Etiket arşivi: İstanbul Tabip Odası

Biber gazı yasaklanmalı

Dostlar,

Geçtiğimiz hafta sonu Cumhuriyet Pazar ekinde yayımlanan bir söyleşiyi paylaşalım.
Dr. Ali Özyurt, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Taksim Gezi Kriz Masası Koordinatörü olarak hizmet vermekte olan bir meslektaşımız. Acı olaylara bire bir ve yakından tanıklı etti..

Sevgi ve saygı ile.
20.6.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

==================================
Biber gazı yasaklanmalı

Dr. Ali Özyurt*
Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı

– Biber gazı, TOMA gibi gösteri kontrol araçlarının yarattığı tehlike,
Gezi Parkı eylemleriyle iyice ayyuka çıktı. Polisin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dr. A.Ö. : Polis, PSVK’da bile bildirilen zor kullanım yetkisini aştı.

Etkisiz hale getirene dek kademeli şekilde yapması gereken zor kullanımını,
işkence silahına dönüştürdü.

Doğrudan hedef gözetilerek kullanılmasıyla birçok insan ağır yaralandı,
yoğun bakıma kaldırıldı, gözünü yitirdi

– Eylemin taleplerinden biri de biber gazının yasaklanması.
Biber gazı yasaklanmalı, çünkü?..

Dr. A.Ö. : Hekim olarak hekim sorumluluğuyla kullanılan gözyaşartıcı gazların literatürde bildirilen etkileri ve bizlerin, maruz kalanlarda saptadığımız bulgular ve daha öncesinde de medyadan bildiğimiz toksik etkiyle yaşanan ölümler nedeniyle
biber gazı hemen derhal yasaklanmalı.

– TTB (Türk Tabipleri Birliği) yıllardır gazların zararlarından söz ediyor.
En büyük zararı nedir?

Dr. A.Ö. : Solunum ve dolaşım sistemi üzerine yarattığı akut etkiler.
Akut akciğer ödemi ile gelişen asidozun en sık ölüm nedeni olduğu bildiriliyor.

– Gazın etkisi kısa, en azından saatlerle sınırlı deniliyor, öyle mi?

Dr. A.Ö. : Doğaları gereği ancak hayvan deneyleri yapılabilmekte ve geç dönem etkileriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Kullanım kılavuzunda etkinin birkaç saat sürdüğü bildiriliyor ama maruz kalan hastalardan birkaç gün sürdüğünü hatta geç dönem
sağlık sorunları başladığını bile biliyoruz.

*İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve
Taksim Gezi Kriz Masası Koordinatörü

Cumhuriyet Pazar eki, 16.6.13

Yaşar Nuri Öztürk : 15 Haziran akşamı üzerine notlar


15 Haziran akşamı üzerine notlar

portresi

 
Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK

 

15 Haziran 2013 akşamı Türkiye’nin, insan hakları uğruna sergilenen eylemler tarihinde müstesna bir akşam oldu. Taksim Direnişi’nin omurga mekânı olan Taksim Gezi Parkı, protestoculara biber gazı bombalarıyla saldıran polis tarafından akşam saatlerinde boşaltıldı. Hafta sonundan yararlanarak direnişçi fütüvvet ekiplerini ziyarete gelen yüzlerce çocuk ve yaşlının da doldurduğu park, biber gazı bombaları ve
Toma denen araçların sıktığı kimyasal madde karışımlı suyla tam bir cehenneme dönüştürüldü. Onlarca yaralı vardı. Çocuk ve yaşlı insan feryatları ayyuka çıktı.
Olup bitenleri televizyon kanallarından canlı olarak izledik. Aldığım notların bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şunu belirteyim:

Polis, gaz bombalarıyla yalnızca Gezi Parkı’nı cehenneme çevirmedi, halkın olay yerine yaklaşmasını önlemek için Taksim meydanına giriş sağlayan Sıraselviler’le
İstiklal Caddesini de gaz bombası yağmuruna tuttu. Sıraselviler birkaç hastanenin sıralandığı bir yerdir. Atılan gaz bombaları, bu hastanelerdeki insanları da ciddi biçimde taciz etti. Polis ayrıca, halkın kümelenmeye başladığı Mecidiyeköy meydanını da Anadolu yakasında Boğaz köprüsüne çıkış veren Fikirtepe kavşağını da,
toplanan halkı sindirmek için gaz bombalarıyla zehir doldurdu. 17 Haziran tarihli gazetelerden öğreniyoruz ki; polis, İstanbul Teşvikiye Camii’ne sığınanları sindirmek için caminin bahçesine de gaz bombası atmış.

DİVAN OTELİ VEYA ‘AYYILDIZ OTELİ’

Bu tarihî güne damga vuran bir mekân da Taksim’deki Divan Oteli oldu. Bu otel,
büyük bir insanlık bilinciyle, kendisine sığınan yaralılara âcil sağlık yardımı için
kapılarını ilk günden itibaren açtı. 15 Haziran akşamı, polis bir tür revir hizmeti veren
bu oteli de biber gazıyla bombaladı. Öyle bombaladı ki, sadece revir görevi yapan alt
katlar değil, turistlerin barındığı üst katlar bile gazla doldu.

Divan Otel’in tarihsel şuuru halk tarafından hemen görüldü ve Otel’in önünden
canlı yayın yapan ünlü gazeteci Uğur Dündar, halkın bu fark edişinin sonucunu dünyaya duyurdu: Halk, beş yıldızlı turistik bir otel olan Divan Otel’in adını
‘Ayyıldız Oteli’ olarak değiştirdi.

AKUT, gazdan yararlananlara âcil yardım için Ayyıldız Oteli’ne geldi.

KURUM TEMSİLCİLERİNİN GÖZLEMLERİ 

  • Su sıkan motorlu canavarların halk üzeine sıktığı suya kimyasal madde karıştırıldığı, gazeteciler ve hekimler tarafından dünyaya duyuruldu.
  • Çeşitli kuruluşlar adına konuşan doktorlar bu kimyasal madde karışımlı suyun halk üzerine sıkılmasını bir ‘katliam’ olarak niteledi.

Gazeteci ve aydınların ortak beyanlarından biri de şuydu:

Polisin attığı gaz bombaları evrensel hukuka aykırı olarak kullanıldı.
Bu kullanımın adı ‘orantısız güç kullanmak’ değildir, bu kullanım açıkça
insanlık suçudur. Uluslararası mahkemelere mutlaka götürülecektir.

Şu da var:

  • Yaralananlara âcil sağlık hizmeti veren birçok doktor,
    elleri arkadan kelepçelenerek tutuklandı.
    (17 Haziran tarihli gazeteler)
  • Uluslararası hukuk, yaralılara yardım eden doktorların tutuklanmasını,
    savaş zamanında olsa bile, suç saymaktadır.

Gazeteci Can Dündar:

  • “Polis akıl almaz bir şiddet uyguluyor. Ben bunca yıl pek çok eyleme tanık oldum; böylesine acımasız, böylesine vicdansız bir polis müdahalesi görmedim.
    Bu bir insanlık suçudur. Valileri, emniyet yetkililerini bu yönde verilen emirlere uymamaya çağırıyorum. Aksi halde ileriki zamanda bunun hesabını veremezler.”

İstanbul Tabip Odası yetkilisi          :

  • “Sağlık bakanlığı, ‘Neden revir açtınız, yaralılara neden ilk yardımda bulundunuz?’ diye bize soruşturma açtı. Bakan bizden
    yaralıların listesini istiyor.
    Doktorlarımız tehdit ediliyor.”

Türk Tabiplerİ Birliği;
– polisin gazlı saldırısı üzerine 11 bin kişinin gazdan etkilendiğini,
– yaralananların sayısının ise 788 olduğunu bildirdi ve
– Dünya Sağlık Örgütü’yle Dünya Tabipler Birliği’ne ‘âcil’ kaydıyla şu çağrıyı yaptı:

  • “Dünya kamuoyunu, insanların demokratik taleplerinin şiddetle bastırılmasını durdurmak için harekete geçmeye çağırıyoruz.”

(YURT Gazetesi, 18.6.13)

1 MAYIS’TA İSTANBUL’U TERÖR ALANI’NA ÇEVİRENLER HESAP VERMELİDİR


1 MAYIS’TA İSTANBUL’U TERÖR ALANI’NA ÇEVİRENLER HESAP VERMELİDİR!

1 Mayıs Mücadele, Birlik, Dayanışma Günü’nde İstanbul’da devlet güçlerince uygulanan şiddet Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası ve Adli Tıp Uzmanları’nca yapılan bir basın toplantısıyla kınandı.

Basın toplantısının gerçekleştiği mekanda polisin kullandığı biber gazı ve gaz bombalarının caddelerden toplanan örnekleri de “AKP’nin İleri Demokrasi Araçları” adıyla sergilendi.

Toplantıda açılış konuşmasını TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan yaptı. Konuşmasına 1 Mayıs’ta yaşanan devlet terörünü yansıtan ve tüm dünyanın bu dehşete tanık olmasını sağlayan basın mensuplarına teşekkür ederek başlayan Dr. Aktan şunları söyledi:

“Hükümet 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamamıza inşaat çukurunu gerekçe göstererek
izin vermedi. Taksim’in simgesel önemini anlattık, güvenliğin sağlanması için çeşitli öneriler sunduk. Ancak uzlaşma zemini sağlanmadı, adeta bu olayların yaşanması istendi. Kutlamalar Taksim’de yapılsaydı bunca insanın zarar görmesi, yaralanması, yaşamsal tehlikeyle karşı karşıya olması söz konusu bile olmayacaktı. Olayın sonuçları facia boyutuna ulaştı. İstanbul Valisi 1 Mayıs öncesindeki tavrı, 1 Mayıs’ta yaşattıkları ve 1 Mayıs sonrası yaptığı açıklamalarla maalesef tarihin kara sayfalarına adını yazdırdı.

  • 1 Mayıs 2013’te İstanbul’da kimyasal bir savaş yaşandı.

TTB olarak biber gazı ve gaz bombalarının sağlığa olumsuz etkilerini, öldürücü olabileceğini daha önce kezlerce dile getirdik, bilimsel raporlar yayınladık. Ancak bu yıl biber gazı ve gaz bombaları kimyasal etkilerinin yanı sıra ateşli bir silah olarak da kullanıldı. İnsanların üzerine doğrudan atıldı, acımasızca, insan yaşamı yok sayılarak ateş edildi. Böyle bir 1 Mayıs’ı bir daha yaşamak istemiyoruz. 1 Mayıs’ları emeğin birlik ve dayanışma günü olarak coşkuyla kutlamak istiyoruz.”

Dr. Özdemir Aktan’ın ardından TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk söz aldı. Polisin kullandığı biber gazı ve gaz bombası örneklerini işaret eden Dr. Öztürk;

“Bizler doktoruz. Yanımızda steteskop, tansiyon aleti vb. araçlar olmalı ama bugün
ne yazık ki, sizlere biber gazı kapsüllerini sergiliyoruz. Bu tablo AKP’nin eseridir.
Bu yılki 1 Mayıs’larda amacın yalnızca insanları dağıtmak olmadığını, kullanılan araçlara bakarak görebiliyoruz. Bu yıl Hükümet ve Valiliğin amacı öldüresiye saldırmaktı.
Bırakın yürümeyi, 5 kişinin bir araya gelmesine bile izin vermemekti. Gaz bombaları özellikle kanisterler (üzerlerinde ’45 derecelik açıyla atılması’ uyarısı bulunmasına karşın) insanlara doğrudan nişan alınarak, ateşli bir silah olarak kullanıldı.
Atılan gaz bombaları arasında son kullanma tarihi geçenler bile vardı.
Valilik dünya biber gazı kullanma rekorunu kırdı. İstanbul halkı,
Vali Hüseyin Mutlu’yu ve Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ı ‘Gazcı Kardeşler’ olarak anacak artık” dedi.

Dr. Osman Öztürk’ün basın metnini okumasının ardından söz alan İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören ise şunları dile getirdi:

“Hem İstanbul Tabip Odası Başkanı olarak hem de olayın bizzat mağduru olmuş bir kişi olarak yaşadıklarımı anlatmak istiyorum. Sağlık emekçileri olarak öbür emekçilerle
1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlamak üzere oradaydık. Katılımcılar daha yeni yeni toplanmaya başladığı sıralarda, sabahın çok erken saatlerinden başlayarak
gaz bombalı, basınçlı sulu müdahale başladı. Vali Bey’in anlattıklarıyla benim tanık olduğum olayların hiçbir benzerliği yok. Orada devlet eliyle insanlık suçu işlenmiştir. Son derece orantısız, öldürmek amacıyla biber gazı ve gaz bombası kullanılmıştır. Gaz bombalarından biri yanımda patladı. Sağlıklı bir insan olmama karşın, soluksuz kaldım ve öleceğimi düşündüm. Astımlı ya da kalp hastası insanların durumu çok daha vahimdi. Biz hekimler olarak bu silahların kimyasal etkilerini
bilimsel olarak ortaya koymuştuk ancak bu kez yaşayarak da gördük.

  • Bu devlet terörünün hesabının verilmesi gerekir.”

Son olarak Adli Tıp Uzmanları Derneği adına konuşan Dr. Ümit Ünüvar ise;

“1 Mayıs’ta İstanbul halkının yaşam hakkı, sağlık hizmetine erişim hakkı, gezi özgürlüğü ve konut dokunulmazlığı ihlal edildi. Birçok insanımız ciddi yaralanmalarla hastanelere kaldırıldı. Kullanılan gazın kimyasal, toksik etkilerine maruz kaldı. Hopa’da Metin Lokumcu, Taksim’de İbrahim Sevindik, Yalova’da Çayan Birben biber gazının etkisiyle yaşamını yitirdi anımsarsanız. Biz TTB, İstanbul Tabip Odası ve ATUD olarak
bu silahların toksik ve öldürücü etkilerinin olduğunu kezlerce dile getirdik, 2011’de konuyla ilgili bir rapor yayınladık. Ancak ne yazık ki 1 Mayıs’ta genç, yaşlı binlerce insan, mahalle aralarına dek kullanılan bu gazlara sunuk (maruz) bırakıldı. Bu gazların kullanım yoğunluğu bile müdahalenin orantısızlığını ortaya koyuyor.

  • Uygulamalar hukuk dışıdır, keyfidir ve hesabı verilmelidir.” dedi.

Basın Açıklaması
03.05.2013

1 MAYIS’TA İSTANBUL’U TERÖR ALANI’NA ÇEVİRENLER HESAP VERMELİDİR

1 Mayıs Birlik, Mücadele, Dayanışma Günü’nde İstanbul’da büyük bir devlet terörü uygulandı. Emekçilerin, vatandaşların üzerine gaz bombası yağdırıldı.

Binlerce vatandaşımız gaz bombalarından zarar gördü, onlarca vatandaşımız da
gaz mermileri nedeniyle yaralandı. Şimdiye dek ulaşabildiğimiz bilgilere göre
beş yurttaşımız başına gaz mermisi / kanister isabet ettiği için yaşamsal tehlike geçirecek biçimde ağır yaralandı; iki yurttaşımızın görme, iki yurttaşımızın da
işitme duyularını yitirme tehlikesi sürüyor.

Hepimiz takip ettik:

Sendika Konfederasyonları ve Türk Tabipleri Birliği 1 Mayıs’ı, mevcut fiziksel koşulları gözeterek ve gerekli düzenlemeleri yapıp gerekli önlemleri alarak Taksim Meydanı’nda kutlamak için bütün iyi niyetleriyle İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü ve Başbakan’la görüştü. Önerilerini sundu, önerilerini sordu.

Hepimiz duyduk:

Görüştüğümüz yetkililer hiçbir şekilde diyaloga yanaşmadılar; “Yasak hemşerim”den başka bir şey söylemediler.

Hepimiz işittik:

Taksim yasağının gerekçesi olarak inşaat alanındaki çukuru gösterdiler ve
bizlerin sağlığını, can güvenliğini düşündüklerini söylediler.

Hepimiz gördük:

Güya bizlerin sağlığını, can güvenliğini düşünenler metroyu, metrobüsü, otobüsleri, vapurları, trenleri, deniz otobüslerini yasaklayıp, tıpkı sıkıyönetim dönemlerinde olduğu gibi Haliç Köprüsü’nü kaldırarak Taksim’e çıkmak için Şişli ve Beşiktaş’ta toplanan işçileri ve emekçileri bir düşman ordusuyla savaşıyormuşçasına muhasara altına aldılar ve ÖLDÜRESİYE SALDIRDILAR.

En ilkel toplulukların, en vahşi rejimlerin, en zalim yöneticilerin bile savaş koşullarında bile yapmadıklarını yaptılar;

  • HASTANELERE SALDIRDILAR – AMBULANSLARA GAZ ATTILAR.

Hepimiz izledik:

Muammer Güler-Celalettin Cerrah yapımı “Gazcı Kardeşler” senaryosu,
bu yıl Hüseyin Avni Mutlu-Hüseyin Çapkın elinden ikinci versiyonuyla sahnelendi.

Hepimiz tanık olduk:

Bütün dünyada “Birlik, Mücadele, dayanışma Günü” olan

  • 1 Mayıs’ı “DÜNYA GAZ GÜNÜ”ne döndürdüler;

“Dünya Biber Gazı Kullanma Rekoru”nu kırmak için şimdiye dek dünyanın
hiçbir kentinde, hiçbir kitle gösterisinde kullanılmadığı ölçüde çok biber gazını işçilerin, emekçilerin, yoldan geçenlerin, evlerinde oturanların, tüm İstanbul halkının
başlarına yağdırdılar.

Hepimiz yaşadık:

  • Biber gazı yüzümüzü, gözümüzü, genzimizi, tenimizi, ciğerlerimizi yaktı;
  • Biber gazı mermileri vücudumuzu parçaladı.

Hepimiz kaydettik:

  • Biber gazı attıkları silahları ateşli silah olarak kullandılar;
    yakın mesafeden, hedef gözeterek ve doğrudan insanların üzerine ateşlediler.

Hepimiz biliyoruz:

BİBER GAZI SAĞLIĞA ZARARLIDIR.
Ciddi göz hastalıkları, astım ve akciğer ödemi, hipertansiyon ve kalp yetmezliği,
beyin kanamasına neden olur.

BİBER GAZI ÖLDÜRÜR. Biber gazına maruz kalmak; kalp ve solunum sistemini etkileyerek öldüren bir dizi mekanizmayı tetiklemektedir.

BİBER GAZI SİLAHTIR. Topluluklara fütursuz ve yoğun kullanımda;
gazı içinde barındıran düzenek (kanister) yaralanmasına bağlı olarak da öldürmektedir.

Ve şimdi hepimiz ısrarla talep ediyoruz:

Hastanelere saldıranlar,

  • Biber gazı silahlarını insanları öldürmek amaçlı kullananlar,

İşçilere, emekçilere, yurttaşlara vahşice saldıranlar,

Saldırı emrini verenler,

Geçmiş yıllarda barış içinde kutlamaların yapıldığı Taksim 1 Mayıs Alanı’nı
1 Mayıs kutlamalarına kapatarak bütün bu olaylara neden olanlar,

HESAP VERMELİDİR.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ

İSTANBUL TABİP ODASI

ADLİ TIP UZMANLARI DERNEĞİ