Aylık arşivler: Ağustos 2012

Türkiye hızla bir iç savaşa ve ortaçağ karanlığına sürükleniyor!

Türkiye hızla bir iç savaşa ve ortaçağ karanlığına sürükleniyor!!..

ABD’yle işbirliği cinayete yardım demektir!

Operasyonların arkaplan öznesi ABD’dir!

ABD ile işbirliğinin tek anlamı; bu cinayetlerde suç ortaklığıdır!

Başbakan RT Erdoğan derhal BOP eşbaşkanlığını bırakmalı ve görevden çekilmelidir!

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 29.8.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

BALANS AYARI

E. Amiral Türker Ertürk’ten müthiş bir yazı daha..
Benzer içerikli yorumları biz de 9 gün önce “beyzbol sopası metaforu” nu kullanarak sizlerle paylaşmıştık. (20 Ağustos 2012)

“OBAMA’nın BEYZBOL SOPASI ERDOĞAN’ı NASIL ALTÜST ETTİ Ve Başbakana Ramazan Bayramında Hidayet Duası..” başlıklı yazımıza bakılabilir.
(http://ahmetsaltik.net/?s=beyzbol+sopas%C4%B1&submit=Ara)

Artık görünen köy ne yazı ki kılavuz istemiyor..

Çok acı..

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 29.8.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

============================================

E. Amiral Türker Ertürk

BALANS AYARI

İLK KURŞUN, 28 Ağustos 2012

Bir hafta aradan sonra tekrar sizlerle beraber olmak benim için gerçekten keyif verici.
Bayramla başlayan bu süre içinde ailem ve arkadaşlarımla birlikte tatil yapmayı ve kafamın içini biraz boşaltarak dinlenmeyi planlamıştım. Ama ne gezer! Denizin ortasında veya yabancı diyarlarda da olsam çevremdekilerin şiddetli eleştirilerine rağmen hep okudum ve Türkiye’deki gündemi yakından izledim.

Gündemi izleme isteği rahat duramamaktan kaynaklanan şeytani bir dürtüden mi yoksa sorumluluk duygusundan mı geliyor tam olarak bilemiyorum. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak Norveç veya Danimarka vatandaşları gibi rahat davranabilme ve ülke sorunlarına
kayıtsız kalabilme lüksüne sahip değiliz diye düşünüyorum.

Çünkü ülkemiz,
hızla bir iç savaşa ve ortaçağ karanlığına doğru sürüklenmektedir.

Yaşınız ilerlemiş bile olsa çocuklarınız var. Ya torunlarınız! Onlar içinde değmez mi?
Yoksa yangın yerine dönmüş bir ülkede acı çekerek yaşayacak veya vahşice öldürülecekler.
Savaş öncesinde Irak’ta da işleri tıkırında olanlar vardı. Merak ediyor musunuz onların akıbetlerini? Azı çoğu olmaz, bir şekilde sorumluluk yüklenmeli ve taşın altına elinizi sokmalısınız, yoksa çok geç olacak.

ABD’yle işbirliği cinayete yardım

Geçen hafta tatil sırasında Ulusal Kanal canlı yayında telefonla bana bağlanarak son günlerde artan terör saldırıları hakkında görüşlerime başvurdu. Kafam hep bu işlerle meşgul olduğundan saldırıların analizini yapmak benim için zor olmadı. Telefonda özetle;

“Şemdinli ve Hakkari’deki gelişmelerin, Foça ve Gaziantep saldırılarının arkasında kimin olduğunun önemli olduğunu, tetiği kimin çektiğinin ise hiç önemli olmadığını, bu şekilde bakıldığında da bu operasyonların arkasındaki iradenin ABD olduğunu çok rahatlıkla görüyorum. “ dedim.

Bu açıklamamdan sonra bu iddiamı aşırı bulanlar hatta beni arayarak serzenişte bulunanlar oldu. Fakat ertesi günü Hürriyet gazetesinin Washington kaynaklı haberi bizi doğrulayınca bu kez arayıp tebrik edenler, sen bunu nereden biliyordun diye soranlar oldu.

ABD’nin üç önemli düşünce kuruluşu Suriye ile ilgili bir harp oyunu düzenlemiş hem de
tam iki ay önce. Bu harp oyununda ABD, Türkiye, Suudi Arabistan, Suriye ve diğer bölge ülkeleri oyuncu olarak rol almışlar. Oyuncular farklı ülkeler de olsa, oynayanların hepsi Amerikalı. Oyunun amacı Türkiye’yi Suriye’ye askeri müdahaleye zorlamak! Bu sonucu elde etmek için çeşitli girdiler yapılıyor.

Harp oyunları öğretisinde buna, oyuncuları yeni kararlara götürecek ara durumlar denir.
Suriye’deki ölü sayısını ve Türkiye sınırına yığılan mülteci sayısını artırmak gibi!
Harp oyunu senaryosuna göre Türkiye Suriye’ye müdahaleye direndikçe istenen kararı aldırmak için girdilerin şiddeti artırılmaktadır.

Vaşington’da oynanan harp oyununa göre Ankara’yı Suriye’ye müdahaleye zorlamak için yapılan girdilerden bir tanesi de Türkiye’de bombaların patlaması. Bombaların patlayacağı kentlerden birisi de Gaziantep’miş. Ne tesadüf değil mi? Biz söyleyince niye inanmıyorsunuz? Aldatıldığınızı anlamak için ille yatakta mı yakalamanız lazım.
Bir cinayet soruşturmasında esas olan azmettiriciyi bulmaktır. Çünkü cinayetin işlenmesi
onun çıkarınadır. Tetikçiyi bulup, yargılayıp, içeri atmışınız kıymeti yok.
Yeni tetikçiler bulunur. Esas olan Gaziantep ve Foça cinayetlerinin arkasında kim var
onu bulmaktır. Bunu bulmak da bu cinayetlerin kimin yararına olduğunu anlamak ve kavramaktan geçer. Lütfen bizim karşımıza “bulduk” diye kandırılmış ve para ile
satın alınmış insanları çıkarmayın.

Vaşington’da oynanan harp oyunundan anlaşılacağı gibi Gaziantep bombalı saldırısı, ABD’nin Ortadoğu’da ulaşmaya çalıştığı amaçlarına hizmet etmektedir?

Eğer bu ABD ile işbirliği yapıyor iseniz,
bunun tek bir anlamı var;
siz bu cinayette yardım ve yataklık suçunu işliyorsunuz.

İlk ayar Erdoğan ve AKP’ye

PKK ABD’nin güdümünde ve kontrolündedir.
PKK vasıtasıyla tırmanan terörden ve
AKP kazansın diye seçimler öncesi azalan terörden ABD sorumludur.

Suriye’deki gelişmeler ve ülkenin kuzeyindeki güç boşluğu PKK’nın uzantısı PYD’ye
hareket serbestisi kazandırmış olabilir ama Türkiye’de artan terörün arkasında
Suriye var suçlaması harp oyunundan açıkça anlaşılacağı gibi bir ABD planıdır.

Foça ve Gaziantep’te olduğu gibi bombalı saldırılar daha da artabilir.
Hatta artacaktır da!

Bunların amacı balans ayarıdır.

Bu ayarların birincisi Tayyip Erdoğan’a ve AKP hükümetinedir. ABD tarafından kendilerine verilen yol haritasına harfiyen uymaları içindir. Aksi taktirde terör daha da azacaktır. Yeni anayasa, Suriye’ye müdahale, kukla Kürt Devleti’ne destek olmak, Sünni-Şii ekseninde çatışma kışkırtıcılığı yapmak, Maliki’ye düşman, Barzani’ye dost olmak ve İran ile
karşı karşıya gelmek bu yol haritasının bazı maddeleridir.

İkinci ayar Türk Silahlı Kuvvetleri’nedir.

Ulusal çıkar “ safsatasından “ vazgeçmesi, Suriye’ye yapılması istenen müdahaleye muhalefeti kesmesi ve Erdoğan’a koşulsuz destek olması içindir.

Üçüncü ayar bize, Türk halkınadır.

“ABD’nin bölgedeki çıkarlarına direnmek boşunadır.
Lozan tapusu artık geçersizdir.
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti dönüşmelidir.
Bilim egemen kafalı olmak ve sorgulayıcı akla sahip olmak sizin için lükstür.
Ver kurtul ve yeni anayasaya direnme.”

Kendi adıma konuşmak gerekirse, ulusal çıkarlarımızla çatışan bu balans ayarı
bende tutmaz.

Sizi bilemem!

Saygılar sunarım.

Onur Öymen’in Ulusal Kanal Konuşması, 26.8.12

Değerli Öymen,

Müthiş bir konuşma…
TV’de performansınız çok yüksekti..
Gönülden kutlarım..
Hem konuşmanız hem paylaşımınız için..
Web siteme koyuyorum..

Sevgi ve saygı ile. 29.8.12

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=====================================

Dostlar,

Yukarıdaki dizeler Sn. Onur Öymen’in Ulusal Kanal’da 26.8.12 günü yaptığı konuşma
metnini bize yollayan e-iletisine karşılıktı..

7 sayfa tutan kapsamlı konuşmayı pdf olarak size sunuyoruz.
Çok öğretici, yalın, cesur ve gerçekçi.
Siyasiler okuyup ders almalı.
Zaten konuşma da bir ders gibi..

Lütfen erişkeyi (linki) tıklayınız..

Onur_Oymen_Ulusal_Kanal_Konusma_metni_26.8.12

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 29.8.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

7 Işıklı Ampul ve AKP?? Çok ilginç bağlantılar..

Dostlar,

Bie ulaşan bir pps dosyasını paylaşalım istiyoruz.

AKP’nin simgesi “ampul” ün çooook gizli tarihsel kodları..

Kolayca “Komplo kuramı” etiketi iliştirme hastalığından sakınarak özenle izlenmeli bizce.

7_ISIKLI_AMPUL

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 29.8.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Rakamlarla İsrail..

Dostlar,

Sizin de bu siteden yakından tanıdığınız Sn. Prof. Dr. Ali Ercan hocamız,

İSRAİL hakkında temel verileri derlemiş..

Yazısında bir de tanıtım videosu erişkesi (linki) var (ISRAEL)..

Bilimi rehber alan bir ülkenin çok ama çokhırslı başarısını alkışlamamak olanaksız.

Elbette Yahudi ırkçılığı “siyonizmi”, her ırkçılık ve yobazlık için yaptığımız gibi lanetleyerek..

Yazıda bir ölçüde dil arılaştrması, Sn. Ercan’ın bize ön izniyle yapılmıştır.

Yazı biçimi (formatı) bozulmasın diye pdf olarak sunuyoruz..

Tıklatark okuyabilirsiniz..

Teşekkürler Sn. Ercan..

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 29.8.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

İsrail hakkında özlü derlemesini sunuyoruz..

ISRAEL_Ali_Ercan

Serdar Akinan’ın son yazısı : Allah muvaffak etsin..

Dostlar,

Başbakan Erdoğan’ın bir süre önce “yapılanları not ediyoruz” diyerek çıkıştığı
gazeteci Serdar Akinan’ın Akşam gazetesindeki işine son verildiğini (10 Ağustos 2012) bu sitede birkaç yazı ile işleyerek size sunmuştuk.

Serdar Akinan Twitter hesabından Akşam gazetesindeki görevine son verildiğini duyurmuştu. Akinan Twitter’da şunları yazmıştı :

“Sevgili İsmail Küçükkaya Akşam yönetimi adına arayarak yazılarıma son verildiğini tebliğ etti.Başta yazı işlerinin cefakar çalışanları olmak üzere aynı çatı altında olmaktan onur ve mutluluk duyduğum herkese teşekkürü borç biliyorum.
Mesleğimi icra edebileceğim bu mecradan başka yer kalmadı…”

Akinan son olarak Suriye’nin Kürt bölgesine giderek izlenimlerini kaleme almış, Başbakan Erdoğan katıldığı bir televizyon programında “yapılanları not ediyoruz” sözleriyle isim vermeden Akinan’a çıkışmıştı.

Son yazısında “Allah muvaffak etsin” demişti.

Serdar Akinan Akşam’da yayınlanan “Hakkari ne tarafta?” başlıklı son yazısında (6 Ağustos 2012, AKŞAM) AKP hükümetinin Suriye politikasını eleştirerek şunları yazmıştı:

HAKKARİ NE TARAFTA ?

“Egemen bir devleti yıkmak için isyancılara her türlü yardımı alenen yapacaksın.
Silah vereceksin, kamp vereceksin, para vereceksin ve üstüne üstlük bunu alenen yapacaksın. Binlerce sivil biraz da bu yardımlarından ötürü ölecek. O devletin
jeo-stratejik pozisyonu, küresel sistemin dengeleri açısından yaşamsal önemde olacak.
Orta ve hatta uzun vadede sen bu dengeyi değiştirecek bir adım atma kudretinden
yoksun olacaksın. Altüst ettiğin o dengeler kurulu sistemin ayarını bozduğundan,
etnik meseleler, otonom yapılar ortaya çıkmaya başlayacak.

Bu yapının tarihsel, kültürel, ekonomik, etnik ve sosyolojik arka planından
bihaber olacaksın.Bölgenin en iyi donanmış ve büyük ordusu elinde olmasına rağmen, kendi sınırların içinde bir coğrafyada 14 gün savaşacak ama denetimi ele geçiremeyeceksin.

Aynı anda karakolların basılacak ve şehitler vereceksin.

İspatlanamayan, ispatlanması da üretilen delillere dayandığı için mümkün olmayan davalarla onlarca generalini hapse atacaksın.

Hapse attığın generalleri emekli edeceksin.

Şamar oğlanına dönmüş o askerden performans bekleyeceksin.

3 milyon Kürt’ün statü talebine kulak tıkayacaksın.

Sonra kalkıp sustalı maymuna çevirdiğin medyanın olan biteni yazamamasından, tartışamamasından aldığın güçle, ‘Terör er ya da geç kaybetmeye mahkumdur’ diyeceksin.

Oldu.

Allah muvaffak etsin…

* * * * *

Bunları da sizlere sunmak istedik..

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 29.8.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

LEVENT KIRCA’nın “AZINLIK” OYUNUNDAYDIK..

BİR 26 AĞUSTOS GECESİ SİLİVRİ’de
LEVENT KIRCA’nın “AZINLIK” OYUNUNDA

Dr. Ahmet Saltık
29.8.12, Tekirdağ
www.ahmetsaltik.net

Biz de oradaydık, çok coşkuluyduk.. Nilgül Doğan hanımefendiye,
“Çetin Paşamı benim için de koklayınız lütfen”.. dedik.

26 Ağustos 2012 günü 21:00 dolayında biz de Silivri liman girişinde Levent Kırca’nın
Silivri tutsakları için sergilediği AZINLIK oyununu izlemek üzere dostlarla buluştuk.
Liman girişi silme insanla doluydu. Plastik sandalyelerde oturanlar kadar da ayakta insan vardı (biz dahil). Kestirimime göre 5 bine yakın katılımcı oradaydı. Mütevazi olanaklarla bir sahne, ses düzeni ve perde düzenlenmişti. Kırca usta, buruk gönülle izleyenlerini eğlendirerek, coşturarak düşündürdü. Dayanışma bilincini tazeledi,
insan duyarlığına gönderme yaptı.
Ajitasyon yapmadı, yuhalama ve ıslıklamaları ustalıkla engelledi..

Usta mizah örnekleriyle, sınırlı görsel ögeler (“effekt” yerine Türkçesini yeğledim)
ve ses desteğiyle sahne daha etkili kullanıldı. Yardımcı oyuncular çok sınırlı
sahne aldılar.

Kırca, sahneyi tüm ustalığıyla, çok yönlü ve yüksek bir tempoda dolduruyordu.
Silivri tutsaklarına yapılan insanlık dışı işlemleri, hücrelerin vahşi koşullarını bizleri ürperterek aktardı. Oraya, duruşmalara gidilmesinin insanlara ne çok
moral verdiğini ısrarla işledi.

Silivri tutsakevi karşısında dayanışma çadırlarında yaşananları, battaniyelere sarılarak tuttuğu gece 01:00 – 03:00 nöbetini aktardı. “Çadırlar başı Hıdır Hokka” ekibine yardım edilmesini istedi.

Bunların romanı da yazılacak, filmi de çevrilecek. 30 yıl sonra nasıl 12 Eylülcülerden sözde de olsa hesap soruluyor hatta 28 Şubat 1997′nin hesabı soruluyor;
elbet bunun da yasal hesabı sorulacak.

Kırca’nın sunumundan sonra Hıdır Hokka, “AZINLIK” oyununa Silivri Dayanışma Çadırları adına “7. Ödülü” verdi. 30 cm çaplarında bir seramik tablo üzerinde Atatürk-bayrak portresi idi.. İzleyiciler duygulu alkışlar yolladılar. Kırca, bu ödülün en değerlisi olduğunu söyledi, teşekkür etti.

Sanatçılar Girişimi Sözcüsü Ataol Behramoğlu sahneye davet edildi. “Yunus Gibi” adlı şiirinin (7 Nisan 2012) ilk ve son 4′lüğünü okudu :

Kıran vurdu memleketi
Zalimler hakan olmuştur
Yedikleri yoksul eti
İçtikleri kan olmuştur
…………..
Sesime kulak ver gülüm
Tutsaklığa yeğdir ölüm
Nerde varsa böyle zulüm
Çaresi isyan olmuştur

Bu şiiri size sitemizde tümüyle ayrıca sunduk (28.8.12).

Perde arkası açıkhava “kulis” inde Behramoğlu’nu kucakladık ve geçirdiği tıbbi operasyon sonrası bir hekim olarak, “İyileş de gelecek olsun” dedik; Fazıl Hüsnü Dağlarca’dan öğrendiklerimizle.. “Geçmiş olsuna” çok kızıyordu rahmetli usta..

Çetin Doğan paşamızın eşi, Vardiya Bizde Platformu Sözcüsü Nilgül Doğan hanımefendi de
sahneye çağrıldı ve gösterilen dayanışmaya teşekkür etti. Bu karabasanın yakında biteceğine ilişkin umut ve dileğini seslendirdi. Biliyorsunuz kendisi ve bir başka paşamızın eşi hakkında da “Gülağacı davası” açıldı ve 1 yılı aşkın hapis isteniyor!

Orgeneral Çetin Doğan’ıneşi Nilgül Doğan ve Emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk’un eşi
İrem Kutluk, eşlerinin yanı sıra sanık sandalyesine oturtuluyor..

Silivri zulmü eşlere uzanıyor bu kez..

Bitip tükenmez bir kin..

Öyle ya, Başbakan RT Erdoğan “Kininizi sakın eksik etmeyin, unutmayın..” demedi mi?

Toplum tümüyle felç edilerek teslim alınmak isteniyor. Bu konuda sitemizde
Sn. Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in yazısı ve dayanışma çağrısı-çığlığı var,
okumanız dileğiyle.
(http://ahmetsaltik.net/izmir-milletvekili-birgul-ayman-gulerden-cagri/, 26.8.12)

Nilgül hanımı da Behramoğlu gibi ama perde önünde yakaladık sarıldık.. O’na,

“Çetin paşamı benim yerime de derin bir özlemle kucaklayın lütfen..” dedik.

İkimizin de gözleri nemlenmişti.. Sn. Nilgül Doğan ve TTB Başkanı Sn. Dr. Eriş Bilaloğlu’nun da katılımıyla, 22.12.11 gecesi Ulusal Kanal’da Sn. Nurzen Amuran’ın
DOSYA programına katılmıştık. “Tutuklu ve Hükümlülerin Sağlık Hakları” idi konu.
TEORİ (Aralık 2011, syf. 36-59) ve İstanbul Barosu Dergisinde (Kasım-Aralık 2011,
syf. 12-28) yer alan kapsamlı bir makalemiz (tam metin sunulmuştur; http://ahmetsaltik.net/arsiv/2012/05/Tutuklu_ve_Hukumlulerin_Saglik_Haklari.pdf..)
o akşam program konusu idi. Program öncesi ve sonrasında Sn. Nilgül Doğan ve
kızkardeşi Nilsen hanımefendi ile epey sohbet etmiştik. Her 2 kız kardeş
öyle zariftiler ki, bu makalem ve program için bana teşekkür ediyorlardı!
Oysa çok daha fazlasını yapabilmem gerekirdi onların değerli teşekkürünü hak etmek için..

Bunlar karşılıklı aklımızdan geçti herhalde..

Sonra Sn. Şule Perinçek sahnede söz aldı. ATABE (Atatürk’ün Bütün Eserleri) gibi
dev bir projeyi başarı ile tamamlamıştı. Kaynak Yayınları, 30 ciltlik bu hazineyi
basmış ve piyasaya vermişti.. Her eve 1 takım mutlaka gerekli idi..

Şule hanım, kısa ama, zekasına ve yurtseverliğine yakışır, herkesi derinden sarsan
sözler etti. Öz olarak (“mealen” yerine Türkçe!) dedi ki :

– Bana nasıl dayandığımı soruyorlar, eşin içeride, oğlun içeride..
Ben ayağımı, bölünmemiş vatan toprağına sağlam basmak isterim.
Vatanın bağımsızlığı gittikten sonra kocanız, oğlunuz olsa ne olur ??

Elbette duygulu bir alkış tufanı koptu. Çok bakındım ama Şule hanımın elini sıkamadım.

Son olarak “Hıdır Hokka”ya da sarılarak “Helal olsun sana yiğit adam!” dedik.
Kaç zamandır Silivri Tutukevinin karşısında açık alanda adeta Robinson Krüzo yaşamı sürdürüyorlar. İçerideki “can” lara destek için.

“Biz buradayız” deyip yanık türküler yollamak için hücrelere..
Çadırları 8 Ekim 2011’de ziyaret etmiştik bir küme (“grup” yerine) hekim olarak..
Çektiğimiz fotoğrafları size bir dosya olarak sunarız. Sonra, nasıl oldu ise, kiraladıkları o arazi Silivri Tutsakevini genişletmek üzere T.C. Adalet Bakanlığınca satın alındı. Binbir mihnetle taşındılar yeni kiralanan toprağa.

Binlerce insan umut ve çoşku ile alanı terk ettiler.. Edirne ADD’den otobüs tutarak gelen 27 eski dostu gördüm, özlem giderdik.. (1996-2000 arası 2 dönem bu Şubenin başkanlığını yapmıştık..)

Silivri’den Tekirdağ’a dönen son otobüsü 23.15 gibi, saniyeler öncesinde “üstgeçidin altında” nefes nefese yakaladık.. Bunları tarihe not düşmek istedik.
“Verba volent, scripta manent..” ünlü Latin atasözüdür..

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR..

Tarihçilere ve toplumsal belleğe bir demet yaşanmışlık sunmak istedik.

Önemli son not :
27/28 Ağustos 2012 gecesi bu kez hiç beklenmeyen zalım bir Ağustos fırtınası vurdu
bu insanlık dramının yaşandığı çadırları. Karşı tepeye yapıştı hemen hepsi..

SİLİVRİ Çadırlarındaki yurtsever, özverili, çileli, acılı ama yiğit ve gözü pek dostlara ivedi el atmalı. (Biz dün, 28.8.12, mütevazi bir maddi destek yolladık Gülşah Arslan adına açılan hesaba, İş Bnk. Beyoğlu Şb.)

Silivri’nin romanı yazılacak ve gelecekte NOBEL edebiyat ödülü alacak..
Söylemiş olalım şimdiden.

Okur ve okutur musunuz ??
Şimdi bu yazımızı, yakın gelecekte de NOBEL edebiyat ödüllü “SİLİVRİ” romanını..

Sabahın erken saatlerinden beri şakaklarım zonkluyor.. Tam 90 yıl önce bu gün,
memleket evlatları Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa yönetiminde bir ölüm kalım savaşı veriyorlardı Afyon ovasında. Top sesleri, nal şakırtıları, Allah Allah naraları,
ölen-yaralananların canhıraş çığlıkları kulaklarımda uğulduyor.. Bu “acayip koro”nun icrası hala bestelenmedi. Bir Türk “Vangelis”i çıkmadı! Haydi Fazıl Say..
dahi sanatçı, yurtsever evlat.. el at bu işe;
iğrenç saldırılara boş ver, bunu bestele!

Dr. Ahmet Saltık
Sevgi ve saygı ile, umut ve dayanışma ile..
27.8.12, Tekirdağ

Ataol Behramoğlu Şiiri : Yunus Emre

“Gitti beyler mürveti,
Binmişler birer atı
Yediğü yoksul eti,
içtiği kan olısar”
Yunus Emre, “Ahır Zaman”/ “mürvet”
(yiğitlik)”, “olısar”(olmuştur)

Kıran vurdu memleketi
Zalimler hakan olmuştur
Yedikleri yoksul eti
İçtikleri kan olmuştur

Kula kulluk etmeyenin
Vicdanını satmayanın
Haram lokma yutmayanın
Mekânı zindan olmuştur

Yalan dolan yazıp çizen
Kudretliye övgü düzen
Dün dinsizim diye gezen
Bugün Müslüman olmuştur

Emeksiz zengin olanın
Kitapsız bilgin olanın
Sermayesi din olanın
Rehberi şeytan olmuştur

Haramisi, soyguncusu
Uğursuzu, vurguncusu
Cellat ruhlusu, soysuzu
Bakan, sadrazam olmuştur

Korkan varsa konuşmaya
Anlam yükleyip susmaya
Gerek kalmadı korkmaya
Çünkü korkulan olmuştur

Sesime kulak ver gülüm
Tutsaklığa yeğdir ölüm
Nerde varsa böyle zulüm
Çaresi isyan olmuştur

ATAOL BEHRAMOĞLU

Yılmaz Özdil’in Tren Rayları.. Hakkında TCDD’ye Yanıtı..

Dostlar,

Başbakan Erdoğan’ın 17.8.12 günü Kadıköy-Kartal metrosu açış töreninde

10. Yıl Marşımızla alay ederek, gerçekte kendisini bir kez daha deşifre ederek
ve küçük düşürerek söylediği sözler ulusal gururumuzu incitmişti.

Yeryüzünde halkının onuruyla oynayan, ulusunun gururunu kırram bir başka başbakan
gösterilebilir mi?

Ne talihsiz ülke Türkiye..

Ama bunlar da geçecek.. Tarih herkesi hak ettiği yere yerleştirecek.

Çok anlamlı bir söz anımsıyorum, paylaşalım :

İNSANIN KELAMI, AKLININ TERAZİSİDİR..

Yılmaz Özdil, bu demiryolları konusu, Başbakan RT Erdoğan’ın gerçekleri çarpıtması
üerine bir yazı yazmıştı. Sahibinin sesi TCDD de yanıt vermişti.

Usta ve yurtsever yazar Yılmaz Özdil, TCDD yazısına (yanıtına) yanıt veriyor.

Yazı bana pdf olarak ulaştı, hoşgörünüzle öyle veriyorum.

Teşekkürler, usta ve yurtsever yazar Yılmaz Özdil..

Önce beynine,

Sonra yüreğine

Sonra da “klavyene” sağlık..
(Tüfek icat oldu mertlik bozuldu; artık “kalem” yok, “klavye” var..)

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 28.8.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
===================================================

Tren_Raylari_ve_Yanita_yanit