Türkiye için ne yapmalı?

Yılmaz ÖZDİL

SÖZCÜ, 17.7.2021

Memleketini seven her yurttaş gibi, her dost sohbetinde aynı karamsarlığa kapıldığınızı, çocuklarınızın torunlarınızın geleceğine dair dile getirmeye bile korktuğunuz endişelere sahip olduğunuzu, umut ışığı göremediğinizi, dönüp dolaşıp “ne yapmalı?” sorusuna cevap aradığınızı biliyorum.

Yüreğinizi ferahlatmak için bağımsız tabir edilen televizyonları seyrettiğinizi, ama her gece fotokopi gibi aynı tiplerle karşılaştığınızı, klişe cümleler duyduğunuzu, muhalif gazeteci ayaklarına yatan, habire sorunu anlatan, çözüme kafa yormayan, size bilgi vermeye uğraşmak yerine, muhalefet yöneticilerinin gözüne girmeye çalışan bu tipler yüzünden, yüreğinizin daha da daraldığını biliyorum.

Çünkü…
Size gerçekten çözüm yolu gösterecek liyakat sahibi insanlarımıza, tıpkı Akp medyasında olduğu gibi, bağımsız tabir edilen medyada da ambargo uygulandığını, kasıtlı olarak ekrana çıkarılmadıklarını, bağımsız medyaya rutubet gibi sızan mutant gazetecilerin, liyakat sahibi insanların size ulaşmasını engellediğini de biliyorum.

Bu çerçevede size bir önerim var : Bedel ödemeyi göze alarak, fırsat buldukları her platformda Türkiye Cumhuriyeti için mücadele veren 32 aydınımız, ortak bir kitap yazdı.
İsmi…
Türkiye İçin Ne Yapmalı?

Mesleğinde zirveye ulaşmış aydınlarımızın, kanaat önderlerimizin, kendi alanlarındaki dörder sayfalık görüşlerinden oluşan bu kitap, Boğaziçi Aydınlar Topluluğu kurucusu Profesör Ahmet Ercan‘ın koordinasyonuyla, Sözcü Kitabevi’nden yayınlandı.

Kimler var derseniz?
Bedri Baykam var, “Türkiye sevdası için ölmeye değer, ama aslında yaşayacak ve yaşatacak kadar cesur olmamız lazım” diyor.

Önay Alpago var, partilerde partiiçi demokrasi olmadan, ülkede demokrasinin olamayacağını örnekleriyle anlatıyor.

Ataol Behramoğlu var, tee 1980’de kaleme aldığı şiiriyle omuz veriyor…

Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
boynu bükük ay çiçeği, şiirin ve aşkın geleceği
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
dağ rüzgarı, portakal balı, alçakgönüllü, hünerli, sevdalı
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
harlı bir ateş gibi derinde yanan, haramilerin elinde bunalan
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
bozlak, ağıt, halay ve zeybek, dumanı üstünde ekmek
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
zinciri altında kımıldayan, bitecek sanıldığı yerde başlayan.

Hüsamettin Cindoruk var, Akp tarafından “eski Türkiye” denilen Türkiye’yi adeta ders gibi anlatıyor.

Benim canım Muazzez İlmiye Çığ var, memleketin ancak “sahiplenmek duygusu”yla düze çıkabileceğini, bunun öğretilmesi gerektiğini anlatıyor.

Onur Öymen var, çağdaş uygarlık düzeyiyle bağımsızlık arasındaki olmazsa olmaz ilişkiyi anlatıyor.

Profesör Ümit Özdağ var, futbol maçında basketbol oynayarak sonuç alamayacağımıza dikkat çekiyor, Akp stratejilerine hizmet eden “sarı muhalefet”e dikkat çekiyor.

Uluç Özülker var.
Fikri Sağlar var.
Ufuk Söylemez var, ulusal çıkarlarımızı, milli ekonomiyi, ideolojik saplantılardan uzak, içinde “insan” olacak şekilde hayata geçirebilmemizin yollarını anlatıyor.

  • Profesör Ahmet Ercan, Cumhuriyet devrimlerinin kasıtlı olarak aşındırıldığını, köy enstitüleri başta olmak üzere, eğitim sistemini kuruluş ayarlarına döndürmek gerektiğini izah ediyor.

Türkiye’nin kahramanı Nasuh Mahruki var, “kök sorun” kavramına dikkat çekiyor, geriye kalan tüm sorunlarımızın Atatürk’ün ilerici vizyonundan vazgeçmekle başladığını anlatıyor.

Profesör Osman Korkut Kanadoğlu var, Profesör Kemal Alemdaroğlu, Profesör Coşkun Özdemir, Profesör Mehmet Tevfik Özcan var.

Mavi vatan” kavramının mucidi Cem Gürdeniz var.

Can Ataklı, gerçekten ilham verici bir açılım yapıyor, seçime “kazanacak bir aday”la girmek yerine, “kazanacak bir kavram”la girmemiz gerektiğini anlatıyor.

Namık Tan var, ihtiyacımız olan sadece gerçekçilik ve akılcılık diyor, hatalarımızla yüzleşmeden, yüzleşmeyi idrak etmeden toparlanmanın mümkün olmadığını özetliyor.

Profesör Tolga Yarman var, altını çize çize okumamız gereken bir tarif yapıyor, “son yirmi yıl, dincilerden memlekete hiçbir yarar sağlanamayacağını göstermiştir, ama şu da var ki, bu dincileri başımıza, gardrop Atatürkçüleri, samimi inananları küstüren, görenekten nasibini alamamış, Cumhuriyet’i anlamamış, Atatürk’ü hiç anlamamış, halka tepeden bakan, kibirlerinden geçilmeyen, sözde ilerici gabiler bela etmiştir” diyor.

Sedef Kabaş var, 3T formülüne vurgu yapıyor; Teknoloji, Tarım, Turizm diyor.

Ümit Zileli var, Şahin Mengü var, Salim Şen var, Arslan Bulut var, Deniz Kutluk, Tarık Özkut, Ertuğrul Kumcuoğlu, Mustafa Duman, Haluk Dural, Orhan Eraslan, Ümit Ülgen var.

Kitap diyoruz ama, 160 sayfalık “kurtuluş reçetesi” demek daha doğru.
Memleket için endişeleniyor, karamsarlığa kapılıyor ve acaba ne yapmalı diye kafa yoruyorsanız, “Türkiye İçin Ne Yapmalı?” kitabını okuyarak başlamanızı öneriyorum.

 

 

Türkiye için ne yapmalı?” hakkında 4 yorum

  1. Orhan Karakuş

    Türkiye için öncelikle ana muhalefet partisinin genç kuşaklara demokratik yapı olarak , bireysel tutumları aşan fikri yenileşme temelinde kolllektif bir önderliğin inisiyatifine açılabilmesi gerekiyor… Cumhuriyeti toplumsal alanda geliştirme istinadı olmayan Genotakrasi yeniyi inşa edemez .Meselelerin boguntusunu çok boyutlu yaşayan gençlik kendi potansiyel konumuna uygun doğal gidişatla uyumlu çözümler üretebilir. Baki selamlar

    Cevapla
  2. Ahmet Işık

    Biraz ağır olmuş yazı. Evet söylediği gibi bazı yaranmak isteyen tipler var muhalif tv kanallarında ve ben de tek tek eleştirmişimdir ama burada ismi sayılan bir cok insan ancak muhalif tv kanallarında yer bulabiliyor yandaş medya yer vermiyor ve yer yer bu muhalif kanallarda muhalefet de eleştiriliyor

    Eğer tek tek ele alırsak kitaptaki bir çokdegerli ismin de eleştirilecek yönleri var .

    Örneğin Sayın Ahmet Ercan ozturkceye baglıgini her zaman takdir etmisimdir.Ancak istanbulda 30-40 yıl yakın bir zamanda Deprem olmayacağı savına karşı Prof Naci Görür katilmamaktadir

    Bu niye önemlidir?
    Akp kanal istanbul yapmak isterken yurtsever Deprem uzmanları karşı çıkmakta ve kaynakların Kanala değil ivedilikle başta yaklaşan istanbul Depreminde can ve mal kaybini onlemek icin Depreme dayanıklı bina yapımı için kullanılmasını istemektedir.

    Yazarin kendisinin memleket nasıl kurtulur ?
    Konusunda kaygısını tüm yurtseverler duymaktadır.

    Siyaset Alternatif çıkış yolu yada sorunlara çözüm üretmektir

    Ancak Siyasi partilerimizin bu konudaki çabaları maalesef yeterli değildir

    Özellikle Akp iktidara geldiği 2002 yılında “Acil Eylem Planı ” olarak gündeme getirdiği ilk olumsuz gerici neo liberal adımina karşı ve alfernatif olarak o yıllarda Add Gen Merk Örgütlenme kurulunda bulunuyordum ve şu oneride bulunmustum :

    Add olarak bizde
    ” Ataturkcu Eylem Plani ” yapilmasina yonelik bir girişimde bulunalım. Ve tüm demokratik kitle orgutleri ( Emek ve Meslek örgütleri ve dernekler ) temsilcilerinin katılımıyla ve konularında uzman olan akademisyen bürokrat bilim insanlarımızla,aynı İzmir İktisat Kongresi benzeri Ulusal bir Kongre çağrısında bulunularak ,Kadın hakları ve Çevre Doğa mücadelesi veren Anadoluda yüzlerce yerde köyünü kentini deresini ormanları Vatani savunan en orgutlu ve etkili Çevre inisiyatiflerinin temsilcilerini de davet ederek ,en az 3 hafta sürecek bir çalışma ile Eğitim ve Sağlık Ekonomi vd alanlarda kurulacak masalarda konular değişik çözüm önerileri ele alınarak aynı Atatürkün gece masasında ülke sorunlarına çözüm aradığı gibi ele alınarak ortak bir metinde uzlaşılmalıdır

    Ulusal ölçekte bir ıktisat programında kaynakların hangi sektörlere ve nasıl ayrılacağı ortaya konmalıdır.

    2002 yılında Krizden Çıkıs icin Ulusal çözüm önerisi olarak Emek Platformu Programını da “Bağımsız iktisatçılar Grubu “cki; aralarında Aziz Konukman Erinç Yeldan Oğuz Oyan gibi değerli iktisatcilar, ekonomik krizden çıkış yolunu göstermek amacıyla program hazırlanmıştı

    Maalesef Emek Platformu Programı başta Emek Platformu billeşenleri Meslek Odası Sendikalar tarafından savunulsada zamanla ihmal edilmişti.

    Türkiye tarihinde ilk kez Dısk Hak iş Türk iş gibi yada Kesk Kamu sen memur sen gibi değişik görüşlerden kesimlerin Tmmob Ttb mali musavirler odasi gibi Meslek odalariyla yer aldigi Emek Platformu zamanla aralarındaki siyasi farkliliklar Akp tarafindan derinleştirilerek ayrıştırıldi,platform işlevsiz hale gelmişti

    Bu konuyu yine Add gündemine almalı ve “öncü biz olacağız” bencillugi ile değil tüm katılımci orgutlerin iradelerini görüşlerini katkılarını da alarak Izmır iktisat Kongresi gibi bir girişimi başlatmalıdır ki ; sonuç da çok daha genis katilimla cikacak receteyi ,Siyaset kurumuna dayatabilsin .

    Yine Tansel Çölaşan hanımın son döneminde kendisinin çağrısı ile Add Gen şubesi ile gittiğimizde önermiştim. Iyi niyetli girişimler etkinlikler yapıldı ama örgütlerin katılımı sağlanamadığı yada düşünülmediği için geniş kitlelerce savunulmadi.

    Kişilerle değil, kurumsal yapıların Emek ve Meslek orgutlerinin katkılarıyla yol alabiliriz elbette kişiler de görüşlerini sunabilir

    Ancak günümüzde katılımcı demokrasi ile sorunlarım çözümü olanaklı olduğu görülmektedir

    Bir kararın arkasında ne kadar katılım, örgütlü güç varsa o zaman etkin olur

    Kuvayı milliyeyi amil ,iradeyi milliyeyi hakim kılmanın yolu budur .

    Saygılarımla

    Tüketici Hakları Derneği
    Önceki Gn.Bşk. yrd.
    Ahmet Işık

    Cevapla
  3. Seyfali Maraşlı

    Elbette ki aydınlarımızın düşünce, görüş ve önerilerinin kamuoyuna olduğunca yansıması, düşünme boyutuna bir zenginlik ve nitelik getirmektedir. Yararlanıyoruz, emeklerine sağlık.
    Bütün oluşumların temelinde insan unsurunun esas olması itibariyle, çağın gerekterdiği akılcı ve bilimsel düşünme becerisi ile donanımlı nesillerin yetiştirilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu da Ülkemizin eğitim sistemiyle ilgilidir. Oysa, sanki 15 Temmuz yaşanmamış gibi ortaçağ benzeri yaklaşımlar, uygulamalar içler acısı boyutlarda yaygınlaşmakta ve etkinleşmektedir.
    Bu konunun gözardı edilmemesi sürekle üzerinde durulması bence çok önemlidir. Saygı ve sevgilerimle.

    Cevapla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir