Dostlar,
Usta gazeteci – yazar Sayın Mustafa Balbay, direngen iyimserliği ile
ufuklu öngörüleri ile bizlere moral aşılamayı sürdürüyor..
Aşağıdaki yazısı bize göre de yerinde kestirimler, gerçekçi beklentiler içermekte.
- 2013 Sonbaharı ülkemizde gerçekten çetin geçecek.
Bu birkaç ay içindeki gelişmeler bize göre yerel seçime de damga vuracak.
Başbakan RT Erdoğan‘ın sağlık(sızlık) durumunda beklenmedik gelişmeler olabilir.
Sağ yanında Numan Kurtulmuş‘u görüyoruz; solunda ise Bülent Arınç‘ı ??
Bir de, ekonomide iyice ısınan, üst düzey alarm veren makro göstergeler..
Öyle ki Ekonomiden sorumlu Başbakan Yrd. Ali Babacan ile Başbakan RT Erdoğan birbirini yalanlayan açıklamalar yapmaktalar.. (Örn. bankaların fahiş kârları..)
Bu sitede bıktırıcasına yazdık, bir kez daha yazıyoruz :
- Uyanmış, bilinçli, coşkulu ve kararlı kitlelere akıllı bir siyasal önderlik gerek. Muhalefete hiç bu denli yaşamsal gereksinim ve de fırsat doğduğunu anımsamıyoruz.
- Milli Merkez çook çok önemli katkılar veriyor sürece;
izlenmeli ve içtenlikli destek verilmeli.
(Bkz. MİLLİ MERKEZ PARTİLEŞMELİ Mİ??
http://ahmetsaltik.net/milli-merkez-partilesmeli-mi/, 9.7.2013)
Sevgi ve saygı ile.
13.8.13, Ankara
Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
=========================================
Sıcak Sonbahar!
Cumhuriyet, 12.8.2013
İki yıldır her Ocak ayında CHP milletvekillerine yeni yıl mektubu yazıyorum.
Her milletvekilimizin ya iline ya da bir özelliğine gönderme yaparak.
Mektupları özgün, kişiye özel kılmaya çalışıyorum.
Özlemlerimi de tümüne ortak yazıyorum.
2013 mektubunda ortak cümle şuydu:
“2012 toplumsal uyanış yılı oldu,
2013’ün mücadelenin yükseldiği özgürlükler yılı olmasını diliyorum.”
2012’de 1 Mayıs ve ulusal bayramlarımızın çok yüksek katılımla ve ortak duygularla kutlanması, bende 2013 beklentilerini artırmıştı. Bu beklentinin boş olmadığı
2013’ün ilk yarısında anlaşıldı. İkinci yarıya büyük bir ivme ile girildi.
Bakalım sonbahar nasıl geçecek!
Sonbaharla ilgili bir gözlemimi, dileğimi 5 Ağustos günü duruşma salonunda paylaştım, “Sıcak bir sonbahar geliyor..” dedim.
Bu değerlendirmenin yankı bulduğunu gördüm. Duyduğuma göre sosyal medyada da konu olmuş. Pek çok kişi böyle düşünüyor olmalı ki, tartışmaların devamında
konu çatallanmış, hatta şu soru gündeme gelmiş:“Balbay bunun istihbaratını nereden almış, yoksa bir bildiği mi var?”
Başta vurguladığım gibi gözlemlerim var, ama istihbaratım da var.
İstihbarat kaynağımı da açıklıyorum: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç.
Arınç geçen günlerde, önümüzdeki eylül ayından itibaren Gezi eylemlerine benzer gelişmeler olacağını söyleyip kendi yorumlarını yapmıştı.
Arınç’ın öngörülerinin boş olacağını sanmıyorum.
Gözlemlere gelince… Futbolun sahalarda ayrı tribünlerde ayrı bir seyir izlediğini geçen hafta paylaşmıştık. Tribünlerden Gezi’ye destek yükselince Hükümet, taraftara,
“siyasi slogan yasağı” getirecek kadar ileri demokrasiye gitmişti.
Böylesi yasakların sökmeyeceği 6 Ağustos Salı günü oynanan Fenerbahçe-Salzburg maçında bir kez daha görüldü. Maçı kaleci Volkan’a emanet eden taraftarların özellikle son dakikalarda şu sloganlarla oyuna devam ettiği ertesi gün gazetelerde haber oldu:
- “Her yer Taksim her yer direniş.”
- “Hükümet istifa!”
Ligin başlamasıyla birlikte karşı devrime karşı “Çarşı Devrimi” yapan Beşiktaş tribünleri başta olmak üzere pek çok stadın “Gezi”cileşeceğini söylemek için özel istihbarat sahibi olmaya gerek yok.
Sonbaharda bir de malum, üniversiteler açılacak.
Doğal olarak öğrenciler de gelecek, ders almaya ve ders vermeye devam edecek.
Geçen gün sosyal avukatlarımla sohbet ederken söylediler, İstanbul’da kimi işyerlerinde öğle arası forum düzenleniyormuş. Bu satırları yazarken, acaba onlara kötülük mü
etmiş olurum, Hükümet ve medyasından çekinirler mi diye düşündüm,
ama korku imparatorluğunun yıkıldığını dikkate alarak endişemi gereksiz buldum.
Sonbaharla birlikte seçimlere de 5-6 ay kalacağı hesap edilirse,
sıcaklığın siyaset normallerinin üzerine çıkacağını öngörmek zor olmaz.
***
Önümüzdeki dönemin sıcaklığını artıracak ateşleri iktidarın yaktığını
yabancı basın da gözlemliyor.
5 Ağustos’ta açıklanan Ergenekon cezalarının ardından kimi gazetelerin kullandığı başlıklardan örnekler verelim.
Süddeutsche Zeitung:
“Erdoğan yeni düşmanlar yaratıyor.”
The Guardian:
“Türkiye kızgın bölünmelerle yüzleşti.”
Washington Post:
“Dava gerginlik unsuru haline geldi.”
Die Welt:
“Göstermelik davada acımasız hesaplaşma.”
Bütün bunların devamında sonbaharın sıcak geçeceğini görmemek için
ya iktidar olmak gerekir ya da iktidar medyası…