ATAMA TAKVİYELİ SEÇİLMİŞLERİN GÖRGÜSÜ
Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar
İnsanların birbiri ile ilişkilerinde beden dilinin önemi büyüktür. Kimi kez hiçbir şey söylemeden bile beden dili ile pek çok şeyi söylersiniz, beden dilinden anlayanlar için. İnsan bedeninde duygu ve düşünceleri en iyi ifade eden organ gözlerdir. Gözlerdeki ifadeler kuşkusuz yüze de yansır. İnsan yüzünde bir anlam ifade eder. Gülümseme, kızma veya heyecan duyma gibi…
“Gülünce yüzünde güller açıyor” sözü boşuna söylenmemiştir.
Sıkılgan bir insan, saygı veya heyecan duyduğu bir insan karşısında, ellerini koyacak yer bulamaz. Elleri başına bela olur!
Bir kişi işe girerken ilk iş görüşmesindeki kılık – kıyafetten konuşmaya, duruş, devinim ve söylemlerine dek hepsi dikkate değer ve önemlidir.
Demek istediğimiz, toplumsal ilişkilerde beden dilinin önemi büyüktür. Onu ustaca kullanmak bir uygarlık, görgü ve kültür işidir.
İnsanın en önemli duygu ve düşüncelerini açığa vuran organı gözleridir. Yani “Gözler yalan söylemez” halk deyimi ile “Gözler kalbin aynasıdır” denmiştir.
Kişi konuşurken gözlerini kaçırıyorsa, doğrudan karşısındakinin gözüne bakmadan konuşuyorsa, içtenlikli değil ya da yalan söylüyor veya muhatabını hesaba almıyor diye düşünülebilir.
Görsel temas, bu temasın uzun ve kısa olması, etkin iletişim açısından çok önemlidir. Bu davranış uygarlığı, görgüyü ve etkili anlatımı da ifade ediyor. Neye ve neden baktığınız, karşınızdakinin sizden ne beklediği de önemli iletişimde.
Karşınızdaki ile el sıkışıyorsunuz, ama bir saniye bile göz göze gelmediyseniz ya da karşınızdaki gelmek istemiyorsa, o gerçek bir karşılıklı el sıkışmak değil, idare-i maslahatcılık ya da
ikiyüzlülüktür. Elini sıktığınız kişi, birkaç saniye olsun sizinle göz göze gelmiyor, nezaketen de olsa, hafif tebessüm etmiyorsa, görgüsüzlük veya ukalalık sayılabilir. Böylesi el sıkışma, üst konumda olanın karşısındakini hafife almasından başka bir şey değildir.
Dikkatimi çekiyor son yıllarda, özellikle taze ve acemi ya da poposu yeni koltuğa değmiş ne oldum delisi politikacılar, daha çok da atama takviyeli seçilmişler, “Eli işte gözü oynaşta” türünden el sıkışıyorlar. Kimin elini sıktıklarının ayırdında bile değil bu gibiler.
Peki; bir insan elini sıktığı kişinin, neden, birkaç saniye de olsa gözlerine bakamaz? İçtenliksiz olduğu, dürüst olmadığı, karşısındakinin yüzüne bakamayacak ölçüde karakter aşınması olduğu akla geliyor… Belki de temel neden eğitim eksikliği; iletişim becerileri kazandırılmaması!
Toplumsal ilişkiler açısından oturduğunuz yerden ayağa kalkmaksızın tokalaşmak ya da eldivenle el sıkışmak görgüsüzlük ve karşınızdaki kişiyi önemsemediğiniz anlamına gelir. El sıkışma anında önce kadınların el uzatması, yine önce ev sahibinin konuğuna el uzatması, temel görgü kuralları arasında sayılıyor.
Diyelim ki; “poposu yeni koltuğa değmiş” atama takviyeli seçilmiş politikacı, ‘trene bakar’ gibi sağa – sola bakınırken vatandaşın elini sıkıyor ama birkaç saniye olsun göz teması kurmaktan acizse; utanması gereken politikacı mı, yurttaş mı?
İnsanlara temel iletişim becerileri kazandırmak pek çok iletişim kazasını ve iletişim çatışmasını önleyebilir. Örneğin “sen dili” ni bırakıp, “ben – biz dili” ni öne çıkarmak bile çoook işe yarar.
Öte yandan, NLP tekniklerinin son derece ilerlediğini, uzmanlarının beden dilinden, göz hareketlerinden sözel anlatımlardan daha çok ve daha doğru çıkarımlar yapabildiğini ekleyelim. Dolayısıyla başta diplomasi ve uluslararası ilişkiler alanı olmak üzere iş dünyasında kullanımda.
Dilerseniz sözü büyük ozan Ömer Hayyam’a bırakalım, atama takviyeli seçilmişler için ne güzel söylemiş;
Kamış ses verince ney oldum sanır,
İplik gerilince yay oldum sanır.
Sarayda oturmakla padişah olmaz kişi,
Abdal ata binince bey oldum sanır..