Etiket arşivi: Anıl Çeçen

MİLLİ HUKUKTAN EMPERYAL HUKUKA

Dostlar,

Sayın Prof. Dr. Anıl Çeçen‘den (Ankara Üniv. Hukuk Fak. Kamu Hukuku) önemli bir irdeleme ulaştı bize.

MİLLİ HUKUKTAN EMPERYAL HUKUKA.. başlıklı. 7 sayfa ve yoğun bir metin.
KüreselleşTİRmeciler yaşamın her alanını mutla olarak denetlemek istiyor.
Konuyu gündeme taşıyan da İstanbul’da önemli bir hukık fakültesinin dekanı imiş. Analaşılan, içerden müttefikler bulmada fazla zorlanmıyorlar.,

Yazı şöyle başlıyor :

portresi

  • “Geçen aylarda İstanbul’un önde gelen hukuk fakültelerinden birisinin dekanı,
    bir yayın organına vermiş olduğu röportajında, artık yeni bir hukuka gereksinme bulunduğunu, eski hukuk ile sorunların çözülemediğini, hayatın değiştiğini artık yeni bir dünyanın gündeme geldiğini, bu yüzden geçmişten gelen eski hukuk ile meselelerin çözülmesinin giderek olanaksız bir hale geldiğini açıkça ifade ederken, Türk kamuoyuna ve yasama organına acilen yeni bir hukuk ortaya koymaları için açıktan çağrıda bulunuyordu. Aynı zamanda bir idare hukuku profesörü olan bu genç dekan, başında bulunduğu hukuk fakültesinin bir vakıf üniversitesinin parçası olduğunu, ayrıca Amerikan üniversiteleri ile birleşme ya da ortaklık ilişkilerine girdiğini unutarak, anayasa ve yasalara aykırı olarak gündeme gelen bu hukuk dışı statüden de kurtulmak istercesine, Türk hukuk sisteminin acilen değiştirilmesiyle düze çıkabileceğini hesaplayarak, yerleşik hukuk düzenine ters düşen ya da aykırı bir yapılanma getiren bu gibi yeni durumların yepyeni bir hukuk sistemi ile aşılabileceği umudu içerisine girdiği görülmektedir. Dünyanın süper gücü Amerika Birleşik Devletleri küresel sermaye adına yeryüzü devletlerini denetimi altına almağa çalışırken, üniversiteler üzerinden de bütün eğitim kurumları küresel emperyalizmin istediği çizgiye getirmeyi hedefliyordu…” 

Makalenin devamına Anıl hoca şunları yazıyor :

  • Son zamanlarda ortaya çıkan arabuluculuk kurumu da gene milli hukukların devre dışı bırakılmasında etkili olan bir yöntemdir. Vatandaşların hak aramak üzere devletin milli hukukunun uygulandığı mahkemelere gitmesini önleyecek arabuluculuk kurumu eski yargıçlar ya da deneyim sahibi eski avukatlara arabulucu rolü vermekte ve tarafların avukata gider gibi arabulucuya gitmesiyle beraber, arabulucunun vereceği karar ile uyuşmazlık çözüme bağlanmaktadır. Arabulucu, bir hakim gbi olayı inceleyecek, araştıracak ve karara bağlayarak tarafların mahkemelere gitmesini önleyecektir. Mahkemelerin yüksek iş potansiyelini azaltmak üzere getirilen arabuluculuk kurumu ile, tıpkı tahkim ve ombudsman kurumlarında olduğu gibi milli hukuk devre dışı bırakılarak emperyal hukukun önü açılmak istenmektedir. Alternatif hukuk yaratma çabaları milli hukukları devre dışı bırakırken, piyasa odaklı küreselleşmenin üç kurumu olarak tahkim, ombudsman ve arabuluculuk öne çıkarılarak emperyal hukuka geçiş gözlerden kaçırılmak istenmektedir. Milli hukuk, uyuşmazlıkları anayasa ve yasalar doğrultusunda ulusal çıkarlara uygun bir çizgide çözüme bağlarken, alternatif hukuk uygulamaları milli hukukların ötesinde piyasa merkezli küresel hukuku emperyal bir doğrultuda dıştan güdümlü olarak devreye sokmaktadır. Bu aşamada uyuşmazlığa sürüklenen taraflar arasında değil ama ulus devletler ile küresel şirketler arasında ciddi bir arabuluculuk uygulamasına gereksinme vardır.”

Ve bağlarken Sn. Prof. Çeçen şu husulara dikkat çekiyor :

  • “Şimdiye kadar milli hukuku ortadan kaldıran yerine piyasa odaklı emperyal hukuku getiren düzenlemelerin arkasındaki sömürgeci zihniyet artık iyice anlaşılmıştır. Bu yüzden bütün dünya devletlerinde küresel sermayeye karşı tepkiler ve karşı koyma hareketleri yükselmektedir. Önümüzdeki dönemde halk kitleleri kazanılmış haklarını koruyabilmek üzere öne çıkacak,
    ulus devletler de ellerinden alınmış olan ekonomilerini yeniden ele geçirerek ülkelerinin ulusal çıkarları doğrultusunda yeniden milli hukuku geçerli kılabilmek üzere harekete geçeceklerdir. 
  • Aksi takdirde büyük yıkımlar ve iflaslar gündeme gelebilir ve
    dünya sistemi çökebilir. 
  • Milli hukukun yeniden uygulanmasıyla çöküşler önlenebilecek ve emperyalizm sona erecektir.”

Tüm önemli metni okumak için erişkeyi (linki) tıklamalısınız..

Milli_Hukuktan_Emperyal_Hukuka

Sevgi ve saygı ile.
27.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

GÜNÜMÜZDE ATATÜRK


Dostlar,

“Cumhuriyetimizin Ağabeyi” sayılabilecek 1921 doğumlu, 92 yaşındaki bilge
bilim insanı, mühendis – ekonomist, politikacı, eski CHP milletvekili
Dr. Ali Nejat ÖLÇEN, bir kitap tanıtımı yapıyor bu yazısında..

Çok değerli Kemalist bilim ve eylem insanı Prof. Dr. Anıl Çeçen‘in yeni kitabını çıkışının ilk günlerinde okuyarak irdeleme yazısı yazıyor..

Gunumuzde_ATATURK_kitabi_Mayıs_2013

Tek (ya da 2!) sözcükle önce
Sayın Dr. Ali Nejat Ölçen’e,

sonra da Sayın Prof. Dr. Anıl Çeçen‘e biz de

“helal olsun!” diyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
28.5.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================================

Dr. Ali Nejat ÖLÇEN

portresi

 

 

 

 

“GÜNÜMÜZDE ATATÜRK”

Prof.Dr. Anıl Çeçen’in Günümüzde Atatürk kitabındaki kadar Mustafa Ke­mal’i
“bilim-yorum-inanç” düzleminde bu denli  gerçekçi biçimde tanımlandığına bugüne kadar tanık olamadım. Kitabın ilginç ve ilginç olduğu kadar gerçekçi ve geçekçi olduğu kadar gerekli bölümü kuşkusuz Atatürk Olmasaydı” başlığı altında betimlenenler. Aşağıya aktardığımız kimi bölümleri büyük harflerle Anıl Çeçen’in kurucu üyesi olduğu Atatürkçü Dü­şünce derneğinin tüm üyelerine ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetini ko­rumaya azmetmiş tüm aydınlarımıza  ulaştırılması dileğimle. Prof. Çeçen’in yazdıklarını  birlikte okuyalım:

Dünyanın merkez coğrafyasının tam ortasında, tarihin dönüm noktasında yeni bir devleti oluştururken hiçbir devletin yapısal modelini kopya etme­den, tümüyle Türkiye koşullarına uygun yeni bir siyasal model ortaya ko­nulması nedeniyle, Türkiye ile Atatürk bir anlamda özdeşleşmiştir.

Atatürk sayesinde Türkler modern bir ulus olarak tarih sahnesine yeniden çıkabilmişler ve varlıklarını koruyarak geleceğe dönük bir yeni süreç başlatabilmişlerdir…Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu devletin kurucusu olan
Türk ulusu bugün sahip olduğu bağımsızlık düzeninin ve devlet modelinin tümünü Atatürk’e borçlu bulunmaktadır…Dünyanın merkezindeki güçlü devletin içerden çökertilişi ve dışardan askeri saldırılara ve işgallere uğ­ratılarak yok edilişi çerçevesinde tam da her şeyin bittiği bir aşamada, Ata­türk gibi birleştirici ve sürükleyici bir önderin tarih sahnesine çıkışı ile
Türk ulusu yeniden şahlanarak imparatorluk sonrasında da büyükçe bir ulus devlet çatısı altında yaşamını sürdürme şansını elde edebilmiştir. Atatürk’ün ortaya çıkışını ve yaptıklarını
kendi döneminin koşulları içinde değerlendirmek, bilimsel açıdan daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Aradan yüz yıl geçtikten sonra onun yaptıklarını küçümsemek
ya da bugünün ko­şulları doğrultusunda onun yaptıklarını olumsuz bir doğrultuda değerlen­dirmek, hem yanlış hem de insafsız bir yaklaşım  olacaktır. Özellikle
bu­günün basını ve medyasına bakıldığı zaman, Atatürk eleştirisi yapanların çoğunun böylesine insafsız ve haksız bir tutum içinde hareket ettikleri görülmektedir. Bugünden düne bakarken daha yansız ve objektif bir tutum takınmak gerekirken, tümüyle karşıt bir yaklaşım içerisinde hareket etmek, Atatürk’e karşı yapılan ciddi bir haksızlığı gündeme getirmektedir. Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarının ya da başka devletler hesabına çalışan bazı ajan tarihçi ya da gazetecilerin Atatürk’e karşı sürekli olarak sürdürdük­leri karşıt tutumlarına ısrarla devam ettikleri izlenmekte ve bu nedenle de bir türlü Atatürk ile ilgili olarak
Türk kamuoyunda yeterince fikir birliği sağlanamamaktadır..

Atatürk olmasaydı, bu topraklarda işbirlikçi, mandacı bir sömürge düzeni,
ya da dinci ortaçağ yapılanması veya küçük etnik toplulukların oluştur­dukları eyaletlerden oluşacak bir batı sömürgesi konumunda bölgesel fe­derasyon düzeni kurulabilirdi. Bu devletler kurulabilseydi, günümüzde Mustafa Kemal Atatürk’e böylesi haksız düzeyde saldırılar yapılamazdı. Kendi çıkarları doğrultusunda istedikleri devlet modelini kuramayan din­ciler, etnikçiler ve mandacılar günümüzde işbirliği yaparak toptan bir iş­birlikçi satılmış kadro halinde Atatürk düşmanlığına devam etmektedirler. Bu topraklar üzerinde proje sahibi olan tüm siyasal kesimler, işbirliği içe­risinde olduğu emperyal devletler ya da güçler merkezlerinden aldıkları desteklerle Atatürk’e ve onun eseri olan Türkiye Cumhuriyetine saldır­mağa günümüzde de devam etmektedirler. Böylesi haksız bir saldırı kam­panyası ile karşılaşan Türk devletinin yönetiminin şaşkınlık içinde boca­ladığı, Türk ulusunun da fazlasıyla üzülerek yeniden umutsuzluk içerisine sürüklendiği görülmektedir.
Türk devletini ortadan kaldırmak isteyen emperyal ve Siyonist güçler ile beraber, onların yerli işbirlikçilerinin bit­mek tükenmek bilmeyen olumsuz tutumları ülkeyi
bir karışıklığa ve kaos ortamına sürüklemektedir. Karşılarında Atatürk olduğu için projelerini gerçekleştiremeyenler, bugün küresel kapitalizm ve emperyalizmin dümen suyunda giderek yüzyıl sonra yeniden eski projelerini devreye sokmak için çabalamaktadırlar.

Böylesi kötü niyetli bir saldırı kampanyası ile karşıla­şan Türkiye Cumhuriyeti devleti, bugünün koşullarında ciddi sarsıntılar geçirirken, Atatürk’ün devlet modeli de siyasal açılım ve saçılım edebi­yatları doğrultusunda çözülmeye doğru zorlanmaktadır…

Atatürk olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet olmazdı ve Türkler dünyanın merkezi coğrafyasında bağımsız bir devlet çatısı altında güven­celi bir yaşam düzenine kavuşamazdı. Türk dünyası için model olacak çağdaş bir cumhuriyet düzeni Anadolu ve Rumeli topraklarında kurula­mazdı. Türk ulusu ortaçağ uykusundan uyanarak, çağdaş düzeyde bir halk yönetimine kavuşamazdı.

Atatürk olmasaydı, batının büyük devletleri ile yarışacak derecede güçlü bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti kurula­mazdı.

Atatürk olmasaydı Türk dünyası geleceğe dönük çağdaş bir devlet ve yaşam düzenine sahip olamazdı. Türkler,Misakı Milli sınırları içerisinde kendi egemenlik düzenlerini kuramazdı. Yeni Bizans ya da Roma impara­torluğu arayışı, Osmanlı topraklarını yeniden Hıristiyanlığın hegemonyası altına sokardı ya da bölgeye yerleşebilmek için İngiliz ve Amerikan dev­letleri ile küresel sermayeyi kullanan Siyonizm, Büyük İsrail imparatorlu­ğunu dünyanın merkezinde kurardı. İşte bütün
bu devlet modellerini Os­manlı imparatorluğu sonrasında kuramayan emperyal ve Siyonist güçler, günümüzde elbirliği ve işbirliği yaparak toptan bir koro halinde Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti saldırılarına devam etmektedirler.

Atatürk olmasaydı belki Atatürk düşmanları daha mutlu olurdu ama
Türk ulusunun da kara bahtı yenilmezdi.

Atatürk var olduğu içindir ki, Türk devleti de var olmuştur. 

Atatürk olduğu içindir ki,O’nun izinden giden bir Türk ulusu ve Türk gençliği günümüzde yeni bir var olma ve yaşama savaşı vermektedir.

******************************

İyi ki Ankara Üniversitemizde bir Prof. Dr. Anıl Çeçen var. Ve iyi ki
“Günümüzde Atatürk” kitabını yazdı ve Togan Yyayınevi de bizlere okuma olanağını sağladı. O’nun kitabı bugün Sevr’in Anayasası hazırlanırken
tüm siyasal partilerimize yurtseverlik öğretisi olabilir.

Saygılarımla. 22.4.13

Dr. A. Nejat Ölçen

SİVİL KEMALİZM..


Dostlar
,

Sayın Prof.Dr.Anıl Çeçen‘in

“SİVİL KEMALİZM” 

başlıklı yazısını (8 sayfa) uzunluğu nedeniyle pdf olarak sunuyoruz.

Anıl hoca uzun makalesine şöyle başlıyor :

  • Türkiye  Cumhuriyeti  21. yüzyılın içlerine doğru adım atarken,
    önemli gelişmeler ve değişiklikler ile karşı karşıya kalmakta ve ortaya çıkan yeni koşullara uyum sağlayarak  yoluna devam etmeğe çalışmaktadır.
    20. yüzyılın dünya haritasına kazandırmış olduğu Türk ulus devleti, 1. Dünya Savaşı sonrasında tarih sahnesine çıkarken, o dönemin koşullarına göre
    bir süreç yaşamış ve o günün koşulları doğrultusunda bir siyasal yapılanma içine girebilmiştir. 1. Dünya Savaşı sonrasının koşullarında bir ulus devlet olarak kurulabilmiş olan Türk Devleti, ulus devletler çağında gelişerek yaşamış ama, küreselleşme dönemine geçilmesiyle birlikte, öbür ulus devletler gibi
    yeni ortaya çıkan birçok sorunla uğraşmak zorunda kalmıştır.
Ve kapsamlı irdeleme aşağıdaki paragrafla bağlanıyor.

  • “Sivil Kemalizm, Türkiye Cumhuriyetinin birçok sorundan kurtulmasını sağlayacak, Atatürk’ün devlet modelini Türk ve İslam dünyası için model bir devlet olarak daha da etkin bir düzeyde geliştirecektir. 
  • Bütün Atatürkçü, cumhuriyetçi, ulusalcı kesimler güçlü bir sivil Kemalizm için seferber olabilmelidirler. (14.11.12)

Okumak için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız ??

ANKARA_KALESİ_156_Sivil_Kemalizm_Anil_Cecen

Sevgi ve saygı ile.
28.11.12, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Kemalizm ve Sosyal Demokrasi

Anıl hocanın bu önemli ve kapsamlı makalesini özenle okuyalım.. Odakta 2 tıp doktoru var.. 1918’de SOSYAL DEMOKRAT PARTİ’yi kuran Dr.Hasan Rıza ve Atatürk’ün Kasım 1925’te bu partiyi kapatan babkanlar kurulu kararını ortaya koyan, bizim de dostumuz Dr. Hasan İleri ve kitabı.. Dr. İleri en az 10 yıl önce bu Bakanlar Kurulu kararını bizimle paylaşmıştı ve biz de yaygın olarak konferanslarımızda, yazılarımızda işledik bu önemli hususu.
Artık bu konuda Türk Ulusu’nun bir karar vermesinin zamanı gelmiştir.
 Ya Türkiye Cumhuriyetini ve ulusal – üniter devleti yaratan Kemalizm
ya da küresel emperyalizmin merkezi coğrafyaya egemen olmasını sağlayacak
Sosyal Demokrasi görünümlü yeni demokrasi…
Türk ulusu için var olma ve yok olma mücadelesi bugünün koşullarında da devam etmektedir.
Kemalizm ve Sosyal Demokrasi tartışmalarının arkasında yatan gerçekler bunlardır.
Sevgi ve saygı ile. 8.8.12, Dr. Ahmet Saltık, www.ahmetsaltik.net

Kemalizm_ve_Sosyal_Demokrasi_Anil_Cecen_8.8.12

200 Ulus Devlet’ten 2000 Eyalet Devleti’ne


Saat 12’ye 5 var! Saat 12’ye gelmeden ve bir büyük dünya savaşı merkezi coğrafyada ortaya çıkmadan acil dünya barışı için küresel emperyalizm programı devre dışı bırakılmalı, her yerde kaos yaratan “2000 Eyalet Devleti” oluşumu süreci daha çok zaman yitirmeden durdurulmalıdır. Suriye’de son dönemde yaşananlar ve 5 eyalet devleti oluşturma çabaları, açıkça bu durumu kanıtlamaktadır. İnsanlık tarihten ders alarak varlığını koruyabilecektir. Yeni devletçikler yaratmadan,
var olan devletlerin dayanışmasıyla dünya barışı sağlanabilmelidir…

200_Ulus_Devlet’ten_2000_Eyalet_Devleti’ne

Homo supra eliticus’lar küreyi paylaşmış..
Homo insectus’lar postmodern köleler..
Darwin, Evrim’in böylesi evrimini öngöremedi!

ABD’yi savaş makinesi gibi kullanan KÜRESELLEŞME retoriği ile kendini saklayan
yeni emperyalizmin, “Elit” in faşizmi durdurulmalı.. DİRENİŞİ KÜRESELLEŞTİREREK..

Türkiye Sonunda Türklere Kalır…

Turkiye_Sonunda_Turklere_Kalir