Etiket arşivi: AKP – MHP Cumhur İttifakı

Kaos nedeni, 50+1 değil, ‘CBHS’

Anayasal düzen yıkıcıları, yıkıntıların altında kalma tehlikesi ile burun buruna geldikleri bir anda, CB’nin ilk turda seçilebilmesi için ‘salt çoğunluk (50+1) indirilsin’ demeye başladı.

Oysa, Temmuz 2018’de çalışmaya başlayan 27. Yasama Dönemi TBMM tartışmaları, şu ayrışmayı yansıtıyordu:

2017 Anayasa değişikliği, ne meşrudur ne de sürdürülebilir (demokratik Cumhuriyetçiler).

Halkoyu ile kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CBHS), Anayasa sayfasını kapatmıştır (teokratik-nasyonalist monarşistler).

30+1 ne demek?

Tam 31’nci ay sonunda, “şimdi sivil anayasa zamanı” sözleriyle (1 Şubat 2021), kesinlikle kapandı dedikleri sayfayı yine kendileri açtı.

AKP-MHP (Cumhur İttifakı), birlikte değil ayrı ayrı anayasa çalışması başlattı.

1 Mayıs’ta genel çizgileriyle açıklanan taslak (MHP), Allah ile başlıyor (Başlangıç).

40+1 ise,

27. Yasama döneminin 41. ayında ise şu ayrışma gündeme oturdu:

-“Tek aksaklık, 50+1”; “50+1 ciddi sorun çıkarıyor, ülkeyi kaosa sürükleyecek…” (AKP).

“Bu sistemin meşruiyet temeli %50+1’dir. Biz hükümetin ortağı değiliz; ama Cumhur İttifakı’nın sevabına da günahına da sonuna kadar ortağız…” (MHP).

Sistem tartışması başladı.

50+1’e gelince;

Görünen o ki, 27. Yasama Dönemi 50 ayı geride bıraktığında, Cumhur İttifakı, kendini Anayasa ve sistem tartışması içinde bulacak; her ikisini birlikte sorgular olacak.

Bu nedenle, başta Millet İttifakı gelmek üzere demokratik Cumhuriyetçiler, anayasa ve sistem tartışmalarını doğru bilgi temelinde yürütme konusunda duyarlı ve özenli olmak zorundalar. İşte bir demet temizlik:

10 YANLIŞ/ 10 DOĞRU

1- “50+1, sistemin tek sorunu ve kaos doğurur” (AKP): Oysa, kaos nedeni 50+1 değil, ‘CBHS’nin kendisi, doğru deyişle Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBYDBY)’dir.

2- “Biz hükümetin ortağı değiliz”: Hükümet yok zaten; Yürütme, tek kişide ve fiilen ortağısınız.

3- “Biz sadece Cumhur İttifakı’nı destekliyoruz; muhalefetiz ve denge işlevi görüyoruz” (MHP): Tümüyle gerçek dışı. Genel başkan iradesi olmadan vekiller, Meclis’te ne bir söz söyleyebiliyor ne de bir el kaldırabiliyor: Anayasa’ya ve kamu yararına açıkça aykırı yasalara ‘evet’; muhalefet partilerinin en yaşamsal ve gerçekçi önerilerine ‘hayır’. Araştırma önergelerinin hiçbirinde konuşmayan vekiller, hepsine hayır diyor. Konuyla ilgili onlarca yazımdan yalnızca üçü:

– “CHP-HDP-İYİ Parti = fikir ve dil/AKP-MHP = fizik ve el” (26.7.18);

– “Cumhur İttifakı: Meclis’e takılan ters kelepçe!” (12.12.19);

– “Liyakat karşıtlığı, (FETÖ-AKP-MHP) ortak paydası mı?” (23.9.21).

4-“Parlamenter rejim, darbelere neden oldu” (AKP): Yanlış. Son darbe girişimi, ‘Parlamentonun bekleme odasına alındı’ğı ve CB’nin yasama ve yürütme yetkisini ‘fiilen’ tek başına kullandığı bir dönemde oldu.

5-“CBHS, tarihimize en uygun yönetim tarzıdır” (AKP-MHP): Yanlış, PBYDBY, tarihimize ve demokrasiye tamamen yabancıdır. Tarihimize en uygun yönetim tarzı, parlamenter rejim ve paylaşılmış iktidardır.

6-“CHP ve HDP kapatılmalıdır” (MHP ve AKP yalakaları): Anayasa madde 68/4’ü sürekli ihlal eden AKP ve MHP’dir; ama onlar da kapatılmamalı; yöneticilerini anayasal çizgiye çekici yaptırımlar uygulanmalı.

7-“CHP, Anayasa’nın değişmez maddelerini değiştirmek istiyor” (MHP): Yalan. Başlangıç paragrafına ilahi bir referans koymakla, laiklik ilkesini (md.2) dinamitlemeyi amaçlayan kendileri.

8-“Hesap millete verilir” (AKP): Yanlış. Seçimler, kirlilikleri aklama süreci değildir.

9-“Kanal İstanbul’a karşı büyükelçilere mektup yazmak, dış güçlerle işbirliğidir” (AKP): Yanlış; çünkü Kanal İstanbul’a karşı çıkmak, ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunmaktır.

10-“OHALİİK, AYM ve ACM kararlarını uygulamak zorunda değil” (AKP-MHP): Bu, anayasal düzeni ilga suçuna teşebbüse ortaklık değil mi?

  • Hukuk ve Anayasa dışı söylem ve eylemlerle yürütülen iktidar kavgası karşısında;
  • demokratik hukuk devleti mücadelesi, bilgi temizliği görevi dahil, daha sistemli tartışmalar ekseninde yoğunlaştırılmalıdır.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15 Temmuz 2020

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15 Temmuz 2020

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

AHLAKSIZ

“Alevîler ve ateistler ahlaksızdır” diyen ilahiyatçı Rafet Ermiş, 4 erkek
çocuğuna tecavüzden 24 yıl hapis cezası aldı ..!

Adam haklı, Alevi ve ateistler onun ahlak anlayışına uymaz…

HARCAMA

Selden altı kişinin öldüğü Bursa’da, belediye reklamları için iki yılda 81 milyon; dere yataklarının ıslahı için üç yılda 31 milyon TL harcamış.

İnsan böyle harcanır…

ELEŞTİRİ

AKP ve yandaşlarına gelen eleştirilere dava üstüne dava açan savcılarımız, muhalif kadınlarımıza yapılan hakaretleri “eleştiri” olarak değerlendirip kovuşturmuyor.

Bu davranıştakilerin topunu eleştiriyorum…

BATIKÇI

CHP’li Aykut Erdoğdu’nun 29 Kasım 2013’de Meclis’te Ziraat Bankası’nın batık kredileriyle (270 milyon euro) ilgili çok sert eleştirdiği o dönemdeki genel müdür Can Akın Çağlar, İmamoğlu tarafından İBB’ye genel sekreter yapıldı.

Bile bile lades…

UÇUŞ

Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin iki yıllık karnesini açıklayan Meral Akşener, “Ekonomi uçacak dediler lira %50 değer kaybetti” dedi.

Yalan yok ki, uçuruma, aşağıya da uçulabilir…

ACELE

Hendek’teki yanan fabrikanın sahibi, sorumluluğu yöneticilere ve işçilere yıktı, “Cenazeyi almadan tazminat peşine düştüler” dedi.

Daha cesetler bulunamadan, MÜSİAD’ın destek yemeği vermesine bir şey dememişti.

Nalıncı keseri…

SORUŞTUR-MA

Patlama ile ilgili CHP’li vekillerin soruşturma talebi AKP-MHP (cumhur ittifakı) oyları ile reddedildi.

İki gün sonra nakliyat sırasındaki patlama ile üç şehit verildi.

Engelleyenlerin cumhura ödülü!…

KURTULUŞ

Bahçeli, CHP’nin 37’nci Kurultay’ında Kılıçdaroğlu’ndan “kurtulması gerektiğini” açıkladı.

Cumhur İttifakı’ndan kurtuluşun yolu açılır…

AYAK

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, FETÖ’nün örgütsel şemasını anlattı. Şemada ‘siyasi ayak’ bulunmamasına ilişkin soruya yanıt veren Akış, ‘Bizi siyasi ayak kavgasına sokan FETÖ’cülerdir… Anlattığım bu yapı içinde bir siyaset ünitesi yok’ dedi

Sıyrılma ayakları…

BAĞLAMA

Amerikan Alman Marshall Fonu (GMF) Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, S-400 krizinin olası çözümü konusunda da “Köprüden önce hala bir çıkış yolu var, iki ülke arasındaki ‘’büyük mutabakatın parçası olarak ABD, Türkiye ekonomisini desteklemenin yollarını paketin içine koyabilir ve Türkiye de bunun karşılığında füze sistemini rafa kaldırabilir.”

Göbekten bağlama çözümü…

SALINGAN

AKP’nin Ankara Valiliği salgın gerekçesiyle avukatlara eylem izni vermiyor.

AKP’nin Bakanlıkları “Türkiye’de salgın yok” diye Avrupa ülkelerinden dolaşım izni vermesini istiyor.

Salgınla salınım…

GENÇLİK

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2019 yılına ilişkin faaliyet raporuna göre, gençlik merkezlerinde geçen yıl boyunca 1818 sosyal bilimler atölyesi yapılırken ‘Dini İlimler’ ile ‘Değerler’ adı verilen atölyelerin toplam sayısı 24 bin oldu.

Bakanlık spordan vazgeçmiş, dindar-kindar gençlik projesine odaklanmış…

İSTİKAMET

  • “Siz gidin önce Sultanahmet Camisi’ni doldurun da sıra Ayasofya’yı cami yapmaya gelsin.
  • Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim.” (RTE)

Kaybetti…

TİYATRO

RTE, söylemleri ile Danıştay’a görev verdi.

Cumhurbaşkanlığı avukatı, Danıştay’dan 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı’nı bozmamasını isteyerek Cumhurbaşkanı’nın Ayasofya’nın müze niteliğinin korunmasını istiyormuş gibi yaptı.

  • Danıştay, Osmanlı dönemi vakıf senedini esas alıp, Cumhuriyet döneminin 86 yıl önceki (20 yılı AKP dönemi) Bakanlar Kurulu kararını kaldırarak hem yargı bağımsızmış gibi hem de Osmanlı yıkılmamış gibi göstererek görevini yaptı.

RTE, Danıştay kararını hemen yürürlüğe sokarak hem yargıya karşı saygılı imiş gibi hem de Atatürk’ün Ayasofya’yı müze yapmakla Müslümanlığa yaptığı ihaneti (onlara göre) düzeltmiş gibi yaptı.

Ayasofya’dan ilk defa ezan sesi duyulacağı ve namaz kılınacağı ilan edilerek, 30 yıldır bu işlerin yapıldığı saklandı, dindar insanlar ve aldatılmaya hazır olanlar Allah ile bir kez daha aldatıldı.

AKP döneminde işgal edilen Ege’deki adalarımız, Ekümenikliğe verilen tavizler, dış baskı ile serbest bırakılan yabancı tutuklular, T.C.’nin kaldırılışı, andımızın yasaklanışı gibi bağımsızlığa ve ulus devlete aykırılıklar yok sayılarak Ayasofya’nın açılması ulusal bağımsızlık sorunu gibi gösterildi. Milliyetçilik duygular sömürülmeye çalışıldı.

AKP/RTE düşmekte olan oylarını artıracağını sanarak ülke çıkarlarına aykırı davrandı.

Dinsizlikle suçlanmaktan korkan muhalefet hem yanlışa sessiz kaldı hem kurucu önderine sahip çıkmadı.

Senaryo, yönetmen, oyuncular, eleştirmenler hep birden çaktı…

HACİZ

Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın makam odasındaki eşyalar önceki başkan dönemindeki borcu bahane edilerek haczedildi.

Önemli olan borcu geri almak değil bağcıyı dövmekti…

 

 

 

SOĞAN KUYRUĞU

SOĞAN KUYRUĞU

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

Ülke bütün boyutları ile yerel seçim sarmalında. 31 Mart (2019) yaklaştıkça söylemler sertleşmeye başladı. Aslında bu seçimle yalnızca yerel yöneticiler belirlenecek. Fakat genel seçim havasına sokuluyor. İktidarın yitirmeye tahammülü yok. Görülen gerçek ise yitiriyor.

İktidar açısından bu yerel seçimleri yitirmenin bütün koşulları var. O da bunun bilincinde ki MHP ile ittifak yaparak seçime giriyor. AKP – MHP Cumhur İttifakı, doğallıkla, karşıtı olan Millet İttifakını doğurdu. Görülen o ki, Cumhur İttifakı inişte iken Millet ittifakı yükselmekte.

AKP, son zamanlarda Cumhur İttifakı ülkemizi 16+ yıllık yönetimin sonunda, ithal kuru soğan kuyruğuna mahkum etmiştir. İşsizlik, enflasyon, pahalılık doruk noktada, eğitim geri gitmiş, bozulmuş. Paramız devalüasyonla neredeyse %40 değer yitirmiş. Tencere ferman dinlemiyor. Halkın yüzünü güldürecek ne söyleyebilirler ki? Belki ülkede yüzü gülenler var ama bu durum büyük kitleleri ilgilendirmiyor. Onlar mutlu bir azınlık ve çoğu yandaş. Kimi AKP’li seçmenler bile yakınmacı ve mağdur.

Tüm bu olumsuzlukların toplamı, iktidarı zorlayıcı yan yollara saptırıyor. Ezan, Bayrak konusunu gündeme taşıyor. Provokatörleri bir yana bırakırsak, gerçekte kimsenin Ezan ve Bayrakla sorunu yok. Ne var ki, daha önce Kabataş senaryosunda da böylesi bir film izlemiştik. Türkiye bu tür kışkırtmalardan çok çekti, halkımız asla bu tip oyunlara gelmeyecektir. İnsanları birbiri ile, komşuları ile veya faklı düşüncelerle şiddete yönelten bir sorun yoktur. Özgür, mutlu, gönenç (refah) ve barış içinde yaşamak istiyor Ulusumuz. Uygar bir yaşam biçiminden, başka ne beklenir ki?

AKP, iktidara gelmeden vadettiği “3 Y” (Yasaklar – Yoksulluk ve Yolsuzluk) sorunlarının hiçbirini çözemedi. Tersine, bu 3 temel sorun katmerli biçimde büyü(tül)dü! Türk halkı bu çarpıcı gerçeklerle günlük yaşamında giderek daha somut yüzleşmektedir. “Oy”u ile 31 Mart’ta bu kötü gidişe “Dur!” demek istiyor gerçekte. Bu olgunun ayırdında olan iktidar ise, Millet İttifakı partileri genel başkanları Kılıçdaroğlu ve Akşener’e açıkça gözdağı veriyor, hatta hapis tehdidinde bulunuyor.

İçişleri Bakanı Soylu, politik nezaket sınırlarını ağır biçimde çiğneyen söylemleriyle Erdoğan’ın başlatmak istediği yangına adeta körükle gidiyor. Kılıçdaroğlu için kullandığı burada yineleyemeyeceğimiz  ölçüde ağır hakaretleri ne yazık ki Başsavcılıkça “eleştiri” sınırları içinde görülürken, Anamuhalefet liderinin Soylu’nun ağır – çirkin hakaretlerine yanıt olarak “5 paralık adam” sözleri nedeniyle Soylu’nun yakınması üzerine fezkeke düzenlenerek TBMM’ye gönderiliyor ve yargılanmak üzere dokunulmazlığının kaldırılması istenebiliyor!?

Yalpalamalar, öfke patlamaları, baskılar, mizansenler, Ankara BŞB Başkan adayı Mansur Yavaş’a dönük ellerinde patlayan salvolar, iktidarın 8 Mart provokasyonu… toprağın ayaklarının altından hızla kaydığını algıladıklarını açıkça gösteriyor.

AKP yerel seçim bildirgesinde planlı kentler, altyapı ve ulaşım, kentsel dönüşüm, akıllı kentler, çevreye saygılı kentler, sosyal belediyecilik, yatay kentleşme, halkla birlikte yönetim, tasarruf ve saydamlık, değer üreten kentler… vaatlerine yer veriyor. Ancak AKP’li Cumhurbaşkanının partisinin propagandası için yoğun biçimde meydanlara inmesi, ortamı genel seçim havasına dönüştürüyor. İyi de 17 yıldır tek başına iktidarınızda neredeydiniz, ne yaptınız bu bağlamda? Kendi ağzınızla itiraf ettiniz;

  • Biz İstanbul’a biz ihanet etmişiz, bundan ben de sorumluyum..

Üstelik 1994’ten bu yana 25 yıldır ya da çeyrek yüzyıldır İstanbul ve Ankara belediyesi Erdoğan ve partisinin yönetiminde! İstanbul ülkenin kalbidir, bu görkemli kente ihanet ettiyseniz, hala başarı masalları uydurmanın savunulabilir yanı olabilir mi??

Kırka yakın ülkede heykelleri dikilen, büyük saygı duyulan, okullarda çocuklara devrimleri öğretilen Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, yok olmaktan kurtardığı ülkesinde heykelleri yıkılıyor, stadyumlardan, havalanlarından, kent meydanlarından adı – yontuları kaldırılıyor. İdealleri, çağdaşlaşma hedefleri, görkemli devrimleri unutturulmaya çalışılıyor…

Türkiye’yi 2023’te ilk 10 ekonomi içine sokacağız masallarını yıllarca her yerde yinelemenize karşın 2018 sonunda ilk 20’nin (G20’nin) dışına siz düşürmediniz mi? Kişi başına gelir son 6 yıldır sürekli azalıyor ve 2018 sonunda 10 bin Doların da altına düştü.. Oysa yandaş Dolar milyarderleri üretmeyi sürdürüyorsunuz. İşsizlik geçen yıl 700 bin arttı ama akıl dışı biçimde nüfus artışını teşvik etmeyi sürdürüyorsunuz.. İktidar olduğunuzda (2002 sonu) 230 milyar Dolar olan ulusal gelir 3 kat olarak 700 milyar dolara yaklaştı. Toplam borçlar ise 129 milyar dolardan 476 milyar dolara tırmandı. Ulusal gelirdeki artış neredeyse dış borç kadar.. Ülkenin yarım trilyon dolar servetini betona ve dikey kentleşmeye, imar rantlarına gömdünüz..

Artık deniz bitti ve çok yönlü ekonomik – politik – hukuksal – toplumsal bunalım ağırlaşarak sürüyor. Hikâyeniz bitti, ne sizin yeni bir hikâye yazacak gücünüz var, ne de Türkiye’nin bunu bekleyecek sabrı – gücü.. İçinize sindirin ve seçimle geldiğiniz gibi seçimle paşa paşa gitmeyi kabul edin..

  • Beka masalların halkı aptal yerine koymaktır.

16+ yıldır tek başına iktidar olduğunuz bir ülkede gerçekten “beka” sorunu çıktı ise bunun nedeni yalnızca ve yalnızca siz olabilirsiniz. Sorunu yaratan mı çözecek? Hadi canım sen de,, “Beka sorunu” sizin, iktidarınızın – partinizin – sarayınızın – ittifakınızın – dosyalarınızın sorunudur; işte o kadar..

Kısaca sorumuz şudur : Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün 15 yılda yaptıklarını, siz 16+ yılda Cumhuriyetin tüm iktisadi kurumlarını haraç – mezat satmanıza karşın, ülkeyi ithal kuru soğan, patates, “terörist biber – patlıcan – domates” (!) vd. kuyruğuna sokmadık diyebiliyor musunuz? Akıl almaz biçimde laf kalabalığı ile çarpıtarak bu kuyruklara “varlık kuyruğu” diyebiliyorsunuz!? Oysa düpedüz üretim kıtlığı sonucu bu hazin tablo, tarımı da çökerttiniz!

AB, ilişkileri dondurma kararı aldı, kararın gerekçeleri çok ağır Türkiye’nin onurunu kırıcı ama ne yazık ki gerçek.. Bu sefil duruma ülkemizi siz sürüklediniz ama hala, inanılmaz bir pişkinlikle “hükümsüz, itibarsız, değersiz..” diyebiliyorsunuz bu karar için. Feraseti bu derecede bağlanan bir siyasal kadro oldu AKP – MHP ittifakı ve tam da bu nedenlerle artık sürdürülebilirliği kalmadı diyalektik olarak..

Sahi, 1955’te hizmete giren Ankara Esenboğa havalanını da “biz yaptık biiizz!” demenize ne demeli??