Etiket arşivi: KIBRIS TÜRK TARİHİ

Toplum Barışını Bozmak İsteyenlere Karşı Dikkatli Olmalıyız

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
KIBRIS TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

Doç. Dr. Mehmet BALYEMEZ
E. Albay, Cumhuriyet Tarihi Uzmanı
Merkez Müdürü

Kıbrıs, coğrafi konumu nedeniyle her dönem egemen güçlerin ilgisini üzerine çekmiş ve tarih boyunca çok sayıda devletin/gücün egemenliği altına girmiştir. Bu durum Kıbrıs’taki yerel toplumlarının/halkların kendi geleceklerini belirleme iradelerini (istençlerini) gerçekleştirilmelerini önlemiş, geciktirmiştir.

İngiltere’nin Kıbrıs’a yönelik sömürge planlarını uygulamaya başladığı 19’uncu yüzyıl ve sonrasındaki süreç bugün yaşanan sorunların temelini oluşturmaktadır. Dünyanın farklı kıtalarında çok sayıda sömürgesi olan ve “Üzerinde güneş batmayan imparatorluk” olarak da nitelendirilen İngiltere’nin bu denli geniş bir coğrafyada egemenliğini uzun yıllar sürdürmesinin altında yatan en önemli ayrıntı ise, uyguladığı “Sömürge Politikası”dır.

İngiltere’nin meşhur (ünlü) sömürge politikasını tanımlayan olgu ise “Böl ve Yönet”tir. İngiltere sömürmeye karar verdiği coğrafyalarda öncelikle ayrıntılı demografik araştırmalar yapmış, varsa ihtilaflı (çatışmalı) noktaları tespit etmiş (belirlemiş), yoksa ihtilafı (çatışmayı) kendisi yaratmış ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanmıştır.

İngiltere’nin Kıbrıs’a yerleştiği 1878 yılı ve sonrasındaki süreç de bu biçimde olmuştur. 19’uncu yüzyılın hemen başlarında Rumların ENOSİS isteğinin en büyük destekçisi olan İngiltere, Mora İsyanı sırasında (1829) Yunan asilerine (ayaklanmacılara) destek vermiş, ancak söz konusu Kıbrıs olunca bu destekten vazgeçmiş, Rumların isteklerini kimi Kıbrıs Türklerini kendi politikalarına uygun olarak “besleyerek” desteklemiştir.

İngiltere’nin Kıbrıs Türklerinin birlikte davranmamaları yönündeki politikasının en somut örneği Mehmet Münir’dir. İngiliz Kraliçesi Elisabeth tarafından1947’de “Sir” unvanı (sanı) ile de taltif edilen (övgülenen) Mehmet Münir 1925’ten 1947’ye dek İngiliz çıkarları doğrultusunda Kıbrıs Türklerinin temel haklarını gasp ettiği (el koyduğu) tarihçilerin uzlaştığı olduğu bir konudur.

Mehmet Münir’in İngiliz çıkarları doğrultusunda hareket etmesinden hoşnut olmayan ve önderliğini Mehmet Necati (Özkan) Bey’in yaptığı Halkçı Hareket bu duruma müdahil olmak (karışmak) istemiş ve 1930 yılındaki Kavanin Meclisi’nin seçimlerinde Mehmet Münir’e karşı M. Necati Bey’in aday olmasına karar vermiştir. İngiliz sömürge yönetiminin her türlü desteğini alan Mehmet Münir seçimleri yitirmiş ve M. Necati Bey Kavanin Meclisine Girne-Lefkoşa milletvekili olarak girmiştir.

Kıbrıs valisi bu gelişme üzerine Halkçı Hareketin önderi Kavanin Meclisi üyesi M. Necati Bey ile yaptığı görüşmede, İngiliz politikalarını desteklemesini isteyince, M. Necati Bey’in “Ne İngiliz’in ne de Rum’un çıkarları doğrultusunda hareket ederim. Yalnızca Kıbrıs Türklerinin hak ve çıkarları için çalışacağım” biçimindeki yanıtı sonrasında şaşkınlık içinde kalmış, yeni bir politikayı uygulamaya karar vermiştir. M. Necati Bey, Kıbrıs Türklerinin haklarını elde etmek amacıyla oluşturduğu stratejiyi (yordamı) uygulamaya hemen başlamış ve seçimden dört ay sonra 1 Mayıs 1931’de Lefkoşa’da Ulusal Kongre’yi toplamıştır. Ulusal Kongre’nin Kıbrıs Türklerinin hak ve çıkarlarının elde edilmesine yönelik yayımladığı manifesto (bildirge) ve hemen sonrasındaki uygulamaları Ada’nın yakın geleceğini de doğrudan etkilemiştir. İngilizlerin denetiminde yapıldığı konusunda tarihçilerin mutabık kaldığı (uzlaştığı) 1931 Rum İsyanı sonrasında İngiliz sömürge yönetimi anayasal düzeni askıya almış, yerli halk arasında ulusal duyguları geliştiren politikalarına son vermiş ve Kıbrıs’taki denetimi yeniden ele geçirmiştir.

İngiliz sömürge yönetimi, konjonktürel (durumsal) koşulların yeniden belirlendiği 2. Dünya Paylaşım Savaşı sırasında da hem Rumların siyasal örgütlenmesi olan AKEL’in hem de Kıbrıs Türklerinin kurduğu Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu (KATAK)’ın oluşumuna destek vererek Ada’daki siyasal ortamı kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek istemiştir. Söz konusu dönemde siyasal yaşamına yeni başlayan Dr. Fazıl Küçük bu etkinin ayrımına varmış ve KATAK Kurulundaki görevinden istifa ederek 23 Nisan 1944’te Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi (KMTHP)’ni kurmuştur.

İngiltere, Kıbrıs da içinde olmak üzere sömürgelerindeki egemenliğini sürdürmek için halkların iradelerine (istençlerine) her dönem karışmış ve bunu yaparken de iç birliğin oluşmaması için etkili politikaları başarı ile yürütmüştür.

İngiltere’nin Kıbrıs’ta uyguladığı sömürge politikasının temelini / özünü oluşturan “böl ve yönet” ilkesinin etkilerinin KKTC’de sürmekte olduğunu gözlemlemek üzüntü vericidir. Kıbrıs Türk halkının 1955’ten 1974’e birlik içinde hareket etmesi, söz konusu dönemdeki sorunların toplumsal uzlaşma ile çözüldüğü genel olarak kabul gören bir noktadır. Ancak Kıbrıs Türk halkının geleceği söz konusu olunca, her türlü siyasal ve kişisel çekişmelerin ertelenmesinde bu uzlaşma son yıllarda yitirilmiş; ekonomik, siyasal, sosyal ve askeri alanda sanki her şey yolundaymış gibi iç çekişmeler / kavgalar / tavırlar sürmektedir.

Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını elde edilmesi için “İç barışın” sağlanması,  manipülasyonlara (yönlendirmelere) karşı dikkatli olunması, KKTC’nin hak ve çıkarlarının sağlanması bağlamında toplum olarak birlikte davranılması yaşamsal derecede önemlidir. Ancak bu noktada gerek kamuoyunun gerekse de siyasal karar vericinin bu anlayışla davranması da kaçınılmaz bir ayrıntıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yüzyıl önce söylemiş olduğu, “Bir toplumun iç kuruluşu ne denli güçlü, sağlam olursa, dış siyaseti de o ölçüde güçlü ve dayanıklı olur.“ özlü sözü, her düzeyde dikkate alınmalı ve uyanık olunmalıdır.

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KIBRIS TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ
KIBRIS TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

(AS: Bizim kısa katkımız yazının altındadır..)

Sayın İsmail Bozkurt’un kavramsallaştırdığı Kıbrıs Türklerinin “Var Olma Mücadelesi”, 20’nci yüzyıla damgasını vuran bir olgudur. İngiliz yönetimi altında başlayan Var Olma Mücadelesi, Kıbrıs Cumhuriyeti sırasında ve sonrasında da sürmüş, günümüzde çözüm bekleyen sorunların başında yerini almıştır.

Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından 20’nci yüzyılın ilk yarısında Anadolu’da başlatılan Milli Mücadele’nin bir benzerini de Kıbrıs Türkleri vermektedir. Ancak bir farkla; Anadolu’daki Milli Mücadele kısa bir süre sonra Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne dönüşmüş olmasına karşın, Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık istenci (iradesi) ne yazık ki uluslararası kuruluşlar ve bağımsız devletler tarafından, Türkiye dışında, tanınmamıştır. Bu durum Kıbrıs Türk halkının on yıllar süren yalnızlığına yol açmıştır.

Kıbrıs Türklerinin vermiş olduğu ve dinamik yapısını hâlâ koruyan bu mücadelenin hem KKTC’de hem de Türkiye başta olmak üzere çeşitli düzlemlerde anlatılması ve kamuoyu ile akademik dünyada farkındalık oluşturulması büyük önem taşımaktadır.

Peki, bu konuda KKTC’nin devlet politikası var mıdır? Buna “evet” diyebilmeyi çok isterim, ancak Kıbrıs Türklerinin Var Olma Mücadelesinin kitlesel olarak anlatıldığı, yükseköğretim kurumlarının programları arasında olduğunu söyleyebilmek olanaklı değildir. Kıbrıs Türklerinin Var Olma Mücadelesi ile Kıbrıs Türk halkına on yıllardır dayatılan insanlık ve hukuk dışı uygulamaların yeterince anlatılmadığı gerçeği kamuoyunun da uzlaştığı bir sorundur.

KKTC’de halen etkin 22 üniversiteden yalnızca ikisinde (Yakın Doğu Üniversitesi ve Lefke Avrupa Üniversitesi) Tarih Bölümü vardır. Bu durum bile Kıbrıs Türklerinin savaşımının (mücadelesinin) kamuoyuna anlatılması ve yeni kuşaklarda tarih bilincinin oluşturulması konusundaki politika eksikliğinin somut göstergesidir.

Şöyle ki: Halen KKTC üniversitelerinde 110 bine yakın öğrenci lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimlerini yürütmektedir. Bu öğrencilerin %90’nı aşan bölümünü Türkiye ve 3. ülke vatandaşları oluşturmaktadır. Kısaca 90 binin üzerindeki üniversite öğrencisi mezun olduktan sonra uzun yıllar kaldığı KKTC’den ayrılırken, Kıbrıs Türklerinin Var Olma Savaşımından habersiz olarak ülkelerine dönmektedir. Uzun yıllardır süren bu durumun doğal sonucu olarak, KKTC’de yükseköğrenimlerini tamamlayan yaklaşık 400 bine yakın kişi, Kıbrıs Türklerine uygulanan insanlık ve hukuk dışı politikalar konusunda bilgi sahibi olmadan ülkelerine dönmüşlerdir.

  • Kıbrıs Türk halkının Var Olma Savaşımını anlatabilmek yolunda çok büyük bir fırsatın kaçırılmış olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.

Bu eksikliğin yaratmış olduğu sakıncalar her düzeyde dile getirilmiş olmasına karşın, önemli bir adımın atılmamış olması düşündürücüdür.
***
Kıbrıs Türklerinin Var Olma Mücadelesini Anavatan Türkiye’de anlatmak, hem kamuoyunda hem de akademik alanda farkındalık yaratmak amacıyla önemli bir girişimde bulunulmuştur.

Nitelikli bilimsel ve ulusal öğretim ile araştırmaları önceleyen, içinde bulunduğu coğrafyayı ve Türkiye’yi okumaya çalışan bir vizyonla çalışmalar yapan Başkent Üniversitesi kurucusu ve Yönetim Üst Kurul Başkanı Sayın Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın bu konudaki eksikliği gidermek amacıyla vermiş olduğu buyrum (direktif) doğrultusunda

  • Kıbrıs Türk Tarihi Araştırmaları Merkezi KITAMER kurulmuştur.

Türkiye ve KKTC’de benzeri olmayan bu Merkezin misyonları arasında:

  • Türkiye’de Ulusal Dava olarak kabul edilen Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve bağımsızlık savaşımını geniş kitlelere duyurmak ve farkındalık düzeyini artırmak,
  • Akademik çalışmalar yaparak sorun alanlarını bilimsel yöntemlerle inceleyip elde ettiği sonuçları ve çözüm önerilerini ilgili kurumlarla paylaşmak,
  • Gereksinim duyulması durumunda Kıbrıs’taki gelişmeler konusunda danışmanlık yapmak yer almaktadır.

KITAMER’in yakın bir gelecekte Kıbrıs Türk Tarihi Enstitüsü’ne dönüşmesi ile ilgili stratejik hedef ise, on yıllardır dile getirilen ancak bugüne dek somut adım atılmamış önemli bir tasarımdır..
===========================
Dostlar,

Bu önemli ve coşku veren Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kurucu müdürlüğüne, dostumuz E. Albay Doç. Dr. Mehmet BALYEMEZ atanmıştır.

Mehmet Balyemez - Kıbrıs Türk Tarihi Araştırmaları Merkezi - Başkent Üniversitesi | LinkedIn

Sayın Balyemez Cumhuriyet Tarihi doktorudur. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde Sn. Prof. Dr. Bige Sükan danışmanlığında yürüttüğü doktora tezi, Kıbrıs Türk tarihinde son derece kapsamlı ve değerli, beş yüz sayfayı aşkın bir bilimsel araştırma ürünüdür. İngiliz arşivlerinden geniş ölçekte yararlanılmıştır ve Türk Tarih Kurumu‘nca basılmaya değer bulunmuştur.

Dr. Balyemez’in kişisel arşivinde oldukça varsıl (zengin) belgeler bulunmaktadır. Bunların araştırmacılara açılması ve ulusal – uluslararası kamuoyuna doğru bilgiler verilmesi gereklidir. Haklı Kıbrıs Ulusal Davamızı savunmada elimiz gerçekte çok güçlüdür.

Ingiliz Yönetimi Döneminde Kıbrıs Türklerinin Siyasi Kitabı

Dr. Balyemez, KKTC üniversitelerinde öğretim üyesi olarak çalıştığı yıllarda “KKTC Tarih Kurumu”  (Türk Tarih Kurumu benzeri) kurulması için çok çaba göstermiştir. Bu adım atılmalıdır. KKTC halkına ve özellikle gençlerine ulusal tarih bilinci kazandırılması yaşamsaldır.

Başkent Üniversitesi kurucu rektörü, yurtsever bilim insanı hocamız Sayın Prof. Dr. Mehmet Haberal‘ın, kendisine götürdüğümüz böylesi bir öneriye hızla ve yürekten destek vermesi alkışlanacak bir durumdur. Zamanla bu Araştırma ve Uygulama Merkezinin ulusal – uluslararası ölçekte lisansüstü tezlerin üretildiği bir Enstitü’ye evrilmesi çok yerinde olacaktır.

Devletin ilgili birimlerinin, başta Türkiye ve KKTC Dışişleri Bakanlığı olmak üzere, bu girişme destek vermeleri çok olağandır. Türkiye’de ve İngiltere’de, dünyanın başka yörelerinde yaşayan Kıbrıs Türklerinin de bu Merkezle yakından ilgilenmeleri gerekmektedir:

Merkez, web sitesini de açmıştır ve önemli bilgi, belgeleri paylaşmaya başlamıştır :

https://kitamer.baskent.edu.tr/kw/index.php

Başarılar diliyoruz..

Sevgi ve saygı ile. 06 Ekim 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik