Etiket arşivi: “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM” masalları

12 Eylül Darbesinin Yıldönümünde SAĞLIK KONSORSİYUMLARA KURBAN EDİLİYOR!


Dostlar,

Sağlık hizmetlerinin binası ve personeliyle birlikte tümüyle yerel (ulusal diyemiyoruz!) ve uluslararası sermaye ortaklıklarına (konsorsiyum) devri, SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM masallarının AKP eliyle adım adım uygulamaya konduğu Haziran 2003’ten bu yana 11. yılına girdi. AKP, kendisini iktidar yapan uluslararası güçlerin istemlerini sadakatle yerine getirmeye çabaladı. Politik alanda yer yer başarılı olamadı.. (Kürt açılımı, Suriye’ye savaş açma, 1 Mart 2003 Tezkeresi vb.). Ama ekonomik düzlemde =
rant dağıtımı alanında (yandaşlarına ve uluslararası ortaklarına) doğrusu
son derece atak ve “başarılı” (!) oldu.

11 yılda sağlık giderleri katlanarak büyüdü, devasa SGK açıkları borçlanılarak sübvansiyone edildi. Kamu eliyle yerli – yabancı yandaş sermayeye on milyarlarca dolarlık kaynak aktarıldı, haksız kazanç sağlandı. Ama halkımızı sağlık düzeyi
90. sıralarda kaldı, kıt ulusal kaynaklar talan edildi.

Artık finale gelindi bu alanda. “Tarikatlar koalisyonu”nun, aç kurtları doyurması gerekiyor. İktidarda kalabilmesinin ağır diyetini yine bu yoksullaştırılan halk ödeyecek, ödüyor. Prof. Erinç Yeldan’ın şu saptaması ne denli acı ve yerindedir :

  • “…Sağlıkta Dönüşüm Programı özünde, gerek IMF’ye gerekse ulusal ve uluslararası sermaye çevrelerine aktarılacak yeni kaynak arayışı içinde olan tarikatlar koalisyonu AKP‘nin kısa dönemde gerçekleştirmeye çabaladığı
    bir
    rant transferi ve güven tazeleme operasyonu olarak değerlendirilmelidir.”
    (Sağlıkta Dönüşüm Programı ve Gerçekler. Prof. Dr. ErinçYELDAN,
    Ekonomi Politik,
    www.cumhuriyet.com.tr, 12.01.2005)

Kamu – özel ortaklığı hakkında bu sitede epey teknik yazı yer aldı.
Uygun anahtar sözcüklerle tarandığında erişilebilir.

TBMM’deki muhalefetin halka bu sorunu etkili biçimde aktarabilmesi gerekiyor.

TTB, doğrusu son derece başarılı bir karşı duruş, halkın sağlığından yana tavır sergilemekte. Ancak kuşatılmış, satın alınmış yandaş (besleme!) basın
bu kritik uyarıları görmezden geliyor.

Eski deyimle; bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete..

  • AKP iktidarından bir “an” önce kurtumak,
    Türkiye için acil bir stratejik öncelik durumuna gelmiştir.

Tüm ulusal çıkarlar, dönüşü çok zor biçimde talan edilmektedir.

Öyle ki, Maliye Bakanı Mr. Mehmet Simsek, “SATILACAK DEVLET MALI KALMADI” buyurmuşlardır.

  • Gelinen yer; ülkenin tam da bekasıyla ilgilidir!
    Asimetrik küresel tehdit yaşamın her alanındadır..
    Tek çare TOPYEKUN SAVUNMADIR..
    Hattı müdafa yok, sathı müdafa vardır, o satıh tüm vatandır (ATATÜRK).
    TBMM’deki muhalefet olayın ciddiyetinin ayrımında mıdır?
    Topyekun toplumsal muhalefeti örmek ve örgütlemek zorundadırlar..

Bu son tümcemiz son derece kritik bir belirleme, uyarı ve çağrıdır..

Duyuluyor mu acaba??

Sevgi ve saygı ile.
Datça, 13.9.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

TTB’nin çok önemli basın açıklaması – uyarısı aşağıda, tarihe not düşüyor..

=========================================================

12 Eylül Darbesinin Yıldönümünde SAĞLIK (Eski Sütlüce Mezbahası’nda)
KONSORSİYUMLARA KURBAN EDİLİYOR!

alt

Sağlık Bakanlığı, 12 Eylül günü (bugün) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde (Eski Sütlüce Mezbahası) yapılan törenle 14 ilde inşa edilecek 15 “Şehir Hastanesi” ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Binası inşaatı için, 25 yıllığına hem şirketlerin kiracısı olması hem de tüm hizmetleri taşerona devretmesinin altına imza attı!

TTB Merkez Konseyi tarafından ise törenin yapıldığı gün ve saatte İstanbul Tabip Odası’nda basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda yapılan basın açıklamasında;

  • “12 Eylül darbesinin 33. yıldönümünde, bugün, AKP hükümeti tam da
    12 Eylül’cülerin açtığı yolda önemli bir adım atıyor.”

denilerek, AKP hükümetine “Kamu Özel Ortaklığı adı altında ‘torunlarımızın bile ödeyemeyeceği’ katrilyonlarca liralık borçların altına imza atıp sağlığı uluslararası konsorsiyumlara kurban ederek, kime hizmet ediyorsunuz?” sorusu yöneltildi.

TTB_logosu

12.09.2013
Basın Açıklaması

12 Eylül Darbesinin Yıldönümünde
SAĞLIK (Eski Sütlüce Mezbahası’nda) KONSORSİYUMLARA KURBAN EDİLİYOR

Bugün Türkiye’de, ABD yapımı 12 Eylül askeri darbesinin otuz üçüncü yıldönümü.

(Dün de, Şili’de halkın oylarıyla seçilmiş ilk sosyalist Devlet Başkanı’nı deviren,
gene ABD yapımı askeri darbenin kırkıncı yıldönümüydü. Aynı zamanda meslektaşımız olan Salvador Allende’yi sevgiyle, saygıyla anıyoruz.)

Otuz üç yıl önce bugün yönetime el koyan CIA’nın “Bizim Çocuklar”ı siyasal partileri, sendikaları, aralarında Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de bulunduğu meslek odalarını kapattılar; işçilerin-emekçilerin haklarını gasp ettiler / sofralarındaki ekmeklerini çaldılar; toplumu büyük bir terör dalgasıyla susturdular ve piyasacı-özelleştirmeci düzenlemeleri içeren 24 Ocak “Acı Reçetesi”ni halka zorla içirdiler.
(A. Saltık’ın notu; 24 Ocak 1980 kararları için sitemizde yer alan dosyaya bakılabilir.. http://ahmetsaltik.net/2013/01/28/24-ocak-1980-kararlari/, 28.1. 2013)

12 Eylül darbesinden sağlık da nasibini(!) aldı.

1961 Anayasası’nda sağlık hizmetini devletin görevi olarak düzenleyen madde
(A.S. md. 49) kaldırıldı, sağlıkta özelleştirmenin önü açıldı.

12 Eylül darbesinin 33. yıldönümünde, bugün, AKP Hükümeti tam da 12 Eylül’cülerin açtığı yolda önemli bir adım atıyor.

Sağlık Bakanlığı bugün saat 14.00’de geniş katılımlı bir imza töreni yapılacağını duyurdu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde (Eski Sütlüce Mezbahası) yapılacak törende, aralarında Ankara, İstanbul ve Kayseri’nin de bulunduğu 14 ilde inşa edilecek 15 “Şehir hastanesi” ile Türkiye
Halk Sağlığı Kurumu binası inşaatı için Sağlık Bakanlığı’nın 25 yıllığına hem şirketlerin kiracısı olması hem de tüm hizmetleri taşerona devretmesinin altına imza atılacak.

Protokolü imzalanacak şehir hastaneleri şunlar:

Adana,
Ankara Bilkent, Ankara Etlik,
Elazığ,
Gaziantep,
İstanbul İkitelli,
Kayseri,
Mersin,
Yozgat,
İzmir Bayraklı,
Konya-Karatay,
Manisa,
Bursa,
Kocaeli,
Isparta ve
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu binası.

İmzalanacak sözleşmelerin konusu Kamu Özel Ortaklığı ile yapılacak şehir hastaneleri.

Peki nedir bu Kamu Özel Ortaklığı?

Geçmişi eski. Kamu Özel Ortaklığı teorisinin müellifi Milton Friedman, 70’li yıllarda olgunlaştırdığı bu yapının “hızla” ve “kitleler uyanmadan” gerçekleştirilmesi gerektiğini savunuyordu. Friedman’ın ilk laboratuvarı ise 11 Eylül 1973’te darbe yapılan Şili oldu. Askeri Diktatör Pinochet’nin danışmanı olarak ilk elden uygulamayı denetledi.

Biliyoruz ki, 20 yıldan fazla zamandır bu yöntemi uygulayan İngiltere’de şu an itibariyle
7 hastane resmen iflas etti, tüm sağlık sistemi mali krize girdi.

Türkiye’de ise ilk ihale 2011 yılı Nisan ayında Kayseri için yapıldı. (Eylül 2011’de
temel atma töreni yapılan Kayseri Entegre Sağlık Tesisi’nin 2.5 yılda bitirileceğine ilişkin tören esnasında yapılan anlaşma açısından yalnızca 6 ay kalmasına karşın henüz inşaatın temelinin atılamadığı, tahsis edilen arazinin bataklık çıktığı biliniyor.)

  • TTB’nin açtığı davalarda Ankara-Etlik, Ankara-Bilkent ve
    Elazığ şehir hastanelerinin ihalelerinin yürütmesi durduruldu.

Sağlık Bakanlığı kararlara itiraz etti, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu itirazı reddetti. Bu üç ihaleye ilişkin Danıştay’ın yürütmeyi durdurma gerekçesine uygun yeni bir ihale yapmadan sözleşme imzalanması yargı kararına uymamak, dolayısıyla
suç işlemek anlamına gelecek.

TTB’nin önceki tüm açıklamalarında da belirtildiği gibi,
Kamu Özel Ortaklığı bir özelleştirme yöntemidir.

Üstelik Sağlık Bakanlığı bu yöntemle yaptığı şehir hastaneleri ile aslen yatak sayısını artırmıyor yalnızca yenileme yapıyor, yani aslında yatırım yapılmıyor.
(Bunu Sağlık Bakanlığı da kabul ediyor.)

Ekteki tabloda da görüleceği gibi, Sağlık Bakanlığı’nın bütün bu binaları kendisinin yap(tır)masının, Kamu Özel Ortaklığı Modeli ile yaptırmasından çok daha ucuza geleceği biliniyor.

Bu tesislerden vatandaşların ancak çok yüksek ücretler ödeyerek yararlanabileceği, burada çalışan hekimlerin-sağlık çalışanlarının güvencesiz taşeron işçisi haline getirileceği, bu hastanelerde eğitim alacak hekimlerin çalışma koşullarının belirsiz hale geleceği, katrilyonlarca liralık kamu kaynağının yalnızca bina  yenileme adı altında şirketlere dağıtılacağı, ihalelerin içine gömülü modern kapitülasyonlarla
sağlık hizmetlerinin özelleştirileceği de biliniyor.

Bütün bunlar bilindiği halde, 14 ilde 15 “şehir hastanesi” ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Binası inşaatı için sözleşmeler imzalanıyor.

TTB olarak; bu hastanelerde çalışacak hekimler-sağlık çalışanları adına,
bu hastanelerden hizmet alacak hastalar adına soruyoruz  :

* Etlik, Bilkent ve Elazığ ihalelerinin yürütmesi durdurulmasına karşın nasıl sözleşme imzalanıyor?

Soruyoruz  : Kayseri’nin sözleşmesi 10 Ağustos 2011’de imzalanıp temeli 10 Eylül 2011’de atıldı. Bu durumda sözleşme mi yoktu yoksa kira sözleşmesi mi yenileniyor?

Soruyoruz   : Yozgat’ta sözleşme imzalanmaksızın mı temel atma töreni yapıldı?

Soruyoruz  : Türkiye Halk Sağlığı Kurumu binasına ilişkin ihale, içinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu da bulunan bir kampüs. İhale ikiye mi bölündü ki sadece Türkiye Halk Sağlığı Kurumu için sözleşme imzalanıyor?

Soruyoruz  : Türkiye Sağlık Bakanlığı eliyle Somali’de kamu özel ortaklığı ile yapılacak hastane için görüntüleme ve laboratuvar hizmetleri “kamu” eliyle yürütülecekken, neden Türkiye için yapılan ihalelerde bu hizmetler şirketlere veriliyor?

Halk adına soruyoruz      :

KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI ADI ALTINDA “TORUNLARIMIZIN BİLE ÖDEYEMEYECEĞİ” KATRİLYONLARCA LİRALIK BORÇLARIN ALTINA
İMZA ATIP SAĞLIĞI ULUSLARARASI KONSORSİYUMLARA KURBAN EDEREK, KİME HİZMET EDİYORSUNUZ?

CEVAP VERİN!

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ

Tablo: Sağlık Bakanlığı’nın Klasik İhale Yöntemi ve Kamu Özel Ortaklığı Modeliyle Yaptırdığı Bazı Sağlık Tesislerinin Maliyet Karşılaştırması

KLASİK İHALE
(Hak ediş olarak 1 kez ödenen)
KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI
(25 yıl ödenecek)
333 yataklı Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesini donanımı ile birlikte toplam: 37 Milyon 797 Bin 556 TL Ankara-Etlik (3566 yataklı)276.000.000 (Bina kirası)256.288.181,53 (Hizmet bedeli)

532.288.181,53 (Toplam 1 yıllık kira)

400 yataklı Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi donanımı ile birlikte toplam: 80 Milyon 115 Bin 600 TL Ankara-Bilkent (3660 yataklı)240.000.000 (Bina kirası)233.881.598,64(Hizmet bedeli)

473.881.598,64(Toplam1yıllık kira

1200 yataklı Erzurum Devlet Hastanesi
193 Milyon TL
Elazığ (1040 yataklı)94.837.104 (Bina kirası)58.451.037(Hizmet bedeli)

153.288.141,00 (Toplam 1 yıllık kira)

İl sağlık müdürlüğü, diyaliz merkezi, ağız ve diş sağlığı merkezi, 112 komuta kontrol merkezi ve istasyon ile toplum sağlığı merkezi içeren Yalova Sağlık Kompleksi: 10 Milyon 30 Bin TL Manisa (558 Yataklı)64.250.000(Bina kirası)(Hizmet bedeli henüz öğrenilemedi)
Bu 4 ihalede kira ve hizmet bedellerinin yanı sıra kapatılarak bu hastaneye taşınacak mevcut hastane binalarının da şirketlere verilmesi öngörüldü

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/12eylul-4009.html, 13.9.2013

HIZLA ARTAN İLAÇ FİYATLARI.. NE YAPMALI??


HIZLA ARTAN İLAÇ FİYATLARI.. NE YAPMALI??

Dostlar,

“Sağlık Ekonomisi” yakıcı bir alan.. Sağlık giderleri sürekli artmakta ve sosyal güvenlik kurumları (Türkiye’de SGK) bu anormal yükselen maliyetleri karşılamakta zorlanmakta. Moneter (parasal) kısıtlamalar sitemi büsbütün zora sokmakta. Oysa asıl çare, koruyucu sağlık hizmetlerine gerçek anlamda önem ve ağırlık vermekte.

Hele kanser sağaltımı, son derece pahalı.
Dünyada her yıl 15 milyonu, Türkiye’de ise 150 bini aşkın insan kansere yakalanmakta; yıllık kanser insidens hızı yüzbinde 200 dolayında.

Bir kanser hastasının sağaltımı yıllık onbinlerce doları aşmakta. Bir yandan yeni kanser olgularının artışı, bir yandan kanserin giderek öldürmeyen süregen (kronik)
bir hastalığa dönüşmesi, sağaltım giderlerini büyük bir hızla artırmakta.

Kanser ilaçları yüksek fiyatlı ve iyi kazanç sağlıyor üretici firmalara.
Yerine konması (ikamesi) olanaksız bir mal olduğu için de fiyatı kolayca artırılıyor.

Önümüzdeki yıllarda kişiye (reseptör yapısına) özel ilaçların kullanıma girmesi bekleniyor ki bu ilaçlar son derece pahalı..

Tüm bu giderleri denetlemenin yolları şunlar olabilir :

hızlı nüfus artışını frenlemek,
“HER AİLEYE 1 ÇOCUK!” ilkesini benimsemek,
çevreyi sağlıklı kılmak,
sağlıklı yaşam biçimleri uygulamak,
erken tanı amaçlı düzenli kontrol muayeneleri ve
– ülkede önceliği KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE – TOPLUM SAĞLIĞI’na veren kamusal ağırlıklı sağlık politikaları gütmek..

******

ABD sağlık giderlerinde dünyada açık ara ile rakipsiz olarak 1. sırada.
Yıllık sağlık giderleri 2,7 Trilyon Dolara tırmanmış durumda. Nüfus yaklaşık 300 milyon alınırsa, bu rakam kişi başına yılda 9 bin $ gibi muazzam bir paradır ve ülkemizde neredeyse kişi başına düşen yıllık gelire denktir!

ABD’nin 2,7 trilyon $ / yıl sağlık gideri, tüm Savunma giderleinin 3 katını aşkındır. Ancak bu ülke, sağlık gideri bakımından dünyada açık ara ile rakipsiz olarak 1. sırada iken sağlık düzeyi göstergelerinde 37. sıradadır! Bu çarpıcı olgunun temel nedeni ise, verimsiz kaynak kullanımıdır. ABD hemen tümüyle piyasacı bir sağlık sisteminde kendi yarattığı canavara teslim olmuş durumdadır.

Türkiye ise, şaşılacak biçimde IMF – DB güdümünde, AKP eliyle, Haziran 2003’ten bu yana 10 yıldır, “Sağlıkta Dönüşüm” masalları adı ardında sağlık sistemini
yoz ABD sistemine hem de büyük bir hızla dönüştürmektedir.

Altından kalkılamayacak / kalkılamayan sağlık giderleri ile yüz yüzeyiz..

Uyarmış olalım bir kez daha..

Çare, yukarıda da vurguladığımız üzere;

  • Önceliği KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNE – TOPLUM SAĞLIĞI’na veren kamusal ağırlıklı sağlık politikaları gütmek..

Aşağıdaki yazı çok düşündürücü ve ders verici..
Üstelik Türkiye ilaçta üretici değil, dışa büyük ölçüde bağımlı koca bir pazar!

Daha fazla bilgi için, SAĞLIK EKONOMİSİ ve Halk Sağlığı (HEALTH ECONOMICS and Public Health) başlıklı ders sunumu yansılarımıza bakılabilir.. (HEALTH ECONOMICS & PUBLIC HEALTH / Sağlık Ekonomisi ve Halk Sağlığıhttp://ahmetsaltik.net/health-economics-public-health-saglik-ekonomisi-ve-halk-sagligi/)

Sevgi ve saygı ile.
Asos, Çanakkale, 6.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

======================================

İlaç fiyatları ‘hasta’ etti

Dünya çapında 100’den çok doktor, kanser ilaçlarının pahalılığına karşı harekete geçti. AFP haber ajansının haberine göre, doktorlar yıllık 100 bin dolara ulaşan ilaç fiyatlarına karşı bir mektup imzalayarak, ilaç şirketlerine fiyatları düzenleme çağrısı yaptı.

ABD’de yayımlanan tıp dergisi BLOOD’da yer alan mektupta, ilaç fiyatlarının
en yüksek olduğu ülke olan ABD’de sağlık harcamalarının 2.7 trilyon dolara
mal olduğunu belirtildi.

Bununla birlikte ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onaylı 12 ilaçtan 11’inin fiyatının yıllık 100 bin dolardan çok olduğunun altı çizildi.

Buna karşılık mektupta,

  • Avrupa ülkelerindeki sağlık hizmetlerinin
    hastaları pahalı ilaç tehlikesinden koruduğuna da değinildi.

Kanser ilaçlarındaki pahalılığı felaket zamanlarında yapılan vurgunculuğa benzeten doktorlar, sağlık hizmetlerinin bütün sektörlerine bu durumu değiştirmek için
diyalog çağrısı yaptı. Yayımlanan mektupta yüksek fiyatların nedeni olarak özellikle ilaçlardaki ‘İmatinib’ adlı etkin madde gösterildi. Kanser tedavisi ilaçlarında yaygın olarak kullanılan bu madde, Novartis’e geçen yıl 4.7 milyar $ gelir sağladı.

Doktorlar, ‘İmatinib’ içeren Glivec’in 2001’de piyasaya sürüldüğünde fiyatının yıllık 30 bin $ olduğunu, geçen yıl ise bu fiyatın 92 bin dolara yükseldiğini söyledi. Aynı ilacın Fransa’da yıllık 40 bin dolara, Güney Kore ve Meksika’da ise 29 bin dolara mal olması örneği verildi.

Novartis şirketi ise ilacın getirdiği yeniliğin kanserin gidişatını değiştirdiğini savundu. (TTB yayını TIP DÜNYASI, sayı 196, Mayıs 2013)

HASTA HEKİM İLİŞKİLERİNDE GÜNCEL SORUNLAR..


Dostlar
,

Ağır sorunlarla dolu bir 14 Mart Tıp ve Sağlık Haftası‘na daha giriyoruz..

Biz bu haftayı eğlenceler, balolarla kutlamayı çook uzun yıllardır unuttuk..

Özellikle son 10-11 yıldır.

“SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM” masallarıyla kamuoyu adeta afsunlandı.

Çıplak gerçek saklandı, alalandı.. Halkımıza anlatamadık.

Anlatmamıza izin verilmedi.

Yazılı – görsel basın büyük ölçüde karşıt görüşlere kapatıldı.

Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ellerine sorular tutuşturulmuş,
alana tümüyle yabancı genç sunucuları arşısına alarak tek yanlı yanıltıcı propaganda yaptı. Bizlerle açık oturumlardan hep ama hep kaçtı.

Kamunun olanaklarıyla, özellikle TV’lerde yaldızlı “kamu spotları”
bal gibi reklam işlevli
beyin yıkama yapıldı..

  • Sonuçta hekim cinayetleri başladı..

Yurttaş müşterileştirildiğini,
Devletin de tüccarlaştığını ve de
Sağlık sisteminin yerli-yabancı sermayenin eline geçtiğini

anlayamadı..

Aşağıda, sayısız sorunlardan biri hakkında düzenlenen bir toplantı duyurusunu sunuyoruz.

  • HASTA HEKİM İLİŞKİLERİNDE GÜNCEL SORUNLAR..

Yararlı olmasını dileriz.

Halkımızın da katılmasını ve gidip orada deneyimlerini aktarmasını dileriz..

Biz, 14 Mart 2013 Perşembe günü saat 18:00’de ULUSAL KANAL‘da olacağız..

alt

Sevgi ve saygı ile.
11.3.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net