Etiket arşivi: Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı

TÜRKİYE’de AYDIN CİNAYETLERİ NEDEN DURDURULAMIYOR; KATİLLER KİM?


TÜRKİYE’de AYDIN CİNAYETLERİ
NEDEN DURDURULAMIYOR;
KATİLLER KİM?

Dostlar,

Bir Adalet ve Demokrasi Haftası daha… 22. kez..

Buruk hüzünlerle..

Neredeyse son 2 on yıldır 24 – 31 Ocak arasında 1 hafta boyunca
AYDIN CİNAYETLERİNİ ve şehit verdiğimiz öncü canlarımızı içimiz yanarak anıyoruz..

ADALET ve DEMOKRASİ istiyoruz..

Ancak bir türlü bu 2 temel masum ve temel insanlık hakkına erişemiyoruz Türkiye’de.

24 Ocak 1993 idi yiğit vatan evladı, araştırmacı – gazeteci, vurguncuların korkulu kalemi
UĞUR MUMCU‘yu alçakça havaya uçurdukları gün..

Kendisinden 3 yıl önce de, bir başka karlı Ankara gününde, 31 Ocak 1990’da,
ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Kurucu Genel Başkanı
Prof. Dr. Muammer AKSOY 
aramızdan kalleşçe koparılmıştı.

Daha sonraları Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı‘nı kuran
Sayın Güldal Mumcu’nun önerisi ile Adalet ve Demokrasi Haftası oluşturuldu.
Yıllardır bu haftalarda hep görsel konferanslar veririz.. Yurdumuzun değişik yörelerinden
çağrı alırız, yurtseverlerimiz etkinlikler düzenlerler.. Bu bağlamda, Prof. Muammer Aksoy‘un doğum yeri olan Torosların minik ve şirin ilçesi İbradı’ya da ADD Şubesi Başkanı Sayın Aysel Korkut’un çağrılısı olarak gitmiştik :

  1. Ulusal Egemenliğin Anlamı, İlköğretim Okulu öğrencilerine; İbradı / Antalya, 18.04.2005
  2. Ulusal Egemenliğin Anlamı, Lise öğrencilerine; İbradı / Antalya, 18.04.2005

Bu kez, İsparta Ulusal Güçler Birliği çağrılısı olarak İsparta’da olacağız..
Bu Birliği 23 Nisan 2005’te, 10 yıl önce İsparta’da katıldığımız bir dizi konferansın ardından, ADD Genel Başkan Yardımcısı olarak biz kurmuştuk.. Dönemin ADD Şube Başkanı,
çok değerli dostumuz Sn. Mahmut ÖZYÜREK idi. Kuruluş ve çağrı belgesi ile
imzacıları aşağıdaki belgededir. Lütfen tıklayarak bakar mısınız?

Isparta UGB Çağrısı, 23.04.05 Isparta_UGB_Cagrisi_23.04.05

Biz bu belgeye ADD Genel Merkezi adına, Genel Başkan Yardmcısı sıfatıyla
imza koymuştuk. Sayın Mahmut Özyürek de ADD isparta Şubesi Başkanı olarak.

Bugün ikimiz de o sıfatları taşımıyoruz ama KEMALİST savaşımımız sürüyor..

Sayın Özyürek, alışık olduğumuz birtakım kumpaslara kurban edildi ama
ATATÜRKÇÜ savaşımını İsparta gibi çooook  zor bir yerde hiç kesmedi.
Halen Ulusal Eğitim Derneği İsparta Şubesi Başkanı ve yoğun çabalarıyla
İSPARTA ULUSAL GÜÇler BİRLİĞİ
10 yılını devirmek üzere.. Yaşatıyorlar sağolsunlar…

Biz de ADD’nin şimdiki Genel Başkanı emekli yüksek yargıç hanımefendiye
bir türlü kendimizi beğendiremiyoruz (!).. Eleştiri zinhar yasak… Uyumlu ve
siz bilirsiniz efendim” ci olmazsanız dışlanırsınız ve hiçbir yazınız ADD webine konmaz,
hiçbir etkinliğe çağrılmazsınız, çağrılmanıza da engel olunur, adınıza ambargo konur
ve unutturulmaya çalışılırsınız.. (Örgütümüzden çağrıların doğrudan bize ulaştırılması
rica olunur..)
Dilekçelerinize bile yanıt verilmez!? Örgüte verdiğiniz çeyrek yüzyıla yakın
emek boşa çıkarılır, en küçük bir saygı ve vefa gör(e)mezsiniz.. Tu kaka ilan edilirsiniz..
Çünkü yüksek tepelere gelenler ATATÜRKÇÜ olmuşlardır. Siz ise oralara, 2004 -2006 dönemi genel başkan yardımcılığına Atatürkçü olduğunuz için, örgütü içinden taaa tabandan adım adım gelmişsinizdir. Dağdan gelen bağdakini kovmuştur..
Ünlü yazar Cenap Şahabettin’in unutulmaz sözlerindendir, ibret doludur almasını bilene :

  • “Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek,
    diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok,
    nereden ve nasıl geldiğinizdir.”

Neyse.. bu, birilerinin yerine de bizim utancımız galiba, site okurlarımızı sıkmayalım..

*****

Bu yıl 24 Ocak günü (2015) gene İsparta’da olacağız..
Belki 10. ziyaretimizi, bu kent ve ilçelerinde belki 30. görsel konferansımızı vermek üzere..
Toplantı duyurusu aşağıda.. Bu kez soruyoruz :

TÜRKİYE’de AYDIN CİNAYETLERİ NEDEN DURUDURULAMIYOR; KATİLLER KİM ?? 

Isparta_konf._24.01.2015

Toplantıya emek verenlere, katılacaklara….başta Sayın Mahmut Özyürek olmak üzere şükranlarımızı sunuyoruz.. Elbette ADD’den dostlarımızı da bekliyoruz, tüm ADD tabanını da.. Onlar, tepelerdeki anlam veremedikleri tepişmeleri görmezden gelmeyi becerirler.

AYDINLANMA DEVRİMİ ŞEHİTLERİMİZİ bir kez daha anacak ve
katillerini sorgulayacağız.. 22. Adalet ve Demokrasi Haftası‘nda…

“KATİLLER KİM ???” diye haykıracağız..

Yanıtını da vereceğiz..

24 Ocak 2015 Cumartesi, saat 14:00, Öğretmenevi, İsparta..

Sevgi ve saygı ile.
10.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Not : 17.01 2015 günü bu konuda yeni bir yazı yazmak ve duyuruda “yer”,
bizim istemimiz dışında “konferans yeri” değişikliğini paylaşmak gerekmiştir.
O yazımıza da mutlaka bakılması dileğiyle..

(http://ahmetsaltik.net/2015/01/17/ispartada-24-ocak-2015-gunu-verecegimiz-konferansin-engellenmek-istenmesi/)

Sevgi ve saygı ile.
10.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

AYDIN CİNAYETLERİ STRATEJİSİ ve 21. ADALET-DEMOKRASİ HAFTASI


AYDIN CİNAYETLERİ STRATEJİSİ ve 21. ADALET-DEMOKRASİ HAFTASI..


Dostlar
,

Meş’um (Lanetli) 1993’ten bu yana 21 koca yıl geçti..

O yıl dikilen fidanlar gencecik – güçlü ağaçlar oldular.

O yıl doğan bebeler artık 21 yaşında birer fidan..

Türkiye Cumhuriyeti Devleti 70. yaşına girmişti, günümüzde 90 yaşını devirdi..

20. yy. bitti, 21. yy’a geçtik..

KüreselleşTİRme = Yeni emperyalizm iyice abandı ve

  • Türkiye ulusu ve ülkesiyle parçalanmanın eşiğine sürüklendi!..

Sevgili Uğur Mumcu 51 yaşında idi, 72 yaşına ulaştı..

Uğur Mumcu’nun sevgili evlatları Özgür ve Özge 16 ve 12 yaşlarında birer “çocuk” iken “babasız büyüyerek” birer genç yetişkin insan oldular O’na özlemle..

Sevgili Güldal Mumcu 42 yaşında dul kaldı ve yaşamının son 21 yılını
Sevgili Eşi “Uğur” olmadan tarifsiz acılarla sürdürmek zorunda kaldı..
Bir Onur anıtı gibi sürdürdü yaşamını, eşinin anısını ve felsefesini yaşatmak üzere Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı‘nı (UM:AG) kurdu.

Bizler, Türkiye insanı ise, O’nun Cumhuriyet’teki GÖZLEM köşesinde her gün bizlere Liman Feneri gibi ışık tutan yazılarından yoksun kaldık.. O yazılar ki
her biri Türkiye gündemini belirler, hırsızın – uğursuzun – rüşvetçinin – ajanın – satılmışın – katilin uykularını kaçırır ve hain planlarını bozarak günyüzüne çıkarırdı. Her dizesi, her sözcüğü çok ciddi ve emekli araştırmacı – gazetecilik ürünü idi.

Ankara Hukuk Fakültesini 1965’te bitirmiş ve efsane İdare Hukuku hocalarından
Prof. Tahsin Bekir Balta‘nın asistanlığına kabul edilmişti .. Ancak bu alanda uzmanlaşmasına ve parlak bir kariyer yapması muhakkak olan gidişine (1969-72)
engel olundu. 12 Mart’ta, “Ordu Uyanık Olmalı” başlıklı bir makalesi yüzünden hapsedildi. Mamak Askeri Cezaevinde 1 yıl tutuklu kaldı, 7 yıl hapis cezası aldı ama Yargıtay hükmü bozunca serbest kaldı ve “SAKINCALI PİYADE” olararak
resmen damglandı, Patnos’ta “Rütbesiz er” olarak askerlik yaptırıldı.

O’nun aramızdan koparılmasının 10. yılında Türkiye AKP’ye teslim edileli 2,5 ay olmuştu.. 14 Kasım 2002’den bu yana Atatürk’ün mazlum Türkiye Cumhuriyeti adeta kuzunun kurda teslim edilmesi örneği birilerine ziyafet için sunulmuş bulunuyor.. Son 12 yıldır da bu bağlamda çok yönlü, açık – sinsi parçalanma operasyonlarına tabi tutulmakta..

Uğur Mumcu’nun yazdıkları birer birer doğrulanıyor..

Bereket, yazamadıkları da sonradan, son derece varsıl (zengin) arşivi taranarak
büyük emeklerle kitaplaştırıldı UM:AG tarafından. Bu çabalar tarihe ve ulusumuza
büyük ve çok değerli hizmetlerdir. Halen CHP adına TBMM Başkanvekili olan
Sn. Güldal Mumcu öncülüğünde UM:AG Vakfına şükran borçluyuz..

Ağabey Ceyhan Mumcu, kendi deyimiyle “Uğur” un katillerinin bulunması için
ömrünü adadı. Güldal Mumcu, Doğru – Yol hükümeti Emniyet Genel Müdürü
Mehmet Ağar
ile konuşurken gladyo cinayeti anlaşıldı bütün çıplaklığıyla..
Bayan Mumcu, “çekin tuğlayı, cinayet aydınlansın..” dedi. Genel Müdür Ağar ise, “..çekemem, duvar yıkılır, altında kalırız…” dedi.. (Bkz. dipnotu..)

Böylelikle Devletin, işin içyüzünü yani Mumcu cinayetini kontr-gerillanın işlediğini bildiği fakat uluslararası dengeler – düğümler bağlamında açıklamadığı – açıklayamadığı anlaşıldı. Mumcu’nun eşinin ziyaretleri sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, “cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu”nu belirterek adeta namus sözü verdiler (1993) fakat failler yakalan(a)madı.. Dahası, kanlı cinayet alçakça bir komşu ülkeye
mal edilerek, üstüne üstlük halkın bu ülke halkına düşmanlaştırılması kozu bile oynandı..

Türkiye, yalvar yakar 3 yılın ardından ve muazzam Kore rüşveti sayesinde
(741 şehit, 2147 gazi : MEHMETÇİĞİN KANI VE CANI İLE RÜŞVET!)
4 Nisan 1952’de NATO’ya kabul edildikten sonra aydınlık öncü evlatlarını,
karanlıkta kalmaya bu sistem gereği mahkum gladyo cinayetlerine kurban vermeye başlamıştı.. Sözde Sovyet tehdidi (1945) ürküsüyle (paniğiyle) 4 nala NATO’nun kucağına atılırkan, T.C. Devleti, Devlet olarak en temel görevi olan yurttaşlarının can
ve mal güvenliğinden vazgeçmiş oluyordu.. Soyut “devlet bekası” kutsanarak
öne çıkarılmış, gerçekte devletin varlık nedeni olan vatandaş feda edilmişti.. Bu tercih, kritik “faşizm” eşiğidir ve Türkiye, NATO üyeliği ile gerçek bir demokrasi olma şansını yitirmiştir.

Dolayısıyla, her yıl bugünlerde, Adalet – Demokrasi haftalarında biz bu 2 güzel perinin ardında seraplar görmeyi sürdürürüz.. 1 hafta sonra da 31 Ocak 1990’da öldürülen ADD Kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy‘a
24 yıl sonra gene ağıtlar yakarız..

Sorun sistem sorunudur..

Türkiye’de halktan yana bir devrimci iktidar başa getirilemediği sürece bu alçakça cinayetler karanlıkta kalacağı gibi, yenileri de işlenmeye devam edilecektir..

Nitekim edilmektedir! Üstelik hızlanarak ve kapsamı genişletilererek..

Mumcu’nun öldürülmesinden 24 gün sonra işlenen Jandarma Gn. Komutanı
Org. Eşref Bitlis cinayeti
nereye konacaktır??

Mumcu’nun öldürülmesinden 6 ay kadar sonra 2 Temmuz 1993 Sivas toplu kırımı provokasyonu nereye konacaktır??

  • Aradan geçen 21 yılda açık – örtük yüzlerce gladyo / kontrgerilla cinayeti bu topraklarda NATO sayesinde işlenebilmiştir ve hiçbirinin de işleyeni yakalananamıştır!? (Ferit İlsever; Kontrgerilla 1-2)

“Faili meçhul” retoriği ile de zihinlerimiz tuzaklanarak cinayetlere
“öğrenilmiş çaresizlik sendromu” bağlamında boyun eğmemiz sağlanabilmiştir!?.

AKP dönemiyle birlikte köklü bir strateji değişikliği yapılmış ve asker – sivil öncü aydın kadroların tertip davalarla, sahte – düzmece iftira belgeleriyle hapse konularak tasfiyesi yöntemi uygulanmaya konmuştur.. Ergenekon, Balyoz vd. oyunlar bu iğrenç stratejinin türevidir ve bizzat Başbakan R.T. Erdoğan’ın Başdanışmanı AKP Ankara Milletvekili Doç. Dr. Yalçın Akdoğan tarafından apaçık itiraf edilmiştir : 25 Aralık 2013, Star gazetesindeki köşe yazısı ;

  • ” …Kendi ülkesinin milli ordusuna kumpas kuranların
    bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını…”

Sonuç                         :

Yineleyerek bağlayalım..

Sorun sistem sorunudur..

Türkiye’de halktan yana bir devrimci iktidar başa getirilemediği sürece
bu alçakça cinayetler karanlıkta kalacağı gibi,
yenileri de işlenmeye -türlü yollarla- devam edilecektir..

(Yazının pdf formatı aşağıda)
AYDIN_CINAYETLERI_STRATEJISI_ve_21._ADALET-DEMOKRASI_HAFTASI

Sevgi ve saygı ile.
23 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Dipnotu      :

Mehmet Ağar o sırada Erzurum Valisi’ydi. 6 ay kadar sonra Emniyet Genel Müdürü oldu. Ertesi yıl, 24 Ocak 1994’te Güldal Mumcu’yu evinde ziyaret etti.
Bu olayı çözebilmek için özel bir ekip kurdurdum.” dedi. Bayan Mumcu
5 Şubat 1997 günü, TBMM Araştırma Komisyonu’nda o görüşmeyi anlattı.

“Bu işin arkasındakileri ortaya çıkarın, tuğlayı çekin.” dediğini, Ağar’ın ise.
Yapamam, tuğla çekilirse duvar yıkılır, biz de altında kalırız.
dediğini söyledi. Soruşturmayı yürüten savcının da kendisine
“Bu işi devlet yapmıştır.” dediğini aktardı.