Etiket arşivi: 11 Eylül 2011 ABD kurgusudur

11-12 Eylül 2013, Bağdat Cad. Forumu ve Çağrışımları


Dostlar
,

Sn. Türker Ertürk paşa, kendisinin ve Sn. Uğur Dündar‘ın görev alacakları 2 forumun duyurusunu yollamış.. Biz de üst bölümdeki dizeleri ekleyerek size sunuyoruz..

Bagdat_Caddesi_Forumu_11-12_Eylul_2013

Öyle ki, ABD derin devletinin bu komployu kendisinin düzenlediği de yazılıp çizildi. Gerçekten oyun büyüktü.. Koca Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da 22-24 ülkenin sınırları yeniden çizilecek, TÜRKİYE DAHİL toprak yitirecek, yeni karakol devletçikler inşa edilecekti.

Bu istasyon şefliği yapacak kukla devletçikler (Barzani, Talabani örnekleri!) hem “büyücek” ülkelerin parçalanarak etkisizleşmesine
yol verecek hem de bölgedeki petrol, su, tarımsal kaynakları ABD – AB emperyalizmine açacaktı. Yükselen Asya rekabeti (Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Rusya, hemen güneyde Brezilya vd.) mutlaka durdurulmalıydı. BRICS ülkeleri son zamanların en ciddi baş ağrısı ABD’ye.

Bu arada Lozan ve Misak-ı Milli ile “pek böbürlenen” (!) Türkiye de toprak yitirerek psikolojik eşik yıkılacaktı. PKK bölücü terörü ile de desteklenerek Kurulacak Büyük Kürdistan zamanla İsrailleştirilecek, Orta Asya’dan Doğu Akdenize 1200 km’lik bir “altın şerit” hinterland, örtük sömürge teritoriyal alanı olarak vesayet altında, vekaleten Kürtler tarafından yönetilecekti.

Yazmayı unutmayalım; bu arada Kürt kardeşlerimiz de belki bin yıldır birlikte yaşadıkları Irak, Suriye, İran ve Türkiye coğrafyasından kurtulacak(!) kendilerini sözde özgür Büyük Kürdistan Devletinin sahibi sanacaklardı.. Gerçekte postmodern sömürge bir kukla devlet yaratılarak bu kez Müslüman kardeşleri ile yaşamı – coğrafyayı paylaşmak yerine Kürtler, Musevi kardeşlerinin yönetiminde çok daha özgür (!) olacaklardı..

Eh, emperyalizmin sağlayacağı özgürlük de bundan ala olamazdı!?

Sahi, tarihte örneği var mı, eşyanın (burada emperyalizmin) doğasına uygun mudur halkları özgürleştirmek; ya da tanımı gereği tam tersi mi?

İkincisine “evet” ise, PKK nasıl bir sol (Marksist – Leninist) örgüt ki, emperyalizm ile işbirliği veya maşası olarak Kürt kardeşlerimiz için özgürlük savaşı veriyor?!

Yineleyelim mi?

  • “Emperyalizm ile işbirliği yaparak özgürlük savaşı” !?

Hangi akla hizmet?..

Legali – illegali, PKK’sı, PKK’lısı, BDP’lisi, KCK‘lısı..
bilumum aynı yol yolcuları.. Bu 2 kritik soruya verecek yanıtları var mı??

Çare;
* Yaşadıkları coğrafyada uluslaşarak ülkelerinin halkıyla kaynaşmak
* ve eşit yurttaşlık temelinde ulus devlet çatısı altında
* demokrasiyi – insan haklarını – ekonomiyi birlikte geliştirmektir;
emperyalizmle işbirliği yaparak kardeşlerine silah çekmek değil!

BOP haritası aşağıda.. Biz paranoid değil gerçekçiyiz.
Yalın ve çarpıcı gerçekleri görecek denli “özgürüz”!
Bize “bunlar komplo kuramı” ya da “siz paranoidsiniz” diyenler aynada kendilerine bakmalı.

Kendileri mi kan uykusundalar, bizi mi kandıracaklar??

Haziran 2006’da ABD Armed Forces Journal‘de, ABD Ordusu’nun resmi yayın organında Alb. Ralph Peters imzalı olarak çıktı.. Adım adım uygulanıyor da..
İtalya’da NATO toplantısında Türk subaylarına sunuldu ve subaylarımız toplantıyı
terk ettiler.. Türk Dışişleri ne yaptı??

Türkiye’nin de bölündüğü (!?) bu haritadan açıkça izleniyor.. Bu projenim adı BOP
ve T.C. Başbakanı da tarihin ender olarak kaydettiği ya da büyük olasılıkla ilk kez kaydedeceği bir biçimde ülkesinin bölünmesini de apaçık içeren bir tasarımda
ABD başkanı ile birlikte Eşbaşkan.. Ya da O’nun yamağı..

BOP_haritasi

11 Eylül 2013 akşamı Türker Paşa bu yakıcı gerçekleri Bağdat Caddesi Forumunda izleyicileriyle paylaşacaktır sanırız.. Biz de fazlasını O’nun değerli bir emekli amiral olarak engin birikiminden öğreneceğiz..

*****

Ertesi gün de 12 Eylül 1980 gerici askeri darbesinin -33. yılı bitiyor-..
Usta ve yurtsever gazeteci Sn. Uğur Dündar bir muhasebe yapacaktır.

3 Kasım 2002 seçimleriyle yapılan postmodern darbeyle ülkemizin başına bela edilen AKP iktidarının yaptıklarının 12 Eylülcülerin, ABD’nin “Our boys” dedikleri Türk generalleri çoook aştığını herhalde söyleyecektir..

Haziran 2013 Gezi eylemlerinden bu yana 20’li yaşlarda 5 gencimizin, bizzat Başbakanın kışkırtıp yüreklendirdiği, “destan yazdılar” (!) diye ödüllendirdiği polisler tarafından öldürüldüğünü de söyleyecektir..

************

Bu toplantılara emek verenlere teşekkür ediyoruz..
İzleyebilecek olanlara gıpta ediyoruz..

Kolay gelsin arkadaşlar..
Eli kanlı AKP iktidarının sonu yaklaşıyor..
5 masum gencin aziz ruhları, faillerini rahat bırakmayacaktır..
22 yaşındaki Ahmet Atakan da 10 Eylül 2013 günü kolluk şiddetiyle aramızdan ayrıldı.. Büyük acıyla not düşelim..

  • AKP iktidarı artık sürdürülemez aşamaya gelmiştir;
    meşruiyeti apaçık tarrtışılmak durumundadır.

Sevgi ve saygı ile.
Datça, 11.9.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

İki hava saldırısı

Türker Ertürk

İki hava saldırısı

ABD‘de gerçekleştirilen ve dünya tarihinde çok bü­yük değişikliklere neden olan ve bazı bakımlardan milat sayılabilecek terörist saldırının 11′inci yılını id­rak etmemiz nedeniyle geçen 11 Eylül tarihinde planladığım bu yazıyı daha güncel ve ivedilikli ko­nular nedeniyle ancak bugün yazabildim.

Sevgili okurlar,

Sonuçları bakımından dünya tarihi­ni en çok etkileyen ve hâlâ etkilemeye devam eden iki büyük hava saldırısı olmuştur. 56 yıl ara ile olan bu saldırılardan birincisi Amerikan malı B-29 tipi bombardıman uçakları ile yapıldı. 2 sortide (Sorti; havacılıkta uçağın her bir kalkışı için kullanılan te­rimdir) gerçekleştirilen bu saldırının ilk sortisi:

6 Ağus­tos 1945′de Little Boy kod adlı Uranyum-235 ti­pi atom bombasının Hiroşima‘ya atılması ile ikin­ci sortisi ise; 3 gün sonra 9 Ağustos 1945′te Fat Man kod adlı Plütonyum-239 tipi atom bombası­nın Nagazaki‘ye atılması ile gerçekleştirildi.

Japonya‘nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine yapılan bu Amerikan katliamında yaklaşık 225 bin sivil insan yaşamını yitirdi.

İkinci büyük hava saldırısı ise 4 sorti halinde yi­ne Amerikan malı ama bu sefer sivil yolcu uçakları ile 11 Eylül 2001 tarihinde gerçekleştirilmiştir. 1. ve 2. sortiler; Boeig-767 tipi iki uçakla New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kuleleri­ne, 3. sorti; ABD Savunma Bakanlığı’nın Was­hington DC’de bulunan karargahı Pentagon’a ya­pılmış, 4. sorti ise; yolcularla teröristler ara­sında çıktığı söylenen mücadele sonucunda hede­fine varamadan Pennsylvanya kırsalına düşmüştür.

ABD‘de 4 sorti halinde yapılan ancak birisi başarısız olan bu saldırıda toplam 2974 insan yaşa­manı yitirmiştir. Fakat bu saldırı gerekçe gösterile­rek ve teröre karşı tüm dünyada savaş ilan edildi­ği söylenerek İslam dünyasına karşı başlatılan sa­vaşta yalnız Irak‘ta yaşamını yitiren Müslüman sayısı bugün itibarıyla 1.455.590′dır.

Saldırı öncesinde ihbar vardı

Geçtiğimiz günlerde New York Times Gazetesi’nin verdiği habere göre 6 Ağustos 2001’de yani saldırıdan 35 gün önce Başkan Bush‘a veri­len günlük brifingde “Usame Bin Ladenin ABD’yi vurmak için kararlı olduğunu ve çok yakında sal­dıracağı” istihbaratı CIA tarafından “Top Secret” (Çok Gizli) gizlilik derecesi ile rapor edilmiştir. Böy­le bir rapor olmasına karşın alınan önlem ve gös­terilen tepki bir hiçtir. Çünkü hesap başkadır!

11 Eylül 2001 saldırısı hem ABD hem de dünya tari­hinde gerçekten büyük değişikliklere neden ol­muştur. ABD bu saldırıyı bahane ederek tek kutuplu küresel liderliğini ve hegemonyasını sürdürmek için sahip olduğu askeri üstünlüğü kural tanımaz bir bi­çimde kullanabilme şansını elde etmiştir.

ABD yine bu saldırı sayesinde ülke içinde daha çok polis devleti olabilme ve sivil özgürlükleri güvenliği gerekçe göstererek kısıtlama fırsatını yaka­lamıştır.

Bu saldırının ABD’ye verdiği başka bir kazanım da “Soğuk savaş” bitiminden sonra gerek duyduğu düşman için yapay olarak yarattığı “Köktendinci İs­lam tehdidini” somutlaştırma ve dünya kamuoyu­nu bununla inandırma olanağıdır.

Saldırının hemen sonrasında Bush tarafından te­rör düşman ilan edilmiş ve teröre karşı küresel sa­vaş başlatılmıştır. Bugüne dek 11 yıl geçmesine karşın bu savaş artan ve yayılan boyutlarda hâlâ sürmektedir.

ABD‘nin bir başka açmazı terörü düşman ilan et­mektir. Çünkü terör düşman olamaz, ancak muh­temel düşmanlar için kullanılabilecek bir yöntem ve­ya silahtır. Örneğin bugün Suriye‘de günlük yaşa­mın bir parçası haline gelmiş olan terörizm Suri­ye’nin düşmanı değildir. Buradaki terör Suriye’ye düşmanca tutum takınan, ABD, İsrail, Türkiye, Suu­di Arabistan ve Katar gibi ülkelerin hedeflerine ulaş­mak için yöntemi veya silahıdır.

11 Eylül saldırısı olmasaydı?

“Düşman terörizmdir” demek ve düşmanı belirsizleştirmek dünyanın her yerine kural tanımaz bir biçimde müdahale edebilmenin gerekçesini yarat­mak içindir.

Eğer 11 Eylül saldırısı olmasaydı uluslararası ku­rallar hiçe sayılarak Afganistan’a, Irak’a, Libya’ya müdahale edilebilir miydi? ABD Ortadoğu’ya ve Körfez’e tüm ağırlıklarıyla yerleşebilir miydi? Suri­ye’ye ve İran’a karşı şu anda sürdürülen örtülü sa­vaş yapılabilir miydi?

11 Eylül saldırısının akşamında “Usame Bin La­den ve El kaide” sorumlu ilan edildi.
Bir hafta geç­meden Afganistan’ın istilası gündeme geldi. Afganistan‘a karşı yıllarca sürebilecek savaş planları ha­zırdı bile!

Halbuki ”Soğuk savaş” döneminde Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgaline direnilmesi için El Kai­de ABD tarafından kurdurulmuş, lideri Usame CIA kamplarında eğitim almıştır.

CIA, Arap orjinli ajanları vasıtası ile daha önce kendisi tarafından kurdurulan El Kaide içinde hep var oldu. 11 Eylül 2001 öncesi neler planlandığı­nı öğrendiler. Belki de bu planlamayı içeride bu­lundurduktan ajanlar vasıtası ile özendirdiler! Daha sonra derin ABD devleti bu planın gerçekleştiril­mesinin önünü açtı.
2974 Amerikalı, ABD‘nin bü­yük çıkarları için kurban edilebilirdi!

Evet, her iki hava saldırısından da ABD so­rumludur. Birincisinde doğrudan sorumludur, ikin­cisinde ise sorumluluk azmettirici ve özendirici ol­ma düzeyindedir.

1945’te Hiroşima ve Nagazaki’ye yapılan ha­va saldırısı; Uzakdoğu’nun yükselen bölgesel gücü Japonya’yı dize getirmek, uydu yapmak ve bölge­ye yerleşmek içindi.

2001’de yapılan hava saldırı­sı ise; düşmanı somutlaştırmak ve ABD kamuoyunu düşmanın varlığına inandırmak, Ortadoğu bölge­sine yerleşmek, tek kutuplu dünya düzenini sür­dürebilmek ve küresel hegemonyaya direnen güç­lere terör bahanesi ile müdahale edebilmek için ya­pıldı.

Saygılar sunarım.

(İLK KURŞUN, 19.9.12)