Etiket arşivi: Türkler

ULUSAL AHLAK VE ULUSAL BEKA KRİZİ NEDİR?

Prof. Dr. Halil Çivi / İMZA...Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

ULUSAL AHLAK ve ULUSAL BEKA KRİZİ NEDİR?

(AS: Bizim katkılarımız ve çekincelerimiz yazının altındadır..)

Ulusal ahlak ve beka krizi; bir insanın kendi ailesini, kendi vatanını, kendi toplumunu, kendi devletini, kendi kültürünü, kendi dilini, kendi tarihsel öğretilerini, kendi soydaşlarını ve kendi yurttaşlarını terk edip başka toplumlar, ülkeler ve devletlerin ideallerine göre programlanıp başkaları için çalışması, çaba göstermesi ve hatta savaşmasıdır. Tarih bunun örnekleri ile doludur.

Bu anlamda, biz Türkler olarak, bin yılı aşkındır Arap Dili ve Arap milliyetçiliği için, 1950’lerden bugüne de büyük oranda ABD’nin idealleri ve emperyalist hedefleri ve çıkarları için çalışıyoruz!

Dinler evrenseldir (AS: çekincemiz aşağıda..). Ayrıca dinler ve inançlar hiçbir ulusun tekelinde değildir. Uygarlık da evrenseldir (AS: çekincemiz aşağıda..).

Ahlaklı, vicdanlı, adil, kul hakkı yemeyen iyi bir Müslüman olmak için Arap milliyetçisi olmaya ya da uygar bir insan olmak için emperyalistlerin çıkarlarını gütmeye gerek yoktur.

Müslüman olmak Araplaşmayı, Arp milliyetçiliğine bilerek ya da bilmeyerek, hizmet etmeyi gerektirmez. Ne yazık ki içimizde hâla Arap alfabesini ve Arap dilini kutsal sayan insanımız hiç de az değildir (notumuz aşağıda..). Ancak Araplara ve Arap kültürüne düşman olmaya da gerek yoktur. Türk Dili ve kültürü ne ise Arap Dili ve kültürü de odur. Diller ve kültürler arasında bir alt ya da üst hiyeraşisi (katmanlama) kurulamaz. Aynı biçimde Batı, ABD hayranı, Batı taklitçisi ve gözü kapalı olarak Batıcı olmak da gerekmez. Yalnızca BATILI OLMAK yeter.

Batılı olmak, Batının çıkarları ve emperyalist emellerinin yanında olmak değildir. Batıda tarih ve toplum sahnesine çıkan çağdaş, Aydınlanmacı evrensel anlayış ve uygarlıktan yana olmaktır. Bu uygarlıktan türeyen değerler sistemini benimsemektir. Yurt sevgisinde, ülke ve toplum kalkınmasında Batılı gibi akıl ve bilimle eğitilmek, düşünmek ve davranmaktır.

Her ulusun kimliği kendisi için önemli ve değerlidir. Saygı duyulmalıdır. Ancak ulusların bilerek ya da bilmeyerek kendi ulusal kimliklerinden vazgeçmeleri doğru değildir. Hatta büyük bir sorumsuzluk ve vebal olur. Bu anlamda M. K. ATATÜRK asla Batıcı değil Batılı oldu. Kurtululuş Savaşını Batıyı yenerek kazandı.Türkiye Cumhuriyetini Batıya karşın kendi ulus kimliğine dayanarak kurdu. Batılı emperyalistleri yurdumuzdan kovan Lozan Antlaşması Batıya karşın bağıtlandı. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu‘nu bu nedenlerle kurdu.

Ümmet kimliği ve ümmetçilik ise aynı dinin farklı kültürlerine sahip birçok farklı ulusu tek bir dinsel kimlikte birleştirme amacına yöneliktir. Arap halkları bile aralarında birlik kuramıyorlar. Çünkü ümmetçilik ütopiktir ve olanaksızdır. Ulusların salt din ve ahiret için çalıştıkları varsayımı gerçekçi değildir. Ayrıca toplumları aklın, bilimin ve teknolojinin yardımı olmadan yalnızca dinsel ahlak öğretileri ile kalkındırma ve geliştirme olanakları da yoktur. Bu nedenle,

  • Uygar dünya artık teokratik (dinci) feodal kültür ve dogmatik değerlerle yaşama dönemini kapatmıştır.

Ortaçağ çok gerilerde kalmıştır. Toplumlar ve bireyler için din, inanç ve vicdan özgürlüğü ve ulus kimliği ön plana çıkmıştır. Çoğunlukcu olmayan ama temelde çoğulcu, sözde değil özde demokratik toplumsal yapılanmalara, hukukun üstünlüğüne ve yurttaşların eşitliğine dayalı bir siyasal anlayış bilinci oluşmuştur. Yeni Dünya ve siyaset düzeni bunu gerektirmektedir. Artık

  • Ümmetçiliğin yeni dünya düzeninde ve dünyanın geleceğinde yeri kalmamıştır.

Tarihimizin genel akışı içinde, bu yeni dünyanın ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel ve siyasal düzenini en doğru ve en iyi kavrayan ve uygulamaya aktaran siyasal önder de Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk‘tür. O’nun ve ulusumuzun kendi özgür istençleri ile kurdukları laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olanTürkiye Cumhuriyeti’dir. Bu, Cumhuriyetin kuruluş felsefesidir, kuruluş ilkeleridir. Ayrıca özgür akıl ve bilim destekli engin yurt ve ulus sevgisidir.

Gümüzde bile, tüm küreselci, emperyalist yoğun telkinlere karşın ulus devlet ve ulus kimliğinin önemi ortadadır. Putin, Ortodoks Hristiyanlık için savaşmiyor, Rus halkının ulus kimliği için savaşıyor. Aynı biçimde, Ukrayna halkı da kendi ulusu, kendi dil ve ulus kimliğini korumak için direniyor… (AS: natumuz aşağıda)

Sonuç olarak                     :

  • Araplaşmak, Acemleşmek… ya da Batıcılaşamak ayn sonucu doğurur.
  • Ulus bilincinin yitimi ulusal bekanın (sağkalımın) da yitirilmesi demektir
  • Kendi ulusal kimliğini ve ulus bilincini koruyarak, nedensiz biçimde, hiçbir ulusu düşman olarak etiketlemeden;
  • Yurtta ve dünyada barış” ilkeleri içinde yaşamanın yollarını aramak en doğru rotadır.

================================
Dostlar,

Sayın Çivi’nin “Dinler evrenseldir” düşüncesine katılmamız olanaksız.. En azından islam dini için.. Kuran kendisi sınırını çizip amacını sınırlıyor :

  • İslam Arap’ın dini.. evrensel değil, yerel!

Yusuf-2 : Biz Kuranı, anlayasınız diye, Arapça indirdik…
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
…İnnâ enzelnâhu kur’ânen arabiyyen le allekum ta’kılûn…

İbrahim-4 : Biz her Peygamberi kendi Kavminin Dilinde gönderdik…
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ
…mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî liyubeyyine lehum…
***
Ayrıca “Uygarlık da evrenseldir” görüşüne katılamıyoruz.
Uygarlıklar yerel ve onu yaratan uluslarla sınırlıdır. Örn. Maya uygarlığı, Aztek uygarlığı.. Batı uygarlığı..

Ama MEDENİYET evrenseldir, tekildir ve aşkın bir kavram olarak Uygarlıkları da içerir.
***
Evimize gelen bir su teknisyenini “Selamın aleyküm” sözüne karşılık “günaydın” ile karşılamıştık 1-2 yıl önce. Genç adam şaşırdı, “Allahın selamı..” dedi. Konuştuk biraz.. Kendisini “Arap” sanıyordu, Türk olduğunu bilmiyordu!!
***
Ukrayna ne yazık ki emperyalizmin silahlı örgütü NATO yalakalığı yapmakta idi bir yandan..

Sevgi ve saygı ile. 25 Mart 2022, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

‘Faili Meçhul’ Utanç…

Ertugrul_Kazanci_portresi

 Av. Ertuğrul L. KAZANCI
Eğitimci / Hukukçu
‘Faili Meçhul’ Utanç…

  • İlerici ve toplumcu düşünce sahiplerini hedefleyen eylemlerin temelinde, ulusal aydınlanmanın yolunu kesmek vardır. Çünkü aydınlanma, halkçılığa dayalı devrimci ve bilimsel bir anlayıştır. Saydamlığı kurabilen ‘Kemalist’ devlet dönemindeki işleyişe göz atınız. Faili meçhul bir hal, tek gizlide kalmış cinayet var mıdır? 

Bir devlet için en büyük umarsızlık, yurttaşların; genel kolluk gücüne ve adalet cihazına ait inancı tartışmasıdır. İster çıkar amaçlı veya tepkisel ya da töre ve husumet gibi öznel dürtülerden kaynaklansın; ister siyasal, sosyo-ekonomik ve kültürel alanlarda halktan yana yer alanlara yönelik toplumsal yankılı saldırılar olsun, mutlaka açığa çıkarılmalıdır. İzleme, inceleme ve soruşturmalarla yargılamalar, kamuoyuna mutlaka güven vermelidir.

İnsanların üzüldüğü, kınadığı ve çözümünü istediği “faili meçhul” olaylar, Türkiye’de aşılamamıştır. Kimliği bilinmeyen kişi veya örgütlerce işlenen suçlar ve özellikle de cinayetler, kamuoyu vicdanında onulmaz yaralar açmıştır.
Öbür yandan; yeterli kanıtlar elde edilememesine dayalı ve ceza sorumsuzluğu doğuran “takipsizlik” kararları ve “zamanaşımı” öğeleri de kimi kez olumsuz yasal zeminler sağlamıştır.

İrdeleme                       :

Öznel nitelikli olanların ötesindeki faili meçhul saldırıların, ilerici dünya görüşüne sahip Cumhuriyetçi ve devrimci kişilere ağırlıkla yöneltildiği gerçektir. Toplumcu düşünce ve davranışlar, aydınlanma karşıtlarında kuşkular uyandırmaktadır. Çünkü bireysel kaygıların dışlandığı kamusal yararlı amaçlar, kendilerinin yaşam alanlarında yoktur. Onların kavlince toplumcu bir çırpınma içindekilere biçilen gelecek, canlarını almaktır!..

İnsanlık tarihine atılan nesnel bir bakış; sömürüye dayalı, ezici, bireyci veya zümreci tavırlı totaliterliği, halkçılığın can düşmanı olarak saptar. Hurafe ve safsataların eşlik ettiği ve fanatik motiflerin hüküm sürdüğü koşullarda,
insani dirlik olamaz. Aydınlanma, karşıt eksenli egemen güçlerin yadsıdığı
asli gerçektir. Çünkü aydın bir kitleyle uğraşmak zordur. Baskıcı yöntem ve karartmalar sökmez. Bağnazlığın desteğinde yol almaksa kolaydır.

Demokratik rejimin doğal yanı, düşüncelerin kayıtsızca savunulmasıdır.
“Hoşa giden veya gitmeyen” ayrımı yapılmadan ve körlemesine “aykırılık” karşıtlığına girilmeden zıtlıklara dayanıklılık gösteriliyorsa, orada demokratik olgunluk var demektir. Yoksa insanlık onurunu hiçe sayan despot siyasetlerin dünyalarındaki yöntemlerle özgür düşünce kaynakları kurutulmaya kalkılıyorsa, çekilecek çileler çoktur.

Faili meçhul utancın bir ülkenin başına gülle gibi düşmesindeki sorumluluk,
halk düşmanlarına aittir. Onlar; ayrımcı, çıkarcı ve sömürgeci odaklara bağımlıdır. Emperyalizme yaslanmış kulvarlarda, iç ve dış bağdaşıkların birlikte kotarılacak işleri arasında, faili meçhul planlamalar da önemli yer tutmaktadır. Bu nedenle devlet; ne emperyalist ve ne de onun buyruklar alan antidemokratik yandaşı olmalıdır. Çünkü böylesi ülkelerde toplum artık zavallı bir yığın ve içinden çıkan aydınlar da saldırı tahtasıdırlar.

Acılar ve devlet                           :

  • Ülkemizde; İpekçi, Mumcu, Kışlalı, Aksoy, Üçok, Hablemitoğlu, Türkler, Dursun, Köksal, Bedri Karafakioğlu, Gaffar Okkan, Ümit Doğanay, Çetin Emeç, Doğan Öz, Bedrettin Cömert, Ahmet Özkan ve nicelerine ilişkin faili meçhuller aydınlanabildi mi? Eşref Bitlis konusu ne oldu? Cavit Orhan Tütengil’in yargıdaki dosyası yitirilmedi mi?

Devlet; halk organizasyonudur. Eğer “ideal bir devlet” varsa, ilerici ve toplumcu ölçütlerde olması gereken kamu düzenine kastedenlerin yakasından tutar,
ortaya çıkararak cezalandırır. İnsani ölçütlere dikkatli yönetimler için bile en çarpıcı olumsuzluk, ülkesindeki faili meçhulleri çözememektir. Hele devletlerin siyasal erkleri, güven vermeyen hükümetlere geçerse, meçhullüklere gizemli şallar da atılabilir. Devletin “ceberrut” bir yönetsel eğilime düşmesi sonucunda “hukuk dışılıkla” birlikte anılması olağanlaşabilir. Felaket de budur.

Faili meçhul haller
, emperyalizmin bu ülke ve halkın işlerine karıştırılmaya başlandığı dönemlerden bu tarafa doğru gelmiştir. Suç sınırlarını aşmış özel merkezlerin, 1955’lerden sonra Türkiye’de belirmeye başlaması savları da

hep gündemde değil midir?

Sonuç                           :

Halkçıdevrimci özgüvenle yoğrulmuş saydamlığı kurabilen “Kemalist” devlet işleyişine göz atınız. Faili meçhul bir hal, tek gizlide kalmış cinayet var mıdır?
Aydın ve demokrat bir Türkiye ancak; Atatürk ilke ve esaslarına bağlılıktan esinlenen kamu anlayışıyla özdeştir. (Cumhuriyet 24.01.2013)