Etiket arşivi: Prof. Yücel Aşkın

Ben bu davanın…

Ben bu davanın…

Yeliz Koray
https://www.abcgazetesi.com/yeliz-koray/ben-bu-davanin/haber-114500, 04.12.2018

Yarbay Mustafa Dönmez
Hapisti. Kazada ölen oğlunun cenazesine katılmak istedi. Kaçar diye 2 saatlik deniz yolculuğu yerine 7 saatlik karayolundan götürdüler. Oğlunun cenaze namazına yetişemedi.
Cenaze defin için mezarlıkta bekletildi. Yarbay Dönmez, oğlunun mezarına toprak atıp;

“Şeytanla bile kavga edebileceğimi düşünürdüm, hayatımda ilk kez yenildim.” dediği sırada

Bülent Arınç; “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyordu.

Enver Arpalı
Van 100. Yıl Üniversitesi’nde Genel Sekreter Yardımcısıydı. Yolsuzluk ve evrakta sahtecilik suçundan hapisti. Aylarca hakim karşısına çıkmayı bekledi, depresyona girdi. Hapishanedeki görevli imama “İntihar etmek günah mı?” diye sordu. “Günah” dediler ama dayanamadı. “Bu lekeyle yaşayamam” dedi intihar etti. Aynı dosyada yargılanan koğuş arkadaşı Prof. Yücel Aşkın da haberi alıp kalp krizi geçirdiği sırada ‘Bakaracı’ Egemen Bağış, “Bulanık suda balık avlamaya çalışanları hizaya soktuk” diyordu.
*
Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu
Silivri Cezaevi’nde tutukluydu. Oğlu trafik kazasında ölünce izinle evine; Ankara’ya getirdiler.
Acılar paylaşıldıkça azalırdı ama kaçar korkusuyla geceyi eşinin yanında geçirmesine izin vermediler. Eşi evde O Sincan Cezaevi’nde ağladı. Sabah olup, 5 yıl hapis yatacağı Silivri’ye giderken, Başbakan Danışmanı Yalçın Akdoğan, “Cumhuriyet tarihinin en büyük hesaplaşması” diyordu.

Türkan Saylan
Ömrünü fakir çocuklarının okumasına ve cemaatlerin gerçek yüzlerini ortaya çıkarmaya adadı.
Korkmadı, anlattı; “Bunları söylüyorum ama kim bilir başıma neler gelecek?”dedi.
Üstelik kanserdi… ÇYDD’yi bastılar, elleriyle yerleştirilen belgelere ‘delil’ dediler.
Sahte evraklar, belgeler yazışmalar… Kadına ömrünün son 1 ayını zehir ettiklerinde AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik, “Merhametten maraz doğar” diyordu.
*
Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu
Asker de olsa kadındı, makyaj yapmak hakkıydı. Soruşturmasını şimdilerde FETÖ tutuklusu Korgeneral Mustafa Özsoy yaptı. Tek suçu (!) makyajdı ama ‘disiplinsizlik ve ahlaki durum’ denilerek ordudan uzaklaştırıldı. Onuruna yediremedi, intihar etti. Oğlu anneannesine sarılıp “Annem aklıma gelince kalbim acıyor” dediğinde Ahmet Davutoğlu,
 “Demokrasinin daha sağlam temellere oturması için Ergenekon bir fırsat”diyordu.
*
Kurmay Albay Murat Özenalp
Darbeye teşebbüs iddiasıyla tutukluydu. Açık görüşte kızı Duru’yla oynarken yere yığıldı.
Beyin kanaması geçirdi, öldü. Kızı Duru, “Bir daha top oynamayız baba kalk” dediği sırada Bülent Arınç, “Bu davaların savcılarına Türkiye’nin borcu var” diyordu.
*
Kuddusi Okkır 
Sözde örgüte finansal destek sağlamaktan tutukluydu. Haksızlığı yediremedi; akciğer kanseri oldu.
Yatağa bağlı özgürlüğüne (!) kavuştuğunun 5. günü yaşamını yitirdi. Cezaevinde “Bir daha sizi hiç anmayacağım. Dört bir yan duvar, yalnızlık dolu… Yalnızlık öğretti susmayı ve düşüncelere sevgi katmayı” dizelerini yazdığında yalaka basın, Ergenekon kitaplarından kazandığı paraları sayıyordu!
*
Yarbay Ali Tatar
Amirallere Suikast Girişimi iddiasıyla tutuklandı. 11 gün sonra serbest kaldı ama savcı 3 gün sonra itiraz etti, yeniden tutuklanması istendi. Banyoya girdi, eşine ve kızına mektup yazdı;
“Başınızı öne eğecek hiçbir şey yapmadım. Kızım Gökçe iyi yerlere gel ki hesabımı sorabilesin. Böyle giderse ne ordu ne Cumhuriyet ne de ülke bulamayacaksınız. Karanlığa bir nebze ışık olsun diye hayatıma son veriyorum.” dedi.
Silahı başına dayayıp tek kurşunla hayatına son verdiğinde Bülent Arınç,
“İyi ki savaşa girmemişiz. Bunlar askerlikten başka her şeyi yapmışlar.” diyordu.
*
Şu Allah’ın işine bak ki Tayyip Erdoğan tam da 15 Temmuz 2008’de “Ben bu davanın savcısıyım” dediğinde, 8 yıl sonra darbeye kalkışacakların, darbeyi engelleyecek askerlere darbe yapmasını savunuyor, “Askerlikten başka her şeyi yapmış olanların” askerlikten başka hiçbir şey yapmamış olanları hapse atmalarını izliyorduk.

Velhasıl, “Ergenekon çöktü, bitti, yalanmış, aldatıldık, Allah affetsin” deyip yıllarca boş yere hapis yatan, kanser olan, ölen, intihar eden insanlara-ailelerine “Adalet geç de olsa tecelli etti” demek yetmez. Zira, geç gelen adalet adalet değildir, zaten adalet de henüz tecelli etmemiştir!