Etiket arşivi: Batman’da KESK / SES Öncülüğünde Kürdistan Tıp Kongresi

Can DÜNDAR : 1 Mayıs’ta Taksim’de


Dostlar,

Can Dündar‘ın 29.4.14 günlü Cumhuriyet‘te yayımlanan makalesini sitemizde paylaşmayı 1 Mayıs sonrasına bıraktık..

Tablo gene kan- revan…
Yalnızca İstanbul’da 19’u polis 90 kişi sağaltım (tedavi) altında..
142 gösterici de gözaltında.. Ölçüsüz, yersiz, hatta aşırı şiddet kullanılarak..

İstanbul Tabip Odası’nın açıklaması : 

  • “Binlerce kişinin polis copu, plastik mermi, basınçlı su, biber gazı ve fişeğiyle yaralandığı 2014 1 Mayıs günü bize ulaşabilen yaralı bilgileri:
    En az 4 kafa travması, 1 kulak kesiği, 1 kol kırığı, 15-20 gaz kapsülü ile yaralanma, yüzlerce gaz maruziyeti (AS: sunukluğu) nedeniyle
    klinik başvurusu ile
    bir göz yitiğine yol açabilecek göz yaralanması.”

Halkına görülmemiş zulüm uygulayan bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız..
Ulaşım özgürlüğü, hatta evden çıkma özgürlüğü engellenmiş milyonlarca yurttaş..
Birkaç CHP milletvekili bile tartaklandı, gazlandı – sulandı!..
Dehşet verici bir saldırganlık.

Başbakan R.T. Erdoğan, son derece tehlikeli ve hiç ama hiç rasyonel
(akılcı – ussal) olmayan bir siyasal kumar oynamakta.

İç – Dış danışmanlarını gözden geçirme ve sorgulama zamanıdır tam da..

Çook yalın : Tayyip bey diyecekti ki;

  • Evet hanımlar – beyler.. Ben de geliyorum, dün ben de işçi – emekçi idim..
    Sucuk satıyor, su dağıtımı yapıyor ve ev kiramı bile veremiyordum.
    Emekçilerimizi derin bir empati ile anlıyorum..
    Taksim’e geliyorum ve birlikte halay çekerek,
    1
    Mayıs İşçinin – Emekçinin bayramını birlikte kutlayacağız..

*****

İşte bu denliii…
Kimsenin burnu kanamazdı,
Üstelik Tayyip bey bu centilmenliği gösterdiği için işçilerce protesto bile edilmezdi..

Yine de protestodan ve yükselecek karşıt gösterilerden korkuldu ise,
NEDENİNİ sorgulamak gerekmez mi?? Baskıyla çözüm olanaklı mı??

Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi var.. İnanın, aday olacak ise kredisini bile artırırdı..
Yazık oldu, çok önemli bir fırsat daha kaçtı kendisi adına ve ülkemiz adına..

Tayyip bey, Alman Cumhurbaşkanı’nın diplomatik uyarılarını da tepkiyle karşıladı.

Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck;

  • “Söylediklerimi içişlerine müdahale olarak algılamayın.
    İtiraf ediyorum gelişmeler beni korkutuyor
    demişti oysa…

Anlaşılan artık sağduyu çoook derin kuytularda elden çıktı..
Çok yazık..
Hatta TBMM Grup konuşmasında “içişlerimize karıştı” kartı bile oynandı..
Acaba Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck‘a ikili görüşmede de böylesine tribüne yönelik efelenme tavrı sergileyebildi mi?
Kaç tane Tayyip bey var bu ilkede??
Yabancılar gülüp geçiyor halimize..Uluslararası saygınlığımız dibe vurdu.

Umarız AKP içindeki sağduyulu yetkililer artık üstlerine düşeni gecikmeden yapsınlar..
Bu gidişin faturasının çok ağır olacağını belirtmek asla falcılık vs. değil..
Yalın ve gerçekçi bir siyaset bilimi öngörüsü..

Sevgi ve saygı ile.
2 Mayıs 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=================================================

1 Mayıs’ta Taksim’de  

portresi

Can Dündar
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/65927/1_Mayis_ta_Taksim_de_.html, 29.4.14

1 Mayıs’ta Taksim’de! “Yasak” tabelası, her iktidarın vazgeçilmezidir. Ne kadar çok yere bu tabelayı dikerse, toplumun gemlerini o kadar çeker, o kadar kolay hükmeder.

Evde uslu çocuk ister; okulda düzenli öğrenci, camide katıksız mümin, kışlada itaatkâr asker, büroda, fabrikada “Vur başına al ekmeğini” memur, işçi…

“Yapma” dedin mi, “Niye?” diye sorulmasın ister iktidar…

“Yasak” dedin mi, sorgulanmasın, uygulansın. “Vardır amirlerimin bir bildiği” densin, kurcalanmasın.

Çünkü böylelerini yönetmesi kolaydır. Bir havuçla bir sopa yeter.

Zor olan, asileri yönetmektir. Çünkü onlar itaati değil, itirazı bilir. Kendisine uzatılan havucun peşinden girmez ağıla hemen; her emri dinlemez, “yasak” tabelasını sevmez. “Neden?” diye sorar, “Ne hakla!” diye kızar, arar hakkını hukukunu; sopalamaya kalktın mı azar. Böyleleri için “Girilmez” tabelası, tahrik edici bir “Gir!” çağrısından ibarettir. “Yasak”sa zaten delinmek içindir.

1 ‘Mayıs’a Taksim yasağı, yalnızca bir inat sorunu değil elbette; ama bu anlattığıma ilişkin bir boyutu da var. Kimi büyük işçi sendikalarının “Taksim yasak hemşerim” talimatını duyunca kuyruğu kıstırıp “Haşmetmeap nereyi uygun görürlerse orada kutlayalım” diye hazırola geçmesi, bunun işareti… DİSK’in, KESK’in, muhalif partilerin, gençlik ve öğrenci örgütlerinin “Taksim” diye diretmesi de öyle… Havuç yeme peşindeki uysallarla “Yemişim havucunu” tavrındaki asilerin tarihsel ayrışması bu bir yerde…

Daha önce sıkıyönetim baskılarına karşın savunulmuş bir hak var ortada…
Orada katledilmiş insanların anısı var. Alan açıldığında barış içinde kutlama geleneği var. Ve şimdi de mantığı olmayan bir yasak var. Hükümetin “Bunlar gövde gösterisi yapar, façamızı bozar” korkusuyla koyduğu, dayanaksız, hukuksuz bir yasak…

Hukuk devletinde bu tür kilitlenmeleri yargı çözer.
Demokratik devletlerde uzlaşma kültürüyle çözülür.
İnsan haklarının egemen olduğu yerlerde, kişi hak ve hürriyetleri gözetilir.
Otoriter rejimlerde ise “Şef” ne derse o olur.

Türkiye, şimdi bu sonuncu şablona sokulmaya çalışılıyor. “Şef” istediği belgeye “Gizlidir” damgası vurabilsin, istediği yayın organını “Sansür” koyup susturabilsin, istediği meydanı “Yasaktır” tabelası asıp kapatabilsin isteniyor.

Uslu çocuklar, katıksız müminler, itaatkâr askerler, gözde memurlar,
“Canım şu uzaktaki kum havuzunda oynayalım, ne olacak” diye kenara çekiliyor.

Bu ödünün, yarın yenilerini getireceği, yakında hükümetin uygun görmediği hiçbir yerde, onun izin vermediği hiçbir sözün söylenemeyeceği, giderek toplumsal muhalefetin tümden susturularak ağıla tıkılacağı görülmüyor.

Başbakan’ın göremediği de şu:

Biz, kendisinden farklı olarak, itaate değil itiraza dayalı bir kültürde yetiştik.
Koşulsuz boyun eğmeyi değil, her koşulda sorgulamayı öğrendik; çocuklarımıza da öyle öğrettik. İnsanlığın, sinerek değil, sorarak geliştiğine inandık.

Her emrin, sözün, kitabın, yasağın, kararın nedenini, niçinini sorguladık. Belki o yüzden 3 kişi bir araya geldiğimizde bir örgüt disiplinini beceremiyoruz, ama yine de hiç değilse -çok şükür ki- bunca darbeye, yasağa, baskıya, zorbalığa, bütün o meydanlara yığdığınız TOMA’lara, göz çıkaran gaz bombalarına, kurşunlara karşın yılmıyor,
itiraz ediyor, meydanlara çıkıyor, haykırıyor, hayal ettiğiniz gibi bir uysallar ordusu olmuyoruz.

Zorlamayın, sizin kalıp bize dardır. Okullar kadar, meydanlarda okuyarak yetiştik biz…

Şimdi her yasağa meydan okumamız ondandır.

JAPON KÜLTÜRÜ ve GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİ


Dostlar,

Sn. Prof. Dr. D. Ali Ercan aşağıdaki dosyayı paylaşıyor..

Bir toplum nasıl oya gibi, nakış gibi dantel dantel işlenerek inşa ediliyor..
Disiplinle, çalışkanlıkla, erdemle, üretkenlikle..
Toplum mühendisliği ile.

Vahşi ve hiç de cömert olmayan çok sınırlı (yakl. 380 bin km2 ile Türkiye’nin yarısından az, dağlık, çok sayıda ada ve sürekli depremler..) bir coğrafyada insan azmi ve çabasının akıl ve bilim öncülüğündeki inanılmaz utkusu..

Üstelik 1945’te Hiroşima ve Nagasaki kentlerine ABD tarafından 2 atom bombası atılarak 200 bin dolayında insanını yitiren, önemli toprak parçaları tarım yapılamaz duruma gelen, 68 yıldır süregelen radyoaktif ışıma ve artmış hastalık
(kanser ve doğumsal anomaliler, yaşamın kısalması..) yükü..

Farklı etnisiteleri, dinsel inanç kümelerine karşın
Bir halkın JAPON ULUSU – JAPON MİLLETİ – JAPON ULUS DEVLETİ olma azmi.

Sayın Prof. Bozkurt Güvenç bu ülkeye giderek yerinde gözlemlerle
JAPON KÜLTÜRÜ adlı koca bir kitap yazmıştı en az 30 yıl önce..
Ne kadar okundu acaba??

Türkiye’de ise Batman’da KESK / SES Öncülüğünde Kürdistan Tıp Kongresi

ve Kürt Ulusal Marşı okunması..

Dayatarak..  Gererek..

Başbakan RT Erdoğan’ın ANDIMIZIN kaldırılmasına göğsünü siper etmesi..

Bir yandan ANDIMIZ‘ın “Türk Milliyetçiliği” yaptığı suçlaması -ki gerçek değil-
öte yandan göstere göstere Kürt milliyetçiliği yapma..

Bu arada 9. Cumhurbaşkanı Sn. Süleyman Demirel’den gelen uyarıya
dikkat edilmelidir :

Demirel’den paket uyarısı: 'Millet bilincimiz ortadan kalkar'

Tarih, bu tablolara sürüklenen toplumların ülke ve ulus birlikteliğini yitirdiğini ve
küçük devletlere parçalandığını, bu devletçiklerin ise kısa ömürlerle tarihten silindiğini belgeliyor.

Yazık.. Çok yazık..

Bu halk, Anadolu halkı ölüm-kalım savaşını vererek kendisini yoktan var edeli 100 yıl bile olmadı. Ama Yüce Atatürk‘ün öngörüleri geçerlidir. Türkiye Cumhuriyeti
bu zorlukları da aşacak ve sonsuza dek yaşayacak, yaşatılacaktır.

Bu da,

  • TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN ANADOLU HALKI = TÜRK MİLLETİ‘nin
    “andı” dır..

ANDIMIZ’ın yazarı, asla ırkçı olmayan ama özgüvenli, değerleri olan bir millet yaratmak üzere yaratıcı zekâsının ürünü olan sözleri kaleme alan saygın meslektaşımız, Atatürk‘ün T.C. Milli Eğitim Bakanlarından Sn. Dr. Reşit Galip’i saygı ile anıyoruz.

 

Sevgi ve saygı ile.
06.10.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

======================================

Japan – some interesting facts

These practices set a high standard for young people . . . . .

  • Japanese children clean their schools every day for a quarter of an hour with teachers. This led to the emergence of a Japanese generation who is modest and keen on cleanliness.
  • Any  Japanese citizen who has a dog must carry special bags to pick up dog droppings. Hygiene and their eagerness to address cleanliness is part of Japanese ethics.
  • A hygiene worker in Japan is called “health engineer” and can command salary of USD 5000 to 8000 per month, and a  cleaner is subjected to written and oral tests!!
  • Japan does not have any natural resources, and they are exposed to hundreds of earthquakes a year, but this has not prevented its becoming the second largest economy in the  world.
  • In just ten years Hiroshima returned to what it was economically vibrant before the fall of the atomic bomb.
  • Japan prevents the use of mobile phones in trains, restaurants and indoors.
  • For first to sixth primary year Japanese students must learn ethics in dealing with people.
  • Even though one of the richest people in the world, the Japanese do not have servants.The parents are responsible for the house and children.
  • There is no examination from the first to the third primary level because the goal of education is to instill concepts and character building.
  • If  you go to a buffet restaurant in Japan you will notice people only eat  as much as they need without any waste because food must not be wasted.
  • The rate of delayed trains in Japan is about 7 seconds per year!!
  • The Japanese appreciate the value of time and are very punctual to minutes and seconds.
  • Children in schools brush their teeth (sterile) and clean their teeth after a meal at school, teaching them to maintain their health from an early age.
  • Japanese students take half an hour to finish their meals to ensure proper digestion because these students are the future of Japan.
  • The Japanese focus on maintaining their own culture.  Therefore . . . ..
  • No political leader or a prime minister from an Islamic nation has visited Japan not the Ayatollah of Iran, the King of Saudi Arabia or even a Saudi Prince!!
  • Japan is a country keeping Islam at bay by putting strict restrictions on Islam and ALL Muslims.
  • Japan is the only nation that does not give citizenship to Muslims.
  • In Japan permanent residency is not given  to Muslims.
  • There is a strong ban on the propagation of Islam in Japan.
  • In the University of Japan, Arabic or any Islamic language is not taught.
  • One cannot import a ‘Koran’ published in the Arabic language.
  • According to data published by the Japanese  government, it has given temporary residency to only 2  lakhs, Muslims, who must follow the Japanese Law of the Land. These  Muslims should speak Japanese an carry their religious rituals in their homes.
  • Japan is the only country in the world that has a negligible number of embassies in Islamic countries.
  • Muslims residing in Japan are the employees of foreign companies.
  • Even today, visas are not granted to Muslim doctors, engineers or managers sent by foreign companies. In the majority of companies it is stated in their regulations that no Muslims should apply for a job.
  • The Japanese government is of the opinion that Muslims are fundamentalist, and even in the era of globalization they  are not willing to change their Muslim laws.
  • Muslims cannot even rent a house in Japan.
  • If anyone comes to know that his neighbor is a Muslim then the whole neighborhood stays alert.
  • No one can start an Islamic cell or Arabic ‘Madrasa’ in Japan.
  • There is no Sharia law in Japan.
  • If a Japanese woman marries a Muslim, she is considered an outcast  forever.
  • According to Mr. Kumiko Yagi, Professor of Arab/Islamic Studies at Tokyo University of Foreign  Studies, ” There is a mind frame in Japan that Islam is a very narrow minded religion and one should stay away from it.”
  • The Japanese might have lost the war, but they are in charge of their own country.  There are no bombs going off in crowded business centers, “Honor Killings”, nor killing of innocent children or anyone else.

Some thing to think about…