına son vereceğiz. Sanatçıların kadrosuz ve güvencesiz çalıştırılmasına izin vermeyeceğiz.
    Radyolar, televizyonlar, basın ve yayınevleri, sinemacılık, düzeyli sanat uğraşına hizmet amacıyla desteklenecek ve özendirilecektir. Gençlerimizin ve yurttaşlarımızın en az bir sanat dalında yeteneklerini geliştirmeleri sağlanacaktır.
    Devlet tiyatroları, Devlet opera ve baleleri, senfoni orkestraları, çoksesli korolar, sanat galerileri, sanatçı yetiştiren eğitim kurumları, Devlet konservatuarları, güzel sanat liseleri, yerel yönetimlerin sanat kurumları, halk müziği ve oyunlarını geliştiren kurumlar yaygınlaştırılacak ve nitelikleri yükseltilecektir. Özel sanat kurumları desteklenecektir.
    İstanbul Taksim’de bulunan Atatürk Kültür Merkezi’ni, Ankara’da Devlet Resim ve Heykel Müzesi-Operet Sahnesini tekrar sanatın ve sanatçının hizmetine sunacağız.
    Sanatın, halklar ve ülkelerarası bir dostluk köprüsü olması sağlanacaktır.
  1. Basında Yabancılaşmaya ve Tekelleşmeye Son Millî ve Özgür Basın.
    Yazılı, sözlü ve görsel basını, yabancı ve yerli tekellere bağımlılıktan kurtaracak ve özgürleştireceğiz. Basında yabancı sermaye yasaklanacaktır. Basının kültürel yozlaşma aracı olması önlenecektir. Topluma gerçek haber ve bilginin ulaştırılması için eşit rekabet koşulları sağlanacak ve basın desteklenecektir. Demokratikleşmeye hizmet eden yerel basını özendireceğiz.
  2. Sağlıklı, Mutlu ve Ahlâklı Yurttaş Yetiştirmek İçin Spor. Gençlerimize ve her yaşta yurttaşımıza spor yapmaları için gerekli olanaklar sağlanacak, spor kurumları ülkemizin her köşesinde yaygınlaştırılacak ve desteklenecektir. Gençlerimiz ve yurttaşlarımız, spor yarışmalarında düşmanlığı ve bireyciliği kışkırtan özel çıkarcı yozlaşmanın etkilerinden arındırılacaktır. Bedence ve ruhça sağlıklı, mutlu ve ahlâklı yurttaşlar yetiştiren, toplumda dostluğu,
    dayanışmayı ve kardeşliği güçlendiren bir spor kültürü geliştirilecektir. Spor emekçilerinin hakları korunacaktır.
  3. Ahlakî Çürümeye Son. Vatan Partisi, insanı vatanına, topluma, üretime ve kendisine yabancılaştıran emperyalist kültüre karşı sürekli mücadele yürütecektir. Vatansızlaşmayı, milletsizleşmeyi, anarşizmi, bencilliği, köşe dönmeciliği, havadan kazanmayı, açgözlülüğü, vurgunculuğu, başkalarının sırtına basarak yükselmeyi, fuhuşu, uyuşturucu ve alkol bağımlılığını kışkırtan, toplumu unufak eden, yalnızlaştıran ve yırtıcılaştıran kültürel yozlaşmaya karşı vatanseverliği, çalışkanlığı, paylaşmayı, insan, doğa ve hayvan sevgisini, hoşgörüyü, barışı temel alan toplumcu ahlakın ve değerlerin yayılması ve kök salması için çalışacağız.

IV

KOMŞULARLA BARIŞ, YURTTA BARIŞ, BAŞI DİK TÜRKİYE

AKP iktidarı, ABD’nin bölgemiz ülkelerini bölme planına teslim olarak komşularımıza
terör ihraç etti. Komşularımızla ticareti dinamitledi.
Türkiye, şimdi yoksulluk, sefalet ve terör ithal ediyor.
Karşımızda PKK terörünü üzerimize süren büyük bir devlet var. Batı devletleri, teröre
ağır darbeler indiren Türk Ordusunu “hizaya getirmek” türünden tehditler savuruyorlar.
Meclisteki partiler, iktidar ve muhalefetiyle ABD emperyalizmi karşısında ezik.
Oysa ABD, bölgemizde hedeflerine ulaşamadı ve yenildi. Artık inisiyatif bölge ülkelerinin
eline geçmiştir. Bölge devletleri,  ABD piyonlarını buldukları yerlerde tepeliyorlar.
ABD denetimindeki bölücü ve yobaz terör örgütlerinin temizlendiği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu elverişli koşullarda Vatan Partisi, Batı Asya Birliği’ni adım adım inşa ediyor ve Türkiye’nin başı dik yaşama planını hayata geçiriyor.
Batı Asya Birliği, aynı zamanda Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Rusya, Hindistan ve
Çin’e kadar Asya Kalesini cephe gerisi olarak değerlendirecektir.
Artık ABD, kimseyi hizaya getiremiyor.
ABD, Suriye’yi hizaya getiremedi, ama Beşer Esat ABD’yi hizaya getirdi.
Irak hükümeti İran ve Suriye ile birlikte ABD’ye kafa tutuyor.
Mısır ve Tunus, Arap Baharı’nda ABD’nin Münafık Kardeşlerini devirdiler.
Latin Amerika, artık ABD’nin “arka bahçesi” değil. Küba’ya ambargo da sökmedi.
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, Şanghay İşbirliği Örgütündeler. ABD, Orta Asya’daki üslerini toplayıp okyanus ötesine götürmekle meşgul.
Çin, dünya ekonomisinin bir numarası oldu.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve güneydeki savunma hatları ile Rusya’nın ve genel olarak yükselen Asya’nın savunma hatları birleşmektedir.
Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın büyük devletleri de yeni dünya dengelerinde
Asya’ya yaklaşıyorlar. Avrasya Birliği adım adım oluşuyor.
ABD’nin Türkiye’yi bölme iddiası, artık karşısında Asya kalesini bulacaktır.

  1. ABD-İsrail Koridoru’na geçit yok. ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde “Kürt Koridoru”
    adı altında, bir “Amerikan-İsrail koridoru” açma planını bozacak yeteneğimiz ve gücümüz vardır. Nitekim, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 24 Temmuz’da başlayan harekatından sonra,
    ABD-İsrail Koridoru girişimi bozguna uğramıştır. ABD ve İsrail’in girişimleri bölge halklarının kanlarını dökmenin ötesinde, dünya barışını da tehdit eden boyuttadır. Bu nedenle, ABD ve İsrail’e karşı dünya çapında bir dayanışma için gerekli zemin oluşmuştur.
    Bu elverişli koşulları değerlendirmek, günün görevidir.
  2. Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür. Bölgedeki bölücü ve yobaz terör örgütlerini etkisiz kılmak, iki kardeş ülkenin toprak bütünlüğünü sağlamak ve barış için, Suriye hükümetiyle ilişkiye geçmek, artık ertelenemez vatan görevidir. İki ülkenin hükümetleri, geçmiş anlaşmazlıkları bir kenara atarak, her alanda Ortak Eylem Planı yapmak sorumluluğuyla karşı karşıyadırlar.
  3. Yabancı üs ve askere hayır. Suriye’nin kuzeyinde “Kürdistan” adı altında kukla devletçik kurmak amacıyla Türkmenlere ve Araplara karşı etnik temizlik harekâtlarına katılan ABD Hava Kuvvetleri’ne ve İHA’larına her türlü destek kesilmelidir. İncirlik Üssünün komşu ülkelere karşı kullanılmasına izin verilemez.  Türkiye’deki bütün ABD üsleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin denetimi altına alınacaktır.
  4. Terör örgütlerinin Türkiye’deki kampları derhal kapatılacak. Başta Suriye olmak üzere komşularımızın toprak bütünlüğüne karşı sahaya sürülen terörist örgütlerin Türkiye’deki faaliyetlerine derhal son verilecektir. Bölücü ve yobaz terör örgütlerinin ülkemizdeki
    harekât üsleri derhal kapatılacaktır. Suriye’ye terör ihracı, vatana ihanet suçudur.
  5. Kürt örgütlerine uyarı. Kürt halkı ile bölge ülkeleri ve halkları arasında düşmanlık yaratan örgütleri uyarıyoruz: ABD’nin aleti olmanın sonuçları ağırdır. ABD enstrümanları, alınlarına vurulan ihanet damgasından başka bir kazanca ulaşamayacaklardır. Batı Asya’da yaşayan
    bütün Kürt kardeşlerimizi ABD’nin bölücü planlarına karşı bölge ülkeleri ve halklarıyla birliğe çağırıyoruz.
  6. Batı Asya Birliği. Türkiye-Suriye işbirliği, bölge ülkeleri arasında işbirliğinin ilk adımıdır. Türkiye, bugün zaten Suriye ile birlikte hareket eden Irak, İran ve Lübnan yanında Azerbaycan’ın da katılımıyla, Bölgesel İşbirliği için harekete geçmelidir. Vatan Partisi,
    bölge ülkeleriyle yaptığı görüşmelerde, Beyrut’tan Tahran’a kadar bütün başkentlerin güvenlik ve ekonomi alanlarında işbirliğine hazır olduklarını saptamıştır. ABD, bölge ülkelerinin gücüne saygı göstermek zorunda kalacaktır. Yedi Ülke Yedi Denizi birleştireceğiz.
    Hiçbir güç, bunun önünde duramaz.
  7. Avrasya Birliği. Türkiye, dünyada ve bölgemizde güvenlik ve barış için, başta Rusya,
    Çin Halk Cumhuriyeti, Orta Asya Cumhuriyetleri, Hindistan, Pakistan olmak üzere
    Avrasya ülkeleriyle işbirliği ve dayanışmasını güçlendirecek, dünya dengelerini değerlendirecektir. Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü içindeki bağımsız yerini alacaktır.
    Böylece ülkemizin ABD ve AB ile ilişkilerini normalleştireceği ve karşılıklı yarar esasına oturtacağı koşullar da yaratılmış olacaktır.
    Vatan Partisi, en başta kendi millî gücümüze dayanarak ve aynı zamanda Batı Asya Birliği ve Avrasya Birliği programıyla Başı Dik Türkiye’yi kurmaya hazırdır.
    Vatan Partisi, Ermeni Soykırımı dayatmasına karşı kazandığı başarıyla, cesur bir hükümetin neler yapabileceğini, daha hükümet olmadan kanıtlamıştır.
    ABD, Türkiye’yi hizaya getiremez. Türkiye’nin ABD’yi hizaya getireceği koşullar oluşmuştur.
    Vatan Partisi’nin merkezinde bulunduğu Millî Hükümet, uzaktan kumandalı yönetime
    son verecek, ülkemizi Ankara’dan yönetecektir.
    Komşularla barış, yurtta barışın kaynağıdır!
    Bağımsız ve Demokratik Türkiye, artık bir umut değil, görüş mesafesindeki hedeftir. 

V

AKP SALTANATINI ANCAK VATAN PARTİSİ YIKABİLİR

Türkiye, bugün içte ve dışta ABD emperyalizmi ile cephe cepheye gelmiştir. Bölücü Terör Örgütüne karşı mücadele, Türkiye’yi küresel yağmacılarla hesaplaşmaya zorluyor.
ABD emperyalizmine karşı vatan mücadelesi, Mafya Tarikat Düzeni içinde başarıya ulaştırılamaz.
AKP iktidarı, bölücü terörle mücadeleyi kararlı ve tutarlı olarak yürütecek sınıfsal dayanak, program ve yetenekten yoksundur.
Kahraman Türk Ordusunun ve Polisinin başına Kahraman Hükümet gerekiyor.
Vatan Partisi, Ermeni Soykırımına karşı mücadelede, Atatürk Devrimi için çağdaşlık eyleminde, özelleştirmeye karşı kamuyu savunan emekçi hareketinde, ABD denetimine karşı komşu ülkelerle işbirliği çalışmasında, Silivri duvarlarını yıkarken cesaretini ve kararlılığını kanıtlamıştır.
Türkiye, artık bu karanlık düzen içinde yaşayamaz.
Vatanımızı ancak bu düzenin dayatmalarına direnerek bütünleştirebiliriz.
Bu düzenden kurtularak iş bulabiliriz.
Ekmeğimizi ancak bu düzenden kurtularak kazanabiliriz.
Ancak bu düzenin dışında başı dik yaşayabiliriz.

Böyle gitmez.

Türkiye, ABD güdümlü Mafya Tarikat düzeninden kurtulma sürecine girmiştir.
AKP saltanatını ABD işbirlikçileri yıkamaz.
AKP iktidarını ancak Vatan Partisi önderliğinde yıkabiliriz.

Böyle gitmez!Artık Vatan Partisi!

Değerli Vatandaş,
Yarını düşün, yarın çok geç olmasın!
Yarınımızı güvence altına almak için, bugün

Vatan Partisi’ne oy ver!

==============================================

“TERÖRE HAYIR; KARDEŞLİĞE EVET” YÜRÜYÜŞÜ


“TERÖRE HAYIR; KARDEŞLİĞE EVET” YÜRÜYÜŞÜ

portresi

 

 

Zeki Sarıhan

 

 

17 Eylül günü Ankara’da Sıhhiye’den Ulus’a kadar yapılan “Terör’e Lanet, Kardeşliğe Evet” yürüyüşü, bir Erdoğan organizasyonu olarak görülüyor. Bunun üç kanıtından

– birincisi yürüyüşü düzenleyen meslek birliklerinin çoğunun hükümet yanlısı olması,
– ikincisi şiddetin durdurulması için hükümete bir çağrı yapılmayışı,
– üçüncüsü ise Erdoğan’ın 3 gün sonra İstanbul’da Meclis Başkanı ve Başbakan’la birlikte katılacağı aynı temalı büyük bir miting yapacak olmasıdır.

Mitinge siyasal partilerin çağrılmayışı, bunun bütün milleti, ayrım gözetmeden temsil ettiği izlenimini vermek içindir. Katılımcıların kendilerini temsil eden pankartları taşımalarının ve slogan atmalarının yasaklanması da aynı görüntüyü güçlendirmek içindir.

Önce Osmanlı Ocakları, yurdun çeşitli yerlerinde Kürtleri dövmekle, terörü destekliyor diye gazete basma ve gazetecileri tehdit etmekle işe başladılar. Fakat bu eylemler, zaten gergin olan Kürtlerle devlet arasındaki düşmanlığı daha da derinleştiren ve ülkeyi yönetilemez hale getiren bir sonuç doğurabilirdi. Tüccarlarımızın, sanayicilerimizin, esnafımızın ise bundan bir çıkarı olamazdı. Hükümet çevreleri de Osmanlı Ocaklarının bu hareketini zapturapt altına aldılar ve protestoları daha büyük kitlelerin makul göreceği bir şekle sormak istediler.

Türkiye siyasi bir kriz içindedir ve bu tip krizlerden Başbakan’ın birkaç gün önce oylarının biraz arttığını söyleyen demecinde de görüldüğü gibi hükümet partisi yararlanır. Kendisini güvende görmeyen kitleleri koruyabilecek tek güç kendisinin olduğu izlenimini verir.

Türkiye halkının Türküyle, Kürdüyle şiddetin bir an önce durmasını istediği, şiddet ortamından derhal barış ortamına geçilmesini istediği bir gerçektir ve birçok aklı eren kişi de bunu dile getiriyor. Aydınlar, bağrı yanık anneler, bazı meslek odaları ve kitle örgütleri, siyasi partiler şiddetin sona ermesi için asıl görevin devlete düştüğünü, hükümetin şiddeti azdıran tutumdan vazgeçmesini istiyorlar. Fakat hükümet, 1 Kasım seçimlerinde milliyetçi oyların hiç değilse bir kısmını kazanmak için bu önerilere yaklaşmıyor, hatta bu insanları ve çevreleri
terör destekçileri olarak ilan ediyor.

17 Eylül yürüyüşünü düzenleyenler, hükümeti bu konuda göreve çağıran bir söylem geliştirememişlerdir. Niyetleri ne olursa olsun, yürüyüşe katılan ve yurtseverliklerinden kuşku duyulamayacak kitleler, sonunda hükümet politikalarının bir eklentisi haline gelmiştir. Pazar günü yalnız AKP’lilerin katılması beklenen İstanbul mitingiyle 17 Eylül mitinginin, özünde aynı olacağı görülecektir. Şu farklı ki, Erdoğan yalnız kendi seçmen kitlesine hitap edeceği için alışılageldiği üzere üslubunda daha sert olabilecektir.

Bu zamana kadar benzer temalı yürüyüşler Anıtkabir’de sonuçlanırdı. Bu kez yürüyüş 23 Nisan 1920’de açılan İlk  Meclis binasına yönlendirildi. Bunun anlamı mitingi düzenleyen kesimlerden bir kısmının Anıtkabir yolunda ayaklarının geri geri gitmesi bir de “Kurtuluş Savaşını Türk Kürt birlikte verdik. Bu bizim kardeşliğimizin tescilidir” anlayışını hatırlatmaktır. O ilk Meclis, gerçekten de kardeşliği güçlendiren politikalar geliştirmişti. Pek çok kez tekrar edilen bu söylem artık derde deva olamıyor.

Şimdi, Ortadoğu’daki yangına karşı Türklerle Kürtlerin gönüllü birlik içinde karşı koyacağı politikaları geliştirmenin zamanıdır.

YARANIN SARILDIĞI BAYRAK…

Bir de bayrak tartışması yaşandı. Bu bayrak çok uzun yıllar resmi dairelerde başka bir rakibi olmadan dalgalandı ve devleti temsil etti. Ancak, AKP’nin iktidara gelmesinden sonra onun İslami bir söylemi benimsemesiyle, Atatürkçüler ve milliyetçiler tarafından hükümete karşı sallandı. Sonunda AKP, bu bayrağı ihmal etmenin kendisine hayır getirmeyeceğini anlayınca mitinglerini bayrak denizi haline getirdi. Devletin ve milletin böyle ortak bir simgesinin el değiştirmesi, din ve milliyetçilik gibi başka bazı simgelerin de başına gelmemiş değildir.

HDP’yi bir Türkiye partisi haline getirmeye çalışan Selahattin Demirtaş’ın bu mitingin bir bayrak mitingi halinde geçecek olmasından ürktüğü anlaşılıyor. Her ne kadar bu bayrağın kendileri de içinde olmak üzere herkesin bayrağı olduğunu söylese de onun Kürt siyasi hareketine karşı kullanılacağını anlamıştır. Geçtiğimiz haftalarda sorumsuz bazı grupların HDP bürolarını basarak buraya zorla Türk bayrağı asmaları, hele bir Kürt çocuğunu döverek vücuduna -yaralarını sarmak için değil- boğazına hançeri dayayıp kelime-i şahadet getirilmesi istenen biri gibi bayrak sarılması, Kürtlerin bu bayrağa psikolojik olarak niçin uzak durduklarını anlatıyor.

Türkiye bayrağının bütün Türkiye cumhuriyeti yurttaşlarının bayrağı olduğunu kabul ederek bunu içeride yurttaşların birbirlerine karşı değil, gerektiği zaman düşmanlara karşı kullanılması gerekir. Din gibi, Atatürk gibi Bayrağın ve İstiklal Marşı’nın ifade ettiği sembollerin de politik nedenlerle yıpratılmamasına özen gösterilse iyi olur.

miting

 

 

 

 

 

 

 

======================

Dostlar,

Sayın Zeki Sarıhan, kendi penceresinden 17 Eylül Yürüyüşünü değerlendiriyor..
Doğrusu biz de bu yürüyüşe katılmadık.
AKP’nin ayak oyunlarına gelmeyi ve ekmeine yağ sürmeyi hiç ama hiç istemiyoruz..

Hem bu karmaşayı yaratacaksınız hem de topluma, “tersine” ileti vermek üzere bu tür kitlesel eylemler düzenleyeceksiniz. Ehh, toplum mühendisliği bakımından fena manevra sayılmaz..

Halkımız AKP’nin girişimlerini çok iyi değerlendirmelidir.
1 Kasım seçimleri gerçekten son derece kritiktir.

Sevgi ve saygı ile.
17 Eylül 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

profsaltik@gmail.com

profsaltik@gmail.com