Etiket arşivi: Sağlık Bakanı Dr. M. Müezzinoğlu

SAĞLIK HİZMETLERİNDE DİKENLİ KİRPİ DÖNEMİ…


SAĞLIK HİZMETLERİNDE
DİKENLİ KİRPİ DÖNEMİ…


Dr. Ahmet SALTIK

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
www.ahmetsaltik.net 
profsaltik@gmail.com

AKP’nin sağlık hizmetlerinde “balayı dönemi” -epeydir- bitti!
Artık, deyim yerinde ise “Sağlık hizmetlerinde Dikenli kirpi dönemi” başladı..
Neresinden tutarsanız tutun, Sağlık hizmetlerinin bedelleri can ve cep yakmaya başladı.

Sağık giderleri SGK primleri (prim = EK VERGİ!) ile karşılanabilmekten çok uzak.
5510 sayılı yasa, Kurumun (SGK) topladığı primlerin 1/4’ü kadar da yasal devlet katkısını
(Merkezi yönetim bütçesinden sosyal devletin aktarımı – transferi) öngörüyor (md. 81)
ama, zorunlu ve doğru olan bu aktarım da yetmiyor.. Çünkü;

– Sağlık Sistemi piyasalaştırılmış, 
– Kâr amaçlı ve 
– Sağaltım (tedavi) odaklı..

Sağlık hizmetlerinin idam sacayağı bu 3’lü yapı.. Harcamalarsa dipsiz kuyu..
Uygar = halktan yana (sermayeden yana değil!) sağlık hizmetlerinde olmaması gereken
3 olumsuzluğun 3’ü de katmerli biçimde var! (DB-IMF buyruğu!)
*****

2015 yılı SGK bütçesi 223 milyar TL.. Neredeyse genel bütçenin (yakl. 521 milyar TL) yarısı.
Ancak 21 milyar TL açığı var. Genel bütçe açığı da bu denli.
Sanki bütçe açığının sorumlusu SGK açığı!

SGK 2015’te çok iyimser 160 milyar TL prim toplarsa, bunun 1/4’ü olan 40 milyar TL yasal
Devlet katkısı olarak bütçesi 200 milyar TL’yi bulacak.. Açığı da genel bütçeden kapatılacak; sonuçta 60 milyar TL’yi aşan bir tutar, genel bütçenin %12’si SGK’ya aktarılmış olacak..

Bu tablo finansal açıdan “sürdürülebilir” gözükmüyor.. Çok sayıda uzman hatta ilgili
Bakanlar da bu kaygıyı öteden beri paylaşıyor. SGK aktüaryal dengesinin daha kararlı ve kalıcı biçimde sağlanması gerek. Prim gelirlerinin artırılması, giderlerin de azaltılması.. ve terazinin kefelerinin dengelenmesi artık iyi bilinen klasik reçete.
*****

İşte bu yüzden SGK giderek sağlık hizmetleri giderlerini kısıyor ve parasal açığını
zorunlu GENEL SAĞLIK SİGORTALISININ CEBİNE YIKIYOR..

Daha çok prim ama giderek daha az sağlık – sigorta hizmeti!

1 Ekim 2008’de özel sağlık kuruluşlarında %20 olan “katkı payı” (!?) geçtiğimiz yıl %200’e yani tam 10 katına çıkarıldı! Daha nereye? Kayıt içi cepten ödemeler bu yıl 5 milyar TL’yi aşacak. Bu rakam, SGK bütçesinin 1/40’ı gibi önemli bir oran. Ayrıca kayıt dışı cepten harcamalar var ki, net hesaplamak olanaksız ama en az 5 milyar TL de bu kalem tutar..
223 milyar TL büyüklüğündeki (21 milyar TL’si açık!) toplam SGK bütçesinin en az %10’u, ödedikleri prime = ek vergiye ek olarak, zorunlu sigortalılara yıkılmış bulunuyor.

“Genel Sağlık Sigortası” trafik sigortası gibi güdük mü, kasko gibi kapsamlı mı olacak??
Bizde de giderek trafik sigortasına indirgeniyor ve SGK da bunu SUT’ta
(Sağlık Uygulama Tebliği)
açık açık itiraf ederek,

– “… Benden bu kadar… fazlasını istiyorsan tamamlayıcı özel sigorta yaptır.. ” diyor..

Tıpkı trafik sigortasının çok sınırlı güvence ile zorunlu olması, başınız rahat etsin istiyorsanız,
ve de paranız varsa, birkaç katı daha primi gözden çıkarıp ayrıca kasko yaptırmak gibi..

*****

SGK’yı kurtarmak için hep ama hep artık duvara dayanmış olan “moneter” (parasal) önlemler öneriliyor;  akıl tutulması olsa gerek! Oysa “insancıl politikalar” gerek ve daha verimli bunlar.. Örneğin sağlık hizmetlerinde gereksiz – spekülatif giderleri azaltmanın en etkili yolu,
mutlak biçimde

KORUYUCU SAĞLIK HİZMETİ ODAKLI – TEMELLİ sağlık sistemidir..

Ama piyasalaştırılmış, kâra odaklı özel sağlık sektörü yapılanması buna özünden ters!

– Yoksulluğu azaltacaksınız, prim gelirleriniz artacak..
– İşsizliği azaltacaksınız, prim gelirleriniz artacak..
– Kayıt dışını azaltacaksınız, prim gelirleriniz artacak..
– Gelir dağılımını vahşi durumundan kurtaracaksınız, prim gelirleriniz artacak..
– Harcamalarda etkinlik, saydamlık sağlayacaksınız, giderleriniz azalacak..
– Yolsuzlukları önleyeceksiniz. giderleriniz azalacak..
– Gereksiz – anlamsız – akıl dışı nüfus artışını frenleyeceksiniz, giderleriniz azalacak..
– Daha sağıklı ve güvenli bir yaşam – toplumsal düzen kuracaksınız, giderleriniz azalacak..

Hesap böyle..

*****

Sağlık Bakanı Dr. M. Müezzinoğlu 63. Kabinede (seçim hükümeti) koltuğunu korudu..
Uyanık adam, geçtiğimiz hafta “Başkanlık olsaydı bu karmaşa olmazdı..” buyurdu ve
Bay RTE‘nin gönlünü bir kez daha, -üstelik tam zamanında- çeldi.. Batı Trakya göçmeni ve
vatansız (haymatlos) kalmışken her şeyini anayurt Türkiye’ye borçlu doktor, işte böyle işlerle meşgul.. Sağlık sistemi çökmenin eşiğinde ama Sağlık Bakanı ucuz ve boş siyasetle meşgul.
Sağlığı yerinde mi acaba??

*****
YASED ve DELOITTE, 2015 için kişi başına yıllık (p.c./p.a) sağlık giderini 913 Dolar olarak kestiriyor. Üstelik kurda Ocak 2015 sonundan (Bay RTE’nin MB’na “Faizi indirin” gürlemesinden bu yana) günümüze %30’u aşan artışı öngörememişlerdir sanırız. Bu örtük – açık devalüasyon, sağlık giderlerini hem dövize bağlı dışalım girdileri yüzünden (ilaç, tıbbi teknoloji) beklenmeyen düzeyde artırabilir (maliyet yükü) hem de artan giderlerin SGK ve yurttaşça ödenememesi üzerinden sağlık hizmeti istemini kısabilir (talep daralması). Her iki durumda toplum sağlığını olumsuz etkiler! Eğer ulusal gelirdeki 3 kat büyüme gerçek (reel) olsaydı, sağlık giderlerinin ulusal gelirdeki payının 2’ye katlanması ülkeyi bunca zorlamazdı!?

Ama, 2002 Kasım’ından başlayarak sağlık giderleri 10-11 milyar Dolar’dan (Ulusal gelirin %4,5-5’i) 2015’te 70+ milyar Dolara (Ulusal gelirin %9’u!) dayanmış bulunuyor. Bu tablo,
Dolar olarak nominal sağlık giderlerinin 6-7 kat artması anlamına geliyor. Bunca finansal darlığa ve zorlanmaya karşın AKP; misyonu gereği, yerli ve yabancı özel sağlık sektörüne onmilyarlarca Dolar rant aktarımını -eli mahkum?!- sürdürüyor..

Fatura, son çözümlemede elbette hep yurttaşın sırtında!

Yıllardır, en az 25 yıldır, Tıp Fakültesindeki “”Halk Sağlığı” derslerimizde, konferanslarımızda,
radyo -TV ve salon konuşmalarımızda, makalelerimizde… uyarır dururuz :

1. Aile hekimliği çağdışı bir sistemdir. (Hizmet sunum modeli)
2. GSS (Genel Sağlık Sigortası) yurttaşın sağlığının değil, sermayenin kârının sigortasıdır!

Kurtuluş için önce bu çıplak tanıyı koymak gerekir.

  • Geçiş döneminde SAĞLIK KOOPERATİFLERİ can yeleği olabilir.
  • İnsanlarımız ne yapıp edip sağlıklarını korumaya, hasta olmamaya baksınlar!

Bu yıkıcı – dış güdümlü siyasal tercihin,
tarikatlar koalisyonu – rant dağıtıcı AKP iktidarının mutlaka ve hızla değiştirilmesi gerekir.

Kurtuluş bu acı ve çıplak gerçeği artık görmekten geçiyor.

Sevgi ve saygı ile.

29.08.2015, Tekirdağ

Doktorlar : İş bırakıyoruz.. SAĞLIK BAKANINA 10 İVEDİ SORU!


Doktorlar : İş bırakıyoruz!
SAĞLIK BAKANINA 10 İVEDİ SORU!

ATO_logosu
Değerli arkadaşlar,
Yarın (1 Haziran’da, 2015) Dr. Kamil Furtun‘un katledilmesini ve sağlıkta şiddeti
protesto etmek üzere iş bırakıyoruz.

 

Saat 09.00’da işyerlerimizin önünde saygı duruşunda bulunacağız.Ardından saat 10.00’da
İbni Sina Hastanesi başhekimliği önünde bir forum düzenleyeceğiz.
Saat 12.00’de Numune hastanesi bahçesinde toplanıp, Sağlık Bakanlığı önüne yürüyeceğiz
ve

Saat 12.45’te
burada bir basın açıklaması yapıp bakanlığa siyah çelenk bırakacağız. 
Bu eylemlere katılımı artırmak için desteklerinizi bekliyoruz.
Bu amaçla üyesi bulunduğunuz dernekler ve ilişkide olduğunuz bütün hekimlere
(özellikle  üniversitelerdeki ve eğitim araştırma hastanelerindeki eğitim görevlilerine) ulaşmak ve onların desteğini talep etmek çok önemli.
Ayrıca 7 büyük hastanede (Hacettepe, Ankara Tıp, Gazi Tıp, Numune, Ankara Hastanesi, Dışkapı ve Sanatoryum) iş bırakmayı ve yukarıdaki eylemlere katılımı artırmak için
el ilanları dağıtmak istiyoruz. Bu el ilanlarını dağıtmak üzere aşağıdaki arkadaşlarla konuşarak hastaneleri paylaştık. Ancak bu iş için daha çok iş gücüne gereksinim var.
Uygun olan arkadaşlar hangi hastanede dağıtımda görev almak istiyorlarsa ilgili arkadaşlarla temasa geçebilirler mi?
Ankara Tıp İbni Sina: Çetin, asistan temsilcisi Celal
Ankara Tıp Cebeci Yerleşkesi : Halis
Ankara Tıp Morfoloji: Gülriz, Canan
Hacettepe: Özden, Onur, Erkan, Şevkat
Gazi: Haluk Alagöl
Numune: Asuman, Muammer
Ankara Hastanesi: Ayşe, Muzaffer ve Hüsnü,
Sanatoryum: Mine
Dışkapı: Rıza, Deniz
Sevgiler, saygılar…
 
Prof. Dr. Çetin Atasoy
Ankara Tabip Odası Başkanı

=========================================

Sağlık Bakanı Dr. M. Müezzinoğlu’na
10 Soru ve 1 Öneri..
Dr. Kamil Furtun cinayeti üzerine..


Dostlar,

Sağlık Bakanı Dr. M. Müezzinoğlu bir parça yelkenleri indirmiş görünüyor.
Ama kendisine sorularımız var önceki yazımızda yazdıklarımıza (http://ahmetsaltik.net/2015/05/31/yastayiz-isyandayiz-1-haziran-2015-pazartesi-gunu-hastanelerimize-girmiyoruz/) ek olarak :

1. Merhum – görev şehidi Dr. Kamil Furtun‘un kendisi de hekim olan eşine başsağlığı ziyareti yaptınız mı, yapacak mısınız? Ne zaman??

2. TTB’ne (Türk Tabipleri Birliği) başsağlığı ziyareti yaptınız mı,
yapacak mısınız? Ne zaman??

3. Samsun Valiliği cinayetin hasta – hekim ilişkisi dışında bir psikopat tarafında işlendiğini,
adi – sıradan bir cinayet olduğunu alelacele açıkladı. Daha önce bu hastane kantininde çalışmış..

Bu süreçte sizin katkınız var mı? Bu valiliğe zanlının geçerli sağlık raporunu basına açıklaması talimatı verecek misinizi ya da siz açıklayacak mısınız?

Yoksa vahşi cinayet yaratılacak yeni bir meczupa mı yüklenecek ??

4. TTB’nin (Türk Tabipleri Birliği) randevu istemine epey zamandır olumlu yanıt vermiyordunuz. Şimdi bu anlamsız ve hele bir hekim sağlık bakanına
hiç yakışmayan davranışınızdan pişman mısınız, özeleştiri verecek misiniz?
Örn. TTB’ye başsağlığı ziyaretinizi hemen gerçekleştirmeyi düşünür müsünüz?


5. “Yasal düzenleme dahil, ne gerekiyorsa yaparız.. “ buyurdunuz, 1.6.15 günü basına.
Daha önceleri aklınız neredeydi? TTB size kezlerce yasal düzenleme önerdi, somut metinler sundu..


6. Siz bu cinayeti soruşturan olsaydınız ve kusur oranlarını belirleseydiniz,

yüz üzerinden kendinize kaç puan kusur yüklerdiniz? İstifa etmeniz için
bu kusur oranının en az kaç olması gerektiğini düşünüyorsunuz?


7. Yönlendirmenizle ya da hoşgörünüzle Bakanlık hastanelerinde bu sabah,

en azından Ankara’da on beş dakika iş bırakma eylemi yapıldı. Bu eylemi hukuka uygun ve meşru bulduğunuz anlaşılıyor. Sizden öğrenmek isteriz;
bu eylemin yasal dayanakları nelerdir? Sonrası için biz de o maddelere sığınmak isteriz doğrusu.


8. Daha uzun süre ve belki daha kapsamlı, simgesel olmayıp gerçekte
işe ancak böyle yarayabilecek etkili iş bırakma eylemleri için
yasal işlem yaptıracak mısınız? Ölçünüz ne olacak? Her zamanki gibi gene keyfi ya da yüksek tepelerden esecek talimata göre mi davranacaksınız? 


9. Önceki önlemlerinizin (??!) yetersiz olduğu apaçık görülüyor ki,

şiddetin en katmerlisi olan kamu görevi başında adam (hekim!) öldürme
sağlık kuruluşlarında
ne acı ki sürüyor.. Devlet memurunun bile hastanede can güvenliğini sağlayamadığını süregelen bu apaçık ve çoook acıklı
afet durumu için ACİL EYLEM PLANI geliştirdiniz mi, kamuoyu ile
hemen paylaşır mısınız??

10. Cinayeti öğrendiğiniz andan şu ana dek geçen zamanda Bakan olarak
neler yaptığınızı kamuoyu ile paylaşır mısınız??

*****

Bu 10 sorumuza yanıt isteriz meslektaşımız Sayın Sağlık Bakanı..
Aile hekimlerinin nöbetleri hakkındaki inatlaşma ürünün Genelgeniz Danıştay’da
Anayasanın 2 ayrı maddesine ve bir de AT Sosyal Şartı‘na aykırılık saptanarak iptal edildi..
(Danıştay bir kez daha hekimlerin dinlenme haklarını ihlal edici düzenlemeleri hukuka aykırı buldu! http://ahmetsaltik.net/2015/04/19/danistay-bir-kez-daha-hekimlerin-dinlenme-haklarini-ihlal-edici-duzenlemeleri-hukuka-aykiri-buldu/)

21 bin dolayında Aile hekimi onurla ve hukuka uygun – meşru direnişini sürdürüyor ve siz hiçbir şey yapamıyorsunuz.. De facto teslim olmuş / alınmış durumdasınız..

O bakanlık koltuğunda oturmayı hala nasıl içinize sindirebiliyorsunuz??

Bilinçaltınız, –şimdilerde dilediğinizce rasyonalize ediniz– bakanlık sonrası huzurunuzu
epey zorlayacak, sizden daha kıdemli bir meslektaşınız olarak anımsatmak isteriz..
Hatta şimdiden çok rahat – huzurlu olduğunuzu hiç ama hiç sanmıyor; her şeye karşın,
Hipokrat yeminimiz gereği sizin sağlığınız için de endişe ediyor, kaygılanıyoruz..

Yazının pdf biçimi : Saglik_Bakani’na_10_Soru_ve_1_Oneri.. 

Sevgi, saygı ve kaygı ile.
01 Haziran 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Angarya Çalışmayacak; Angarya Nöbet Tutmayacağız!

TTB_logosu
Dostlar,

Bu gün yapılacağınız web sitemizden duyurduğumuz
basın açıklaması gerçekleştirildi. Biz de katıldık.
Sözü uzatıp gereksiz yinelemeyelim.. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın ilkesiz biçimde savrulduğunu, Türkiye sağlık ortamını yönetemediğini, doğrudan kendisinin ciddi sorun kaynağı durumuna geldiğini vurgulamak isteriz.

Kapsamlı Basın açıklaması metnini aşağıda ilgi ve bilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile.
1.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================================

Angarya Çalışmayacak; Angarya Nöbet Tutmayacağız!

01 Temmuz 2014, Ankara

Aile hekimleri, aile hekimlerinin hastane acillerinde ve 112 istasyonlarında nöbete zorlanmasına ek olarak ASM ve TSM binalarında da nöbet tutmasını içeren
yasa tasarısına karşı 1 Temmuz 2014’te yurt genelinde basın açıklamaları yaptı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimleri Kolu, 1. Basamak Sağlık Çalışanları
Birlik ve Dayanışma Sendikası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ve Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği’nin çağrısıyla Tabip Odaları ile
sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri bulundukları illerde düzenledikleri
basın açıklamalarında, zorunlu acil nöbetlerinin yanı sıra yeni tasarıda yer alan
angarya ve esnek çalışma dayatmalarına karşı tepkilerini dile getirdiler.

TTB Aile Hekimleri Kolu, 1. Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, SES, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği ile Ankara Tabip Odası üye ve yöneticileri ise Türkiye Halk Sağlığı Kurumu önünde bir araya geldi.

TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Filiz Ünal İncekara tarafından okunan
ortak basın açıklaması metni  şöyledir:

BASIN AÇIKLAMASI
1 Temmuz 2014

Hipokrat’ın Yeminine Sadık Kalarak
Mesleğimize ve İşimize Sahip Çıkacağız!

Sağlık Bakanı Dr. M. Müezzinoğlu ‘Acil Nöbet’ konusunda, “Aile hekiminin
muhatap olduğu kitlenin karşısında daha çok zamanda bulunmasını istiyoruz.” diyerek asıl niyetini ortaya koymuştur.

Sağlık Bakanlığı, ASM çalışanları için uzun ve esnek çalışma modelini yaşama geçirmek adına, hastane acillerinde yaşanan sorunları ya da ‘acil nöbeti’ olmadan hekimlik yapılamaz gibi türlü bahaneleri gerekçe göstererek kamuoyunu yanıltmak istemiştir. Ancak her kezinde bu gerekçelere sığınarak çalışanların kazanılmış haklarını elinden almaya çalışan Sağlık Bakanlığı inandırıcılığını yitirmiştir.

Neden Bu Uygulamaya Karşıyız?

Bu konuda kezlerce yapılan basın açıklamaları ve kitlesel eylemlerle sesini duyurmaya çalışan ASM çalışanları, yalnozca kendi hakları için değil, toplumun nitelikli sağlık hizmeti alma hakkı için de bu savaşımı kararlılıkla sürdürdüğünü ve sürdürmeye
devam edeceğini kamuoyu ile paylaşmıştı.

Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Çökertiliyor

1978 yılında ‘Alma-Ata Bildirgesi’ ile ‘Herkese Sağlık’ sloganıyla Temel Sağlık Hizmetleri‘nin önemi tanımlanmış, Dünyaca kabul görmüş, 2008 yılında bu Bildirge’nin güncelliğini ve önemini koruduğu Dünya sağlık otoritelerince bir kez daha ilan edilmişti. Bu Bildirgede yer alan, 1. basamak sağlık hizmetlerinin bütün toplumu kapsayan, nitelikli, takım çalışmasına dayalı, ulaşılabilir, koruyucu hekimliği önceleyen kuralları, hükümetin yürüttüğü sağlığı piyasa koşullarına terk eden politikalarla
olumsuz etkilenmiştir.

Sağlık Bakanlığı, TBMM’ye getirdiği yeni yasa tasarısıyla, ASM ve TSM’lerde
esnek çalışmanın önünü açarak, bir yandan Basamaklı sağlık hizmetlerini, öte yandan 1. Basamak hizmetlerinde çalışanların enerjisini bitirmek için vargücüyle çalışıyor.

1. Basamağa en çok gereksinim duyduğumuz bir dönemde; İstanbul gibi 39 ilçesi olan bir mülteci (AS: sığınmacı) kentinin ancak 6 ilçesinde, hedeflenen nüfusun 2/3’üne çocuk felci aşısının yapıldığı, onlarca ASM biriminin yıllardır doldurulamadığı, yönetilemeyen bir 1. Basamak ortamında var olanı da tahrip edecek politikalarda
ısrar ne anlama gelmektedir?

Acil Sağlık Hizmeti Niteliksiz Hale Getiriliyor ?

Acil servis hekimliği farklı bir mesleki eğitim süreci gerektirmektedir. Acil birimlerde sağlık hizmeti sunan çalışanlar, belirli periyodlarda bilgi becerilerini yinelemek için bir takım eğitimlerden (İleri Yaşam Desteği, Çocuk İleri Yaşam Desteği, Travma Resüsitasyon Kursu ve Temel Modülü) geçerler. Acil sağlık hizmetlerini bu alanda yeterli mesleki eğitimi ve deneyimi olmayan sağlık çalışanlarıyla gidermeye çalışmak halkın sağlığını tehlikeye atmak anlamına gelmektedir.

Acil sağlık hizmetlerindeki sorunların, birinci basamak sağlık hizmetlerinin içinin boşaltılarak giderilemeyeceği, hastane acillerinde her an şiddete maruz kalan sağlık çalışanlarının güvenliğini bile sağlamada acizlik gösteren bir yönetimin bu kararlarla şiddeti ASM ve TSM’lere taşıyacağı bilinmelidir.

Sağlık Bakanlığı’nın ASM çalışanlarına dayattığı hastane acillerinde ve 112 istasyonlarındaki nöbet uygulamaları ne çalışanlar ne de toplum nezdinde kabul görmemiştir. Sağlık çalışanlarıyüzde 90 oranında bu haksız görev ve sorumluluk kavramlarıyla bağdaşmayan, hukuka uygun olmayan nöbetlere gitmemişlerdir, gitmeyeceklerdir.

Hastane acillerine konan nöbetlere giden hekimler ise nöbet başına 2,5 hasta bakmışlardırYıllardır kanayan yaramız olan “Sağlıkta Şiddet Yasası” bir türlü çıkarılamazken nöbet konusunda neden bu kadar ısrarcı olunduğu da anlaşılamamıştır.

Konuyla ilgili yasa tasarısı Meclisin Sağlık ve Bütçe Komisyonlarında görüşülürken, sağlık çalışanlarının en büyük meslek kuruluşu TTB ve öbür sağlık örgütlerimiz
sürece müdahil olmuş, tasarıyla ilgili itirazlarını vekillerimize ve Sağlık Bakanlığı’na kezlerce iletmiş, gerekli uyarılarda bulunmuşlardır.

Birçok yerde hasta-hekim ilişkisi güven ve saygının ötesine geçmiştir.

Uğruna çalıştığımız, yıllarımızı verdiğimiz halkla karşı karşıya getirilmek isteniyoruz.

Bütün olup bitenler bizim canımızı acıtıyor. Hekimlik çok sıkıntılı ve çok zor bir süreçten geçiyor. Şu anda hekimlerin geldiği yer hiç de iyi bir yer değildir. Sağlık Bakanlığı’nın sorunlara çözüm odaklı bakmasının önemini, çalışanların görüş ve önerilerini
dikkate almadan yapılacak düzenlemelerin yaşam bulamayacağının bilinmesini
bir kez daha anımsatıyoruz. Biz hekim ve sivil toplum kuruluşları olarak toplumsal olayların da bir parçasıyız. Güven ve saygı üzerine inşa edilmiş bir toplum ve hekim ilişkisi istiyoruz. Bizlere kulak verildiğinde halka da kulak vermiş olunacaktır.

Kendi haklarımız, mesleğimiz, geleceğimiz ve halkın nitelikli sağlık hizmeti alma hakkı için kararlılıkla sürdürdüğümüz savaşımımızı büyüterek devam ettireceğiz.

Hipokrat’ın yeminine sadık kalarak, mesleğimizin gerekenlerini yerine getireceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Saygılarımızla. 01.07.2014

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ AİLE HEKİMLERİ KOLU

BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK ÇALIŞANLARI BİRLİK VE DAYANIŞMA SENDİKASI

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI

TÜRKİYE AİLE HEKİMLERİ UZMANLIK DERNEĞİ