Etiket arşivi: ABD derin devleti

ABD Büyükelçisi’nden Gülen açıklaması ve Çağrışımlarımız..


Dostlar,

Aşağıdaki söyleşi (mülakat) özenle okunduğunda pek çok ipucu ele geçiyor..
Politikalarını onaylar ya da reddedersiniz, ABD adam gibi bir devlet! Kurumları
ve işleyişi oturmuş, “DEVLET AKLI” ile yönetilen bir Dünya devleti – hegemon güç.

Büyükelçinin yanıtlarındaki ince – derin zeka hemen seziliyor. Açık sözlü de..
Olaylara uzun erimli baktıklarını (RTE de gider…), ilişkilerinin kurumsal olduğunu ve ABD’nin çıkarlarını -karşı tarafı da gözeterek- kolladılarını belirtiyor..
“Bizim işimizi de” (Paralel devlet!) bize bırakıyor.. Ülkenin demokratik değerleri benimsediğini belirterek gerçekte hem gazını veriyor hem de bir gerçeği vurguluyor..

Bu Diplomasi” yaman meslek..
Söcüğün Sözcükbilimsel (Etimolojik) kökenine baktığımızda 2 sözcükten türetilen bir bileşik sözcük olduğunu görüyoruz :

– Diplo : Çift
– Macia : Maske

Yan yana getirilince : 2 maske, 2 maskelilik, 2 yüzlülük..
Dışını durdurup içini hiiiç belli etmemek..
Karşıdakinin ayağınıza basmasına ve çok da acıtmasına karşın gülümseyebilmek (dilerseniz sırıtmak diyelim..)
NLP tekniklerini olabildiğine kullanarak mimik – jest – postür, göz hareketleri.. vb. bakımından da hiç açık vermemek ama karşıdakini okumaya çalışmak..
Yüksek çözünürlüklü görüntü kayıtlarını UHD dev ekranlarda ayrıntılı irdelemek..
Yakın gelecekte (halen??), bir gözünüze takacağınız özel lensle,
normal insan gözünün gör(e)meyeceği pek çok şeyi görmek..
Bir kulağınıza yerleştirilen ve doğallıkla görülmeyen lens türü ses aktarıcısı
(lens mikrofon) ile uzaktan bilgi ile beslenmek..
Laser ışınlarıyla ortamdaki ses dalgalarını deşifre ederek konuşulanları çözmek..
Giderek “zihin denetimi” (mind control) tekniklerine uzanım..
Ve de ünlü İtalyan Fizikbilimci Nicola Tesla‘nın “lev-i mahfuz” unda kayıtlı
geçmişe dönük tüm ses enerjilerini “geri çağırarak” (re-call) deşifre etmek..

****

Görüldüğü gibi bu teknoloji günde 45 vakit ibadetle değil; laboratuvarlarda – kütüphanelerde sabahlayarak geliştiriliyor..

Kadınların başını bohçalayarak dini siyasallaştırarak
ve böylesi ülkeleri onmaz hastalığa sokarak hiç ama hiç değil..

Sevgi ve saygı ile.
7 Nisan 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================

ABD Büyükelçisi’nden Gülen açıklaması!

“Bize göre, yasadışı aktivite belirtileri olmadıkça, ülkemde yaşayan
bir Türk vatandaşıyla ilgili konuşmak, karşı karşıya olduğumuz

gerçekten ciddi meseleler konusunda dikkatimizi dağıtır.”

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone Hürriyet gazetesinden
Cansu Çamlıbel’e konuştu.  Ricciardone, 17 Aralık operasyonunda
Fethullah Gülen’e dek birçok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

İşte o görüşmeden öne çıkan bölümler;

– 17 Aralık operasyonu ile birlikte ortaya atılan eski bakanlar ve
hatta Başbakan’ın aile üyelerini de kapsayan yolsuzluk iddiaları konusunda
ne düşünüyorsunuz?

Ben Türkiye’ye uzun erimli bir perspektif üzerinden bakıyorum. Türkiye pek çok alanda çok ilerledi. Dünya standartlarında bir demokrasi için giderek gelişen bir farkındalık var. Biliyorsunuz, ‘denge ve kontrol mekanizması’ (checks and balances) dediğimiz şeyin önemi 1990’larda anlaşılmıyordu bile. Otoriterliğe karşı ya da gizli grupların oluşumuna karşı ya da derin devlet denen yapılar içindeki yasadışı faaliyetlere karşı nasıl korunuruz? Bugün bunları tartışıyorsunuz. İyi bir yönetim istiyorsunuz ve istemeyi sürdürdüğünüz takdirde, bunu elde edeceğinize eminim. Bütün demokrasilerde böyledir; eğer elinizdekiyle yetinip en iyisini isteme azminizi yitirirseniz demokrasiniz ölümcül bir sarmala girer.

– Siz ‘gizli grup’ ve ‘derin devlet’ ifadelerini kullandınız. Türk hükümeti ise ‘paralel devlet’ diyor. Görev yaptığınız 3 yılı aşkın süre içinde Türk devletinin içinde paralel yapılar saptadınız mı?

Biz elimizde bir paralel devlet detektörüyle gezmiyoruz. Bu kavram Amerikalıların anlayabileceklerinin çok ötesinde bir şey. Bunun ne anlama geldiğine karar vermek de, karşılığında ne yapılacağına karar vermek de Türklerin kendisine kalmış. Ne anlama geldiğini bize sizler söyleyeceksiniz. Biz de bu sorunla nasıl başa çıktığınızı büyük bir ilgiyle izleyeceğiz.

– Biraz önce Ankara ile 17 Aralık sonrasında yaşadığınız sıkıntıların kökeninde Fethullah Gülen’in ABD’de yaşaması olduğunu ima ettiniz. Erdoğan Pensilvanya’da yaşayan Gülen’in iadesi konusunu Başkan Obama ile yaptıkları telefon görüşmesinde konuştuklarını söylemişti. Gülen’in Türkiye’ye iadesi masada mı?

Beyaz Saray’ın 19 Şubat’ta gerçekleşen o telefon konuşmasıyla ilgili açıklaması net. Hatta konuşmanın içeriğine açıklama getiren başka bir açıklama daha yapıldı.
Ben de o noktada bırakayım. Ama o telefon konuşmasında bir kez daha vurgulanan temel nokta şuydu:

Biz Türkiye’ye saygı duyuyoruz ve kesinlikle içişlerinize karışmayız. Elbette bu sorunun farkındayız. Evet hükümetiniz konuyu gündeme getirdi. Yasal konularda yapılan tüm başvurulara hürmetle ve ciddiyetle yanıt vereceğiz. Ancak ülkemizde ikamet eden
Türk vatandaşlarının haklarını kullanmasına da karışmayız.

– Amerikan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marie Harf geçen hafta sorular karşısında Gülen’i kastederek ‘O beyefendiyi unutun’ dedi. Bu ne anlama geliyor?  Gerçekten de ‘bırakın bu işleri iki ülke arasındaki asıl önemli meselelere bakalım’ mı demek? Yoksa ‘Unutun, o artık dönmez’ mi demek?

Ben de sözcümüz Marie Harf gibi iki müttefik açısından gerçekten önemli olan konulara odaklanmak isterim. Bize göre, yasadışı aktivite emareleri olmadıkça ülkemde yaşayan bir Türk vatandaşıyla ilgili konuşmak karşı karşıya olduğumuz gerçekten ciddi meseleler konusunda dikkatimizi dağıtır.

– ABD ile Gülen hareketi arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?

Böyle bir ilişkimiz yok. Bizim devletlerle resmi ilişkimiz vardır. Türkiye Cumhuriyeti ile hükümetiyle ve kurumlarıyla ilişkimiz var. Demokrasi olduğunuz için de yasal muhalefetle, hukuka bağlı olarak kurulmuş topluluklarla ve sivil toplumla da
düzenli iletişim halindeyiz.

– Gülen Hareketi’ne bağlı bazı sivil toplum kuruluşları olduğuna göre onlarla da ilişkiniz var demek olmuyor mu bu?

Eğer TUSKON gibi iş dünyasını temsil eden gruplardan ya da Gazeteciler Yazarlar Vakfı gibi entelektüel topluluklardan bahsediyorsanız, evet onlarla görüşüyoruz.
Bu gruplarla Amerika ve Amerikalılarla ilişkilerin geliştirilmesine ilgisi olan ve yasalara uyan gruplar olarak görüşüyoruz. Mesela TUSKON, ki ülke arasındaki ticaret ve yatırımların artırılması konusunda Türk ve ABD hükümetlerinin resmi tutumunu paylaşan bir topluluk. (http://sozcu.com.tr/2014/gundem/abd-buyukelcisinden-gulen-aciklamasi-482391/, 7.4.14)

11-12 Eylül 2013, Bağdat Cad. Forumu ve Çağrışımları


Dostlar
,

Sn. Türker Ertürk paşa, kendisinin ve Sn. Uğur Dündar‘ın görev alacakları 2 forumun duyurusunu yollamış.. Biz de üst bölümdeki dizeleri ekleyerek size sunuyoruz..

Bagdat_Caddesi_Forumu_11-12_Eylul_2013

Öyle ki, ABD derin devletinin bu komployu kendisinin düzenlediği de yazılıp çizildi. Gerçekten oyun büyüktü.. Koca Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da 22-24 ülkenin sınırları yeniden çizilecek, TÜRKİYE DAHİL toprak yitirecek, yeni karakol devletçikler inşa edilecekti.

Bu istasyon şefliği yapacak kukla devletçikler (Barzani, Talabani örnekleri!) hem “büyücek” ülkelerin parçalanarak etkisizleşmesine
yol verecek hem de bölgedeki petrol, su, tarımsal kaynakları ABD – AB emperyalizmine açacaktı. Yükselen Asya rekabeti (Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Rusya, hemen güneyde Brezilya vd.) mutlaka durdurulmalıydı. BRICS ülkeleri son zamanların en ciddi baş ağrısı ABD’ye.

Bu arada Lozan ve Misak-ı Milli ile “pek böbürlenen” (!) Türkiye de toprak yitirerek psikolojik eşik yıkılacaktı. PKK bölücü terörü ile de desteklenerek Kurulacak Büyük Kürdistan zamanla İsrailleştirilecek, Orta Asya’dan Doğu Akdenize 1200 km’lik bir “altın şerit” hinterland, örtük sömürge teritoriyal alanı olarak vesayet altında, vekaleten Kürtler tarafından yönetilecekti.

Yazmayı unutmayalım; bu arada Kürt kardeşlerimiz de belki bin yıldır birlikte yaşadıkları Irak, Suriye, İran ve Türkiye coğrafyasından kurtulacak(!) kendilerini sözde özgür Büyük Kürdistan Devletinin sahibi sanacaklardı.. Gerçekte postmodern sömürge bir kukla devlet yaratılarak bu kez Müslüman kardeşleri ile yaşamı – coğrafyayı paylaşmak yerine Kürtler, Musevi kardeşlerinin yönetiminde çok daha özgür (!) olacaklardı..

Eh, emperyalizmin sağlayacağı özgürlük de bundan ala olamazdı!?

Sahi, tarihte örneği var mı, eşyanın (burada emperyalizmin) doğasına uygun mudur halkları özgürleştirmek; ya da tanımı gereği tam tersi mi?

İkincisine “evet” ise, PKK nasıl bir sol (Marksist – Leninist) örgüt ki, emperyalizm ile işbirliği veya maşası olarak Kürt kardeşlerimiz için özgürlük savaşı veriyor?!

Yineleyelim mi?

  • “Emperyalizm ile işbirliği yaparak özgürlük savaşı” !?

Hangi akla hizmet?..

Legali – illegali, PKK’sı, PKK’lısı, BDP’lisi, KCK‘lısı..
bilumum aynı yol yolcuları.. Bu 2 kritik soruya verecek yanıtları var mı??

Çare;
* Yaşadıkları coğrafyada uluslaşarak ülkelerinin halkıyla kaynaşmak
* ve eşit yurttaşlık temelinde ulus devlet çatısı altında
* demokrasiyi – insan haklarını – ekonomiyi birlikte geliştirmektir;
emperyalizmle işbirliği yaparak kardeşlerine silah çekmek değil!

BOP haritası aşağıda.. Biz paranoid değil gerçekçiyiz.
Yalın ve çarpıcı gerçekleri görecek denli “özgürüz”!
Bize “bunlar komplo kuramı” ya da “siz paranoidsiniz” diyenler aynada kendilerine bakmalı.

Kendileri mi kan uykusundalar, bizi mi kandıracaklar??

Haziran 2006’da ABD Armed Forces Journal‘de, ABD Ordusu’nun resmi yayın organında Alb. Ralph Peters imzalı olarak çıktı.. Adım adım uygulanıyor da..
İtalya’da NATO toplantısında Türk subaylarına sunuldu ve subaylarımız toplantıyı
terk ettiler.. Türk Dışişleri ne yaptı??

Türkiye’nin de bölündüğü (!?) bu haritadan açıkça izleniyor.. Bu projenim adı BOP
ve T.C. Başbakanı da tarihin ender olarak kaydettiği ya da büyük olasılıkla ilk kez kaydedeceği bir biçimde ülkesinin bölünmesini de apaçık içeren bir tasarımda
ABD başkanı ile birlikte Eşbaşkan.. Ya da O’nun yamağı..

BOP_haritasi

11 Eylül 2013 akşamı Türker Paşa bu yakıcı gerçekleri Bağdat Caddesi Forumunda izleyicileriyle paylaşacaktır sanırız.. Biz de fazlasını O’nun değerli bir emekli amiral olarak engin birikiminden öğreneceğiz..

*****

Ertesi gün de 12 Eylül 1980 gerici askeri darbesinin -33. yılı bitiyor-..
Usta ve yurtsever gazeteci Sn. Uğur Dündar bir muhasebe yapacaktır.

3 Kasım 2002 seçimleriyle yapılan postmodern darbeyle ülkemizin başına bela edilen AKP iktidarının yaptıklarının 12 Eylülcülerin, ABD’nin “Our boys” dedikleri Türk generalleri çoook aştığını herhalde söyleyecektir..

Haziran 2013 Gezi eylemlerinden bu yana 20’li yaşlarda 5 gencimizin, bizzat Başbakanın kışkırtıp yüreklendirdiği, “destan yazdılar” (!) diye ödüllendirdiği polisler tarafından öldürüldüğünü de söyleyecektir..

************

Bu toplantılara emek verenlere teşekkür ediyoruz..
İzleyebilecek olanlara gıpta ediyoruz..

Kolay gelsin arkadaşlar..
Eli kanlı AKP iktidarının sonu yaklaşıyor..
5 masum gencin aziz ruhları, faillerini rahat bırakmayacaktır..
22 yaşındaki Ahmet Atakan da 10 Eylül 2013 günü kolluk şiddetiyle aramızdan ayrıldı.. Büyük acıyla not düşelim..

  • AKP iktidarı artık sürdürülemez aşamaya gelmiştir;
    meşruiyeti apaçık tarrtışılmak durumundadır.

Sevgi ve saygı ile.
Datça, 11.9.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net