Etiket arşivi: AKP sivil darbesi

672-673 ve 674 Sayılı Yeni KHK’ler Ne Getiriyor?

672-673 ve 674 Sayılı Yeni KHK’ler
Ne Getiriyor?

(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirlerin alınması/ bazı düzenlemelerin yapılması bağlamda Anayasanın 121 inci maddesi ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 4 üncü maddesine göre,  Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nca (17.08.2016 gün ve 29804 sayılı R.G. yay. 670 ve 671 sayılı KHK’lerinde de görüşüldüğü) 15.08.2016 tarihinde kararlaştırılmış ve 01.09.2016 günlü mükerrer R.G. yay. 672, 673 ve 674 sayılı KHK’lerin arz ettiği önem/çok sayıda yasada değişiklik yapılmasını kapsaması hususu da dikkate alınarak, kamuoyunu bilgilendirme bağlamında tarafımdan hazırlanmış genişletilmiş, sistematik bir özeti aşağıya çıkarılmıştır.

Yararlı olmasını diler, saygılarımı sunarım.

Mahmut ESEN                             
Mülkiye Başmüfettişi

***** 

1-OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA KAMU PERSOENELİNE İLİŞKİN BAZI TEDBİRLERİN ALINMASINI DÜZENLEYEN 672 SAYILI KHK

1Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan; 

  1. a) Ekli (1) sayılı listede yer alan (42.691) kişi kamu görevinden,
  2. b) Ekli (2) sayılı listede yer alan  (11.518) kişi Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatından,
  3. c) Ekli (3) sayılı listede yer alan (323) kişi Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatından,

ç) Ekli (4) sayılı listede yer alan (2) Kişi Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatından,

başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır.

[Görevden çıkarma işleminde, 667 sayılı KHK/4 maddesinde öngörülmüş (özel yetkili kurulun teklifi/Bakanın onayı vb.) süreç izlenmektedir. Görevlerine son verilmiş kamu personelinin büyük bölümü (28.163)  MEB personelidir. Ancak kurumların toplam personel sayısı üzerinden yapılan hesaplamaya göre görevine son verilmiş personel sayıları: Mülki İdare Amirlerinde %14, EGM’ de % 5 oranına yükselmektedir. (Bu konuda en yüksek oranın %23 oranı ile hakim/savcılara ait olduğu bilinmektedir.)

Göreve son verme işlemlerinde daha önce KHK’lerde açıklanmış olan açığa alınmış personel listelerinin temel alındığı görülmektedir. Ancak anılan listelere de tam olarak bağlı kalınmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim 246 mülki idare amiri açığa alınmış olduğu halde 303 kişinin görevine son verilmiş, açığa alınmış bazı personelinde görevlerine son verilmemiştir.]

671 sayılı KHK düzenlemesinde olduğu gibi bu kişiler başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın görev/kurumlarından çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmayacaktır. Teşkilatlarından çıkarılan bu kişilerin, mahkûmiyet kararı aranmaksızın, rütbe/ memuriyetleri alınmakta; görev yaptıkları teşkilatta veya kamu hizmetinde bir daha istihdam edilmeleri yasaklanmaktadır.

Kamu görevinden çıkarılanların, uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi/ vali gibi unvanları ve yüksek mahkeme başkan/ müsteşar/hâkim/savcı/kaymakam vb. meslek adlarını ve sıfatlarını kullanamayacaklardır. Bu unvan/sıfat/ meslek adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamayacaklardır. (Md. 2)

II-OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA BAZI TEDBİRLERİN ALINMASINA İLİŞKİN 673 SAYILI KHK

2-22.07.2016 gün ve 667 sayılı KHK gereğince kapatılmış  (54) adet özel öğretim kurum / kuruluşları ile özel öğrenci yurtları yeniden açılmaktadır. (Md.1)

3-İstifa etmiş/emekli olmuş hakim ve savcılara mesleklerine tekrar dönüş olanağı getirilmiştir. (Md.2)

4-Ceza ve infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurulu başkan ve üyelikleri için yeniden seçim yapılacaktır.

5Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olanlardan:

-Devlet adına yurtdışına (lisans üstü) eğitime gönderilmiş  (158) kişinin öğrencilikle ilişiği kesilmiştir.

-Kaçakçılık Kanunu göre yapılması gereken ikramiye ödemelerinden bunlar yararlandırılmayacaktır.

-İş sözleşmesi feshedilmiş olan kamu iştiraklerindeki işçiler, bundan böyle kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilemeyecektir.

-İş sağlığı ve güvenliği alanında ölçüm, analiz vb. işlerin yapılması; işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlık eğitim verilmesi işlemlerine yönelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca verilmiş yetki belgeleri iptal edilecektir.

-OHAL ilanından önce lehlerine verilmiş olduğu anlaşılan iflasın ertelenmesi bağlamındaki tedbir kararları kaldırılacaktır.  (Md.4,5,7, 9 ve 10)

6-Görevden uzaklaştırılmış yöneticiler, yöneticilik dışında başka kadro/pozisyonlara atanmak suretiyle görevlerine iade edilebilecektir. (Md.8)

7-22.07.2016 gün ve 667 sayılı KHK bazı ek/değişiklikler yapılmıştır. (Md.10)

-Yargı mensupları ve bu meslekten sayılanlarca meslekten çıkarma kararlarına karşı
itiraz edilmesi / yeniden incelenmesi talebinde bulunulması üzerine verilen kararlar da
R.G.’de yayımlanacak ve ilgililere tebliğ edilmiş sayılmaktadır.

Pasaportları iptal edilmiş olanların eşlerinin pasaportları da (genel güvenlik açısından)
iptal edilebilecektir.
 

II-OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA BAZI TEDBİRLERİN ALINMASINA İLİŞKİN 674 SAYILI KHK

8- 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK’ye geçici bir madde eklenmiş; özel dershane/ etüd eğitim merkezlerinde altı yıl çalışmış olanlara, KPSS’ne girmeden, kalkınmada öncelikli yörelerde sözleşmeli öğretmen olarak atanabilmeleri konusu düzenlenmiştir.

9Yargı ile ilgili bazı düzenlemeler yapılmıştır. (Md.3-20)

-Bilişim ile ilgili konularda bilgi toplamak/işlemek vb. görevleri için Adli Bilişim İhtisas Dairesi Başkanlığı kurulmuştur. Son üç yıl içinde Adli Tıpta Uzmanlık Giriş Sınavında 45 ve üzeri puan alanlara yeni bir sınav hakkı getirilmektedir.

– Bölge adliye mahkemelerinde hukuki/fiili nedenlerle kendi üyeleriyle toplanamadığı hallerde Bölge Başkanınca diğer dairelerden üye görevlendirilecektir.

– 5271 sayılı CMK uyarınca taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma halinde kayyım atanacağı (TMSF’nin görevlendirileceği) kuralı getirilmiştir.

-Hükümlü ve tutukluların kurum dışına çıkarılmalarında güvenlik yönünden sakınca bulunması hallerinde dışarı çıkarılmalarına kısıtlama getirilmektedir.

Ceza infaz kurumlarının yapım işleri için (meralar dahil arsa temini/imar planı/ihale vb. konularda) önemli kolaylıklar getirilmiştir.

-Terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 5271 sayılı CMK/133 uyarınca
kayyım atanmasına karar verilmiş şirketlerde görev yapan olan kayyımların yetkileri,
hakim veya mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmektedir.
Bundan böyle kayyımlık görevleri TMSF tarafından yapılacaktır.

– Hazine ve Vakıflara devredilenlerin dışındaki kapatılmasına karar verilmiş şirketlerin satış ve tasfiye işlemleri konusunda TMSF yetkilendirilmiştir. Maliye Bakanlığınca devredilmesi halinde, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının tasfiye işlemleri de, TMSF tarafından tasfiyesi yapılacaktır. 

10-Güvenlik ile ilgili bazı düzenlemeler yapılmıştır. (Md.21-41)

– Geçici köy korucularının görev alanları gerektiğinde (valilerin onayı ile iller arası da olacak şekilde) genişletilebilecektir. Köy korucularına silah taşına ruhsatı verilecektir. Operasyonlara katılanlara (ek olarak) 21 TL tutarında günlük ödeme yapılacaktır.

-Valilere; kamuya açık alanlarda kurulacak sistemlerin yerlerinin tespiti, kurulumu/alt yapı faaliyetleri koordine konusunda yetki verilmiştir.

İçişleri Bakanlığınca terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı tespit edilen yurtdışındaki eğitim öğretim/sağlık kurumu, vakıf/dernek/şirket yöneticilerine pasaport verilmeyecektir.

-Jandarma ve SGK teşkilat kanunlarında  (daha önce yayımlanmış KHK paralelinde)  bazı ek değişiklikler yapılmıştır. Sıkıyönetim dönemlerinde, Jandarma ve SGK personelinin de TSK emrine gireceğine ilişkin ibareler kaldırılmış, personelin mali/sosyal haklar yönünden TSK Personel Kanununa bağlı olacağı belirtilmiştir. Henüz tamamlanmamış personel alım işlemleri ve nakil/tefi (statü) işlemleri iptal edilmiştir.

-Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi mezunlarının subay/astsubay olarak atanabilmesi için yeterlik sınavında başarılı olma koşulu getirilmiştir.

-İnsansız hava araçlarını satın alanların kaydı yapılacak, bu araçlar belli alanlarda uçurulacaktır.

– (Daha önce iç güvenlik yasa tasarısı kapsamında yer alan) Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu illerde kamu kurum ve kuruluşlarının yatırım ve hizmetlerinin etkin olarak yapılması, izlenmesi ve koordinasyonu, acil çağrı, afet ve acil yardım hizmetlerinin koordinasyonu vb. görevler için İçişleri Bakanlığının taşra teşkilatı olarak kurulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına özel bütçeli bir kuruluş statü kazandırılmış; Başkanlığın yetkileri artırılmış; bu bağlamda bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşlarının illerde yapacakları her türlü yatırım işlerini Başkanlık aracılığıyla yapabileceği esası getirilmiş, kamu yatırım / hizmetlerde aksama halinde gerektiğinde hizmetin Başkanlık tarafından üstlenileceğine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.

            – 5393 sayılı Belediye Kanununda bazı ek/değişiklikler yapılmıştır.

– Belediye başkanı / meclis üyelerinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması / tutuklanması / kamu hizmetinden yasaklanması vb. hallerde İçişleri Bakanı / il valileri tarafından belediye başkanı veya meclis üyesi ataması yapılabilecektir.

Böylesi durumlarda belediye meclisi toplantısı yapılmayacak, meclisin görevleri belediye encümenin atanmış üyelerince yerine getirilecektir. Muhasebe işlemleri de Maliye Bakanlığı saymanlık birimlerine gördürülecektir.

-Belediye hizmetlerin aksatılmasının terör veya şiddet olaylarıyla mücadeleyi olumsuz etkilemesi hallerinde bu hizmetler il özel idaresi/Yatırım İzleme Ve Koor. Başkanlığınca yapılacak harcama tutarları da İller Bankası hisselerinden tahsil edilecektir.

11-Milli savunma ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. (Md.42-48)

-Harita Genel Komutanlığına coğrafi veri üretilmesi görevi verilmiş, Komutanlığa bağlı
Coğrafi Veri Merkezi kurulmuştur.

Askeri sağlık kurum/kuruluşlarının Sağlık Bakanlığına devri üzerine, personelin askeri hastane yerine resmi sağlık kuruluşlarına sevklerine yönelik Askerlik Kanununda ek / değişiklikler yapılmıştır.

-MSB üst düzey yönetici kadrolarının askeri rütbe karşılıkları belirlenmiş, bu kadrolara atanan sivillerin kamu konut ve sosyal tesislerden rütbe karlığındaki subaylar gibi yararlanması kabul edilmiştir.

7-Öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında araştırma görevlisi kadrosuna atanmış olanlar (durumları her yıl yeniden gözden geçirilen) lisansüstü öğrenci statüsüne alınmıştır. (Md. 49)

8-Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu ilgili valilerce tespit edilenler; Terörle Mücadele Kanunu uyarınca
kamu kurum ve kuruluşlarında sınavsız istihdam hakkından yararlandırılmayacaktır. (Md. 51)

=========================================

Dostlar,

Biz de, Mülkiyeli şapkamızla, Sn. Esen’in sistematik özetlemesine eklemeler yapalım :

Mülkiye Başmüfettişi Sayın Mahmut ESEN önemli bir görev yapıyor ve Türkiye’nin
20 Temmuz 2016’da başlatılan AKP – RTE güdümünde OHAL Kararnameleri ile DNA’sına dek kökten başkalaştırılması sürecine tanıklık ediyor. 667 ile başlandı ve 674 sayılı OHAL Kararnamesi 01.09.2016 günü RG’de yayımlandı. Önceki OHAL Kararnameleri için de
Sn. Esen benzer sistematik özetleme çabası gösterdi ve paylaştı, biz de web sitemizde yer verdik.
(Örn. http://ahmetsaltik.net/2016/08/19/670-ve-671-sayili-khklerin-getirdikleri/)

Yinelenmesi gereken çok önemli ve ivedi noktalar var                 :

1. TBMM, OHAL rejimi ile ağır bir bunalımdan çıkmaya çabalayan Türkiye’de neden tatildedir? Derhal toplanması ve OHAL Kararnameleri’ni görüşmesi, asli Yasama yetkisini ve Yürütme üzerindeki yasama ile denetleme yetkisini kullanması gerekir. Milletin Meclisi karar vermelidir gerçekten olağanüstü içerikleri olan düzenleme ve değişikliklere. Ayrıca TBMM’de görüşmelerde söz konusu OHAL Kararnameleri’nin demokratik tartışma ile,
muhalefetin katkıları ile olgunlaştırılması ve olası ağır hatalardan ayıklanması olanaklıdır.

2. Türkiye resmen 28 kişilik (gerçekte salt RTE!) bir OLİGARŞİK OTORİTER – TOTALİTER yönetim altındadır hatta despotizme kaymıştır ve bu fiili durum, TBMM devre dışı bırakılarak sürdürülemez, Anayasa’nın özüne de sözüne de aykırıdır; açıkça AKP SİVİL DARBESİDİR!

Bu dayatma sürdürülür ise; Ulusun meşru direnme hakkı bile gündeme gelebilecektir.

3. OHAL Kararnameleri’nin en geç 30 gün içinde TBMM’de görüşülmesi TBMM İçtüzüğünün buyurucu kuralı (amir hükmü) gereğidir (md. 128) ancak bu kasten yaptırılmadığı için
OHAL Kararnameleri yasalaşamamakta ve Anayasa Mahkemesine de götürülememektedir. Gerçekte yasalaşmadan da anayasal yargıya taşınma olanağı hukuksal olarak vardır (bkz. http://ahmetsaltik.net/2016/08/08/ohal-kararlari-nasil-iptal-olur/) ancak anamuhalefet CHP’nin Meclis Grubu ya da herhangi 110 vekil bu yolu henüz kullanmamıştır!? Öte yandan, olası bir Anayasa Mahkemesi iptal kararının anlamı da kalmayacaktır / kalmamıştır çünkü Anayasa Mahkemesi kararları bilindiği gibi geçmişe yürütülememektedir (retrospektif etkisi yoktur).

OHAL Kararnameleri ile yürütülen pek çok işlem, “etkisi uygulanmakla tükenen idari işlem hatta eylem” niteliğindedir hukuksal olarak; dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin olası iptal kararları fiilen yararsız olacaktır. Bu durum, anayasal yargı denetimini boşluğa düşürmek anlamına gelir ki, açıkça anayasayı çiğneme (ihlal) suçu (yetki ve işlev gaspı) oluşturur.
Üstelik siyasal iktidar bu boşlukları bilerek kullanmaktadır; iyi niyet yoktur ve hukuk iyniyetsizliği korumaz.

4. Türkiye’de çok sayıda insan ayrımcılığa uğradığını, iktidarın adaletsiz işlemi sonucu
hukuksal statülerini yitirdiklerini, ağır ve giderimi olanaksız zarara uğradıklarını, can ve
mal güvenliklerinin kalmadığını, hukuk devletinin en temel özelliklerinden olan hukuksal öngörülebilirliğin yok edildiğini… düşünmektedir. Kamu görevinden çıkarılanlar yüz bine yaklaşmış hatta aşmıştır. Aile ve yakınları ile çok büyük rakamlara erişmektedir çok olumsuz etkilenen kitle.. Bu insanlar bu ülkede yaşamaktadırlar, yaşayacaklardır ve yapılanlar herhalde toplumsal barışa katkı sağlamayacaktır. Ciddi potansiyel sorunlar tohumlanmaktadır.
Ergenekon – Balyoz benzeri kumpas davalar gibi birkaç yıl içinde geri tepme (bumerang) etkisi olabilir! Ayrıca AİHM’de pek çok davaya Türkiye muhatap olacak ve yitirecektir.
Devlet, sorumlu kamu çalışanlarına Anayasa gereği (AY md. 40/3, 129/4) rücu edebilecektir!

5. Türkiye, uluslararası toplumda dışlanarak yalnızlaşmakta, AKP – RTE’nin yapageldiği hukuk   ve demokrasi – laiklik dışı dayatmalar ülkemizin saygınlığını ciddi biçimde zedelemektedir.
Bu tablo uluslararası hukuk bakımından BM eliyle ağır yaptırımlar doğurabilir. Ekonomik ve siyasal – diplomatik ambargolar gibi.. Bıçak sırtındaki Ekonominin ve turizmin çok olumsuz etkilenmesi gibi..

Sonuç olarak; bu tablodan sorumlu kadroların Türkiye’yi bu ağır ve kritik bunalımdan çıkarması düşünülemez.. Hele hele ikide bir kandırıldıklarını itiraf eden (!?) siyaset safı (!?) ……… kadrolarla..

  • RTE; AKP grubunca pasifize edilmeli, CHP ve MHP ile Ulusal Koalisyon kurulmalıdır..

Önkoşul ise 1 Ekim’i beklemeden TBMM’nin derhal toplanmasıdır.

Gangren olmuş kol – bacak kesilir, başka bir sağaltımı henüz bulunamamıştır.
Yoksa ???

Sevgi ve saygı ile.
04 Eylül 2016, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Yazımızın pdf biçimi : OHAL_KARARNAMELERI_ILE_FIILI_SIVIL_DARBE

Obama’nın Türkiye’de yaptırdığı darbeyi Putin nasıl “Şah-Mat” etti!

Obama’nın Türkiye’de yaptırdığı darbeyi
Putin nasıl “Şah-Mat” etti!

HALA NATO’DA KALACAK MIYIZ ?

AVRUPA BİRLİĞİ’NE GİRME HAYALİ DE ARTIK BİR SON BULSA !

(AS : Uzunca ama çok önemli yazının sonunda bizim önemli, kısa notumuz var!)

Merhaba,

Dün Antalya’dan bir beyin cerrahı arkadaşımın, akademisyen bir arkadaşından alarak bana ilettiği yazıyı gerçekten ilginç bulduğumdan sizlerle paylaşmak istedim. Yazı şöyle;

Dün yabancı basında Türkiye ve KKTC ile ilgili haberleri karıştırırken çok ilginç bir yazıya rast geldim. Yazının orijinali Fransızca yazılmış. Yazarı da Hannibal Genseric. Yazı La Cause du Peuple’de 27 Temmuz günü yayınlanmış, orijinal başlığı ise “Comment Putin a fait «échec et mat» au coup d’état d’Obama en Turquie” ve yayın adresi

https://fr.sott.net/…/28679- Comment-Poutine-a-fait-echec- et….  

Signes des Temps: Le Monde pour les Gens qui Pensent. Des nouvelles et des commentaires sur les événements mondiaux.

Yazı başlığının Türkçe çevirisi “Obama’nın Türkiye’de yaptırdığı darbeyi Putin nasıl Şah-Mat etti”.  Yazının içeriği çok ilginç geldiği için önce yazarın kim olduğunu, yazdıklarının komplo teorisi mi yoksa araştırmaya dayalı gerçekleri mi yansıttığını araştırdım. Hannibal Genseric
Fransız bir Matematikçi ve Bilgisayar Mühendisi. Yani kafası somut analizler yapan bir yapıya sahip. Fransa’da yaşayan ünlü bir araştırmacı ve yazar. Araştırma ve yazı alanı Uluslararası ilişkiler ile dünya politikası. Çok çarpıcı bulguları var. Mesela yazılarından bir tanesinde “Genetikçiler atalarımızın Araplar olduğunu söylüyor. Le Pen ve Claude Gueant’de Arap kökenli” diyor, kanıtları ile birlikte. Jean-Marie Le Pen (baba) ve Marine Le Pen (kızı) Fransa’nın en aşırı sağcı siyasi parti olan Ulusal Cephe’nin eski ve yeni liderleri.

Hannibal’ın söz konusu yazısında 15 Temmuz darbesi ile ilgili bugüne değin duymadığımız ve Türk basınına yansımamış, ama demek ki batı dünyasında, özellikle batılı istihbarat birimlerine ulaşan bilgiler var.  Genseric, 15 Temmuz Darbesi’nin Amerikan Ordusu ve NATO tarafından organize edildiğini, planlayıcılarının da CIA, MI6 ve Mossad olduğunu ve sonucunun da Türkiye’yi Anglo-Siyonist Eksen’den (Anglo-Sionist Axis-ASA) uzaklaştıracağını ve Şangay İşbirliği Organizasyonu’na (Shanghai Cooperation Organization-SCO) veya da Gelişmekte Olan Ülkeler Grubu olarak tanımlanan BRICS’e (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) yaklaştıracağını belirtmekte.

Yazıda özetle dikkat çeken bölümler şunlar: 

  • KGB çok iyi çalıştı ve 15 Temmuz Darbesi ile ilgili bilgileri Rus Başkan Vladimir Putin’e
    çok önceden iletti.
  • Rusya, Türkiye Hükümetini haberdar etmek için ayrıntılı bilgi topladı ve darbecilerin kullanacakları silahlara karşı bir koruma sistemi oluşturdu.
  • İncirlik Üssü’nden yöneltilen bu boyuttaki bir darbenin fiyasko ile sonuçlanmasının nedeni Rusya’nın iki tarafa da çalışan ajanları saf dışı bırakmış olmasıdır.
  • Bu darbede İncirlik Üssündeki yüksek rütbeli subayların kullanılması çok aptalca oldu.
    Bu hata darbenin CIA tarafından yapıldığını ortaya çıkardı.

Batı güçleri Erdoğan başta olduğu müddetçe, Yeni Dünya Düzeni (New World Order-NWO) projesinin hedefi olan Dünya Devleti’ni kurmanın mümkün olmayacağını artık anlamışlardı. Erdoğan’ın Orta Asya Türk Devletleri ve bir kısım Orta Doğu ülkeleri ile güçlü bir blok kuracağını anladılar ve bu darbeyi planladılar. Kremlin, Türkiye’nin NATO ve AB ile arasının bozulduğunu biliyordu. Başarısız bir darbenin Türkiye’yi Rusya’ya yakınlaştıracağını hesaplayıp, darbe süresince Türk Hükümetine destek verdi. Rusya, Suriye, İran ve Batı ülkeleri darbe yapılacağını biliyorlardı. Bunun kanıtı da darbe günü batı dünyasının İstanbul ve Ankara’ya canlı yayınla bağlanmış olması. CNN’in ünlü sunucusu Christiane Amanpour ise darbeden 2 gün evvel tüm kamera ve yayın ekibi ile Türkiye’ye gelmişti. Darbe anında İstanbul’da canlı yayın yapması tesadüf değildi.  

Putin, danışmanı Alexander Dugin’i, Türkleri darbe konusunda uyarması için, Ankara’ya
çok gizli bir şekilde gönderdi. Dugin Türk Hükümetine uzun bir darbeciler listesi verdi.
Darbecilere karşı darbe yapılması”bir ay önceden bazı darbecilerin kimliklerinin öğrenilmesi ile başlatıldı. Türk hükümeti 2 bin Türk askerinin (hava ve deniz) tutuklanması için savcıya talimat verdi. Mahkemeler bu talebi reddetti. Feto’cu yargıçlar darbeci generallere bir şeylerin ters gittiği haberini ilettiler. Bu şekilde, darbenin öne alınması zorunda kalındı. 24 saat sessizliğini koruyan Amerikan ve Batı medyası, darbenin başarısız olacağını anlayınca, tipik yanıltıcı propaganda ile ortaya çıktı;

“Bu darbe Erdoğan’ın kendisine karşı darbe yapıldığı fikrini yaymak için düzenlediği bir “Sahte Darbe”dir. Bu yüzden uçağı İstanbul üstünde F-16’lar tarafından vurulmamıştır.” 

Oysa gerçek, bu söylemden çok farklıydı :

  • Türk F-16’larının peşinde Karadeniz’in uluslararası hava sahasında, yani İstanbul semalarında uçan bir uçağı vurabilecek uzaklıkta uçmakta olan 7 Rus uçağı ve darbeci uçaklara kilitlenmiş iki S400 füzesi vardı. F-16 pilotlarına ihtar edildi: “Erdoğan’ın uçağına tek bir atış yaptığınız takdirde hepiniz vurulacaksınız!” Bu sebeple, Türk jetleri Erdoğan’ın uçağına ateş edemedi.
İncirlik ABD Üssünden 42 helikopterin yok olması ilk anlarda izah edilemedi. Sonradan öğrenildi ki, bu helikopterler Türkiye’yi işgal edecek güçlere katılmışlardı. Bu nedenle Türk hükümeti İncirlik üssünü 2500 polisle kuşatıp sistemlerini çalıştırmamaları için elektriğini keserek Amerika’ya “ne yaptığınızı biliyoruz, bu yüzden askerlerinizi ve sistemlerinizi bloke ettik” mesajını iletti. Bunun üzerine, Obama işgal gücü koalisyonunun (birçok ulustan oluşan ordu) operasyonunu durdurdu.

Söz konusu yazının boyutu benim yazdıklarımın neredeyse 3 misli kadar. Size yazıyı vurucu noktalarıyla özetlemeye çalıştım. 15 Temmuz darbesinin arkasında bize aktarıldığı gibi yalnızca FETÖ ve CIA yok.

Prof. Dr. Ata ATUN
Yakındoğu Üniversitesi

*****

Dostlarım, bu yazı aklımdaki birkaç soruya yanıt oluşturacak veriler içerdiği kadar, yeni soruların doğmasına da neden oldu. 

1. RTE’nin darbeden üç gün önce ortadan yok olup, darbe günü öğle saatlerinde Sözcü muhabirleri tarafından Marmaris’te bulunmasına rağmen darbe sırasında oradan da helikopter ile dağlara kaçırılmasını ve darbeyi “eniştemgil”den öğrendim demesini inandırıcı bulmuyordum. 

2. Bu kadar istihbarat eksikliği olmasına karşın, darbeden saatler sonra tutuklama ve açığa almalar başlarken Hakan Fidan’ın yerinde kalmasını açıklayamıyordum. Tahminim o ki,

RTE Rusya’dan gelen bu istihbaratı açık etmemek için darbeden haberi olmayan bir avanağı oynadı.

3. Darbe sivil halka açılan ateş, TBMM’nin bombalanması, Özel Harekat Karargahı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığının vurulması gibi açıklanamaz ve orantısız güç kullanımı ile bana göre darbe olmaktan çok bir savaş sürecine benziyordu. Burada söylenilenlere bakarsak, bu başlangıcın arkasında bekleyen bir koalisyon gücü işi işgale kadar götürmek üzere bekliyormuş. Ancak Hüseyin Obama abimizin operasyonu iptal etmesiyle, senaryo gereği açılışı yapan “Fetoşist” darbe tayifesi arkasına dönüp kimseyi göremeyince g.t gibi ortada kalıp, daha fazla dayatmadan tıpış tıpış teslim olmuş.

4. Darbeden bir hafta  veya on gün kadar önceydi yanılmıyorsam, bizim Uzun Adam’ın durup dururken yelkenleri indirip Rusya’dan özür dilemesi kadar, her gün RTE’ye saydıran Putin Bey’in de birden bire siyaset meleği kesilip “Başgan”a bir zeytin dalı uzatarak “gel elimi öp, barışalım” tavrı bana tutarsız ve havada gelmişti. Şimdi bir anlam kazandı.

5. Darbe girişiminden sonra bizimkilerin ABD’ye kafa – göz, ana – avrat dalmalarına karşın Okyanus ötesinden cılız mırıltıların çıkmasını açıklayamıyordum. Başka zaman olsa Hüseyin eline beyzbol sopasını alıp “bana Recebi bağlayın” derdi. Demedi. Dut yemiş beceriksiz bir bülbül gibi kaldı.

6İncirlik’ten kalkan helikopterlerin (sayısının 42 olduğunu bu yazıdan öğrendim) dönmediğini, Dedeağaç’a kaçan subayların helikopterinin hala Yunanistan’da olduğunu bildiğimiz halde gerek Savunma Bakanı, gerek ise Boşbakan defalarca TSK’nın envanterinde eksik ağır silah yok dediler. Meğer uçaklarımız Türkiye’nin işgaline soyunan sevgili Nato müttefiklerimize intikal ettiği için kayıp olarak değerlendirilmiyorlar.
Öyle ya… Silahlarımız NATO envanterinde göründüğüne göre kayıp sayılmaz. (!?)

7. Recep’in 15 Haziran’dan sonra “Esed” ile ilgili olarak Putin’in söylemlerine yaklaşır ifadeler kullanmaya başlamasına anlam verememiştim. Ortadoğu’da Rusya tarafından şekillendirilmesine çalışılan Rusya, İran, Irak, Suriye, Türkiye ittifakı tohumlarının bu gevşemede etkisi olduğu anlaşılıyor. Kulislerde Ankara’ya gelen ABD Genelkurmay Başkanı‘nın, Türkiye’nin NATO‘dan ayrılarak bu ittifakın tarafı olmasının Türkiye’ye hesap edilemeyecek faturalar çıkartabileceğine yönelik tehditleri bu olasılığın kuvvetini vurguluyor.

Şimdi… Hannibal Genseric’in aktardığı bu bilginin doğru olduğunu var sayarsak aklıma şu soru geliyor:

Türkiye’de bir yönetim değişikliğini planlayan dış-koalisyonun, bu çuvallamanın ardından
biz yanlış yaptık, pardon Recep Abi… bi daha olmaz” diyerek evlerine çekilmiş olduklarını beklemek safdillik olur. “Öyleyse ne zaman” sorusu bundan sonra bizlere diken üstünde, tekinsiz, belirsiz ve hatta paranoyak bir yaşam tarzı dayatacak gibi görünüyor. Acaba bu salt bir komplo teorisi mi, yoksa ciddi bir istihbarat çalışması mı? Eğer doğruysa, bu son yıllarda Irak’tan sonra ABD’nin yaşadığı en büyük sıçış öyküsüdür. Ne dersiniz?

Kalın sağlıcakla…

Barbaros ERKMEN (02.09.2016)
*************

Dostlar,

Bize açık kaynaklardan ulaşan (hep olduğu gibi) uzunca bir e-iletiyi hiç dokunmadan yukarıda sunduk. Başından beri yazdığımız üzere;

15 Temmuz 2016 darbe girişimini ve aktörlerini AKP – RTE önceden haber almıştır ve karşı önlemlerini alarak denetimli
bir biçimde “bir süre” sahnelenmesini kurgulamıştır.

Olaydan 50 gün sonra yaşananlar, geriye dönük (retrospektif) olarak bu tezi desteklemektedir.

Birkaç OHAL Kararnamesi ile Türkiye, başta TSK olmak üzere yerden yere vurulmuş, adeta kelepçelenmiştir. Olağan koşullarda AKP – RTE’nin düşünü bile göremeyeceği, onlarca yıl iktidarda kalsa bile denemeye bile cesaret edemeyeceği girişimler = AKP sivil darbesi,
15 Temmuz Darbe girişim bahane edilerek OHAL rejimi altında yapılarak Türkiye teslim alınmıştır. 2023’e = Anadolu Federe İslam Devleti’ne giden yolun mayınları temizlenmektedir..

Gelişmelere bu gözlükle bakılmasında saymakla bitmez yarar vardır..
Türkiye “40 Katır ya da 40 Satır” lanetli ikilemine mahkum edilmiştir.

Yazı zaten yeterince uzun, biz daha önce de paylaştığımız yorumumuzu kısa tutuyoruz.
Dinci – gerici AKP cenderesini aşabilmek için önce doğru tanı koymak zorundayız.
Artık “cambaza bak!” ucuz oyunlarını bu halk yutmamalıdır.

Ve yaşamının kumarını oynayan, Türkiye’yi ateşe sürükleyenlere :

El mi yaman bey mi yaman; göreceğiz..

Sevgi ve saygı ile.
03 Eylül 2016, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com