Etiket arşivi: Bekir Coşkun

ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan:‘Oynanan Oyunu Bozacağız’

‘Oynanan Oyunu Bozacağız’

portresi

Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği                        :

Yargı siyasallaştı; aydınlar hapishanelere dolduruldu!

29 Ekim 2012’de Ankara’da on binlerce yurttaşın katıldığı Cumhuriyet Bayramı kutlamasını örgütleyen, çok sayıda sivil toplum kuruluşu ve sendikanın içinde
yer aldığı Vatan ve Cumhuriyet Birlikteliği, 24 Mart Pazar günü saat 13.00’te Yenimahalle Belediyesi Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde

  • “Vatanımıza – Cumhuriyetimize ve Emeğimize Sahip Çıkıyoruz”

etkinliği düzenleyecek.

Etkinliğe;

– Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel,
– ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan,
– İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal,
– Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu,
– Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu,
– Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun,
– Sanatçılar Girişimi Sözcüsü ve yazarımız Ataol Behramoğlu,
– Türkiye Gençlik Birliği eski Genel Başkanı İlker Yücel,
– Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Veli Demir,
– Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin,
– İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör ve
– Engelliler Konfederasyonu Genel Başkanı Turhan İçli

konuşmacı olarak katılacak.

Vatanın – Cumhuriyetin ve emeğin saldırı altında olduğunu belirten,
saldırının anayasa tartışmaları ile açığa çıktığını ifade eden
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, etkinliğe ilişkin,

  • Yeni anayasa bölünme isteyenlere yarayacak.
    Anayasada nelerin yer alacağı, terör örgütü başı ile pazarlık ediliyor.
  • İçeriği halktan gizlenen bu pazarlığın amacı, ülkemizin bölünmesine yol açacak tavizler karşılığında, iktidar alanlarının genişletilmesine destek almaktır.
  • Ulusumuz ise emperyalizme karşı verilen ‘Kurtuluş Savaşı’ sonrası sınırları çizilen aynı vatanda birlikte yaşamak istiyor” açıklamasını yaptı.
  • Yargının siyasallaştığı, hapishanelerin hukuksuz uygulamalarla doldurulduğu; demokrat, Atatürkçü, sivil veya asker birçok aydının özgürlüğünden yoksun bırakıldığı bir ortamda anayasanın yapılamayacağını belirten Çölaşan,
  • Amaç; Atatürk ilke ve devrimlerini yok etmek,
    insanlarımızı din, mezhep ve etnik kökenlerine göre ayrıştırarak
    Türk milletini birbirine düşürmek, vatanı bölmek, Cumhuriyet’i yıkmaktır.
  • Oynanan oyunu görüyoruz. Oynanan oyunu bozacağız.
    Halkımızın toplantıya güçlü bir şekilde katılımı ve varlığı,
    saldırı odaklarına açık bir mesaj olacak, sonraki eylemlerimiz için
    kuvvet kazandıracaktır.” dedi. (Cumhuriyet, 20.03.2013)

Doğu Perinçek : Halkı horozlar uyandırmaz

Halkı horozlar uyandırmaz

Doğu Perinçek
Aydınlık, 30 Eylül 2012

Merakla izliyorum Osman Özbek generalimizi.

23 Eylül 2012 Pazar günü Ulusal Kanal beyazcamından “Milletimiz artık uyanmalı” diye alışılan çağrısını yaptı.

Halkı kim uyandırır ?

Millet, çağrılarla uyanmaz Sayın Komutanım.

Millet uyandırılır.

Millet, örgütle uyandırılır, Partiyle uyandırılır.
Şöyle bir dünya tarihine bakalım, kendi tarihimize bakalım. Kendiliğinden uyanmış bir millet var mı? Bireysel çağrılarla yerinden doğrulan bir halk görülmüş mü?
“Uyan Yâr” diye Yukarı Fırat havzasında olağanüstü bir maya vardır. En güzel Zülküf Altan söyler.

Sevgiliyi karşı yamaçlardan veya balkonunun altından “Uyan yâr” diye seslenerek uyandırabiliriz. O yâri hatta horozlar bizden önce uyandırmış da olabilir.
Ancak halkı horozlar uyandırmıyor; örgütler uyandırıyor; siyasal partiler uyandırıyor.

Uyandırmak nedir?

Çünkü halk için uyanmak, bir işe uyanmaktır, hayatı değiştirmeye kolları sıvamaktır.
O nedenle halk, ancak o işe önderlik edecek örgütün çağrısına ikna olur. Tarihte bütün uyanışlar, yedi iklimde böyle olmuştur.

Uyan çağrısı, hayatı değiştirelim çağrısıdır, uygulamaya yönelik bir çağrıdır.
O zaman o uygulamanın aracını millete göstereceksiniz.
Yani Arşimet gibi bir manivelanız olacak ki, dünyayı yerinden kaldırasınız.
O kaldıracı, o örgütü göstermeden, halkı uyandıramazsınız.
Halk, toplumun siyasal iktidar mevzisinden değiştirildiğini biliyor.
Halkı bugün, “sivil toplum kuruluşu” diye adlandırılan dernekle, cemiyetle iktidar mücadelesine seferber edemezsiniz.

O nedenle biricik uyandırma aracı, siyasal partidir.

Bunu en iyi askerlerin anlaması gerekir.

Mangalar, takımlar, bölükler, taburlar, alaylar, tugaylar, tümenler halinde örgütlenmeyen ve piyade, topçu, istihkâm, levazım, hava ve deniz kuvveti diye sınıflandırılmayan bir ordu, nasıl savaşamazsa, halk da örgütlenerek siyasal mücadeleye seferber edilir.

Halkı harekete geçirecek olan işte o örgüttür; daha doğrusu partidir.
Önüme hangi örgütle hangi kişi koyuyorsunuz?

E. Tümg. Osman Özbek, sevdiğim, saydığım, mert, cesur, birikimli bir aydınımızdır.
Elinde demir asa, ayağında demir çarık gitmediği yer kalmadı.

Banu Avar da öyledir.

Gider ve millete “uyanın” derler.

Millet ise, içinden “Peki uyandım, benim önüme hangi teşkilâtla, hangi görevi ve hangi işi koyuyorsun” diye kendi kendine konuşur ve coşkulu söylevi alkışlar.
Yalnız E. Tümg. Osman Özbek değil, konferanstan konferansa koşan nice aydınlarımız var.

Sonra bu milletin büyük yazarları var.

Hepsi tek at tek mızrak uyan çağrıları yapıyor ve nerdeyse her gün “Bu millet niçin uyanmıyor” diye yazıklanıyorlar.

Peki sen niye örgütlü değilsin?

Örneğin çok sevdiğim, çok değer verdiğim Oktay Akbal ağabeyim, Bekir Coşkun, milletin uyanmayışından en çok acı çeken yazarlarımızdandır.

Millete uyan çağrısı yapan aydınlarımız, haklarını yememek gerekir, “örgütlenin” nasihatinde de bulunuyorlar. Hep aklıma gelmiştir.

Onların konuşmalarını dinleyen, yazılarını okuyan insanlar, içlerinden “Peki sen niye örgütlü değilsin” diye sormuyor mu?

Yani partileşmek, ayak takımına gereklidir de Oktay Akbal ve Bekir Coşkun’a gerekli değil midir?

Halka örgütlenin öğüdü verenler, kendilerini bu öğüdün üstünde mi görüyorlar?
Halkı örgütleyenler önce kimi örgütledi?

Milleti uyandıranlara, halkı örgütleyenlere bakalım, önce kendilerini örgütlediler ve o örgütle halkı uyandırıp örgütlediler ve harekete geçirdiler.

Halkın öncüsü, halkı örgütlemeye kendisinden başlar.
Namık Kemal ve arkadaşları, Belgrat Ormanlarında Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ni (ilk adı
İttifakı Hamiyyet) kurmasalardı, milleti kim, nasıl uyandıracaktı ve örgütleyecekti?
O genç devrimciler Askeri Tıbbiye’nin bodrumunda İttihat Terakki’yi kurmasalardı, 1908 Hürriyet Devrimi’ni kim, hangi milletle yapacaktı?

Mustafa Kemal Paşa, niçin Müdafaai Hukuk Teşkilâtına katıldı?

Çünkü milleti uyandırmanın çağrılarla olmayacağını biliyordu.

Sivas Kongresi’nden sonra yapılan Heyeti Temsiliye toplantısının 13 gün süren müzâkere tutanakları, İstiklâl Savaşı’nın başarı sırlarını verir.
Orada Mustafa Kemal Paşa, kurulan Millî Teşkilâtın iktidar hedefli bir siyasal parti olduğunu ısrarla vurgular
(Bkz. Atatürk’ün Bütün Eserleri, c. 5, s. 163 vd, 182 vd, 197 vd, 212 vd, 242 vd, 250 vd, 273 vd, 291 vd, 300 vd).

Milleti o Teşkilât uyandırmış, örgütlemiş ve seferber etmiştir.

Aydın tanımı

Partili olmak, yalnız uyandırma yeteneği değil, aynı zamanda aydın tanımıdır.
Mustafa Kemal Harbiye sıralarından başlayarak İhtilâl örgütü üyesiydi.
Vatan ve Hürriyet, İttihat ve Terakki, Müdafai Hukuk, Cumhuriyet Halk Fırkası içinde örgütlü mücadele, Atatürk’ün genç zabitlikten son nefesine kadar siyasal hayatının özetidir.

Ve kendi parti üyeliğini, Cumhurbaşkanlığından daha önemli gördüğünü de ifade etmiştir.
Partili olmak, hayata müdahale için biricik konumdur.

Bu nedenle Lenin ve Gramsci aydını, sınıfların öncü kesiminde yer alma eylemiyle, partili olmakla tanımlamışlardır.

Uyandırma Servisi

Fikret Otyam, gazetecilerin piri, bu toprakların ressamı ve Partili.

Prof. Dr. Özdemir Nutku, tiyatromuzun kıdemlisi ve teorisyeni, hem Shakespeare’i Türkçeye kazandırdı, hem Partili.

İrfan Yalçın, Türk romanının ustalarından ve Partili.

E. Tuğg. Servet Cömert, E. Korg. Yaşar Müjdeci E. Kur. Alb. Cemalettin Korkut ve E. Tuğg. Noyan Umruk; vatan görevine Partide devam ediyorlar.

Hayati Asılyazıcı, tiyatro eleştirmenlerimizin kıdemlisi ve Partili.

Osman Şahin, sonsuza yürüyen hikâyeci ve Partili.

Sarper Özsan, müziğimizin ustalarından Parti üyesi.
Levent Kırca, tiyatromuzun ustası ve yüz akı. “Kararım karardır” diyor.

Hüseyin Haydar, zor günlerin usta şairi ve Partili.

Ve Öner As’ın pusulası:

Değerli Başkanım,

1962-65 senelerinde tam 36 ay askerlik yaptım.
19 Mayıs günü Partimize katılarak,bundan böyle ASKERLİĞİME, PARTİMİZDE devam kararı aldım. Kadıköy Şubesi askerliğimi kabul ettiler,
Çok mutluyum. Saygılarımı kabul etmenizi rica ederim. Öner AS

Türkiye halkını Uyandırma Servisi, İşçi Partisi’dir.

Atatürk’ü Sattınız…

Bekir Coşkun
15 Eylül 2012, Cumhuriyet

Atatürk’ü Sattınız…

Ben bu milletin Atatürk’ü hak etmediğini düşündüm…

Millet de benim gibi düşündü ki; bir torba kömüre gitti…

Ona saldıranları taç yaptı başına…

*

Önceki gün geldi yeni haber:

Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararına göre, çocukların ders kitapları hazırlanırken, Atatürk ilke ve inkılapları artık öyle dikkate alınmayacak…

*

Artık bademin zaferlerini dikkate alırsınız…

Gerçi savaşı yok ama…

Gemi battı…

Uçak düştü…

Cephanelik uçtu…

Hücuma geçti, bu sefer kendi vatandaşlarımızı vurdu düşman niyetine…

*

Bir adım daha atılarak okullardan da siliniyor Mustafa Kemal…

İzi kalmasın…

*

Hendek Savaşı…

Bedir Harbi giriyor kitaplara…

Ama kuruluşun ilk adımı 30 Ağustos Zaferi kulak ağrısına gitti…

Duymadı çünkü…

*

Milli Eğitim Bakanı cingöz…

“Bir yerde yazılı zaten, her yere ayrı ayrı yazmaya gerek yok.” demeye getirdi…

Ama dergilerinde Cumhurbaşkanı’nın 7, Başbakan’ın 9, kendisinin 13 resmi var…

Her yerdeler…

Ola ki hani görmezler diye, kuşe kâğıda basılı birer renkli Başbakan posterini ise,
ders başlarken önüne koydular çocukların…

Mecburi baktılar bebeklerim…

*

Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ile yıkılış ilkeleri yer değiştiriyor bir bakıma…

*

Ve asıl…

Bir millet seyrediyor…

Kendisine özgürlük, bağımsızlık, kimlik, kişilik, onur, şeref, gurur ve bir yurt veren…
Devletini kuran yiğidinin silinmesine sessiz…

Resimlerinin indirildiği duvarlar kadar umursamaz…

Nankörlüğe razı…

Yine bir avuç yürekli insanın vefa çığlığı var…

O kadar…

Söylemleri duvarlardan söküldüğünde, heykelleri kırıldığında, resimleri indirildiğinde,
ismi kitaplardan silindiğinde olduğu gibi…

*

Demek ki bu millet hak etmedi Mustafa Kemal’i…

Dünyanın sahiplenip hayran olduğu insan…

Fazla geldi…

Bekir Coşkun : Kalem Ol Kırsınlar…

Cumhuriyet 14.08.2012
ONUNCU KÖY

Bekir Coşkun
bcoskun@cumhuriyet.com.tr

Kalem Ol Kırsınlar…

Dolma kalem:
Doldur ki yazsın…
Artık hangi rengi doldurursan…
Kafası mürekkebin içine batırılır, kıçı iki parmak arasında sıkıştırılarak
pompadan mürekkep yüklenir…
O zaman yazar…
Yazmazsa; sahibi tutup sallar…
Sıçratır tabii…
Artık kime denk gelirse…
Lekesi çıksa bile nasıl olsa izi kalır…
*
Tükenmez kalem:
Her dönemin kalemidir…
Devir değişir, dönem döner, zaman gelip geçer…
Tükenmez..
Yok istenilen biçimde yazmadı, burnunu sürerler…
Burnunu sürttükçe açılır…
Yazar…
Olmadı, ucunu ağzına yaklaştırıp “huh” yaptı mı sahibi, nefes kokusuna bayılır, döktürür de döktürür tükenmez…
Ucuzdur…
İşi bittiğinde kaldırıp çöpe at gitsin…
*
Kurşun kalem; tetiği çekti mi sahibi vınlar, kafadan mı, topuktan mı artık…
Pilot kalem…
Divit kalem…
Keçe kalem…
Sabit kalem…
Olmadı; göz kalemi bari…
Göz boyasın…
*
Başbakan medya patronlarına “kalemlerle” ilgili seslendi:
“Şimdi çıkmış birileri köşesinde yazıyor. Ne diyor? ‘Dışişleri Bakanı’nın
Myanmar’da ne işi var’ diyor… Başbakan’ın kızının, hanımının gidişini
anlıyorum da, Dışişleri Bakanı oraya niye gidiyor, diyor.
Ben buradan o medya patronuna ‘yazıklar olsun’ diyorum.
Bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz?..”
*
Hadi kalemler…
Bir kez olsun tepki gösterin…
O köşeleri bir gün olsun boş bırakın, dünya medyası
onurlu Türk meslektaşlarından bir kez olsun söz etsin…
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, gazeteci yazarlara her sene dağıttığı
ödüllerden en büyüğünü vermek istiyorsa, bir kez olsun çağrı yapsın…
Boş kalsın köşeler…
Pislik dedi, alınmadınız…
Tasmalı dedi, umursamadınız…
Alçak dedi, utanmaz dedi, satılmış dedi…
Bir onursuz mesleğin mensupları olmaktansa bir kez olsun hadi…
*
Bir kez olsun “kalem” ol…
Kırsınlar bari…

Bekir Coşkun : Dur Yolcu!

Her köprü İstanbul’a birkaç milyon nüfus daha çekiyor..Kent yaşanmaz oldu..
Derhal 3. köprüden vazgeçin.. Nüfus artışını frenleyin.. 3-5 çocuk zırvasını bırakın..
Halkımız da bir güzel, politik tercihinin sonuçlarını görsün, bedelini ödesin.. Bekir_Coskun_Dur_yolcu_14.7.12

Bekir Coşkun’dan : Kanun Kuvvetinde Çene..

Kanun_kuvvetinde_cene