Prof. Dr. Çağatay GÜLER
Halk Sağlığı Uzmanı, Çevre Sağlığı Uzmanı
Cumhuriyet, 08 Temmuz 2021
(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)
Gün boyu çok şiddetli yağışların etkisi altında kaldı kentlerimiz. Adana-Ankara-İstanbul tren seferleri durduruldu. Haberlerde, altı boşalarak toprak setleri arasındaki köprüler dizisine dönüşmüş rayların görüntüsünü veren televizyon kanalları tren seferlerinin durdurulmasıyla “olası bir felaketin” önlendiğini bildiriyorlardı. Ardından çöken asfalt görüntüleri, asfaltta oluşan derin kuyu. Bir başka görüntüde dörtte üçü yardan aşağı akmış şehirlerarası yollar. O sırada oradan arabaların geçmemiş olması, birkaç arabanın da durumun farkına varıp durabilmesi “olası bir felaketi” önlemiş!
Demek ki o yolun yapımındaki yanlışlıkları ve hırsızlıkları sorgulamakla zaman yitireceğimize, yağmur yağacağı zaman şehirlerarası ulaşımı durdurursak olası birçok felaketi önlemiş olacağız! Yıllar önce bir gece yarısı, salgın ihbarı yapan muhtarın söylediklerini anımsıyorum. Gerekli önlemleri almak ve filyasyon çalışmaları için hemen gitmemiz gereken köy coğrafi olarak yalıtılmış bir bölgedeydi. Ekibin güvenliği için ısrarla yolun durumunu sorgulayınca muhtar acımasız bir kara mizahla kestirip atmıştı:
- “Merak etme, müteahhit yolu değil, kazma kürekle yaptık biz o yolu!”
DÂHİYANE YAKLAŞIM (!)
Kırk yıllık Halk Sağlığı Uzmanıyım. Eğitimimiz ve çalışma yaşamımız bu alanda çalışan bizlere koruyucu önlemlerin ne kadar önemli olduğunu yüzlerce kez göstermiştir. Birilerinin de bunların önemini kavraması için yıllarımızı verdik. Ama yukarıdaki “olası bir felaketi önlemeye” yönelik yaklaşımın teknolojik altyapıdan zarar görmemek için kullanılabileceğini bilmiyorduk.
Bize göre bilim ve teknoloji devreye girer ve sorun biterdi. Yeni yaklaşımı önce biraz yadırgasam da sonra mantıklı geldi! Bu yöntemin dünyanın hukuk, eğitim ve demokrasi yoksunu, geri kalmış bölgelerinde işe yarayacağını anladım. Bizim yöntemimiz yanlışmış. Ne diyordu aktör, güldürü sanatçısı, yazar ve yapımcı Emo Philips:
- “Her akşam yatmadan önce yeni bir bisikletimin olması için Tanrı’ya dua ederdim. Ancak bir gün, yöntemin bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim; yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce günahlarımı affetmesi için dua ettim…”
Gerçek bir cinayet oldukları halde kaza, özellikle iş kazası süsü verilerek örtbas edilmeye çalışılan olayların gerçek nedenlerini, alınmamış olan önlemleri sıralamak sizi kötü adam yapacaktır. Demek ki “olası bir felaketi” önlemek için bu cinayetler görmezden gelinmelidir!
Çevre kıyımlarının bölgede yaşayanlara, gelecek kuşaklara ve diğer canlılara vereceği zararları önlemeye çalışırsanız kendi çocuklarınızı karşınıza diker, koşullandırılmış kalabalıkları üstünüze kışkırtırlar.
- “Olası bir felaketi önlemek için” çevre ve ekoloji duyarlılığı bir yana bırakılmalıdır!
BİLMENİN HUZURSUZLUĞU…
Sorumluluk duygusu yaşamı zorlaştırır..
Gerekeni yapmak için hırpalanmayı, örselenmeyi göze alır, engelleri ve güçlükleri bahane olarak kullanamazsınız.
- “Olası bir felaketi önlemek için” sorumluluk duygusundan kaçınılmalıdır!
Bilmek huzursuzluk nedenidir.
Bilgi sorgulamayı getirir.
Her türlü sorgulama düşünmeye “ve hatta” eleştirel düşünmeye yol açar.
Düşünürseniz konuşursunuz, haklarınızı kullanmaya kalkarsınız.
Sonuçta hırpalanır, dövülür, sövülür en sonunda bir bahaneyle tutuklanırsınız.
“Olası bir felaketi önlemek için” eğitim ve öğrenimden, okuyup yazmaktan bile kaçınılmalıdır!
===========================
Dostlar,
Bilge Çağatay Güler ile Hacettepe Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Bölümünde 11 Kasım 1978’de birlikte Tıpta Uzmanlık Eğitimine başladık.
Demek oluyor ki, o gün başlayan kadim dostluğumuz 43. yılını bitirecek birkaç ay içinde. Çağatay 1975’te Hacettepe Tıp’tan mezun olmuş ve temel tıp dallarından Fizyoloji Uzmanlık eğitimini tamamlamıştı, 2. bir uzmanlığa başlıyordu. Biz 1977 İstanbul Tıp mezunu idik ve 1 yıllık alan (saha) çalışması sonrası Doğu Anadolu’dan geliyorduk.
Çağatay ayrıca Halk Sağlığı alanında Doktora da (PhD) yaptı.. MD, PhD dereceli yani.
İlerleyen yıllarda Yan Dal / İleri İhtisas / Süper İhtisas yaparak Halk Sağlığı Anabilm Dalının alt bilim Dallarından olan Çevre Sağlığı alanında da, 1219 sayılı yasaya dayalı Tıpta Uzmanlık Tüzüğü uyarınca uzmanlaştı.
Mesudiye’de çalıştı..
Ordu Sağlık Müdürlüğü yaptı..
Şiir kitapları yazdı yürekleri işgal eden, gönülleri tutsak alan.
300’ü (üç yüz!) aşkın kitap yazdı! Üç yüz!
Emeklilik töreninde yayınevi onları sıra sıra masalarda sergiledi..
Çağatay o gün tek 1 kitap satışına izin vermedi ama..
**
Yetiştiği Anabilim Dalında kurucu üstadımız Prof. Dr. H. Nusret Fişek’in koltuğuna oturdu, Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı.
Sağlık Bakanlığında Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü yaptı.
Hacettepe Tıp Fakültesi Dekan vekilliğini üstlendi..
Nükteleri (esprileri) dillerden düşmez, hazır yanıt, sıra dışı üstün zekalı..
Bu yazısında da hiçbir san (unvan) kullanmamıştı, biz izin almadan ekledik!
***
Şimdi sıra bam teli sorularda :
Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD neden emekli ve evinde oturuyor?
67. yaş bitimi emeklilik Tanrısal mıdır (İlahi mi dir) ?
Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD neden akademik etkinliğini kamusal alanda sürdür(e)memektedir?
Türkiye’nin “Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” donanımlı bir Hekimi, hele hele Halk Sağlığı – Çevre sağlığı alanlarında 2 ayrı dalda uzman 40+ yıllık birikimli bir hekimi köşesine itme hakkı, lüksü var mıdır?
“Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” neden örn. Cumhurbaşkanı danışmanı değildir?
O anlı – şanlı Cumhurbaşkanlığı ofis – büro – başkanlıklarında neden el üstünde değildir?
“Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” neden Sağlık Bakanı hatta kurumsal olarak Sağlık Bakanlığı onursal ve kıdemli (senior) danışmanlarından değildir?
S. Bakanı Dr. Koca, bu yakıp – yıkıp geçen Kovit-19 salgınında tek 1 kez olsun “Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” den danşımanlık almış mıdır??
***
Yaraşırlık (Liyakat) bu ülkede Kaf dağının ardında yitik midir?
“Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” için bu ülke, O’na sunduklarından yeterince – gereğince yararlanmış mıdır?
Tersine kimin hakkı, yetkisi olabilir?
20 yıldır AKP iktidarında yapılıp – edilenlerin kendilerince kutsal kitapta yeri neresidir?
Kökten din dışına düşmüşlerdir çünkü izledikleri yol, bütünüyle (harfiyen!) emperyalizmin güdümünde SİYASAL İSLAM olup, emin olunsun ki, Muhammet Peygamberin hatta Yüce Tanrı’nın havsalası (öngörüsü) dışındadır!
Haliyle, orada, “Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” gibi bilgelerin “hakkı” ndan söz etmek laf-ı güzaf ve de abesle iştigaldir..
Saray rejimi gerçekte ne ile / nelerle meşgul ya da tutsaktır!?
Ve izin verilsin, soralım :
- Din bu mudur efendiler!!??
Veeeeeee ;
Türkiye gibi gelişmekte olan yarı sömürge ülke – ulusların aşılamayan bu açmazlarında “Prof. Dr. Çağatay Güler MD, PhD” gibi uluslararası nitelikte yurtsever uzmanlarını gereğince değerlendiremeyişi kilit etmenlerden biri değil midir?
Tersini savlayacak babayiğit – anayiğit (devr-i AKP’de anlamsız ama!) varsa beri gelsin..
Sevgi ve saygı ile. 11 Temmuz 2021, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik