Etiket arşivi: Savaşa Hayır!”

8 Mart’ta kadınlardan AKP iktidarına: ‘Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz’

(AS: Bizim kapsamlı irdelememiz yazının altındadır..)
8 Mart’ta kadınlardan AKP iktidarınaa: ‘Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz’

Kadınlar 8 Mart’ta başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de 81 ilinde eşitsizliğe ve emek sömürüsüne karşı ayaktaydılar. Kadın Platformunun çağrısıyla Beşiktaş İskelesi önünde buluşan yüzlerce kadın, Taksim’deki yürüyüş yasağına

“Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”

sözleri ile yanıt verdi.

Kadınlar 8 Mart başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de 81 ilde de eşitsizliğe ve emek sömürüsüne karşı ayaktaydılar. Ankara, İzmir, Adana, Kocaeeli de binlerce kadın sokaklarda siyasal iktidara, kazanılmış haklarına yönelik saldırılara karşı,

  • “Krize ve şiddete karşı isyandayız. Tüm dünyada ayaktayız” mesajı verdi.
  • “Asla yalnız yürümeyeceksin” diye haykırdı.

Renkli kıyafetleriyle, hazırladıkları dövizlerle, sloganlarla, alkış ve zılgıtlarıyla alanı dolduran kadınlar, krize, şiddete, savaşa, eşitsizliğe, kazanılmış haklarına yönelik saldırılara karşı,

  • “Krize ve şiddete karşı isyandayız. Tüm dünyada ayaktayız” mesajı verdi.

İstanbul’da adeta sıkıyönetim ilan edilen 8 Mart etkinlikleri için kadınlar Beşiktaş’ta iskele meydanında buluştu. Taksim’deki yürüyüş yasağına yanıt verdiler,

  • “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diye haykırdılar.

Kadın Meclisleri önderliğinde bir araya gelen yüzlerce kadına erkeklerde destek verdi. Grubun ortak sloganı ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’ oldu.

Taksim’deki yürüyüş yasağına yanıt verdiler,

Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diye haykırdılar.

ANKARA’DA KADINLAR: TÜM DÜNYADA AYAKTAYIZ

Ankara’da kadınlar

  • “Emeğimiz, kimliğimiz, özgürlüğümüz, hayatımız ve barış için tüm dünyada ayaktayız” diyerek sokaklara çıktı.

Kadın cinayetlerinde hayatını kaybeden kadınların fotoğraflarını taşıyan kadınlar, Gülistan Doku’yu, Nadira Kadirova’yı, Yeldana Kaharman’ı unutmadı.

İZMİR’DE KADINLAR EYLEMLERE İKİ GÜN ÖNCESİNDEN BAŞLAMIŞTI

İzmir’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, ilçelerde yapılan yerel kutlamalarla başladı. Balçova, Bornova ve Urla’da bir araya gelen kadınlar istemlerini haykırdı.

İzmir Kadın Platformu, 7 Mart Günü Deriteks Sendikasına üye oldukları için işten atılan ve 140 gündür direnen SF Trade işçilerini ziyaret ederek, dayanışma çağrısında bulundu.

Aliağa Emek ve Demokrasi Platformunun çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, Petrol-İş’in önünden Demokrasi Meydanı’na bir yürüyüş gerçekleştirdi.

İzmir’de Buca Evka-1 Kadın Kültür Evi (BEKEV) üyesi kadınlar da 7 Mart günü söyleşi gerçekleştirdi. Dernek binasında yapılan söyleşiye Ekmek ve Gül adına Nuray Öztürk katıldı.

Buca Kadın Platformu’nun çağrısıyla toplanan kadınlar da

  • “Savaşa, şiddete, krize ve sömürüye karşı yaşasın mücadelemiz” dedi.

Yürüyüşte sık sık
– “kadınlar savaş istemiyor”,
– “krizin yükü patronlara”,
– “Yaşasın 8 Mart yaşasın kadın dayanışması”
sloganları atıldı.

Bornova Kadın Dayanışma Derneği (BORKAD) 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Atatürk Mahallesi Sırrı Aydoğan Kültür Merkezinde etkinlik düzenledi.

KOCAELİ’DE KADINLAR:

  • YAŞANILIR BİR DÜNYA YARATMAK İÇİN DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlediği eylemde, dayanışma vurgusu yaptı.

Derince’nin Yenikent mahallesinde düzenlenen eylemde kadınlar elleriyle hazırladığı dövizleri taşıdı, halaylar çekti, ayrı ayrı istemlerini afişe yazdı. Açıklama sonrası mikrofon kadınlara verildi. Kadınlar görüşlerini, dileklerini dile getirdi. Eyleme Emek Partisi Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan da katıldı.

ADANA’DA KADINLARDAN BARIŞ ÇAĞRISI

Adana’da kadınlar Adana Kadın Platformu’nun çağrısı ile Uğur Mumcu Meydanı’nda miting düzenledi. Mitingin gündeminde Suriye operasyonu vardı. Kadınlar,

  • “Türkiye’de, Suriye’de, Libya’da savaş istemiyoruz. Savaşa hayır, barış hemen şimdi!” dedi.
    ===========================================
    Dostlar,

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde AKP’nin Yüz Kızartıcı Şiddeti

Emekçi kadın arkadaşlarımızın sokaklarda toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenlemeleri, doğrudan Anayasanın koruması altında olan bir temel hak ve özgürlüktür.

Bu haklı eylemleri ve hukuka uygun istemleri biz de bütünüyle destekliyoruz, katılıyoruz, paylaşıyoruz. Anayasanın ilgili maddesi aşağıdadır :

*****
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı

Madde 34 – (Değişik: 3/10/2001-4709/13 md.)

Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak,  millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
*****

Kolluğun görevi bu temel hak ve özgürlüğün kullanılmasını engellemek için elinden geleni açık ve örtük cansiperane sergilemek (!) ve kadınlara orantısız, yersiz, hukuk dışı ŞİDDET uygulamak değil; tam da tersine insanların bu temel hak ve özgürlüğünü yasal sınırlar içinde kullanabilmesi için elinden ne geliyorsa yapmak ve gerekli güvenliği sağlamak, engelleri kaldırmaktır.

  • Gözaltına alınan tüm eylemci kadınlar – erkekler, gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır.

Türkiye, AKP iktidarında her geçen gün daha çok faşizme kaymaktadır!

İktidar, yarattığı sorunlar sarmalında boğulmakta ve demokratik çıkış bulamamaktadır.

  • Yerlerde, saçlarından sürüklenen kadınların görüntüleri AKP iktidarının yüz karasıdır!

Toplumda en küçük bir kıvılcımın hızla yayılarak önü alınamaz protestolara, iktidara dönük eylemlere dönüşeceğinden olağanüstü korkmaktadır. Bu nedenle de her geçen gün daha çok şiddete ve hukuksuzluğa batmaktadır.

Bir toplumsal kalkışma paranoyası AKP = Erdoğan‘ı içten içe, derinlemesine tutsak almıştır

Ne var ki, bu gidiş çare değildir; aksine kısır döngüdür ve AKP iktidarının kaçınılmaz sonunu hızlandırmaktadır.

Öte yandan, TEK ADAM = Bay RTE yönetimi sağduyudan kopmuş, karmaşaya (kaosa) boğulmuştur.

21. yy’ın şafağında, Türkiye’de kadınlara polis şiddeti yüz kızartıcı olmanın da ötesinde utanç vericidir! Rejim, diktatoryal sınırları zorlamaktadır.

Ne var ki, bu yöndeki eleştiriler yandaş yargı sopasıyla bastırılmaktadır. TELE1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ‘a verilen Cumhurbaşkanına hakaret suçlaması (!) gerekçeli 15 ayı aşkın hapis cezası da bir gösterge ve karşıt medyaya – muhalefete gözdağıdır.

AKP = Erdoğan, “Ben diktatör olsam bana diktatör diyemezdiniz..” buyurmuştu. Oysa son günlerde, bu yöndeki imalar bile DER – HAL savcılarca sabaha karşı ev baskınları ve gözaltılarla, ardından sulh ceza yargıçlarınca tutuklamaya dönüştürülmektedir.
Baskıcı demir yumruk uygulaması “tipik” leşmiş, klişeleşmiştir, öngörülebilir olmuştur!

  • AKP, karşıt olan her – ke – si kodese mi tıkacaktır?

Gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Murat Ağırel‘in alelacele ve palas pandıras tutuklanmalarının hukuk devleti – demokrasi – bağımsız / tarafsız yargı ile açıklanıp anlaltılması asla ve asla olanaklı değildir.

Mahzenlere atılan gazeteciler, aydınlar, siyasetçiler… yazıp – çizmeye, halkı aydınlatmaya daha da etkili olarak devam edeceklerdir. Baskı ile, zulüm ile insanların hak- özgürlük savaşımının engellenemeyeceğini AKP = Erdoğan başta, tüm iktidar ve yandaşları çok iyi kavramalıdır.

Bir zamanların mağdur rolü oynayan AKP’si, apaçık zulme ve zalime evrilmiştir, hazindir!

AKP = Edoğan rejimi, kapalı – örtük / kesimsel (kısmi) baskıcı yönetimden, açık faşizme savrulmaktadır; hem de hızla ve dünya kamuoyunun gözleri önünde..

Oysa çare tam tersidir, hem de tez elden.

Sevgi ve saygı ile. 08 Mart 2020, Ankara 

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF – Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Anayasa Hukuku PhD Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

 

 

Çanakkale Utkusu’ndan 100 yıl sonra birlikte barış için yüzdüler!

 

(AYDINLIK Gazetesi haber kapısı (portalı) 2.8.2015)

100 yıl sonra birlikte barış için yüzdüler
Özge Öztürk / Gelibolu

Dünya tarihinin en kanlı çarpışmalarından birisinin yaşandığı Çanakkale,
Büyük Zafer’in 100. yılında dünyaya barış mesajı sunan bir uluslararası bir yüzme etkinliğine
ev sahipliği yaptı. Çanakkale Anzak Koyu’ndaki kitabelerde olduğu gibi, Yeni Zelanda ve Avustralya’da bulunan savaş anıtlarında da yer alan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934 yılında söylediği evrensel barışa örnek sözlerinden yola çıkarak, ‘Dostluk ve Barış’ temasıyla bir anma etkinliği düzenlendi. ‘Gelibolu 1915’ adı verilen yüzme etkinliği büyük ilgi gördü.

ANZAK KOYUNA BARIŞ ÇELENGİ BIRAKTILAR

Yerli ve yabancı 700’ü aşkın yüzücünün katılımıyla, dün saat 11:00’de ‘Kulaçlar Barışa’ temasıyla düzenlenen yüzme etkinliği; Çanakkale Savaşı sırasında Anzakların Gelibolu Yarımadası’nda çıkarma yaptıkları, uluslararası öneme sahip tarihi Anzak Koyu’nda düzenlendi. Etkinlik, yüzücülerin kıyıdan 1915 metre açıkta gemiden atlamasıyla başladı. Başlama sireninin hemen öncesinde suya 100 adet barış çelengi bırakıldı. Ardından ‘Savaşa Hayır’ pankartları açıldı.

DEDELERİ BU TOPRAKLARDA ÖLDÜ

Ermeniler yıllarca 2015’i beklediler. Ancak amaçlarına ulaşamadılar.

İnsanların vatan toprağı için kanını döktüğü bu şehirde, ataları burada can vermiş
yabancı yüzücüler de vardı. Yeni Zelandalı bir yüzücü iki dedesinin de Çanakkale’de yattığını söyledi. Avustralyalı bir başka yüzücü ise duygularını şöyle dile getirdi:

– “Burası görkemli! Bu sabah düşünüyordum; genç, masum ve cesur adamlar burada savaştı. Burada olduğum için çok şanslıyım ve onurlu hissediyorum. Önceden atalarımızın savaştığı
o insanların torunlarıyla birlikte kardeşlik ve barış mesajı verdik, yan yana yüzdük.
Çanakkale önemli bir yer. Atmosferi duygusallaştırdı. Türkiye güçlü bir ülke”
şeklinde konuştu. Yüzücü
-“100. yıl için yüzmek bizim için gururlandırıcı. Hiç bitmesin istedik. Yüzerken buranın
o dönemdeki halini hissederek yüzdük. Çok duygulandırıcıydı. 100 yıl önce toprak için yapılmış bir savaş var ve üzerinden 100 yıl geçmiş. O topraklara sahip çıkan milletin insanlarıyla
barış için yüzüyorsunuz... Bu çok önemli bir adım.” ifadelerini kullandı.

===========================================

Dostlar,

Çanakkale savunmaları bir destandır.
Hakkında onbinlerce sayfa belgesel yazılmıştır.
Yaklaşık yarım milyon genç insana, ince uzun Gelibolu yarımadası mezar olmuştur.
Yarımadanın manevi iklimi ağır ve kuşatıcıdır; orada şehitlerin ruhu hala dolaşmaktadır!
Tarihin çok önemli kırılma noktalarından biridir.
1915’te Çanakkale’yi geçemeyen, dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun
10 Ağustos 1920’ye (Sevr Andlaşması) dek 5 yıl daha uzatmalı bitkisel
(=işgal altında açık sömürge!) olarak yaşamına izin veren bir tarihsel ayraçtır (parantezdir).

Ayrıca, İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, İtalya vd.) Çarlık Rusyasına yardım ulaştıramamış ve bu sayede Ekim 1917 Rus Devrimi gerçekleştirilerek Bolşevikler Menşevikleri yönetimden uzaklaştırmış Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğini (SSCB) kurabilmişlerdir.

Yeni Sosyalist yönetim, Batı emperyalizmi ile boğuşan Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Kuvvayı Milliyecilere çok anlamlı destekler sağlamıştır. Moskova Andlaşması ile (Sovyet Rusya ile TBMM Hükümeti arasında 16 Mart 1921Doğu cephesi sağlama alınmış, Sovyetler Türklere mali ve askeri yardımda bulunmuşlardır. Bir vefa borcu  bağlamında, 1. Büyük Paylaşım Savaşı öncesinde Batılı emperyalistlerle yaptıkları Osmanlı topraklarının gizli paylaşım planı
Sykes-Picot Andaşmalarını açıklayarak geri çekilmişlerdir.

*****

Savaştan sonra Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün Anzak Koyu’na evlatlarının mezarlarını ziyarete gelen annelere verdiği
kısa ve son derece özlü eşsiz söylev, insanlık tarihinde bir dönemeçtir, bir belgedir :

Ataturk'un_Anzaklara_soylevi
Bir askerdir bu sözlerin sahibi..
Hümanist bir asker Mustafa Kemal Paşa
Nice kanlı savaşlardan geçen, askerlerine Conkbayırı’nda “savaşmayı değil ölmeyi emrederek” dünya savaş literatürüne geçen yengin (muzaffer) bir komutan..
Milyonlarca vatan evladının yitiminden, ülkesinin paramparça ve viran duruma düşürülmesinden sorumlu emperyalizmin paralı – kiralık ANZAK Kolordusu‘nun ölen askerlerinin anababalarına söylenen insancıl – barışçıl – sağduyulu – ileriye dönük sözlerdir. Bu askerler ki, dönemin üzerinde güneş batmayan sömürge imparatorluğu İngilteresinin taaa Avutralya ve
Yeni Zelanda’dan devşirdikleri dev yapılı savaş canavarlarıdır
(ANZAC : Australia and New Zealand Army Corps).
İngiliz hükümetinin siparişi ile “The Blue Book” adlı kara propaganda kitabını yazan
ünlü tarihçi Arnold Toynbee,
“Barbar Türkler Konstantinapol’de ayaklandılar.. Uygarlığı yok edecekler..” 
yalanını uydurarak Çanakkale cephesine gönüllü – lejyoner – zorlama.. asker toplamışlardır. Ritmik savaş müzikleri eşliğinde eğiterek saldırgan kişiliklerini beslemişlerdir (Haka dansı!). Devasa adamlardır.. Mehmetçik ise, Tokat’ın “Hey 15’lileri” dahil, 45+ kg tüm “erkekler”den oluşmaktadır. Karnını bile doyuramamaktadır Mehmetçikler..

Canakkale'de_Mehetcik_ne_yedi

Mustafa Kemal Paşa bağrına taş basarak belki de, BARIŞ’a olan vazgeçilmez gereksinim nedeniyle kin – intikam – rövanş vb. ilkel duygulanımlarını bastırmış ve BARIŞA sahip çıkmıştır. 1934’ler, yeni Türkiye’yi kurma yıllarıdır. 1. Sanayi Planı uygulanmaktadır.

Daha sonra aynı Arnold Toynbe Atatürk için şunları yazacaktır :

Arnold_Toynbee'nin_ATATURK_Hakkinda_Sozleri

– “ATATÜRK, Batı dünyasındaki Rönesans, Reformasyon, bilim ve düşünce devrimi, Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi’ni, ATATÜRKbir insan ömrüne sığdırmıştır.”

*****

Görüldüğü gibi en azılı düşmanları bile Büyük ATATÜRK‘ün hakkını yerinde teslim ediyor.
Atatürk hakkında birkaç sayfacık olsun namuslu kaynakları okumamışların (Türk Milli Eğitim Sistemi ne yapar sahi???) O’na ve Devrimlerine en ağır biçimde saldırmaları ne hazin bir çelişki değil mi??

Çanakkale Utkusu‘nun 100. yılında böylesine bir etkinlik hoş olmuştur.
Emek verenlere teşekkür eder, sürdürülmesini dileriz.

Bu arada başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere tüm şehitlerimizi sonsuz bir şükranla
bir kez daha anıyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
2 Ağustos 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

İŞTE SON DURUM; KÖR GÖZLERE MERTEK OLSUN!

 

İŞTE SON DURUM!…
KÖR GÖZLERE MERTEK OLSUN!… 

Bir görüntülü mesaj ulaştı adresime…

“Mutlaka izleyin ve Paylaşın” notu ekliydi mesajda.

Obama’nın partisi Demokrat Parti üyesi tarihçi Dr. Webster Griffin Trapley anlatıyor.., Sadece anlatmıyor, Türkiye’nin, BİRİLERİ ELİYLE sürüklenmekte olduğu uçurumu gözler önüne seriyor. Her satır dikkatle izlenmeli.

Gerek korkudan, gerekse siyasi kör inat ve sadakattan kör olmuş izanların, taş kesilmiş vicdanların sessiz kalışına inat… izlenmeli!… Çok şeyler var o anlatımda… İşte link adresi…

http://www.youtube.com/watch?v=R8WRjnO68kw&feature=em-share_video_user

*

Ülke olarak, geldiğimiz ve getirildiğimiz, durumları görmeyen, hangi tehlike ve acılara sürüklenmekte olduğumuzu anlamayan, şalvarın ipini birilerine, birilerinin eliyle teslim etmemize rağmen, içindekini hala bize ait sanan kör gözlere, aymazlara kazık olsun diyerek paylaşmak istedim bu anlatıyı.

Ve “herkes bilmeli” notunun yüklediği kutsal görevi yerine getirmek adına ben de; “Herkes Bilmeli!” diyorum… paylaşıyorum; küçük eklentiler yaparak…

Belki aymaz bir gözün perdesini aralar da, “küresel katillerin silahına mermi olma” yalakalığından ve yeni ölümleri kaçınılmaz kılacak savaş çığırtkanlığı ihanetine, alkış tutmaktan uzak tutar birilerini…

Sınırlarımızın bütünlüğünü korumak ve barış içinde insanca yaşamak adına ikinci bir “kurtuluş” gerekip gerekmediğine artık karar verilsin istiyorum!… Ve bunun da savaşla değil; “savaşa hayır!” demekle mümkün olacağı bilinsin istiyorum.

***

Obama’nı partisi Demokrat Parti üyesi tarihçi Dr. Webster G. Trapley;

  • “Obama’nın her hafta, telefonla Erdoğan’ı aradığını, kibir ve hırsı ile oynayarak bir yerlere ittiği” söylemiyle başlıyor söze. Ve devam ediyor:

“Türk Hükümeti, son birkaç yıldır Ortadoğu’da bölgesel bir lider olmak istiyor…
Fakat, Mısır’ın ve Mübarek’in düşmesinden sonra, Türk Hükümeti, “Yeni Osmanlı İmparatorluğu” fikri ile kandırıldı.”

***ara not 1: Ecdadımızın at üstünde gittiği yerlere biz de gideriz…” diyen ve 6 saatte Şam’a ulaşıp, Emevi Cami’inde cuma namazı kılmaktan söz eden Erdoğan’ın ‘yeni Osmanlıcılık safsatasına’ inandırılmışlığına tam kanıt…***

Devam ediyor W.G. Trapley:

‘Yeni Osmanlı İmparatorluğu’ aldatmacası ile ‘sıfır sorun’dan başta Kürt sorunu olmak üzere onlarca “sorunlar dizisine geçiverirsiniz…

***ara not 2: tam da kargadan kılavuz, ya da el matahıyla… gerdek!…***

Ve Trapley devamla; “Mesela, PKK… PKK kimdir…!? PKK, Simon Hers’e göre, CIA’nın desteklediği bir örgüttür… Daha bir yıl önce, İsrail Dışişleri Bakanı Liberman, Mavi Marmara olayındaki davranışından ötürü, Türkiye’yi cezalandırmak için, İsrail’in PKK’yı destekleyeceğini söyledi.

NATO’nun Yunanistan aracılığı ile PKK’yı desteklediği haberleri var.” diyor..

Ve W. G. Trapley devam ediyor :

“Türkiye’nin anlaması gereken bu!” uyarısını yapıyor ve “Türkiye’ye esenlikler” diliyorum!.”

Ne acı ve onur kırıcı ki; dilenen bu esenlikler, Türkiye’yi onca badirelere sürükleyen emperyalist gücün taraftarından geliyor!…

Ve asıl, çarpıcı açıklamaları bundan sonra geliyor tarihçi Dr. Trapley’in…:

“Türkler öncelikle ABD ve İngiltere ile ittifakın ‘öldüren kucaklama’ ” olduğunu anlamalı… Bir başka deyişle, İngiliz ve Amerikalılar, Türk’leri öldürene kadar sevecekler… Türkiye’yi Suriye’ye karşı kullanacaklar…”

***ara not 2: Ve işte, Suriye’ye karşı böylesine bir hasmane tutum içinde olmanın ne menem bir atlatılmış ile yerine getirilmeye çalışılan bir görev olduğu kör gözlere kazık olsun!… Bu görevin yerine getirilmesi adına, bizim olmayan bir savaş için bunca acılar göze alınarak niçin ve kimin için 9. Haçlı ordusu çığırtkanlığı yapılıyor…yine, bu da kör gözlere mertek olsun!..***

“Korkarım!” diyerek Devam ediyor Trapley:

Obama’nın aldattığı Erdoğan ve Davutoğlu, bu psikoloji ile kendi ‘çukurlarını’ kazıyorlar!.” “Kazanacakları hiçbirşey yok… kaybedecekler!.”

***ara not 3: Kazılan özünde kimin çukuru… işte asıl kör gözlerin görmesi, kara vicdanların dile gelmesi, erdem yoksun izanların idrak etmesi gereken nokta burası… ‘kazılan çukur’ kişileri yutmakla kalmaz!… En büyük tahribatı ülkeye ve o ülkenin halkına vermez mi!?.. Ve o çukurdan yükselecek ağıtlar, Türkçe, Kürtçe ve Arapça olacak!… Feryatların dilleri farklı da olsa, ortak acıyı haykıracak!…***

Ve, konuşmacının son sözlerini yorumsuz, eklentisiz… aynen aktarıyorum.

Düşünen akıl, izan ve vicdan sahipleri yapsın eklentisini de, sapkın savaş çığırtkanlarına ulaştırsın avazını…: SAVAŞA HAYIR!

“Şu bilinmelidir ki; Suriye Ordu’su, isyancılara karşı başarılı harekat yürütüyor,
İsyan bastırılıyor. Buna paralel olarak, olayların ağırlık merkezi, gerçek bir devrimci hareketin başladığı Suudi Arabistan’a ve Katar’a doğru kayıyor.

Şu anda Türkler,
– Güney bölgeleri CIA’ya devrettiler. CIA oralarda cirit atıyor.
Oteller El-Kaide teröristleri ile dolu.
CIA; Adana-İncirlik üssünden bölgeye getirdikleri teröristleri kullanıyor
ve bunun Türkiye’ye dönüşü feci olacak!…”

*

Bundan daha açık, daha net hangi mesaj olur!?… “Türkiye’ye dönüşü feci olacak!…”

Kör gözlere yuh! Olsun!… Bunca uyarıya rağmen, aymazlığın bu kadarına da pes!… (Mehmet Halil Arık (Emekli eğitimci) mehmethalilarik@gmail.com4 Ağustos 2013)

Ankara yürüyüşü devam ediyor! 22 Aralık Antakya’da, 23 Aralık’ta Menemen’de!

 

Ankara yürüyüşü devam ediyor!
22 Aralık Antakya’da, 23 Aralık’ta Menemen’de!

 

İşçi Partisi Genel Başkan vekili Hasan Basri Özbey,
bugün İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında, yurttaşları, 22 Aralık 2012, Cumartesi günü Antakya’da İşçi Partisi Öncü Kadın tarafından düzenlenecek..

  • Türkiye Suriye Kardeştir, Terör Kampları Kapatılsın, Savaşa Hayır!” 

eylemine ve 23 Aralık 2012, Pazar günü İzmir Menemen’de Cumhuriyet Güçbirliği tarafından düzenlenecek “Kubilay Buluşması”na katılmaya çağırdı.

Özbey açıklamasında şunları söyledi;

2012’de devrimci iradeyle ayağa kalkan Büyük Milletimiz, 2013’ü tarih yazmaya
devam ederek karşılıyor.

19 Mayıs 2012’de İstiklal caddesinden başlattığımız büyük devrimci halk seferberliğiyle, 16 Eylül’de Hatay’da, 29 Ekim’de Ulus Meydanlarında, 10 Kasım’da Tandoğan’da, Anıtkabir’de, 13 Aralık’ta Silivri Kuşatmasında sel olup
BOP Eşbaşkanlığı iktidarını sarstık.

Şimdi sırada Antakya ve Menemen buluşmalarımız var!

22 ARALIK’TA ANTAKYA’DAYIZ: SAVAŞA HAYIR!

İşçi Partisi Öncü Kadın, 22 Aralık, Cumartesi günü Antakya, Köprübaşı Ulus Meydanında, “Türkiye-Suriye Kardeşliği” için büyük bir kadın eylemi düzenliyor.
16 Eylül’de BOP Eşbaşkanlığının yasaklarını yere atıp çiğnemiştik.

Şimdi yine onbinler olup kadınlarımızın öncülüğünde, terör kamplarını kapatacağız.
Türkiye’nin Öncü Kadınlarının, “Evlatlarımızı bu savaşa göndermeyeceğiz. Mehmetçiği Coninin emrine vermeyeceğiz. Amerika ve İsrail uğruna feda edeceğimiz tek bir evladımız yoktur” diyerek gerçekleştirecekleri büyük buluşmaya bütün yurttaşlarımızı davet ediyoruz.

23 ARALIK’TA MENEMEN’DEYİZ:
ATATÜRK’TE BİRLEŞTİK, HEPİMİZ KUBİLAYIZ!

13 Aralık 2012 günü Silivri Kalası’nın önünde 100 bin Kubilay toplandık.

23 Aralık 2012 günü Menemen’de 100 binlerce Kubilay olacağız.

Hepimiz Kubilayız!

Hepimiz Mustafa Kemal’in askerleriyiz!

Türkiye’nin Kubilaylarını, 23 Aralık’ta Menemen’de toplanmaya çağırıyoruz!

ANKARA KALESİ’NE KADAR

Atatürk’te birleştik!

  • Cumhuriyet yıkıcılarını yıkmadan oturmayacağız!

Bu yürüyüş Ankara Kalesi’ne Türk bayrağını çekene kadar devam edecek!

Çankaya, ABD yetkilileriyle 2 sayfa 9 maddelik gizli sözleşme yapanlara bırakılmayacak, Atatürk’ün Çankayası olacak!

Halk ayağa kalkmıştır ve artık iktidara oturacak!

www.ulusalkanal.com.tr, 22.12.12